Spartakistler adlı devrimci grubun kurucularından olup kadın haklarını savunan eylemleriyle de tanınmış Alman kömünist önder ...

Clara Zetkin,
(5 Temmuz 1857 - 20 Haziran 1933)
Alman Marksist teorisyen, aktivist ve savunucusu olan kadın devrimci.
Spartakistler,
Almanca Spartakusbund,
Spartakistler adlı devrimci grubun kurucularındandır.

Kadın haklarını savunan eylemleriyle tanınmış Alman kömünist önder.

Clara Zetkin, 
Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin 1917 yılına kadar aktif bir üyesiydi. Kadın hakları savunucusu olarak bilinen Sosyalist bir kadın önder.  Almanya Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi'ne katıldı, daha sonra da Almanya Komünist Partisi'ne dönüşecek olan Spartakistler Birliği'nin Rosa Luxemburg ile birlikte kurucuları arasında yer aldı.

Naziler iktidara gelene kadar Komünist Partisi'nin milletvekili olan Zetkin, kadınların oy hakkı ve eşitliği ve kadın hareketini geliştirme konusundaki mücadele etmiş. Sosyal Demokrat Parti'deyken kadın gazetesi, çıkartan Zetkin'in önerisiyle, 1910 yılında Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında alınan kararla, 8 Mart, "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlanmış. Bu tarih, 8 Mart 1857 yılında tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına belirlendi.

Adolf Hitler ve Nazi Partisi iktidara gelmesiyle, 1933 yılında Reichstag ateşinin ardından Almanya Komünist Partisi yasaklandı. Zetkin, son kez Sovyetler Birliği'ne sürgüne gitti. Orada, 1933 yılında Moskova yakınlarındaki Arkhangelskoye'de, yaklaşık 76 yaşında öldü.
1949 yılından sonra, Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nde (Doğu Almanya) çok ünlü bir kahraman oldu. Her büyük kentte onun adını taşıyan bir cadde vardı. Bugün bile, Clara Zetkin'in adı eski haritalarda mevcuttur. 

Doğu Almanya'da 10 marklık banknotların üzerinde fotoğrafı basılmış.

Spartakistler adlı grubun kurucularından olan ünlü Alman devrimci ...

Rosa Luxemburg,
(5 Mart 1871 - 15 Ocak 1919),
Spartakistler,
Almanca Spartakusbund,
Spartakistler adlı grubun kurucularından olan ünlü Alman devrimci.
Marksist bir devrimci, teorisyen, filozof ve militan.
Polonya’da yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. 1889 yılında ülkeden kaçarak İsviçre’ye gitti. Burada Zurih Universitesine girdi.    

Rosa Luxemburg, Zürih Üniversitesi'nde felsefe, tarih, politika , ekonomi ve matematik öğrenimi gördü.

Sosyal Demokrat Partisi'nin aktif üyelerinden birisi olan Luxemburg, partinin I. Dünya Savaşı öncesinde savaş kredilerini desteklemesi nedeniyle uzaklaştı ve savaş sonrasında da daha sonra Almanya Komünist Partisi'ne dönüşecek olan Spartakistler Birliği'ni 1 Ocak 1916 yılında kurdu. Luxemburg, sosyalizm, ekonomi politik ve Marksist değer teorisi üzerine eserler verdi. 

Luksemburg, Sovyetler Birliği'ndeki devrime liderlik eden Lenin ile Bolşevik modelde parti örgütlenmesi üzerine eleştirel bir tartışma yürüttü. 

Rosa Luxemburg 1919 yılında Sosyal Demokrat İçişleri Bakanı Gustav Noske'nin emri ile 15 Ocak 1919 yılında faşist çeteler tarafından dövülerek öldürüldü ve cesedi de nehre atıldı. 

” Sizi budala çakallar! Sizin düzeniniz kumdan inşa edilmiştir. Yarın devrim bir kere daha ayağa kalkacak ve trompet sesleri ortasında sizi dehşete düşürerek haykıracaktır: Buradaydım, buradayım, hep burada olacağım.'' sözlerinin sahibi, Rosa Luxemburg’dur.”

Yozgat’ın Sorgun ilçesinde antik bir kent...

Pteria,
Pteria antik şehri.
Yozgat il merkezinin, Şahmuratlı Köyü'nün 5 km. batısındaki Kerkenes dağındadır.  Pteria, demir çağına ait kayıp antik bir şehirdir. Kapadokya Ovası'nın kuzey ucundadır. Yunanlı ünlü tarihçi Herodot'ın yazılarına göre, Sorgun ilçesindeki bu antik kentin, Pteria olduğu sanılıyor. 

Yozgat'ın Sorgun ilçesi Şahmuratlı köyünde bulunan Kerkenes dağındaki bu antik şehir, 1993 yılında yapılan kazılarla ortaya çıkarılmış. M.Ö.600 yıllarında Medler tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Ancak 2003 yılındaki kazılarda elde edilen Frigce yazıtlar, kentin bir Frig yerleşimi olabileceğini göstermiş. Pteria, antik kenti yaklaşık 7 km. lik sur duvarları ile çevrildiği sanılmaktadır.

Antik kaynaklarda Pteria M.Ö. 547 yılında, Akamenid İmparatorluğu Kralı Büyük Kiros ile Lidya Kralı Krezüs arasında yapılan Pteria savaşı yapılmış. Galip gelen kral Kiros halkı esir alınarak, köle edilmiştir. Kent ve surları yakılmış ve yıkılmıştır. Antik kent yakılıp yağmalandığı için nitelikli kültür varlıklarına az rastlanmaktadır.   

Göreceği gelme, özleme ...

İştiyak,
Arapça iştiyâk,  اشتياق
Göreceği gelme, özleme.
Özlemek işi, 
Bir kimseyi, bir yeri veya bir şeyi görmeyi, ona kavuşmayı istemek, göreceği gelmek,
Bir şeyin olmasını ummak,
Bir kimsenin gelmesini beklemek.

Yolunu beklemek, gözlemek.
Hasret çekmek, özlemek.
İştiyak,

Farsça bir kelimedir.
Arzu ve şevk.
Şiddetli istek.
Fazla arzu ve şevk.
Şiddetli arzu, istek.
Şevklenme, şevk duyma.
Eski dilde Göreceği gelme, özleme.

Eski dilde Güçlü istek, arzu,


Tahassür.
Hasret çekmek. 
Özlemek.
Göreceği gelmek.

İstiyak,
Bu kelime ise Misvak kullanma anlamındadır.

"Delice Doğan" da denen bir kuş ...

Esperi,      
Ava alıştırılamayan bir tür doğan.   
Delice Doğan da denen bir kuş.
Doğan,   
Delice Doğan da denir.    
Gündüz yırtıcı kuşları,  (Falconiformes) takımındandır. Doğangiller familyasından,  Falco cinsini oluşturan yırtıcı kuş türlerinin ortak adı, Doğan'dır.     
Bazı türlerine kerkenez adı verilir. 

Doğanlar yuvalarını genellikle,sarp kayalık bölgelerde kayaların kenarlarına yaparlar. Her kuluçka döneminde dişi kuş, kabuğu kirli beyaz üstüne kızılımsı kahverengi benek lekelerle süslü dört-beş yumurta bırakır.    

Kuluçka süresi yaklaşık 4-5 haftadır. Yumurtadan çıkan yavrular 35 gün kadar yuvada kalır. Bu sürede ana ve babası tarafından beslenir.

Üstünkörü bir biçimde, geçici olarak onarma ...

Meramet, 
Meremet, 
Üstünkörü bir biçimde, geçici olarak onarma. 
Bir şeyi geçici olarak tamir eden,  
Eğreti tamir yapan kimse.  
Onarma, onarım.
 
İzmir Urla yöresinde Halk dilinde Meremet. 
Kocaeli, İzmit yöresinde Halk dilinde Meramet.

Osmanlı devletinde doğan, şahin, atmaca gibi av hayvanlarının bakımı ve eğitimi işlerine verilen verilen ad ...

Gürenç,
Doğan, şahin ve atmaca gibi av kuşlarının bakımı ve eğitimi işine verilen ad.
Osmanlı devletinde doğan, şahin, atmaca gibi av hayvanlarının bakımı ve eğitimi işlerine verilen verilen ad.
Büyük Selçuklu devlet teşkilatında av işleriyle görevli bir memuriyetin mevcut . 
Türk devletlerinin hemen hepsinde avcılık ile ilgili kuruluşlar oluşturulmuş. 

Avladıkları hayvanların etleri ile ihtiyaçları gidermek ve kendi varlıklarını sürdürmek için kullanmışlar ve avcılık teşkilatını resmi bir kurum haline getirmişlerdir. 

Sultanın av törenlerinde sadece av işleri ile uğraşan Emir-i Şikar (bazdar) adı verilen emirler bulunmuş. Hükümdarın av hayvanlarının temini, korunması ve eğitimiyle ilgilenen onları ava hazırlayan ve sultan ava gittiği zaman beraberinde bulunup hizmet eden görevlilerin emiridir. Bu kişiler yuvacı, görenceci ve sayyad olarak vazifelidirler.



Alevli ateş ..

Panar,
Alevli ateş,
Alevli ateş'e, Denizli'nin Çal ilçesi,  İsabey'de halk dilinde söylenen ad; Panar.

Tandu,
Alamet,
Büyük ateşli alev,

Körü körüne bağlandığı bir düşünceyi özellikle dinsel inancını başkalarına zorla benimsetmeye çalışan kimse ...

Yobaz,
Arapça بيغوت
İng. zealot, bigot, fanatical.  
Körü körüne bağlandığı bir düşünceyi özellikle dinsel inancını başkalarına zorla benimseten kimse. Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse. Bir inanca, bir düşünceye körü körüne, aşırı derecede bağlanan, hoşgörüden yoksun (kimse).

Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan kimse.
Bir düşünceye, bir inanca aşırı bağlılık.  

Mutaassıb,
Arapça, متعصب 
Taassup gösteren, aşırı tutucu, yobaz. 

Taassub,
Arapça تعصب .
Fanatiklik, katı yandaşlık. 
Yobazlık.

Halk dilinde, kaba saba, inceliksiz kişiler için de yobaz kelimesi kullanılır.

Ölünün ana rahmindeki gibi gömülmesi ...

Hoker,  
Cenin Duruşu, pozisyonu,  
Anne karnındaki cenin, kollar ve bacaklarını kıvırıp, dizlerini karnına çekip, başını eğerek rahme sığmaya çalışır. Buna cenin, hoker poziyonu denir.  
Hoker, ölünün ana rahmindeki gibi, dizleri ve başı karna doğru çekilmiş biçimde gömülmesi durumunda gömülmesine verilen ad.    

Ölünün ana rahmindeki gibi gömülmesi.  Hoker (cenin) pozisyonu, antropolojik insanın ölü gömme geleneğinden birisidir. Ceninin ana karnında duruş pozisyonu öldüğünde de gömülme şeklini belirleyen geleneklerdendir. 

Cenin pozisyonu aynı zamanda bir uyku pozisyonudur. İnsanın, doğa karşısında güçsüz,  zayıf ve savunmasız durumda ve tehlike anında uyurken aldığı biçimdir. Yalın anlamda uyku bir ölüm halidir. Uyku ve ölüm arasında benzeşim kuran antropolojik insan, ölülerini uyku esnasında bulunduğu pozisyonda gömmüştür.     

Ölülerin mezara yatırılış biçimleri, düz, bükülmüş (cenin-hoker pozisyonu) ya da yarı bükülmüş şekilde olabiliyor. Neolitik Çağ’a tarihlenen mezarlarda yapılan kazılarda da çömelmiş veya cenin pozisyonunda yerleştirilmiş bireylere rastlanmıştır. Tarihi kazılarda, basit toprak mezarlarda dikdörtgen, oval, yuvarlak, yamuk, çokgen, ya da düzensiz biçimde oldukları belirlenen mezarların içlerindeki insan kalıntıları çoğunlukla cenin pozisyonunda olduğu görülmüştür. 

Düz (dorsal) yatırılış pozisyonu, bireyin mezara sırt üstü uzanmış şekilde yerleştirilmesidir. Bükülmüş, Cenin Pozisyonu ve Yarı Bükülmüş (Hocker ve Nim Hocker) şeklinde gömülmesi büzüşmüş, fetüsün ana rahmindeki pozisyonuna getirilerek yerleştirilmesiyle yapılan gömü tipi tipidir.

Bir işin olmasına az kaldığını belirtmek için kullanılan deyim sözü ...

Ramak,
Near miss,
Ramak kala,
Bir işin olmasına az kaldığını belirtmek için kullanılan deyim sözü.
Çok az şey. 
Ramak, Arapça,  رمق
Az şey.
Çok az şey.
Nefes alacak kadar kalan hava, az bir hayat eseri.
Son nefeslik hayat. 

Ramak kalmak; Çok az bir şey kalmak. 
Bir şeyin olmasına çok az kalmak, anlamına gelen ramak kalmak deyimidir.

“Hayriyye” ve “Hayrabad” adlı mesnevileriyle tanınmış 17. yüzyıl divan şairi...

Nabi,
Hayriyye ve Hayrabad adlı mesnevileriyle tanınmış XVII. yüzyıl divan şairi.
Nabi on yedinci ve on sekizinci yüzyıl Osmanlı divan şairlerinden. Asıl adı Yusuf’ tur. Hacı Gaffarzadeler isimli bir ulema ailesinden olup, iyi bir tahsil gördü. Arabiyi ve Farisiyi bu dilde şiir yazacak kadar iyi öğrendi. Urfa’da arzuhalcilik yaparken, valinin tavsiyesiyle, yirmi beş yaşında İstanbul’a gitti. Vezir, Muhasip Mustafa Paşanın divan katibi oldu. Şair Naili ile görüşmek süretiyle şiir kabiliyetini geliştirebilmek fırsatını buldu. 

Arapçada yok manasına gelen na ve bi eklerini birleştirerek, Nabi kelimesini kendine mahlas yaptı.
1642 yılında Urfa’ da doğdu ve 1712 yılında İstanbul ’da öldü. 

Eserleri;
Türkçe Divan,
Farsça Divançe 
Hayriyye 
Hayrabad 
Tuhfetü'l Haremeyn 
Zeyl-i Siyer-i Veysi Münşeat
Farisi Divançe-i Gazeliyat, 
Tercüme-i Hadis-i Erbain, 
Surname, 
Fetihname-i Kameniçe (Kameniçe Tarihi ismiyle 1903 yılında basıldı). 
Siyer-i Veysi ve Münşaat isimli eserleri de vardır.



Bulgaristan'ın para birimi ...

Leva,
Lev,
Leva,
Levove,
Bulgarca: лев, 
Lev (BGN)
Bulgaristan'ın para birimidir. 

1 Leva, 100 stotinka'ya ayrılmıştır.
Bulgarca: лъв. Stotinka.
Bulgarca Sto kelimesinin anlamı yüz demektir. 
Arkaik Bulgarca'da lev kelimesi aslan anlamına geliyor.

Bulgaristan,
България, 
Bılgariya,
Bulgaristan Cumhuriyeti.

Komşumuz Bulgaristan Balkanlar'dadır. Sırbistan ve Makedonya batısında kalır. Doğusunda Karadeniz vardır. Romanya, kuzeyde, Yunanistan güneydedir. 
Rila Dağı üzerindeki Musala Zirvesi (2925 m.) Balkanların en yüksek noktasıdır. Dağlık bir coğrafyaya sahiptir. Rodop ve Rila dağları önemlidir. 
En önemli akarsuları, Tuna ve Ege Denizi'ne dökülen Meriç (Maritsa) nehirleridir. 

Yüzölçümü,  110 bin 994 kilometrekaredir. 
Para birimi, Leva'dır. Lev (BGN).
Başkent, Sofya (Sofia).


Bulgaristan

Ömür boyu konuşmama ilkesine dayalı Katolik bir tarikatın üyelerine verilen ad ...

Trappistler,
O.C.S.O.
Ordo Cisterciensis Strictioris Observantiae,
Ömür boyu konuşmama ilkesine dayalı Katolik bir tarikatın üyelerine verilen ad.
Fransa'nın Normandiya bölgesinde bulunan La Grande Trappe manastırından adını alır.
Hristiyanlığın Katolik mezhebinin Sistersiyen tarikatının bir koludur. Trappistler, XVIII. yüzyıl sonlarında  Sistersiyen tarikatı içinde günlük yaşamlarında Aziz Benedikt'in koyduğu prensipleri katı bir şekilde uygulamışlar. 

XIV. yüzyıl başında ortaya çıkan Trappistlerde, Sistersiyenler (Cistercian) olduğu gibi kadın kolları da vardır. Dünyaya yayılmış 170 adet Trappist manastırı bulunmaktadır. Bu tarikata bağlı toplam 2100 keşiş ile 1800 rahibe bulunmaktadır.

Sistersiyenler gibi Trappist tarikatına bağlı katolik rahipler tarafından, manastırlarda üretilen biralara Trappist Bira denir. Bir biranın Trappist sayılabilmesi için manastır sınırları içerisinde, rahipler tarafından üretilmesi ve kar amacı güdülmemesi gerekir. 

Fransa’dan dünyanın çeşitli yerlerine göç etmiş olan rahipler, Belçika gibi üzüm üretimi yaygın olmayan ülkelerde, yüksek alkollü ale biralar üretmişler. Dünyada altısı Belçika’da olma üzere 10 adet Trappist bira üreten manastır vardır. Chimay, Rochefort, D’Orval,  Westmalle,  manastırlarda üretilen Trappist Belçika biralarından bazılarıdır.

45 metrenin altına dalan dalgıçlara verilen ad ...

Moncarna,
(Bir denizcilik terimidir).
45 metrenin altına dalan dalgıçlara verilen ad,
Sünger avcıları tarafından, 45 metreden derine dalan üst sınıf dalıcılara verilen ad...
Mancorna, 
Nargile dalışında 45 metre derinliğe dalmış olan dalgıç. 
Sünger avcısını bu lakap ile anmak bir tür saygı gösterisidir. Derin su süngercilerine verilen isim.
40 metreden daha derine dalış yaparak sünger çıkartan derin su süngercilerine verilen isim.

Mancorna Dalgıç;
Efsanevi sünger avcılarının günümüz temsilcileridir.
Dalış emniyeti için gerekli düzeni oluşturur.
Göbek suları dışında derin dalar.
Oniki ay boyunca açık sularda apiko dalış yapar.
Her türlü hava şartlarında emniyeti tedbirlerini alarak dalar.
Tabiatın doğal dengelerini korur.
Bilgi ve becerilerini başkaları ile paylaşır.
Denizcilik gelenek ve göreneklerine gönülden bağlıdır.
Araştırmacı ve yenilikçidir.
Pusulanın merkezi gibidir, etrafını objektif olarak 360 derece görür ve olayları buna göre değerlendirir.

Aksona: 
Süngercilerin sık sık kullandığı bir kelime, dipte basınç altında vücuda alınan gazların deniz yüzüne çıkarken belirli metrelerde beklenerek vücuttan atılması işlemi.
Aksona, süngercilerin yüzlerce kere tekrar ettiği bir kelime. Yabancılar buna dekompresyon, kısaca deko, diyorlar. Dalgıçlar denize daldıklarında hava solumaktadırlar. Soludukları havanın içerisinde % 79 oranında bulunan azotu da alırlar vücutlarına. Dipte basınç altında vücuda alınan bu gazların yukarıya deniz yüzüne çıkarken belirli metrelerde beklenerek yapılan dinlenmelerde vücuttan atılması ve denge sağlanması işine aksona deniyor.




Sefarad mutfağına özgü, kabağın kabuklarıyla yapılan ve soğuk yenilen bir yemek...

Kaşkarikas,
Sefarad mutfağına özgü, kabağın kabuklarıyla yapılan ve soğuk yenilen bir yemek.
Kaşkarikas kabak kabuklarıyla yapılan, Seferad mutfağına özgü bir yemek. Seferad mutfağının önemli bir özelliği kendi tadında yapılan yemeklerdir. 

Yani karışık baharatlar kullanılmadan, sadece tuz ve karabiber kullanılmasıdır. Yemeğe bir ekşilik vermek için limon ilave edilerek pişirilir.
Kaşkarikas hazırlarken kabukların soyulmasından sonra kalan içleri ile mücver yapılır.
Kabakların, kabuklarıyla yapılan yemek çok kolay olup, çok hafif bir yemektir. Esasen meze olarak da rakının yanına yakışacak bir lezzettir.

Malzemeler;
1 kilo kabak (5-6 tane)
8-10 diş sarımsak
8-10 adet ekşi yeşil erik (isteğe bağlı)
Bir veya yarım limon suyu
Zeytinyağı
Tuz
Karabiber,

Yapılışı;
Kabaklar yıkanır ve uçları kesilir. Kabakların kabuklarını, kalınca etli bir şekilde soyun ve 3-4 cm lik parçalara bölün. Kabakların üzerine tuz ve karabiber serpin. Tencereye zeytinyağı, sarımsak, limon suyu ve azıcık su ile kabakları (istenirse erikleri de) koyarak hafifçe karıştırın.  Arada suyunu kontrol ederek pişirin. Gerekirse sıcak su ilave edin.

Soğuk ya da ılık olarak servis etmeden önce üzerine maydanoz konulur. Damak tadınıza göre, servis tabağında da üzerine limon sıkabilirsiniz.

Japon mutfağına özgü etsuyu, erişte ve çeşitli malzemeyle hazırlanan bir tür çorba ...

Ramen,
Japon mutfağına özgü etsuyu, erişte ve çeşitli malzemeyle hazırlanan bir tür çorba .
Çorbaların içinde servis edilen ve Japon mutfağına özgü olan bir tür erişte yemeğidir.  Japonya ve Uzak Doğu’nun her yerinde geniş bir ramen kültürü mevcuttur. Bu çorbanın birçok çeşidi vardır. Çorba ve eriştenin birleşimi olarak hazırlanan bir yemek türüdür.  Sebze parçaları, et dilimleri ve hatta yumurta katılan çorbanın içerisine eklenen özel bir erişte ile hazırlanır. 

Japon mutfağının vazgeçilmez bir yemeğidir. 
Her evde değişik bir tarifle hazırlanabildiği gibi, en iyi restoran ve lokantalarda da servis edilmektedir. 

Genel olarak çorbası tavuk suyu, deniz ürünleri ya da et suyundan yapılmaktadır. 
Ramen içine kavrulmuş soğan, sebze dilimleri ve mısır tanelerinin ilave edilerek hazırlanır.

Cahiliye Arapları arasında yaygın olan bir kumar türü. ..

Meysir,
Cahiliye Arapları arasında yaygın olan bir kumar türü.
Sözlükte kolay olmak, anlamındaki yesr (yüsr) kökünden meysir kelimesi türemiştir.
İslam öncesi Hicaz-Arap toplumunda bir talih oyunu şeklindeki kumar çeşidini ifade eder.
Bu kumar çeşidine Meysir denir.

Bu oyun, genellikle bir dişi devenin kesilmesi ve etini muhtelif hisselere ayrılması esasına dayanır. Bu pay dağıtımı 28 parçaya ya da on parçaya ayrılırmış. Tabi okların sayısı da ona göre olurmuş. Kişilerin pay kazanmak amacıyla üzerlerinde pay ve risk değerleri yazılı, her biri ayrı isimle anılan belirli sayıdaki okların çekilmesi suretiyle oynanırdı. Meysir kumarında kayın, akça ağaç ve sidr denilen Trabzon hurmasına benzer bir ağaçtan yapılmış on ok, ribabe denen torbaya konularak çekiliş yapılıyormuş. Torbadaki on ok şekil, incelik kalınlık, uzunluk kısalık bakımından son derece birbirine benzemektedir. Her okun Fez, Tevem, Rakib, Hıls gibi bir de adları vardır.

Uzun kış geceleri oynanacak meysir ve çekilişlere hazırlık olsun diye ateş yakılırmış. Ateş yakılarak bir nevi piyango oyunu olan meysir (kumar) daha çok gençler arasında yaygınmış. Meysir oynanacağı akşam, misafirler ve fakirler de mecliste hazır olurlarmış. Oyunda kazananlar, et paylarını misafırlere ve yoksullara yedirirler, bununla da övünürlermiş.

Kelimenin anlamı, çaba göstermeden bir malı kolayca ele geçirmeyi ve bu işten maddi kazanç sağlamayı ifade ettiği için meysir denmiştir. Bir diğer görüşe göre ise meysir kelimesinin kökünde bölüşmek anlamı olup oyun için kesilen hayvan bölüştürüldüğünden bu şekilde adlandırılmıştır.

Meysir'de etlerin bölüştürülmesini yöneten kişiye yasir yahut kaddar, bu oyunu oynayan topluluğa eysar denir. Meysir oklarından kazandıranlara Meğalik denirmiş.

Şarap gibi bu kumar türü de kuranda yasaklanmıştır.

Narçiçeği rengi, alev kırmızısı ...

Vermiyon,
Narçiçeği rengi, 
Alev kırmızısı. 
Nar çiçeği rengi, 
Nar çiçeği farklı renklerin karışımından oluşur. Kırmızı ve turuncu arasında bir renktir. Ne kırmızı kadar iddialı nede turuncu kadar sıradan bir renktir. 

Nar çiçeği sempatik bir renktir. Kadın rengi olarak bilinir. Elbise ve aksesuarda kullanılır. Nar çiçeği rengi moda sektöründe de oldukça yaygındır. Genç kız ve genç bayanların tercih ettiği bir renktir. Hızlı yaşamı ve gençliği temsil eder. Nar çiçeği insana mutluluk veren karamsarlıktan uzaklaştıran, canlılığı temsil eden renktir. İnsana enerji verir. Zebra perde olarak kullanılabilir. Yatak odası ve banyo gibi özel mekanlarda yakışır. Resmi ortamlarda  pek kullanılmaz.  Kurutulmuş nar çiçeğini suyla ıslattığınızda çok güzel bir renk vermektedir. Doğal bir gıda boyası olarak kullanabilirsiniz.  

Vadi rüzgarı ...

Anabatik,
Vadi rüzgarı,
Yukarıya doğru esen.
Yamaç yukarı esen,
Yükselici bir bileşeni olan rüzgar. 
İng. valley wind, 
İng. anabatic winds, 

Anabatik rüzgar, 
Vadi rüzgarı,
Yamaç Rüzgarı,
Güneşe bakan bir tepe ya da dağ yamacından yukarıya doğru esen yerel hava akımıdır.
Yamaç aşağı rüzgarlara da Katabatik rüzgar denir.

Yamaca yakın havanın güneşin ısıtmasıyla yoğunluğu azalır. Vadideki soğuk hava bu sıcak havanın yerine geçer. Sıcak hava yukarı doğru yükselirken, soğuk havanın vadiye inmesi yamaçlarda bir rüzgara neden olur. Bu esintiye yamaç yukarı, anabatik rüzgar denir. Bu rüzgara anabatik rüzgar denir ki 20 km/h hıza ulaşabilir. Yamaçtan yükselen bu rüzgarlar uçuş için önemlidir. Anabatik rüzgarlar, uçağın irtifasını arttırmak için planör pilotları tarafından kullanılır. Tersine bu rüzgarlar, bisikletçilerin yokuş aşağı hızlarına zarar verebilir.

Muson rüzgarları da kıta ölçeğinde ve mevsimsel döngüde benzer şekilde üretilir.

Antarktika’da etkili olan bir rüzgar çeşidi ...

Katabatik,
Katabatik rüzgar,
Yamaç aşağı,
Katabatik rüzgarı Antarktika’da etkili olan bir rüzgar çeşididir. Yüksek bölgelerde soğuyan hava aşağıdaki daha sıcak hava kütlelerinden daha ağır bir duruma gelir. Soğuk havanın alçak kesimlere doğru akmasını sağlıyor. Bu rüzgarlara katabatik rüzgar deniliyor. 

Atmosferdeki soğuk hava akımının yaklaşık 10.000 metrelik bir dikey alçalmasıyla katabatik rüzgarı oluşur. Vadilerden aşağı doğru esen katabatik rüzgarının saatteki hızı 320 km/h olabilmektedir. Katabatik rüzgarları, dünyanın 2 milyon yıldır yağış almayan Dry Valleys -Kuru Vadiler, ismiyle anılan bölgesinin kuru kalmasına sebep olmuştur. Dünyanın en kurak bölgesi ile katabatik rüzgarının sıkı bir ilişkisi mevcuttur. Bu kesimde hiç kar tutmamasının nedeni sert esen katabatik rüzgarlarıdır. Bu rüzgarlar nedeni ile vadiye hiç kar yağışı düşmemektedir.

Katabatik rüzgarları, ters etkilerle sık sık geceleri üretilen, yere yakın hava, birbirine yakın alçakta kalan karaya benzer bir rakımda havadan daha hızlı bir şekilde ısı kaybediyor.
Yamaçtan yükselen anabatik rüzgarların tersine uçuş için zarar verebilir. 

Balık çorbası ...

Mahiyane,
İng. Fish soap,
Frn. Soupe de poisson.
Balık çorbası,

Balık çorbası, balık veya deniz ürünleri ile sebze ve suyu veya başka bir sıvıyı birleştirerek   yapılan bir yemektir. 


Sıcak çorbalar ek olarak, katı maddeler bir sıvıda bir tencerede kaynatılarak yapılan yemek. Suda pişirilen ve kılçıkları ayıklanarak incecik kıyılan balığın soğan, domates, havuç, patates, pul biber ve yağ ile karıştırılarak yapılan çorbasıdır.

Sebzeli balık çorbası;
Malzemeler,
150-200 gr derisiz fileto balık (somon ve ya levrek)
1-2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı
1 küçük soğan (ince doğranmış),
1 adet pırasa (ince kıyılmış).
1 adet patates (ayıklanıp, küçük doğranmış)
1 adet havuç (ayıklanıp, küçük doğranmış)
1 adet kabak (ayıklanıp, küçük doğranmış)
Yeteri kadar sıcak su.

Sebzeli balık çorbası  hazırlanışı;
Bir tencerede zeytinyağı, soğan veya pırasa tencerede sotelenir. Sonra diğer sebzeler eklenir. 1-2 dakika tüm sebzeler karıştırılarak pişirildikten sonra üzerini örtecek kadar sıcak su ilave edilir. 10 dakika sonra kılçıksız balık tencereye koyulur ve 10 dakika pişirilir.

Pişen balık çorbadan çıkarılarak didiklenir. O sırada çorba blanderdan geçirilir. Son olarak didiklenmiş balık ilave edilir ve bir taşım kaynatılarak servis edilir.

Bu tarif, Kırlangıç balığı ile çorba yapılışı;
1 kg kırlangıç
1 adet havuç
2 diş sarmısak
1 adet kuru soğan 
½ demet maydanoz
5 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
1 ½ yemek kaşığı çam fıstığı 
5 adet mantar 
1 yemek kaşığı un 
3 bardak su 
Tuz, karabiber 

Yapılışı: 
Balıkları iyice yıkadıktan sonra 3 bardak su ile 5 dakika kaynatılır. Sonra dışarı alıp deri ve kılçıklarını iyice ayıklayıp küçük parçalara didikleyip, bölün. 

Sarımsak, soğan ve havucu ince kıyın. Maydanozların saplarını ayırıp ince kıyın ve tamamını çorba ile karıştırın. Bir kapta zeytinyağı ile sote edin. Unu ve kararınca tuz ile karıştırın. Çam fıstıklarını dövün. Mantarları doğrayın ve karabiberle birlikte balık suyuna ilave edin. Aynı suya balıkları da ilave edin. Orta ateşte 20-25 dakika pişirin. 

Çorbanın üzerine kıyılmış maydanozla süsleyerek sıcak servis yapınız.  Afiyet olsun.
Balık çorbası bekletilmez. Bir öğünde bitirilmelidir.

Kırlangıç balığı gibi uygun diğer balıklar: 
İskorpit, Adabeyi, Öksüz, Levrek, Çipura, Lagos, Orfoz gibi beyaz etli bütün balıklar uygundur.

Meşime, plasenta...

Son,
Etene, 
Eş, 
Döl eşi, 
Meşime, 
Plasenta.
Memelilerde ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan organ,
Yavru zarları, 
Fetal membran,

Plasenta

Ege yöresinde fese takılan altına ya da altın benzeri sarı pula verilen ad ...

Urbiye,
Ege yöresinde fese takılan altına ya da altın benzeri sarı pula verilen ad. 
Fesin ön kısmından yanlara doğru sarkıtılarak kullanılan,  çeşitli metal, boncuk ve taşlarla süslü, bolca zincirli takı türüne alınlık denir. 

Alınlık ve küpe gibi takılar Anadolu' da Tunç Çağından beri kullanılmaktadır.

Kordon ya da zincirle omuzdan bele çapraz olarak asılan bezemeye Hamaylı denir. Altın, gümüş gibi madenlerden yapılan dörtgen, üçgen ve yürek formunda, içinde muska bulunan bezemelerdir.

“Gel ey denizin nazlı kızı nuş-i şarab et” adlı en çok bilinen eseriyle tanınan Rum asıllı bestecimiz ...

Aleko Bacanos,
D. 1888 Silivri - Ö. 1950 İstanbul
Rum asıllı bestecimiz.
Rum asıllı piyasa sazendesi ve bestekârıdır.
1888 yılında Silivri’de doğdu. Ud virtüözü ve besteci Yorgo Bacanos'un ağabeyidir. Ailece müzik ile uğraşmaktadırlar. Müziğe küçük yaşlarında keman çalarak başladı, daha sonra kemençe çalmaya başlar. Gazinolarda çalışmış. Paris, Berlin, Kahire gibi şehirlerde konserler vermiş.

1950 yılında Türkuvaz Gazinosu'nda bir fasıl sırasında fenalaşarak öldü ve Kurtuluş'taki Aya Lefter Mezarlığı'na gömüldü.
Bestecinin çeşitli makamlarda yaklaşık onüç bestesi vardır.
Bunlardan bazıları;
  • Gel ey denizin nazlı kızı nuşi şarab et.
  • Kuşe-i nisyana attı sevdiğim yad etmiyor.
  • Çeşmeye giderdi sarışın bir kız.
  • Hasretin unutturdu beni bana.
  • Zevkim hevesim hep sen ile pür elem olsun.
  • Aşkın beni bak gülme ne müşküllere saldı.
  • Seni ancak seni ruhum düşünür sonsuz inan.
  • Cana tercih eyler iken şivekarım ben seni.
  • Öyle bir afeti yektayı emelsin meleğim.
  • Aşkı mesudumuzu Haliki sevda korusun.

“Gel ey denizin nazlı kızı nuşi şarab et” adlı en çok bilinen eseriyle tanınan Rum asıllı bestecimiz. Bu eserini, Deniz Kızı Eftalya Hanım için bestelemiş. Meşhur, Deniz kızı Eftalya'nın hikayesi ayrıdır.

Gel ey denizin nazlı kızı nuşi şarab et 
Çık sahile gel sinede bir alemi ab et
Mestane bakışlarla beni mestü harab et
Çık sahile gel sinede bir alemi ab et

Beste: Aleko Bacanos
Makam: Acem Aşiran
Usul: Yürük Semai
İcra edenler: Tülin Korman - Münip Utandı

Gel ey denizin nazlı kızı nûş-i şarab et -Sabite Tur Gülerman

Leş ...

Cife,
Arapça,  جيفه
Leş, 
Farsça, leş.
Laşe,
Kokmuş hayvan ölüsü,
Çok kötü kokan.

Pis, cife,  جِيفَه
Kokmuş et, 


Ölü hayvan, leş.
Leş, ölü hayvan.

Laşe, leş.
İğrenç,
Kokmuş et, ölü hayvan, 
Arapça Leş. (ﺟﻴﻔﻪ). 
Arapça, cіfe. 
Kokmuş bir ceset gibi iğrenç olan şey veya kimse.

Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işleme ...

Anavata,  
Susma, 
Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işleme. 
Sarma tekniğiyle ve ipek iplikle yapılan bir tür işleme. Kumaş üzerine sarma tekniğiyle ve ipek iplikle yapılan bir tür işlemeye Anavata denir. İbrişimle yapılan bir tür nakış.   
Gergef işlemelerinde bir tarzın adıdır.    

XVI. yüzyıldan günümüze kadar kumaş, pamuklu, keten, ipekli, atlas, kadife, çuha, ince keten, ipek, keten, yazma, ipek havlı kadife v.b. gibi kumaşlar üzerine, çeşitli renkte ipek iplikler, kalın bükümlü, doğal boyalı, ipek iplikler, sırma, klaptan ve ince çekilmiş altın ya da gümüş metal ipliklerle çeşitli motifler işlenmiştir. İşlemeler işleniş tekniklerine göre bir veya iki yüzlü olurlar. Çok sitilize hayvan figürleri, rumi, kuş, ejder, bitki motifleri (lale, karanfil, sümbül, zambak, gül, rozet çiçeği, menekşe, yaban gülü, selvi ağacı, nar çiçeği, enginar yaprağı, çınar yaprağı), meyveler (üzüm, nar, armut, kayısı, karpuz, şeftali) ev, çadır, kayık, dağ, tepe v.s. gibi doğa motifleri ile figürlü bezemeler yapılmıştır.   

Abani, arakiye, seccade ve takke, başörtüsü, cüppe, bohça, cepken, duvak, elbise, kaftan, kavuk örtüleri, tütün ve para  kesesi, saat ve mühür keseleri, nihale ve ocak örtüleri,  peşkir, traş takımı, uçkur, yatak takımlarına işlemeler yapılmıştır.      

İğne çeşidi veya işleniş tarzlarına göre işlemeler ad alır. 
Bunlar aşağıdaki gibi;  
Anavata,  Antep işi, Aplike, 
Balık kılçığı, Balık sırtı, 
Civan kaşı, Ciğer deldi (Kumaş üzerine küçük delikler açılarak yapılan işleme), 
Çin iğnesi, 
Dival (Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme) 
Gözeme, 
Hasır iğnesi,  
İğne ardı, 
Kasnak, 
Kaytan (Pamuk veya ipekten işleme), Kesme, 
Muşabak (gömlek kenarlarını kıvırarak işleme), Mürver iğne,
Pesent, 
Sarma, Susma, Suzeni (kasnakta tığ ile yapılır), Sırma, 

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ