Toygiller familyasından yabantavuğu da denilen bir kuş ...

Mezgeldek,   
İng. Little bustard.  
Yabanördeği,  
Yabantavuğu,
Küçük toykuşu,  
Yabani ördek cinslerinden bir kuştur. Toygiller (Otidae) familyasından ağaçlık, otluk alanlarda ve tarlalarda yaşayan renkli tavuk büyüklüğünde bilimsel adı, tetrax tetrax bir kuş türüdür.

Doğada bitki tohumları, küçük böceklerle beslenir. Üreme esnasında dişisi 4 yumurta yumurtlar. Üremeleri ve soyunun korunması güçlükle olan bu hayvanın boyu yayılma alanları şöyledir; İstanbul, Kocaeli, Adapazarı, Düzce, Bartın, Alaçam, Bafra, Çarşamba, Ladik ve Terme düzlüklerinde, bütün ekim alanlarında toy, mezgeldek, sülün ve yerli bıldırcınlar gibi yaşarlar. Son zamanlarda Tuz gölü çevresinde ve egede de görüldüğü bildirilmiştir. Bu kuş türü artık görülmeyen ve korunması gereken bir av hayvanı olup avı yasaklanmıştır.      Ülkemizde 20 çift var olduğu söyleniyor ve avlanması yasak bir kuş türüdür. 

Maddenin temel yapı taşı ...

Kuvark,
İngilizce: quark.
Kovark, Kuark,
Maddenin temel yapı taşıdır.
Maddenin temel bileşenlerindendir.
Proton ve nötronların temel yapı taşı olan farklı spinli elemanter parçacıklardır.
Maddenin bu temel yapı taşları birleşerek hadronları oluşturur. Bunlar atomun çekirdeğini oluşturan proton ve nötron olarak bilinir.

Eskiden atomları oluşturan en küçük parçacıkların protonlar ve nötronlar olarak biliyorduk. Şimdi yeni zamanda, atomun içindeki bu parçacıkları oluşturan onlardan çok daha küçük parçacıklardan oluşan yapı taşlarının olduğu biliniyor. Fransızca Conseil Europeen pour la Recherche Nucleaire diye adlandırılan merkezi İsviçre' nin Meyrin kentinde bulunan, CERN' de bu kuvarklardan esinlenerek bir deney yapılmaktadır.

Tüm dünyanın ilgisini çeken ve maddenin temel yapı taşlarından biri olan kuvarklardan birisi olan araştırmacı Higgs parçacığının yapısı ve davranışları üzerinedir. Atomu parçaladılar Japonya mahvoldu. Eğer bu parçacığı parçalarlar sa ne olacak göreceğiz. Hayırlısı inşallah.

Kimyada basit şekerlere verilen ortak ad ...

Oz,
Oz, Monosakkarit ya da basit şekerlerdir.
Glukoz, Yunanca glukus tatlı anlamına gelir.
Formülü: C6H12O6

Şeker, besinlerin içinde karbonhidrat olarak bulunur ve hücreler onu bir enerji kaynağı gibi kullanır. Glikoz ya da glükoz adıyla bilinen monosakkaritler, fotosentezin bir ürünüdür.

Polihidroksilli alkollerin aldehid veya ketonlu türevleri monosakkaritler olarak tanımlanır. Kristalli ve renksiz bir katı yapıya sahip olan bu moleküller suda çözünen ve içindeki karbon sayısına göre ve bu sayının Latince adının sonuna "oz" son eki getirilerek isimlendirilir.

Karbonhidratlarda aldehid grubu barındırıyorsa Aldoz, keton grubu barındırıyorsa ketoz denir. Gıda sanayisinde patates, pirinç, mısır, buğday v.b. tarım ürünü nişasta kaynağı olarak kullanılır.

Endonezya'da halen faaliyette olan bir yanardağ ...

Sinaburg,  
Sinaburg Yanardağı,    
Endonezya'da 400 yıl önce faaliyet göstrmiş olan Sinabung yanardağı 2013 yılında uyanarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Çevresinde bulunan ahali evlerini ve çevreyi terk etmek zorunda kalmışlar. Yanardağın bulunduğu binlerce hektar (11 bin) tarım alanı yok oldu. Endoneya'nın Kuzey Sumatra eyaletindedir. Yanardağın yüksekliği 2460 m. dir. Yanardağ çevresinde yaşayan yaklaşık 30 bin kişi zor durumda kalmışlardır. Endonezya'da halen aktif olarak faaliyetini sürdüren 130 yanardağ bulunmaktadır. Dünyada bu konuda birinci sırada bulunmaktadır. Endonezyada 78, Japonyada 49 ve Birleşik Devletlerde 37 yanardağ halen faaliyettedir.  

Endonezya' da halen faaliyette olan yanardağlardan bazıları;
Agung Yanardağı,
Mount Agung,
Gunung Agung,
Krakatoa (Rakata),  
Tambora(Sumbawa), 
Kelut(Doğu Java), 
Vurlali Yanardağı (Banda), 
Semeru ya da Mahameru yanardağı (Java adasında), 
Merapi yanardağı (Gunung Merapi), (Yogyakarta-Java), 
Maluku adaları.
Raung, (Doğu Java).
Rinjani, Endonezya'nın Lombok Adasında etkin bir yanardağ.

Küçük Kıyamet;
Endonezya Sinaburg Yanardağı - 16.06.2019

Volkanik kökenli, kazan şeklinde çok büyük çöküntü, çukur ...

Kaldera,
Çanak,
Kazan,
Çöküntü,
Çukur.
Kaldera, Latince kazan anlamına gelir. Kaldera, volkanik kökenli, kazan şeklinde büyük çöküntü. Bu çöküntülerin içi su dolduğunda kaldera gölü oluşur. 

Kaldera ve krater birbirinden farklı jeomorfolojik birimlerdir. Bir kalderanın zemininde yeniden bir volkan konisi oluşabilir.

Dünyanın iç tabakalarında bulunan, yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkla erimiş haldeki kayaların, yer yuvarlağının yüzeyinden püskürerek dışarı çıktığı coğrafi yer şekillerine Yanardağ ya da Volkan denir. Volkanların püskürmesi sonucunda oluşan çukurluklara patlama çukuru veya maar adı verilir. 
Volkanlar bilinen konik tip dışında çanak şeklinde de olabilir. Fuji, Kilimanjaro, Krakatoa gibi volkanlar konik şeklindedir.


Yeryüzündeki Yanardağlardan bazıları;
Etna (Sicilya, İtalya) 
Krakatoa (Rakata, Endonezya) 
Ağrı Dağı (Ağrı-Türkiye) 
Santorini (Yunanistan) 
Hekla (İzlanda) 
Vezüv Yanardağı (Napoli Koyu, İtalya) 

Tambora, Kelut (Endonezya) 
Erebus Dağı (Ross Adası, Antarktika) 
Kilauea (Havai), 
Mauna Loa, Mauna Kea (Havai, ABD) 
Mount Fuji (Honshu, Japonya) 
St. Helens Dağı, (ABD), Mount Shasta (California, ABD) 
Pelée (Martinik, Batı Hint Adaları) 

Llaima, Chaiten (Şili) - Mayon Yanardağı (Filipinler) 
Nyiragongo yanardağı (Demokratik Kongo) - 
Nevado del Ruiz, (Kolombiya) 
Unzen, Sakurajima (Japonya) 
Popocatépetl, El Popo, Don Goyo (Meksika) 
Whakaari volkanı, (Yeni Zelanda) 

Avachinsky-Koryaksky, Bezmianny, Sheveluch (Rusya) 
Teide (Tenerife İspanya) 
Ulawun (Papua Yeni Gine) 

Santa Maria (Guatemala).

Kuzey Suriye' de antik bir kent ...

Ugarit, 
Ras Şamra, 
(Ras Shamra).
Suriye kıyısında ünlü bir antik kent, 
Kuzey Suriye' de antik bir kent,
Ugarit kenti günümüzde Ras Şamra olarak bilinir. Lazkiye kentinin 10 km. kuzeyindedir. Ras Şamra höyüğü 1929 yılında bir rastlantı sonucu sahilden 1 km. içeride keşfedilmiştir. 

Batı Suriye'de bulunan Ugarit Antik kenti İ.Ö. 1450 - 1195 yılları arasında bir ticaret kenti idi. Ancak bir  depremle yerle bir olmuştur. Ras Şamra Höyüğü 1929 yılında bir rastlantı sonucu bulunmuş. Ras Şamra antik kenti kazılarında şehrin surlarına ait kalıntılar, kral sarayı, tapınakları ve tabletleri bulunmuş.

Ugarit Antik Kentinin, ilk alfabeyi kullanan krallık olduğu kanıtlanmış. Çivi yazısı, alfabenin ilk şekillerinden olduğu yapılan kazılarda görülmüştür. M.Ö. 1450 yıllarında, Ugarit krallığı, Dicle ve Fırat nehirlerinin yakınında olması, ticaret ve zenginliği ile doğunun Paris’ i olmuştur.

Angola' nın para birimi ...

Kwanzas,
Kuanzo,
Angola Kwanzası.
Esküdo,
Kimbundu,
Kwei,

Angola, 
Afrika’nın güneybatısında yer alır. Angola Cumhuriyeti, kuzeyde Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve doğuda Zambiya ve güneyinde Namibya ile sınırı vardır. Güney Afrika ülkesi olan Angolada 2013 yılında islam dini yasaklanarak tüm ibadet yerleri, camiler ve ilişikili yerler yıkılmaya başlandı. Angola nüfusunun yüzde 95’ini Protestan Hristiyanlar oluşturuyor.

Başkenti Luanda olan ülkenin para birimi, Angola Kvanzası olan üniter bir devlettir. Başkanlık sistemi ile idare edilmekte ve resmi dili Portekizcedir. 1482 yılında Portekizli denizci Diego Cão tarafından keşfedilmiştir. Angola adını ülkede yaşayan kralın adı olan Ngola olan Ndongo Bantu adlı krallıktan kaynaklanmaktadır. 

Uzun yıllar Brezilya ve Portekiz'in kolonisi olarak kalmıştır.  

Görülen alemin ötesi ...

Mavera,
Arapça: mavera.
Öte, ötesinde.
Ahiret, öbür dünya.

Eski dilde, öte.
Gaip,
Görülen alemin ötesi.
Bir şeyin arkadan gelen bölümü.
Bir şeyin ötesinde bulunan.
Bir şeyin gerisinde, arkasında veya ötesinde bulunanlar.

Hemen herkesin aklına ilk gelen maveraünnehir kelimesi gelir. Burada nehrin ötesi anlamında kullanılmıştır. Esasen Amu Derya (Ceyhun) ile Siri Derya (Seyhun) nehirleri arasında kalan tarihi bölgeye denir.

Kabartma bir figür oluşturucak biçimde yontulmuş değerli taş ...

Kame, 
Fransızca: camee.
Üst üste iki katmandan oluşan değişik renklerde olan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli bir taş,
Kabartma bir figür oluşturacak biçimde yontulmuş değerli taş.

Ayakkabıların altına çakılan demir ...

Nalça, 
Nalçe,
Arapça: nalçe.
Kabara,
Ayakkabıların altına çakılan demir.
Yarımay biçiminde ayakkabı ökçe demiri.
Yemeni, çizme gibi ayakkabılara vurulan hafif demir parçaları.
Küçük nal.
Nal.
Ayakkabı tabanının eskimesini önlemek amacıyla, bu kısma çakılan iri başlı özel çivi.  
Dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, yassı ve iri başlı demir çivi.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bilinen en büyük göktaşı kraterinin bulunduğu şehir ...



Manson,
Manson impact.
ABD kenti Manson, Iowa.
Manson Şehri yıllarca Dünyanın yumuşak su başkenti olarak bilinir.
Manson Şehri, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bilinen en büyük göktaşı kraterinin üzerine inşa edilmiştir. Yaklaşık 74 milyon yıl önce bir göktaşı yeryüzüne çakıldı. Bu çarpma esnasında çapı 32 km. olan bir krater oluşturdu. Krater bugün görünmez. Meteor etkisi önemli ölçüde bölgenin coğrafyasını Manson krateri ile değiştirmiştir.

Kretase döneminin sonuna yakın zamanda merkezi Iowa olan, Manson kenti sığ deniz kenarında olan şehire, 160 milyon km. öteden ses hızının 200 katı bir hızla 2,4 km. çapında 10 milyar ton ağırlığında bir taş kütlesi gökyüzünden yer küreye gelip çarpınca olan olmuş. Şimdi şehir 4,8 km. derinliğinde 32 km. çapında bir çukura dönüşmüştür. Sonrada bu açılan kraterin üzerine buzul katmanları doldurmuş ve tepsi gibi düz bir yapıyya dönüşmüştür.

İlk olarak 1912 yılında su bulmak amacıyla açılan bir su sondajı esnasında fark edilmiştir. Kuyudan çıkan su yumuşak olup olması gereken özellikleri içermemektedir. Bu farklılığından dolayı keşfedilen bu durum 1953 yılına kadar incelenmedi. Bu tarihten sonra bir inceleme başlatılmış. Bu kentte 90 metre kalınlığında buzul kütlesi altında bulunan 35 km genişliğinde bir kraterin varlığı çok geç farkedildi. Başlangıçta bu kraterin bir volkanik patlama sonrasında oluştuğu ve yapısının buna uygun olduğu gibi düşünülüyordu. Sadece 1960' lı yıllarda, araştırmacılar tarafından incelenmiş ve Manson kraterinin yaşı bilinmediği gerçeği görülmüştür.

Amerikan Jeoloji Mühendisleri birliği ile Araştırma kurumları işbirliği ile araştırmalar yapılmıştır. Araştırmacılar 66 milyon yıl öncesine ait olduğu bildirilmiştir. Muhtemelen dinozorların yok olmasına bağlı olarak ifade edilmiştir.

Kaynak: wikipedia Ansiklopedisi.

Harp gemilerinden asker naklinde kullanılan en büyük filika ...

İşkampaviya,
İtalyanca bir kelimedir.
İşkampiya,
İngilizce Launch, service craft.
İşkampaviye.
İşkampavya.
Denizcilik terimidir.
Harp gemisinin en büyük sandalı.
Harp gemilerinde personel taşımakta kullanılan motorlu büyük filika.

Harp gemilerinden asker naklinde kullanılan en büyük filika.
Savaş gemisinin en büyük sandalı.
Savaş gemisi filikası.
Sahil muhafaza botu.

Gemiyi kızaktan suya indirmek,
İng. Launching.
İşkampaviya sandal büyüklüğünde, ancak sandaldan daha geniş ve yüksektir. Karaya asker sevkiyat işinde kullanılmış. Ayrıca gemiye erzak ve levazım nakliyesinde hatta su naklinde bile kullanılırmış. Eskiden bazı durumlarda donanmaya su alınması işinde işkampaviya su ile doldurulur. Diğer bir filika eşliğinde geminin bordasına götürülerek içindeki su geminin tulumbasıyla alınırmış.

Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası ...

Kıstak,
Fr. isthme,
İng. isthmus.
Berzah,
Arapça: berzah.
Dil, kara uzantısı.
Boğaz,
Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası.
Yarımadanın karaya bağlandığı yer.
İki dağ ve tepe arasındaki dar geçit, boğaz.

Denizlerde bir birinden ayrılmış iki büyük kara parçasını birleştiren ya da bir yarımadayı anakaraya bağlayan dar kara şeridi.
Örnek olarak Panama kıstağı, Kuzey Amerikayı Güney Amerikaya bağlar.

Kıstak için diğer bir başka anlam olarak aşağıdakileri de sayabiliriz;
Dini inanışlara göre ölenlerin ruhlarının kıyamete kadar bulunduğu yer.
İki alemin arası, dünya ile ahiret arası.
Kabir.
Perde.
Cehennem.
Sorun, dert.
Sıkıntılı yer.
İki yer arasındaki geçit.
Mania, engel,
Sırat köprüsü.
Ölen insanların ruhları kıyamete kadar berzah aleminde bulunurlar.
Berzah büyük ve manevi bir alemdir.
Kıyamet kopunca Allah bütün ruhları haşir meydanında cesetleri ile diriltip toplayacaktır.

Küçük vapur, çatana ...

İstimbot,
İngilizce: steamboat.
Çatana,
Küçük vapur.
Filika büyüklüğünde, buharla-islimle işleyen deniz teknesi.
Buharlı gemi.
İstimbot kelimesi İngilizce steamboat (buharlı gemi) sözcüğünden Türkçeye geçmiştir.

Geminin hareket enerjisini su buharı gücünden alan deniz taşıtı olup özellikle askeri amaçla kullanılmış gemilere istimbot denmiştir. Ancak daha sonraları ihtiyaca binaen küçük buharlı gemilere de istimbot denmiştir. Küçük vapur, buharlı gemi anlamında olan ve Türkçeye Fransızca buhar anlamındaki vapeur kelimesinden geçen vapur kelimesi ile özdeşleşmiştir. Çünkü Türkçede vapur sözcüğü akaryakıt ile çalışan ve kısa mesafe seferi yapan tüm yolcu ve araba gemileri içinde aynı anlamda kullanılmıştır.

Kuş kanadının büyük tüyü. ..

Telek,
Yelek,
İng. quill.
Teleke,
Kuş kanadının büyük tüyü,
Kuyruk teleği.
İçi boş olan tüy sapı.
Tüy kalem.
İri ve sert tüy.

Kuş kanadının büyük tüyü, telek.
Halk ağzı ile kuş kanadının büyük tüyüne yelek denir.

Kuşlarda tüyler keratin diye bilinen proteinden oluşmuştur. Bu tüylerin yapısında bir eksen etrafında bayrak kısımından oluşur. Kuşların tüyleri eksen ve bayrak kısımlarının form şekline göre kanat ve kuyruk kısmında bulunan telekler, soğuktan koruyan hav tüyleri ve uçmayı sağlayan örtü tüyleri olmak üzere üç çeşittir. Bunlardan telekler kuşların büyük ve uzun tüyleri olup halk dilinde yelek denir. Telek denilen bu büyük tüyler dik durur. Çeşitli renklerde olan bu büyük tüyler, yelekler, telekler kuş vücudunun belli bölgelerinden çıkar.

Kuş tüyleri son derece hafif ve sağlam olup uçma, kuyruk ve örtü telekleri olmak üzere üç gruptur. Hani boşa demezler kuş tüyü kadar hafif tabirini. Gerçekten çok hafiftir. Bu hafif ve kuvvetli tüylerle kolayca uçabilmektedirler. Ayrıca kuşlar kendi ürettikleri yağı tüylerine sürerek yumuşak ve su geçirimsiz olmasını temin ederler. Hava belli bir hıza ulaşabilmektedirler. Mesela kayıtlarda kartalların avlarının üzerine pike yaparken 200 km/saat hıza erişebildiği bilinmektedir.

Yapısına girdiği sözcüğe "uzak" anlamı katan yabancı bir önek ...

Tele,
Yunanca uzak, ırak anlamına gelen tele kelimesinden alınmıştır. Bu kelime olduğu gibi bir çok yabancı dilde aynı anlamda ön ek olarak kullanılmaktadır. Böylece bir çok kelime türetilmiştir. Bunlara örnek olarak şunları sıralayabiliriz. 

Telemetre, Telefon,Televizyon, Teleskop, Telegraf, Telefoto, Telekominikasyon gibi örnekleri çoğaltabiliriz.

Ancak Türkçede ve eski dilde tele kelimesinin başka anlamlarıda vardır. Bu anlamlar kısaca şöyledir.;
Tela, Terziler kullanır. Gömlek yakalarına dik dursun diye konur. Ceketlerin göğüs ve yaka kesimlerini sert tutmak amacıyla kullanılan kıl kumaş da aynı anlamda kullanılır.
Tuzak, hayvanlar için kurulan tuzak. 
İnce ip, iplik.
Hayvan ağılı anlamında da kullanılır.


Dinleme, izleme salonu ...

Oditoryum,
İngilizce: auditorium,
Fransızca: auditorium,
Almanca: auditorium,
Dinleme/izleme salonu,
İzleyici bölümü,
Konser salonu,
Toplantı salonu,
Konferans salonu,
Etkinlik merkezi.

Antik Romada halkın ozanları dinlemek üzere toplandığı yer,
Konserlere, konferanslara elverişli dinleme salon.
Latince işitmek anlamındaki audire kelimesinden türetilmiştir. Auditorium konferans, konser ya da tiyatro gösterileri için düzenlenmiş büyük salon anlamındadır. 
Konser veya tiyatro gösterilerinin yapılabileceği gibi düzenlenmiş büyük salon. 
Üniversitelerdeki büyük derslikler.
Dinleme salonu,
Büyük konferans salonu.

Aşağıda ünlü öditoryumlardan bazıları;
Shatin Town Salonu Oditoryum (1987) / Taipo Civic Centre Oditoryumu (1985) / Tuen Mun Town Salonu Oditoryum (1987) / Kursaal Sarayı (San Sebastian) / Andrew W. Mellon Oditoryumu (ABD ’nin başkenti Washington DC , 1301 Constitution Avenue NW) / Enka Açıkhava Tiyatrosu Enka Oditoryumu / Oscar Niemeyer Kültür Merkezi-Cabo Branco İstasyonu / Ibirapuera Oditoryumu (Portekizce: Auditório Ibirapuera) , Brezilyalı mimar Oscar Niemeye'in eseri / Toulada Oditoryumu, Mimar Fransisco Mangado (2011)

Dinlenilecek yer ...

Aramgah,
Farsça: aramgah. 
Dinlenme yeri,
Mezar.
Arapça Dinlenme anlamına gelen aram kelimesinden türetilmiştir.
Yerleşme.
Dinlenilecek yer,

Aram:
İstirahat,
Durma, dinlenme.
Yerleşme, rahat etme, karar kılma.
Eğlenme.


Aram etmek, yerleşmek.
Arambahş, dinlendiren, huzur veren.
Aramiş, dinlenme, huzur. 

Dinlence ...

Tatil, 
Fransızca: vacances, 
İngilizce: recreational.
Eski dilde Tatil.
Dinlenmek,
Dinlendiren, 

Huzur veren şey,
Dinlenmek amacıyla yapılan eğlence, zevk, keyif.

Rahat,
Dinlenme.
Dinlence. 
Çalışmağa ara vermek. Çalışmayı durdurmak. 
İzine başlamak.
Kesmek.
Muattal bırakmak.
Ziynetsiz etmek, süssüz yapmak.

Eğlenmek amacıyla çalışmadan geçirilen süre. 

Dinlenme ...

Aram,
Arapça: aram.
Dinlenme. 
Yerleşme.
İstirahat,
Durma, dinlenme.
Yerleşme, rahat etme, karar kılma.
Eğlenme.


Aram etmek, yerleşmek.
Arambahş: dinlendiren, huzur veren.
Aramgah: dinlenme yeri, mezar.
Aramiş: dinlenme, huzur.

Yerkürenin çok yukarılarında bulunan ve bizi ultraviyole (mor ötesi) ışınlardan koruyan ve diğer kozmik saldırılardan koruyan manyetik kuşağa verilen ad...

Manyetosfer,
İng. magnetosphere.
Yerkürenin çok yukarılarında bulunan ve bizi ultraviyole (mor ötesi) ışınlardan koruyan ve diğer kozmik saldırılardan koruyan manyetik kuşağa manyetosfer denir. Manyetosfer tabakası olmazsa insanoğlu güneşe çıkılamaz, pizza gibi kıtır kıtır pişer.

Yerkürede, güçlü bir manyetik alana ve bu alanın etkisi ile şekillenmiş bir tabakadır. Manyetik alana sahip olan tüm gezegenlerin sahip olduğu bir manyetik kalkan bloğudur. Dünyamıza uzaydan gelen tüm kozmik saldırılara ultraviyole ışınlara ve özellikle güneş rüzgarlarına karşı koruyan bir manyetik kalkandır. 


Manyetosferin biçimi manyetik alan çizgileri gibidir. Manyetik alanın yapısından kaynaklandığı üzere bu çizgiler, kutuplarda gezegenlere diktir. Her gezegen kendi manyetik alanını oluşturur. Bu alan elektrik yüklü parçacıklardan oluşan bir katmandır. Manyetosfer dünyadan yaklaşık 64.000 km uzaklıktadır. Atmosferin ortalama kalınlığını 300 km olarak düşünürsek o kadar uzak ve güçlü durumdadır.

Bir başkasından daha çok beğenilip tercih edilen, üstün görülen...

Yeğ,
İngilizce: better, preferable,
Almanca: besser,
Fransızca: plutot.
Bir başkasından daha çok beğenilip tercih edilen, üstün görülen.
Yeğrek,
Yig,
Yiy.

Müreccah,
Efdal.
Daha uygun, daha iyi, üstün.
Üstün tutulan, tercih edilen.

Dünyadaki bilgisayarların birbiriyle iletişim kurabildiği, Fizikçi Tim Berners-Lee tarafından bulunan global bir ağ ...

World Wide Web,
www,
web,   
Dünyadaki bilgisayarların birbiriyle iletişim kurabildiği, görüntü, ses, veri paylaşımının yapılabildiği, global bir ağ. Dünyayı saran ağ. 
Dünyadaki bilgisayarların birbiriyle iletişim kurabildiği, Fizikçi Tim Berners-Lee tarafından bulunan global bir ağ.

Aynı doküman üzerinde bir çok kişinin aynı anda çalışmasını sağlamak fikri ile ortaya çıkmıştır. 
Adres sistemi;
Uniform Resource Locator (URL), 
Ağ protokolü (HTTP), 
Hiper metin işaretleme dili - Hyper Text Markup Language (HTML),

İlk web tarayıcısı, 1989 yılında CERN (Cenevre’deki Avrupa Parçacık Fiziği Laboratuvarı)'de bir bilgisayar programcısı olan İngiliz fizikçi Tim Berners-Lee tarafından geliştirilerek World Wide Web‘in temel unsurları oluşturulmuştur. İnternet teknolojisinde bir devrim olarak kabul edilen ve ilk defa 17 Mayıs 1991 yılında çalıştırılan web internete bir standart getirmiştir. Bugün www, web, Tim Berners-Lee'nin başkanı olduğu W3C (World Wide Web Consortium) tarafından idare edilmektedir. 

Web sayfalarını görüntüleyen yazılımlara web tarayıcıları denir. Bu yazılımlar o şekilde gelişmiştir ki bu yazılımlara başka görevler de verilerek cazip hale getirilmiştir. İnternetten ücretsiz indirilebilen en yaygın web tarayıcıları Lynks, Mosaic, MS Internet Explorer, Opera, NeoPlanet ve Netscape Navigator’dür.

İnternet üzerinde farklı türden veri alış verişi yapan servisler ve bu servisleri yöneten protokol denen bir yazılım vardır. Mesela, FTP(File Transfer Protocol), http, Email, IP, TCP, TCP/IP, Gopher, NNTP (Network News Transfer Protocol),  Wais (Wide Area Information Service), Veronica, Telnet, News, Usenet gibi.

Kullanıcı kendi bilgisayarındaki web tarayıcı ile uzaktaki bir sunucunun web sayfa adresini ilgili yere yazarak görüntüler. Bir web sayfası için örnek adres, URL aşağıda gösterilmiştir.;
 

Türkiye'yi olimpiyatlarda temsil eden ilk kadın sporcu ...

Halet Çambel,
(D. 1916 - Ö. 2014)
Prof. Dr. Halet Çambel,
Kadın Sporcu,
Türk arkeolog.
27 Ağustos 1916 yılında dünyaya geldi. Babası Almanya elçiliğinde askeri ataşedir. Annesi, Berlin Büyükelçisi Remziye Hanımın üçüncü çoçuğudur.

Arnavutköy Kız Kolejinde (Robert Koleji), ortaokul ve liseyi okudu. Sanat tarihi ve İstanbul'un tarihi mekanlarına olan ilgisi nedeniyle arkeoloji okudu. Eskrim sporunda ustalaştı. Paris Sorbonne Üniversitesi'nde arkeoloji okudu. 




Eskrim dalında 1936 Yaz Olimpiyatlarında Türkiye'yi temsil etti. 
Suat Fetgeri Aşeni ile birlikte olimpiyatlara katılan ilk Türk kadın sporcu oldu. 1940 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde asistan oldu. Doktorasını da aynı üniversitede yaptı. Ardından iki yıl Almanya'da Saarbrücken Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak çalıştı. Türkiye'ye döndükten sonra o dönemde Tan Gazetesinde çalışan bir gazeteci, yazar ve mimar olan Nail Çakırhan ile evlendi.

1950 yılında Osmaniye, Kadirli yakınlarındaki Karatepe Hitit kazılarını yaptı. Adana Karatepe kazıları arkeoloji dünyası için de dönüm noktalarından birisi olmuş. Çambel, Hitit dilinin anlaşılması çalışmalarına da büyük katkı sağladı.

2005 yılında Hollanda devletinin kültür ve kalkınmaya hizmet edenlere verdiği Prens Claus ödülünün sahibi oldu.

Döner kanatlı hava aracı ...

Otojir,

Otojiro.
Dik iniş ve çıkış yapabildiği için dar yerlerde de kullanılabilen, tepeden pervaneli uçan taşıt. Otojir, bir motor üstünde yer alan, yatay olarak dönen rotor yardımıyla havalanabilen, havadan daha ağır bir uçuş aracıdır. İlk İspanyol mühendis Juan de la Cierva tarafından icat edildi. 1920'lerin başlarında döner kanatlı hava taşıtlarındaki en önemli gelişme Juan de la Cierva'nın yaptığı otojirdir.

ARF rotor ( autorotation ) ilkesine dayanan bir uçan makine. Otojir Helikopterden farklı bir araç olup rotorun, içinden geçen havayla döndürülmesidir. Bu prensibe otorotasyon deniyor. Otorotasyon ilkesi doğada, milyonlarca yıldır akçaağaç tohumlarının dökülmesi esnasında izlenmiş ve bu tohumlarıın, yere düşüşleri otorotasyon sonucu yavaşladığı için, rüzgarla geniş bir alana yayılmışlardır. Buna en güzel örnek insanların otorotasyondan yararlanarak yaptıkları ilk buluş Yel Değirmenleri olmuştur.

Nispeten yüksek maliyet ve yüksek teknik göstergeler sayesinde günümüzde bir çok kullanma alanı edinmiştir. Bunlar; arama ve kurtarma operasyonları, tarım, hava ve toprak ve bitki denetimleri, kişisel zevk ve doyum için kullanılmaktadır. Uçuş için uzun uçuş saatlerine ihtiyaç yoktur. Ayrıca saklamak park etmek için 10 metre uzunluğunda 3 metre yüksekliğinde küçük bir hangar yeterlidir. Bugüne kadar, hava yoluyla seyahat için en güvenli yoldur. Kolayca sıfır hızda dahil olmak üzere tüm uçuş modu işletilmektedir. Hatta bir motor arızası ile dahi ünite iniş için uygun bir yere inebilmektedir. Fotoğraf ve video çekimi için ön koltuk muhteşem bir yerdir. Kişisel olası işler için müthiş bir ulaşım aracıdır. Konfor seviyesi, yakıt tüketimindeki cimriliği, teknik özellikleri hava araçları ile mukayese edilemez. İşte bu nesne sadece gökyüzünde değil sonsuz can sıkıcı trafik sıkışıklığında bir çözümdür.

Helikopter,
(Fr. helicoptere).
Helikopter ilk olarak Fransız pilot Paul Cornu tarafından kullanılmıştır. Helikopter kelimesi yunanca da hareketli kanatlar anlamında olan heliko pteron kelimesinden türetilmiştir. Dikey kalkış ve iniş yapabilen, havada sabit kalabilen, taşıma kuvveti oluşturan döner kanatlı, pervaneli hava araçlarına ise Helikopter denilmektedir. 

Helikopterde kanat, uçaktaki gibi sabit olmayıp hareketlidir. Hareketli bu kanatlar pervane şeklinde olup iki ya da daha fazla pervane parçasından (pal)’den oluşur. Motor bu palleri çevirir. Prensip olarak alçak ve yüksek basınç alanları oluşumuna dayanan bir sistemle hareket ederler. Oluşan basınç farkı aracı taşıma kuvveti oluşturur. Helikopterin ağırlığına eşit bir taşıma kuvveti oluştuğunda helikopter havada askıda kalır. Bu kuvvet büyük olursa dikey olarak yükselir. Prensip böylece işler.

Metamorfizmaya uğramış esas itibariyle kuvars, feldspat veya kaya parçalarından oluşmuş sert, koyu renkli bir kayaç ..

Grovak,
İng. greywacke, gray stone.
Başkalaşmış bir hamur içinde, köşeli kuars, feldspat taneleri ve kayaç parçacıklarından oluşan sert, koyu renkli kayaçtır. Kuvarsit, feldspat veya kaya parçalarının çok köşeli kırıntılarından oluşmuş sert, koyu renkli bir kayadır.
Kil ve silisten oluşan bir hamura sahiptir. Ancak dış hava şartları ve su ile temas ettiğinde bozuşan bir türdür. 

Bir kısmıyla metamorfizmaya uğramış kil hamuru içerisinde, esas itibariyle kuvars, feldspat veya kaya parçalarının sivri köşeli tanelerinden yapılma sert, koyu renkli bir kayadır.

Avustralya`da yaşayan ve devekuşuna benzeyen, uçamayan bir kuş türü ...

Emu,
Latince: Casuarus emeu,
Fransızca: casaar.
Avustralya' da yaşayan ve devekuşuna benzeyen, uçamayan bir kuş türü.
Avustralya kıtasında türemiş uçma yeteneği olmayan bir kuş türü. 175-200 cm. boyunda, 40-60 kg. ağırlığı olan, büyük, güçlü ama uçamayan Avusturalya' nın en büyük kuşudur. Uçamayan bu kuş yüzer ve çok hızlı koşabilir. Uzun ve ince bacakları ve üç parmaklı ayakları sayesinde hızı saatte 65 km. kadar çıkmaktadır. Kahverenkli tüylüdür.

Meyve yiyerek beslenir. Yediği meyvelerin tohum ve çekirdeklerini taşıyarak üreme işine yardımcı olur. Gezip dolaştığı yerlerde yediği meyvelerin çekirdeklerini dışkısı ile bırakır. Böylece üreme işine yararlı olur. Büyük yeşil ve kara renkli yumurtaları vardır. Aborijinlerin tarihinde de önemli bir yere sahiptir.

Spesifik olarak bir sistem içindeki rastgelelilik ya da düzensizlik ölçüsü ...

Entropi,
İng. Entropy,
Frn. Entropie.
Düzensizlik,
Rastgelelilik,
Bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlikdir.
Spesifik olarak bir sistem içindeki rastgelelilik ya da düzensizlik ölçüsüdür.

Daha iyi tanımlaybilmek için yeni bir iskambil kağıtları destesini açın. Önce suitler (karo, maça, sinek, kupa) ve asdan papaza kadar sıralıdır. Ama hepsini karıştırdığında yani desteyi karıştırdığında aynı ilk duruma gelmesi için gerekli bir istatistik faaliyet gereklidir.
İşte bu halin tam olarak ne kadar düzensiz olduğu görülür. Ölçmenin ve sistemin düzelmesi için ortaya çıkablecek belli olasılıkları belirleme yolu entropidir. İlk olarak Yale Universitesi, Profesör J.Willard Gibbs bu kuramı bulmuştur.

Yönlendirilen bir haber kaynağının istatistik kurallarına göre haber içeriklerinin oranı.
Bir dizge içinde, devinim niceliği gibi kimi özelliklerin, moleküller arasında gelişigüzel dağılım olasılığına ilişkin düzensizlik ölçüsü. Entropi değişimi eşsıcaklık tersinir süreçlerde, dizgenin aldığı ısının salt sıcaklığa oranı ile gösterilir.
Herhangi bir fiziksel veya kimyasal olayda yararlı enerjinin tesadüfen, düzensiz ve geriye dönüşümsüz olarak dağılması.
Entropi, hiçbir zaman tam olarak anlaşılmayan durum fonksiyonudur.
Entropi, bilim adamlarının düzensizliği ölçmek için kullandığı bir niceliktir.

Uzayda bulunan gazlardan oluşan bulut, bulutsu yapı ...

Nebula,
(İng. nebula).
Bulutsu,
Bulut,
Duman.
Uzayda bulunan ve geniş alanlara yayılmış olan gazlardan oluşan bulutsu yapılar.

Göz bebeğine yerleşen duman biçiminde iz dokusu.

Eski dilde kudret sahibi, güçlü, muktedir ...

Kadir,
Arapça: kadir.
Güçlü.
Çok güçlü.
Mukaddir.
Muktedir.
İktidarlı,
Güçlü, gücü yeter,
Erkli ,
Kudreti mutlak olan ve her hususa muktedir olan.
Nihayetsiz kudret sahibi (kişi).
Bir işi yapmaya gücü yeten.
Kudret sahibi ve her şeye kudreti yeten.

Kadir kelimesi Allah' ın adlarından biri olup değer, kıymet, itibar, kadife ve galakside bir yıldızın parlaklık bakımından derecelenmesi anlamında da kullanılmaktadır.

Mikhail Kalaşnikov tarafından tasarlanmış Rus yapımı makinalı tüfek ...

Biksi,
Bixi,
BKC,
Rus yapımı makinalı tüfek. 
Bir tanımla, BKC olarak yazılan ama Biksi diye okunan uzun menzilli genel maksatlı Rus piyade silahı. 
Esasen ağır makinalı tüfek olarak askeri çevrelerde kullanılmaktadır. 

Mikhail Kalaşnikov,
(D. 1919 - Ö. 2013).
Tam adı, Mihail Timofeyeviç Kalaşnikov,
1919 yılında Altay Kray' daki Kuriya'da doğdu.
SSCB' li general ve silah tasarımcısı.
Silah tasarımcısı.

Silahın özellikleri;
Ağırlığı: 8.99 kg
Silahın Uzunluğu 1,173 mm.
Namlu Uzunluğu 658 mm.
Namlu Çapı: 7.62
Mermi Türü: 7.62x54 mm R
Merminin çıkış hızı: 825 m/san
Atış değeri: Dakikada 650 mermi, PKT serisinde dakikada 800 mermi.
Etkili menzil: 1 km. (600-800 m. mesafede öldürücüdür.)
Şarjör: 250 mermi,

Mayon: 100, 200 veya 250 lik olabilmektedir. Mayon, makineli tüfeklerde kullanılan fişeklere takılan ve fişekleri birbirlerine bağlayan metal bağlantı parçalarıdır. Mayonlerle şerit biçiminde dizilmiş mermiler yığını elde edilir.

TSK' de de bu silah kullanılmaktadır. Silah oldukça dayanıklı olup su altında bile çalıştığı rivayet edilir. Silah ana gövde, yay, gaz pistonu, kama, iğne, namlu, gaz borusu ve çatal ayağından oluşur. Çatal ayaklar yere sabitlenerek atış yapılır. Bu silahın zırh delici özelliği olduğundan terör grupları tarafından tercih edilir. Zor arazi şartlarının vazgeçilmez silahıdır.

Bozulma, değişim, biçim yitimi ...

Distorsiyon,
İngilizce: distortion.
Bozulma,
Değişim,
Tahrif,
Biçim yitimi,
Çarpılım, Çarpıtma.
Yamultma,
Resim bozulması,
Bükülme, Burkulma.
Deformasyon durumu.
Bir cismin biçiminin değişimi.
Bir şeyin orijinal halinden eksilme, ekleme veya farklılaşma olgusunun genel adıdır.
Elektronikte sinyal bozulması anlamında da kullanılmaktadır.

Bağırsaklarda emilim bozukluğu ...

Çölyak,

Çölyak Hastalığı,
Gluten Enteropatisi, 
İngilizce Celiac Disease,
Fransızca Maladie Coeliaque.
Bağırsaklarda emilim bozukluğu.

Yunanca karın manasına gelen koilliakos kelimesinden türemiştir.
Beslenme bozukluğundan meydana gelen karın şişmesi, yağlı besinleri sindirememe ve ishal şeklinde görülen bağırsaklarla ilgili bir hastalık.

Başka bir deyişle, tahıllarla ilgili olarak arpa, buğday, çavdardaki glütene karşı aşırı duyarlılığa bağlı olarak gelişen, karın şişmesi, yağlı besinleri sindirememe ve ishal şeklinde görülen bir hastalıktır. Bebeklerde unlu gıdalar yenildikten sonra karında şişkinlik ve ishal bu hastalığın ilk belirtilerindendir.

Bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus denilen çıkıntıların, yapılnın bozulması sonucunda yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığı oluşur. Bağırsakların gluten adlı proteine karşı alerjisi olarak bilinir.

Hastalığın ilaçla tedavisi yoktur. Hastalık sürekli diyet gerektirir. Diyette buğday, arpa, çavdardan yapılan her çeşit un, bulgur, irmik, makarna, şehriye, kuskus, pasta, börek, bisküvi benzeri yiyecekler ile galeta ya da beyaz una batırılarak kızartılmış tavuk, balık gibi et ürünleri, hazır çorba, pilav, köfte, pane harçları, glüten bulunan çikolata ve sakızların yenmemesi gerekir. Eğer dikkat edilmez ise ileride problemler büyür. Bağırsak kanserine kadar gidebilecek bir süreç başlar.

Ülkemizde bu hastalık için 09 Mayıs günü Çölyak hastalığıyla mücadele günü ilan edilmiştir.

Eski dilde durumlar, haller, vaziyetler ...

Ahval,
Arapça: ahval.
Davranışlar,
Olaylar,
Vaziyetler,
Haller,
Oluşlar,
Durumlar.

Ahval ve şerait kelimesini birlikte Mustaf Kemal ATATÜRK Türk Gençliğine hitabesi içinde kullanmıştır. Bugün dahi herkesin tekrar tekrar okuyup bir kez daha düşünmesi gerektiğini bilmelidir. İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!


Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi:

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ