Hal,
Arapça, خال
Fr. halle,
Sebze ve meyve hali.
Üstü kapalı pazar yeri.
Genellikle üstü kapalı pazar yeri.
Hal, Arapça, .(ﺧﻠﻊ)
Hükümdarı,Tahttan indirme .
Küçük Hindistan cevizi.
Yapıp bitirme, indirme.
Vücudda hususan yüzde görünen siyah benek, ben.
Durum, vaziyet.
Görünüş.
Tavır.
Suret.
Keyfiyet.
Cezbe.
Dert, keder, elem.
Mecal.
Kuvvet.
Hal kelimesinin diğer anlamları;
Durum, görünüş, nitelik, şimdi, takat.
Hal, durum.
Şimdiki durum, şimdiki zaman.
Arapça, Dayı.
Farsça, Ben.
Farsça, Benek.
Arapça, خال
Fr. halle,
Sebze ve meyve hali.
Üstü kapalı pazar yeri.
Genellikle üstü kapalı pazar yeri.
Hal, Arapça, .(ﺧﻠﻊ)
Hükümdarı,Tahttan indirme .
Küçük Hindistan cevizi.
Yapıp bitirme, indirme.
Vücudda hususan yüzde görünen siyah benek, ben.
Durum, vaziyet.
Görünüş.
Tavır.
Suret.
Keyfiyet.
Cezbe.
Dert, keder, elem.
Mecal.
Kuvvet.
Hal kelimesinin diğer anlamları;
Durum, görünüş, nitelik, şimdi, takat.
Hal, durum.
Şimdiki durum, şimdiki zaman.
Arapça, Dayı.
Farsça, Ben.
Farsça, Benek.