İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare...

Delil,
İngilizce evidence, proof, argument.
Rusça argument.
Arapça delil, (ﺩﻟﻴﻞ). 
Arapça delil; yol göstermek anlamındaki delalet, sözcüğünden türetilmiş.
Yol gösteren, kılavuz, rehber.
Doğru yolu gösteren. 
Kanıt.
Emare.
Yol gösteren.
Kılavuz.
Kılavuz, rehber.
Doğru yolu gösteren. 
Beyyine.
Bürhan.
Havta.
 
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare.
Hacılara hac ibadetini yaparken rehberlik eden kimse.
Bir şeyin varlığını, aslını, ne olduğunu ispatlamaya yarayan şey, burhan, kanıt, beyyine.
Meçhulü keşfetmekte ve malumun sıhhatını isbat etmekte vasıta ve alet ittihaz olunan husus.
Bilinmeyeni keşfetmek veya bilinenin doğruluğunu göstermek için vasıta olarak kullanılan husus.


Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ