Bir resmi sulandırılmış renklerle boyama ya da gölgeleme biçimi...

Lavi,
Çini mürekkebinin sulandırılmasıyla yapılan bir çalışmadır. Tek renk suluboya da kullanılabilir. Konu kağıda hafifçe çizilir ya da çizilmeden çalışılabilir. Sonra kağıt hafifçe nemlendirilir. Kenarları selobantla tutturulabilir. Kağıttaki fazla su süngerle alınır. Açık ve geniş alanlar önce boyanmalıdır.

Açık ton beğenilmezse sonra değiştirilebilir. Koyu yerleri açmak zordur. Kurumadan ya da sulandırılarak açılmaya çalışılabilir. Kağıt kuruyacağı içinde önce geniş alanlar boyanmalıdır. Kağıt kuruduğunda sünger ya da pamukla tekrar nemlendirilebilir. Suyun yardımıyla siyahla beyaz arasında bir hayli ton elde edilir. Yalnız çalışmanın titizliği açısından en az iki su kabı bulundurulmalıdır.

Rus köylü topluluğuna verilen ad...

Mir,
Rus köylü topluluğuna verilen ad.
Rus köylüsü, Müjik.
Rus Devrimi öncesinde mir, bir köylü topluluğu tarafından işlenen toprak parçalarına verilen isimdi.

Mir sözcüğünün diğer anlamları:
Farsça: Mir,
Baş Kumandan, Amir, Bey, 
Emir.

Mir; 
Rusça, (Dünya veya Barış) bir Sovyet uzay istasyonunun adı.

Konya yöresine özgü papaz yahnisi de denen bir yemek ...

Zülbiye,
Papaz yahnisi,
Konya yöresi yemekleri; 
Ala Kuzusu (Ela Kuzusu), 
Arabaşı,
Bamya Çorbası, Boranı (Lahana Kapuskası).
Bütümet, Kaburga Dolması.
Cella, Çılbır,
Çebiç (Tandır Kuzusu), Çöpleme, Çullama.
Erişte Çorbası, Ekşili Kabak (Et Kabağı)
Etli Pide (Etli Etmek), Etli fırın yemeği, 

Etli topalak, Etli pilav, Erişte Pilavı. 
Fırın Kebabı.
Gerdan Pişirmesi.
Hoşmerim,
Ildıs Kökü
İki Bıçak Arası Ciğer, İrmik helvası,
Lahana Kapaması,
KayısıYahnisi, Kaygana Tatlısı,
Mercimekli Oğmaç Çorbası.
Oturtma,
Pişmaniye, 
Papara, Patlıcan Musakkası, Patlıcan Söğürmesi, Patlıcan (Patlıcanlı) Bayıldan
Saç arası, Sarı Erik Yahnisi, Sarı Erik Dolması, Süt Çorbası , 
Tas Kebabı, Tatlı Kabak (Et Kabağı), Tandır Çorbası, Terhunlu Yahni, 
Tirit, Topalak Köftesi, Toyga Çorbası, Tutmaç Çorbası (Kesme Çorba)
Un helvası,
Vişneli Trit,
Yağda Kızarma Ciğer, 
Yaprak sarması, Yoğurtlu Yumurtalı tirit. 
Yumurtalı Kabak, Yoğurt çorbası, 
Zerdali Pilav, Zerde, Zülbiye(Papaz Yahnisi), 

Börekler;
Ballı Böreği, 
Boğaça, Börek İçleri, 
Çerkez böreği, Çarşı Böreği (Fırın Böreği)
Kıymalı Börek, Kıkırdaklı Börek, 
Mantarlı Ekmek Oğması, Mevlana böreği, 
Patates böreği, Patlıcanlı Tirit, Peynirli Börek, 
Saç böreği, Su Böreği, Sigara Böreği, Sedirler.  
Tandır Böreği, Tatar Böreği, Yağlı çörek, 

Terhon Yahnisi;
Malzemeler:
1,5 kg parça kemik koyun eti, 2 yumurta, 1 servis kaşık dolusu süzme yoğurt, 1 çorba kaşığı un, Terhon, tuz, karabiber.

Yapılışı;
Eti haşlanıp suyu ayrılarak etleri didilir. Ayrıca bir kapta yoğurt yumurta ve un çırpılır. Diğer bir tencerede et suyu, etler ve terhon kaynatılarak hazırlamış olduğumuz karışım devamlı karışmak suretiyle ilave edilir. Artık servise hazırdır.

Konya’nın Akşehir ilçesine özgü, yağda kavrulmuş unla yapılan bir tür çorba...

Here,
Buğday unu çorbası,
Malzemeler;
1.5 litre et suyu,
100 gr un,
4 çorba kaşığı tereyağı,
tuz ve kırmızı biber.

Yapılışı;
Bir tencerede tereyağı eritip, 3 yemek kaşığı ve unu ilave edin. 1-2 dakika orta ateşte karıştırın. Yavaş yavaş et suyu ekleyin. 

Sürekli karıştırarak 10 dakika daha pisirin. Tuzunu ekleyin. Sıcak erimiş tereyağında 1 çorba kaşığı kırmızı biber ile süsleyin. Tereyağı veya yağlı beyaz ekmek küçük küpler kızartma tarafından yapılan kruton ile servis. 

Akşehir' in diğer yemekleri;
Akşehir Helvası, Akşehir yahnisi, Arabaşı Çorbası, Aşlık Çorbası,
Bulamaç,
Düğün Çorbası,
Güveç,
Herse, Höşmerim, 
Katmer, Kaymak Baklavası, Kış Çorbası,
Lahana Kuzu Kapama,
Papara,
Sakala Çarpan Çorba (Sakala Sünen), Salçalı sazan; Sulu Pilav, 
Tarhana, Tirit; Topalak, Toyga Çorbası,
Yağlı Ekmek, Yoğurtlu Çorba,

“Şerit” de denilen bir bağırsak asalağı...

Tenya,
İnsanların bağırsaklarında yaşayıp çoğalabilen, toplumumuzda sık görülen parazitler şunlardır; Askaris, Oksiyur (kıl kurdu), Giardia, Tenya (şerit). Pişirilmemiş ya da az pişirilmiş hastalıklı sığır etinin yenmesi ile Tenya Saginata, domuz etinin yenmesi ile de Tenya Solium oluşur. 

Parazit 10-15 m. kadar olabilir. Sığır tenyasının 2 mm çapında olan baş bölümünde 4 vantuz vardır. Birkaç milimetre uzunluğunda olan boyundan gövdeyi oluşturan şeritler gelişir. Dışkıyla atılan yumurta toprakta 8 hafta yaşayabilir. Halk arasında şerit adıyla tanınan sığır tenyası, Türki­ye’de en sık rastlanan tenya türüdür. Yassısolucanlar  gru­bunda yer alan bu asalağın yakın akra­bası olan domuz tenyası ise domuz eti yenmesine karşı dinsel bir engel bulunmayan Hıristiyan Batı ülke­lerinde daha sık görülür. Her iki asalak da insan bağırsağına yerleşerek aynı hastalığa yol açar.

Tenya Belirtileri; 
Tenya insanda açık bir belirti ver­meden bulunabilir. Hafif karın ağrılan, birbirini izleyen ishal ve kabızlık görü­lebilir. Özellikle çocuklarda sindirim bozukluğu, bulantı, kusma, asalağın alı­nan besinlere ortak olması sonucu yorgunluk ve zayıflama gibi belirtiler orta­ya çıkar. Dışkıda şeritlerin görülmesiyle ve ender olarak parçalanmış şeritlerden çıkan yumurtaların mikroskop altında saptanmasıyla tanı konur. Tedavide tek doz niclosamide kullanılır.

Tenyalardan Korunmak için;  Etlerin yeterli miktarda pişirilmesi tenya larvalarını parçalar. Tuvaletten sonra yeterli el yıkama ve daima uygun hijyen hastalığın yayılmasını önler.

Muğla-Antalya il sınırında bir çay...

Eşen,
Eşen Çayı,
(Xanthos),
Kocaçay,
Muğla-Antalya sınırını oluşturan akarsu. Kızılcadağ' ın yükseklerinde bir mağaradan çıkar. Eşen çayı gizli geçitlerden, dev kanyon Karanlıkiçi' nde geçerek, denize yakın verimli ovalardan akarak Akdeniz' e ulaşır.

Antalya, Muğla ve Burdur' dan beslenen Eşen Çayı, Akdeniz' i en uzun kumsal Patara' yı geçerek devam eder.

Shakespeare' in Fırtına adlı yapıtındaki canavarın adı....

Caliban,
William Shakespeare;
(26 Nisan 1564 – ö. 23 Nisan 1616),
İngiliz şair ve tiyatro oyun yazarıdır.
Fırtına yapıtında; Şeytanın oğlu ve cadı Sycorax, ucube.
Caliban bir büyücü ile bir şeytanın çocuğudur. Daha büyük bir güce itaat etmek zorunda kalır ama her seferinde baskaldırır. Caliban halktan bir kişidir ve avam takımının bütün pisliklerini, adiliklerini nefsinde toplamıştır.
Ünlü trajedilerinden Fırtına adlı eserindeki karekterler;
Hava ve mutluluk perisi, Ariel, Canavar ise Caliban' dır.

Fırtına, diğer Shakespeare oyunlarında olduğu gibi, iktidar tutkusunun hazin sonuçlarından kadının toplumdaki yerine kadar birçok farklı temaya ve insanlık durumuna değinir. Sycorax adındaki kötü ruhlu büyücünün bir çam ağacının gövdesine hapsettiği Ariel adlı periyi kurtarır; sonra Sycorax’ın hilkat garibesi oğlu Caliban’ı eğitemeye çabalar. Ancak, Caliban’ın Miranda’ya tecavüz etmeye kalkmasıyla bundan vazgeçer ve onu ayak işlerine bakan bir köle olarak kullanmaya başlar.

Çarmıha giden İsa’ya kötü davrandığı için sonsuzluğa dek yürümeye mahkum edilen efsanevi kişi...

Ahasverus, 
Gezgin Yahudi.
Serseri, Gezgin Yahudi de denir.
Hz. İsa’ ya, çarmıha doğru giderken kötü muamele ettiği için ebediyen yaşamaya ve durmadan yürümeğe mahkum edilen efsanevi şahıs.
Bir defada beş metelikten fazla para harcayamaz, fakat ne zaman elini cebine at­sa bu parayı bulur.

Çarmıha giden İsa'ya kötü davrandığı için sonsuzluğa dek yürümeye mahkûm edilen efsanevi kişi. Çok eski olduğu sanılan ve kimi uzmanların kaynağını buddha dönemi Hindistan' ına bağladıkları bu efsane, XIII. yüzyıldan başlayarak değişik biçimler aldı.

Mezopotamya halklarının ilkbaharda kutladıkları en önemli bayramı...

Akitu,
Sümerliler, Babilliler ve Sami kavimlerince kozmogonik ve tarımsal karakterli bahar ve güz festivallerinin kutlandığı bilinmektedir. Sümerliler, yaz sıcağı sonrası tarla işlerinin bitimini bir festivalle kutlarlardı. Bir çeşit hasat bayramı görünümünde olan tarımsal karakterli bu güz festivali Akiti (ya da Zagmuk) diye adlandırılırdı.

Eski Babil’de yılın ilk ayı olan Nisanın ilk 12 gününe denk düşen yeni yıl kutlamaları da Akitu festivali diye adlandırılırdı. Tanrılar panteonunun zirvesinde bulunan yüce varlık adına düzenlenen bu bayramın varlığı MÖ 18. yy’dan itibaren bilinmektedir. Zira MÖ 1780’lerden kalma metinlerde Akitu festivalinden bahsedilmektedir. Baharda kutlanan bu bayramın yanı sıra Babil’ de arpa ekimi öncesi bir kutlama yapıldığı ve buna da Akitu festivali adı verildiği de bilinmektedir.  Mezopotamya yılı arpa hasadı sonrası baharda gündüz gece eşitliğiyle başlardı. Dolayısıyla Babil takviminde 1 Nisan tarihi bizim takvimimize göre 21 Marta denk düşerdi. Böylelikle bahardaki gündüz gece eşitliği tarihiyle başlayan Akitu kutlamaları da 21 Marta tekabül ederdi. Bununla birlikte ilerleyen süreç içerisinde zaman zaman Babil takvimindeki 1 Nisan tarihinin değiştiği de görülmektedir. 

Babil metinlerine göre MÖ 626-536 tarihlerinde 1 Nisan, 16 Marta tekabül etmiştir. Eski Mezopotamya’da yüce tanrı adına 1 Nisanda (21 Martta) kutlanmaya başlanan Akitu festivali tarımsal ve kozmogonik karakterli bir bayramdır. Adına yeni yıl festivali düzenlenen bu yüce tanrı genellikle Babil'in yüce tanrısı Marduk’tur. Bununla birlikte, ay tanrısı Sin ya da bir başkası da olabilir. 

Hastalık derecesinde alışveriş yapma saplantısı...

Oniomani,
Oniomania,
Alışveriş hastalığı.
Yunanca, Greek onios; alışveriş, mania; çılgınlık, 
Oniomani alışveriş çılgınlığı, deliliği demektir.
Hastalık derecesinde alışveriş yapma saplantısı. 1900’lü yıllarda oniomania olarak tanımlanmış olan bu bozukluk, son yıllarda ise pek çok kaynakta kompulsif alışveriş olarak ele alınıyor. Bu bireyler alışveriş yapmadan önce gerginlik ya da uyarılma duygusunda giderek artma hissederler. 

Sonra alışveriş sırasında haz alma, doyum bulma ve rahatlama yaşarlar. Ardından da kişi çok para harcadığı için pişmanlık, suçluluk, kendini kınama gibi duygulanımlar yaşayabilir. Oniomaniklerin benlik değerleri düşük olabiliyor. Dış dünyada da dikkat çekme adına satın alma davranışı sergileyebiliyorlar. Ya da bir başka görüşe göre bu kişiler gelecekle ilgili kaygılarını satın alarak giderme yoluna gidiyorlar. Oniomaniklerin alışveriş dürtüleri ataklar şeklinde ortaya çıkıyor ve süreklilik gösterebiliyor. Ne yazık ki bu insanların bazen hiç ihtiyaçları olmadığı halde (depolama alışkanlıkları sebebi ile) dolaplarında hiç giyilmemiş, hatta etiketli, poşeti içinde duran onlarca giyisi ya da eşya görebilirsiniz. Bunlar için fazladan dolaplar alınır, yaptırılır evde çeşitli formüllerle depo yerler oluşturulur.


Kleptomani, (Çalma Hastalığı):
İhtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur.

Kafkasya’ya özgü, alkol derecesi yüksek bir votka...

Çaça,
(Vodka),
Ev votkası.
Votkadan daha sert ve içimi bir kurala bağlı içki. Votkadan beter çarparmış da ağlatırmış adamı yaka yaka. Kuralı kaidesi şu imiş efendim. Bir yudum aldıktan sonra asla ağzınızı açmayacak, midenize inene kadar nefes bile almayacaksınız. 

Böylece içinizi yakıp Rusya' nın soğuğunda içinizi ısıtan bu içki baş, mide sancısı yaratmaz.

Çaça kelimesinin diğer anlamları;
Rumca Ticaret gemilerinde eski ve usta gemici. 
Argo'da Genelev işleten kadın, abla, mama.

Pesapallo, Finlandiya’ya özgü, dokuzar kişilik iki takım arasında oynanan, beyzbola benzer bir spor...

Pesapallo,
Fin beyzbolu,
Finnish Baseball.
Pesaballo
Finlandiya’ya özgüdokuzar kisilik iki takim arasinda oynananbeyzbola benzer bir oyun.


Ülkelerin resmi olarak onaylanmış Sporları;
Arjantin - Pato, 1953
Bahamalar - Yelkencilik, 1993
Bangladeş - Kabaddi, 1972
Brezilya - Capoeira, 1972
Kanada - (Ulusal Kış Sporu) Buz Hokeyi, 1994, (Ulusal Yaz Sporu) Lakros, 1859
Şili - Şili Rodeosu, 1962
Kolombiya - Tejo, 2000
Meksika - Charrería, 1933
Kore - Tekvando, 1971
Porto Riko - Paso Fino, 1966
Sri Lanka - Voleybol, 1991
Uruguay - Destrezas Criollas, 2006

Ülkelerin Benimsenmiş Ulusal Sporları;
ABD - Beyzbol
İspanya - Boğa Güreşi
Kanada - Buz Hokeyi
Hindistan - Hokey
Rusya - Futbol, Satranç
Çin - Masa Tenisi
Brezilya - Futbol
Fransa - Futbol
İngiltere - Kriket
Japonya - Judo
Avusturalya - Kriket
Pakistan - Hokey
Malezya - Badminton
İskoçya - Rugby
Endonezya - Badminton
Butan - Okçuluk
Afganistan - Nuzkaşi
Küba - Masa Tenisi
Dominik Cumhuriyeti - Beyzbol
Finlandiya - Pesäpallo (Fin beyzbolu)
İrlanda - Gal Oyunları
Jamaika - Kriket
Litvanya - Basketbol
Yeni Zelanda - Rugby
Norveç - Kayak Krosu
Galler - Rugby

İsa Peygamber' i ele veren havarinin adı...

Yehuda,
İşkariyot,
Latince: Iudam Iscariotem.
İsa'yı ele veren havaridir.
İşkaryot, katil anlamına gelen Latince kökenli bir sözcüktür (sicario).
İsa'yı ele verdiği için Yahuda İskaryot olarak anılır. Geleneksel Hristiyan görüşüne göre otuz gümüş dinara İsa' yı ele vermiştir. Sonradan vicdan azabı çektiği için kendini asarak intihar ettiği söylenir.

Yahudilerin Tanrı’ya verdikleri ad...

Yehova,
Yehova veya Tetragrammaton, 
Yahudi ilahı demektir. 
Tevrat' a göre yazılması ve okunması yasaktır. Musevilerin Allah' a verdikleri isim.
Dünyayı 6 günde yapıp 7. günde dinlendiğine inanılan, yahudilerin tanrısı. Bu sebeple cumartesi günleri hiç bir yahudi çalışmaz, ellerini kollarını kıpırdatmazlar.

Yahudilerin ve Yehova'nın Şahitleri'nin tanrıya hitap ettiklerinde kullandıkları isimdir. Kelime anlamı olarak bu ifadenin iki anlamı vardır: Herşeyi yaratan O'dur. Ne olması gerekiyorsa o olur.

Musevilik ya da Yahudilik, Arapça yahudi, Yehud kavmi ve dini demektir. Musevilik, kurucusu Musa’ ya izafetle bu adı almıştır. Yahudi, İbrani ve İsrail terimleriyle de Musevilik kastedilir. Museviliğin tek Tanrıcılığın saf bir şekli olduğu söylenmekle beraber O, yalnız başına ne bir mezhep ne bir ırk, ne de modern bir millettir. 

Musevilik:
Yahudi olma durumu, Yahudi dini.

Tanah:
İbrani Kutsal Kitabı.

Kıldan, yünden dokunmuş büyük çuval...

Harar,
Seklem,
Arapça, harar, garar.
Kıldan, yünden dokunmuş çuval.
Kıldan dokunan saman koymaya yarayan büyük çuval.
Genellikle kıldan dokunmuş büyük çuval.
Çoğu kıldan dokunmuş, büyük çuval.
Keçi kılından dokunmuş büyük çuval.
Büyük torba.
Büyük çuval.

Harar sözcüğünün yörelerimizde halk ağzındaki başka anlamları:
Çubuktan yapılan büyük örme sepet.
Büyük sepet ya da küfe.
Bir çeşit saklambaç oyunu.
Eğer bellemesi, haşa.
İçine çok eşya alan büyük ve geniş şeyler için de harar sözcüğü kullanılır.

Konya’nın Ereğli ilçesinde, 150 dolayında kuş türünü barındıran ve “tabiatı koruma alanı” kapsamına alınan göl....

Akgöl,
Ereğli Akgöl,
Ereğli ilçesinin batısındadır. Eski göl tabanıdır. Çok sığ bir özelliğe sahiptir. Tatlı sulara sahiptir. İvriz deresinden gelen sularla beslenir. Akgöl sazlıklarında 200'ün üzerinde kuş türü yaşamaktadır. Bu yüzden tabiatı koruma alanı olarak kabul edilmiştir.

Akgöl Sazlıkları (Böğecik Köyü) Kuzeyde Karacadağ (2025 m.), güneyde ise Bolkar Dağları (3524 m.) ile sınırlanan Ereğli Kapalı Havzası’nın ortasında yer alan sazlıklar, bataklıklar, çamur adacıkları, bunları çevreleyen çayırlar, çorak düzlükler ve geniş step alanlarından oluşmuştur. 
 
Tuz GölüTuz Gölü kapalı havzasının merkezinde Tuz Gölü oluşmuştur. Ankara, Konya, Aksaray sınırlarının kesiştiği yerde olup bir kısmı Konya ili sınırları içerisinde yer almaktadır. Tuz Gölü Türkiye'nin yüzölçüm olarak ikinci büyük gölüdür. 

Beyşehir Gölü; Konya ilinin batısında Konya-Isparta sınırı üzerinde yer almaktadır. Beyşehir Gölü, yurdumuzun 3. büyük gölüdür. Aynı zamanda en büyük tatlı su gölüdür. 
Akşehir Gölü; Konya ilinin kuzey batısında Konya-Afyonkarahisar il sınırında yer alır. Suyu tatlıdır. Tektonik olaylarla meydana gelmiştir. 
Suğla Gölü; Konya ilinin güneybatısında yer alır. Oluşumu tektoniktir. 

Ilgın (Çavuşçu) Gölü; Konya ilinin kuzeybatısında yer alır. Oluşumu tektoniktir. Suları tatlıdır. 
Yunak Akgöl; Yunak ilçesi yakınlarında küçük bir göldür. Suyu tatlıdır. 
 
Bunların dışında Konya ilinin karstik sahalarında, karstik şekillerden olan obrukların sularla dolması ile çok ufak göller meydana gelmiştir. Obruk gölleri vardır. Bunlar; Kızören obruğu, Timraş obruğu, Obruk gölü, Çiralı gölü, Meyil gölü ,
Volkanik olaylarla oluşan çanaklara suların dolması ile küçük maar gölleri meydana gelmiştir.
Bu göller; Acıgöl Maarı, Meke Gölü, 

Aşırı şişmanlık...

Obezite, 
İngilizce: obesity.
Etleç, 
Obez,
Mülahham,
Aşırı yağlı, aşırı şişman.   
Son yıllarda tüm dünyada şişmanlık (obesite) görülme sıklığı giderek artmaktadır. Şişmanlık, sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak da tanımlanabilir. Normalde, yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-20’sini, kadınlarda ise %25-30’unu yağ dokusu oluşturmaktadır. Erkeklerde bu oranın %25, kadınlarda ise %30’un üzerine çıkması durumunda ise şişmanlıktan söz edilebilir. Şişmanlık tıp diliyle de obesiteye bir çok etken neden olabilmektedir. 

Bireyin yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi, medeni durumu, beslenme alışkanlıkları veya bedensel aktiviteleri şişmanlık üzerinde rol oynayabilir. Günümüzde fazla kiloluluğun (hafif şişmanlığın) ve şişmanlığın görülme sıklığı giderek artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü-World Health Organization (WHO) verilerine göre dünyada 1.6 milyar fazla kilolu birey bulunmaktadır. Bu rakam gittikçe de kontrolsuz olarak artmaktadır.

Günümüzde dünyanın hemen hemen tüm bölgelerinde şişmanlık sıklığı artmakta, bu durum sadece yetişkin kadın ve erkekleri değil, çocukları ve gençleri de etkilemektedir. Kalp ve damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, bazı kanser türleri, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi hastalıkların oluşmasına, yaşam kalitesinin azalmasına ve ölümlere yol açan şişmanlık, sadece küresel boyutta bir halk sağlığı problemi olmakla kalmayıp, ülke ekonomilerine olumsuz yönde etki eden bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır. Şişmanlıkla mücadele de koruyucu sağlık hizmetlerine büyük görev düşmektedir. Ülkemizde giderek yaygınlaşan aile hekimliği kapsamında,bireyler şişmanlık yönünden aile hekimlerine danışmalıdırlar. Özellikle anne ve babalar da çocuklarını bekleyen potansiyel obesite tehlikesi yönünden gerekli durumlarda sağlık kuruluşlarından da destek almalıdırlar.

Eskiden uzay boşluğunu doldurduğu varsayılan esnek madde...

Esir,
Arapça: esir.
Kainattaki bütün boşlukları doldurduğu farz edilen, görülemeyen ve ağırlığı olmayan cevher.
Bütün kainatta bulunan ve her tarafı kaplamış olan latif madde. 
Elektrik, ışık ve hararetin yayılmasına vasıtalık eden madde. 

Görülmeyen ve varlığı bütün ehli ilimce kabul edilen latif, rakik, elastikiyeti haiz seyyal madde.
Esir;
Birbirine yakın olmak, mütekarib.
Maddenin en küçük parçası.
Eskiden beri uzay boşluğunu doldurduğu varsayılan esnek bir madde olarak düşünülüyordu. Bu fikir Descartes’ ten çıkmış, Newton tarafından benimsenmiş ve sonra herkes tarafından tartışmasız olarak kabul edilmişti. 19 yüzyılın sonlarında bile fizikçiler, havanın ses dalgalarını ilettiği gibi esirin de elektromagnetik dalgaları ilettiğine inanıyorlardı. Zira titreşimler mutlaka bir şeyin içinde oluşmak zorundaydı. Esir ağırlıksız, saydam ve sürtünmesiz, kimyasal ya da fiziksel olarak varlığı saptanamayan ve tüm maddeleri geçiren bir ortamdı. Eğer Yerküre esir içinde yol alıyorsa, Yerküre ile aynı doğrultuda yol alan ışığın hızı, ışık hızı ile Yerküre’ nin hızının toplamına eşit olacaktı. Yerküre’ nin yoluna dik doğrultuda yol alan ışığın hızı ise sadece ışık hızına eşit olacaktı.

Çanakkale yöresine özgü, çeşitli sebzelerle hazırlanan türlü yemeği....

Şaraşura,
Geleneksel Çanakkale mutfağının en güzel örneklerinden biri de Şaraşura’dır 
Bir tarif;
Malzeme;
3 patlıcan,
4 çarliston biber,
4 domates,
3-4 diş sarmısak, Sıvıyağ, Tuz, Karabiber. 

Yapılışı;
Patlıcanlar alacalı soyup, minik minik doğranır, tuzlu suda bekletilir. Diğer tarafta biberler doğranır, sıvıyağda patlıcan ve biberler kavrulmaya bırakılır, domatesler de doğranıp, pişmeye yakın katılır ve birazda domateslerle beraber pişirip, incecik doğranmış sarımsaklarda katıp,  tuzu ve karabiberi ilave ederek, karıştırıp kapatılır.

Başka bir tarif;
Malzemeler;
Yarım kg taze fasulye,
1 patlıcan, 1 kabak, 2 patates, 
3 çarliston biber, 1 soğan, 2 domates 
Yarım çay bardağı sıvıyağ, 1.5 su bardağı sıcak su 
1 çorba kaşığı domates salçası, Bir tutam tuz.

Yapılışı: 
Soğanı soyup iri iri doğrayın. Biberleri kalın halkalar halinde doğrayın. Domatesleri soyup küp küp doğrayın. Sıvıyağı tencerede ısıtıp soğanı pembeleştirin. Biber ve domatesi soğana ekleyip karıştırın. Salçayı çok az suda eritip tencereye ekleyin.   Fasulyeleri temizleyip ikiye bölün. Patates, kabak ve patlıcanları soyup küp küp doğrayın. 1.5 su bardağı sıcak su, tuz ve sebzeleri tencereye ekleyip 30 dakika pişirin. Ilık veya soğuk olarak servis yapın.   

Kaynakça; http://www.lezzet.com.tr/

Kara batmamak için ayağa takılan bir çeşit örgülü ayaklık...

Leken,
Kar Ayaklığı.
Basınç, herhangi bir yüzeyin üzerine etki eden dik kuvvetin birim alana düşen miktarıdır. Bir madde kaytı, sıvı ya da gaz olsun ağırlığı yüzünden bulunfuğu yüzeye bir kuvvet uygular. Kuvvetin kaynağı ne olursa olsun, birim yüzeye dik olarak etki eden kuvvete basınç, bütün yüzeye dik olarak etki eden kuvvete de basınç kuvveti denir. Bu kuvvet ağırlık, zorlama veya gaz moleküllerinin (gaz molekülleri hareketli oldukları için) yüzeye çarpmaları sonucunda meydana gelen darbelerin toplamı olabilir. Basınç P harfi ile, basınç kuvveti de F harfi ile gösterilir.

Katıların Basıncı:
Basınç; kuvvetin yüzeye oranı ile bulunur.
Taban alanı 1 m2 olan 1 Newtonluk bir cismin yere yaptığı basınç 1 Paskaldır. Yüzey genişledikce basınç azalır. 

Ayı, deve, fil vb hayvanların ayakları geniştir. Bu hayvanalar ağırlığı fazla hayvanlardır. Ama geniş ayaklara sahip olduklarından yere fazla basınç yapmazlar. Karda yürürken leken adı verilen geniş kar ayaklıklarının giyilmesinin sebebi kara batmamak içindir. Lekenin yüzeyi geniş olduğundan batması zordur. 

Atletik dansıyla müzikal sinemada çığır açan ve “Paris’te Bir Amerikalı”, “Yağmur Altında” gibi filmleriyle tanınan ABD’li dansçı ve sinema oyuncusu...

Gene Kelly,  
Eugene Curran Kelly,
D. 23 Ağustos 1912, Pittsburgh-Pensilvanya. 
Ö. 02 Şubat 1996, Beverly Hills, Los Angeles, California.
ABD'li aktör en çok enerjik ve atletik danslarıyla ünlüdür.  Broadway'e Cole Porter'ın Leave It To Me isimli oyununda canlandırdığı Eskimo karakteri ile girdi. 1940 yılında ilk ulusal başarısını yakaladı. İlk filmi For Me and My Gal ile Hollywood'a adım attı. 1951 yılında çektiği An American in Paris ve 1952yılında Singin' in the Rain en çok bilinen filmleri oldu.  
1951 ve 1984 yıllarında iki defa özel Oscar ödülüne sahip oldu. 

1960 yılında Fransız hükümeti tarafından Legion d'honneur nişanına layık görüldü. 
1985 yılında ABD Film Enstitüsü'nün Yaşam boyu Başarı ödülünü aldı. 
İngiltere'de yayımlanan Empire sinema dergisinin gelmiş geçmiş en iyi 100 sinema yıldızı listesinde 26'ncı sırada yer aldı. 

1940-1957 tarihleri arasında Betsy Blair, 1960-1973 arasında Jeanne Coyne ve 1990-1996 arasınd, ölümüne dek Patricia Wards ile evli kaldı. 02 Şubat 1996 tarihinde, Beverly Hills, Los Angeles, California'da öldü.

Bengal Körfezi’nde, Hindistan’a bağlı bir takımada ...

Andaman,
Nicobar Adaları,
Andaman ve Nicobar Adaları, Bengal Körfezi' nde bulunan takımadalar ve Hindistan Birliği' nin eyaleti.Toplam yüzölçümü 8293 km², toplam nüfus 188.254 (1981). Andaman Adaları, 4' ü büyük 204 adacıktan oluşur. Yüzölçümü 6475  km² olan 19 adadan oluşan Nicobar Adaları' nın ancak yedisinde oturulmaktadır. 

Eyalet merkezi, 115.133 nüfuslu Port Blair' dir. Dağlık olan adaların büyük bir bölümü ormanlarla kaplıdır. Hindistan ceviz içi ihraç edilir.

Bayındırlık...

Abat,
Bayındır,
Mamur,
Ongun,
Abadani,
Nafia,
Ümran,
Arapça Umran,
Bayındır olma durumu, ümran.
Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı, imar edilmiş, mamur (yer), abat

Bayındır olma durumu...

Ümran,
Bayındır,
Mamur,
Abat,
Ongun,
Abadani,
Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı, imar edilmiş, mamur (yer), abat.

Ağırbaşlılık...

Vakar,
Arapça, vakar, vekar, 
(ﻭﻗﺎﺭ).
Ağırbaşlılık, haysiyetli ve şerefli olma, temkin.
Temkin.
Uslu,
Dölek,
Ciddi,
Ağırbaşlılık.
Davranışları ölçülü, olgun (kimse), 
 
Hoppa karşıtı.

Cinsel isteğe yeni bir tanımlama getiren “Anti-Oidipus” ile psikanaliz çevrelerinde büyük yankılar uyandırmış, “Felsefe Nedir” adlı yapıtı dilimize de çevrilmiş ve 1995’te 70 yaşındayken intihar etmiş Fransız düşünür...

Gilles Deleuze, 
Filozof Gilles Deleuze,
(D. 1925 - Ö. 1995)
Düşünceleriyle döneminin pek çok büyük düşünürüne öncülük etmekle kalmayıp felsefe tarihindeki önemli filozofların düşüncelerine getirdiği açımlamalarla felsefe tarihinin yeniden yazılmasının gereğini başarıyla gösteren Fransız felsefeci. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşamış bir filozoftur. Spinoza, Leibniz, Hume, Kant, Nietzsche, Bergson ve Foucault üzerine monograflar yayımlamış, bu filozofların geleneksel felsefe tarihi izleğindeki konumlarına ve bu izlek dahilinde yorumlanma biçimlerine radikal eleştiriler getirmiştir. 

Çalışmalarında güzel sanatlar, edebiyat, matematik ve doğa bilimleri arasında çapraz geçişlerle bu farklı alanları birbirine indirgemeksizin yeni bir düşünme tarzının önünü açmıştır.

Gerek kişisel çalışmalarında gerek 1969 yılında tanışıp uzun süre beraber çalıştığı psikanalist Félix Guattari ile birlikte rizom, çokluk, fark, olay, oluş, savaş-makinası, organsız beden, içkinlik, virtüel/aktüel, minör edebiyat, duygulam, göçebebilim gibi kavramlarla yirminci yüzyıl kıta felsefesi içerisinde yaygın düşünce hatlarının dışında özgün bir siyaset felsefesi ve etik ortaya koymuştur. Üstünde durduğu fark metafiziğinin felsefe tarihinin süregelen varsayımlarıyla olan ilişkisini tartıştığı Fark ve Yineleme (1968) ile anlamın ortaya çıkışını, biçimlerini ve yapısını incelediği Anlamın Mantığı (1969) yayımlandıkları dönemde ciddi bir yankı uyandırmış ve Michel Foucault, Anlamın Mantığı kitabını değerlendirdiği bir yazısında yirminci yüzyılın birgün Deleuzecü bir yüzyıl olarak anılacağını ifade etmiştir

Ruhçözümlemeci, ayrıca da etkin bir siyasal eylemci olan Félix Guattari ile birlikte kaleme aldıkları çalışmalardan Anti-Oidipus (1972) ve Bin Yayla (1980) başlıklarıyla iki cilt halinde yayımladıkları Kapitalizm ve Şizofreni, psikanaliz, ekonomi, linguistik, antropoloji, ontoloji, etoloji, siyaset felsefesi, metalürji gibi çok geniş bir yelpazeye yayılan argümanları ve referanslarıyla yirminci yüzyılın en önemli çalışmaları arasında sayılabilir. 

Eserleri;
Kafka Minör Bir Yazına Doğru 1975)
Karşı Oedipus (L'Anti-Oedipe, 1972)
Köksap (Rhizome, 1976)
Bin Yayla (Mille Plateaux, 1980)
Felsefe Nedir? (Qu'est-ce que la Philosophie?, 1991).
Deneycilik ve öznellik (Empirisme et subjectivite, 1953)
Ayrım ile Yineleme (Difference et repetition, 1968)
Anlamın Mantığı (Logique du sens, 1969)
Sinema I İmge-Devinim (Cinema I: L'image-mouvement, 1983)
Sinema II İmge- Zaman (Cinema II: L'image-temps, 1985)
Foucault (1986)

Açık duran baş ve işaret parmağı arasındaki uzunluk...

Çiplik,
Süyem,
Baş ve işaret parmaklarının arasındaki açıklıktan ibaret olan bir ölçü.
Başparmak ile işaret parmağının açılmasıyla oluşan ölçü.
Yerel ağızlarda çiplik yerine daha çok süyem adı kullanılır.
El ölçüsü, karış.
İşaret parmağıyla başparmağın gergin durumu kadar mesafe.

Çiplik sözcüğünün bazı yörelerimizdeki başka anlamları;
İnce ağaç dallarından yapılmış kamçı.
Şeytan tırnağı.



Açık duran baş parmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık...

Sere,
Ere,
Süngüç.
Açık duran başparmağın işaret parmağının ucuna kadar olan uzunluk.
Açık duran baş parmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık.
El gergin olarak açıkken başparmak ile işaret parmağının arasındaki mesafe.
Başparmağın ucundan şehadet parmağının ucuna kadar germek suretiyle hasıl olan uzunluk ölçüsü.

Karış; Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık.
Arşın; Yaklaşık 68 santimetreye eşit olan uzunluk ölçüsü.
Sere, karıştan küçüktür. Dört sere bir arşın sayılırdı. 


Tropikal Amerika’da yaşayan bir cins akbaba....

Urubu,
Akbaba,
Kerkes,
Vultur monachus.
Akbabagillerden, başı ve boynu çıplak olan, dağlık yerlerde yaşayan, leşle beslenen, çok yüksekten uçarak keskin gözleriyle çok uzakları görebilen, iri ve yırtıcı bir kuş.

Siyah tüylü Amerikan akbabası olan Urubu, oldukça uzaklardan algılayabildiği kokular sayesinde leşlerin yerini kolaylıkla bulur ve böyle beslenir.

Balıkesir’in Havran ilçesinde bir mağara...

İnönü,
İnboğazı ,
İnönü Mağaraları,
Havran çevresinde tarih öncesi kültürün aydınlatılması için çalışmalar yapılan önemli yerdir. İnönü Mağaraları, Havran ilçesinin yaklaşık 8 km güneydoğusundadır. Mağaralar 381 m. rakımlı Kocaçal Tepesinin kalker yapılı sarp güney yamaçlarında, Havran çayının kuzeyinde İnboğazı’nın batı ağzındadır. 

Mağaranın içinde pişmiş topraktan yapılmış içleri boş, eli davullu, karnında aslan kabartması bulunan, su taşıyan ve çeşitli kadın ve erkek adak heykelcikleri bulunmuştur.

Bu bölgede bulunan diğer mağaralar;
Manyas; 
Gerdeme-Deliklitaş Mağarası, Peynirkuyu Mağarası, Soğuksu-Kocaçalı Mağarası, Mürüvvetler Soğuksu Mağarası, Söve-Ballıkaya Mağarası, Suçıkan Mağarası,

Balya; 
Kocapınar Mağarası,

Kepsut; 
Sarnıç-Dedekıran Mağarası, Bükdere-Ulupınar Mağarası, Beyköy-İmampınarı Mağarası, Akçakertil-İncirlikuyu Mağarası, Akçakertil-Kocain Mağarası, Nusret Mağarası

Dursunbey; 
Hasanlar-Kocakuyu Mağarası,

Halk dilinde gelincik çiçeğine verilen ad...

Nünü,
Gelincikçiçeği. 
Yabanıl zambak. 
Karada yetişen ve kalın gövdesinden zurna yapılan kamış. 
Nar tomurcuğu.
Gelincik,

Gelincik (Paper rhoeas);
Papaveraceae familyasından Dünya’da çok geniş bir yayılma alanına sahip tek yıllık bir bitki türü. Gelincik çiçeği 20-90 cm yükseklikte, bir veya iki yıllık otsu bir bitkidir. Yaprakları parçalı, çiçekleri kırmızı, taç yapraklarının dip kısmı siyah lekeli yada lekesizdir. Dip yapraklar uzun saplı, gövde yaprakları sapsız ve gövdeye bitişiktir.  

Gelincik çiçeklerinin meyvesi tüysüz ve fıçı biçiminde, çok tohumlu bir kapsüldür. Çiçeklerin genel rengi koyu kırmızıdır. Ancak beyaza kadar giden değişik sarı, turuncu, renkleri vardır. Anadolu da oldukça yaygın olan gelincik, genellikle yol kenarlarında ve ekin tarlalarında bol miktarda yetişmektedir. Türkiye de 16 kadar papaverçiçekleri halk arasında gelincik çiçeği olarak adlandırılır.  

Gelinciğin çiçeği hafif bir yatıştırıcıdır. Özellikle taç yapraklarında rhoeadic ve papaveric asitler vardır. Tüm parçalar “rhoeadine” alkoloidi içerir. Öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı ve hafif uyutucu etkilere sahiptir. Ayrıca kurutulmuş gelincik meyvesi toz haline getirildikten sonra balla karıştırılıp öksürük kesici olarak kullanılır. 

Gelincik çiçeğinin yeşil aksamından, tohumlarından, ve kırmızı taç yapraklarından, petallerinden yararlanılır. Taç yapraklarından geleneksel olarak gelincik şerbeti yapılır. Bozcaada gelincik ve gelincikten elde edilen gelincik şerbeti ile ünlüdür.

Gelincik ismi geleneksel Türk gelinliklerinin kırmızı olmasından gelir. Kırmızı gelincikler küçük bir gelin olarak görürürler. Bir bölgede çok asker ölürse o bölgede gelincik çiçeğinin biteceğine inanılır. Gelincikler I. Dünya Savaşının da en önemli sembollerindendir. 

Gelincik Temmuz ile Ağustos aylarında sabah saat beş buçuk ile on saatleri arasında tohum tozlarını (polen) yayar. Aynı saatlerde arılar ve diğer böcekler çiçeklere gelerek bu tozlara bulanırlar. Böylece, böceklerin beslenme saatleri ile bitkilerin tohum tozlarını yayma saatleri aynı zaman dilimine rastlamaktadır.

Japonlar, gelincik için şöyle der;  
Gelincik insan ömrü gibidir. Dünü vardır. Yaşamıştır. Bugünü vardır. Yaşıyordur. 
Ama yarını belli değildir.

Argoda silahlı hırsızlığa verilen ad...

Tufa,
Arapça tufa sözüğü, tuhfe' den türetilmiştir.
Argo' da vurgun anlamında sözcük.
Argo' da yolsuzca veya zorla elde edilen mal, Kaparoz.
Tufa,
Tuhle,
Kaparoz,
Hırsızlık;
Silah zoruyla hırsızlık, haydutluk.
Özellikle geceleri ev, işyeri soyma.

Tufa sözcüğünün diğer anlamları:
Çene ya da çene kemiği. 
Yanak çukuru.
Sihir, efsun.
Kem.
Dokuma tezgahında, dokunan ipliği sıkıştırmaya yarayan, sıkıştırıcı bir çeşit parça. 

Şeker şerbeti...

Revağa,
Şerbet,

Şerbetin ana maddesi şeker ve sudur. 
Şurup şerbetin temelidir. Arapça’da şurup, şerbet ve şekerli içecek anlamına gelir.
Şerbet kelimesi; Arapça‘ da içmek anlamına gelen şerben fiilinden türetilmiş. Şerbetin ana aslı olan şurup kelimesi arapçadan olduğu gibi alınmıştır. 

Özellikle şeker kullanımının yaygınlaşması ve şekerin aynı zamanda yiyecekleri muhafaza yöntemlerinden biri olarak uygulanmaya başlaması reçel, murabba, şurup ve nihayet şerbetin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Şerbet, Osmanlı saray mutfağında da halk sofralarında da eksik olmayan bir içeçektir. Şerbet Osmanlıdan İtalyan mutfağına sorbetto olarak girmiştir.

En önemli Şerbetlerden biri de Loğusa Şerbetidir. Lohusa şekerinin süt yapma özelliğine sahip olduğu bilinir. Tarihimizden gelen bir adet olarak da yeni doğan bebeği görmeye gelenlere loğusa şerbeti ikram edilir. 

Loğusa şerbetinin hazırlanışı; 
Malzemeler;
- 1/2 kg. lohusa şekeri
- 5 su bardağı toz şeker
- 15 adet karanfil
- 3-4 kabuk tarçın
- 15-20 bardak su

Yapılışı;
Büyük bir tencereye su, şeker (isteğe göre ayarlanır) ve lohusa şekeri konulur ve yarım saat kaynatılır. Kabuk tarçınlar ve Karanfiller bir tülbent içinde tencereye atılarak kaynatmaya devam edilir. Bir müddet daha kaynatıldıktan sonra süzülerek sıcak ya da soğuk ikram edilir.

Bursa yöresine özgü yemekler ...

Akıtma,
Akıtma Tatlısı,
Malzemeler; 
Un 1 paket,  
Su ve süt 
Aldığı kadar, Tuz,  

Yapılışı; 
Geniş bir kapta unla birlikte maya, ılık su ve tuz ilavesiyle karıştırılarak boza kıvamında bir hamur elde edilir. Üstü örtülecek sıcak bir yerde kabarması beklenir. Teflon tava orta hararetteki ocağın üzerinde kızdırılır mayalanan hamurdan kepçe kepçe alınarak tavaya dökülür ve yaydırılır. Hemen alt üst edilir.Pişen akıtmalar tereyağıyla yağlanır ve balla yenir.

Ayva Galyası,
Malzemeler;
2 adet ayva, 
15-20 adet arpacık soğan, 
500 gr. kestane (haşlanmış), 
500 gr. kuşbaşı et (haşlanmış), 
1 su bardağı haşlanmış nohut, 
1 su bardağı kayısı, 

1 tatlı kaşığı kişniş, 
1 tatlı kaşığı zerde, 
1 tatlı kaşığı kimyon.

Yapılışı;  
Haşlamış olduğunuz etin suyuna(etleri çıkarmadan) sırasıyla; nohutları, kestaneleri, ayvayı ve soğanları ve kayısıları atın. Yaklaşık yarım saat daha pişirin. Ocağın altını kapattıktan sonra baharatları (kişniş,zerde,kimyon) ilave edin. Sıcak olarak servis yapın.   

Bezelye Kavurması,
Malzemeler; 
Sultani bezelye 1 kg. ,  
Ayçiçek yağı 1 su bardağı ,  
Mısır unu 1 su bardağı ,  
Tuz,  

Yapılışı; 
Bezelyeleri yıkayıp süzdürün. Gerekiyorsa kenarlarını atın. Tencereye haşlamaya yetecek kadar su koyup bir taşım kaynatın. Bezelyeleri içine atıp 10-15 dakika haşlayın ve süzdürün. Bir kapta mısır ununu tuz ve biber ile karıştırın. Ayçiçek yağını tavada kızdırın. Bezelyeleri mısır ununa bulayarak tavaya yerleştirin her iki yanı altın sarısı renk alıncaya kadar kızartın. Süzdürerek yağdan çıkarıp üzerine kağıt havlu serilmiş bir tabağa aktarın. Bütün bezelyeleri kızartıp tabağa aldıktan sonra servis yapın.  

Lalezar, 
Malzemeler: 
Patates 1 kg., 
Maydanoz 1 demet , 
Soğan 1 adet, 
Yarım limon suyu, 
Margarin 1 tatlı kaşığı, 
Karabiber, 
Sirke 1 çorba kaşığı,  
Tuz, 
Kırmızı biber 2 adet (dolmalık),   

Yapılışı: 
Patatesleri haşlayın ve kabuklarını soyun. Ezerek püre haline getirin. Küçük küçük doğradığınız soğanı çği olarak patates püresine ekleyin. Tuzu karabiberi margarini sirkeyi yarım limon suyunu ilave edin. İyice karıştırın. Ceviz iriliğinde parçalar koparıp elinizde yuvarlayın. Üzerine bastırarak bir çukur yapın. Maydonuzu ince ince kıyın. Hazırladığınız patates toplarını maydanozla bulayın. Kırmızı biberleri bol suyla yıkayın. Tohum ve sap kısımlarını temizledikten sonra biberleri küçük küçük kareler şeklinde kesin. Patates toplarının çukurlarına kırmızı biber doldurarak servis yapın.

Etli Erik yemeği,
Malzemeler:  
Soğan 1 baş,  
Kuşbaşı kuzu eti 1 kg.,   
Kuru erik 400 gr.,   
 Maydanoz 1 demet ,  
Soğan 2 adet, 
Su 3/5 su bardağı,   
Katı yağ 2 çorba kaşığı,  
Tuz, 

Yapılışı; 
Erikleri sıcak suda 1 saat bekleterek yumuşamaya bırakın. Süzdürerek sudan alıp çekirdeklerini çıkarın. Soğanları ince ince kıyın. Yağı tencerede eritin. Yağ kızınca soğanları içinde pembeleşinceye kadar kavurun. Kavrulmuş soğanlara etleri de katıp etler verdikleri suyu çekinceye kadar kavurmayı sürdürün. Tuzunu ayarlayın. Pişen etlere erikleri ve suyu ekleyip bir taşım kaynatın. Kapağını kapatarak kısık ateşte 10 dakika pişirin. Ateşten alıp sıcak olarak servis yapın.

Güvercin Bunu,
Yağsız kıyma az pişmiş pirinç ve yumurta ile yoğrularak hazırlanan köfteler yarısına kadar su dolu bir tencerede süzgece dizilir. Üstü kapatılarak buğu ile pişirilir sonra yumurtaya bulanarak kızartılır.  

Kadı boğan,
Malzemeler, 
Tereyağı 500 gr.   
Un   Şeker şerbeti (revağa)   
Yapılışı, 
Yarım kilo tuzsuz tereyağı unla karılır (yağ eritilmemiştir). Unun karar konup konmadığını anlamak için bir parça koparıp maşa üzerinde ateşe konur. Yayılırsa unu az demektir. Karar olunca kurabiye gibi fırına sürülüp pişirilir sonra revağa katılır.

Gerdaniye 
(Tatlı Yahni, Kestane yemeği),
Malzemeler, 
Yağlı koyun gerdanı 1 adet ,  
Su 4 su bardağı,   
Şeker Yarım su bardağı,   
Tuz 1 çay kaşığı ,
 Tarçın 1 çay kaşığı  , 
Kestane 1/2 kg.  

Yapılışı:
Gerdanı bütün veya üçe dörde parçalayarak yıkayın. Bir tencerenin içine su koyarak haşlayın. Haşlarken suyun üzerinde biriken köpükleri delikli bir kepçeyle alıp atın. Etler yumuşayıncaya kadar kaynatın. Öte yandan kestaneleri soyup temizleyin. Ayrı bir tencerede haşlayın. Tekrar temizleyip bir kenara ayırın. Etler yumuşayınca haşlama suyundan çıkarıp kemiklerden etleri ayıklayın. Ayrı bir kaba didilmiş etleri koyun. Üzerine şekeri dökün. Haşlama suyundan ilave edip bir taşım kaynatın. Sonra kestaneleri tuzu tarçını ilave edin. Suyu az gelmişse haşlama et suyu ilave edin. Hafif ateşe alarak yarım saat kadar kaynatın. Kestane yerine kayısı da olabilir. Etin yağlı olması şarttır.

Kestaneli Bal kabağı,
Malzemeler:  
Bal kabağı 1 kg.  , 
Kestane şekeri 15 adet ,  
Toz şeker 500 gr.,   
Ceviz içi 1/4 su bardağı ,  

Yapılışı: 
Kabak dilimlerini yeşil kısımlarını da alarak kabuklarını soyun ve 5 cm.' lik parçalara ayırın. Yıkayın ve bir tencereye koyun. Üzerine şekeri serpiştirip tencerenin kapağını kapatın. Kısık ateşte yaklaşık 1 saat kabaklar yumuşayıp suyunu verinceye kadar pişirin. Pişen kabakları ateşten alın. İçine kestane şekerlerini atıp birlikte soğumaya bırakın. Soğuyunca bir servis tabağına aktarın. Ceviz içini robottan geçirerek ince çekilmiş durumuna getirin. Tatlının üzerine serperek servis yapın.  
 
Kereviz yemeği,
Malzemeler; 
Kereviz 1 kg.,   
Limon suyu 1 adet,   
Kuşbaşı et 250 gr.,   
Tuz ,  
Yumurta 2 adet, 

Yapılışı: 
Kervizin kökü patates gibi ayıklanıp soyulur doğranır ve yıkanır tuzu katılır kuşbaşı etle pişirilir. İsteyen pişirildikten sonra limon ve yumurta ile terbiye eder (Terbiyenin yapılışı : Bir veya iki yumurta ile çukur bir kaba kırılır üzerine bir limon sıkılır ve beraber çırpılır. Sonra pişen yemeğin sıcak suyu ile de karıştırıldıktan sonra tekrar yemeğe ilave edilir). 

Kestaneli Lahana sarma,
Malzemeler;  
Büyük lahana 1 adet ,  
Kuş üzümü 20 gr. ,  
Pirinç 450 gr. (2 su bardağı),   
Yenibahar ,  
Sıvıyağ 250 gr. (1 su bardağı) ,  
Tarçın,  
Kestane 500 gr.,   
Toz şeker ,  
Soğan 4 adet ,  
Tuz,  
Dolmalık fıstık 40 gr.   

Yapılışı; 
Lahananın kök kısmını bıçakla oyarak çıkarın. Yaprakları tek tek ayırıp yıkayın. Kaynamakta olan suya atın 2 dakika tutup çıkarın ve süzülmeye bırakın. Kestanelerin üzerini bıçakla çizin 1 saat suda bekletin. Elektirikli ocakta veya fırında kebap yapın kabuklarını soyun. Her kestaneyi üçe bölün. Soğanları kıyın. Tencereye yağı koyun. Soğanları ekleyip rengi pembeleşinceye kadar kavurun. Sonra pirinci ekleyin ve onu da 3-4 dakika kavurup içine üzümleri ve kestaneleri katın. Fıstıkları teflon tavada yağsız olarak kavurduktan sonra 1 bardak sıcak su ile birlikte pirinçli içe katıp pişirin demlenmeye bırakın. Demlenen içe yenibahar tarçın tuz ve toz şekeri ekleyin. Hafifçe haşlamış olduğunuz lahana yapraklarının ortasındaki kalın damarlı kısmı bıçakla kesip çıkarın. Büyüklüğüne göre yaprakları bir tatlı tabağı boyutunda olacak şekilde ikiye veya dörde bölün. Her yaprağın ortasına içinde 2-3 parça kestane olacak şekilde iç koyup sarın. 2 bardak sıcak su ile kısık ateşte suyunu çekineye kadar pişirin. Soğuyuncaya kadar bekleyip servis tabağına dizin.  

Pideli Köfte;  
Malzemeler; 
Ramazan pidesi 1/2 adet,   
Kuşbaşı kuzu eti 1 kg. ,  
Yoğurt 2 su bardağı  , 
Domates salçası 1 çorba kaşığı,   


Et suyu 1 su bardağı ,  
Tuz,   
Katı yağ 7 çorba kaşığı  ,
Yapılışı; 
Pideyi 2 cm. 'lik kareler biçiminde doğrayın. Yoğurdu çırpın. Et suyunu kaynatıp sıcak tutun. Yağın 2 kaşığını tencerede eritin. Yağ kızınca etleri verdikleri suyu çekinceye kadar kavurun. Kısık ateşte suyunu çeken etleri renk almaları için yaklaşık 15 dakika kavurarak pişirin. Tuzunu ayarlayın. Sıcak et suyuna 1 kaşık yağ atıp eriyinceye kadar karıştırın. Pidelerin yarısını bu suya batırarak bir sahana dizin. Üzerine etleri koyun kalanpideleri de ıslatıp etlerin üzerine yerleştirin. Kalan yağı biraz kahverengileşinceye kadar kızdırın. Yarısını kebabın üzerine gezdirin. Öbür yarısını salçayı katıp tekrar kızdırın. Kebabın üzerine yoğurdu koyup salçalı yağı gezdirerek servis yapın.

Revaniye Tatlısı,
Malzemeler; 
Un 1 kg. ,  
Şeker şerbeti,   
Tereyağı 10 çorba kaşığı ,  

Yapılışı; 
Çukur bir kapta tereyağı ile un yoğurulur sonra yuvarlanıp şekil verilerek fırında tepsi ile kızartılır. Soğutulduktan sonra üzerine kaynar revak dökülür.

Paça;
Malzemeler; 
Et (tavuk eti de olabilir) 1 kg. ,  
Tereyağı 3 kaşık ,  Sarmısak 2 diş ,  
Kırmızıbiber 3 çay kaşığı  , 
Sirke 1 çay kaşığı ,  
Biber,   Un 1 fincan , 
Tuz,   
Yumurta 2 adet ,

Yapılışı: 
Et iyice piştikten sonra et bir kenara suyu bir kenara ayrılır. Ayrı bir tencereye 2 yumurta kırılır. Döğülmüş iki diş sarmısak sirke ve unla karıştırılarak etin suyuyla pişirilir. Geniş bir kaba etler parçalanır. Üzerine unlu et suyu dökülür. Onun üzerine de yağda kızdırılmış kırmızı biber sosu dökülerek servis yapılır. Tuz yerken karara göre ilave edilir.  

Kestane şekeri,
İskender Kebabı,
İnegöl Köftesi,
Kemalpaşa Tatlısı,

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ