Bolu ilinde turistik bir göl ...

Abant,
Abant gölü,
Bolu'nun 34 km. güney batısında, Mudurnu’ nun 18 km. kuzeydoğusunda bir Tabiat Parkı içindedir. Göl alanı 125 ha. olup, 1328 m. yükseklikte heyelan set gölüdür. Abant Dağları üzerinde oluşan abant doğal gölü, birkaç küçük akarsu ve kaynak suları ile özellikle de kar ve yağmur suları ile beslenir. 

Köknar ve çınar ağaçlarından oluşan parktaki bu gölün en derin yeri 18 m. dir. Tabiat parkı içindeki gölün çevresinde su samurları, kızıl geyikler ile yabani hayvanlar ve Abant Alabalığı (Salmo Trutta Abanticus) olarak bilinen alabalık türü bu yöreye özgü hayvanlardır. Bu tabiat parkında doğal mantarlar bölgede özellik arzederler.

Fotoğraf: Murat Öztürk

Alıcı ve satıcıların fiyatları tek başlarına etkileyemecek kadar çok sayıda oldukları piyasa sistemi ...

Atomisite,
İngilizce : Atomicity.
Almancası : Atomisitât.
Fransızcası: Atomicité
Alıcı ve satıcıların fiyatları tek başlarına etkileyemecek kadar çok sayıda oldukları piyasa sistemi.
Alıcı ve satıcı sayısı hiç birinin tek başına piyasayı etkileyemeyeceği kadar çok olması.
Üretici ve tüketicilerin hiçbirinin piyasa fiyatını tek başına etkileyemeyecek kadar fazla sayıda olması durumunu anlatan tam rekabet koşullarından biri.

Alıcı ve satıcıların fiyatları tek başlarına etkileyemeyecek kadar çok sayıda olmalarına atomisite denir. Atomisite, piyasada tam rekabetin mevcut olabilmesi için gerekli şartlardan biridir. Üretici ve tüketicilerin hiçbirinin piyasa fiyatını tek başına etkileyemeyecek kadar fazla sayıda olması durumunu anlatan Tam rekabet koşullarından biridir.

Atomisitenin gerçekleştiği bir piyasada alıcı ve satıcılardan herbirinin arzettiği ve taleb ettiği miktarlar toplam arz ve talebin çok küçük bir kısmına tekabül eder. Alıcı ve satıcılardan hiçbiri, arz veya talebi arttırıp azaltmak suretiyle fiyatları etkilemek durumunda olamazlar.

Piyasada tam rekabetin varolabilmesi için gerekli olan koşullardan biridir. Atomisite, alıcı ve satıcıların fiyatları tek başlarına etkilemeyecek kadar çok sayıda olmalarıdır. Atomisitenin gerçekleştiği piyasada alıcı ve satıcıların her birinin talep ettiği ve arz ettiği miktarlar toplam arz ve talebin çok küçük bir bölümünü oluştururlar. Tam Rekabet şartlarından biridir.

Gemi omurgası ...

Karina,
İtalyanca carena.
İng. keel, bottom, carina.
Frn. (la) quille.
Bottom of The Vessel . Omurga.
Gemi teknesinin sürekli su altında kalan kısmıdır.
Bir teknenin sualtında kalan ıslak dış kısmı.

Gemi omurgası.
Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü. Omurga geminin inşa sırasında kızağa konan ilk kısmıdır. Gemilerin karinası yırtıldığı zaman su almasını önlemek için postaların iç kısmına ikinci bir kaplama yapılır. Buna double-bottom (dabılbatım) denir. Bu kısım safra ve yakıt deposu olarak da kullanılılır.

İnce bulgur ...

Simit, 
Pırpıl,
İnce bulgur.
Anasar,
Çılmık,
Du,
Düğü,
Düğürcük,
Fıtfıt, 

Işga,
Kırcı,
Setik,
Sümüt,
Şiplik,
Tabule,

Bulgur buğdaydan yapılan karbonhidrat kaynağı bir tahıldır. Temizlenmiş sert buğday yıkanarak iki ölçü su ile büyük kazanlarda kaynatılır. Suyu emen buğday taneleri süzülür ve güneşte kurutulur. Sonra ıslatılarak dibeklerde (taş havan) veya taş havuzlarda (dink) dövülerek kabuğundan, kepeğinden ayrıştırılır. 

Daha sonra tekrar güneşte kurutulur. Kurutulan bulgur kepeğinden, tozundan elenerek ayrıştırılır. Çeşitli boylarda kırılan bulgur pilavlık ve köftelik olarak sınıflandırılır. Pilavlık bulgur (Midyat) da kendi arasında ince, orta ve iri pilavlık olmak üzere üçe ayrılır. Bulgur genelde bez torbalarda saklanır. Bulgurun vücuttaki kanserojen maddelerin ve fazla kolesterolün atılmasına fayda sağladığı bilinir. Bulgurda bulunan B grubu vitaminler, folik asit, protein ve lifli yapısı sağlık açısından faydalıdır. Bulgur gibi buğdaydan yarma da yapılır. 

Özellikle eskiden köylerde en çok sabahları içilen yoğurtlu yarma çorbası ve düğünlerin ayrılmaz yemeği keşkek için hazırlanan yarma bulgur gibi aynı işlemlerden geçirilir. Ezilmiş buğdayın dış kabuğu (kepeği) giderilir. Kısaca biraz daha ezilmiş buğdaydır.

Kısır (Bulgur salatası), Sarımsaklı köfte, Çiğ köfte, Bulgurlu Köfte (Sivas), Mercimek köfte, Yoğurtlu bulgur köftesi, İnce bulgur pilavı, ince bulgur çorbası gibi lezzetler ince bulgurla yapılır.

Kısır tarifi;
Hatay-Antakya, Adana, Gaziantep ve Kilis kısırın çok sık tüketildiği bölgeler olup kadınların yaptıkları toplantılarda (altın günleri) ve ikindi çaylarında olmazsa olmaz mezesidir.

Malzemeler;
5 çay bardağı ince bulgur (simit).
4 diş sarımsak
1 demet yeşil soğan
Yarım bağ maydanoz, birkaç dal taze nane.
1 adet orta boy kuru soğan
1 çorba kaşığı tatlı biber salçası
1 çorba kaşığı domates salçası,
2 orta boy domates.
1 çorba kaşığı pul biber,
1 çorba kaşığı acı biber (Pul biber).
1 limon,
4 yemek kaşığı nar ekşisi
1 fincan sıvı yağ,
1 yemek kaşığı silme kimyon, tuz.
1 su bardağı kaynar su,

Marul veya haşlanmış asma yaprağı.
Hazırlanışı;
Ilık su ile yıkanmış ince bulgur kapaklı bir derin kaba konur. Üzerine kaynar suyu katınız ve kabın kapağını kapatarak 10 dakika kadar kaynatılır. Daha sonra bulgurun suyu çekmesi için ağzı kapalı şekilde bekletilir.

Bir tavaya sıvı yağı koyup, ısıtın. Üzerine ince kıyım yapılmış kuru soğanlar konur. Hafif ateşte kavurun. Soğanların üzerine salça ve baharatlar eklenip salçanın kokusu çıkana dek kavrulur. Tavanın içerisinde kavrulmuş malzemeyi derin kabda bekletilen bulgurun üzerine boşaltarak kaşıkla karıştırın. Yeşil soğan, maydanoz ve naneyi ince ince kıyarak bu harca katın. Malzemelerin üzerine nar ekşisini ekleyerek karıştırın. Bütün malzemeler karıştırma kabının içerisinde elle yoğrularak iç içe geçmesi sağlanır. Evet hazır olan kısır afiyetle yenmek üzere temizlenmiş marul yaprakları üzerine limon dilimleri ile yerleştirilerek servis yapılır.

Muş ovasında önemli bir kuş alanı olan sazlık ...

İron, 
Sazlıkbaşı,
İron-Sazlıkbaşı Sazlığı,
Muş ovasında önemli bir kuş alanı olan sazlık. Bu sazlığın diğer bir adı Sazlıkbaşıdır.
İron sazlığı, Bitlis-Muş karayolunun doğusunda, Güroymak ilçesinin kuzey doğusundadır. 

İron sazlığının çevresinde Altınova beldesi, Sazlıkbaşı, Özkavak, Gölbaşı, Budaklı köyleri bulunur. Sazlıkbaşı (İron) Sazlığı, çevresindeki dağlardan inen sularla beslenir. Alaca Balıkçıl (Ardeola ralloides) ve Küçük Alamecek (Rhodopechys githaginea) kuşlarının üremesi bu sazlıktadır.

Bu bölgede sıcak su ve içme suyu kaynağı bulunmaktadır. Bu kaynaklardan Budaklı köyündeki Germav kaplıcası en önemlisidir. Bu kaplıcanın su sıcaklığı 40 °C, PH değerleri 6,7 civarındadır. Romatizma, solunum yolu, sinir sistemi, sindirim sistemi, böbrek ve idrar yollarının tedavisi amacıyla kullanılmaktadır.

Ayrıca Muş bölgesinde mevcut diğer sulak alanlar şunlardır.;
Akdoğan-Hamurpet Gölü, Bulanık ovası sulak alanları, Kaz-Gaz Gölü, Haçlı-Kazan gölü ve Bulanık Şorgöl Sazlığıdır.

Muş ilinin gölleri (göl ve göletleri);
Kazan-Haçlı gölü, Akdoğan-Hamurpet Gölü, Keçan gölü, Kaz gölü, Bahri gölü, Çaygeldi göleti.

Muş ilinin su kaynakları;
Bingöl çayı, Hınıs çayı, Karasu, Liz Çayı, Arak çayı, Çar çayı ve Murat nehridir.

Muş ilinin ovaları ise Bulanık, Muş, Malazgirt, Liz ovalarıdır.

Protez, takma saç ...

Tupe,
Peruk,
Peruka,
İngilizce: toupee.
Fransızca: perruque.
Rusça: parik
Protez saç.
Takma saç.

Bir insanın saçları çok dökülüyorsa hoş olmayan görünüşü düzeltmek için bir çok metod tarih boyunca uygulanmış ve geliştirilmiştir. Peruk, Implant, Scalp Reduction, Stures, vb. gibi uygulamalar kullanılmıştır. Bunlardan saç ekiminin mümkün olmadığı durumlarda protez saç uygulaması kullanılır. Saçı tamamen dökülmüş veya seyrekleşmiş olan kadın-erkek, genç-yaşlı herkese uygulanabilir.

Saç protezi(tupe), başınıza ve saç yapınıza uygun olarak hazırlanır. Önce saçınızdan bir numune alınarak kafanızın kalıbına uygun from hazırlanır. Hazırlanan hava ve suyu geçiren bir deri üzerine numune saçlar tek tek yerleştirilir. Takma saç özel bir yapışkanla deriye yerleştirilir. Sonra saçlar istenilen tarzda kesilerek şekillendirilir. Tamamı insan saçından yapılan bu uygulamada özel bir yapıştırıcı solüsyonla saçsız veya seyrek saçlı bölgeye yerleştirilerek şekillendirildiği yöntemdir. Tıbbi bir operasyon gerektirmeyen ve geri dönüşü mümkün olan, kullanışlı, dayanıklı ve estetik bir uygulamadır.

Saç protezi kullanımı, tıpkı göz lensi ya da diş protezi kullanımı gibi olup hijyen kurallarına uyularak kullanılmalıdır.

Eski dilde aşırı, haddini aşan, ifrat eden ...

Müfrit,
Arapça: müfrit.
Arapça fart kelimesinden türetilmiştir.
Aşırı,
Fart,
İfrat eden.
Haddini aşan.
İfrat, çok aşırı olmak.
Aşırılık.
Taşkınlık.
Ölçüsüz ve taşkın hareket eden.
Gereğinden fazla, çok.
Mübalağalı.
Ekstrem.
Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren.
Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın.

Eski dilde yaradılış, huy, karakter, mizaç, davranış biçimi ...

Meşrep.
(Meşreb)
Arapça: Meşreb.
Yaradılış, huy, karakter,
Mizaç,
Davranış biçimi.
Yaratılış, tabiat.
Huy.
Adet.
Ahlak.
Gidiş.
Fehmetmek.

Manevi haz ve feyz alınan yer ve yol.
İçmek.
İçilecek yer.
İçme yeri.
Buradan da maşrapa kelimesi türetilmiştir.
Meşrebe,
Maşrapa.
Şuhmeşrep, Şen şakrak anlamındadır.

"Çile bülbülüm çile", "Yanık Ömer" gibi eserleri ile tanınmış Cumhuriyet döneminin Türk kadın ses sanatçılarından biri ...

Safiye Ayla,
Safiye Ayla Targan,
(14 Temmuz 1917, İstanbul – 14 Ocak 1998, İstanbul)
Cumhuriyet döneminin en tanınmış Türk kadın ses sanatçısı.
İstanbul’da 1907 yılında yetim olarak doğan Safiye Ayla 3 yaşında da öksüz kalmıştır. İstanbul Kağıthane semtindeki Darüleytamda (Sadabat sarayı) büyümüştür. İlkokuldan sonra, Bursa Kız Muallim Mektebini bitirmiştir. Bir süre öğretmen olarak çalışmış ancak öğretmenlik mesleğine devam etmemiştir. 

Müziğe karşı ilgisi piyano çalma ile başlamış ve sesinin güzelliği ile ilgi çekmiştir.
Besteci Mustafa Sunar, Yesari Asım Arsoy, Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Udi Nevras, Mesut Cemil ve Refik Fersan gibi ünlü bestekar ve söz yazarlarından musiki dersleri alan sanatçı yaşamı boyunca beşyüz plak doldurmuştur. 1950 yılında, udi bestekar, Şerif Muhittin Targan ile evlenmiştir. Cumhuriyet döneminin en tanınmış kadın ses sanatçılarından biri olan santaçının en büyük hayranı Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.

Çile Bülbülüm, Ah Bu Gönül Şarkıları, Niçin Baktın Bana Öyle, Bir İhtimal Daha Var, Menekşe Kokulu Yarim, Yanık Ömer gibi eserleri seslendirmiştir.

Kene ısırığıyla bulaşan ve çok tehlikeli birçok hastalığı taklit eden bakteri ...

Lyme,
Borreliosis.
Lyme hastalığı,
Lyme bakterisi. 

Kene ısırığıyla bulaşıyor

Kalp krizi, kronik yorgunluk, beyin tümörü, otizm gibi birçok hastalığı taklit eden çok tehlikeli hastalıklara neden olan bir bakteridir.

Dünyada gizli bir salgın hastalıktır. Romatizma benzeri bir sonuç doğurduğu gibi görünsede farklı belirtiler ve hastalıklar da olabilir. Bu hastalığın ilk belirtisi deride kenenin ısırdığı bölgede kızarıklıktır. Eklemlerde sıvı birikimi ve şişlik nedeniyle hareket kabiliyeti azalır. Lyme hastalığına erken teşhis yapıldığı zaman, bir ay gibi sürede antibiyotik tedavisi yapılır. Daha sonra uygulanacak tedvi karşılıksız kalacak ve kronikleşecektir.

Bu bakterinin kansere de neden olduğu yönünde bulgular bulunmuştur. Migren, Kronik baş ağrısı, Epilepsi, MS, Alzheimer, Parkinson, Otizm, Dikkat dağınıklığı, Kalp krizi, Kas hastalığı gibi hastalıkları taklit ederek büyük acılara neden olmaktadır.

ABD ve Almanya gibi ülkemizde de Lyme hastalığı çok yaygındır.

Afrika zencilerinin üst giysisi olarak kullandıkları, bol ve büyük entari...

Bubu,
Afrika Yerlilerinin Giydikleri Bol Ve Büyük Entari.
Afrika zencilerinin üst giysisi olarak kullandıkları, bol ve büyük entari.
Afrika, Dünyadaki Zenci nüfusun merkezidir. Çeşitli mahalli diller ve kültürler vardır.
Entari, Arabistan yarımadasına ve Kuzey Afrika'ya Türklerin yaydığı sanılıyor. 

Entari, bol kesimiyle, sıcak iklimlerde terletmemesi amacıyla pamuklu kumastan üretilir. Giyene hareket kabiliyeti sağlar. Arabistan' da  Thoub, Kuzey Afrika' da ise Galabia adıyla hem erkekler, hem de kadınlar arasında giyilir. 

Batı Afrika'da Bubu olarak kullanılmaktadır. Afrika'da bubu yalnız hanımlar tarafından tercih ediliyor. Angola'da erkekler, bubu' yu giymemektedir. Bubu Angola'lı hanımların ulusal giysisidir. Pazar günleri, ayin için en parlak ve canlı, rengarenk bubular giyinip, kilise giderler. Ev isleri yaparken içinde rahat hareket edebilmeleri, hamilelik dönemlerinde yeni kıyafet almadan, bolluğu nedeniyle bebeklerini kolaylıkla emzirmeleri avantaj sağlar. 

Daha çok atkı, bere örmekte kullanılan bir örgü türü ...

Selanik,
Daha çok atkı, bere örmekte kullanılan bir örgü türüdür.
Örgü türleri;
Lastik,
Atkı,
Ters, Düz,
Haraşo,
Selanik,

Selanik örgü, daha çok bebek giysilerinde, bere ve atkılarda çok kullanışlıdır. Örgü her iki taraftan lastik gibi gözüken fakat gevşek olan bir örgü türüdür. Çok basit olarak kes - al - at şeklinde yapılır. İlk ilmek her zaman boş alınır. Bir ilmek düz ve ip öne geçirilir. Çift ilmek, ikisi beraber alınır. Sonraki tek ilmek alınır ve üstüne ilmek atılır. Kısaca çift ilmeği kes, tek ilmeği al ve üstüne at şeklinde örgü örülür.

Eskiden kimi gezgin dervişlere verilen ad...

Abdal,
Arapça: Ebdal.
Gezgin derviş.
Eskiden kimi gezgin dervişlere verilen ad.
Derviş, 

Abdal, Ermiş, 
Kalender.
Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse.
Genel olarak gezginci dervişlere verilen ad.

Kendini Allah'a adamış.
Allah'a teslim olmuş, bu yolda çile çekmiş kimse. 

Yetmiş ermişe verilen ad. 

Abdal kelimesinin diğer anlamları;
Çingene.
Dilenci.
Davul, zurna çalan, çalgıcı.
Sünnetçi.
Yaşlı adam.
Tamahkar, açgözlü, cimri.
Serseri.
Avare.
Tembel.
Beceriksiz.
Deli.
İtibarsız.
Kul, köle.

Ardıç ağacının kozalağı ...





Efin,
Ardıç ağacının kozalağı.
Ardıç tohumu.
Ardıç meyvesi.
Haşhaş tohumu.
Ardıç kozalağı.
Çürük ceviz.
Ardıç ağacı;
(Juniperus).

Servigiller familyasından Juniperus cinsinden, iğne yapraklı, 8-10 m. boylanabilen, uzun ömürlü (600 yıl) bir ağaçtır. Kozalağın içeriğinde uçucu yağ, reçine, sakkoroz, C vitamini vardır.

Bu ağacın üremesi bir kuşa bağlıdır. Ardıç ağacının tohumları, efin (parlak siyah, kozalak şeklinde) yere düşer. Ardıç kuşu (Karatavuk, Çil bakal, Cırık) tarafından yenirse sindirim esnasında tohumlar açılır. Açılan tohumlar kuşun dışkısı ile toprağa karışarak çimlenir. Bu şekilde ancak üreyebilen ardıç ağacı doğada güç şartlarda yetişir. Ayrıca ardıç ağacının tohumları yemeklerde koku ve tat. vermek amacıyla kullanılır.

Bazı dinlerde eskiden beri kutsal bir ağaç olduğuna inanılmıştır. Bu nedenle bazı yörelerde bu ağacın dallarına bez, çaput bağlayarak dilek tutarlar. Hatta dalları bazı tekke ve zaviyelerde tütsü olarak kullanılarak güzel bir koku elde edilir. Ağacın odunundan güzel kalem olur. Dallarından elde edilen katran ise egzama ve uyuz hastalıklarının tedavisinde kullanılır.


Türleri;
Katran Ardıcı, Kokar Ardıç,
Adi Ardıç,
Bodur ardıç,
Finike Ardıcı,
Yüksek ardıç.

Yassı ve dar biçimli metal parça ...

Lama,
Frn. Lame,
Alm. Klinge, Blatt.
İng. Sheet of metal, lamina, plate, blade.
Yassı ve dar biçimli metal parça.

Küçük maden ya da cam şerit.
Silme.
Uzunluk eksenine dik kesitleri dikdörtgen olan, sıcak haddelenmiş çelik malzemelere genel olarak lama denilmektedir. Şerit biçiminde yapı demiri.

Genel kullanım amaçlı sıcak haddelenmiş yassı çelik çubuklardır. Tıraşlamada, dilmede, kesmede, kazmada kullanılan ekipmanların madeni kısımları bu lamalardan yapılır. Köprü ve Demiryolu işlerinde de çok kullanılır. Elektrik hatlarının nakledilmesinde, taşınmasında kullanılan direklerin imalatında uzun ve yassı demir veya çelik parçalardır.

Lama Demiri olarak bilinen malzeme, çelik konstrüksiyon işlerinde ana taşıyıcı olarak kullanılmaktadır. Diğer demir türlerine göre daha az tercih edilen lamalar diğerlerine göre daha etli görünümünde ve kullanım alanları kısıtlıdır.

Çeşitleri;
Parlatma laması, 

Şekil verme laması, 
Delgi laması, 
Çelik lama (TS EN 10058 ; DIN 1016, 1017, 1543). 
Silme, 
Paslanmaz Lama.
304, 316 Kalitede Paslanmaz 


Lama kelimseinin diğer anlamları:
Tibetlilerde ve Moğollarda Buda rahibi.
Amerika'da yetişen ve devegiller familyasından olan bir hayvanın ismidir.
Tibet ve Moğolistanda Buda rahibi ve üstad, üstün kişi anlamlarına da gelmektedir.

Nazar değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir bitki ...

Üzerlik,
Latince Peganum harmala.
İngilizce harmala, wild rue.
Nazarlık otu.
Nazarotu.
Nazarlık.
Nazar değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir bitki.
Tütsüsü nazara iyi geldiğine inanılan kokulu bir ot, bitki.
Bu bitkinin tohumlarından yapılan nazarlık veya süs olarak kullanılan eşya.
Mavi boncuk, atkestanesi, muska gibi çocuk üstüne takılan nazarlıklarla beraber kullanılır.
Parkinson hastalığına ve uykusuzluğa karşı faydalıdır. 

 
Tohumları bulunan beta karbolin alkaloitleri nedeniyle mera hayvanlarında felce neden olur. Hindistan’da afrodizyak olarak kullanılmaktadır. Cinsel gücü ve isteği arttırdığına inanılmaktadır.  Demirdikenliler familyasından sedef otugillerden, yaprakları almaşık, çiçekleri yeşilimsi - beyaz renkte, çok dallı bitkidir. Susama benzeyen, basık küre şeklinde olan tohumları acı, halk hekimliğinde tedavi amaçlı kullanılır.

Bu ot tütsü olarak kullanılır. Asya, Afrika ve Amerika’nın sıcak bölgelerinde çok yetişir. Yurdumuzda ise Orta Anadolu’da yetişir. Meyveleri toplanıp, kurutularak nazarlık yapımında kullanılan, 30-40 cm. boyunda çok yıllık, otsu bir step bitkisidir.

Şam tatlısı olarak bilinen bir tatlı ...

Şambali,
Şambalı,
Şam tatlısı,
Şambaba,
Baba tatlısı,
Şambalı tatlısı arap mutfağından gelir.


Şam tatlısı olarak da bilinen Şambali tatlısının tarifi şöyledir.
Malzemeler;
1 su bardağı un,
2,5 su bardağı irmik.
1 su bardağı toz şeker,
1 su bardağı yoğurt.
1 çay bardağı sıvı yağ,
1/2 çay bardağı süt.
2 paket vanilya,
1 paket kabartma tozu.
50 gr badem. 

(Bademler sıcak su içerisinde 5 dakika bekletilerek kabukları soyularak kullanıma hazır hale getirilir.)

Tatlının yapılışı;
Önce tatlının şerbetin, 2 su bardağı toz şeker ile 2 su bardağı su bir tencerede kaynatılır. Şerbetin içine bir dilim limon eklenerek 1-2 dakika daha kaynatılır. Hazırlanan şerbet ocaktan alınarak soğ soğumaya bırakılır.

Şeker, sıvıyağ ve yoğurt bir kap içerisinde iyice çırpılır. İçerisine irmik, süt, vanilya ve kabartma tozu eklenerek tel çırpıcı ile iyice çırpılır. Un, azar azar karışımın içerisine ilave edilir. Bu esnada çırpma işlemine devam edilerek hamur haline getirilir. Şambali hamuru, margarinle yağlanmış tepsiye boşaltılarak üzeri düzeltilir. Önceden hazırlanmış bademler hamurun üzerine eşit aralıklarla batırılır. Fırın önceden 180 °C ' ye ısıtılır. Tepsi fırına atılarak üzeri nar gibi kızarana kadar 30-40 dakika pişirilir. Fırından çıkan tatlı, ılıması için biraz bekletilir. Sonra dilimlere ayrılır. Üzerine önceden hazırlanmış ılık şerbet dökülür. Şambali tatlısının yanında dondurma güzel gider.

Eskiden bu tatlıyı dilimler halinde okul önlerinde 25 kuruşa seyyar tatlıcılar satarlardı. Bu tatlıyı en iyi de rahmetli Kadim Emmi yapardı. Eskiden olduğu gibi halen seyyar tatlıcılar aracılığı ile satılır. Ramazan aylarında özellikle yapılmaktadır.

Gübrelerini toplamak üzere güvercinler için yapılan kule ...

Abam,
Gübrelerini toplamak üzere güvercinler için yapılan kule.
Güvercin gübresi, Avrupa'da 16., 17. ve 18. yüzyılda çok değerli bir kaynak olarak kabul edilmiştir. Güvercinin gübresi, çiftlik gübresine göre çok daha etkili olduğu düşünülmektedir.  

Güvercin gübresine Güherçile yani potasyum nitrat olarak kullanılırdı. Bu ise gübre, roket itici yakıtı ve havai fişeklerin üretiminde kullanılır. Ayrıca kükürt ve odun kömürü ile belirli oranlarda karıştırılırak karabarut yapılırdı. Bu nedenle tarih boyunca çok kıymetli bir ürün olmuştur. Bu gübre kıymetli olduğu için eski devirlerde silahlı muhafızlar tarafından çalınmaması için korunmaktaydı. Gübreler genel olarak güvercin evlerinde, yani güvercinliklerde toplanırdı. Buralar silahlı kişiler tarafından korumaya alınmıştır. Ayrıca bir çok kaynakta da belirtildiği üzere güvercinlerin gübrelerini abam denilen özel yapılmış gübre toplama kulelerinden faydalanmışlardır. Bu kulelerde yılanların girmemesi için hiç pencere yoktur. Her sene toplanan gübreyi dışarıya almak için bir kapısı vardır. 

İngiltere'de 16. yüzyılda güvercin gübresinde bulunan güherçile, barut'un temel maddesini oluşturmaktaydı. Bilinen tek kaynak güvercinlerdi. Bu nedenle son derece değerli bir meta olarak kabul edildi. Hatta İran'da, güvercin eti yemek yasaktır. Ülkenin bir çok yerinde güvercinlikler kurulmuş ve bu güvercin evlerinden gübreleri toplamak için abam denilen özel kuleler yapmışlardır. En pahalı ve kıymetli gübredir. Fazlası ağaçları yakar.  Yoğun miktarda azot içerir. Bu nedenle barutun ham maddelerinden birisi olarak güherçile üretiminde kullanılmıştır. Güvercin pisliği, gübrelerini toplamak için güvercinler için yapılmış abam denilen bu kuleler alçı ile kaplanmış tuğladan yapılan kulelerdir. 

Büyüklüğü insanı şaşkınlığa uğratacak büyüklüktedir. Dev bir satranç taşını andıran yapıların içinde kat kat güvercin yuvaları bulunur. Ancak bu kuleler güvercinlerin beslenmesi ya da üremesi için yapılmamıştır. Civardaki kavun tarlalarında gübre kullanılmak üzere güvercin sağlamak için yapılmış. Sadece yılda bir kere gübreyi toplamak için açılan bir kapısı var. Yapı malzemesi olarak kil, saman ve tuz kullanılarak yapılan kerpiçlerle bu kulelerde gece ve gündüz arasında görülen aşırı ısı farkları dengelenmiştir. Bir arada yaşayan yüzlerce güvercinin akustik sorunu bu malzemeler kullanılarak giderilmiştir. 

Diyarbakır karpuzlarının yetiştirilmesinde güvercin gübresi kullanılıyor ve karpuzun tadı ve büyüklüğü 50-60 kilogram olmaktadır. Diyarbakır'da da eskiden güvercin gübresi ihtiyacını karşılamak üzere yabani güvercinler için kuleler yapılmıştır. Boranxane, Boranhane denilen bu kuleler dicle nehri kenarındaki köylerdedir. Yabani güvercinlere de Boran denir. Zazaca boron kelimesinden gelmektedir. Günümüzde halen içinde güvercinler beslenen kuleler, apartmanlar vardır ve tarımda kullanılmaktadır. 

Gıda maddesi ve gıda ile temasta bulunan malzemelerin mevzuata ve izin verilen özelliklerine aykırı olarak üretilmesi ...

Tağşiş, 
Arapça: tağşiş.
İngilizce dabasement, adulteration.
Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma.
Katıştırma.

Karıştırma , saflığını bozma.
Ayarını düşürme.
Tahlit, Karıştırma.
Kıymetli bir şeyi kıymetsiz bir şey ile karıştırma.
Gıda maddesi ve gıda ile temasta bulunan malzemelerin mevzuata ve izin verilen özelliklerine aykırı olarak üretilmesine tağşiş denir.

Gıda maddesinin kendisinde olmayan özelliklere sahipmiş gibi gösterilmesine ise taklit denir. Tağşiş edilen bir gıda maddesinin besin değeri düşer. Gıdada bulunan bir madde yerine aynı değeri taşımayan, değeri düşük başka bir madde konulur veya katılır.
Bir gıdanın veya malzemenin özelliklerini bozacak bir şeyle karıştırılması, hile.

Belirlenen seviyeden fazla miktarda boya, konservatif katkı maddelerinin katılmasıdır.

Süt ürünlerine (peynir, tereyağ, yoğurt), su, jelatin, bitkisel yağ karıştırılır. Mısır şurubu ve karpuz konsantresi pekmeze katılarak besin ve ekonomik değeri düşürülerek kazanç sağlanır. Bulgura boya ve yapay gıda boyası, kırmızı toz bibere kiremit tozu, pul bibere renklendirilmiş talaş da katılarak tağşiş yapılabilir. Esas beslenme için gerekli kırmızı etler için eşek, tavuk, sakatat ve domuz eti katılarak tağşiş yapılmaktadır. 

Fermente dana sucuk olarak satılan ürünlere tükürük bezi (baş eti) katılarak tağşiş yapılmaktadır.

Ayrıca hayvan yemlerine zehirli ve zararlı olabilecek madde, yabancı ot tohumu, besleme değeri olmayan madde, emniyetli olmayan pestisit veya kimyasal madde karıştırılabilir. Buda bir tağşişdir. Yani yemdeki değerli maddelerin tamamı veya bir kısmı yerine daha az değerli maddelerin katılması işlemidir.

Birde milletin can damarından girilir. Zayıflama ve cinsel gücü artırıcı takviye edici gıdalarda tağşiş yapılır ki çok tehlikelidir. Bu tür ürünlere zayıflatmak amacıyla insan sağlığına zararlı olan sildenafil ve sibutramin katılır ki dikkat etmek gereklidir.

Hint mitolojisinde dişi şeytanlara verilen ad...

Sakini,
Hint mitolojisinde dişi şeytanlara verilen ad.
Varca: Hint mitolojisinde, tanrıların şeytanlara karşı kullandıkları silah.          
Viechtitsa: Hint mitolojisinde, genç erkekleri aşırı derecede tahrik ettiğine inanılan dişi iblis.   
Yukshee: Hint mitolojisinde, şehvetli olduğu için sevgilileri iktidarsız duruma getiren dişi iblis.   
Teşup: Hint mitolojisinde, Huri kökenli fırtına tanrısı. 

Şakti: Hint mitolojisinde, tanrıların eşleri olan tanrıçalar özgü etkin kadın enerjisi, tanrıların özellikle Şival’in dişil enerjisi.
  
Rati: Hint mitolojisinde, şehvet tanrıçası.                     
Lha-Mo: Hint mitolojisinde, dişi şeytanları yöneten tanrıça.          
Daitya: Hint mitolojisinde, kurban törenlerinde huzuru bozarak tanrılara isyan eden dişi iblislere ve şeytanlara verilen ad. 
Gölge: Şeytan   
 

Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri ...

Çenek,
Fekçe,
Filka,
Arapça: filka.
Fransızca: le cotyledon,
İngilizce: cotyledon,

Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri.
Böceklerde ağzın iki yanında bulunan parçalayıcı sert organ.

Çenek kelimesinin diğer anlamları;
Tohumda embriyoyu kaplayan etli bölüm.
Kotiledon,
Tohum yaprağı.
Tohumun yapısındaki bitki taslağında bulunan yapraklardan her biri.
Tohumlu bitkilerin tohumlarının çimlenmesiyle oluşan embriyonun ilk yaprağı veya yaprakları, kotiledon.
Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş.

Eskiden bilinen, adı geçen, sözü geçen anlamında bir sözcük ...

Mahut,
(Mahud)
Arapça: mahud.
Vaad edilen.
Söz verilen.
Aşina,
Belli olan.
Bilinen, Belli.
Mezkur, sözü geçen.
Malum, 

Maruf, 
Bilinen, bilindik.
Herkesçe bilinen, tanınan, belli, sanlı.
Ünlü, tanınmış.
Eskiden bilinen, adı geçen, sözü geçen anlamında bir sözcük.
Fena bilinen kadın.
İki şahıs arasında bilinen.
Eskimiş, kanıksanmış.

Kuyruğu ve yelesi beyaz olan at ...

Akkanat,
Ata, atın donuna, yelesinin ve kuyruğunun rengine göre değişik isimler verilir. Bunlar;
Don: Atın rengine don denir.
Akkanat: Kuyruğu ve yelesi beyaz olan at.  
Ahreç: Kuyruğu ve yelesi siyah olan, beyaz ve kırmızı renkli vücuda sahip atlar.
Doru: Gövde kahverengi, yele, kuyruk ve ayakların uçları kara olan atlar.

Yağız: Kara renkli at (Kuzguni, Donuk, Kirli yağız)
Kula: Gövde koyu sarı, yele, kuyruk ve ayakların uçları kara. 
Al: Kırmızıya çalan kestane renginde at. 
Kır: Koyu kıllarla karışık ak kıllı atlar. 
Boz: Al don üzerine ak kıllı atlar.

At türlerinden bazıları; 
Arap atı, İngiliz atı, Çin atı, Ahal Teke atı, Midilli atı.

Erkek At'a aygır, Dişi At'a kısrak, Atın yavrusunda Tay denir. 
Yumurtaları alınmış ata ise Beygir denir. 
Erkek eşek ile dişi atın çiftleşmesiyle doğan At'a katır denir. Bu çifleşme ters olursa yani erkek at ile dişi eşek çiftleşmesiyle doğan At'a Ester denir. 
Genel olarak eşek ile atın birleşmesi sonucunda doğan hayvana Katır denir.

Yüz örtüsü, peçe ...

Nikap,
Peçe,
Bürka,
Burka, 
Arapça: Nikab.
İngilizca: Veil,
Fransızca: Voile,
Almanca: Schleier.

Yüz örtüsü,
Maske, Sır, Perde, Yaşmak, Bürgü,
Vasvasa,
Peçe.

Türban:
Çarşaf, Kara çarşafın bir tamamlayıcısı, aksesuar.
Eskiden Kadınların sokakta yüzlerine örttükleri ince siyah örtü,
Kamufle eden kıyafet, tebdil kıyafeti.
Kadını tüm kötülüklerden koruyan veya kadınlığı belirleyen örtü.

Hindistan ve Sri Lanka' da yaşayan bir halk ...

Tamiller,
Tamiller (Tamilar); Hindistan'ın güneyinde bulunan Tamil Nadu eyaletinde ve Sri Lanka'nın kuzeyinde yaşayan, Tamilce dilini kullanan etnik bir gruptur. Tamillerin çoğu Hindudur. Müslüman ve Hıristiyanlar azınlıktadır. Tamillerin nüfus 80 milyon dolayındır. 
Hindistan ve Sri Lanka’da yaşayan Tamiller yaklaşık 2 bin yıllık yazılı bir geleneğe sahip olan Tamil dili, klasik bir edebiyata kavuşan ilk Hint dili özelliğini taşıyor. 

Halk olarak Tamiller tarihte müzik, heykel ve mimari alanında önemli eserler verdiler. Sri Lankadaki tamillerin bağımsızlık mücadelesi olarak başlatılan 2009 yılındaki kanlı savaşta liderleri Velupillai Prabhakaran'i kaybettiler. Tamil kaplanları olarak tüm dünyaca tanındılar.

Karabük' ün bir ilçesi ...

Eflani,
Karabük'ün ilçeleri;
Eskipazar,
Karabük,(Merkez ilçe).
Ovacık,
Safranbolu,
Yenice,
Eflani,
Eflani ilçesinde hindi heykeli bir sembol olarak kullanılmıştır. Hindi üretimi önemli olup her yıl hindi festivali yapılır.

 İlçe tarihi eserler ve kalıntılar açısından zengindir. Görülmeye değer kaya mezarları, su kemerleri, türbeler, tümülüsler, höyükler ve mağaralar vardır. Eflani ilçesine bağlı 2 belde ve 270 köy vardır.
Göl ve göletleri;
Bostancılar - Ortakçılar gölü,
Eflani gölü,
Esencik 
(Kulüp Köyü),

Karabük; Batı Karadeniz Bölgesindedir. Kastamonu, Bolu, Bartın, Çankırı ve batısında Zonguldak illeriyle komşudur. Karabük, 1927 tarihinde Zonguldak iline bağlı Safranbolu'nun Öğle beli köyünün bir mahallesidir. 1934 yılında Ankara-Zonguldak Demir yolunun (TCDD) açılmasıyla günkü istasyonun olduğu yer Karabük olarak belirlenmştir. Karabük bu şekilde coğrafi yerini alırken Demir Çelik fabrikasının da buraya kurulmasıyla önemli bir merkez olmuştur.Karabük, 6 Haziran 1995 yılında, Çankırı’nın Ovacık ve Eskipazar ilçeleri ile Zonguldak’ın Eflani, Safranbolu ve Yenice ilçelerinin birleştirilmesiyle Türkiye’nin 78. ili olmuştur. Nüfusu 218500 (2009).

Hindistan kökenli evcil bir sığır türü ...

Zebu,
Hindistan kökenli evcil bir sığır türü.
Hörgüçlü bir sığır türü.
Latince zebu.

Bos indicus sığırı.
Bilimsel adı, 
Bos primigenius indicus .
Zebu, Hindistan'ın yanı sıra Asya'ya ve Tropikal Afrika ile Madagaskar'a özgüdür. 
Boynuzlugiller familyasından, memeli bir hayvandır. 

Öküz gibi evcil ve geviş getiren, iyi bir yük hayvanı olup sürüler halinde yaşamayı seven, sığır büyüklüğünde, uysal ve dayanıklıdır.  Omuz üstü belirgin hörgücü ve büyük gerdanı ve güçlü kas yapısına sahiptir. Sarkık kulaklı, omuz ve boyunları üstünde bir hörgüçleri olan bu hayvanların beyaz, kahverengi, siyah ve gri renkleri vardır. 

Aver öküzünün atası sayılan sığırların türleri;
Boran, Baggara, Brahman, Butana, 
Gir, Guserat, 
Kangaham, Kankrej, Kenana, 
Kırmızı Sindhi, Sahiwal,
Nelore Sığırı, Ongole,  Zebu, gibi adlarla bilinen ırkı vardır. 

Afrika'nın güney ucundaki burnun adı ...

Ümit Burnu,
Cape of Good Hope,  
Kaap die Goeie Hoop, 
Kaap de Goede Hoop, 
Cabo da Boa Esperança
Afrika'nın güney ucundaki burnun adı .
Güney Afrika, Cape Yarımadası'nın güneyindeki uç noktası Ümit Burnudur.
Denizden 245 m. yükseklikte olup batısında False koyu vardır.  

Afrika'nın en güneydeki noktası olduğu bilinir. Afrika kıtasının güney uç noktası 160 km daha güneydoğuda,   Agulhas Burnu'dur.  

Portekizli Kaşif Bartolomeu Dias tarafından 1488 yılında keşfedilen Ümit burnuna önce Fırtınalar Burnu adını verdi. Tarihçilere göre fırtınalar burnu adının gemicilerin moralini bozabileceği için değiştirildiğidir. Bazı tarihçilere göre de Portekiz Kralı II. Joao tarafından Ümit burnu olarak değiştirildiği şeklinde anlatılmıştır. Ümit burnunun bir tarafında Atlantik okyanusu diğer tarafında Hint okyanusu vardır.

Padişahların vezirlerine seslenirken kullandıkları sözcük ...

Lala,
Padişahların vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz, deyim.
Lala, Farsça bir kelimedir. Kul, köle, hizmetkar anlamındadır.
Padişahların sadrazamlara hitap ederken kullandıkları sandır. Padişah ise Osmanlı Devleti'nde devlet başkanına verilen unvan, hükümdar, sultan demektir.

Lala kelimesinin diğer anlamları şu şekildedir;
Çocuğun bakım, eğitim ve öğretimiyle görevli kimse.
Saraya alınan acemilerin terbiyesine memur edilenler.
Halk arasında Osmanlı döneminde konak ve evlerde çocukların yetiştiren görevlilerdir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde sadrazamlar için Atabek anlamında lala tabiri kullanılmıştır.
Şehzadelerin özel eğitmenleri.
Aptal.
Köle,

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ