Kabuğundan siyah boya elde edilen bir orman ağacı...

Işığan,
(Aquifoliaceae),
Çoban püskülü,
Işılgan,
Işığan,
Kazmaç,
Kuzey Anadolu' da doğada kendiliğinden yetişen, bir süs bitkisidir.  Aquifoliales takımındandır. Monotipiktir. 
Kabuğundan siyah boya elde edilen bir orman ağacı.

Işığan ağacı kışın yapraklarını dökmeyen, 3 metre boyunda, yaprakları sivri dikenli, beyaz çiçekli, meyvesi parlak kırmızı renkli bir çalı türüdür.Yaprağı taflan yaprağına benzeyen, kabuğundan siyah boya yapılan ve ormanlarda yetişen, yabani  bir ağaçtır. Çiçek ve meyve vermeyen, yapraklarının kenarı dikenli olan defneye benzeyen ve daha çok mezarlıklarda yetişen bir çeşit çalıdır.

Türkiye'de çobanpüskülü (Ilex aquifolium) ile ışığan (Ilex colchica) türleri bilinir. 
Anadolu' da doğada kendiliğinden yetişen, süs bitkisi ve çeşitli rahatsızlıkların tedavisi amaçlı kullanılan çoban püskülü, ışılgan, ışığan, kazmac-kazmaç olarakta adlandırılan bitki fidan olarak da yetiştirilerek üretilebiliyor. Sindirim Sistemi rahatsızlıklarında müshil olarak kullanılır. İdrar söktürücü özelliği olan bitkinin Kas, Kemik ve Eklemlerde spazm çözücü olarak kullanılıyor.

Saçma sapan söz ...

Yave,
Farsça: Yave.
Absürd, 
Absürt,
Malayani .
Herze,
Gayrimakul.
Zırva,
Sedrebeki,
Saçma sapan söz. 
Anlamsız boş lakırdı.
Vahi.

Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça..

Roba,
İtalyanca roba,
Giyecek, giysi.
Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça.

Gerekli, lüzumlu ...

Becit,
Vacip, 
Mukteza, 
Zaruri,
Gerekli, lüzumlu.
Lüzumlu, gerekli, önemli, acele.

Becit, 

Becid  
Arapça,  ﺑﺠﺪ
Türk ve halk ağzı. 
Ciddi, önemli.

Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri.

Akdeniz’de, Napolyon’un sürgüne gönderildiği ada...

Elbe,
Elba,
Latince, Ilva,
İtalyanca, Isola d'Elba
Akdeniz’de, Napolyon’un sürgüne gönderildiği ada. Napolyon Bonapart'ın sürgüne gönderildiği ada olarak ünlenmiştir.
İtalya'nın, Toskana eyaletine bağlı bir adadır. 

Sahil şehri olan Piombino'nun 20 km  açığındadır. Fransa'ya bağlı Korsika Adası 35 km batıda bulunmaktadır. Toskana bölgesinin en büyük adasıdır. İtalya'nın ise Sicilya ve Sardinya'dan sonra 3. büyük adasıdır.  

Adada, Livorno'ya bağlı olmak üzere 8 adet yerel yönetim bulunuyor. Bunlar; Portoferraio, Campo nell'Elba, Capoliveri, Marciana, Marciana Marina, Porto Azzuro, Rio Marina ve Rio nell'Elba'dır.  Adanın kıyı şeridinin toplam uzunluğu 147 km, en yüksek dağ 1,018 m. ile Monte Capanne'dir. 

Antik yıllarda ada demir madeni ile öne çıkmıştı. Madenler ilk önce Etrüskler tarafından daha sonra, M.S. 480 yılında Romalılar tarafından işletildi. 
Napolyon Bonapart'ın sürgüne gönderildiği ada olarak ünlenmiştir.

Varlığın yapısına karışmış olan...

İçkin,
Mündemiç,
Varlığın yapısına karışmış olan.
Varlığın içinde bulunan, varlığın yapısına karışmış olan, mündemiç.  
Yalnızca bilinçten olan, yalnızca bilinç içeriği olarak var olan, mündemiç.  
Deney içinde kalan, deneyi aşmayan.  
Dünya içinde, dünyada olan.

Fırında pişirilen bir cins tuzlu turta...

Kiş,
Fırında pişirilen bir cins tuzlu turta. Meksika fasulyeli, sebzeli, soğanlı, birkaç çeşit peynirli, jambonlu veya aklınıza, damak tadınıza uyan ne kadar çeşit varsa bunlarla yapabilirsiniz.
Yapılışı;
Malzemeler;

Hamuru için,
1/3 su bardağı taze fesleğen,
1 adet orta diş sarımsak
1 su bardağı + çeyrek su bardağı un
Yarım çay kaşığı tuz
115 gr soğuk tereyağ (küp küp kesilmiş)
1-2 yemek kaşığı buz gibi soğuk su

İç harcı için:
200 gr ince dilimler halinde kesilmiş kaşar peyniri
15 adet ortadan ikiye kesilmiş kiraz domates
Tuz Karabiber 1 yemek kaşığı zeytinyağ

İlk olarak tart hamurunu hazırlayın.
Fesleğen yaprakları ve sarımsağı bir mutfak robotuna veya rondoya koyup iyice kıyılmasını sağlayın. (Ben mutfak robotu kullanmadığım için ince ince kıyarım.) Üzerine un, tuz ekleyip Tereyağını da ekleyin ve robotu yeniden çalıştırın. (iyice karıştırın) Eğer kırıntılı bir hamur elde ederseniz, birkaç kaşık soğuk su ekleyip rondoyu yeniden çalıştırabilirsiniz. Hamuru düz bir zemine alıp top haline getirin ve streç filmle sarıp, buzdolabında en az 1 saat bekletin. Sonra, hamuru buzdolabından çıkartıp, hafif unlanmış bir zemine alın ve bir merdane yardımıyla, 25-26 cm çapında kalıba göre açın. Açılmış olan hamuru, dikkatlice tart kalıbına yerleştirin ve fazla gelen kenarlarını bir bıçak yardımıyla alın.

Fırını önceden 180 derecede ısıtın. Tart hamurunun üzerine önce ince dilimlenmiş kaşar peynirlerini, sonra da ortadan ikiye kesilmiş kiraz domatesleri yerleştirin. Üzerine tuz ve karabiber serpin. Zeytinyağı gezdirin. Hazırladığınız turtayı önceden ısıtılmış fırında, tart hamuru altın sarısı renk alana dek, 40-45 dakika pişirin. Tartı fırından aldıktan sonra 5 dakika bekletip sıcak veya ılık şekilde dilimleyerek afiyetle yenilmek üzere servis edin.

Turta,
Meyveli bir pasta olarak geçmektedir. Üzerinin genellikle kafes şeklinde hamurla süslendiği, arasında meyvenin olduğu, en alt tabakasında ise ince bir hamurun bulunduğu bir pastadır.

Tart,
İçi dolgulu bir pasta çeşididir. Üzeri de tamamen açıktır. Turta ile arasındaki fark birinin üzerinin kapalı diğerinin ise açık olmasıdır.

Tartölet,
Üzeri açık ve içinde dolgu kreması olan tartın küçük versiyonudur. Genellikle tek kişilik minik kalıplarda pişirilir ve hazırlanıp servis edilir.

Pay,
Üzerinde ince bir hamur veya yufka bulunan yine ince tart veya turta kalıbında yapılan fakat genellikle tuzlu olan bir yemektir. Tatlı olanları da vardır fakat genellikle tuzlu yapılır.

Galetta,
Genellikle en çok tarta benzeyen bir tatlı türüdür. Yapımı neredeyse tart ile aynıdır. Hamurundaki farklılıklar nedeniyle tart ile birbirinden ayrılmaktadır. Galetta hamuru, pizza hamuru gibi açılır ve tart kalıbı yerine bir yuvarlak fırın kabının içine, dışarı taşacak şekilde fırın kağıdı serilip üzerine açılan hamur yerleştirilir. İçine meyveleri dizilir. Hamurun fazla kalan kenarları meyvelerin üzerine doğru kapatılır.

Kiş,
Üzeri açık bir şekilde fakat tamamen tuzlu olarak hazırlanan bir yemektir. Kişi yapmak için sebze veya et kullanılır. Tart ile aynı hamurdan yapıldığı gibi, kenarları da aynı şekilde yüksek olarak fırın kabına veya tart kalıbına yapıştırılır.

Suçlama, suçlu görme..


İtham,
Suçlama, suçlu görme.
Arapça, (ﺍﺗﻬﺎﻡ)  itham suçlama.
Arapça vehm kelimesi, zan, şüphe, töhmet anlamında olup itham olarak dilimize arapçadan girmiştir.
Suçlama, suç ve kabahat yükleme olarak kullanılmaktadır.
დადანაშაულება

Bir çeşit tef...

Tamburin,
Tambourine,   
Def, tef. 
Farsça: Duf, 
Arapça: Defik.    
Bendir, 
Bender. 
Arbani,   
Daraban, 

Def, Türk Musikisinde bir usul vurma aletidir.
Def veya tef, yuvarlak bir tahta kasnağın bir veya iki yanına deriden bir örtü geçirilerek yapılan ve parmak vuruşlarıyla çalınan müzik aleti.

Bir çeşit açık davul olan tefin çeşitli şekillerine eski kavimlerde de rastlanır. Araplar'dan İspanya yoluyla Avrupa'ya geçmiş ve adına tambour de basque denmiştir. Orkestraya da girmiştir. Türk musikisinde, fasıl şefi olan ser hanendenin veya birkaç hanendenin elinde bulunur. Parmak vuruşlarıyla usul tutulur. Her vuruşta, kasnaktaki ince pirinçten 8 çift küçük zil daireye çarparak tınlar.

Dost arkadaş ...

Enis, 
Barışık, 
Bacanak,
Asaba,
Adeş, 
Apça,
Hadin,
Hempa, 
Refik,
Yaren, 
Yoldaş,
Dost, arkadaş.
Farsça dust,
Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı.
Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, bacanak, eş, yaren, yoldaş.  Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik.

Tutulan yol, izlenen yöntem ...

Tarik,
Tutulan yol,
İzlenen yöntem,

Arapça, (ﻃﺮﻳﻖ), Yol.
Takip edilen yol, usul
Meslek
Vasıta, vesile, sebep.
Frasça, Karanlık demektir.

Yarı olgunlaşmış sebze ya da meyve ...

Alaçakır,
Yarı olgunlaşmış sebze ya da meyve.
Yarı olgunlaşmış (meyve için)
Yarı olgunlaşmış sebze veya meyva (çokça domates ve karpuz hakkında)

Yarı aç, yarı tok 
İlkbaharda dağlardan buzların çözülmesiyle, içinde buz parçaları karışık olarak akan az bulanık su ,


Yeşile yakın bir renk. 
Gece gökyüzünün yarı bulutlu hali.

Yarı pişmiş.

Çeyiz ...

Dürü,
Çeyiz,
Armağan.
Bohçalık
Halk ağzında Çeyiz.
Halk ağzı ile dürü, çeyizdir.
Düğüne çağrılanlara düğün sahibi tarafından verilen armağan. 

Farsça düru, دورو

İkiyüzlü. 
Düğün hediyesi, bohçalık.

Kan pıhtısı ...

Aleka,
Arapça, Aleka,   علقه  
Alak,
Trombus,
Kan pıhtısı.

Aleka; Alekat
Yapışkan balçık, çamur.  
Kan pıhtısı.  
Uyuşmuş kan. 
Sülük. 
Kan pıhtısı. 
Arapça, Balçık.

Hasım olma durumu, düşmanlık ..

Husumet,
Arapça ḫuṣumet, (ﺧﺼﻮﻣﺖ) 
Hasım olma durumu.  
Düşmanlık.
Hasımlık, 
Adavet.

Dualar, yalvarmalar anlamında eski sözcük ...

Ediye,
Arapça, (ﺍﺩﻋﻴﻪ)
Arapça dua kelimesinin çoğul şekli ediye.
Dualar, yalvarmalar, niyazlar.

Fatiha
Ağan,
Tea,
İstinade, 
Arhış,
Algış,
Yakarı,
Dua, 
Yalvarma,
Niyaz.

Üç aylarda medrese öğrencilerinin köyleri dolaşarak imamlık edip para ve erzak toplamaları ...

Cer,
Arapça: cerr.
Teşmil. 
Para toplamak için dolaşmak.
Sürükleme, çekme
Kendine doğru çekme, celbetme
Medrese talebelerinin üç aylarda (recep, şaban, ramazan) köylerde imamlık ve vaizlik yaparak bir yıllık geçimlerini sağlayacak para ve erzak toplamaları işi.

Üç aylarda imamlık, vaizlik yaparak nafaka toplamak üzere köyleri dolaşmak
Üç aylarda medrese öğrencilerinin köyleri dolaşarak imamlık edip para ve erzak toplamaları.
Üç aylarda köylere dağılan medrese softalarının halka dini öğütler verip namaz
kıldırarak veya müezzinlik ederek para ve erzak toplamasına verilen ad.

Cer kelimesinin diğer anlamları;
İnşaat. 

Cer atölyesi, Lokomotif, vagon gibi demir yolu araçlarının yapımı ve bakımıyla ilgili servis.

İnsan eti yeme anlayışı, yamyamlık ...

Kanibalizm,
Yamyamlık,
İnsan eti yeme anlayışı, yamyamlık.
Dinsel ve büyüsel amaçla insan eti yeme geleneği, yamyamlık.
Kanibalizm,
Antropofaji,

Zararlılarla savaşta kullanılan öldürücülerin genel adı ...

Pestisit,
İng. pesticide.
Zararlılarla savaşta kullanılan öldürücülerin genel adı. Pestisit, kimyasal bir madde, virüs ya da bakteri gibi biyolojik bir ajan, anti mikrobik, dezenfektan ya da herhangi bir araç olabilir. 
Bitki ve hayvanları zararlılardan korumak için mücadele amacıyla kullanılan kimyasal ilaçlar, böcek zehri. 

Zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlardır. Canlı veya cansız maddeler üzerinde yaşayan ve besin maddelerinin üretimi, hazırlanması, depolanması veya tüketilmesi sırasında onların besin değeri ve kalitelerini azaltarak veya bozulmalarına sebep olarak etkisini gösteren her türlü böcek, kemirici, yabani ot, mantar, parazit vb. canlılara verilen ortak ad.

Zararlı organizmalar, insanların besin kaynaklarına, mal varlıklarına zarar veren, hastalık yayan böcekler, bitki patojenleri, yabani otlar, yumuşakçalar, kuşlar, memeliler, balıklar, solucanlar ve mikroplar olabilir.  Son dönemlerde gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, lösemi ve karaciğer kanserinin pestisit alımıyla doğrudan ilişkili olduğunu göstermiştir.

Her ne kadar pestisitlerin kullanılmasının bazı yararları olsa da, insanlar için zararlıdır. Kullanıldıkları canlıların yiyecek şeklinde insanlar tarafından kullanılmaları sonucunda insanlarda yaygın hastalıklara ve istenmeyen sıkıntılı durumlara sebep olurlar. Pestisitlerin kronik etkisine maruz kalan tarım işçilerinde birçok genetik hasarın yanı sıra karaciğer, böbrek ve kaslarda bozukluklar görülmüştür. 

Tropikal Amerika’da yaşayan küçük bir maymun...

Tamarin,
Aotes,
Tropikal Amerika’da yaşayan küçük bir maymun.
Tropikal Amerika'da yaşayan küçük maymun cinsi.

Kapuçin,
Amerika'nın Tropikal bölgelerinde yaşayan bir maymun türü.

Koate,
Güney Amerika'da yaşayan bir maymun türü.

Marmoset,
Güney Amerika'da yaşayan küçük yapılı maymun.

Madagaskar’da yaşayan bir maymun cinsi...

Akumbe,
Akumba,
Vari,
Ayay,
Madagaskar’da yaşayan bir maymun cinsi. 

Rakısı bol ve ucuz meyhane ...

Küplü,
Argoda, Rakısı bol ve ucuz meyhane.
Argo ayyaş.
Fıçı yerine küp kullanılan eski bir meyhane çeşidi.
Meyhane,
İçki satılan ve içilen yer.
İçkievi,


İng. pub, tavern

Nadim, Yaptığı bir davranıştan pişmanlık duyan...

Pişman,
Nadim,
Nedamet etmiş, pişman.
Eski dilde, nadim, Arapça bir kelimedir. 
Yaptığı bir davranıştan pişmanlık duyan, pişman.

Mür, Tütsü olarak kullanılan bir reçine...

Mür,
Myrr,
Tütsü olarak kullanılan bir reçine.
Kokulu Frenk maydonozu ve Melaike kökü de denir.   
Burseraceae familyasındandır. Çesitli balsam ağaçlarından elde edilen reçine sakızıdır. 
Güzel kokusu vardır. Kokusu kuvvetli, tadı ise acıdır. 

Çeşitli balsam (pelensek,belsem) ağaçlarından elde edilen bir tür reçine sakızı.
Mürrüsafi,
Mürsafi,
Mürre,
Mirra, Mür, Mürra,
Mürrüsafi, 
Zift mür,
Mirra balsamı, Mirrha



Vietnam'ın para birimi ...

Dong,
Vietnam'ın para birimi.
Vietnam dong (VND),
Vietnam Dong’u, 1 dolar 23.200.
Vietnam;
Viet Nam, 
Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti, 

Güneydoğu Asya ve en doğu ülkesinde dünyadaki son 5 komünist ülkeden birisidir. 
Başkenti Hanoi, 
Önemli şehri eski adı Saigon olan Ho Chi Minh'dir.
Çinhindi Yarımadası'ndadır.

2019 itibariyle tahmini 96.2 milyon nüfusu ile dünyadaki en kalabalık 15. ülkedir. Ülkede tek parti yönetimi vardır.  Vietnam Türkiye arasındaki mesafe 11324 km. Direk uçuş bile yaklaşık 14 saat sürüyor. Vietnam, Çin ile kara sınırlarını, batıda Laos ve Kamboçya ile paylaşıyor.
 
Tayland, Güney Çin Denizi, Filipinler, Endonezya ve Malezya ile komşudur.  
Vietnam Halkı Dini; % 78 Konfüçyanizm ve Taoizm,  Budizm (%7.9), Hristiyanlık (%7.5).

Güçsüz düşmek, yorulmak...

Farımak,
Argın,
Güçsüz düşmek, yorulmak.
Eskimek, yıpranmak.
Vazgeçmek, usanmak,

Halk dilinde Kocamak, yaşlanmak, ihtiyarlamak.

Meksika duvar resminin üç büyük ustasından biri ...

Orozco,
Jose Clemente Orozco
Kıyamet günü (Sistine Chapel, Vatican City, 1536-1541)
Diego Rivera,
Siqueiros, David Alfaro  Siqueiros Michelangelo,
Meksika duvar resminin üç büyük ustası.

Michelangelo; 
Duvar resmi, eski çağlardan beri fresk (fresco) tekniği ile uygulanmış ve  duvar resmi formunda oluşturulmuştur. Modern çağda sokak sanatının öncü rolünü almıştır. Gerçeküstücü duvar resimleriyle sesini duyuran ve büyük ilgi uyandıran Üç Büyükler  (Los Tres Grandes) Diego Rivera, Jose Clemente Orozco ve David Alfaro Siqueiros adlı Meksikalı mural sanatçılarıdır. 

Mural, İngilizce, mural Duvara ait olan, duvarsal.

Kepek, tuz ve su karıştırılarak yapılan hayvan yemi...

Lahmi,
Kepek, tuz ve su karıştırılarak yapılan hayvan yemi.
İneklere verilen yemek.
Mısır ile karışık lahana yemeği. 
Kepek, tuz ve su karıştırarak yapılan hayvan yemi, yal.

Aşbar,
Kepek ve ot gibi şeyler karıştırılıp ıslatılarak hazırlanan hayvan yemi.

Türkçenin, “Karahanlıca” da denilen bir lehçesi...

Hakaniye,
Harezmce,
Karahanlıca,

Karahanlı Türkçesi, Orta Türkçenin ilk dönemini oluşturur. 
Kaşgarlı Mahmud Uygur şehirlerine varıncaya dek, Ertiş, Ila, Yamar, Etil ırmakları boyunca oturan halkın dili doğru Türkçedir. Bunların en açık ve en tatlısı Hakaniye-Hakanlılar ülkesi halkının dilidir.

Türk Dilinin Ağızları (Şiveleri);
Altay, Afşar, Atrahan 
Balkar (Malkar),  Başkırt ,Beltir,
Gagavuz,
Hamse, Halaç,  Horasani Karayi,
İrtiş,  
Kacar, Kaç, Kamasin, Kaşkay,  Kumuk, Karaçay, Karagas, Karakalpak, Kazak , Kızıl, Koybal, 
Karaçorlu, Karadağlı, Karapapak, Kırgız, Kengerlu, Kundur, Kumandı, Kırım 
Karayim,
Lebed,
Nogay,  
Özbek 
Sagay, Soyan
Şahseven, Şor,
Telengit, Teleüt, Tuba, Tobol,
Uygur,

Kültür ...

Hars,
Arapça,
Hars, ( حرث ), kültür.
Ekin.
Kültür,
Fr. culture, 
İng. culture.
İrfan.
Bilme.
Ferheng.
Maarif.

Tarihsel, toplumsal gelişme sürecinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerleri ve bunları yaratan, sonraki nesillere ileten, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğini gösteren araçların bütününe kültür denir. Kısaca toplum ve halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünüdür. Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi kültürdür.

Herhangi bir nedenle değerini yitirmiş mal...

Iskarta,
Marda,
İtalyanca: scarto.
Yunanca: marda.
Herhangi bir nedenle değerini yitirmiş mal.
Iskarta mal.
Bozuk, çürük veya kalitesi düşük mal, ıskarta mal.
Bozuk, kullanmaya elverişli olmayan, değeri düşük (mal).

Iskartaya çıkarmak: 
İşe yaramadığı için bir kenara atmak.

Iskarta kelimesinin başka anlamları:
Bazı iskambil oyunlarında kullanılması gerekmediğinden bir yana bırakılan kağıt.
Fiyatı kararlaştırılmış bir mal için fazladan istenen para.
Gaziantep ve Samsun yöresinde verilen ad: marda, 
Bir malı tartmadan, ölçmeden toptan değer biçerek satma, götürü. 
Evlenme çağı geçip evde kalmış kız.

Veysi’nin, Adem’den başlayarak dünyada yaşanmış bütün kötülükleri ve bunlardan alınması gereken dersleri anlatan siyasetname

Habname,
Veysi’nin Habnamesi,
Veysi’nin, Adem’den başlayarak dünyada yaşanmış bütün kötülükleri ve bunlardan alınması gereken dersleri anlatan siyasetname.
Veysi’nin 1608 yılında yazdığı Habnamesi manzum, nesir karışık bir eserdir.
Farsça uyku anlamına gelen hab ve kitap anlamına gelen name kelimelerinden oluşur. Rüya kitabı  anlamına gelen bir kelimedir. 
Habname, eski edebiyatta rüyalarda görülen olayları, düşünceyi veya konuyu sanki rüyada görmüş gibi anlatan eserdir. 

Şeyhi'nin Habname, Veysi'nin Habname, Ziya Paşa ile Namık Kemal'in de Rüya isimli eserleri bu tip eserlere örnekdir. Habnamelerin manzum, nesir veya manzum ve nesir karışık olarak yazılmış çeşitleri de vardır. Veysi'nin Habname eserinde padişah I. Ahmet ile İskenderi Zülkarneyn’i rüyasında görmüş gibi anlatır.  Padişah I. Ahmet İskender’e devrindeki hallerden dolayı duyduğu sıkıntıları dile getirmiş ve hükümdarlığı esnasında yaşanan kötülüklerden duyduğu rahatsızlıkları ona şikayet etmiştir. İskender ise Adem’den bu yana dünyanın hiç değişmediği, dünyadaki kötülüklerin iyi, ahlaklı ve yetenekli insanların önemli görevlere getirilmesi ile ortadan kalkacağını anlatır.

Veysi'nin Eserleri;
Habname
Dürretüt Tac fi Sireti Sahibil Mirac
Meracel Bahreyn
Düsturul Amel
Fütuhi Mısır
Divan
Münşeat
Gurretül Asr fi Tefsiri Suretin Nasr
Hediyyetül Muhlisin ve Tezkiretül Muhsinin
Tevbename

Japonya’da bir kent...

İzumi,
Japonca: 和泉市 Izumi-shi, 
1 Eylül 1956 tarihinde kurulmuştur. 
Japonya'nın Osaka idari birimine bağlı, Kagoshima eyaletinde bulunan bir şehirdir. Yüzölçümü 84.98 km² olan şehrin nüfusu (2012) 181,935 olarak sayılmıştır. 

ABD'nin Bloomington şehri, kardeş şehir ilan edilmiştir. 
13 Mart 2006 tarihinde Noda ve Takaono kentleri İzumi ile birleştirildi.

Japonya'nın Şehirleri;
Abiko, Aisai, Annaka, Akune, Aomori,  Atami,
Amami, Asaka, Asahi, Akashi, Aioi, Ayase, 
Asago, Akabira, Azumino
Bibai,
Chiba, Chita, Chino, Chitose
Daisen, Date.
Ebetsu, Ena, Etajima,

Fujioka , Furano, Funabashi, Fukui, Fukuşim, Fujisawa, Fujimi,
Gifu, Gero, Gifu, Gosen.
Handa, Hitachi, Hokkaido, Hokuto, Hiroşima, Hokota, Hakui, Hanamaki, Hioki, Hamura, Hino, Hirado, Hekinan, Hokuto
Inuyama, Izumi Isumi, Itako, Iwamizawa,
İsumi, İtami, İzumi, İkeda,

Kadoma, Kagoshima, Kama, Kami, Kamisu, Kamo, Kanzaki, Kasai, Kashiba, Kashima,
Kariya, Kazuno, Katano, Kawasaki, Kitakami, Kitami , Kitakata, Kimitsu, Kiyose,
Kobe, Koga, Komatsu, Komoro, Komagane, Komaki, Konan,
Kuki, Kuji, Kumamoto, Kure, Kyoto.

Mima, Mitoyo, Miki, Midori, Munakata, Mino, Mine, Miyoshi, Moriya, Mutsu,
Nagasaki, Nagakute, Nagoya, Narita, Naha, Nantan, Natori, Naruto,
Ninohe, Nishio, Noda, Noshiro,
Okaya, Okayama, Okazaki, Omitama, Omura, Omuta, Ono, Onomichi, Osaka, Otaru,
Ojiya, Okegawa, Okayama, Osaka.
Sakai, Sakura, Semboku, Seto, Sasayama, Sapporo, Sasebo.

Tokyo, (Başkent),
Takasaki, Takahama, Takaishi, Tamba, Takeo, Toba, Toki, Tome, Toshima, Tsukumi,
Tomisato, Tsuyama, Towada, Toyota, Toyokawa,
Ushiku, Uto, Usuki, Uruma, Ukiha.

Yabu, Yamaga, Yamagata, Yatomi , Yokohama, Yokote, Yokohama, Yawata, Yamato, Yuzawa.

Niğde’nin ortaçağdaki adı...

Nahita,
Niğde,
Niğde’nin ortaçağdaki adı.
Niğde'nin antik adı Nahita'dır.
Bahçeli buluntuları ve Çamardı-Kestel'de ortaya çıkarılan kalay madeni, Niğde tarihinin M.Ö 5000 yılına kadar uzandığını gösterir.
Hitit ve Asur yazıtlarından M.Ö 1800 yılından itibaren, bölgede 1000 yıl süreyle Hititlerin yaşadığı anlaşılmaktadır. 


M.Ö 710 yılında Asurluların Hitit egemenliğine son vermesiyle bölge Friglere geçmiştir.  M.Ö 17 yılında Romalıların bölgeye gelişine kadar, Medler, Persler, İskender’in Helenistik Kapadokya Krallığı ve Bergama Krallığı yörede yaşamıştır. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Niğde, Bizans (Doğu Roma) toprakları içinde kalmıştır.          

Türklerin (1071) Anadolu’ya gelişi ile başlayan Selçuklu Devleti egemenliği 1308 yılına kadar sürmüştür. 1470 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğunun kesin hakimiyetine giren bölge Cumhuriyet dönemine kadar gelmiştir.

Bir şeyin varlığını kabul etmeme, yok sayma...

Yokluk,
Yok sayma.
Bir şeyin varlığını kabul etmeme, yok sayma.

Bir şeyin varlığı kabul etmeme, yok sayma ...

İnkar,
Bir şeyin varlığı kabul etmeme, yok sayma.

İnkar,
Arapça inkar
Yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma.
Kabul etmeme, tanımama.

Hastalıklı, sakat ...

Sökel,
Halk dilinde, sökel.
İng. sokelee.
Güçsüz, düşkün. 
Sakat (kimse).
Alil, Arapça, alil, (ﻋﻠﻴﻞ). 

Eski dilde, Hastalıklı, sakat.
Araz,
Dert,
Maraz, Maraza, Mutal.
Çor, İllet,
Sökellik,
Sayrılık,

Yarım,
Zort,

Salgın hastalıklar için;
Kırgan,(Gıran, gırgan),
Kırgın,
Salım,
Orta ağrısı,

Bulaşıcı ve ölümcül hastalıklar için;
Gezargi, Gezen, Sepici, Tırnık,

Uzun süren hastalıklar için;
Ingıraz, Karaağrı

Hafif hastalıklar için;
Mırıngırın, sözcükleri kullanılır.

Kum dökerek fala bakan kimse ...

Remilci,
Remil, Kum falına denir.
Arapçada Remil, kum falı demektir.
Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma.
Bu biçimde bakılan fal.

Remmal,
Kum falı bakanlara Remmal adı verilir.

Arapça, Remil (Kum),
Bir takım nokta ve çizgilerle gelecek hakkında bilgi vermeye uğraşma işidir.
Remile uğraşanlara Remmal (Kum döken. Remil döken. Diviner, Geomancer) denir.

Remil

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ