Eski İran' da aşk ve bereket tanrıçası ...

Anahita,
Anaitis,
(Antik Yunan ve Roma).
Tanrıça (Goddess).
Eski İran'da aşk ve bereket tanrıçası.
Eski doğu dinlerinde aşk ve bereket tanrıçası.
Hititlerden önce, Anadolu halklarının ay ve bereket tanrıçası.
Anahid, Eski Persian Anahita, 
Yeni Persian Nahid, 
Ermeni Anahit, 
Yunan Anaitis,
 
Antik Pers döneminde su tanrıçası, bereket tanrıçası ve kadınların koruyucu tanrısıdır. Anahita tertemiz biri anlamına gelir. Altın pelerinli,  elmas bir taç giyen bazen de bir su testisi taşıyan bakire olarak tasvir edilir. Güvercin ve tavus kuşu onun kutsal hayvanlarıdır.

Birçok eski doğu dinlerinde Büyük Tanrıça biçimlerinden biridir. Anahita, boğa başlı bir aslanın yanında yer alan çıplak bir figür şeklinde tasvir edilmiştir. Anahita aşk ve doğurganlık tanrıçası olduğundan bir birine karşıt iki şahsiyeti barındırır.  Bunlardan birinde tertemiz bir bakiredir. Diğerinde ise azgın bir fahişeyi temsil eder. Eski doğu dinlerinde büyük tanrıçanın bu iki kişiliğinden biri şekline rastlanır.  Eski İranlıların verimlilik, su ve hayat verme tanrıçası olarak tanınmıştır. Bu Tanrıça Greklerde Anaitis olarak, Yunanda Artemis  veya Aphrodit  olarak ifade edilmiştir.

Fasulyenin yanına dikilen sırık ...

Herek, 
Rumca herek.
İspalya,
Değnek, 
Sırık,
Cerek,
İnce uzun sopa,
Fasulye sırığı,

Küçük ağaç.
Fasulyenin yanına dikilen sırık.  
Üzüm çubuklarının altlarına dikilen destek.
Fasulye, asma vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık.
Asma dalları ve fasulyelerin sarkmaması için destek olarak dikilen sırık.
Sebze ve asma fidelerini dik tutmak için yanlarına çakılan sırık, kazık. 
Asma, fasulye gibi bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, cerek, sopa, ağaç.
Fasulye fidanının sarılması için toprağa sokulan sırık, uzun sopa.
Kesilip dalları budanmış, ince ve uzun orman ağacı, sırık, sopa, değnek.
Asmaları, fidanları, fasulye gibi tırmanıcı nebatları bağlamak için yanlarına dikilen sırık, değnek, İspalya.

Dokununca kaşındıran ot ..

Isırgan otu,
Fr. ortie.
Latince, Urtica dioica,
Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, kaşındırıcı bir ot.
Isırgan otuna halk dilinde verilen isimler;
Ağdalak, 
Cımcar, Cıncar, Cılagan, Cızgan, Cincar,
Çinçar (Artvin Şavşat yöresi)
Dadırkalak, Dala diken, 
Dalagan,
Dalayan diken, Dalgan,
Dalıgan, Dancak otu,

Erinç,
Gezgez, Geznik (Doğu Anadolu),
Gıcıkdan,
Gidişgen-Gidişken otu (Uşak yöresinde),
Isırgı,
Sırgan otu,
Yığınç.


Genel olarak ısırgan veya ısırgan otu dendiğini zaman büyük ısırgan otu türü anlaşılır. Isırgangiller familyasından otsu bir bitkidir. İlkbaharda çiçek açan, oval ve kenarları dişli-tırtıklı yaprakları üzerinde yakıcı tüyleri olan bu bitki daha çok yol kenarlarında, duvar diplerinde kendiliğinden yetişir. Boyu 20-80 cm. olan çok yıllık bir bitkidir. Romatizma ve eklem ağrılarına karşı etkilidir. İdrar artırıcı (diüretik) olup kanı temizleme özelliği vardır. Bu nedenle böbrekkumunu döken, ödem, balgam söktürücüdür.  Isırgan otuna çıplak elle temas edildiğinde deride kaşıntı ve alerji yapar. Bunu nedeni yaprakları üzerinde bulunan tüylerdendir. Bu tüyler deri ile temas ettiği zaman baş kısmı kısmı kırılır.

İçinde bulunan formik asit (karınca asiti) deride kaşıntı ve kızarıklık yapar. Sanki bitki tarafından ısırılmış, dalanmış gibi acı verir ve ısırgan denir. Bitkinin fındık şeklindeki meyveleri, kökü, yaprakları, tohumu, gövdesi hepsi ayrı ayrı kullanılır. Sebze olarak yemeği de yapılır. Kökü kaynatılarak suyu ile saçlar yıkanır ise saç dökülmesine ve kepek için etkilidir. Bitkinin kökünde tanen ve lignan, tohumunda müsilaj ve protein yapraklarda flavon, C vitamini ve demir vardır.

Isırgan bitkisinin Büyük ısırgan, Acı ısırgan (Urtica dioica) -
Küçük ısırgan, Tatlı ısırgan (Urtica urens) - Dağ ısırganı (Urtica gracilenta) - Kara ısırgan (Urtica pilulifera) - Kalp yapraklı ısırgan (Urtica chamaedryoides) gibi türleri vardır.

Uğursuz ..

Menhus 
(Arapça).
 Uğursuz. 
Kötü. 
Meşum.
Bedbaht.
Batıl inanç.
Uğursuzluğa karşı, Nazarlık takılır. 
Kem göz.

Eskiden ipekli mintan ...

Pataküta,
Eskiden ipekli mintan.
Müslüman olmayan yangın tulumbacılarının giydiği bir tür ipek mintana eskiden verilen ad. İpekli mintan.
Osmanlılar döneminde yangınları söndürmekle görevli kişilere, tulumbacılara özgü, yakası kadifeli, ipek gömleklere verilen ad.
Kilise (yangın) tulumbacılarına mahsus, yakası kadifeli, çapraz ipekli bir tür mintanın adıdır.

Eski dilde küçük kadın...

Zenek, 
Farsça: zenek.
Küçük kadın.
Eski dilde küçük kadın.
Osmanlıca Zenek, 

Zenne,
Farsça: zenne.
Kadın.
Gaca,
Eskiden kadınlar, orta oyununda rol alamazlardı. Kadın rölünü erkekler kadın kıyafetine girerek ifa ederlerdi. Orta oyununda kadın rolü yapan erkek sanatkarlara zenne adı verilirdi. Tiyatro oyununda, orta oyununda veya Karagöz'de kadın rolüne çıkan erkek oyunculara zenne denirdi.
Eskiden göçebe geleneğinde düğünlerde ve şenliklerde kadın kıyafetiyle geleneksel olarak kadın gibi oynayan erkeklere zenne denir.

Zenek kelimesinin diğer anlamları;
Ağaç bardak,
İbrik,
Aptal.

İsrail'de doğmuş, İsrailli ...

Sabra,
İsrail halkı tarafından aslı ve doğumu İsrail'de olanlara Sabra denir.
İsrail'de doğmuş İsrailli.
1948 yılında kurulduğunda nüfusunun neredeyse tümü göçmen olan İsrail’ de doğanlar, farklı karakterlerinden dolayı Sabra diye  adlandırılıyor. Dünyanın çok aranan modelleri arasında bulunan İsrailli Bar Refaeli (1985 doğumlu güzel) de bir sabradır. Sanki tipik bir Amerikan güzeli imajına sahip olan model kişilik olarak tam bir İsraillidir.  Sarışın top model Amerikada yirmi yıl kalmış olup mükemmel bir ingilizce konuşmaktadır. Ancak aksanı içinde İsrailli bir sabra olduğu belirgindir. 

Sabra kelimesinin diğer bir anlamı;
İsrail’de yetişen dışı son derece sert ve dikenli, içi ise tatlı ve yumuşak olan bir tropik meyve.

İspanya’da Art Nouveau (Yeni Sanat), akımının öncüsü olan ünlü Katalan mimar ...

Antoni Gaudi, 
Antonio Gaudi, 
Antoni Gaudi i Cornet,
Antoni Placid Guillem Gaudi i Cornet,
(D. 1852 Reus - Ö. 1926 Barselona).
İspanya’da Art Nouveau, akımının öncüsü olan ünlü Katalan mimar.
Barselona’nın en ünlü mimari eserlerinin yaratıcısıdır.
La Sagrada Familia kilisesinin mimarı.

İspanya Katalonya bölgesi Reus kentinde 25 Haziran 1852 yılında doğmuştur. Eğitimini 1878 yılında bitirip Barselona'ya imza atmış  sanatçı, mimardır. İspanyada ortaya çıkan ve sanat tarihine damga vuran Art Nouveau  akımının öncülerinden biri olan mimarın  eserleri tüm Barselona' yı süslemiştir. 

Yapıtları; 
Park Güell, Colonia Güell Türbesi, Casa Mila, Casa Vicens (yazlık ev), Güell Pavilyonu, Güell Sarayı, Güell Mahzeni, Colonia Güell Türbesi, Teresano Koleji, Celvet Evi, Bellesgurad Villası,  La Pedrera adıyla bilinen Casa Milà, La Sagrada Familia (Kutsal Aile) Bazilikası, Bellesgurad Villası (1900-1905).

Mimar, Antoni Gaudi yapmış olduğu sekiz eserle Unesco Dünya Mirası Listesine girmiştir. Tüm dünya eserleriyle büyük ses uyandırmıştır. Koyu bir Katolik ve ateşli bir Katalan milliyetçisi olan Mimarın eserlerinde doğa ve din temalarını işledi. Eserlerinde seramik, renkli cam, doğrama konularında yetenekli olan Antoni Gaudi, bu yeteneklerini mimarlıkla birleştirince ortaya eşsiz eserler çıkmıştır. La Sagrada Familia (Kutsal Aile) Bazilikası, 1882 yılında Mimar Francesc de Paula Lozano tarafından yapılmaya başlanan Sagrada Familia kilisesini  (1908-1926) bitirmeye çalışmıştır. 

7 Temmuz 1926 yılında 74 yaşında iken geçirdiği bir trafik kazası sonucunda ölmüştür. Bu büyük usta en büyük eseri olan ünlü La Sagrada Familia kilisesine gömülür.

Osmanlı ordusunda taşıma işlerinde kullanılan yük hayvanı ..

Mekkare, 
Arapça, مکاره
Kiralanan yük hayvanı.  
Osmanlı ordusunda taşıma işlerinde kullanılan at, deve, katır, eşek gibi yük hayvanlarına denir. 

Halktan bu iş için belirli bir ücret karşılığında bu tür hayvanlar ordu için kiralanır. Develerle çölde  kervanlarla taşıma yapılırdı. Mekkare arapça bir deyimdir. Bu işi yapan kişilere mekkareci denir. Mekkareciler katır, deve, at, eşek sırtında nakliye ve taşımacılık yaparlar. Mekkare, kira hayvanlarına yüklenen levazım, eşya, yük olarak kullanılmıştır.  Osmanlı bir zamanlar levazım adı da vermiştir.Şimdilerde lojiktik olmuşştur. 

Taşıma ekipmanları değişmiş. Motorlu taşıtlara, gemilere, uçaklara yükselmiştir. Güncellendiğinde bunlar lojistik, tedarik destek kelimeleri ile ifade edilmeye başlanmıştır. En çarpıcı evden eve nakliyat artık hayatımıza girmiştir.

Eskiden yaşasın, çok yaşa, sağ ol...

Zindabat,
Zinde-bad (Farsça).
Yaşasın, çok yaşa, sağ ol.
Çok yaşa.

Çin'in uzay gemisinin adı ...

Shenzhou, 
(Şinzo).
Sihirli ok,
Kutsal gemi anlamına gelir.
Çin'in süper bir güç olarak ortaya çıkışının bir kanıtı olarak insanlı uzay aracı Shenzhou, ilk olarak Kasım 1999 yılında uzaya gönderilmiştir. Çin’in kuzey batısında bulunan Gansu eyaletindeki Jiuquan Uzay Üssü’nden, Uzun Yürüyüş adlı verilen taşıyıcı füzesiyle uzaya  ikinci kez insansız uzay gemisi fırlatıldı. Shenzhou uzay gemisi ile Yang Liwei adındaki kişi 15.10.2003 tarihinde uzaya giden ilk Çin vatandaşı oldu. Fei Junlong ve Nie Haisheng iki kişilik mürettebat ile Yang Liwei, Shezhou gemisinde 6 Ekim 2005 yılında uzayda 5 gün geçirdi. Shenzhou uzay aracının tasarımı, Rus-Sovyet Soyuz uzay aracının tasarımına benziyor.

Küçük denk, top ...

Ferde,
Bohça,  Çıkı,

Küçük denk, top. 
Sarılmış küçük yük.
Denkleştirilmiş yük, eşya..
Küçük balya.
Balya, Denk, 
Yatak, yorgan, kumaş gibi eşyaların sarılıp bağlanarak balya haline getirilmiş yük. Nakledilmek üzere denk yapılan eşyalardır. 
Koli, paket, kargo.

Eski dilde küçük mızrak ...

Nizek, 
(Farsça).
Süngü.
Küçük süngü nizk.
Küçük mızrak.
Eski dilde küçük mızrak, nizek.
Nize, Mızrak,
Nizedar, Mızrağı olan, mızrak taşıyan. süngülü 
Nizezen(Farsça), mızrakla vuran, mızrakçı.

Nizek kelimesi, Cariye, Kaldıraç anlamında da kullanılır. 
Kenizek ise küçük cariye demektir.

Ölen kimsenin yakınlarına başsağlığı dileme ...

Taziye, 
Arapça, ( ﺗﻌﺰﻳﺖ– ﺗﻌﺰﻳﻪ)
Arapça, aza, sabretmek, katlanmak anlamından taziye, taziyet kelimesi türetilmiş. Baş sağlığı dileme.
Başsağlığı dileme, Allah Rahmet Eylesin.


Ölen kimsenin yakınlarına başsağlığı dileme,
Taziyet, 
Yeni ölen birisinin yakınlarının acısını paylaşmak.
Teselli etmek. 
Baş sağlığı dilemek. 
Allah sabır versin demek.
Hakkın rahmetine kavuşan kişilerin yakınlarına, sevenlerine başsağlığı dilemek.
Vefat ve taziye,
Acıları paylaşmak.

Saygı gösterme, ululama anlamında eski bir kelime ...

Tazim,
Arapça: tazim.
Hürmet.
Saygı gösterme,  
Riayet.
Ululama,
Büyük sayma.

İkramda bulunmak.
Değer vermek, 
Hörmet etmek,


Kınama, ayıplama ...

Muaheze, 
Arapça: muaheze.
Kınama, paylama, 
Ayıplama. 
Eleştiri.
Takbih,  
Kötü gördüğünü bildiren söz söylemek.

Haber ulaştırma, haber verme ...

İnba, 
Nebe,
Eski dilde, 
Arapça: inba.
İngilizce: Annunciation. 
Arapça nebe, haber kelimesinden türetilmiştir. 
Neb,
Haber vermek
Haber verme, bildirme.
İhbar eyleme. 
Tebliğ etme.
Haber ulaştırma, 
İhbar etme.
Bildirme, Bildirim, haber verme. 

Eğrelti otu, aşk merdiveni ...

Fujer, 
Fransızca, fougere.
Fougere nephrolepsis, 
Fern eğreltiotu. 
Eğrelti otu.
Aşk merdiveni, 
(nephrolepsis exaltata).
Aşk merdiveni çiçeği,
Aşk merdiveni, fujer eğreltiotugiller ailesinden bir bitkidir. Genelde yaprakları için yetiştirilen bitki her ortamda yetiştirilir. Boyu 45 - 75 cm olan bitkinin yaprakları merdiven şekline benzediği için  aşk merdiveni de denir. Bitki humuslu ve organik toprakları sever. 

Nemli ve gölgeli ortamı sever. Kolay ve hızlı gelişen bitki doğrudan güneş ışığı istemeyen bir bitkidir. Bitki bulunduğu ortamda başka bitkilerle temas etmemeli hava akımlarından korunmalıdır. Aşırı sıcağı sevmez. 15- 20 santigrad derece sıcaklık ortamında toprağı nemli olacak şekilde bakımı yapılır. Eğrelti otlarının yanlarından çıkan yavru bitkiler ayrılarak çoğaltılır. Bitkinin yapraklarının uçları kahverengi olursa problem vardır. Kontrol edilmelidir.

"Piyano Konçertosu", "Spartaküs" ve "Gayane" adlı bale müzikleriyle tanınmış Ermeni Besteci ...

Aram Haçaturyan,
Aram Khachaturian,
Aram İlyiç Haçaturyan.
Ünlü Ermeni asıllı Sovyet bestecisi 
(D. 1903 - Ö. 1978),
Ermeni asıllı rus besteci ve orkestra şefi.
Haçaturyan, Sovyet müziğinin üç devi, Titans'ı olarak Sergei Prokofiev ve Dmitri Shostakovich ile beraber anılır. 

Nahçıvanda fakir bir Ermeni ailenin çocuğu olan Haçaturyan, Tiflis doğumludur. 19 yaşında Moskova'ya taşınmış. Aram önce viyolensel öğrendi. 1934 yılında 30 yaşında Moskova Konservatuarını bitirmiş. 1943 yılında Komünist Parti’ye katılmış. 1930 yılında Nina Makarova ile evlendi.

Rusların doğuculuk geleneğini sürdürmüştür. Kafkas uluslarının ezgilerinden, müziklerinden esinlenerek yaptığı besteler dünyaca gözde eserler olmuştur. 1951 yılında Moskova Gnessin Devlet Müzik ile Eğitim Enstitüsüsünde profesör olarak çalışmaya başladı. Haçaturyan'ın bir çok eseri film ve Televizyon dizilerine konu olmuştur. Spartacus (TRT) ile Frigya Adagio, Gayane (Kılıç Dansı) adlı balesi ile meşhur Sabre Dance gelen adagio ile ünlüdür.

Aldığı ödüller;
Yüzyılın en iyi bestekar ile şef ödülü-1951 (Moskova).
Yüzyılın en iyi bestekar ile şef ödülü (Viyana).
Stalin ödülü (iki kez).
Sovyetler Birliği’nin halk sanatçısı ünvanı (1954).
Lenin ödülü (1959).
Ermenistan'da anısına 1998 yılında 50 dram kağıt para üstüne resmini koymuştur. Ermeni Ulusal Marşı’nın da bestecisi olan Aram Haçaturyan, 1978 yılında Erivan’da toprağa verilmiştir. 

Eserleri;
Senfoniler; Senfoni No. 1- No. 2- No. 3
Piyano Konçertosu,
Keman Konçertosu,
Çello Konçertosu,
Masquerade Süiti, Lermontov Süiti,
Bale; Spartaküs, Gayane, (meşhur kılıç dansı).
Oda müziği ; Keman ve piano için üçlü (1932),
İvan’ın maceraları, Toccata, Etüd,
Solo piyano, Piyano sonatı (1976)


Lezzeti tatlımsı ve anasonu çağrıştıran şemsiye çiçekli bir bitki ...

Rezene
(Foeniculum vulgare), 
Arapsaçı,
İrziyan, 
Raziyane, 
Mayana.
Apiaceae (Maydanozgiller) familyasından iki metreye kadar boylanan iki yıllık kokulu otsu bir bitkidir. Rezene şemsiye çiçekli bitkiler familyasındandır.  Lezzeti tatlımsıdır. Anason gibi tadı vardır. 
 
Akdeniz'de ve Orta Asya'da yetiştirilir. Tüm sıcak iklimli ülkelerde yetişmektedir. Rezene soğanımsı ve yuvarlak dişleri olan bir bitkidir. Beyaz bir sebzedir ve yeşil yaprakları vardır. Yaprakları soğan gibi büyürler. Salatası, yemeği yapılır. Rezene yemek ve salatada limonla bir şaheserdir.

Rezene tohumu (1-2 tatlı kaşığı) havanda hafifçe ezilerek dövülür. Orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suya atılır. Kaynar su içinde 8-10 dakika demlenir. Sonra süzülerek Meşhur Rezene Çayı elde edilir.  
Kansızlık, hazımsızlık, kabızlık, bebeklerde gaz sancısı, şişkinlik, ishal, kadınlarda adet düzensizliklerinin düzenlenmesi, solunum bozuklukları ve göz sağlığına iyi gelir.

Madagaskar yerlileri ölülerin kemiklerini toprağın altından çıkarıp, kasabanın etrafında bir tur gezdirdikten sonra tekrar gömülmesi törenine verilen ad.

Famadihana, 
Ölü döndürme, 
Madagaskar'da düzenlenen ve dünyada ‘Ölüler Günü’ olarak bilinen etkinlik.
Famadihana Madagaskar insanlarının bir mezar geleneğidir. Kemiklerin dönümü olarak bilinir. Famadihana yedi yılda bir uygulanan bu gelenek on yedinci yüzyılda başlayan, yeni ve genç bir gelenektir. 

Madagaskar yerlileri ölülerin kemiklerini toprağın altından çıkarıp, kasabanın etrafında bir tur gezdirdikten sonra tekrar gömüyorlar. Bu törene 'famadihana' adı veriliyor.

Madagaskar'da bir ölü ölünce, (ölü ölmez) insanların vücutları tamamen çürür. Ama ruhları atalarının dünyasına katılacağına inanılıyor. Bu sürece yardımcı olmak için aileler Famadihana adlı bir mezar geleneğini devam ettirmektedirler. Bu gelenekte, aileler her yedi yılda bir mezardan kemikleri çıkararak yeni ipek kumaşlara sararlar. Aileler ve sevdikleri yeni ipek kumaşa sarılan bu kemikler ve cesetlerle beraber bu mezar etrafında dans ederek havaya kaldırır. Sonra yeniden gömülür.   

Famadihana uygulaması ipek örtülerin maliyeti ve bazı Hıristiyan kuruluşlarının (Evanjelik Protestanlar) muhalefeti nedeniyle gerileme yaşıyor. Tören, ölü için onur olup sevdiklerine bağlanmak için toplanan grubun bir canlı müzik eşliğinde yapılan bir kutlamadır. Bu kutlamalar şarkı, dans, içki, gıda ve aileyi içerir. Aileler zebu et, yemekler, çorbalar, içecekler, tatlılar hazırlar ve hep beraer yerler. Törene ölü ve yakınları davet edilen bir aile birleşimidir.  

Dünyada ciddi cenaze geleneklerinden farklı olarak, famadihana töreni yas değil bir kutlama ve eğlence, kahkaha zamanıdır. Dünyanın dört bir yanından ziyaretçiler, aile ve kasaba eşrafı ve hatta zaman zaman gelip geçenlerden önemli insanlar bu törenlere katılırlar.

Famadihana töreni aile bağlarını kutlamak için eşsiz bir ritüeldir. Bu bir festival havasındadır. Madagaskarda büyük bir sevinç içinde aileler cesetleri ile canlı müzik eşliğinde müzik ve dans eder, oyunlar oynanır, hayvan kurban edilerek etler çeşitli misafirlere ve aile üyelerine dağıtılır. Yaşlılar çocuklarının kendilerinden önceki ölen ölülerin önemini açıklarlar.  

Ölülerin ruhları uzun yıllar yaşayabilir. İnsan vücudunun tam ayrışması tamamlanarak uygun törenlerle atalarının dünyasına katılmak inancına dayanan festival havasında bir törendir. Bu törenlerle geniş aile bir araya gelip akrabalıkları kutlanmaktadır.

Yaprakları maydanoza benzeyen, yenilebilir bir ot ...

Gimi,
Eğrelti otuna benzer gövdesi yenen bir bitki.
Yaprakları maydanoza benzeyen, yenilebilir bir ot .
Gövdesi , kabuğu soyulduktan sonra yenilen veya turşusu yapılan yumru köklü, beyaz çiçekli ve otsu bir bitki.

Yunan mitolojisinde kavga tanrıçası ...

Eris,
Eris; Farsça Zeki, akıllı, uyanık, zeyrek, uslu demektir.
Tanrıça dişi Tanrı demektir.
Eris; Yunan mitolojisinde Kavga Tanrıçası, Uyumsuzluk Tanrıçası, Nifak Tanrıçası, Fesat Tanrıçası, Fitne Tanrıçası, Anlaşmazlık Tanrıçasıdır. 
Eris, Yunan mitolojisinde Savaş Tanrısı Ares' in kızkardeşi olup kavga, fitne ve fesat tanrıçası olarak bilinir.
Truva Savaşı'nın çıkmasına neden olduğu rivayet edilir.

Rivayete göre; Yunan tanrılarının en dürüstü, en dindarı olarak bilinen Aiakos'un oğlu Telamonunun kardeşi Peleus ile dönemin en iyi savaşcısı olan Aşilin annesi suyun tanrıçası, gümüş ayaklı Thetis ile evlenmek için düğün törenine bütün tanrıları, tanrıçaları, ölümlüleri davet etmişler. Ama fitne ve fesat çıkartarak kavgaya neden olacağını düşünerek tanrıça Eris’i düğüne çağırmamışlar.

Koca nifak tanrıçası hemen fitne ve nifak tohumlarını saçmış ortalığa. Üzerinde en güzel olana yazılı altın bir elmayı düğün alayına sunmuş. Hemen Zeus’un eşi Hera; en güzel ben olduğum için bu elma benim hakkım diyerek sahiplenmek istemiş. Amma düğünde bulunan Athena atılmış; nereden senin hakkın oluyormuş diyerek itiraz etmiş. Bu elma benim hakkım demiş. Yani çok güzel tanrıçaların arasında herkesin bildiği üzere en güzel benim diyen Afrodit almak istemiş. Güzellerin hepsi ben daha güzelim diyerek sahiplanmek isteyince ortalık karışmış. Bakmışlar olacak gibi değil. Hemen en büyük TanrıZeus’a soralım demişler. Zeus düşünmüş taşınmış bir yol bulamamış. Bir tarafta kıskanç mı kıskanç karısı, öte tarafta Atena ile Afrodit gibi ateş parçası dilberler. Zeus çözüm olarak en güzel ve doğru kararı bir ölümlü verir diyerek yakışıklı Truva prensi Paris’i önermiş. Bunun üzerine, üç kadın da Paris’in aklını çelmek etkilemek için ona cilve yapmışlar. Hatta rüşvet önermişler. Hera beni seçersen, seni Avrupa ve Asya’nın efendisi yaparım demiş. Atena sana bilgelik ve cengaverlik bağışlarım. Tarihin unutmayacağı bir kahraman olursun demiş. Afrodit ise ben sana böyle şöyle paye vermem. Ama sana ölmeden önce öyle bir dilber veririm ki, dünyanın bütün erkekleri ona aşık olur. Yine de sen bilirsin diyerek son sözü söylemiş. Dünyaya hakim olan bir cengaver mi ? Dünyanın Kahramanı mı? Yoksa aşk mı? 

Paris, kararını vermiş ve aşk demiş. Yani Afrodit demiş. En güzel olarak seçilen ve altın elmaya sahip olan olan Afrodit sözünü tutmuş. Paris’e, o zaman dünyanın en güzel kadını olan Yunan kralı Menelaus’un karısı Helen’i ayarlamış. Tabiki bu sonuçla Hera’nın nefretini kazanır. 

Truva kentinde Sparta Kralı Menelaus ile Yunanlılar (Akalar) arasında bir savaş başlar. Bu duruma en çok Eris sevinir. Bu nedenle iki ulus on yıl süre ile birbirleri ile savaşır. Düşünün fitne, nifak, bölücülük nefretle birleşince Dünya tarihi değişiyor.

Doğu Akdeniz ülkelerinde yerleşen ve ticari etkinliklerde bulunan Avrupa kökenli kişiler ...

Levanten,
Levantar.
Levantin, Lövanten diye okunur.
İngilizce:
 levantin, 
Fransızca: levantin.
Doğu Akdeniz ülkelerinde yerleşen ve ticari etkinliklerde bulunan Avrupa kökenli kişiler.

Özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan, Hristiyanlara verilen ad.
Avrupalı gibi görünmeye özenen, züppe tavırlı kişilere denir.

Argoda Tatlısu Frengi denir.
Levanten, özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde (özellikle İstanbul-İzmir gibi) ticaret, tefecilik, bankerlik gibi işlerle uğraşan müslüman olmayan azınlıktan olan kişilere Osmanlı döneminde verilen ad.

Levantenler, Avrupa asıllı olup bu liman kentlerine yerleşmiş veya evlenerek soyu karışmış kimselerdir.

Genellikle, deniz ticareti yapan Akdeniz ülkelerinden (Venedik, Genova, Ragusa) ticaret ile uğraşan diğer ülke ve şehirlerden gelip (Amsterdam, Hollanda v.b.) daha ziyade İzmir ve İstanbul'a yerleşmişlerdir.

İzmir Alsancak semtinin eski adı ..

Punta,
Rumca Punta,
Punta, akciğer iltihabı demektir. 
İzmir Alsancak semtinin eski adı punta.
Alsancak, 
Eskiden Alsancak semtine verilen ad.
Alsancak'ın liman ile kıbrıs şehitleri arasında kalan küçük bölgesine verilen rumca ad. 

Halk arasındaki bir söylentiye göre, eskiden bu yörenin limanında çalışan Rum görevliler ve hamallar çalışırlarmış. İzmir'in rutubetli havasından ve ayazından dolayı zatürre hastalığına yakalanırlarmış. Zatürre, batar, punta, pnömoni, akciğer iltihabı demektir. Hastaların akciğerlerinde nokta şeklinde lekeler oluştuğundan rumca punta denmiştir. Yunanca punta nokta anlamındadır. Bundan dolayı Alsancak körfezinin o ayazı ve zatürre eden havasından dolayı bu semte Punta adı verilmiştir. 

İzmir'in kurtuluşundan sonra bu semte Alsancak semti denmiştir. 

Zatürre hastalığı ...

Punta,
Zatürree, Zatürre,
Batar,(Halk dilinde).
Pnömoni, (Pneumonia).
Akciğer yangısı,
Zat-ür rie,(Arapça).
Akciğer zarı iltihabı. (akciğer lobunun iltihaplanması).
Halk arasında Akciğer iltihabı,

Zatürre hastalığında akciğerlerde siyah noktalar halinde lekeler oluştuğundan dolayı yunanca nokta anlamında punta denilmektedir. Tıp dilinde pnömani olarak bilinir. Zatürre, sancı, ateş ve öksürükle beliren, tehlikeli bir akciğer hastalığı olup bakterilerin yol açtığı, yüksek ateş, öksürük ve koyu balgamla kendini belli eder. Genellikle kış mevsiminde daha çok görülür. Hastalık ölümcül sonuçlar doğurabilir. Akut, subakut, ve kronik pnömoniolmak üzere sınıflandırılabilir. Ayrıca viral, bakteriyel, mikotik, mikoplazmal, paraziter, lober, bronköpnomoni, irinli, fibrinli, interstisiyel, embolik, granülomatöz olarak bahsedilen zatürre çeşitleri vardır.

Akciğerlerin görevi olan solunum, oksijen alış veriş işlevi bozulur. Bu nedenle kanda oksijen seviyesi azalır. Zatürre teşhisi için akciğer röntgen filmidir. Bu amaç için balgam ve kan tahlili yapılır. Bronoskopi gerekebilir. Zatürre hastalığına alkol ve sigara kullanan kişiler, yeni ameliyat olmuş kişiler, kronik bronşit, akciğer ve kalp hastalığı bulunanlar, kısaca bağışıklık sistemi zayıflamış hastalar daha çok yakalanıyor.

Endonezya'da bulunan faal bir yanardağ ...


Rokatenda,
Rokatenda Yanardağı,
Endonezya  240 milyon kişinin yaşadığı,  fay hatları üzerinde yer alan bir adalar ülkesidir.
Endonezya'da güneydeki Palue adasındadır. 
Palue Adası, Doğu Nusa Tenggara eyaletinde yer alan, 12 bin nüfuslu 4 km. yarıçapında bir adadır. 

Endonezya'nın halen faaliyette olan Yanardağ ve volkanları;
Krakatoa Yanardağı (Rakata, Endonezya), 
Tambora (Sumbawa, Endonezya), 
Rokatenda Yanardağı (Palue adası-Endonezya), 
Merapi Yanardağı, 
Raung Yanardağı,
Semeru Yanardağı ya da  Mahameru yanardağı (Java adasında),
Vurlali Dağı‎,(Banda).
Sinaburg Yanardağı,
Karangetang, (Api Siau) Endonezya'nın Sulawesi kıyısındaki, Siau Adasındadır.
Soputan,
RinjaniEndonezya'nın Lombok Adasında etkin bir yanardağ.

Volkan;
Dünyanın iç tabakalarında bulunan magmanın, yer yuvarlağının yüzeyinden dışarı püskürerek çıktığı coğrafi yer şekilleridir.   

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ