Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan.
Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş verimsiz toprak.
Sürülmemiş ve ekilmemiş yer.
İşlenmemiş verimsiz toprak.
Değeri düşük, niteliksiz, cinsi bozuk.
Soysuz, yozlaşmış.
Değeri düşük, niteliksiz, cinsi bozuk.
Yoz sözcüğünün halk dilinde başka anlamları:
Kaba,
Kısır.
Yozlaşmış,
Yozlaşmış,
Dejenere.
Vahşi.
Yavan, bayağı.
Zararlı.
Davar sürüsü.
Vahşi.
Yavan, bayağı.
Zararlı.
Davar sürüsü.
Tek hörgüçlü dişi deve.
Civcivlerini büyütüp bırakan tavuk.
Kart keklik.
Zayıf (hayvan için).
Başıboş (hayvan için).
Civcivlerini büyütüp bırakan tavuk.
Kart keklik.
Zayıf (hayvan için).
Başıboş (hayvan için).
Besili büyükbaş hayvan.
Meyvesiz ağaç.
Yabani.
Meyvesiz ağaç.
Yabani.
Yabanıl.
Kaba (kimse).
Rahat, başıboş, özgür.
Tembel (kimse).
Yosun.
Keçi, koyun sürüsü.
Kısır, sütsüz davar, sığır.
Bakımsız, iyi beslenmemiş.
Kaba (kimse).
Rahat, başıboş, özgür.
Tembel (kimse).
Yosun.
Keçi, koyun sürüsü.
Kısır, sütsüz davar, sığır.
Bakımsız, iyi beslenmemiş.
Yazın kırda kalıp otlatılan davar.
Kısır ve erkek davardan oluşan sürü.
Yaylada otlayan büyük baş hayvan, yoz malı.
Yoz; başıboş, serseri; yaylada otlatılan büyükbaş hayvan; at sürüsü.
Kısır ve erkek davardan oluşan sürü.
Yaylada otlayan büyük baş hayvan, yoz malı.
Yoz; başıboş, serseri; yaylada otlatılan büyükbaş hayvan; at sürüsü.
Kısır ve erkek davardan oluşan sürü.
Bir, iki yaşında tay.
Bir, iki yaşların da manda, inek, öküz, eşek, at sürüsü.
Bir, iki yaşların da manda, inek, öküz, eşek, at sürüsü.