Hamamda hizmet eden ve erkek müşterileri yıkayan erkek...

Tellak,
Arapça, dellak,
Dallak, 
Dellak.
Hizmetçi.
Hamamlarda erkekleri yıkayan erkek.
Hamamda hizmet eden ve erkek müşterileri yıkayan erkek.
Çarşı hamamında erkekleri yıkayan, keseleyen kimse, dellak.
Hamamlarda müşterileri keseleyip yıkayan kimse, tellak.

Hamamda kadınları yıkayan kadına natır adı verilir.



Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme...

Cereme,
Cerime,
Ücret,
Ceza,
Fiat, değer.
Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme.
Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme.
Eski dilde, eskimiş, cereme.
Arapça cereme sözcüğü, suç, günah anlamındaki cerime kelimesinden türetilmiştir.
Kendi suçu olmadığı halde başkası tarafından yapılan veya kaza ile meydana gelen bir zararı ödeme, Sineye çekme.
Kanunen mecburiyet olmadığı halde verilmek zorunda kalınan para, ödeme.
Suçludan alınan para cezası, cereme.
Günah, suç, zenb.

Spor karşılaşması ...

Maç,
Fransızca match.
İng. match.
Karşılaşma.
Spor karşılaşması.
Futbol karşılaşması.
İki takım veya iki rakip arasında yapılan karşılaşma. Bazı spor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma.
İki sporcu veya iki takım arasında, karşılıklı olarak kazanmak amacıyla yapılan yarışma.

Maç sözcüğünün diğer anlamları;
Sabanın, elle tutarak yönetmeye yarayan baston biçimindeki sapı.
Saban ya da pulluğun elle tutulan yeri.(Artvin, Kars, Erzurum, Van yöresinde)
Kaç anlamında bir ünlem.,
İmaj, 
Farsça, maç; Öpüş.

Kırmız böceğinden elde edilen parlak kırmızı renk veren madde...

 
Karmen,
(Karmin),
Carmine,
İngilizce, carmine
Fransızca, carmin
Ortaçağ Latincesi carminium.

Farsça carmir (kırmızı, kıpkırmızı) kökünden gelir.
Farsça Arapça, (قرمز ) qirmiz(kızıl),
Dactylopius coccus (Kırmızı Böceği), 
Kırmız böceğinden elde edilen parlak kırmızı renk veren madde. Kırmız Böceği (Kermes), kırmız meşesi üzerinde yaşayan ve kırmız denen kırmızı renkte boyar madde elde edilen kabuklu bit cinsidir.

Carmine, kırmız özü, kıpkırmızı göl veya karmin gölü, doğal kırmızı 4, CI 75470 veya E120, karminik asitten elde edilen parlak kırmızı renkte bir pigmentdir. Gıda sektöründe renklendirici, boya, yenilebilir film ve kaplama olarak; Koşineal ve Şellak gibi böcek ürünleri (E120-karmin ve E904) kullanılmaktadır.

Türkiye'de kullanılan karminin tamamı ithal edilmekte olup, gıda sektöründe kullanım ve depolama kolaylığı gibi nedenlerle toz karmin tercih edilmektedir. Dünyada ve Türkiye'de tekstil, kozmetik, ilaç ve gıda sanayileri karminin en önemli kullanıcıları durumundadır.

Kadınların kullandığı değerli taşlarla bezeli saç bandı ...

Tiara,
Tiara, (Damen).
Baş süsü.
İngilizce, crown, coronet.
Alm. Kopfschmuck; päpstliche Würde
Kadınların kullandığı değerli taşlarla bezeli saç bandı.
Taç gibi baş süsü.

Papaların eskiden giydikleri tören başlığına denir.
Papalığın simgesi olan üç katlı haç.
Eskiden, İranlıların kullandığı sarık.
Papanın resmi başlığı.
Papanın tacı, taç (mücevherli), 
Eski İran şahlarının tacı.
Papanın üç katlı tacı.
Papalığın simgesi olan üç katlı taç.
Eskiden papaların kullandığı tören başlığı.
Eski doğu'da ve Bizans'ta hükümdarlık simgesi olan tören başlığı.


Olasılık kuramı ve istatistik bilim kollarında bir sürekli olasılık dağılımı...

Logistik,
Logistik dağılım,
Olasılık yoğunluk fonksiyonu.
Olasılık kuramı ve istatistik bilim kollarında, logistik dağılım bir sürekli olasılık dağılımıdır.  Logistik dağılımın yığmalı dağılımın bir logistik fonksiyonudur.

İstatistik.
Standard logistik.
Yığmalı dağılım fonksiyonu-YDF
Olasılık yoğunluk fonksiyonu (OYF)
Yığmalı(Birikimli) dağılım fonksiyonu (YDF)

Olasılık kuramı ve istatistik bilim kollarında, logistik dağılım bir sürekli olasılık dağılımdır. Logistik dağılımın yığmalı dağılım fonksiyon bir logistik fonksiyondur. Şekil bakımından çan şeklinde olan normal dağılıma çok benzer, fakat kuyrukları daha ağır olduğu için daha basık bir şekil gösterir.
İstatiksel analizde; Ortalama, Medyan, Mod, Varyans, Çarpıklık, Fazladan basıklık, Entropi, Değişiklik katsayısı gibi kavramlar hesaplanarak konuşturulur.

Bir şeyi tamamlayan, biten...

Müntehi,
Bir şeyi tamamlayan, biten.
Sona eren. 
Son. 

Müntehi olmak; 
Sona ermek, son bulmak.
Bir şeyi tamamlayan.
Sona eren, nihayete kavuşan. 
Tasavvuf yolunda çıkılabilecek derecelerin sonuna varan veli.

Güney yarımkürede küçük bir takımyıldız ...

Kalem,
Burin,
Caelum (Cae).
Güney yarım kürede küçük bir takımyıldız. 
Güney Yarım küre, Dünya'nın ekvatorun güneyinde bulunan kısmıdır. Burada bulunan bir takım yıldızıdır. 
Fransızca Burin.
İngilizce ve Latince Caelum (takımyıldız)
Çelik kalem takımyıldızının Latince adıdır.
Astrolojide, kalem ya da keski şeklinde simgelenir. Kalem adı verilen bu takım yıldızı, 81. sıradadır. Burada gök taşı yağmurları yok. Takım yıldızının en parlak yıldızı, α Cae'dir. Bu takım yıldızı 
Columba, Lepus, Eridanus, Horologium, Dorado ve Pictor takımyıldızları ile çevrelenmiş. 

Zodyak takımyıldızları: 
Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık.

Kuzey takımyıldızları: Büyük Kepçe, Ursa Minor, Dragon, Cepheus, Cassiopeia, Andromeda, Perseus, Bootes, Crown of the North, Herkül, Lyra, Swan, Charioteer, Ophiuchus, Yılan, Ok, Kartal, Yunus, Tay, Pegasus, Üçgen, 
Perseus.

Güney takımyıldızları: 
Balina, Avcı, Nehir, Tavşan, Büyük köpek, küçük, Gemi, Hydra, Kase, Kuzgun, Erboğa, Kurt, Sunak, Güney tacı, Güney Balık, Ptolemy, Yelken (Vela) takımyıldızı.

“Düzen, dalavere” anlamında argo sözcük...

Alingir,
Düzen, dalavere, anlamında argo sözcük.
Alavere, Dalavere.
Her türlü hile, oyun, düzen
Boğuntu, Hile dalavere,
Dolandırıcılık, Dubara, Dalga, dümen. 
Kafes, Kelek atmak, Kumpas (Fr. compas) 
Katakulli (Yunanca, katakulio) 
Madik atmak.
Numara.

Mardin ilinde ve Irak'ın kuzeyinde yaşayan Hıristiyan Nasturilere Keldanilere verilen ad...

Asuriler,

Mardin ilinde ve Irak'ın kuzeyinde yaşayan Hristiyan Nasturilere Keldanilere verilen ad.
Kuzey Irak'ta yaşayan Hristiyan Keldani' lere verilen ad, Asuriler.
Kuzey Irak'ta ve Mardin yöresinde yaşayan Hristiyan Keldani halkına verilen ad.
Keldaniler, Katolik Kilisesi'ne mensup Süryanilerdir.
Patriklik Merkezi Irak'ta Bağdat'dır. Patrikleri Kardinal Mar Emanuel III Delly' dir. 

Irak'ın eski lideri Saddam Hüseyin'in başbakan yardımcısı Tarık Aziz (Mikhail Yuhanna), günümüzde en tanınmış Keldaniler' dendir. Irak'taki yaklaşık yarım milyon Hıristiyanın çoğunluğunu Keldaniler oluşturur. Bu bölgedeki keldanilere, Asuriler de denir. Keldanilerin doğu kolu, Süryanice'yi ayin dili olarak kullanır. Musul'da yaklaşık 50 bin Keldani yaşamaktadır.

Eczacılıkta kullanılmış olan kırmızı renkli kil. ..

Kilermeni,

Kilermeni sözcüğünün kökeni farsçadır.
Eczacılıkta kullanılmış olan kırmızı renkli kil.
Aluminyum silikat bileşiminde olup kırmızı renkli bir kildir.
Kilermeni, ülkemizde iç anadolu bölgesine has kırmızı renkli bir kil olan toprak çeşididir.

Eski dönemlerde de eczacılıkta kullanınlan Aluminyum silikat bileşiminde olup kırmızı renkli bir kildir. 

Kilermeninin faydaları; 
Karaciğer hastalıklarında birinci derecede faydalıdır. Uyuz, kaşıntı, sedef, egzama gibi cilt hastalıklarında tedavide etkilidir. İç organların temizlenmesinde, bağırsak iltihabında, nefes darlığı, astım ve balgam söktürmede yararlıdır. İltihap ve yaralarda, rahim kanamalarında, kalbi kuvvetlendirmede çok yararlıdır.

Halk arasında ve eskiden kullanım şekilleri;
Dövülüp balla karıştırılarak yenir.
Lapası yapılarak ilgili yerlere sürülür.
Suyu şerbet yapılarak içilir.
Toz haline getirilip, zeytinyağıyla karıştırılır. Sivilcelere ve ilgili yerlere sürülür. Arı soktuğu yere de sürülürse etkilidir. A
llerji giderici, böcek sokmasını önleyici özelliği vardır.
Karaciğer hastalıklarında birinci derecede faydalıdır. 
Gül suyuna karıştırılarak içilir.
Ateşli hastalıklarda sirke ile karıştırılıp lapa halinde karın bölgesine konur.

Avda hiçbir şey öldüremeyen veya tutamayan avcı için kullanılan sözcük...

Mazet,
Kardah,
Karavana,
Avda hiçbir şey öldüremeyen veya tutamayan avcı için kullanılan sözcük.
Karavana, Hedefin dışına yapılan isabetsiz atış.
Argo da karavana; atış taliminde hedef tahtasını bile vuramama.

Gergin duran eldeki başparmak ve serçe parmak arası uzaklık...

Karış,
İng. span,
Gergin duran eldeki başparmak ve serçe parmak arası uzaklık.
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık.

Karış, ölçü, bez ölçülen arşın.
Parmakları açık ve gergin durumdaki bir elin baş parmağı ile serçe parmağının uçları arasındaki mesafe. Bu mesafe miktarınca yaklaşık 22-24 cm. olan uzunluk ölçüsü.
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık.

Diğer sözlük anlamları:
Yerel Türkçe anlamı;
Kargış (karış, karkış);
Halk ağzında, kargıma işi veya bu maksatla söylenen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı.
Beddua, ilenç, ilenme, lanet.
İlenç, beddua.

Yabani arpa...

Arpağan,
Yabani arpa.
Hordeum murinum L.
Duvar arpası,
Pisipisi otu,
İngilizce, wild barley, wall barley, Mouse barley.
Yabani arpa, buğdaygiller (Poaceae) familyasındandır. 

Elymus cinsini oluşturan yaklaşık 150 türü bulunan bitki türünün ortak adıdır. Genellikle püsküllü, nadiren kök saplı çok yıllık bitkilerdir. Ot sapı çoğu kez dik vaziyettedir. Tohumla ürer, Çiçekleri açık yeşil renkte bir başak oluşturur. 

Tane yönü bakımından arpalar üç gruptadır. 
Beyaz arpalar,
Koyu renkli arpalar,
Çakır arpalar,

Yabani Arpa Türleri;
Alaska, Montana, Sierra, Kaliforniya, Sibirya, Virginia, Kanada, Dev yabani arpa, Sincap kuyruğu, Yayılıcı, Mavi, Kuzey yabani arpası, Doğu yabani arpası, Püsküllü, Macellan, İnce yabani arpa, Amerika yabani arpası.

Güney Amerika'da yaşayan ve Venezuela'nın ulusal simgesi sayılan, güzel ötüşlü bir kuş ...

Trupiyal,
(Troupial),
İkter,
Sarılık,
Amerika Sarıasması,
Güney Amerika'da yaşayan ve Venezuela'nın ulusal simgesi sayılan, güzel ötüşlü bir kuş.
"Amerikan sarıasması" da denen ve Venezuela' nın ulusal kuşu sayılan, güzel ötüşlü bir kuş. 

Venezüella troupial (İkter, sarılık) ulusal kuşu.
Venezüella toplulukları, uzun kuyrukları ve büyük gagaları ile oldukça büyük boyutlardadır. Siyah başlı ve üst göğsü vardır. Boynun önündeki ve göğsün üst kısmındaki tüyler dışarıya doğru yapışarak kuşun alt göğsünün siyah ve turuncusu ile alt tarafı arasında eşit olmayan bir sınır oluşturur. Turuncu rengin geri kalanı, siyah omuzlarla ayrılmış üst ve alt sırtta bulunur. Kanatlar, kapalı konumdayken kanat boyunca uzanan beyaz bir çizgi dışında çoğunlukla siyahtır. Gözler sarıdır ve her birini çevreleyen parlak, mavi, çıplak bir cilt parçası vardır.

Nevşehir'in bir ilçesi ...

Avanos,
Nevşehir'in bir ilçesi. 
Nevşehir’e 18 km uzaklıkta, Aksaray - Kayseri kervan yolu üzerindedir. Kapadokya’nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Avanos’ un tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Avanos özellikle çanak, çömlek ve seramik üretimi, halı ve kilim dokumacılığı gibi el sanatları açısından oldukça zengindir. 

Avanos’un tüflü, killi topraklarını kızıla boyayarak Karadeniz'e dökülen Kızılırmak nehrinin ikiye böldüğü Avanos, peri bacaları, tarihi konakları ve sokakları, çömlek atölyeleri, halı üretim yerleri, kayadan oyma gösteri merkezleri, butik otel, restoranları ile ziyaretçilerin büyük ilgisini çekmektedir.

İlçede görülmesi gerekli olan yerler; 
Çanak, Çömlek Atölyeleri, Alaaddin Camii, Zelve Açık Hava Müzesi, Paşabağları (Rahipler Vadisi), Aziz Simeon Şapeli, Keşiş Hücresi, Çavuşin Köyü ve kilisesi, Vaftizci Yahya Kilisesi, Özkonak Yeraltı Şehri, Belha Manastırı, Dervent Vadisi, Dereyamanlı Kilisesi, Çeç Tümülüsü, Güllüdere, vadisi, Kızılçukur, Üç Haçlı Kilise, Ayvalı Kilise, Haçlı Kilise, Yovakim, Anna Kilisesi, Üzümlü Kilise (Aziz Nichitas Kilisesi), Direkli Kilise. 

Nevşehir ilinin ilçeleri(8) şunlardır:
Nevşehir (merkez ilçe)
Acıgöl, Avanos.
Derinkuyu.
Gülşehir.
Hacıbektaş
Kozaklı.
Ürgüp.

Uşak'ta Eşme ilçesinde kalesi ve kaya mezarlarıyla tanınmış Lidya kenti ...

Mesotimolos,
Uşak'ta Eşme ilçesinin Düzköy yakınlarında kalesi ve kaya mezarlarıyla tanınmış Lidya kenti. 
Mesotimolos, antik kenti yöre halkı kırk in olarak bilmektedir. Mesotimolos antik kentinde kaya evleri ve mezarları ile volkanik kalıntılar ile insan ayak izleri tespit edilmiş. Antik kent bilimsel araştırmalarla ortaya çıkarılmalıdır.

Peri bacası oluşumları da coğrafi güzellikleriyle tarih ve doğa turizmine kazandırılması gerekmektedir. Bölgedeki volkanik kayalarla çevrili vadide, Lidia şehirlerinden Mesotimolos'tan kalma kayalara oyulmuş ev ve mezarlar, volkanik kalıntılarda binlerce yıl öncesine ait insan ayak izlerini görmek mümkün. Daha önce dokunulmamış bu tarihi alan, Araştırma ve inceleme yapılması gerekli bir alandır. Bölgede eski medeniyetlere ait çok sayıda kalıntı var. Tarihi dokusunu hala koruyan bu antik kent sahip çıkılmazsa bazı bölümleri yıkılabilir. 

İzmir'in Urla ilçesinde içmeler ...

Malgaca,
Malgaca İçmeleri,
Malgaca İçmeleri, Ege'nin incisi İzmir'in Urla ilçesi sınırları içindedir. Urla ilçesine yaklaşık 10 km. mesafedeki Malgaca İçmeleri, İzmir - Çeşme yolu üzerindedir. İzmir Merkez'e uzaklığı 42 km'dir. Malgaca İçmeleri, özellikle ılıca mevsimlerinde turistlerin ziyaret ettiği bölgelerinden biridir.

Malgaca İçmeleri'nin su sıcaklığı yaklaşık olarak 22 °C civarındadır. İçme suyunun özellikle mide, bağırsak, karaciğer ve safra yolları hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Malgaca İçmeleri'nin, tuz miktarı fazladır. Suyu ılık ve sert olduğu için üç gün süren tedavi süreci uygulanmaktadır. Çevrede konaklama tesisleri bulunmadığı için günü birlik gezilerle de gelenler olmaktadır. 

Eski dönemlerde çok fazla kullanılan alçak, soysuz, aşağılık anlamında kullanılan bir sözcük ...

Pespaye,
İngilizce, vulgar.
Farsça, pespaye; pest ve paye kelimelerinden üretilmiş. 
Alçak, soysuz, aşağılık
Aşağılık, bayağı, adi, soysuz.
Döküntü, 
Alçak, 
Soyu bozuk, 
Adi.
Alçak, soysuz, aşağılık
Aşağılık, Soysuz, Alçak
Alçak, aşağılık, bayağı, soysuz 
Hakim görgüsüzlük durumları için kullanılabilir.
Eski dönemlerde çok fazla kullanılan ancak hala günümüzde de değerlendirilen kelimelerden biri pespaye'dir.

Görev, yetki vb. kötüye kullanma...

Suistimal,
Arapça, suistimal, suiistimal, (ﺳﻮﺀﺍﺳﺘﻌﻤﺎﻝ)
Görev, yetki vb. kötüye kullanma.
İyi niyeti ya da verilen yetkiyi kötüye kullanma.
Arapça kötü, kötülük anlamındaki su ve kullanma anlamındaki istimal kelimesinden türetilmiştir.
Yetki, görev, hak vb.ni kötüye kullanma, kötü ve yersiz kullanma, yolsuzluk yapma.

Gümüş para ...

Akakçe,
Sim,
Direm,
Abas,
Gümüş para.

Söz dinleme, boyun eğme...

İtaat,
Arapça, (ﺍﻃﺎﻋﺖ)
Arapça, boyun eğmek anlamındaki tav kelimesinden türetilmiştir.
Emre uyma, söz dinleme.
Söz dinleme, boyun eğme.
Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma.
İtaat etmek.
Yerine getirmek, itaat etmek.

Alınan emre uymak. 
Söz dinlemek.
İnkıyad etmek. 
Boyun eğmek. 
Amirin meşru emirlerini dinleyip ona göre hareket etmek.

Teşrifat...

Etiket,
Farsça, Etiket
Teşrifat.
Arapça teşrifat, (ﺗﺸﺮﻳﻔﺎﺕ) 
Kurallara göre davranma.
Resmi günlerde ve toplantılarda devlet büyüklerinin makam ve mevki sıralarına göre kabulü.
Resmi gün ve toplantılarda uyulması gereken adet ve usuller, resmi gelenekler, protokol.
Resmi şekilde ve kurallara, geleneğe göre davranma.

Etiket'in başka bir anlamı;
Bir şeyin cinsini, miktarını veya fiyatını belli etmek için üzerine konan küçük yafta.



Şüphe...

Şek,
Şüphe.
İşkil,
Vesvese,
Kuruntu,
Gasafet,
Acaba,
Gümaan,
İkicik,
Kuşku,
Kuruntu,
Endişe.

Eski dilde “yedi” sayısı...

Seb,
Eski dilde “yedi” sayısı.
Seb, Seba, Yedi rakamı (7).
Arapça, seb,  yedi ( ﺳﺒﻌﺔ– ﺳﺒﻊ) 

Arapça sayılar;
.  : Sıfır
 – 0
١ : vahid
 – 1
٢ : isnan – 2
٣ : selase – 3
٤ : erbea – 4
٥ : hamse – 5
٦ : sitte – 6
٧ : seb(seba) – 7
٨ : semaniye – 8
٩ : tisa – 9
١.: Aşer – 10

Arapça yedi...

Seb,
Seb, Seba, 
Yedi rakamı (7).
Arapça: seb, yedi.

Arapça sayılar;
.  : Sıfır
 – 0
١ : vahid
 – 1
٢ : isnan – 2
٣ : selase – 3
٤ : erbea – 4
٥ : hamse – 5
٦ : sitte – 6
٧ : seb(seba) – 7
٨ : semaniye – 8
٩ : tisa – 9
١.: Aşer – 10

Seb, sözcüğünün diğer anlamları;
Kırık çanak çömleği yapıştırmaya yarayan yumurta akı, kireç, süt, pamuk karışımına Hatay yöresinde verilen ad.
Çanak, çömlek yapıştırmaya yarayan bir çeşit macun (İzmir ve Niğde yöresinde).
Sep günü, haftanın yedinci günü.
Sebt, cumartesi.

Sebb:
Sövme, sövüp sayma, küfür etme.

"Aferin, yaşa" anlamlarında beğeni bildiren bir söz...

Bravo,
İtalyanca bravo.
"Aferin, yaşa" anlamında bir hitap sözü. 
"Aferin, yaşa" anlamlarında beğeni bildiren bir söz.
Aferin, yaşa anlamında takdir sözü.
Aferin,
Yaşa,
Yaşa, var ol, bravo.
Farsça Aferin, (ﺁﻓﺮﻳﻦ)
Övme, takdir, beğenme vb. duyguları belirtmek için söylenen söz, bravo.
Beğenme, takdir, teşvik duygularını anlatmak için kullanılır.


Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu...

İsmet,
Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu.
Ahlak kurallarına bağlı kalma durumu, sililik.
Eski dilde ismet, dürüstlük, temizlik demek.
Günahsızlık, masumluk. 
Günahlardan kaçınmak melekesine sahib olmak. 
Suçsuzluk.
Arapça ismet, (ﻋﺼﻤﺖ) 
Namuslu olma, ahlak kurallarına uyma, nefsi namusa dokunacak fuhuş vb. şeylerden uzak tutma, ırz temizliği, iffet.
Haramdan, kötülüklerden uzak olma, çekinme, dürüstlük.
Günahsızlık, temizlik.

Züppelik...

Snobizm,
Snopluk,
Züppelik.
Züppeye yakışır davranış, snopluk, snobizm.
Dandi,
Snop,
Züppe.
Züppe olma durumu.
Argoda Züppe;
Carrom, Abuzettin bey, Çarliston, Didon, Dübürzade, 
Gıravatlı, Hüsnü bey, Hüsnüyanım, Zoptik.

Erkek çocuk anlamında Arapça bir kelime...

İbn,
Oğul,
Erkek çocuk anlamında Arapça bir kelime.
Arapça: ibn.
Arapça, ibn, Oğul.
Erkek evlat, mahdum.
Erkek evlat. Yavru.
Çocuk. 
Oğul uşah.

Zamanın gerektirdiği şekilde hareket eden, zamana uyan, mizaca ve duruma göre konuşan kimse. 
Geçmiş ve gelecek kaydından kurtulup kendisi için sadece içinde bulunduğu zaman var olan ve o zamanın gereklerini yerine getiren, böylece Allah’ ın o andaki tecellisine uyan sufi.

Osmanlılar döneminde Limni Adası’ndan çıkarılan, zehirlenmelere ve vebaya karşı kullanılan beyaz ve kokulu bir toprak...

Tini Mahtum,
Mühürlü toprak.
Tıyn-i Mahtum,
Limni Adası'nın Mühürlü Toprağı, Tıyn-ı Mahtum.
Osmanlılar döneminde Limni Adası’ndan çıkarılan, zehirlenmelere ve vebaya karşı kullanılan beyaz ve kokulu bir toprak.
1456 yılında Limni Adası’ndan bir heyet geliyor İstanbul’a ve adayı kendi istekleriyle Osmanlı ’ya veriyorlar. Adadaki garnizona çoğu Rum kökenli 19 yeniçeri atanıyor. Bir yıl sonra Papa’ya ait güçler işgal ediyor ama ada halkı Osmanlı idaresini istiyor. 3 yıl içinde Osmanlı güçleriyle birlikte adanın yönetimini geri alıyorlar. Bu kez Venediklilere geliyor. Senaryo değişmiyor ve halk yine Osmanlı’dan yana tavır koyuyor. 1479 yılında Venediklilerle yapılan anlaşmayla da Limni tamamen Osmanlı idaresine geçiyor. Adadan toplanan vergi Adadaki tımar sahiplerine gidiyor. 
Limni Adası’nda bulunan Tin-i Mahtum yani, mühürlü toprak  yılan sokması ve zehirlenmelerin devası olduğu hatta 15. yüzyılda başta veba olmak üzere salgın hastalıklara karşı da önleyici bir etkisi olduğunu düşünmeye başladılar. Fatih’in ise en büyük düşmanı veba, olduğundan bu toprak ve limni çok değerli oluyor.

Bir tür misk faresi...

Kalemis,
Kalemis, Rumca bir kelimedir.

Kalemis (Civet tictis) bir tür misk faresidir.
Muskrat orta büyüklükte olan memeli bir kemirgen hayvandır. Kuzey Amerika'ya özgüdir. Avrupa, Asya bölgelerinde ve Güney Amerika'da yaşar. Misk sıçanı, çeşitli iklim ve sulak alanlarda bulunur ve ekolojisi üzerinde önemli etkileri vardır. Misk faresi insanlar için bir besin ve kürk kaynağıdır.

Misk sıçanı, 
Bizam sıçanı, Misk faresi (Muskrats).
Yetişkin misk sıçanları 600-2000 gram ağırlığında, 20-35 cm boyundadır. Koyu kahverengiye yakın kalın kürklüdür. Misk sıçanı vaktini suda geçirirler. Su altında 12-17 dakika yüzebilirler. Soğuktan ve yırtıcılardan korumak için, su altı girişi olan yuvalarda yaşarlar. Beslenmeleri suda yaşayan diğer bitki ve küçük hayvanlarla olur.

Tarla faresi ve lemmings olmak üzere 142 diğer kemirgen türünü içeren Arvicolinae alt familyasından olan misk sıçanları en büyük türdür. Muskratlar, orta boy kemirgenler oldukları için genel anlamda sıçan olarak anılırlar .

Fındıkfaresine kakırca denir.

1968 yılında Demirkapı Barajı'nın suları altında kalana kadar Tuna Nehri üzerinde, bugünkü Romanya topraklarında yer alan ve üzerinde Türk nüfusun yaşadığı ada...

Adakale,
(Ada-kaleh),
Caroline-Adası,
Yeni-Orschowa,

Vauban stilinde inşa edilmiş bir eski bir kaledir. Tuna Nehri üzerinde yer alan ve bu nehrin üzerinde kurulan barajın suları altında kalan tarihi adadır. 1968 yılında Demirkapı Barajı' nın suları altında kalana kadar Tuna Nehri üzerinde, bugünkü Romanya topraklarında yer alan ve üzerinde Türk nüfusun yaşadığı adadır.

Divan edebiyatı teriminde iki şairin birbirinden habersiz aynı dizeyi veya beyti yazmaları...

Tevarüd,
Tevarüt,
Arapça tevarüd, (ﺗﻮﺍﺭﺩ)
Arapça tevarüd, gelmek anlamındaki vurud kelimesinden türetilmiş.
Birbiri ardınca gelme.
İki şairin birbirinden haberdar olmadan aynı beyit veya mısrasıyı söylemesi.

Eski edebiyatımızda bir şairin bir başka şair tarafından söylenmiş olan bir mısrası veya beyti farkına varmadan yani tesadüfen söylemesi tevarüt diye adlandırılırdı. Eğer bu iş bilerek yapılmışsa intihal denilir ki pek büyük bir kabahat olarak telakki edilmektedir.

Divan edebiyatı teriminde iki şairin birbirinden habersiz aynı dizeyi veya beyti yazmaları.

Söğüt ağacı...

Bid,
Farsça, bid, (ﺑﻴﺪ)
Tal,
Tel.
Safsaf,
Söğüt ağacı.
Hititler, söğüt ağacına şişiyama demişler. Anadolu’nun ilk yazılı metinlerinin sahibi olan Hititler, Şişiyama adını verdikleri söğüt ağacından ilaç elde etmişlerdir. 

Behramec, çiçeği kokulu bir nevi söğüt ağacıdır. Eskiden, çiçeği kokulu bir nevi söğüt ağacına behramec denir. Her renkte olan leylak çiçeğidir.

Söğüt, söğütgiller familyasından salix cinsini oluşturan boylu ağaç veya bodur çalı halinde, çoğunluğu kışın yaprak döken, ender olarak da her dem yeşil kalan odunsu bitkilerdir.  Dünya' ya söğüt ağacı Çin ve Japonya’dan dağılmıştır. Söğüt ağacının kabuğundan elde edilen salisin vücutta metabolize olarak Aspirin ilacının aktif maddesi olan salisilik asit'e dönüştürülür.

Söğüt ağacı ormanlarda rastlanan ağaç türü olup ülkemizde 25-30 cinsi vardır. Söğütlerden en yaygını Aksöğüt'tür. Anadolu söğüdü, Ergüvani söğüdü, Rize söğüdü ve Trabzon söğüdü gibi türleri de vardır. 

Kullanma, faydalanma. ..

İstimal,
İngilizce: use, 
Almanca: gebrauch
Arapça: istimal
Arapça istimal, (ﺍﺳﺘﻌﻤﺎﻝ) 
Amel, iş işlemek, yapmak, icra etmek anlamından türetilmiş.
Kullanma.
Kullanım, Kullanmak işi.
Kullanma, faydalanma. 
İstifade,
Sömürme,
İstismar.
Yararlanma,
Faydalanma, İntifa.
Asılanma

Mantıksız, hakikatsız şeyler...

Ebatil,
Ubtule.
Mantıksız, hakikatsız şeyler.
Beyhude, batıl, hurafe, mantıksız, hakikatsız şeyler.
Arapça hurafe, (ﺧﺮﺍﻓﻪ).
Uydurulmuş, asılsız, gerçekle alakası bulunmayan batıl inanç, efsane, hikaye, rivayet.

Kin, düşmanlık ...

Garaz,
Garez,
İng. animosity.
Kin, düşmanlık.
Boz, Haset, Azam.
Günü, Gıllügiş.
Hınç, Hıkd,
Çekemezlik, Kıskançlık.
Kine, Zagine, Vegm, Nikar,
Saya, Ser, Şor,
Nefsaniyyet.

Harman savurmakta kullanılan dört dişli araç, bir çeşit yaba...

Seli,
Yaba,
Büyük yaba'ya lostar(losdar) denir.
Harman savurmakta kullanılan dört dişli araç, bir çeşit yaba.
Harman savurmakta kullanılan dört dişli araç, bir çeşit yaba.
Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde tarım aracı.

Harman savurmaya yarayan üç parmaklı çatal şeklinde tahta kürek.
Tınazı savurmaya yarayan tahtadan yapılmış büyük çatal.
Tınaz savurmaya yarayan tahtadan, büyük çatal araç.

Dayanarak ...

Binaen,
Dayanarak.
...den dolayı, 
Bu sebepten. 
Dayanarak.
Arapça, Binaen, (ﺑﻨﺎﺀً) 
Arapça bina sözcüğününden, binaen.
Dayanarak, 
-den ötürü, 
-den dolayı.
Binaenaleyh,
Arapça, Binaenaleyh, (ﺑﻨﺎﺀً ﻋﻠﻴﻪ) 
Bundan dolayı, bunun üzerine.

Üstü örtülü ya da dükkanlarının önü saçaklı çarşı...

Arasta,
Bedesten,
Üstü örtülü ya da dükkanlarının önü saçaklı çarşı.
Çarşılarda aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu sıralı kısımdır. Köken Farsçadır. 
Arasta’da çeşitli mesleklerin loncaları vardı ve toplu olarak bulundukları yerlere adlarını verirlerdi. Demirciler Arastası, Bakırcılar Arastası günümüzde de halen aynı şekilde adlandırılmaktadır. Mesela Samsun' un Vezirköprü ilçesinde semaver imalatı yapılan çarşıya tenekeciler arastası denildiği gibi.

Osmanlı mimarlığında bir eksen üzerinde dizilmiş dükkan sıralarından oluşan çarşı yapısı ...

Arasta,
Bedesten.
Farsça, arasta, raste kelimesinden türetilmiş. 
Çarşıda aynı cins esnafa mahsus kısım.
Eskiden sadece asker eşyası satan büyük çarşı, ordu pazarı ve ordugahta kurulan seyyar çarşı.
Üstü örtülü ya da dükkanlarının önü saçaklı çarşı.
Çarşılarda aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu sıralı kısımdır. Köken Farsçadır. 
Arasta’da çeşitli mesleklerin loncaları vardı ve toplu olarak bulundukları yerlere adlarını verirlerdi. Demirciler Arastası, Bakırcılar Arastası günümüzde de halen aynı şekilde adlandırılmaktadır. Mesela Samsun' un Vezirköprü ilçesinde semaver imalatı yapılan çarşıya tenekeciler arastası denildiği gibi.

Genel görünüş, izlenim...

İmge,
İntiba,
İmaj.
Genel görünüş, izlenim.
Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya. 
Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj. 

Genel görünüş, izlenim, imaj.
Duyularla algılanan, bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj. 

Çok fazla yiyen, pisboğaz...

Ekul,
Çok fazla yiyen, pisboğaz.
Ekl,
Arapça, ekl, (اكل),
Eski bir sözcük.
Yemek yeme, yeme.
Osmanlıca Yemek yeme.
Eski dilde, yemek yeme.
Yemek yeme anlamında eski sözcük.
Yemek, yenilme.

Ekkal, Ekl sözcüğünden türetilen, ekkal; Çok yiyici, obur.
Ekile, Ekile sözcüğünden türetilen, ekile, Yenmiş, yenilmiş yemek.

Açık sarı renk.

Samani,
Açık sarı renk.
Amani,

Açık, soluk sarı...

Samani,
Amani,
Açık, soluk sarı.
Açık, soluk sarı renk, saman rengi.
Sarı, Solgun, soluk.
Yeşile çalan sarı,
Açık Sarı Renk.
Cerde,
Limoni,
Balköpüğü,
Turnagözü,

Dalga, kasırga...

Talaz,
Yunanca, Talassa.
Ellez,
Dalga, kasırga.
Halk ağzında, Dalga, kasırga.
Eskiden Bizans’ ta fırtınalı deniz, fırtına anlamındadır.
Eski Türkçede, Halk ağzında talas.
Büyük ve kabarık dalga.
Fırtına, kasırga.
Kasırga, fırtına.
Kabarık dalga.
Toz fırtınası, hortum (Burdur yöresinde).

Talaz sözcüğünün diğer anlamları;
Motor ve kayıkların yan tahtaları (Ordu yöresi)
Sivas yöresinde yel.
İpekli kumaşların üzerinde örselenmekten ileri gelen kabarıklık, taraz.
İpekli kumaşların örselenmesi ile yüzündeki tellerde oluşan kabarıklık.
Kıvrılmış dalga şeklindeki süsleme motifi.
Yağmurdan yeteri kadar nemlenip tavlanarak ekilecek duruma gelmiş toprak.

Eskiden kullanılan Antlaşma anlamında bir sözcük ...

Muahede,
Arapça, muahede, ( معاهده ).
Ahitleşme,
Antlaşma.
Visak,
Pakt,
Ahit,
Eski dilde Antlaşma,
Osmanlıca Antlaşma.
Karşılıklı yeminleşme, anlaşma.
Devletler arasında andlaşma.
Muahede yapmak antlaşma yapmak anlamındadır. Antlaşma metnine de Muahedename denir.

Eski dilde, kavuşma, bitişme, birleşme ...

İltisak,
Arapça: iltisak,
İngilizce: junction.
Yapışma.
Bağlantı,
Kavuşma, bitişme, birleşme.
Arapça, yapışma, yapışıklık anlamındaki lusuk, kelimesinden iltisak sözcüğü türetilmiş.
Bitişme, kavuşma.
Bitişmek. 
Yapışmak. 
Kavuşmak. 
Yapışık olmak.

İltisak kelimesinin diğer anlamları;
Rutubetlenmek, ıslanmak.
İki uzvun birbirine yapışık olması.


Eski Türk gelenek, görenek, töre ve hayatını benimsemiş kimse...

Alaturka,
İtalyanca alla turca.
Alafranga karşıtı.
İtalyanca, 
Türkvari, Türk usulü, 
Osmanlı usulü.
Doğuluca,
Türk tarzında, Türk usulünde.
Eski Türk gelenek, görenek, töre ve hayatına uygun.
Bu töre ve hayatı benimsemiş (kimse).

Mecazen Alaturka; düzensiz, yöntemsiz.
Düzensiz, yöntemsiz.
Derbeder, Plansız, programsız,
Savruk, Yöntemsiz, Bozuk düzen.

1926’dan önce kullanılan ve “Alaturka” da denilen saat sistemine göre bir günün bitip diğerinin başladığını haber veren ezan ...

Akşam,
Akşam ezanı,
1926 yılından önce kullanılan ve Alaturka da denilen saat sistemine göre bir günün bitip diğerinin başladığını haber veren ezan, akşam ezanıdır. Alaturka saat; Güneşin batışını 12 kabul eden ve buna göre ayarlanmış olan, 1910 yılına kadar kullanılan saat sistemi, ezani saat, eski saat.

26 Aralık 1925 tarihinde çıkarılan bir kanunla o zamana kadar kullanılmakta olan Hicri ve Rumi takvimler yerine Miladi Takvim kabul edildi. 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren kullanılmaya başlandı. Takvimlerdeki bu değişikliğin yanında alaturka denilen, güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edildi. Batıdan alınan zaman ölçüsü ile 1 gün 24 saate bölündü ve günlük hayat düzene sokuldu.
Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gün, gece yarısından başlar ve saatler sıfırdan yirmi dörde kadar sayılır, diyerek ülkede günün 24 saate bölündüğü saat sistemini yürürlüğe koyar. Kanunun 2. maddesi ile ulusal saat sistemi İzmit’ten geçen 30. meridyen esas alınarak oluşturuldu.

Bundan önce, ülkede Güneş'in battığı anı 12:00 kabul eden Alaturka Saat sistemi geçerliydi. Güneşin tepe noktasında battığı anı esas alan (grubi saat) ve tamamen battığı anı esas alan (ezani saat) saatler arasında farklılık söz konusu idi. Bir de güneşin en tepede bulunduğu anı 12:00 olarak kabul eden sistem (zevali saat) vardı. Ancak bu sistemlerin hiçbirisi ulusal birliği sağlamıyordu. Modern saat sistemine geçilmesiyle yeni saat sisteminin kabulünden sonra halk alafranga saat kullanma alışkanlığı edininceye kadar güçlük yaşandı. 

Dilimize de çevrilen “Eva Luna”, “Ruhlar Evi”, “Aşktan ve Gölgeden” gibi kitaplarıyla tanınmış Şilili kadın yazar. ..

İsabella Allende,
Isabel Allende,
Isabel Allende Llona,
Isabel Angelica Allende Llona.
(D. 2 Ağustos 1942)
Şilili yazar.
Dilimize de çevrilen Eva Luna, Ruhlar Evi, Aşktan ve Gölgeden gibi kitaplarıyla tanınmış Şilili kadın yazar.
Eva Luna, Ruhlar Evi, Aşktan ve Gölgeden gibi kitaplarıyla tanınan Şilili kadın yazar.
Ruhlar Evi, Paula, Eva Luna gibi yapıtları dilimize de çevrilmiş Şilili yazar.
Şili büyükelçisi Tomas Allende'nin kızı olarak Peru, Lima'da doğdu. Annesi Francisca Llona Barros'tur.

Şili'nin 1970-1973 yılları arasında cumhurbaşkanlığını yapmış Salvador Allende'nin de yeğenidir. Amcası Salvador Allende'nin 1973 yılında öldürülmesinden sonra ailesiyle birlikte Venezuela'ya sığınmak zorunda kaldı. 17 yaşında gazeteciliğe başlayan Allende, bir süre sonra San Francisco'ya yerleşti. 1982 yılında yayımlanan ilk romanı Ruhlar Evi'ni, 1984 yılında Aşktan ve Gölgeden, 1985 yılında Eva Luna adlı romanları yazdı.

Eserleri;
Ruhlar Evi (La casa de los espíritus, 1982)
La gorda de porcelana-Porselen Şişman Kadın (1984) Aşk ve Gölgeler (De amor y de sombra, 1984)
Eva Luna (1987)
Eva Luna Anlatıyor (Cuentos de Eva Luna, 1989)
İki Kelime (1989) Dos PalabrasSonsuz Plan(El plan infinito, 1991)
Paula (1995)
Afrodit (Afrodita, 1998)
Кaderin Kızı (Hija de la fortuna, 1999)
Sararmış Bir Fotoğraf (Retrato en sepia, 2000)
Canavarlar Kenti (La ciudad de las bestias, 2002)
Yüreğimdeki Ülkem (Mi país inventado, 2003)
Altın Ejder Krallığı (El Reino del Dragón de Oro, 2003)
Pigmenler Ormanı (El bosque de los pigmeos, 2004)
Zorro: Efsanenin Başlangıcı (El Zorro: Comienza la Leyenda, 2005)
Ines del alma mía (2006)
La Suma de los Días (2007)
Una Tribu de Novela (2007)
Tributo al Libertador Pinochet (2007)
Bir Kadının Ruhu (2021)

(18.12.2021)

"Eva Luna", Aşktan ve Gölgeden", "Ruhlar Evi" gibi romanlarıyla tanınmış Şili' li kadın yazar ...

Isabel Allende,
Isabel Allende Llona,
Isabel Angelica Allende Llona.
(D. 2 Ağustos 1942 - 81 yaşında) 
Şilili yazar. 
“Ruhlar Evi”, “Paula”, “Eva Luna" gibi yapıtları dilimize de çevrilmiş Şilili yazar.
Şili büyükelçisi Tomas Allende'nin kızı olarak Peru, Lima'da doğdu. Annesi Francisca Llona Barros'tur. 

Şili'nin 1970-1973 yılları arasında cumhurbaşkanlığını yapmış Salvador Allende'nin de yeğenidir. Amcası Salvador Allende'nin 1973 yılında öldürülmesinden sonra ailesiyle birlikte Venezuela'ya sığınmak zorunda kaldı. 17 yaşında gazeteciliğe başlayan Allende, bir süre sonra San Francisco'ya yerleşti. 1982 yılında yayımlanan ilk romanı Ruhlar Evi'ni, 1984 yılında Aşktan ve Gölgeden, 1985 yılında Eva Luna adlı romanları yazdı.

“Ruhlar Evi”, “Paula”, “Eva Luna" gibi yapıtları dilimize de çevrilmiş Şilili yazar. ..

Isabel Allende,
Isabel Allende Llona,
Isabel Angelica Allende Llona.
(D. 2 Ağustos 1942 - 82 yaşında) 
Şilili yazar. 
“Ruhlar Evi”, “Paula”, “Eva Luna" gibi yapıtları dilimize de çevrilmiş Şilili yazar.
Şili büyükelçisi Tomas Allende'nin kızı olarak Peru, Lima'da doğdu. Annesi Francisca Llona Barros'tur. 

Şili'nin 1970-1973 yılları arasında cumhurbaşkanlığını yapmış Salvador Allende'nin de yeğenidir. Amcası Salvador Allende'nin 1973 yılında öldürülmesinden sonra ailesiyle birlikte Venezuela'ya sığınmak zorunda kaldı. 17 yaşında gazeteciliğe başlayan Allende, bir süre sonra San Francisco'ya yerleşti. 1982 yılında yayımlanan ilk romanı Ruhlar Evi'ni, 1984 yılında Aşktan ve Gölgeden, 1985 yılında Eva Luna adlı romanları yazdı.

Şili'de ilk eşi Miguel Frias'la 1962 yılında evlendi ve 1987 yılında boşandı. 1988 yılında New York'tan bir avukat olan Roger Cukras ile evlendi.
Allende, dünyanın en çok okunan İspanyolca yazan yazarı olarak anılmıştır. 

Önemli ödüller
2010 - Ulusal Edebiyat Ödülü
2014 - Başkanlık Özgürlük Madalyası (Başkan Barack Obama).

Eserleri;
Ruhlar Evi (La casa de los espíritus, 1982) 
La gorda de porcelana-Porselen Şişman Kadın (1984) 
Aşk ve Gölgeler (De amor y de sombra, 1984) 
Eva Luna (1987) 
Eva Luna Anlatıyor (Cuentos de Eva Luna, 1989) 
İki Kelime (1989) Dos Palabras
Sonsuz Plan(El plan infinito, 1991) 
Paula (1995) 
Afrodit (Afrodita, 1998) 
Кaderin Kızı (Hija de la fortuna, 1999) 
Sararmış Bir Fotoğraf (Retrato en sepia, 2000) 
Canavarlar Kenti (La ciudad de las bestias, 2002) 
Yüreğimdeki Ülkem (Mi país inventado, 2003) 
Altın Ejder Krallığı (El Reino del Dragón de Oro, 2003) 
Pigmenler Ormanı (El bosque de los pigmeos, 2004) 
Zorro: Efsanenin Başlangıcı (El Zorro: Comienza la Leyenda, 2005) 
Ines del alma mía (2006) 
La Suma de los Días (2007) 
Una Tribu de Novela (2007) 
Tributo al Libertador Pinochet (2007)
Bir Kadının Ruhu (2021).

Eski dilde yüksek sesle inleme...

Renanet,
Arapça renanet, (ﺭﻧﺎﻧﺖ).
İnleme, haykırma, renin.
Efgan,
Renin, 
Eski dilde yüksek sesle inleme.
İnilti, Nale, Çnan, Vale.
Eski dilde inleme; Figan, Nale,
Vale, 
İnilti, 
Nahit.

Ağır küre...

Barisfer,
Fransızca barysphere.
Ağır küre.
Yeğni.
Ağır yuvar. 
Ağıryuvar.
Yer yuvarlağının, yoğunluğu ve katılığı çok olan bölümü.

Çıplak ayak...

Yalnayak,
Yalınayak.
Çıplak ayak.
Ayağına bir şey giymemiş olan, ayağı çıplak.
Çıplak ayakla.

Çekinme, sakınma, korku...

Perva,
Farsça, perva, (ﭘﺮﻭﺍ)
Çekinme, sakınma, korku.
İhtiraz,
İba,
İstinkaf.
Korku, çekinmek. 
Hayran, şaşmış. 

Pervasız, Korkusuz, çekinmez.

Farsça perva kelimesinin diğer anlamları;
Meyl, teveccüh, iltifat, kayırmak. 
Terk, feragat. 
Alaka, ilgi, bağ. 
Durup dinlenmek. 
Bilmek. 
Vesvese. 
Kayd. 
Iztırab. 
Takat.

Bulunan sahipsiz mal, eşya...

Lukata,
Bulunan sahipsiz mal, eşya.
Yolda bulunmuş nesne.
Yerde bulunan şeye, lukata denir. Lakiti ve lukatayı alana mültakit adı verilir. Lukata kelime olarak lakit kelimesinden gelir. Yerden kaldırılmış şey manasına kullanılır. Buluntu kelimesi yerine de kullanılır.

Lakit,
Lukata.
Melkut.
Sözlük anlamı olarak Lakit kelimesinin manası ne olursa olsun yerden kaldırılmış şey demektir. Son zamanlarda anlam olarak atılmış çocuk anlamında kullanılmıştır. Melkut sözcüğüde bu anlamdadır. Yerden kaldırılıp alınan şey.
Sokağa, viraneliğe, cami veya kilise kapısına bırakılmış çocuk.

Buluntu Mal (Lakit).
Lakit yerden alıp kaldırmak demektir. Canlı ve cansız kaybolmuş mal, sahibi bilinmeyen düşmüş mal, nesne, yolunu şaşırmış hayvan, zarar görmüş bir mal anlamında lukata terimi kullanılır.

Çikolata soslu bir cins pasta ...

Profiterol,

Çikolata soslu bir cins pasta.
Fransızca profiterole
Arasında krema bulunan özel yuvarlak toplar üzerine sıcak çikolata dökülerek yapılan bir tatlı türü. Hamur topları ve kremanın çikolatayla süslenmiş halidir. 

Fransız tatlısı olarak karşımıza çıkan profiterol, hamur toplarının içine taze krema sıkılarak, ardından da üstüne çikolata sosu dökülerek yapılan bir tatlıdır. 

İçi kremalı bir pasta ...

Ekler,
(Eclair)
Şimşek.
İçi kremalı bir pasta.
İçi kremalı, üzeri çikolata kaplı pasta.
Fransızca adı ağızda dağılma hızından geliyor. (éclair: şimşek).
19. yüzyılın sonlarında çıktığı düşünülen bu Fransız tatlısının, Fransız kraliyet ailesinin ünlü aşçısı Marie-Antoine Careme tarafından yapıldığı ileri sürülüyor.  Aynı zamanda eclair tatlının Fransızca ismi olan éclair, şimşek anlamına geliyor. Tatlının ağızda tek hamlede yenmesidir.

Pataşur(Pate a choux), Pataşu, Şu hamuru, Şuale hamuru. Fransızca puf böreği anlamına gelir.
Türkçe'de bilinen adıyla pataşu ya da şu hamuru içi boş, puf gibi kabarmış hamur türüdür. Ekler, profiterol ve tulumba tatlısı yapımında pataşu hamuru kullanılır.

İçi kremalı, üzeri çikolata kaplı pasta...

Ekler,

(Eclair)
Şimşek.
İçi kremalı, üzeri çikolata kaplı pasta.
Fransızca adı ağızda dağılma hızından geliyor. (éclair: şimşek).
19. yüzyılın sonlarında çıktığı düşünülen bu Fransız tatlısının, Fransız kraliyet ailesinin ünlü aşçısı Marie-Antoine Careme tarafından yapıldığı ileri sürülüyor. 

Aynı zamanda eclair tatlının Fransızca ismi olan éclair, şimşek anlamına geliyor. Tatlının ağızda tek hamlede yenmesidir.

Pataşur(Pate a choux),
Pataşu, Şu hamuru, Şuale hamuru,
Fransızca puf böreği anlamına gelir.
Türkçe'de bilinen adıyla pataşu ya da şu hamuru içi boş, puf gibi kabarmış hamur türüdür. Ekler, profiterol ve tulumba tatlısı yapımında pataşu hamuru kullanılır.


Ekler Yapılışı:
Hamur,
100 gram tereyağı
1 bardak su
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 bardak un
4 yumurta
Tuz, yarım paket vanilya

Krema 
2 bardak süt
3 kaşık nişasta
3 kaşık toz şeker 
50 gram tereyağı 
yarım paket vanilya
1 paket krem şanti(shanti)

Öncelikle kreması için süt, toz şeker ve nişastayı tencerede çırpın ve ateşte koyu kıvam alıncaya kadar karıştırarak pişirin. Ardından vanilya ve tereyağını koyup karıştırın ve soğumaya bırakın. Hamurunu hazırlamak için su, tereyağı, toz şeker ve tuzu tencerede kaynatın. Sonra içine 1 bardak unu ilave edip hızlı bir şekilde karıştırın ve soğumaya bırakın. Hamur soğuyunca içerisine vanilyayı ve 1 yumurtayı ekleyip mikserle çırpın. Hamura tekrar 1 yumurta daha ilave edip çırpın.  Yumurtaları teker teker ekleyip hamura yedirdikten sonra hamuru sıkma torbasına doldurun ve tepsiye sıkın. Önceden 170 °C  ısıtılmış fırında 35 dakika pişirin. Kremanın içerisine, toz krem şanti ilave edip, mikserle çırpın ve soğuyan hamurun içine sıkıp üstünü de dilediğiniz şekilde süsleyerek servis edin. Afiyet olsun.

Zaferan çiçeği...

Rakan,
Rakun,
Safran,
İng. Saffron,
Fransızca Safran.
Arapça: Zaferan.
(Crocus sativus),
Safranum (Latince),
Zafferano (İtalyanca)
Azafran (İspanyolca)

Zaferan, Zaferan çiçeği. 
Safran, Arapça sarı renk anlamına gelen asfar kelimesinden türetilmiş olup Arapça' da safran baharatı anlamına gelen zaferan olarak kullanılmıştır. Osmanlı Döneminde Rakan (Rakun) denirmiş.

Safran(Crocus sativus), süsengiller familyasından, soğanlı bir kültür bitkisidir. Yurdumuzda da yetiştirilen, 10-15 cm boyunda, çok yıllık otsu bir bitkidir. Etli, yuvarlak, kaidesi yassı, 4 cm kadar çapında, üstü esmer renkli ve zarımsı pullarla kaplı, alt tarafında da kök parçaları bulunan bir soğanı vardır. Yaprakları uzun ve koyu yeşildir. Çiçekleri mor renklidir. Sonbahar mevsiminde yapraklardan önce açar. Meyvesi kapsül şeklindedir ve sonbahar aylarında meydana gelir. İçeriğinde; şekerler, organik asitler, krosin ve uçucu yağ vardır. Tepeciklerinden elde edilen toz; renk, tat ve koku verici olarak kullanılır. 
Anavatanı Güneybatı Asya’dır. İspanya, Fransa, İtalya ve İran'da yetiştirilir. Türkiye’de ise Safranbolu’da üretilir. Ağırlığına göre dünyanın en pahalı baharatıdır. Yetiştiriciliğine ilk olarak Yunanistan civarında başlanmıştır. Yarım kilogram safran, 80.000 çiçekten çıkarılabilir. Kendi ağırlığının 100.000 katı suyu sarı renge boyar. Safran baharatının keskin bir tadı ve iyodoform ya da saman benzeri bir kokusu vardır.

Vücuda kuvvet verir. Sinirleri uyarır. Aybaşı gecikmelerinde faydalıdır. Rahim hareketlerini arttırır. İştah açar. Sinir zayıflığını giderir. Öksürük, bronşit ve astımda faydalıdır. Fazla miktarda kullanılmamalıdır. Hamilelerin de kesinlikle kullanmaması gerekir.

Eski dilde karın...

Batın,
(Batn).
Arapça, batn, (ﺑﻄﻦ)
Karın.
İng. sink
Eski dilde karın.
İç, karın, insanın içi. 
Mide.
Bir şeyin içi, ortası, bilinmeyen yüzü, iç yüzü.
Gizli, görünmeyen.

Bir şeyin içi, ortası, iç.
Soy, nesil, kuşak, göbek
İç taraf, karın.
İç yüz, dahil, derun. 
Karşıtı; zahir.

Batın;
İç, dahili. 
Gizli. 
İçyüz. 
Kuşak. 
Soy, nesil.
Sır, esrar. 
Görünmeyen, gizli olan.
İçteki, iç yüzdeki, gizli, görünmeyen (şey). 
Birbirlerine hısımlığı pek yakın olmayan küçük kabile.

Türkçe karşılığı olarak “kısaçalar” olan, 78 devirlik SP'den ve LP'den daha kısa olan belli bir plak çeşidine verilen kısa ad. ..

EP,
(İngilizce açılımı; extended play, uzun çalar). 
Türkçe karşılığı olarak kısa çalar.
Türkçe karşılığı olarak kısa çalar olan, 78 devirlik SP' den ve LP' den daha kısa olan belli bir plak çeşidine verilen kısa ad.

Ortalama bir albümden daha kısa, genellikle 4-5 şarkı içeren kayıtlardır.
Merdiven altı (Underground) albümler EP sayılabilir. Süresi genellikle yarım saatin altındadır. Daha uzunları LP olarak adlandırılır.
Genelde bir EP' de en az 3, en fazla 6 şarkı bulunur.
Bir uzun çalara kıyasla daha kolay ve daha çabuk olduğu gibi fiyatları da daha ucuz olur.
Esasında EP terimi 78 devirlik SP' den (standard play-standart çalma) ve LP' den (long play-uzun çalma) daha kısa olan belli bir plak çeşididir.
Günümüzde orta uzunluktaki CD' ler ve online müzik indirmeleri, EP adıyla piyasaya sürülmektedir.


Giysi ve mal değeri bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse)...

Çul tutmaz,
Avare,
Derbeder,
Serseri, 
Giysi ve mal değeri bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse).
Cömert. 
Bütün kazandığını harcayan.
Kazandığını harcayan, bir şey sahibi olmayan (kimse). 

Aşık, müptela...

Emre, 
(İmre),
Tutkun,
Meftun,
Aşık, tutkun.
Aşık, müptela.
Arapça: Mübtela. 
Denemek, bilgi almak anlamındaki ibtila sözcüğünden türemiş.
Bir şeye kendini kaptırmış olan, tutulmuş, düşkün.
(Bir derde, bir hastalığa) Tutulmuş

Aşık:
Bir şeye veya birine karşı aşırı sevgi duyan kimse, tutkun, meftun.
Karşı cinsten birine gönlünü kaptırmış kimse.
Bir kadınla bir erkek arasındaki gizli ilişkide erkeğe verilen ad.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ