Su geçirmez muşambadan yapılan yağmurluk. ..

Gamsele, 
(Rumca.)
İngilizce, Oilskin, oilskins,  
Pek ince muşamba. 
Bu muşambadan yapılmış elbiseler, Yağmurluk,
Anorak, Raincoat, Rainproof, Slicker, Trench coat, Waterproof.

Kauçuktan yapılmış, su geçirmeyen yağmurluk.
Su geçirmez muşambadan yapılan yağmurluk. 
Kauçuklu yağmurluk,
Yağmurdan korunmak için üste giyilen giysi, trençkot.
Kauçuktan yapılmış, su geçirmeyen yağmurluk.
Fransız Ginesi’nde, Cayenne’de François Fresnau tarafından yapıldı. Fresnau, 1747 yılında, Aprouage’de, kauçuk ağaçlarını gördü. Eski bir pardösünün dış yüzeyini, bu ağaçların salgısıyla tamamen sıvayarak su geçirmez hale getirdi.
1821 yılında Covent Garden’da G.Fox tarafından ilk yağmurluk pazarlandı. 

Aynı günlerde, Charles Macintosh adlı bir İskoçyalı, Glascow’ da kumaşları kauçuk nafta eriyiğine batırarak su geçirmez hale getirmeyi başardı. Bir süre sonra, Edinburgh Üniversitesi’nden genç bir kimya öğrencisi, James Syme, katrandan elde edilen bir maddenin yardımıyla kauçuğu daha iyi eritebilmeyi başardı.
Charles Macintosh, derhal bu yöntemin haklarını satın aldı ve 1823 yılında patentini tescil ettirdi. Hemen arkasından da su geçirmez kumaş üretimini başlatarak, dünya çapında bir isim oldu.

1830 yılında kauçuk eşya üreticisi Thomas Hancock ile karşılaştı ve ikisi bir arada seri olarak yağmurluk üretimine geçtiler. Macintosh-Hancock işbirliğiyle hazır yağmurluklar piyasaya sürüldü. Ancak bunlar zamanla koku yaptığı için başarılı olamadı. 1850 yılında Lancashire’den Joseph Mandelberg ilk kez kokusuz yağmurluk yapmayı başardı.

Myanmar (Birmanya) halk dininde, yaygın olarak tapınılan kutsal ruh ...

Nat,
Myanmar (Birmanya) halk dininde yaygın olarak tapınılan bir grup ruha verilen ad.
Güneydoğu Asya ülkelerinde tapınılan kutsal ruh.
Myanmar-Birmanya-Burma (Eski Burma Sultanlığı).
Çin, Hindistan, Tayland, Laos, Bangladeş, ülkeleri komşularını oluşturur. Birmanya Bengal ve Andaman Denizi Körfezi boyunca uzun ve kesintisiz sahili olup 
 yüzölçümü  261.227 km ²'dir. Güneydoğu Asya'daki en büyük ikinci ülkesinde Budizm dini hakimdir. Budizm'de hedef nirvanaya ulaşmaktır. Birmanya'da animistik inançlar (cansız nesnelerinin ruhlarının olduğu) ile Budist inançlar karışıktır. 

Birmanya'da kişilere zarar vermek isteyen kötü ruhlardan korunmak için nats denilen, kutsal ruhlara inanırlar. Birmanya'da evlerde bu ruhlar için buda heykeli ve sunaklar vardır.

Memelilerde protein metabolizmasının son ürünü olan ve idrarla dışarı atılan azotlu madde. ..

Üre,
Yunanca Oyria, 
Alm. harnstoff, 
Fr. uree,  İng. urea.

Karbamid (karbamik asidin de amidi).
Organik bir bileşik.
Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde. Üre, vücudumuz için son derece zararlıdır. Memelilerde ve diğer hayvanlarda amino asitlerin yıkımı ile oluşan boşaltım maddesi; idrarın esas organik maddesi. 

Yediğimiz ve içtiğimiz tüm besinlerle vücudumuza giren azotlu maddenin yanması ile üre meydana gelir. Üre, böbrekler tarafından idrar yoluyla atılır. Ancak böbreklerin işlevini yerine getirmemesi durumunda kanda birikir. Ciddi sağlık problemlerinin görülmesine neden olur. 

Ürenin ilk defa 1773 yılında keşfedildiği bilinir. Wöhler tarafından 1828 yılında keşfediilmiştir.
En çok gübre ve hayvan yemi olarak kullanılan üreden ilaç ve plastik yapımında faydalanılır. Üre asit ve tuzlarla bir takım katılma bileşikleri, bazı asitlerle de kondensasyon ürünleri veya üreidleri verir. Naftalinin türevleriyle verdiği bileşikleri terapide kullanılır. Boya üretiminde de kullanılan üre aynı zamanda bitkiler için bir besin kaynağıdır. 

Panama'da yaşayan kızılderili bir halk. ..

Kunalar,
Guaymiler,
Çokolar, 
Panama'nın gerçek halkı Kunalar, Guaymiler, Çokolar ve başka Yerli kabilelerden oluşur.  Bölgeye Avrupalı kaşifler XVI. yüzyılın başında geldi. 

İspanyol Vasco Nunez de Balboa 1513 yılında Panama Kıstağı'nı geçerek Büyük Okyanusu ilk gören Avrupalı oldu. İspanyollar Panama kentini kurdular ve kıstağı boydan boya aşan yolu açtılar. Bu yoldan, yük hay­vanları ve kölelerden oluşan kervanlarla Gü­ney Amerika ve Filipinler'deki İspanyol kolo­nilerinde ele geçirdikleri altın ve gümüş hazineleri taşıdılar. Karayib Denizi kıyıların­dan yola çıkan İspanyol kalyonları bu hazine­leri Avrupa'ya götürdü. Bu dönemde sık sık korsan saldırılan olurdu.  

Bugün Ekvador, Kolombiya, Panama ve Venezuela topraklarında yaşayan halkın Simon Bolivar'ın önderliğinde İspanyollar'ı ül­kelerinden çıkarmasından sonra, 1821 yılında Pa­nama bağımsızlığını ilan etti ve birkaç ay sonra bir eyalet olarak Kolombiya ile birleşti. 1879 yılında Panama'da kanal açılması ciddi ola­rak gündeme geldi. Fransa, İngiltere ve ABD bu konuyla yakından ilgilendiler. Panama 1903 yılında ABD desteği ile Kolombiya'dan ayrıl­dı. 1903 yılında kanalın açılma ve işletilmesini ABD' ne bırakan bir antlaşma imzaladı. 

Ayrıca, ülkede karışıklık çıkarsa ABD' ne müda­hale hakkı da tanıdı. ABD bu hakka dayana­rak birçok kez Panama'ya askeri müdahalede bulundu. Askeri darbeler, hileli seçimler sürdü. 1982 yılında Ulusal Savunma Güçlerinin başına geçen General Manuel Antonio Noriega, seçimle gelmiş ülke yöneti­cilerini hiçe sayarak Panama'yı fiilen yönet­meye başladı. 

Adı uyuşturucu kaçakçılığına, adam öldürme olaylarına ve çeşitli yolsuzluk­lara karışan Noriega, ABD'nin uyguladığı mali ambargoya karşın, gücünü baskıyla ko­rudu. 1989 yılının Mayıs ayında genel seçimleri geçer­siz sayarak kendi adayını başkan ilan etti. 1989 yılının Aralık ayında Noriega yönetimi, ABD güçle­rinin Panama'yı işgal etmesiyle son buldu.

İddiaya tutuşma, bahse girme, iddia ...

Rihan,
İddia,
Sav,
İddia etmek.
Bahse girmek, bahis tutuşmak;
Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma.
Üzerinde konuşulan şey, konu.
Kendinde olmayan bir yeteneği, bir durumu varmış gibi gösterme.


İki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması...

Oksimoron,
İngilizce: oxymoron.
Fransızca: oxymore.
Türkçeye Fransızca' dan geçmiştir.
Yunanca oxus (keskin) ve moros (aptalca) sözcüklerden türetilmiştir.
Tezat söz sanatı.
İki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması.

Birbiriyle çelişen ya da zıt iki kavramın, anlamı kuvvetlendirmek için bir arada kullanılmasıdır.
Tezat sözler ile yapılan bu sanat, cümle bazında olursa paradoks adını alır.
Birbiriyle çelişen iki unsuru, fikri bir arada bulunduran önermeler bir oksimoron oluşturur.
Yaşayan ölü,
Öldürücü Şevkat.
Karanlık ışık,
Orijinal kopya gibi.
Korkunç güzel,
Bilim-kurgu,
Yaşayan ölü,
Kötü şans,
Sıcak buz,
Bakar kör, Sessiz çığlık,
Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi birleşemeyecek ters kavramların bir araya getirilmesine oksimoron adı verilir.

Tabanca atışıyla bir yarışı başlatan çıkış hakemi ...

Starter,
Yarışa başlama işaretini veren görevli.
Yarışlarda çıkış işaretini veren hakem.
Tabanca atışıyla bir yarışı başlatan çıkış hakemi.
Çıkışçı,
Başlama hakemi.
Start veren hakem.
Başlayan veya başlatan kimse;

Mesela, Kano yarışlarını başlatma;
Kanoların çıkış yerleri kura ile belirlenir.  
Kanolar, burunları çıkış çizgisinin üzerinde olacak biçimde sıralanırlar. Çıkış hakeminin-Starter, hazır komutu vermesinden 2 sn sonra ateşlenen tabanca çık,  komutu anlamını taşır ve yarış başlar. 2 sn’ lik süre içinde (hazır komutu) küreği suya değdiren yarışmacı hatalı çıkış yapmış olur. Bu durumda yarış tekrar başlatılır. İkinci kez de aynı hata yapılırsa, kim olduğuna bakılmaksızın yarıştan diskalifiye edilir. Çıkıştan sonra ilk 15 m. içinde küreği kırılan yarışmacı olursa, bütün kanocular geri çağrılarak, kürek değiştirilir ve yarış tekrar başlatılır.

Dinleti ...

Konser, 
Fransızca: concert. 
İngilizce: consert.
İtalyanca: concerto.
Dinleyici topluluğu karşısında yapılan müzik icrası.
Sanat eserlerini bir topluluğa çalma veya söyleme.
Sanatçının müzik eserlerini bir topluluğa çalması veya söylemesi, konser.
Sürekli gürültü.
Dinleyicilere müzik parçaları çalmak veya söylemek.

Dinleti salonu: Auditorium.

Konservatuvar(Konservatuar):
Fransızca: conservatoire.
Müzik, bale ve tiyatro öğretimi yapılan okul.

Kaplarda su nedeniyle oluşan tortu...

Bar,
Kaplarda su nedeniyle oluşan tortu.
Beyaz küf,
Pas,
Çökelti,
Kalıntı,

Deniz sularının ve içsuların diplerinde, kapalı çukurlarda ya da çatalağız ve koyak tabanlarında dışgüçlerin etkisiyle aşınıp taşınan her tür kırıntılardan oluşma yığıntı.
Tortulaşma.

Bar kelimesinin yörelerimizde halk dilindeki diğer anlamları;
Anadolu' nun doğu ve kuzey bölgelerinde en çok erzurum yöresinde el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu.
Halter sporunda ağırlığı oluşturan kiloları birbirine bağlayan metal çubuk.
Sayrılık; Hastalık sırasında dil üzerinde görülen beyaz renkli tabaka, pas.
Danslı, içkili eğlence yeri.
Yağmurdan sonra toprağın yüzünde görülen beyaz tabaka.
Ayaküstü içki içilen meyhane.
Atıştırmalık, snack.
Hava basınç birimi.
Barınacak yer, barınak.
Cam bilye.
Halterde kaldırılması gereken alet.
Kale, duvar.
Sirke, pekmez gibi sulu yiyeceklerin üzerinde oluşan köpük.
Yemiş.
Yük,
Çubuk.

Durgun sularda ve havuzlarda yetişen geniş yapraklı bir su bitkisi ...

Nilüfer,
Nymphaea.
Nenuphar,
Water lily, Weisse Teichrose,
Beyaz Nilüfer (Nymphaea alba),
Sarı Nilüfer (Nuphar luteum),
Nymphaea, nilüfergiller (Nymphaeaceae) familyasına bağlı bir su bitkisi cinsidir. Nilüfergiller familyasından nymphaea ve nuphar cinsinden su bitkilerine Nilüfer çiçeği denir.

Su Zambağı,
Sugülü.
Su zambağı da denilen geniş yapraklı bir su bitkisidir. Kuzey Amerika, Asya, Avrupa'da genelikle yavaş akan ırmak kenarları, göl, gölet ve bataklıklarda yetişir. Kökleri suyun altındaki toprağa yerleşmiş, yuvarlak tepsi şeklinde yaprak ve çiçekleri su üzerindedir.

Yaprakların alt kısmı kahverengimsi veya kırmızımsı esmer, üst yüzeyi koyu yeşil renktedir. Yaprakların su altındaki sapı bazen 2-3 m. dir. Su üstünde bulunan çiçekleri taç yaprakları 2-3 sıra dizilmiş olup, oval, beyaz ve göbek kısmında sarı döllenme tozlukları vardır. Meyveleri şişe şeklinde ve içi tohum doludur.

Sulak alanlarda Nilüfer çiçeklerinin yaprakları 3 metreye kadar büyüyebildikleri biliniyor. Bu bitkilerin üremesi için polenlerinin bir böcek vasıtasıyla nakledilmesi gerekir. Bunun için bünyesindeki şekeri gece vakti yakarak ısı yaymaktadır. Bu ısı için çevredeki bok böceklerini çekmektedir. Böylece polenler bok böcekleri sayesinde üreme için dağılmaktadır. Böylelikle nilüfer çiçekleri üremesini devam ettirmektedir.

Bol, sık, gür ...

Gümrah, 
Farsça gum kelimesinden türetilmiştir. 
Bol, gür.
Deli dolu, gür,
Gür, yüksek, kuvvetli.
Aşırı derecede büyümüş,
Deli dolu, gür akan (su). 
Yüksek, kuvvetli (ses). 
Uzun, sık ve dalgalı (saç).
Yolunu şaşırmış. 
Doğru yoldan sapmış.
Bol, sık, gür.

Dizgin, gem ...

Ligam,
Farsça, ligam, lugam (ﻟﮕﺎﻡ). 
Gem, dizgin, licam.
Dizgin,
Yular,
Kayış,
Gemin uçlarına bağlanarak hayvanı yöneltmeye yarayan kayış.
Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç.
Atın ağzına takılan alet.

Gem kelimesi için anlamlar;
İnsan ve hayvanda alt ve üst dudağın birleştiği yerde meydana gelen çatlak, yara.
Yokuş aşağı inen kağnı arabalarının hızını azaltmak için tekerinin önüne konan ağaç.
Ekin demetlerini bağlamaya yarayan uzun buğday sapı.
Harman yeri,
Döven,
Bayat,
Kuvvet,

Onama ...

Tasdik,
Uygun bulma,
Tasvip, Tasvib (Osmanlıca).
Münasib görmek. 
Uygun ve doğru bulmak.
Aşağı indirmek.
Onamak işi, uygun bulma, tasvip.
Tasdik etme, beğenme, doğru bulma, uygun bulma, onama, 
Tasvip etmek uy­gun bulmak, doğru bulmak.  
Benzer, uygun, lâyık, yakışır, yaraşır. 
Razı olma, resmi izi,
Kabul,
İzin,

Sayrılık ...

Hastalık,
Sayrılık, 
İngilizce: disease
Almanca: krankheit, 
Fransızca: Maladie, 
Arapça: Maraz,
Aşırı düşkünlük, tutku.
Maraz,
Maraza,
Tutku,
Sayruluk,
Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyolojik görevlerin bozulması durumu, hastalık, maraz, esenlik karşıtı.

Çeşitli dış faktörlerin etkisi sonucu vücudun bir bölümü veya tamamında normal fonksiyonun bozulması durumu.  
Ruh sağlığının bozulması durumu. 
Nedeni, vücutta oluşturduğu değişimleri ve iyileşme olanağı bilinen veya bilinmeyen, karakteristik belirtiler ve bulgular dizisiyle kendini gösteren vücudun herhangi bir bölümü, organ veya sisteminin normal yapısı ve işlevlerinin kesilmesi veya sapması, sayrılık, maraz, rahatsızlık, 

Halk dilinde Hastalık:
Çor.
İllet, 
Kem, 
Maraz, araza, Morbus, 
Toga.

Hırvatistan ile Bosna-Hersek' in sınırını çizen ırmak ...

Una,
Una nehri,
Bosna-Hersek' in başlıca nehirleri;
Una,
Sana,
Drina,
Sava, 

Neretva.
Bosna ve Mostar Köprüsü'nün altından akan Neretva' dır.

Una nehri:
Bosna-Hersek’in kuzey-batısındaki Una nehri Hırvatistan’ da doğuyor. 4 km kadar aktıktan sonra Bosna-Hersek’ e ulaşıyor.
Uzunluğu 207 km dir. Daha sonra, Sava nehrine dökülüyor. Una, göz kamaştırıcı kanyonlara ve şelalelere sahip, tertemiz, zümrüt renkli bir nehir. Rafting yarışları için de çok uygun.

Una nehri üzerindeki Bihaç şehri, rafting tutkunlarının, yamaç paraşütçülerinin, dalgıçların, avcıların ve balıkçıların gözdesidir.

Hurma, incir gibi bazı meyve ağaçlarının erkeğinden dişisine yapılan aşı ...

Lakah,
Hurma, incir gibi bazı meyve ağaçlarının erkeğinden dişisine yapılan aşı.
Hurma ve incir gibi bazı meyve ağaçlarının erkeğinden dişisine yetiştirilmesi şart olan aşı. 
Hurmagiller familyasına Nahliye denir.   

Üsteleme, Ayak direme ...

İnat,
Ayak direme,
Ayak direyen, 
Musir,
Farsça: musir,
Israrcı, ısrar eden.
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim,
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme.
Israr, inat.
İltizam.
Taannüt,
Direnim,
Direnme, ayak direme, inat etme.

İnat kelimesinin diğer anlamı;
Bostan dolaplarında suyun düşüş yönüne karşı çakılan kazıklara destek olarak konulan ağaç.
Zengin.
Gani.
Kir kimse.

Ayak direyen...

Musir, 
İnat, Ayak direme.
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim.
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme.
Israr, inat .
İltizam,
Taannüt,

Yanılgı...

Hata, 
Arapça bir kelimedir.
İngilizce: error
Fransızca: erreur.
Aslına uygun olmayan, doğru olmayan şey; yanlış, yanlışlık. 
İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı.
Yanlış, 
Kusur,
Yanılgı,
Yanılma,
Aksaklık,
Başarısızlık,
Hata sözcüğünün karşıtı: Savab (Arapça).
 

Toplanma, birleşim ...

İnikat, 
Eski dilde, inikat.
Arapça: inikad,
Arapça inikad, düğümlemek, bağlamakanlamındaki akd sşzcüğünden türetilmiştir.
Bir araya gelip toplanma, kurulma.
Akdetme, akdedilme
Toplanma, Kurulma.
Kararlaştırılma, akdedilme.
Akdetme. 
Bağlanma.
Toplanma, birleşim.
Haşir, 
İçtima, İcma, Cem, Ceman.
Anlaşma, kararlaştırma.
İcab ve kabulün taraflarca eseri zahir olup, meşru bağlılık ve alakadarlık.
Hukukta, Bir sözleşmenin yapılması, Akdin oluşması, sözleşme bağıtlanması. 

Birleşmiş olma durumu, birlik ...

Ünite, 
Fransıza: Unite, 
İngilizce: unit,
Birlik,
Birim. 
Tek, bir olma durumu, vahdaniyet.
Bölünmezliği içeren yalın bütün.
Birlik, birleşmiş olma durumu. 
Bir kümenin her elemanı veya bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, birim. 
Dersin bölümlerinden her biri.

Bir görevi, işi sürekli olarak yapmak üzere oluşturulmuş birlik.
Bir ders programının ya da bir ders kitabının başlıca bölümlerine verilen ad. 
Öğretmenin gözetim ve denetimi altında öğrencilere belirli bir süre içinde ve eğitim amaçlarına uygun olarak birtakım bilgi, beceri ve anlayışlar kazandırmayı öngören, belli bir konu ya da sorun çevresinde düzenlenmiş olup türlü etkinlikleri, öğrenme yaşantılarını ve değerlendirme çalışmalarını kapsayan ayrıntılı ders planı.

Çeşitli malzemenin ya da ayrı cinsten nesnelerin bir araya getirildiği üç boyutlu yapıt, birleştirme ...

Asamblaj, 
Fransızca: assemblage.
Birleştirme.
Toplama, 
Toplama, gelme, birikme, birleştirme anlamlarına gelen, Fransızcadan dilimize geçmiş olan bir kelimedir. 
Çeşitli malzemenin ya da ayrı cinsten nesnelerin bir araya getirildiği üç boyutlu yapıt. Doğal veya hazır malzemelerin parçalarından oluşturulan sanat eserlerini tanımlamak için kullanılan bir  sözcük. Heykel sanatında 1950 yılından bu yana, özellikle ABD' de uygulanan, üç boyutlu kolaj olan asamblajın kökeni kübizmdir. Asamblajın mucidi hiç tartışmasız, Gitar adlı heykeliyle kısıtlayıcı geleneksel tekniklerden kopan Picasso' dur. 

Asamblaj iki boyutlu olan kolajdan ayrı olarak sadece üç boyutlu nesneler için kullanıldığı düşünülsede fotomontajlardan mekân düzenlemelerine kadar geniş bir yelpazede yer alan sanat eserlerini kapsar. Sanatta asamblaj bir tekniktir, üslup değildir. Asamblaj' ın kökeninde iki temel amaç yatmaktadır; bunlardan biri, gerçeği sanat ürününe doğrudan katmak, öteki geleneksel olmayan zengin malzeme türlerini değerlendirmektir. Bu persfektifde 1912 yılından bu yana Boccioni, Picasso ya da Archipenko gibi sanatçılar çeşitli malzemeden oluşmuş konstrüksiyonlar ile çalışılan eserlerle bu amaçlara yönelmişlerdir.

Küçük su testisi ...

Gungula,
Şerbik,
Sebuçe,
Küçük su testisi, 
çömlek,
Küçük Testi, 
Eldesti, Löklökü,
Temeta, 
Dodurcuk,
Kumkuma,
Miren,
Bodiç, Bodurcuk, Bandil, Batça, Bance, Bandi,
Boduç:
Ağaç veya topraktan yapılmış küçük testi.

Giysilerde sırtı örten büyük ve devrik yaka ...

Eğindirik,
Eğindirlik,
Eğin, sırt, arka demek.
Eğin kelimesinden türetilmiştir.
Giysilerde sırtı örten büyük ve devrik yaka.
Giysilerin arka yakasının kirlenmemesi ve yıpranmaması için kullanılan büyük ve devrik yakaeğindirik
Çabuk eskimemesi için elbise ve gömlek yakalarına konan astar.
Kirlenmemesi ve eskimemesi için giysi ve gömleklerin arka yakasına iğreti olarak konan küçük kumaş parçası.

Eğidirik kelimesinin başka bir anlamı, Piraplazmoz hastalığı' dır.

Güney Amerika ülkelerinden Ekvador'da faaliyette olan bir volkan ...

Tungurahua,
Tungurahua volkanı,
Quechua dilinde tunguri -(gırtlak) rahua-(ateş) Ateş Gırtlağı anlamındadır.
Ekvador' un başkenti Quito' ya 135 kilometre uzaklıktadır. Amazon Bölgesi' nde yer alan 5 bin metreyi aşkın yüksekliğe sahip, Banos kentinde bulunan Tungurahua yanardağ belirli aralıklarla faaliyete geçerek kül ve lav püskürterek çevreye korku saçmaktadır.

Nepal' de tanrıça olarak seçilen kız çocuğuna verilen ad ...

Kumari, 
Bakire anlamında yaşayan Tanrıça.
Nepal dendiğinde insanın aklına ilk gelen şüphesiz Everest tepesi, dünyanın çatısı yani Himalayalardır. Bundan başka inanışlarındaki farklılıklar dikkat çeker. Bu inanışlardan birisi de Nepal’i kötülüklerden koruduğuna, bereket ve iyi şans getirdiğine inanılan Kumari, Budist ailelerin küçük kız çocukları arasından seçiliyor. Kumari’nin seçilmesinden aralarında kraliyet astroloğunun da bulunduğu beş kişilik bir Budist rahipler konseyi sorumlu. 

Aranılan temel özellikler arasında, adayın çok sağlıklı olması, bedeninden hiç kan akmamış olması, ciddi bir hastalık geçirmemiş olması ve dişlerinden herhangi birini kaybetmemiş olması gibi maddeler var.  Mükemmelliyetini kanıtlayan 32 testi geçen çocuk, Nepal dilinde bakire anlamına gelen Kumari olarak seçiliyor ve yılda 13 kez dışarı çıkmak üzere tapınakta yaşamaya başlıyor.

Kumari olabilmek için çocukların banyan ağacı gibi bir bedene sahip olmaları, renginde ve yumuşak tenli olmaları ve daha önce kanlarının hiç akıtılmamış olması gerekiyor. Adet gördüğü yaşa dek Tanrıça olarak kalan Kumari, bu dönemden sonra yenisi seçilmek üzere ailesine geri veriliyor.

Yüzlerce tanrı ve tanrıçanın gündelik yaşamın içinde yer aldığı Nepal'de yaşayan tanrıça yani Kumari geleneği 17. yüzyıla dayanıyor. Geleneğin kaynağına dair farklı inanışlar olsa da pratikte 3-4 yaşlarında, Buda'nın geldiği kasttan, belli karakter ve fiziksel özelliklere sahip küçük kızlar arasından seçiliyor ve ergenliğe erişene kadar tanrıça olarak görev yapıyor. 

Kumari adayının sakin ve korkusuz bir karaktere sahip olması ve Kral’ın burcu ile uyumlu bir burçtan gelmesi gerekiyor.

Rahipler bir aday üzerinde karara vardıktan sonra, seçilen küçük kızı bu kez çok daha zorlu bir sınav beklemektedir. Eğer aday, tanrıça Taleju’nun tüm özelliklerine sahipse, Dashain Bayramı sırasında kendisinden, Taleju tapınağında kesilmiş 108 buffalo ve keçinin mumlarla aydınlatılmış kesik başları ve çevresinde dans eden maskeli adamların arasından hiç bir korku belirtisi göstermeden yürüyüp gitmesi beklenir.

Boynun arkası ...

Ense, 
İngilizce: neck
Fransızca: nuque, cervix
Yunanca: sberkos.
Boynun arkası,
Süksün,
Art, arka.

Ense kelimesinin diğer anlamları;
Koyunlarda kuyruk. 
Makat, kıç.
Yarı yanmış odun.

Gögüs kemiği arkasında bulunan iç salgıbezi...

Timüs,
Özden,
Timüs bezi, tiroid bezinin altında, göğüs boşluğunda ve soluk borusunun önünde bulunur. Bu bez insanın bağışıklık sisteminin merkezidir. Yani bütün bağışıklık sistemi buradan yönetilir. Timüs bezi ne kadar çok titreşirse kişi o kadar sağlıklı ve bağışıklık sistemi sağlam olur.

Anadolu’ da ağıt yakan kadınların göğüslerine vurduklarına hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Bu refleks kaynaklı basit bir el hareketi değildir. Bu beynin otomatik gerçekleştirdiği bir davranıştır. Kişi göğsüne vururken Timüs bezini titreştirir. Bu sayede üzüntü kaynaklı bağışıklıkta meydana gelen direnç azalmasının önüne geçmeye çalışır. Bu bez ne kadar sıklıkla titreştirilirse kişi o kadar genç ve sağlıklı yaşar ayrıca geç yaşlanır. Sizde parmaklarınızla göğsünüzün ortasına yapacağınız küçük vuruşlarla timüs bezini titreştirebilirsiniz.

Kahkaha atabilirsiniz. Çünkü kahkaha da göğüs kafesini oynattığı için bu bezi harekete geçirir. Kahkaha bağışıklık sistemini güçlendirir ve sizi genç tutar. Mutlu duyguların hissedilmesinde hormonların rolü büyük. Bedenimizde o hormonları salgılayan salgı bezlerinden minicik ama çok güçlü bir salgı bezi var: timus.

Timus uyarıldığında salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır.Çünkü timus aktive olduğunda bedenin kimyasının değişimine neden olur. Bu değişiklik sinir sistemini sakinleştirir ve beyin fonksiyonları nı hızlandırır. Bu da kişide rahatlama duygusu yaratır.

Avustralyalı Nobel ödüllü kanser araştırmacısı Sir Mac Farlane Burnet timus bezinin aktif hale getirilmesiyle insan bedeninin kendisini kanserden koruyabilme yeteneğine sahip olacağını savunuyordu.

Çocuklarda iri olan timus ergenlik döneminde bir ceviz kadar irileşiyor. Ama yaş ilerledikçe bir bezelye tanesi kadar küçülüyor, yaşlılıkta ise tamamen köreliyor. Ama bazı insanlarda ileri yaşlarda bile hala ceviz büyüklüğünü koruması, bilimin henüz çözemediği alanlardan biri.

Timusun sağlığımız üzerindeki önemli yararlarından biri de T hücrelerini üretiyor olması. T hücreleri denilen lenfositler bedene zarar verebilecek zararlı hücreleri yok ederler. Bu küçük T hücrelerine yaşamımızı borçluyuz. AIDS gibi bağışıklık sistemini çökerten hastalıkların ölümcül olması T hücrelerinin haberleşme hatlarını öncelikle kesmelerinden kaynaklanıyor.

Timus göğüs kafesinin üst kısmının tam arkasında, göğsün tam ortasında yer alıyor.

Çok bükümlü iplikle dokunmuş bir tür ince kumaş ...

Krep, 
Fransızca: crepe.
Viskon, 
Çok bükümlü iplikle dokunmuş bir çeşit ince kumaş.
Pamuklu krep kumaşlar, yüksek bükümlü ipliklerden krep örgülerde dokunan hafif gramajlı kumaşlardır. Krep görünümü, bezayağı örgüyle, ters yönde yüksek büküm verilmiş atkı ve çözgü iplikleri kullanarak ve kumaşı yüksek oranda çektirerek elde edilir. 

Çekme sırasında iplikler büküm yönünde kıvrılarak düzensiz bir yüzey görünümü oluştururlar. Krep kumaşlar genellikle top boyanırlar, ancak baskı da yapılabilir.

Pamuk tipi %100 viskon ipliğinden ya da %50 viskon/ %50 polyester kamgarn ipliklerden krep kumaşlar dokunmaktadır. 
Pamuk tipi viskon iplikten dokunan kreplere baskı yapılarak, bu kumaşlar elbiselik olarak kullanılmaktadırlar. 
Kamgarn ipliklerden dokunan krepler ise, eteklik, döpiyeslik ve elbiselik olarak kullanılırlar.  

Krep kelimesinin diğer anlamları;
Yumurta, süt, un ile tavada kızartılarak yapılan, küçük yuvarlak tatlı veya tuzlu yiyecek.
Bıyık, sakal, kaş yapmak için özel olarak hazırlanmış kıllar.

Hastalık nöbeti ...

Akse,
Fransızca: acces.
İngilizce: Fit
Hastalık nöbeti, kriz.
Kriz, 
Çor (Halk dilinde). 
Dert,
Hastalık nöbeti.
Epidemi,
Göyük,

Havale (Nöbet): 
Vücut kaslarının ani ve şiddetli olarak kasılması sonucu ortaya çıkan duruma havale denir. Büyüklerde havale çoğunlukla sara nöbetleri sırasında görülür. Küçük çocuklarda görülen havale, sinir sisteminin değişik nedenler karşısında göstermiş olduğu bir tepkidir.

Finansal kiralama ...

Leasing,
Finansal kiralama,
Finansal kiralama, bir banka kredisi, faktoring ya da mortgage gibi bir finansman işidir. Leasing süresi boyunca mülkiyet leasing şirketinde kalırken, malın kullanım hakkı kiracıya aittir.

Bir yatırım malının mülkiyeti leasing şirketinde kalarak belirlenen kiralar karşılığında kullanım hakkının kiracıya verilmesi ve sözleşmede belirtilen sözleşme süresi sonunda mülkiyetinin kiracıya geçmesini sağlayan bir finansman yöntemidir.

Leasing, yatırım mallarının satın alınması yerine, kiralanarak kullanılmasını sağlayarak firmaların işletme sermayelerini diğer ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılması ile verimliliğin ve karlılığın artmasında önemli rol üstlenir.  Leasing işleminde malın mülkiyeti leasing şirketine ait olup kullanım hakları leasing yapan firmaya aittir. Leasing yoluyla satın alınacak mal, kiracı tarafından belirlenir. Leasing süresi boyunca mülkiyet leasing şirketinde kalırken, malın kullanım hakkı kiracıya aittir.

Sözleşmeye uygun şekilde kira bedellerini ödeyen kiracıya sözleşme süresi sonunda malın mülkiyeti sembolik bir bedelle devredilir.  Leasingde sözleşme ve teminatlar resim, harç ve vergiden muaftır ve malın amortismanını müşteri kullanır.

Katır yavrusu ...

Gıncırak,
Halk arasında Eğridir ve köyleri, Isparta Sütçüler ve köyleri civarında verilen isim.
Kısrakla eşeğin çiftleşmesinden doğan katır sıpası.
Katır,
İngilizce: Mule.
Katır, Equus mulus.
Katır kendi başına bir tür olmayıp dişi at ile erkek eşeğin çiftleşmesi sonucu doğan bir hayvandır. 

Katır eşekten büyük olup, eşekten ve attan daha dayanıklıdır. At ile eşeğin kromozom sayıları farklı olduğundan katırlar genelde kısırdır. Ancak çok nadir de olsa bazen katırlar yavru doğurabiliyor. Ülkemizde ve Dünyada eski zamanlardan beri iş hayvanı olarak yetiştirilmekte olan katır hala kırsal kesimde rağbet gören bir iş hayvanıdır. Uzun kulakları eşeğe çekmiştir. 

Erkek at ile dişi eşek çiftleşirse bardo denilen yine melez bir tür ortaya çıkar. Sadece erkek eşek ile dişi atın çiftleşmesi sonucu doğan yavrulara katır denir. Dış görünüş olarak katır dişi veya erkek görünümünde olabilmektedir.

Bardo, Katır;
(Equus hinnus)
Fransızca: bardot,
İngilizce: hinny,
Aygır ile dişi eşek çiftleşmesinden üretilen hayvan.
Tek-parmaklılar (Perissodactyla) takımının atgiller (Equidae) familyasından bir memeli türü. Aygır ve dişi eşeğin birleşmesinden meydana gelmiş bir melezdir. Erkekleri kısırdır. Bacaklarına oranla iri vücutlu olup kuyruğu çalı gibidir.

Doğurması imkansız olan bir katır doğum yapabilir. Katırların doğurmalarını imkansız kılan kromozom sayılarıdır. Katır, at ve eşek kırması. Atın kromozom sayısı 64, eşeğin 62, katırın ise 63 ve 63 tek sayı olduğu için katırlar üremiyor. Çok nadir rastlanan olay deyimlere bile girmiş. Pek çok ülkede imkansız birşeyi anlatmak için "Eğer katır doğurursa..” deyimi kullanılır.
Kayıtlara göre 1527 yılından bu güne yalnızca 60 katır doğurduğu tespit edilmiş.

Yöresel olarak katır yavrusuna, Gıncırak ismi verilir.

Yunan mitolojisinde Tanrıların kralı ...

Zeus,
(Jüpiter), Roma mitolojisinde verilen isim.
Antik Yunan mitolojisinde baş tanrı, Göklerin egemeni.
Zeus Tanrıların kralıdır. O Olimpos'ta altın tahtında oturur. 
Zeus'un kuşu kartal, ağacı meşedir. Tapınağı, Dodona'da.
Yunan tanrılarının en kudretlisi.   
Tanrıça Hera, Zeus'un karısıdır. Hera, Hades, Poseidon onun kardeşleridir. 
Athena, Apollon, Artemis, Ares ve Dionysos ise çocuklarıdır.

Yunan Mitolojisinde Tanrılar;
Adonis: Afrodit'in oğlu. Mitolojide güzelliği ile meşhur bir delikanlıdır.
Agamemnon: Yunan mitolojisinde Miken kralı, Sparta Kralı Menelaos' un büyük kardeşi, orduları Truva (Troya) savaşına götüren kumandan.
Agathodaimon: Eski Yunan aile inançlarında toprağa bereket, bolluk veren Lütuf Tanrısıdır.
Aias: Troya savaşının iki kahramanının adı. Büyük Ayaks Salamis Kralı Telamon' un oğludur. Aigeus(Eegeus): Atina Kralı Theseus' un babası. Denizde intiharı ile Ege Denizine adını verdi.
Akheron(Akheront): Antik mitolojide yer altı dünyasının, cehennemin ırmağı.
Akhilleus, (Achilles): Annesi 
Tethys oğlunu topuğundan tutarak Styks ırmağına daldırdı. 
Akteon(Aktaion, Aktaeon): Aristeos ile Kadmos' un kızı Autonoe' nin avcı oğludur. 
Alkestis (Alceste): Apias ile Anaksibia' nın kızı ve Kral Admestos'un karısı.
Alkyone(Halkyone): Rüzgarların Tanrısı (Ailos - Eole)'nin kızı ve Keyk'ın karısı.
Amaltheia: Zeus' u sütüyle beslemiş olan keçi.
Amazonlar: Amazonlar, mitoloji kahramanlarına denk savaşçı kadınlardır. 
Ambrosia: Eski Yunanlara göre Olympos Tanrılarının, 
ölümsüzlük kazandıran yiyeceği. 
Amphitrite: Denizler Tanrısı Poseidon'un karısı. 
Ananke: Eski mitolojide Zaruret, Zorunluluk ve Kader Tanrıçası. Romalılarda Necessitas. 
Andromakhe: Thebae Campus bölgesinin prensi Eetion' un kızı, Hector'un karısı.
Antaios(Anteos): Yunan mitolojisinde Libyalı dev, Poseidon ile Toprak Ana Gaia' nın oğlu.
Antenor: Troya Kralı Priam' ın arkadaşı. Yunanlarla gizlice anlaşarak Troya'ya ihanet etti.
Aphrodite(Afrodit, Venüs): Aşk ve güzellik Tanrıçası. En güzel Tanrıça kızıl saçlı Afrodit' ti. 
Apollon(Phebus): Zeus ile Leto' nun (Latona) oğlu, Artemis' in kardeşi.
Arakne(Arachne): Tanrıça Athena'dan üstün gören ve örümceğe çevrilen Lydya' lı güzel kız.  
Ares(Mars): Savaş Tanrısı. Zeus ile Hera'nın oğlu. Romalılara göre hiç yenilmeyen bir Tanrı.
Argos(Arg, Argus): 
Zeus ile Niobe'nin oğlu.
Argos(Arg, Argus): Friks kralının oğlu, Argo isimli gemiyi yapmış.
Argos(Arg, Argus): Yunanistan'da akan Alpleis nehrinin perisi.
Argos(Arg, Argus): Odysseus'un köpeği.
Ariadne(Ariane): Yunan mitolojisinde Girit Kralı Minos ile Pasiphane'nin kızı. 
Artemis(Diane),: Av Tanrıçasıdır. Zeus ile Leto'nun (Latona) kızı, Apollon'un kız kardeşi.
Asia(Asie): Irmak Tanrısı.
Asklepios(Esculope): Sağlık ve Hekimlik Tanrısı. Apollon'un oğludur.
Athena(Minerva): 
Bir adı da Pallas olan üretici zekanın ve adaletli savaşların Tanrıçasıdır. 
Atlantis(Atlantide): Batmış bir ülke.
Atlas: İapetos ve Asie' nin (Klymene'nin) oğulları.
Aurora(Eos): Şafak Tanrıçası. Gül renkli parmaklara sahip, güzel ve gönül alıcı bir bakire.

Daidalos(Dedalos, Daidalos): Yunan mitolojisinde ünlü heykeltıraş, mimar ve ressam. 
Daimon(Daemon): Bu ad mitolojide dahi insanlara verilmiştir. 
Danae: Argos Kralı Akrisios' un kızı.
Danaos: Mısır kralı Belos' un iki oğlundan biri. 
Daphne: Yunan mitolojisinde bir peri kızı. Nehir Tanrısının kızıdır. 
Daphnis: Sicilya' lı bir çoban ve şair. Hermes ve Sicilya perisinin oğludur.
Dardanos: Zeusun oğlu. Troya kalesini inşa etmiş. Çanakkale boğazı, adını Dardanos'dan aldı.
Deimos: Savaş Tanrısı Ares' in yardımcısıdır. Deimos, korku anlamına gelir.
Delos: Apollon ve Artemis' in annesi Leto (Latona) Hera' dan kaçarak Delos adasına sığınır. 
Demeter: Yunan mitolojisinde toprağın ve ürünün Tanrıçasıdır. Zeus'un kız kardeşidir.
Deukalion: Prometheus ile Klymene ya da Kelaeno' nin oğlu, Pyrrha' nın kocası.
Diana(Diane): Zeus ile Leto'nun (Latona) kızı, Apollon'un kız kardeşidir. 
Av Tanrıçasıdır. 
Dike: Doğanın ve Zamanların Tanrıçaları olan Hora'lardan biridir ve Adalet Sembolüdür. 
Dione(Dibia): Yunan mitolojisinde Tanrıça. Uranos ve Gaia' nın kızıdır. 
Dionysos(Bakkhus): Şarabın ve Esrikliğin Tanrısı olarak kabul edilir.
Dryad(Hamadryad): Yunan mitolojisinde ağaç perileri.

Eakos: Yunan mitolojisinde Zeus ile peri kızı Egine' nin dindar oğlu. Telamon'un babasıdır.
Egeria: Romalıların Doğum Tanrıçası.
Eirene(İrene): Doğanın ve Zamanların Tanrıçaları olan Hora'lardandır. Barış Sembolüdür.
Elis: Endymion'un kızı ile Poseidon'un oğlu. Ellis şehrine adını verdi.
Endymion: Yunan mitolojisinde Latmos dağında yatan güzel bir delikanlı.
Eolos(Aiolos-Eole): Rüzgarların bekçisi. Eolia' da oturur.
Eos(Aurora): Şafak; Hyperion ile Theia'nın kızı. Güneşle ayın kardeşi.
Erato: Dokuz ilham perisinden biri. Zeus ile Minemosyne' nin kızı. Aşk ve lirik şiir perisi.
Erebos: Karanlık yeraltı dünyasının sembolü. Khaos ve Nyks (gece)' nin oğlu.
Eriny: Uranos' un kanından yaratılmış Kin ve Nefret Tanrısı.
Eunomia: Doğa ve Zamanların Tanrıçaları olan Hora' lardan biridir ve disiplin sembolüdür
Euros: Klasik mitolojide ve edebiyatta Güneybatı Rüzgarı. Eos (Şafak) ile Astraeos' un oğlu.

Galateia: Tek gözlü dev Kyklop Polyphemos, ona aşık olduğu 
güzel bir peri kızı.
Ganymedes: Troya kralı Toros' un çok güzel oğlu. Zeus, onu kaçırdı.
Gorgon: Yunan mitolojisinde saçları yılandan, korkunç bakışlı üç ifrite verilen ad.
Grazia(Graces): 
Kharit' ler de denen letafet perilerinin Roma mitolojisindeki isimleri. 
Gree, (Graiai): Yunan mitolojisinde üç ihtiyar kadın. Enyo, Peyhredo ve Dino.

Hades: Yeraltındaki ölüler ülkesinin Tanrısı. Zeus'un kardeşi, Kronos ve Rheia'nın oğlu. 
Harpyi: Yunan mitolojisinde Harpyi, Thaumas ile Elektra'nın kızlarıydı. 
Hekabe(Hebuba, Hecuba): Troya kralı Priamos' un karısı. 
Hekate: Bir Titan olan Perses ile Astreria' nın kızı. Artemis'in yardımcısı olan bir Tanrıça.
Hekatonkheir: Gaia ve Uranos' un elli başlı, yüz kollu oğulları. 
Hektor(Hector): Troya kralı Priamos ve Hekabe'nin 
Akhilleus tarafından öldürülen oğludur. 
Helen: Yeryüzündeki en güzel kadın, Zeus ve Leda' nın kızı, Sparta Kralı Menelaos'un karısı. 
Helios: Titanlar Hyperion ile Theia' nın oğlu. Eos (Şafak) ile Selene (Ay)ın kardeşi. Güneş Tanrısı.

Hephaistos: Ateş ve Sanatkarlık Tanrısı. Bütün güzel kusursuz Tanrılar içinde en çirkinidir.
Hera(Junon): Zeus' un karısı ve kız kardeşi, Kronos ve Rheia'nın kızları. 
Herakles(Hercules): Zeus' un ve Miken kralının kızı Alkmene' nin oğlu, kuvvet Tanrısı. 
Hermes(Mercurius): Hermes Rüzgar Tanrısıdır. Zeus ve yağmur perilerinden Maia' nın oğlu.
Hesperid(Hesperides): Yunan mitolojisine göre Zeus ile Themsi' nin ya da Atlas'ın, kızları.
Hesperos: Yunan mitolojisinde akşam yıldızı ve doğu ülkelerinin kralıdır. Atlas'ın oğludur.
Hestia(Vesta): Zeus' un kız kardeşi. Evin, yuvanın koruyucusu. Ocak Tanrıçası diye bilinirdi.
Hora: Yunan mitolojisinde Doğanın ve Zamanların Tanrıçaları. Hora'lar göğün kapıcılarıdır.
Hydra: Yunan mitolojisinde dokuz başlı ölümsüz ejder. Lerna bataklığındaki yaşamıştır. 
Hymenaios(Hymen-Ymene): Yunan mitolojisinde evlendirme Tanrısı. Apollon' un oğludur.
Hypnos: Yunan mitolojisinde Uyku Tanrısı. Nyks (gece) ile Erebos'un (karanlık) oğludur. 

İanus(Janus): Romalıların inancına göre İanus, evlerin kapılarını bekleyen bir Tanrıydı.
İapetos: Erkek Titan, Toprak ananın gökyüzü birleşmesinden doğmuştur
İlion(İlios-Troya-Truva-Troya Şehri): Çanakkale Boğazı' nda, Troya kalesine verilen eski ad.
İlios(Helios): Hyperion ile Theia' nın güneş tanrısı oğlu, Eos (Şafak) ile Selene (Ay) ın kardeşi. 
İlithya: Zeus ile Hera' nın kızı. Doğum Tanrıçası.
İnakhos: Yunan mitolojisinde Argolis Kralı ve İo' nun babası. 
İo: Yunan mitolojisinde Argolis Kralı ve nehir Tanrısı olan İnakhos' un kızı. 
İobakkhos: Dionysos'un çeşitli adlarından biri. Şarabın ve esrikliğin Tanrısı.
İphigeneia: Miken kralı Agamemnon' un kızı.
İra: Hera' nın adlarından biri. Zeus' un karısı ve kız kardeşi, Kronos ve Rheia'nın kızları. 
İraklis: Herakles' in diğer adı.
İrene(Eirene, İren): İrene, Barış sembolüdür
İris: Tanrılara haber ulaştırmakla görevlidir. Thaumas ile Elektra'nın kızı. 
İsmene: Antigone' nin karısı, Oidipus, ile Jokoste' nin kızı.
İuno(Yuno): Hera' nın adlarından biri. Zeus' un karısı ve kız kardeşi, 

Kadmos: Yunan mitolojisinde bir kahraman. Thebai Krallarından biri.
Kalipso(Calypso): Homeros' a göre, deniz perisi. Atlas' ın kızı.
Kallisto: Lykaon' un kızı. Artemis' in arkadaşı.
Kassandra: Troya kralı Priamos ile Hekube' nin kızı.
Kentaur(Kentavros): Yunan mitolojisinde vücutlarının yarısı insan, yarısı at olan yaratıklardır.
Kerberos(Tserber): Yeraltı ölüler diyarının üç başlı cehennem köpeği.
Keto(Kete): Denizin kızı. Öz kardeşi Phorkys ile evlenmiş. Gree, Gorgon ve Hesperid doğdu.
Keyks: Halkyone' nin kocası. Eosphoros' un oğlu.
Khaos: Antik evrim bilimine göre Tanrılardan ve canlılardan önce var olan sonsuz boşluk. 
Khimaira: Yunan mitolojisinde bir canavar. Haykırdığında ağzından alevler çıkarır.
Kirke: Yunan mitolojisinde büyücü kadın. Helios ile Okeanos' un kızı, Perseis' in kızı. 
Klydon: Aitolia' da bir şehir.
Kronos: Titanların en küçüğü, Uranos (gökyüzü) ile Gaia (toprak ana) nın oğlu.
Kybele: Roma ve eski Anadolu mitolojisinde Tanrıların anası.
Kyklop: Yunan mitolojisinde alınlarının ortasında tek gözleri bulunan devler. 

Laokoon: Apollon mabedi rahibi. Troya' da rahiplik yaparmış. Antenor'un oğludur.
Lapith: Thessalia' da yaşayan dev cüsseli insanlar.
Lara: Lauium ırmağının perisi. Zeus' un çapkınlıklarını Hera' ya ilettiği için dilini kesti.
Larv: Roma inançlarına göre ellerinde baykuş taşıyan 
tehlikeli ve insanlara bela olan ruhlar. 
Leda: Etolia kralı Thestios' un kızı. Sparta kralı Tyndaros'un karısı. 
Lerna(Lerne): Argolis ile Lakonia arasında bataklık kalan bir göl. 
Lethaeus: Eros' un başka bir adı.
Leto: Apollon ile Artemis' in anneleri.
Liber: Dionysos' un adlarından biri. Şarabın ve esrikliğin Tanrısı olarak kabul edilir.
Lita(Lites): Yalvarma, yakarma, dua Tanrıçaları. Zeus' un kızlarıdır.
Lotophag: Odysseus' un 
Troya' dan dönüşünde uğradığı efsanevi bir ülkenin halkı.
Lukifer(Lucifer): Sabah yıldızı olan Phosphoros' un diğer adı.
Luna: Romalıların Ay Tanrıçasına verdikleri ad. Yunanlar ona Selene derler.
Lyssa: Gecenin kızı. Hiddet ve kızgınlığı temsil eder.

Mars: Savaş Tanrısı Ares' e Romalıların verdikleri ad. Zeus ile Hera'nın oğlu. 
Marsyas: Yunan mitolojisine göre Phyrgia' lı bir Satiros.
Medusa: Phorkos' un kızıdır. Medusa ölümlü idi ve Perseus tarafından öldürüldü.
Menelaos: Yunan mitolojisinde Sparta kralı. Agamemnon'un kardeşi; Helena' nın kocası.
Mentor: Alkimos'un oğlu. Odysseus' un dostu. Emanetçi ve filozof olarak anılır.
Merkur(Mercurius): Hermes' in Latince ismi. Rüzgar Tanrısıdır, Zeus ve Maia' nın oğludur.
Midas: Phrigia' nın zenginliği ile meşhur kralı. Apollon kulaklarını eşek kulağına çevirmiş.
Minerva(Minerve): Romalıların Athena' ya verdikleri isim. Athena' nın bir adı da Pallas'tır.
Minos: Girit Kralı. Zeus' un oğludur.
Minotauros: Minos' un çocuğu, insan vücutlu ve boğa başlı bir canavara verilen isim.
Mnemosyne: Yunan mitolojisinde Hafıza Tanrıçasıdır. Uranos ile Gaia'nın kızı.
Moir: Kader Tanrıçaları.
Morpheus: Yunan mitolojisinde rüya Tanrısı. Uyku Tanrısı Hypnos' un ve gecenin oğludur.
Musa: Müzik ve ilham perileridir. Su perileri olup Zeus ve Mnemosyne' nin kızlarıdır.

Naiad: Çeşmelerin, kaynakların, derelerin Nymphe perilerine verilen ad. 
Narkissos(Narciss): Yunan mitolojisinde güzel bir delikanlı. Nergis dediğimiz çiçeğe çevrildi.
Nektar: Tanrıların içkisi. Onlara ölümsüzlük kazandırır. Nektar kırmızı şarabı andırır. 
Nemesis: Gecenin kızı İntikam Tanrıçası.
Nereidler: Neresus ile Doris' in kızları olan deniz perilerine verilen ad.
Nestor: Neleos ile Khloris' in en genç oğlu. Herakles, onun on bir kardeşini öldürdü.
Nymphe: Dağlarda, kırlarda, ormanlarda, derelerde yaşadıkları sanılan peri kızları.

Odysseus: İthake kralı. Troya savaşı kumandanı. Troya tahta atını icat ederek savaşı kazandı.
Oidipus: Thebai kralı Laios ile İokaste' nin oğlu.
Okeanid: Okeanos'un kızları. Kaynak, dere ve akarsu Tanrıçaları.
Okeanos: Uranos (Gök) ile Gaia (Toprak) nın oğludur. Denizlerin sembolü bir titandır.
Olympos: Yunan mitolojisinde Tanrıların yaşadığı dağdır.
Oread: Yunan mitolojisinde dağ perilerine verilen addır.
Orestes: Agamemnon ile Klytemenestra'nın oğlu. İphigenia ve Elektranın kardeşi.
Orion: Yunan mitolojisinde Bolotia' nın ünlü kahramanı. Poseidon ile Euriale'nin oğlu. 
Orkos: Hades' in Latince adıdır. Yeraltındaki ölüler ülkesinin Tanrısı. Zeus' un kardeşi.
Orpheus: Thrakia kralı Oiagros' un oğlu. Yunanlılar onu şarkıcı olarak tanırlar.
Orthia: Av Tanrıçası Artemis' in lakabı.

Palaimon: İo'nun oğlu. Bir deniz Tanrısı. Gemicilerin hamisi ve koruyucusudur.
Pallas: Zeka Tanrıçası Athena' nın bir diğer adı.
Pan: Yunan mitolojisinde ormanların ve ovaların, çoban ve sürülerinin Tanrısı. 
Panagea: Av Tanrıçası Artemis' in adlarından biri. Zeus ile Leto'nun (Latona) kızı.
Panakeia: Sağlık Tanrıçası. Apollon'un oğlu Asklepios gibi hekimlikle uğraşır.
Pandaman: Ateş ve Sanatkarlık Tanrısı Hephaistos' un bir diğer adı. 
Pandora: Yeryüzünde yaratılan ilk kadın. Açtığı kutudan kötülükler, dertler ve umut çıktı.
Paphia: Aphrodite' in isimlerinden biri.
Paris(Aleksandros): Yunan mitolojisinde Troya kralı Priamos ile Hekabe'nin oğlu. 
Parnassos: Poseidon ile Kleodora adlı peri kızının oğlu. Parnassos dağına adını verdi.
Pataros: Apollon ile Ksanthos' un kızı olan Lykia' nın oğlu. Patara şehrine adını vermiştir.
Pegasos: Efsanevi kanatlı at. Musa' ların atı ve sanatın sembolü olarak görülmüştür.
Peleus: Meşhur kahraman Akhilleus' un babası. Phintie kralı.
Penelope: Odysseus' un karısı. Telemakhos' un annesi. Penelope sadakatin sembolüdür.
Penthesileia: Savaşçı kadın Amazonların kraliçesi. Ares ile Otreranın kızı.
Penthos: Keder ve Istırap Tanrısı.
Persa(Perseis): Thetys ile Okeanos' un deniz perisi kızı. Helios ile evlendi ve üç çocuğu oldu.
Perseus: Argos kralı Akrisios' un kızı Danae' nin Zeus' tan olan oğlu.
Persophene(Persephone): Zeus' un kızı ve yer altı dünyasının Tanrısı Hades' in karısı.
Phantosos: Uyku' nun oğlu. Kayaya, toprağa ırmağa ve cansız varlıklara dönüşebilen bir Tanrı.
Phobos: Ares' in yanından ayrılmayan arkadaşı. İnsana gelen korkunun simgesidir.
Pleiadlar: Atlas ile Pleione' nin yedi kızı olup Tanrılar tarafından yıldızlara dönüştürüldüler.
Ploutos: Demeter ile İason' un oğlu. Zenginlik ve servet Tanrısı.
Pluton: Yer altı dünyasının ve cehennemin Tanrısı Hades' in Latince adı.
Podarkes: Troya kralı Priamos' un diğer adı.
Poibos: Apollon'un adlarından biri.
Polydeukes: Yunan mitolojisinde Kastor' un ikiz kardeşi. Dioskur' lar adını da almışlar.
Pontos: Poseidon' un oğlu, Karadeniz' e adını vermişti.
Poseidon(Neptün): Denizlerin, deniz canlılarının ve akarsuların Tanrısı. Zeus'un kardeşi.
Pothos: Aphrodite' in oğlu. Aşk arzusunun sembolüdür. Eros' un arkadaşıdır.
Priamos: Troya savaşları sırasında Troya şehrinin kralı idi. Elli oğlu ve çok sayıda kızı vardı. 
Prometheus: İlk insanı yaratmıştır. Titan İapetos ve deniz perisi Asie'nin oğludur. 
Proteus: Deniz Tanrısı Poseidon ile Phenike' nin oğlu.
Psykhe: Eros'un karısı. Olimpos' ta Tanrıların yanında yaşamaya başlamış 
ölümsüz.


Rheia: Bir Titanides. Gaia ve Uranos' un kızı.
Remus: Roma mitojisinde Remus ve  
Romulus ikiz kardeşler. Mars ile Rea Silvanın oğulları.
Romulus: Roma şehrinin kurucusu ve ilk kralı.

Satyr: Yunan mitolojisinde ikinci derecede gelen Kır Tanrıları. İnsansız yerlerde yaşarlar. 
Selen: Yunan mitolojisinde ay Tanrıçası.
Silenos: Kır Tanrıları Satyr' lar yaşlanınca Silenos adını alırlar.
Siren: Yunan mitolojisinde ölümsüz doğaüstü yaratıklar. 
Sphinks: Göğsü ve yüzü kadına, gövdesi aslana, kanatları kartala benzeyen kanatlı bir varlık.
Styks(Styx): Yer altı dünyası ölüler diyarının nehri.

Tantalos: Yunan mitolojisinde Zeus ile Plouto' nun oğlu. Batı Anadolu' da Lydia kralı.
Tartaros: Yeraltında, cehennemin derinliklerindeki korkunç yer. Tartaros' un canlı ruhu vardı.
Telamon: Yunan mitolojisinde Büyük Ayaks' ın babası ve Aigina kralı. 
Telemakhos: Odysseus' un Penelope' den olan oğlu. Odysseus' un dostu.
Telephos: Yunan mitolojisinde Herakles' in oğlu.
Telkhin: Güneşin çocukları. Volkanik olayların sembolüdürler.
Tellus: Romalıların Toprak Anaya (Gaia) verdikleri ad.
Tethys: Okeanos'un karısı. Okeanidler diye bilinen 3000 güzel kızın annesi.
Thebai: Boiotia'lı Kadmos tarafından kurulan ünlü bir şehir.
Thebe: Kilikya' lı Adramys' in kahraman kızı. Oidipus Thebai kralı Laios ile İokaste' nin oğlu.
Theia: Gökyüzü (Uranos) ile Toprak ana (Gaia) nın kızı. Hyperion ile evlendi. 
Themis: Uranos ile Gaia' nın kızı. Kanunların, adaletin, örf ve adetlerin Tanrıçası. 
Theseus: Yunanlıların en büyük kahramanlarından biri. Atina Kralı Aigeus' un oğludur.
Thrakia: Ares' in, rüzgarların ve Orpheus' un yurdu. Thrakia kralı Oiagros' un oğludur.
Tiresias: En ünlü kahin. Athena' yı çıplak gördüğü için gözleri Tanrıça tarafından kör edilmiş.
Titanides(Titanidler): Titanlardan altı kız kardeşe verilen ad.
Titanlar: Uranos ile Gaia' nın oğulları. 
Tityos: Zeus ile Elara' nın oğlu olan dev. Yerin oğlu .
Triton: Poseidon ile Amphitrite' nin oğlu. Deniz Tanrısı. Yarısı insan,  yarısı balık şeklindedir.
Troya: Bugünkü Hisarcık Höyüğünün bulunduğu yerde olan eski bir şehir.
Troilos: Troya kralı Priamos ile Hekube' nin oğlu.
Typhon(Tayfun): Tartaros ile Gaia' nın oğlu olan korkunç bir ifrit.

Ultio: İntikam, Ether (Hava) ile Gaia (Yer)' nın kızı.
Urania: Göklerdeki Nymphelere verilen ad. Bunlar gök kubbesini idare ederlerdi.
Uranos:En eski Tanrı. Gaia' nın oğlu ve kocası.

Zefir(Vorias): Kuzey rüzgar Tanrısı, poyraz. Astreos ile Aurora (Şafak) ın oğludur.

Doğu Anadolu'da üretilen otlupeynire konulan kokulu bir ot. ..

Punk,
(Dağ nanesi),
Kurat, 
(Kireng, Kirenk, Kereng).
Otlu peynire tadını ve özel kokusunu veren içine katılan çeşit çeşit otlardır. Otların çeşidi yöreye göre değişebiliyor. Van' da Peynir yapımıyla öne çıkan yöreler arasında Gevaş, Çatak-Görentaş, Gürpınar sayılır. Otlu peynir, genellikle çiğ veya az ısıtılmış koyun sütünden mayıs ve haziran aylarında,  üretilir. Üretiminden sonra 1-2 ay kadar soğuk hava depolarında bekletildikten sonra tüketilir. İçerisinde bulunan yabani ot daha çok Van yöresinde yetiştiği için, Van otlu peyniri olarak bilinir.

Sirmo,
(Allium schoenoprasum L.) ,
Sirma, Sirik, Sirim, Siyabo, Sirimo olarak da adlandırılan ve yabani bir sarımsak türü olan bu ot, otlu peynirin temel direğidir. Otlu peynir içine konan bir yaban soğanıdır. Van otlu peynirinin vazgeçilmezlerinden olan en meşhur ot türüdür. Yabani sarımsak olarak da bilinir. Sirmo otu kıyıldıktan sonra direkt olarak salamura suyuna yatırılmaktadır.

Kullanılan salamura suyunda %3-9 arasında tuz konsantrasyonuna sahiptir. Sirmo otu hem taze olarak hem de salamura olarak saklanarak peynir yapımında kullanılabilmektedir.
Mendo -mendi (Chareophyllum macropodum) adlı ot ise otlu peynirin olmazsa olmaz ikinci otudur. Mustafa çiçeği de denilen bu otun sirmo gibi salamurası yapılarak peynire katılıyor.

Otlu peynire 25 değişik bitki katılıyor. Bu otlar peynire üç önemli gaye için; Otlu peynirin besin değerini artırmak, Hazmolma derecesini yükseltmek ve insan sağlığına zararlı mikroorganizma faaliyetlerini durdurmak için katılır. Otlu peynire katılan bu otlar şunlardır.;

Kirenk,
Kurat, Kireng (Kirenk, Kurat, Kereng),
Çatak soğanı, Çünk, Çöven,
Düğün çiçeği, Frenk soğanı,
Helis (caşur), Heliz otu.
Kekik, Kenger, Kirenk,
Mendo, Mendi,
Peliz, Punk (dağ nanesi),
Sirmo (Allium schoenoprasum L.) 
Farsça Sir, sarımsak demek.
Sirma, Sirik, Sirrimo, Sirim,
Siyabo, Soğancık, Sosiping, Soh (So),
Tarhun, Yarpuz,

Doğu Anadolu' da yetişen ve otlu peynire katılan bir tür dağ nanesi...

Punk,
(Dağ nanesi),
Kurat, 
(Kireng, Kirenk, Kereng).
Otlu peynire tadını ve özel kokusunu veren içine katılan çeşit çeşit otlardır. Otların çeşidi yöreye göre değişebiliyor.
Van' da Peynir yapımıyla öne çıkan yöreler arasında Gevaş, Çatak-Görentaş, Gürpınar sayılır.

Otlu peynir, genellikle çiğ veya az ısıtılmış koyun sütünden mayıs ve haziran aylarında,  üretilir. Üretiminden sonra 1-2 ay kadar soğuk hava depolarında bekletildikten sonra tüketilir. İçerisinde bulunan yabani ot daha çok Van yöresinde yetiştiği için, Van otlu peyniri olarak bilinir.

Sirmo,
(Allium schoenoprasum L.)
Sirma, 
Sirik, Sirim,
Siyabo, 
Sirimo olarak da adlandırılan ve yabani bir sarımsak türü olan bu ot, otlu peynirin temel direğidir. Otlu peynir içine konan bir yaban soğanıdır. Van otlu peynirinin vazgeçilmezlerinden olan en meşhur ot türüdür. Yabani sarımsak olarak da bilinir. Sirmo otu kıyıldıktan sonra direkt olarak salamura suyuna yatırılmaktadır. Kullanılan salamura suyunda %3-9 arasında tuz konsantrasyonuna sahiptir. 

Sirmo otu hem taze olarak hem de salamura olarak saklanarak peynir yapımında kullanılabilmektedir. Mendo -mendi (Chareophyllum macropodum) adlı ot ise otlu peynirin olmazsa olmaz ikinci otudur. Mustafa çiçeği de denilen bu otun sirmo gibi salamurası yapılarak peynire katılıyor.

Otlu peynire 25 değişik bitki katılıyor. Bu otlar peynire üç önemli gaye için; Otlu peynirin besin değerini artırmak, Hazmolma derecesini yükseltmek ve insan sağlığına zararlı mikroorganizma faaliyetlerini durdurmak için katılır. Otlu peynire katılan bu otlar şunlardır.;

Kirenk, Kurat, Schnittlauch-Almanca, Kireng (Kirenk, Kurat, Kereng),
Çatak soğanı, Çünk, Çöven,
Düğün çiçeği,
Frenk soğanı,
Helis (caşur), Heliz otu.
Kekik, Kenger, Kirenk,
Mendo, Mendi (Chareophyllum macropodum),
Peliz, Punk (dağ nanesi),
Sirmo (Allium schoenoprasum L.) Farsça ‘Sir’ sarımsak demek.
Sirma, Sirik, Sirrimo, Sirim, Siyabo, Soğancık, Sosiping, Soh (So),
Tarhun,
Yarpuz,

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ