Mayıs ayı ortalarında çıkan bir fırtına...

Filizkıran,
Mayıs ayında ağaçların filizlendiği mevsimde esen bir fırtına.  
Filizkıran fırtınası,  16 Mayıs/Filizkıran Fırtınası olarak biliniyor.

Maymunlarla insanları kapsayan memeliler takımı...

Primat, 
(Fr. primate),
Bütün maymun türlerini içine alan memeliler takımı. 
Bilimsel ad primat, bu takım içindeki herhangi bir tür için kullanılabilecek ortak isimdir. Fransızca primate sözcüğünden türetilen Primat sözcüğü, Latincede en başta, mükemmel, asil gibi anlamları içerir. Primat sözcüğü ilk kez İsveçli doğa bilgini Linne tarafından kullanılmıştır. Boyutları ve formları yüksek çeşitlilik gösteren, beyin organizasyonu en iyi gelişmiş memelilerdir. 

Çoğunluğu ağaç üzerinde (arboreal) yaşama uyum yapmıştır. Büyük bir kısım bitkisel beslenir. Göz çukurları, kapalı bir kemikle çevrelemiştir. Köprücük kemikleri ve kör bağırsak, tüm türlerde mevcuttur. üyelerdeki baş parmaklar, kavrama hareketini yapmaya uygundur. Parmaklarda yassı tırnaklar ya da pençe bulunur. Beyindeki koku lobu küçülmüştür. 

Primatlar, hayvanlar aleminin memeliler sınıfından maymun ve benzeri hayvanları içeren takım. İnsansı maymunları (goril, orangutan, şempanze, gibon ve insan), maymunları,ayrıca lemur, marmoset, galago, tarsiyer ve lorisleri içerir. Primatlar çevik ve hızlı canlılardır. Çoğunluğu ağaçlarda yaşar. Hepsinin elleri, ele benzer ayakları, ileri bakan gözleri vardır.

Batı Hun İmparatorluğu’nun en büyük hükümdarı...

Attila, 
(D. 406 - Ö. 453), 
Hun İmparatoru.
Babası Muncuk Han - Boncuk Han' dır. Babası öldükten sonra amcası Ruga, onu yetiştirdi. Amcasının ölümünden sonra, Doğu Hun İmparatorluğu' nun yönetimini ele aldı (434). Batıda hüküm süren ağabeyi Bleda'yı 445' te öldürerek imparatorluğun tek hakimi oldu. Sahip olduğu geniş topraklarla yetinmedi. Hükümdarlığı süresince Bizans'ı ve Batı Roma İmparatorluğu' nu ele geçirmeğe çalıştı. Bizans'ı vergi ödemek zorunda bıraktı. 

Batı Roma'da hak iddia ederek toprak istedi, istekleri yerine getirilmedikçe de saldırdı. Üstün savaş gücü sayesinde Roma ve Bizans'a korkulu günler yaşattı. 450' de Roma ordusuyla birleşen Gotlar karşısında çarpışarak Roma' ya kadar ilerledi. Batı Got Krallığı' nın sınırlarını zorladı. Attilâ 452'de İtalya'ya ikinci bir saldırı yapmaktan vazgeçmedi. Milano'yu aldı. 

Roma'ya doğru ilerledi. Fakat açlık ve salgın hastalık yüzünden ordusunun kırılması onu papa Leo'nun teklifini kabul etmek zorunda bıraktı. Üçüncü bir saldırıya geçemeden de öldü. Attilâ bir diktatördü, çevresinde âdeta dini bir korku uyandırırdı, ama adalete saygılı ve iyiliksever bir yöneticiydi. Avrupa' da Tanrının Kırbacı olarak tanındı. Gururluydu, pek az gülerdi. 

Hurafelere inanır, durmadan falcılara danışırdı. Roma'yı ele geçirmekten vazgeçmesine de boş inançlara bağlılığı sebep oldu. Avrupa kıtasının önemli bir bölümüne egemen oldu. Günümüzde, Attila bazıları için kahraman, bazıları için ise barbarların atası olarak anılır. 

“Avizeağacı” da denilen, odunsu gövdeli ve uzun yapraklı süs ağacı...

Yuka,
(Yucca Gloriosa).
Yuka ağacı.
İng. yucca, mound lily
Zambakgillerden, Amerika'dan dünyanın her yanına yayılmış olan, avize biçiminde sarkık, iri ve beyaz çiçekli bir süs ağacı .
Yuka ağacı, 
Agavaceae familyasından, yaprak uçları batıcı, beyaz, krem rengi ya da nadiren menekşe rengi olan çiçekleri aşağı doğru sarkık, asıl vatanı Kuzey Amerika olan, ülkemizde park ve bahçelerde süs bitkisi olarak Yucca filamentosa türünün kültürü yapılan bir cins bitkidir.

Medresede ders veren müderris....

Dersiam,
Osmanlılar döneminde müderrislerin camilerde verdikleri ders. Bu dersi veren müderrislerin unvanı. Osmanlılarda, özel bir sınavla dersiâmlık aşamasını kazanmış hocalarca camilerde medrese öğrencilerine ve başka dinleyicilere verilen ders.

Dersiamm, Bir medreseyi bitirdikten sonra, tâbi tutulan imtihan sonunda medrese talebelerine ders vermek salâhiyetini kazanan. Asistan. Herkese ders vermeğe salâhiyetli âlim.
Dershan, Ders okuyan, talebe, öğrenci.
Dershane, Sınıf, ders verilen yer, ders yeri.

Bir kimsenin dersiam olması için, okuması icab eden ilimleri bitirip icazet (diploma) alması gerekiyordu. Bunun yanında imtihandan geçerek ehliyetini ispat etmesi de şarttı. Tanınmış alimlerden ders vekilinin başkanlığında teşkil edilen heyette imtihan yapılırdı. Sultan İkinci Abdülhamid Hana kadar olan zamanda imtihan senede bir defa olurdu. Dersiam olmak istiyen hocalar heyete başvurup imtihan olurlardı. Sonraları bunun yerine, imtihan heyetinin medreselere gidip orada imtihan etmeleri usulü getirildi. Her sene on beş kişi dersiam olarak ayrılırdı. İmtihanıkazananlara dört yıl sonra görev belgesi verilerek maaş bağlanırdı. Bu maaşlar zamanla artardı. Sultan İkinci Abdülhamid Han maaşsız ders okuttukları dört yıl içinde dersiamlara kendi hazinesinden dört altın lira vermeyi karar altına almıştı. Dersiamlara belge verilip maaş bağlanınca, özel olarak verilen aylık kesilirdi. Okuttuğu talebeye icazet (diploma) veren dersiamlar için müciz (izin veren) dersiam tabiri kullanılırdı.


Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ