Prejudice,
Prejudgement,
(İng. prejudice, Fr. des préjugés).
التحيز والتحامل
Peşin hüküm.
Önyargı.
Yargılamadan verilen hüküm.
Tarafgirlik,
Kesin hüküm,
Izrar,
Sakınca.
Bir şeyi yeterince bilmeden varılmış kanı.
Önceden verilmiş yargı.
Bireyde başka bireylere, toplumsal kümelere karşı sevgi ya da düşmanlık duygusu uyanmasına yol açan, koşullanmış bir duygusal tutumu yansıtan yalınkat inanç, kanı, genelleme.
Prejudgement,
(İng. prejudice, Fr. des préjugés).
التحيز والتحامل
Peşin hüküm.
Önyargı.
Yargılamadan verilen hüküm.
Tarafgirlik,
Kesin hüküm,
Izrar,
Sakınca.
Bir şeyi yeterince bilmeden varılmış kanı.
Önceden verilmiş yargı.
Bireyde başka bireylere, toplumsal kümelere karşı sevgi ya da düşmanlık duygusu uyanmasına yol açan, koşullanmış bir duygusal tutumu yansıtan yalınkat inanç, kanı, genelleme.