Amrita,
Varuni,
Hint Mitolojisinde cennet yemeği ve içkisi.
Tanrılar ölümsüzlük içkisine (amrita) sahip olmak için kafa kafaya verip düşünürler. Sonunda okyanusu çalkalamaya karar verirler; çünkü bu sayede amrita ortaya çıkacaktır. Su içkiden pay isteyince Mandara dağını yüce bir kaplumbağanın üzerine oturturlar.
Bunun çevresine yılan Vasuki’ yi dolarlar sonra tanrılar ve ifritler çalkama ipi olan yılanı zıt uçlardan tutarak çalkalamaya başlarlar. Vishnu yorulan tanrılara ve ifritlere kuvvet bağışlar ve çalkalama sürerken okyanustan ay ve güneş çıkarlar. Daha sonra beyazlar içinde tanrıça Şri görünür. Sonra beyaz at Uççaihşravas Kaustubha mücevheri ulu fil Airavata ortaya çıkarlar. Ancak şiddetle çalkalanan okyanustan Kalakuta denilen zehir çıkar ve tüm evreni sarar. Tanrı Şiva gelir ve bu zehiri içip boğazında tutarak tüm dünyaları bir yok oluştan kurtarır. Şiva’nın boğazındaki zehir mavi renkli olduğu için bu tanrıya mavi boğazlı anlamında Nilakantha denir. Tanrıların ölümsüzlüğe götüren yolundan büyülü ağaç ve büyülü inek doğar. Sonra elinde içi nektarla dolu beyaz bir kap tutan tanrıların hekimi Dhanvantari meydana gelir. İfritler bu mucizeyi görünce hepsi de o benimdir diye bağırarak ona sahip olmaya çalıştılar.
Tanrı Narayana olağanüstü güzel bir kadın olan Mohini kılığına girerek ifritleri şaşırtır ve ölümsüzlük içkisine sahip olmalarına engel olur. İçkiden tanrılara verir fakat onlara vermez. Bunun üzerine ifritler savaş çıkartırlar. Nara-Narayana birlikte onlara karşı savaşır. İçkiden tanrı biçimine giren bir ifrit olan Rahu da içer ancak bunu fark eden Vishnu diskiyle onun başını uçurur. İfritlerle tanrılar arasında korkunç bir savaş cereyan eder. Bu savaşı tanrılar kazanır. Herşey bittikten sonra Mandara dağını yerine koyarlar. İndra ölümsüzlük içkisini saklaması için onu Vishnu’ya verir.
Bu efsanenin Ramayana anlatımı ise kısaca şöyledir: Satyayuga devrinde Diti’ nin güçlü çocukları (ifritler) ve Aditi’ nin kutlu çocukları (tanrılar) büyüdüğünde yaşlılık ve ölümden nasıl kurtulabiliriz diye düşündüler. Çareyi okyanusun çalkalanmasından doğacak sütü içmekte buldular. Okyanusu çalkalamak için yılanlar kralı Vasuki’yi ip olarak Mandara dağını da değnek olarak kullandılar. Böylece hem tanrılar hem de ifritler çalkalamaya başladılar. Bin yıl geçtikten sonra yılanın birden çok başı bir bir kayaları ısırıp zehir akıtmaya başladı. Çalkalanmanın da etkisiyle Halahala denilen zehir okyanusun yüzeyinde birikti. Bütün dünya tanrılar ifritler ve insanlar zehirlenmeye başladılar. Hemen tanrı Şiva’ya başvurup yalvardılar. Yüce Şiva-Rudra geldi ve zehiri sanki abıhayat içer gibi içti ve Halahala zehirini boğazında tuttu. Tanrılar ve ifritler tekrar okyanusu çalkalamak istediler. Bu defa Mandara dağı yer altındaki Patala’ya inerek kayboldu. Vishnu’dan onu çıkarmasını rica ettiler. Vishnu da kaplumbağa biçimine girerek okyanusun dibinden dağı yüzeye çıkarttı. Bin yıl sonra Dhanvantari adında bir adam ortaya çıktı. Bu Ayurveda bilen dindar bir kişiydi. Sonra müthiş güzellikte göksel periler oluştu. Okyanusun yüzeyindeki kremadan oluşan bu güzellere Apsaralar denildi. Onları ne tanrılar ne de ifritler eş olarak kabul etmeyince ortalık malı oldular. Gene okyanus çalkalanmasından Varuni denilen içki oluştu. Bu tanrı Varuna’ nın kızı idi ve bir tür şarap(sura) idi. Onu şeytanlar eş olarak almadıkları için onlara Asuralar denildi. Tanrılar ise Varuni’yi eşliğe kebul ettikleri için Suralar oldular. Atların kralı Uççaihşrava Kaustubha denilen mücevher ve nihayet beklenen abıhayat suyu ortaya çıktı. Tanrılarla ifritler bunun için kavga etmeye başladılar. Asuralar tüm cadıları etraflarında topladı. Ölümcül bir savaş oldu gök ve yer sarsıldı. Vishnu büyüleyici bir kız kılığına girerek abıhayatı başka bir yere kaçırdı. Tanrı Vishnu’ ya karşı gelenler ona saldırınca müthiş bir savaş oldu ve Diti oğlu olan Asuralar ortadan kaldırıldı. Savaş kazanıldıktan sonra İndra üç dünyayı da mutlulukla yönetti.