Arapça: mukabele.
Karşılıklı yapılan okuma.
Karşılık.
Karşı gelme.
Karşı gelme.
Karşılaştırma.
Karşı gelme, başkaldırma.
Karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma.
Mukabele, bir kimsenin Kuranı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kurandan takip etmesidir.
Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kuran okumasını bilenlerin gözleriyle Kuranı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi.
Camide Kuranı Kerimi okuyup halka dinletmek.
Camilerde kuran okunurken, hafızların da karşılıklı olarak ezbere kuran okumaları.
Bir işin, davranışın gerektirdiği karşı davranış veya iş, karşılık.
Birbirine karşı koyma, çatışma.
İki şeyi yan yana koyarak, iki yazıyı biri okumak, diğeri takip etmek suretiyle karşılaştırma.
Karşı karşıya bulunma, yüz yüze gelme.
Tarîkat mensuplarının bir araya gelip karşılıklı oturmak, ayakta durmak veya daire teşkil etmek suretiyle yaptıkları zikir yahut sema.
Bilmukabele:
Karşılık olarak.
Birinin söylediği söze karşılık söylenen ben de, size de, sizlere de anlamında kullanılan bir söz.