Uzun boyunlu ve kulpsuz küçük rakı sürahisi ...

Karafaki,
Karafa,
Fransızca carafe,
Uzun boyunlu ve kulpsuz küçük rakı sürahisi.
Karaf, sürahi, Cam sürahi.
Kulpsuz sürahilere verilen ad.
Karaf, İçerisine içki konulan küçük sürahi.
Şarabın açıldıktan sonra havalandırılması için konulması gereken özel sürahiye verilen ad.

Şarap karaf'tan, rakı karafaki'den servis edilir.
Şarabın karafa aktarılması, teknik açıdan da gerekli bir uygulama. Özellikle genç ve sert tanenli şarapların daha rahat içilebilmesi için karafta havalandırmak gerekir. Şarabın, bir karafa aktarılmasına, dekante etmek deniyor. Bu işlemin öncelikli hedefi, şarabı mümkün olduğunca hava ile temas ettirmek.

Genelde şarabın servisten birkaç saat önce karafa alınması önerilir. Bunun için kavaf' ta dekante edilmesi gerekir. Pek sevmeyiz ama şarabın zarif ve saydam bir karaftan kadehe doldurulması her zaman insanın gözünü okşayan teknik bir gerekliliktir.

Karafaki çeşitleri;
Donald Karafaki,
Göbekli Karafaki,
Nota Karafaki,
Eğik karafaki,
Optikli Kemer Karafaki,
Kemer Karafaki,
Uzun Karafaki,
Karlıklı Karafaki,


Suriye'de, Büyük İskender'in Pers ordusunu bozguna uğrattığı savaş yeri ...

Gaugamela.
Gaugamela savaş alanı.
Gaugamela Muharebesi,
Suriye'de, Büyük İskender'in Pers ordusunu bozguna uğrattığı savaş yeri. İssos Savaşı sonrası MÖ 332 yılında Büyük  İskender önderliğindeki Makedonlar ile III. Darius önderliğindeki Pers İmparatorluğu arasında Arbela'daki Gaugamela savaş alanında  yapılmış.  

Büyük İskender bu savaş sonunda Asya Kralı unvanını almıştır. Bu savaşı, askeri taktikleri ile çok güçlü Darius'u bozguna uğratmış. Darius savaştan kaçmış. Pers  orduları dağılmış, Büyük İskender savaşı kazanmıştır. İki ordu Mezopotamya ovasında bugünkü Erbil olarak bilinen Arbela'da karşılaşmışlardır. Bu savaş bazen Arbela Savaşı olarak da adlandırılmaktadır. 

Huş ağacına verilen bir başka ad ...

Betula,
Huş,
Huşgiller (Betulaceae) familyasındandır.
Betula pendula.
Betula cinsinden ağaçlara huş ağacı denir.
Ağacın kabukları gençken beyaz, sonradan yer yer siyah lekelidir. Huş ağacı, sarımsı yeşil renkli çiçekler açar. Ağaç dik, silindirik, 2-2,5 m. yüksekliğinde bir orman ağacı olup, dallar sarkıktır. 

Yol kenarlarında, park ve bahçelerde süs ağacı olarak yetiştirilir. 
Huş ağacı kızıl, kahve, sarı ve beyaz renklerde olabilmektedir. Huş ağacı kuzeyde, dağlık bölgelerde, nemli yerlerde ve asitli topraklarda yetiştirilmektedir. Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerikanın yüksek bölgelerinde, ılıman iklimlerde görülmektedir. Kırk çeşidi bulunan, Huş ağacının, yumuşak, parlak dokusu ve sağlam yapısı nedeniyle kerestesinden mobilyacılıkta yararlanılır. Huş ağacının kabuğu, yaprağı ve tohumu da ilaç olarak da kullanılmaktadır

Bitkinin kabuk ve dallarında katran, tanen, kserol-kreosol gibi çeşitli fenoller bulunur. Huş ağacında saponin, flavonoidler, C vitamini ve çeşitli uçucu yağları da barındırır. Vücuttaki ödemi atar. Kanı temizler ve durultur. Huş ağacı idrar söktürücü özelliği vardır. Böbreklerin düzenli çalışmasına destek verir ve böbrek yetmezliğine iyi geldiği bilinmektedir. Dıştan deri hastalıklarında, veterinerlikte hayvan yaralarına antiseptik olarak kullanılır. Romatizmaya iyi gelir. Yaprakları ödem, romatizma, nikris ve idrar söktürücü olarak kullanılır. 

Çeşitleri;
Himalaya huşu, Rize huşu, Sarı huş, Kara huş, Bodur huş, Japon huşu, Sicilya huşu, Bataklık huşu, Adi huş, Kuzey Çin kırmızı huşu, Çin bodur huşu, Tatlı huş, Fındık yapraklı huş, Kuzey huşu, Farges huşu, Amerikan bodur huşu,  Kalp yapraklı huş, Delevay huşu, Dahurian huşu, Kral huşu, Tüylü huş, Alaska huşu.

Mersin'in Silifke ilçesinde antik bir kent. ..

Ura,  
Olba,
Uğra, 
Mersin'in Silifke ilçesinde antik bir kent. 
Silifke yakınlarındaki antik kent. 
Silifke yakınlarındaki antik Roma yerleşkesi.
Mersin’in Silifke ilçesinin 30 km kuzeyindeki Uzuncaburç beldesindedir. 

Ura, Helenistik dönemde Olba Krallığının merkezi ve önemli bir ticaret şehridir.
Helenistik çağda Olba Krallığının ibadet yeri olan bugünkü Uzuncaburç yerleşim yerinin 4 km. uzağındadır. Bir tepenin üzerinde kurulmuş bulunan antik kentten günümüze kadar gelebilmiş kalıntılar arsında çeşme binası, su kemeri, evler, tiyatro ve nekropol vardır.
Buradaki en önemli yapıtlardan biri olan çeşme binası Septimus Severus (İ.S. 193 - 211) zamanında yaptırılmıştır.  Nekropolün bulunduğu vadi üzerine kurulmuş, olan 150 m uzunluğunda, 25 m yüksekliğinde dört kemerli  bir akadüktür. 

Antik çeşme ile aynı dönemde yapılmış olan su kemeri, Bizans İmparatoru II. Justin döneminde, 566 yılında onarım görmüştür. Olba kentinin oldukça geniş olan nekropol sahasında kaya mezarları ve lahitler görülebilir.

"Çirozname" adlı şiiriyle ünlü Fransız şair...

Charles Cros,
(October 1, 1842 – August 9, 1888). 
Charles Cros (Emile Hortensius),
"Çirozname" adlı şiiriyle ünlü Fransız şair.
"Çirozname" adlı yergili şiiriyle ünlü Fransız şair.
Şiirleriyle sembolist ve gerçeküstücü şairleri etkileşmiş bir şair ve bilgindir. 1 Ekim 1842 tarihinde Fabrezan'da doğdu. 9 Agustos tarihinde Paris'te öldü.

Mekanik ve fizik ile ilgilenerek Paris' te bohem hayatı yaşadı. Şiir yanında bilim ile de ilgilendi. 1867 Evrensel Sergisinde, otomatik telgraf aletini yaptı. 1874 yılında Yeni Dünya Dergisinin editörü oldu. Manet tarafından gravürleri yayınlandı. 1876 ​​yılında aktör Coquelin Cadet bir araya geldi ve monologlar yazmaya başladı ve Dixains' da yayınladı. 1879 yılında, Charles Cros Hydropathe ve Moliere gibi dergiler için yazar.

Antoine Cros, hukukçu, şair, filozof ve doktor babası gibi cumhuriyetçi fikirleri yüzünden 1849 yılında üniversiteden atılır. Büyükbabası, Antoine Cros gibi sanskritçe, ibranice, matematik ve müzik ile ilgilenir. 1859 yılında tıp eğitimine başlar. 1870 yılında Paris Kuşatması sırasında tanıştığı, Verlaine Rimbaud ile 1871 yılında evlenir. 1878 yılında, Mary Hjardemaal ile evlenir ve iki oğlu Guy-Charles (1879-1956) ve Rene (1880-1898) olur. Bohem hayatı yüzünden sağlığı bozulur. 1889 yılında öldü.

Eserleri;
Şiir; 
Le Hareng saur-Çirozname, 
Te Bilboquet-Hacıyatmaz,
Le Coffret de sandal-Sandal ağacından kutu, (1873), 
Le Fleuve-Irmak (1875), 
Le Collier de griffes (Ölümünden sonra 1908).
The Kippered Herring, 

İnceleme; 
Etudes sur les moyens de communication avec les planetes-Gezegenler arası iletişim araçları üzerine incelemeler, (1869).

ÇİROZNAME
Beyaz kocaman bir duvar - çıplak mı çıplak
Üzerinde bir merdiven - yüksek mi yüksek
Duvar dibinde bir çiroz - kuru mu kuru

Bir herif geldi elleri - kirli mi kirli
Tutmuş bir çekiç bir çivi - sivri mi sivri
Bir büyük yumak da sicim - zorlu mu zorlu

Çıktı merdivene derken - yüksek mi yüksek
Mıhladı sivri çiviyi - tak tak da tak tak
Duvarın taa tepesine - çıplak mı çıplak

Attı çekici elinden - düş allahım düş
Taktı çiviye sicimi - uzun mu uzun
Astı ucuna çirozu - kuru mu kuru

İndi mervidenden tekrar - tıkır da tıkır
Sırtında çekiç merdiven - ağır mı ağır
Çekti gitti başka yere - uzak mı uzak

O gün bugündür çirozcuk - kuru mu kuru
Mezkur cismin ucunda - uzun mu uzun
Nazikçe sallanır durur - durur mu durur

Ben bu hikayeyi düzdüm - basit mi basit
Kudursun bazı adamlar - ciddi mi ciddi
Ve gülsün diye çocuklar - küçük mü küçük.

Çeviren: Orhan Veli KANIK

ŞENAY YÜZBAŞIOĞLU, Çirozname

1876-1946 yılları arasında yaşayan ve "Üç Köşeli Şapka", İspanya Bahçelerinde Geceler" gibi yapıtlarıyla tanınan İspanyol Besteci ...

Manuel De Falla,
Manuel de Falla y Matheu,
(D. 23 Kasım 1876, Cádiz – Ö. 14 Kasım 1946, Alta Gracia)
İspanyol besteci.
İspanya'nın en tanınmış ve sevilen sanatçısı.
Halk ezgilerini ve folklor türkülerini özümsemiş bir bestecidir.
En sevilen eserlerinden El Sombrero a tres Picos (Üç Köşeli Şapka - Hükümet temsilcilerinin giydiği),  bale müziği, 1919 yılında tamamlanmış ve orkestra süitleri olarak düzenlenmiştir.

Köylü değirmencinin karısına (Molinera) göz koyan ve onu elde etmeye çalışan köy kadısı (Corregidor) çarpıcı danslarla canlandırılarak alaya alınır. Bu dans Farruca tarzında, sert ve ritmik, giderek hızlanan erkeksi bir danstır.

Küçük yaşından beri müzik derslerini annesinden alan sanatçı, 1882 yılında, 6 yaşındayken ilkokula başladı. Müzik derslerinde ve okulun öteki gösterilerinde piyanosuyla kendini tanıtıyor. Piyano çalışmalarını E. Galluzo, armoni ve müzik bilgisi derslerini de A. Odero ve E. Broca yanında sürdürdü. İspanyol modern müzik okulunun en önemli bestecisi olan M. De Falla, ses ortamını yaratırken eşsiz telkin gücüyle, biçim ve çalgı çalma konusunda en ünlü bestecidir.

Başlıca yapıtları arasında şunlar sayılabilir: 
Kısa Yaşam (1905), Krallık Güzel Sanatlar Akademisi ödülü.
İspanya Bahçelerinde Geceler,
Üç Melodi (1909), 
Armonize Edilmiş Yedi İspanyol Halk Türküsü (1914 – 1918), 
Psykhe, Debussy’ye Saygı (1920), 
Cordoba (1927), 
Dukas’ın Mezarı (1935), 
Pedro Ustanın Kukla Oyunu,
Sihirbazın Aşkı,
Üç Köşeli Şapka,
İsa’nın Son Yedi Sözü,
Değirmencinin Dansı, 
Komşunun Dansı, 
Keman için Jota parçaları, 
Ara Oyunu Dansı .

Toplumcu hareketin ancak işçilerin önderliğinde yürütülebileceğini savunan öğreti ... 

Uvriyerizm,
İşçicilik,
Uvriyerizm sözcüğü Fransızca “ouvrie” yani “işçi” sözcüğünden gelmektedir. 
İşçileri yücelten, onların attıkları her adımın doğru olduğunu kabullenen ve savunan tavır. Onları uygun biçimde eleştirmeyen, onları ortak siyasi hedefe yöneltmeye çalışmayan anlayış.

Toplumcu hareketin ancak işçilerin önderliğinde yürütülebileceğini savunan öğreti.
İşçicilik, işçi kuyrukçuluğu olarak da tanımlanabilir. İşçi mücadelesinde siyasi önderlik şartı. Uvriyerizm sosyalizm saflarındaki ekonomist sapmayı ifade etmek için kullanılır. 
İşçi sınıfının kurtuluşunun kendi eseri olacağını ve işçi sınıfını, teorisinin merkezine yetiştiren klasik marksist anlayış ile işçicilik birbiriyle karıştırılmamalıdır. İşçicilik, marksizmin tersine ekonomi ile politika arasındaki bağı görmezden gelerek ekonomik eğilimi öne çıkartır ve işçi sınıfı içinde kök salmış olan daha geri eğilimlere tabi olur. 

Sivas yöresine özgü kuşbaşı et ve kuru üzümle yapılan bir yemek...

Üzümleme,
Çirleme,
Et, yağ, üzüm ve erikle pişirilen bir yemek.
Haşlanmış kuru üzümün üstüne, kızarmış yağ dökülerek yapılan yemek.
Sivas Yöresi Yemekleri;
Baviko, Bulamaaşı (yayla çorbası),
Dal turşusu,
Etli küfte,
Herle,
İçli küfte,

Kavut, Kelle tatlısı, Kesme aşı,
Madımak,
Peskütan çorbası, Pezik,
Sirok, gömme, Sübüra.
Topaç,
Uğut,
Üzümleme,

Doğu Karadeniz yöresinde, yerel destancılara verilen ad...

Mabira,
Destancı,
Farklı söyleme teknikleri söyleyen yerel destancı.
Doğu Karadeniz yöresinde, yerel destancılara verilen ad.

Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesinde, neolitik çağa ait bir yerleşim merkezi...

Nevali Çori,
Şanlıurfa ilinin Hilvan ilçesine bağlı Güluşağı mahallesinde, Kantara köyündedir. Fırat nehrinin sağ tarafında ve onun bir kolu olan Katara Deresinin yanındadır. Güneybatı Asya' nın Neolitik Çağındaki dinsel yaşantıyı ortaya çıkaran Nevali Çori adıyla tanınan antik yerleşme yeridir.

Şanlıurfa Hilvan’da bulunan Nevali Çori, Atatürk Baraj Gölü’nün suları altında kalan arkeolojik yerlerden birisi olup, Almanya Heidelberg Üniversitesinden Prof. Dr. Harald Hauptmann’ın danışmanlığında 1980 yılında kazılmıştır. Güneydoğu Anadolu’da neolitik çağa ait olan Çayönü, Hallan Çemi, Gusir Höyük, Nevali Çori, Göbeklitepe gibi yerleşmeler bulunmuş. 

Balıklı Göl, Aynzeliha (aynzelha) ve Halil Ür Rahman Gölleri;
Urfa şehir merkezinin güneybatısındadır. İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında  düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa'nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir. İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve
halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim bir gül bahçesinin içerisine sağ olarak düşer. Hz. İbrahim'in düştüğü yer Halil ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilmiştir. 

Konya'nın Akşehir ilçesine özgü, taneleri yenen haşlanmış taze fasulye yemeği. ..

Sıyırtmaç, 
Konya'nın Akşehir ilçesine özgü, taneleri yenen haşlanmış taze fasulye yemeği. 
Malzemeler: 
- 1 kg Fasulye 
- Su 
- Tuz 
- İsteğe göre Sıvı Yağ 

Yapılışı: 
İçli fasulye ayıklanıp yıkandıktan sonra tencerede tuz ekilip su ile haşlanır.  Pişen fasulyelerin süzgeçte suyu süzüldükten sonra sıcak olarak servis yapılır. İsteğe göre yağda hafif kavurarak da yapılabilir. 
  • Çift sürerken pulluğa yapışan çamur ve pislikleri sıyırmakta kullanılan baş tarafı üçgen biçiminde demir araç için de sıyırtmaç denir. 
  • Ayrıca, Bir çeşit ip bağlama biçimine de sıyırtmaç denir.

I.Dünya savaşı sırasında Çanakkale, Filistin ve Suriye cephelerinde Osmanlı ordularını yöneten ünlü Alman komutan...

Otto Liman von Sanders,
(1855-1929)
Alman general ve Osmanlı mareşali olan asker.
1915 yılında, Çanakkale Savaşlarında Osmanlı kuvvetlerini yöneten Alman Deniz generali (amiral).
Babası Yahudi bir asilzadesi olan Otto Liman von Sanders, 17 Şubat 1855 yılında o zamanlarda Almanya'ya bağlı Pomeranya bölgesindekibugün Polonya’daki  Slupsk-Stolp şehrinde doğdu. 

Birinci Dünya Savaşı sona erip Mondros Mütarekesi imzalanınca Almanya’ya geri döndü. 22 Ağustos 1929 yılında, Münih şehrinde öldü.  1874 yılında Almanya'da Essen muhafız birliğinde subay olarak askerliğe başladı. 1911 yılında generalliğe yükseldi. I. Dünya Savaşı esnasında Osmanlı İmparatorluğu, ordusunun ıslahı için Almanya ’dan istenen kurulun başkanı olarak 14 Aralık 1913 yılında İstanbul’a geldi.  Önce, Osmanlı I. Kolordu komutanı oldu. 1914 yılına kadar Osmanlı ordusunda bazı reform çalışmaları yaptı. Almanya ile yapılan anlaşma gereğince mareşallik rütbesine yükseltildi. 1915 yılının mart ayında Çanakkale’de V. Ordu komutanı oldu. Çanakkaledeki tüm idari yetkiyi eline alarak, yaklaşık dokuz ay süren bu savaşlarda komutanlık görevini sürdürdü. 1917-1918 yıllarında ise bu kez Filistin Cephesinde Yıldırım Orduları Grubu komutanlığına getirildi. İngiliz generali Allenby’nin saldırılarına karşı koyamadı ve 1918 yılının eylül ayında Filistin Cephesi yarılınca kuvvetleri ile Halep’e şehrine kadar ricat etti.

Gaziantep yöresine özgü, pirinç ve pekmezle çorba biçiminde hazırlanan bir tür tatlı ...

Munu,
Muni,
Munu şorbası, 
Muni çorbası, 
Şirinli çorba, 
Pirinçle yapılan bir tür tatlı çorba. 
Gaziantep yöresine özgü, pirinç ve pekmezle çorba biçiminde hazırlanan bir tür tatlı.

Pekmez ve pirinç ile yapılır ve bu tatlı daha çok loğusalara yedirilir. 
Gaziantep’te iyi yemek yapanlara kerdiman, keyvanı derler. 

Munu, Muni, Şirinli Çorba. Aynı zamanda bu bir tatlıdır.;
Malzemeler;
2,5 su bardağı pirinç,
12 bardak su,
2 su bardağı şeker,
12 yemek kaşığı pekmez.
Dövülmüş ceviz yada fıstık.

Yapılışı;
Pirinç suda açılıncaya kadar haşlanır. Haşlanınca şeker yavaş yavaş karıştırılarak ilave edilir. Daha sonra pekmez konup bir iki taşım kaynatılır. Koyulaştıktan sonra ocaktan alınır. 
Üzeri fıstık ya da ceviz içi ile süslenerek servis yapılır.

Gaziantep yöresinde yapılan lezzetli bir çorba, Beyran çorbası, sabah kahvaltıda yenir.
Malzemeler,
1 kg kuzu incik
2 çay bardağı pirinç,
5-6 su bardağı su
1 yemek kaşığı tereyağı
2 tatlı kaşığı biber salçası
2 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
8 diş sarımsak
Tuz ve Karabiber.

Yapılışı;
Düdüklü tencerede kuzu eti ve kabukları soyulmuş bütün sarımsaklar ile su beraber haşlayınız. Haşladığınız eti çorba için didikleyin. Haşladığınız etin suyunu ve yıkadığınız pirinci ekleyip haşlayın. Üzerine tereyağı, salça, pul biber, tuz ve karabiberi ilave edip 2-3 dakika kaynatın. Etleri ilave edip 1-2 dakika kaynattıktan sonra ocaktan alın. Sıcak servis yapın.

Gaziantep yöresine özgü diğer yemekler;
Çirli Yahni, Soğan yerine kayısı kurusu konularak yapılır. 
Memiye, İrmik helvasına verilen ad, memiye (arapça mamuniye) helvesi denir.
Mıhşı, mihşi, Gaziantep yöresinde dolmaya verilen ad.
Mıkla, mıhlama, Kıyma ve soğanla pişirilen yağda yumurta.
Şeyhülmuhşi, Gaziantep, Kilis ve Hatay yöresine özgü, taze acur, patlıcan yada kabak ve kıymayla yapılan bir yemek. 
Mugaşşer (Muhasser, mukaşşer, mukasser), Gaziantep yöresinde kabukları soyulmuş ve ikiye bölünmüş nohuta verilen ad. 
Hasbir, Gaziantep yöresinde yemeklerde kullanılan safran'a verilen ad.
Tarhın, Yemeklerde çokça kullanılan bir nane türüne verilen ad. 

Sosyolojide boy...

Klan, 
Fransızca: clan, 
İngilizce: clan.
Boy,
Fratri,
En küçük bir toplum.
İlkellerde küçük cemiyet,
Basit yapılı toplum,
Sosyolojide boy.

Aralarında kan bağı bulunan ailelerin oluşturduğu toplum. Ortak bir atadan geldiklerine inanan, kendi aralarında evlenmeyen, hem ana, hem de baba çizgisine göre düzenlenmiş, birbirleriyle akraba, birden çok büyük ailenin bir araya gelmesi sonucu oluşan toplumsal birlik. 
İlkel toplumlar (klan, boy), üretmesini bilmeyen, doğada hazır bulduklarını tüketen göçebe toplumlar klan, klanların birleşmesinden oluşan boylar (fratri) ilkel toplumları oluşturur. 

Antik Roma'da gens, klan, kast ya da ortak bir atadan geldiklerine inanılan ve aynı adı (nomen) paylaşan bir aile topluluğunu tanımlamak için kullanılırdı. Romalı şahıs isimlerinde bulunan ikinci ad kişinin ait olduğu gensi ifade ederdi. Terim aynı zamanda klan sistemi içerisinde yer alan aileleri tanımlamak için de kullanılmıştır. Gensler, Romalıların ataları kabul edilen Remus ve Remulus'un bır kurt tarafından emzirilmesi sonucunda ortaya çıkmışlardır. 

Cemiyet: 
İş bölümünün geliştiği, akılcılığın egemen olduğu, daha çok organik dayanışmanın görüldüğü toplumdur. 
Cemaat: 
Kan bağlılığının, benzerliğin, geleneklerin bulunduğu, iş bölümünün görülmediği insan topluluğudur.

Renksiz, sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu gaz ...


Asetilen,
Acetylene,
Asetilen (etin), 
Asetilen gazı, renksiz, sarımsak kokulu, şiddetli yanıcı, havadan hafif , zehirli etkisi olmayan fakat havanın oksijenini azaltarak boğucu etki yaratabilecek bir gazdır. Bir tür hidrokarbon' dur. Üçlü bağ taşır ve formülü C2H2 şeklindedir. 

Brethelot tarafından total sentez yöntemiyle elde edildi. Asetilen sanayide karpitin su ile reaksiyonu sonucunda elde edilir. Asetilen yanma esnasında çıkardığı yüksek ısıdan dolayı endüstride çok yaygın olarak kullanılır. Asetilen tüpleri için 50ºC çok tehlikeli bir sıcaklıktır.

Kaynama noktası: -84 °C
IUPAC numarası: Ethyne
Molar kütle: 26,04 g/mol
Yoğunluk: 1,1 kg/m³
Sınıflandırma: Alkin 

Sonunda yumuşayıp açılarak yara halini alan enfeksiyon kökenli deri kabartısı ...

Gom,
Sonunda yumuşayıp açılarak yara halini alan enfeksiyon kökenli deri kabartısı.
Sonunda yumuşayıp açılarak yara halini alan enfeksiyon kökenli, yumru biçiminde deri kabartısıdır. Gom, boyutları daha büyük, ülserleşen nodüllere denir. Gomlar, patojen mikro organizmaların dokular üzerine etkisi ile ortaya çıkarlar.

Gomlar, yumuşamaya ve ülserleşmeye başlayıp deri yüzeyine açılmaya yönelen hipodermik nodozitlerdir. İyileşirlerse de yerlerinde nedbe izi kalır. Gomlar oluşum dönemi yumuşama dönemi, ülserleşme dönemi ve iyileşme dönemi olmak üzere dört dönem geçirirler. Gomlar iskelet sistemi de dahil olmak üzere vücudun her yerinde ortaya çıkabilir.

Deri, vücudun en büyük organı olup, vücudun sıvı dengesi, dokunma, seks ve sosyal iletişimi fonksiyonlarını yapar. Deri üç tabakadan oluşur; 
  1. Epidermis (Ektoderm), 
  2. Dermis (Mezoderm), 
  3. Subkutan doku (Hipodermis).
Hastalarda sinir hasarına bağlı olarak menenjit, şiddetli ağrılar, felç ve ölüm gelişebilir.
Sifilis, lepra, tüberküloz ve bazı mantar hastalıkları gomlar ile seyrederler. Sifilisin bu döneminde kılcal damarların hasarına bağlı olarak gom adı verilen yumuşak şişliklerin oluşması da tipiktir. 

Deri hastalıkları;
Atropi,
Bül,
Diskromi,
Eritem,
Gangren, Gom,
Keratoz, Krut,
Makul,
Nodozite,
Papül, Purpura, Püstül,
Skleroz, Skuam (Pul), 
Tüberkül,
Ülkerasyon,
Vejetasyon, Vezikül.

Yunanistan'da simit'in adı ...

Kuluri,
Yunanca: koulouri.
Simit' in Yunanistan' daki adı Kuluri' dir.
Ermenice: Bokegh.
Simit, 
Gevrek,

Susamla kaplı yuvarlak biçimli ekmeklere verilen genel addır. Türkiye ve Yunanistan için yaygın olarak tüketilir. Yunanistan'da simit'e kuluri adı verilir. 
Kültürlere göre değişkenlik gösterse de simidin her zaman gevrek olması tercih edilir.

Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan ...

İzbiro,
İtalyanca: sbirro,
İngilizce: sling, 
İtalyanca'dan dilimize izbiro olarak geçmiştir. 
Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan.
Denizcilik terimi, 
Makaraların tablaları çevresindeki halat veya demir kuşaklar. 

Gemilerde yük kaldırmakta kullanılan çeşitli malzeme. 
Gezer köprü, vinç, palanga gibi uygun bir cihazla kaldırmak için bir yükün etrafına sarılan çelik veya kenevirden yapılmış kısa halata sapan denir.

Bir cins baykuş ...

Yapalak,
Boz yapalak. 
Bir cins baykuş.
Baykuş,
Puhu kuşu,
Arapça, بومة 
Gürcüce, ბუ 
İngilizce, owl 
Fransızca, hibou eril, chouette dişil.
Tatarcada baykuşa yabalak denir.

Baykuşlara verilen diğer isimler;
Altın baş, Devletli, Ulu kuş, Baguş, Conk kuşu, Çirona, Duguk, Gökçe pilav, Gulu guşu, Hacı murat, Hayırlı kuş, Huma kuşu, Hümmatun, Kavalak, Kor yapalak, Kör kuş, Körüğü, Kuku, Kuvalak, Murat kuşu, Ören kuşu, Puğu, Yapalak, Yalpak.

Yunan mitolojisinde uğur simgesi olan baykuş'a Athena kuşu denir. Roma’da baykuş uğursuzluk ve yıkım sembolüdür. Ülkemizde de baykuşlar yaygın olarak uğursuz olarak nitelendirilir. Çizgi filmlerde baykuşlar, ormandaki bilge hayvan olarak tanımlanır. Mısır'da ise uygarlığı temsil ediyor. 

Dünyada 220 türü, ülkemizde 10 türü vardır. Kuşlar sınıfının gece yırtıcıları alt takımında yer alır. Tüm kuşlar içinde en sessiz uçuşu baykuş gerçekleştirir. Baykuşlar avlarını bütün olarak yutarlar. Avların kıl, kemik gibi sindiremedikleri kısımlarını ise daha sonra pelet adı verilen bir topaç halinde kusarak çıkarırlar. 

Baykuş çeşitleri;
Alaca baykuş, 
Balık baykuşu, Bataklık baykuşu, Boz yapalak,
Çizgili baykuş, 
İshak kuşu, 
Kar baykuşu, Kır baykuşu, Kukumav, Kulaklı orman baykuşu, (Asio otus),
Paçalı baykuş (Aegolius funereus), Peçeli baykuş, Puhu, 
Yapalak(yabalak).

"Gönül Yarası", "Muhsin Bey", "Eşkıya" gibi filmleriyle tanınmış sinema yönetmenimiz...

Yavuz Turgul,
(D. 5 Nisan 1946 İstanbul, - Ö.-)
Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden biridir.
Sinema filmi yönetmeni, reklamcı, metin yazarı, gazeteci, senarist, prodüktör, süpervizör.
5 Nisan 1946 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünü bitirdi. Itır Esen ile evli olup, iki çocuk babasıdır. Gazetecilik yaptı. Ses dergisinde çalıştı. Arzu Film‘de senarist olarak çalıştı. 

İlk senaryosu Sultan'ı (1976) yazdı. 1984 yılında Fahriye Abla ile yönetmenliğe başladı. Muhsin Bey ve Gölge Oyunu filmlerinin ardından, 1996 yılında izleyici rekorları kıran Eşkıya filmini çekti. 1999 yılında TV için İkinci Bahar dizisini çekti. 2003 yılında yönetmenlik ve aktif reklamcılık kariyerine nokta koydu. 

Yavuz Turgul, son olarak 2006 yılında Şener Şen, Meltem Cumbul ve Timuçin Esen’in başrollerini paylaştıkları Gönül Yarası (Lovelorn) filmini çekti.

Yönetmenliğini Yaptığı Filmler;
1984 Fahriye Abla,
1987 Muhsin Bey,
1990 Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni,
1993 Gölge Oyunu,
1996 Eşkıya,
2005 Gönül Yarası,
2010 Av Mevsimi,

Senaryosunu Yazdığı Filmler;
1976 Tosun Paşa,
1978 Sultan (Film Müziği),
1979 Erkek Güzeli Sefil Bilo, Banker Bilo  
1981 Davaro, Hababam Sınıfı Güle Güle, Çiçek Abbas 
1982 İffet  
1983 Aşk Kadını, Şekerpare  
1984 Fahriye Abla  
1985 Züğürt Ağa 
1986 Muhsin Bey  
1990 Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni  
1993 Gölge Oyunu 
1996 Eşkıya  
2005 Gönül Yarası  
2007 Kabadayı
Efsane Başkentli
Aşk Kadını (1983)
Şekerpare (1983)
Gölge Oyunu (1993)

Aldığı Ödüller;
En İyi Film (Gönül Yarası) / Uluslararası Queens Film Festivali 2005 
En İyi Senaryo (Eşkıya) / 19.Siyad Türk Sineması Ödülleri 1997 
En İyi Film (Eşkıya) / 19.Siyad Türk Sineması Ödülleri 1997 

Gaziantep'in bir ilçesi ...

Nizip,
Gaziantep ilinin en büyük ilçesidir. Nizip ilçesinde tarım ve tarıma dayalı sanayi oldukça gelişmiştir. Gaziantep il merkezine 45 km mesafededir. Nizip, 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmış. Türkiye dünya arkeoloji tarihi açısından önem taşır. Kazı çalışmaları yapılan Belkıs Zeugma antik kenti, Nizip'in 10 km kuzeyindedir.

Birecik Baraj Gölünün tatlı su balıkları ile mavi suları, antik kentin kıyılarını örtmektedir. Ayrıca merkezinde bulunan Bizans Dönemine ait Nizip Fevkani Kilisesi ziyaretçilerin ilgisini çekmiştir. Nizip çayı kıyısında bulunan Karpuzatan piknik alanı tabiatla buluşup, nefes almak isteyenler için ideal mekanlar sunulmaktadır. 

Gaziantep ilinin ilçeleri;
Araban, 
İslahiye,
Karkamış, Kilis.
Nizip, Nurdağı,
Oğuzeli,
Şahinbey, Şehitkamil,
Yavuzeli,

Gümüşhane-Bayburt karayolunda bir dağ ve geçit ...

Vavuk,
Vauk dağı geçidi,
Vavuk Geçidi,
Gümüşhane-Bayburt kara yolunda bir dağ ve geçit.
Vauk dağı geçidi, Vavuk Geçidi, 
(Gümüşhane Bayburt sınırı).
Gümüşhane Bayburt yolu arasında yer alır.

Gümüşhane’den çıkışla Kale ilçesinden 16 km. sonra varabilirsiniz. Geçidin rakımı 875 m. dir. Güvercinlik mevkisindedir.

Gümüşhane ilindeki yeryüzü şekilleri;
Şiran Ovası : 1.250 m - 1.500 m.
Zigana-Trabzon Dağları (Çakırgöl Tepesi) : 2,193 - 2,500 m. Çakırgöl Tepesi: 3.063 m.
Teslim Dağı : 1.800 m ile 2.700 m arası
Kelkit Ovası : 1.450 m - 1.750 m.
Abdal Musa Zirvesi : 3,331 m
Tersun Dağı : 1.800 m ile 2.700 m
Çimen Dağlar (Akdağ) : 2.710 m.
Kuşakkaya ve Alemdar Tepesi : 2.000 m civarında.
Harşit Çayı: Harşit Çayı Karadeniz'e dökülür. İl sınırları içerisinde 142 km mesafe katleder.
Kaşkar Dağları : 3.932 m.
Soğanlı Dağı : 2.330 m.
Pöske Dağı : 10800 m ile 2.700 m.
Gavur Dağları : 2.720 m - 2.970 taban yüksekliği.
Tomara Şelalesi : Dağın eteğinden 40 ayrı yerden çıkar. Genişliği: 15 m. Yüksekliği: 25 m.
Kostan Dağı : 1.800 m - 2.700 m.
Vauk Dağı : 1.800 m- ile 2.700 m.


Ülkemizdeki geçitler ve tüneller;

Japon armudu ...

Naşi,
Naşhi Armudu, 
Pyrus pyrifolia, 
Hosui Japon(Naşi) Armudu,
Naşi armudu, 
Japon armudu olarak bilinen naşi armudu orta irilikte, açık kahverengi zemin üzerine sarı benekli bir meyvedir. 

Bu meyve az paslı, uzun saplı, basık ve şişkin bir armut cinsidir. Naşi armudu çok sulu, eti beyaz, aromalı ve çok dayanıklı ve lezzetlidir. Armut ve kavun karışımı farklı bir aromaya sahiptir. Şeker oranı çok yüksek, gevrek, sulu bir meyvedir. Naşi armudu armut şeklinden farklı olarak yuvarlak olduğundan elmaya benzetilir. Hatta elma armudu da denir.

Uygun soğutma uygulandığında uzun süre tazeliğini korumaktadır. Meyvenin 7-8 ay depolanabilmesi nedeniyle tercih edilmektedir. Ülkemizde Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinde yetiştirilir. Organik madde içeriği bakımından zengin ve geçirgen topraklarda daha iyi yetiştirilir.

C vitamini eksikliğinde ortaya çıkan bir hastalık. ..

İskorbüt,
C vitamini (askorbik asit) eksikliği nedeniyle ortaya çıkan bir hastalıktır. İskorbüt, C vitamini eksikliği yüzünden  kolayca kanayan ve geriye çekilen diş etleri, zayıflık, dermansızlık, ciltte morluklar ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösteren bir hastalıktır. 

Bu hastalığa denizci hastalığı da denilmektedir. Hastalık, halk arasında diş eti çekilmesi olarak bilinmektedir. C vitaminin en önemli görevi vücudun hastalıklara karşı direncinin artmasını sağlamaktır. Bu vitaminin eksikliğinde kişide bağ dokusu, kıkırdak, kemik ve diş yapısında bozukluklar oluşur.

Tavsiye edilen günlük C vitamini miktarı, kadınlar için 75 miligram ve erkekler için 90 miligramdır. Kimi insanlar beslenme yoluyla çok fazla C vitamini alırken diğerleri çok az almaktadır. Vücut C vitamini fazlasını idrar yoluyla atar.

C vitamininin bol olduğu bitkiler;
Ananas, Biber, Bezelye, Brokoli, Çilek, Domates, Greyfurt, Ispanak, Kabak, Kavun, Kivi, Karnabahar, Kuşkonmaz, Limon, Maydanoz, Papaya, Patates, Portakal, Turunçgiller.

Eski Mezopotamya halklarının deniz tanrıçası ...

Tiamat,
Eski Babil dininde, tuzlu denizin ilkel bir tanrıçasıdır.
Tiamat, genç tanrıları üretmek için tatlı su tanrısı Abzu ile çiftleşir.
Ulu Tanrıça veya Ana Tanrıça, Toprak Ana, tüm yaşamı besleyen, Apsu'nun karısı, Tuzlu su Tanrıçası. Babil mitolojisine göre, Apsu ve Tiamat evrenin ilk varlıkları olarak bilinir. 

Apsu, 
(Abzu veya Engur olarak da bilinir). 
Tiamat'ın kocası, Anşar ve Kişar'ın babası, tüm tanrıların ve tatlı suların efendisi. Anşar ve Kişar'ın annesi, tuzlu suların efendisi. Tatlı su tanrısı.

Babil Mitolojisinin tanrı ve tanrıçaları; 
Evren, bütün tanrılar ve insanlar bu iki varlıktan,  diğer bir deyişle sudan meydana gelmiştir. Tatlı ve tuzlu suların birleşmesinden ilkin erkek yılan Lakmu ile dişi yılan Lakamu doğuyor. Bunların birleşmesinden de Anşar ve Kişar meydana geliyor. Tanrılar ve insanlar işte bu gökle yerin birleşmesinden doğuyorlar.

Anşar, Tiamat ve Apsu'nun oğlu, Kişar'ın ağabeyi ve kocası. 
Kişar, Tiamat ve Apsu'nun kızı, Anşar'ın kız kardeşi ve karısı. 
Mummu, Tiamat ve Apsu'nun oğlu, sislerin tanrısı. 
Anu, Anşar ve Kişar'ın oğlu. 

Damnika, Ea'nın karısı ve Marduk'un annesi. 
Ea, Anu'nun oğlu, Damnika'nın kocası, Marduk'un babası ve Apsu'dan sonra tüm tanrıların ve tatlı suların efendisi. 

Enlil, Yeryüzü ve gökyüzü arasındaki havanın tanrısı. Anun ve Nintu'nun oğlu, Hava ve Tarım tanrısı. Anu ile beraber tanrıların efendisi olmuştur.

Marduk, Ea ve Damnika'nın oğlu, en akıllı ve yetenekli tanrı, tüm tanrıların efendisi. 
Kingu, Marduk'a karşı Tiamat'ın güçlerini yönetir. 

Sin, Ay tanrısı, Şamaş'ın babası. 
Şamaş, Sin'in oğlu, Zayıfları, haksızlık yapılanları ve gezginleri koruyan Güneş tanrısı. 

İştar, Akad mitolojisinde bir tanrıçadır. Asur ve babil'in en gözde tanrıçasıdır. Sümer mitolojisindeki İnanna'dan türemiştir. 

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ