Farsça isimlere eklenerek yer adları yapan bir son ek...

Zar,

Farsca: zar,

Kelimenin sonuna gelerek birleşik kelimeler olur. 

İsimlere eklenerek yer adı bildirilir.
Farsça isimlere eklenerek yer adları yapan bir son ek.

Sonuna geldiği kelimelere yer, mahal anlamı katarak Farsça usulüyle birleşik isimler yapar.(Lalezar; Lale bahçesi).

Zar sözcüğünün diğer anlamları:

İnce örtü, perde, kabuk.

İnce perde veya örtü.
Vücudun çeşitli yerlerindeki ince deri.
Bitkilerin çeşitli yerlerini saran ince tabaka.
Çok ince, incecik.

Geçirimsiz ya da yarıgeçirgen duvar, ayırma perdesi.

İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar veya organ bölümleri; çeper.

Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka; cidar, çeper.

Tavla vb. oyunlarda kullanılan, altı yüzüne 1’den 6’ya kadar olan sayıları göstermek üzere benekler konmuş olan, kemik veya fildişinden küp.

Tavla ve başka oyunlarda kullanılan kemik, fil dişi, plastik vb. maddelerden küp olarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı.

Kadınların örtündüğü çarşaf, car, çar.

Kadınların üste giyindikleri çarşaf.
Kadınların, sokağa giderken başlarına örttükleri yarım örtü.

Mısır, gübre vb. taşımaya yarayan büyük ve derin sepet.
Tırpanla biçilip yere dökülen ekin.
Yazgı, şans.
Herhalde,

Zayıf, dermansız.
Küçük köpek cinsi.
Kapı köpeği.

Ağlayan, inleyen.
Ağlama, inleme.

Cidar.
Çeper.
Bir yüzeyi örten, bir boşluğun iç yüzünü döşeyen veya iki oluşum arasında bölme oluşturan ince doku tabakası, cidar, çeper, membran.

İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlara ve organ bölümlerine verilen ad.
İnce ve yumuşak yaprak durumundaki organlara ve organ bölümlerine verilen ad; epitelyum örtüsünün özelliklerine göre bu organlara sümüksü veya telsi zar denir.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde görülen, gövdeye cin girmesiyle ortaya çıktığına inanılan ruhsal hastalık.