Klasik Türk müziğinde üç zamanlı ve üç vuruşlu basit usul ...

Semai,
Nim Sofyan,
Arapça, (ﺳﻤﺎﻋﻰ), semai, müziki, teganni.
Klasik Türk müziğinde üç zamanlı ve üç vuruşlu basit usul. 
Eskiden Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri.

Vuruş, seslerin süre ve volumünü aynı anda gösteren kavrama denir. Bu vuruşlar belirli şekillerle sıralanarak birer kalıp oluşturur bu kalıba Usul denir. Basit ve Birleşik Usuller olmak üzere ikiye ayrılır: 

Bu basit Usuller;
Semai diğeri Nim Sofyan' dır. Bunlardan; Semai, Türk müziğinde bir ölçü içinde üç vuruşun bulunduğu usule denir. Batı müziğindeki Vals isimli dansın icra şeklidir. Vuruşlar sırayla: Düm+Tek+Tek şeklindedir. Eserin başında ¾ ifadesi varsa vuruşların her biri bir Dörtlük nota değerindedir. 3/8 ifadesi kullanılmışsa vuruşların her biri Sekizlik nota değerindedir.

Bileşik usuller; 
Sofyan,  Türk Aksağı, Yürük Semai, Devrihindi.

Semainin diğer anlamları;
Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen (söz).
Edebiyatta Sekizer hece ölçüsüyle yazılmış olan halk şiiri türü.
Edebiyatta, 4 + 4 hece vezniyle söylenmiş kıtalardan meydana gelen halk şiiri ve bestesi.
Âşık gösterisinin başlangıç bölümünde dördüncü sırada sekiz heceli türkü.
Gölge oyununda narekenin eşliğinde göstermelik gergiden kaldırıldıktan sonra Hacivat'ın okuduğu şarkı.
Halk edebiyatı terimi. 
Özel bir ezgi ile okunan, aruzun 4 veya 2 mefâilün tartısiyle veya 4 + 4 heceleriyle nazmedilen bir halk koşuğu türü.
Sekizer hece ölçüsüyle söylenen, biçimce koşmanın aynı olan halk şiiri. 
Karagöz oyununda, göstermelik kalktıktan sonra Hacivat'ın söylediği şarkı.
İşitmekle öğrenilen. 
İşitmeğe dair ve müteallik.
Bir kaideye bağlı olmayan, işitilmekle öğrenilen.

Adana'nın Pozantı ilçesinde bir yayla ...

Asar,
Asar yaylası,
Pozantı'dan Çamardı'na giden asfalt yoldan sola yani kuzeybatıya dönerek 2 km. stabilize yol ile gidilir. Pozantı'dan minibüs ile de gidilmektedir. Yayla evleri yörenin yayla mimarisine uygun ahşap ve taşlardan yapılmıştır. Yörede konaklama yapılmaktadır.

Akçatekir Yaylası, Asar yaylası, Armutoğlu yaylası,
Belemedik, Bürücek yaylası,
Eski Konacık yaylaları,
Fındıklı yaylası,
Pozantı yaylası,
Tekir Yaylası,

Adana'nın diğer ilçelerindeki yaylaları;
Aladağ ilçesi; Meydan Yaylası - Ağcakise. Başpınar Bıcı -Kosurga yaylaları.
Feke ilçesi; İnderesi Köyü Yaylası
Kozan ilçesi; Göller, Horzum, Çulluuşağı.
Tufanbeyli ilçesi; Kürebeli, Obruk Yaylası.
Karaisalı ilçesi; Kızıldağ Yaylası
Saimbeyli ilçesi; Çatak yaylası.

Kadın üzerinde tam bir egemenlik hakkına sahip olduğuna inanan erkek ...

Maço,
Moco,
Fransızca: macho
İngilizce: Macho
İspanyolca: macho, 
Maço Erkek (eril).
Zengin ama görgüsüz ve kadına hükmeden erkek. Sert karakterli, kaba erkek.
Sert erkektir, elinin ayarı yoktur.
İri yarı, sert ve kaba erkek. 
Kadınların sevdiği tip.

Tabut ...

Sal,
Tabut,
Tevabit, 
Sandık.
İmamın kayığı,
Dört kollu,
Ölü nakline mahsus sandık.
Dönüp dolaşıp gelinecek merci-i küll.
Hz. Musa peygambere inen evamir-i aşerenin konulduğu sandık.

Başka anlamda tabut;
İçine yumurta konan uzun sandık.
Yumurta sandığı.

"Silahlı hırsızlık" anlamında argo sözcük ...

Tufa,
Silahlı hırsızlık anlamında argo sözcük.
Argoda silahlı hırsızlığa verilen ad;
Argo' da vurgun anlamında sözcük, 
Silah zoruyla hırsızlık; Haydutluk.
Silahlı hırsızlık; özellikle geceleri ev, işyeri soyma. 
Argo'da yolsuzca veya zorla elde edilen mal, Kaparoz.
Soyma, soygun. 
Hiçbir emek harcamadan ve yolsuz olarak elde edilen büyük kazanç, vurgun. 
Genellikle çete durumunda bir araya gelmiş haydutlar tarafından yapılan silahlı hırsızlık.    

Tufa kelimesinin başka anlamları; 
Çene ya da çene kemiği.  
Yanak çukuru.  
Dokunan ipliği sıkıştırmaya yarayan bir çeşit araç.  
Dokuma tezgahında sıkıştırıcı parça. 
Kem  Çöplük.  
Çalı kümeleri.
Osmanlıca, Sihir, efsun. 


Antlaşma ya da sözleşme maddelerinden her biri ...

Şerita,
(Serita),
Şerita, antlaşma ya da sözleşme maddelerinin her birine denir. 
Ahdi, Antlaşmaya göre olan, antlaşma gereği olan.
Misak, Antlaşma, Ant, Muahede, Pakt, Ahit.
İki ya da daha çok devlet arasında yapılan bağlayıcı sözleşmelerdir.

Lozan Antlaşması,
İsviçre'nin Lozan kentinde 24 Temmuz 1923 tarihinde Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık (İngiltere), Japonya, SSCB, Fransa, Bulgaristan, İtalya, Yunanistan, Romanya, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri arasında yapılan bir barış antlaşmasıdır. 

Genelde saldırmazlık, savaşta iş birliği vb. konularında kararlaştırdıkları ilkelere göre hareket etmeyi kabul ettikleri bir durumdur. Bu durumu belgeleyen dokümanlara da antlaşma denir. Diplomaside önemli sözleşme, protokol, senet, ve anlaşmalara Antlaşma denir. Daha az önemli mutabakatlara protokol, sözleşme, anlaşma denir.Birleşmiş Milletler Nezdinde antlaşmalar yapılmaktadır.

Türk boylarından Terekemeler arasında söylenen türkülü halk hikâyelerine verilen ad...

Alıyar,
Türk boylarından Terekemeler arasında söylenen türkülü halk hikayelerine verilen ad.
Terekemeler arasında söylenen türkülü büyük halk hikayesi. 

Terekeme, halk oyunu.
Terekeme folklor oyunu, bir  bayan ve erkek tarafından oynanan, bayanların zerafetinin erkeklerin ise cesur duruşlarının ağır hava ile gösterildiği bir oyundur. Adını bir Türk boyundan alır. Terekeme halk oyunları düğünlerde ve sosyal buluşmalarda oynanır. Türkiye' de Kars ve civarında yaşarlar. Kıyafet ve oyun, Kafkasyanın tüm etnik unsurlarında görülür.

Kuzey Doğu Kafkasyada yaşarlar. Azerbeycan ve Gürcistan' ın değişik bölgelerinde ve Ukrayna' da yaşarlar. 
Terekeme (Karapapak), Qarapapaklardır.

Genellikle büyük yerleşim merkezlerinin üzerinde toplanan kirli hava...

Smog,
Dumanlı sis.
Genellikle büyük yerleşim merkezlerinin üzerinde toplanan kirli hava.
Büyük yerleşim merkezlerinin üzerinde toplanan kirli hava.
Endüstriyel işlemlerden ve otomobil egzoz gazlarından kaynaklanan hidrokarbon ve azot oksitleri emisyonlarının kirlettiği havada kuvvetli güneş ışığının etkisiyle gerçekleşen fotokimyasal tepkimenin oluşturduğu duman ya da pusa smog denmektedir. Hava kirliliğinin bir ifadesidir. Duman ve sis kelimelerinin ingilizce smoke-fog birleşiminden smog olarak türetilmiştir.

İngiltere, Londra’ da Aralık 1952 yılında hava kirliliğinden yani esas olarak smog nedeniyle 4500 kişi hayatını kaybetmiştir. Özellikle endüstrinin yoğun olduğu büyük şehirlerde oluşan soğuk ve ağır hava, üst kısımda bulunan hafif ve sıcak hava tabakası sebebiyle yükselemez. Rüzgâr olmadığı zaman dağılmaz. Soğuk havadaki zararlı maddeler artar, egzoz gazları, kalorifer ve fabrika bacalarından çıkan zararlı maddeler zemine yakın hava tabakalarında birikir. Bunlar kalp, damar ve solunum hastalıklarında öldürücü etki yapabiliyor.

Fas'taki dağlarda, tahkim edilmiş ortak tahıl ambarlarına verilen ad ...

Agadir,
Fas'taki dağlarda, tahkim edilmiş ortak tahıl ambarlarına verilen ad.
Fastaki dağlarda, özellikle Büyük Atlas Dağlarının batı kesiminde tahkim edilmiş ortak tahıl ambarlarına verilen ad.

Agadir;
Fas'ta Souss-Massa-Draa bölgesinin başkenti olan bir liman şehridir. Atlas Dağlarının yakınında bulunan bir kıyı kentidir. Turizm ve balıkçılık ekonomisinin temel kaynağıdır.

Bir tür yaban turpu ...

Terme,
(Farsça).
Yabanıl turp.
Bir tür yaban turpu.
Halk dilinde bir tür yaban turpuna verilen ad.

Acırga,
Fransızca radis sauvage, radis ravenelle.
Halk dilinde yaban turpu.
Raphanus Raphanistrum
Çalgıcı otu,
Yabani Hardal,


Oruç tutan Müslümanların gün doğmadan önce belirli saatte yedikleri yemek...

Ertene,
Sahur,
Sahür,

Ramazan ayında oruç tutanların gün doğmadan önce belirli saatte yedikleri yemek. Ramazan ayında oruç tutan Müslümanların gün doğmadan, sabah ezanının ilk okunacağı vakte, imsak vaktine kadar yedikleri yemek.

Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası ...

Takoz, 
(Rumca).
Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası. Dilimlenmiş torik balığı parçaları.
Palamut, torik vb. balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamuraya Rumcada Lakerda denir. Bu Lakerda yapımında kullanılan kesilmiş torik balığı parçalarına takoz denir. Bu takozların uygun bir kap içerisinde kuru tuzla salamura edilmesiyle elde edilen ürüne Lakerda denir.

Lakerda nasıl yapılır;
Lakerda için torik yoksa palamut balığı taze, sert, büyük, iri, ve diri olmalıdır. Balığın önce yüzgeçleri temizlenir. Balığın kuyruğu uç kısmından yaklaşık 4 -5 cm. çok keskin bir bıçakla kesilir. Baş kısmı ise yan yüzgeçlerin hizasından kesilir. Bu arada kesilen kuyruk ve baş kısımları çorba yapımında veya pilaki için kullanılabilir. Balığın kalan kısmının iç organları temizlenir. Bunun için anüs deliğinin biraz önünden bir kesik atılarak iç organları tamizlenir. Geriye kalan gövdesi üç eşit parçaya, 7-8 cm. kalınlıkta takoz denilen dilimler halinde kesilir.

Yorgan ipi takılmış yorgan iğnesi veya süpürge teli ile kesilen palamut takozunun omur iliği ve kan kanalı iyice temizlenir. Beyaz ince ip ile birlikte ilikte çıkar. Ancak iyice emin olmak gerekir. Balığın iç organları, bağırsak ve zar altındaki kan, kan pıhtıları mutlaka çok iyi temizlenmelidir. İyice temizlenen takozlar yıkanır ve temiz, serin ve tatlı bir suda 20 dakika bekletilerek kalan kan temiz buzlu suyun içinde bir süre bekletilir. Esasen 15 –20 saat suda bekletilir ve bu esnada 3-5 saat arayla su değiştirilir. Su soğuk temiz hata buzlu olması takozların diri kalması sağlanır. Amaç kan iyice temizlenmelidir. Daha sonra suyun süzülmesi için kevgir-süzgeçte bekletilir.


Kalın turşu tuzu ile tepsi içinde takozlar tuzlanır. Lakerda geleneksel olarak tahta fıçılara kurulur. Şimdiki zamanlarda teneke, cam kavanoz veya plastik bidonlara da kurularak yapılabilir. Ama makbul olanı tahta fıçılarda olanıdır. Hazırlanan kabın dibine 1 cm kalınlığında iri tuz döşenir. Bunun üzerine takozların kesik tarafları alta ve üste gelecek şekilde yani takozların kesik tarafları tuz ile temas edecek şekilde sıkı sıkı dizilir ve üstüne defne yaprağı konulur. Birinci sıra üzerine tekrar bir tabaka kalın tuz serilir. Bu tuz balıkların üstünü örtmelidir.  İkinci sıra aynı şekilde dizilir. Katlar bu şekilde yapılarak dizilir. 


Böylece kullanılan kap doldurulur. En üstüne de tuz serilir. Kabın üstünü tamamen kapatacak şekilde ahşap tahta üzerine taş veya mermer ağırlık olarak konularak baskı yapılır. Sonrada baskı taşının üstünü geçene kadar su doldurulur. Kabın ağzı kapatılır. Serin, güneş görmeyen bir yerde 2-3 hafta bekletilir. Bu zaman içinde balık su ve yağ salar. Üstte biriken yağ kaşık ve kağıt havluyla alınır. Lakerda 20-30 gün sonra yenmeye hazırdır.

Lakerda yiyeceğiniz zaman 10 veya 15 saat önceden çıkarılır. 

Çıkarılan takozlar sirke veya limonlu su içinde bekletilir. Böylece takozlar fazla tuzu atar. Sonra elle küçük parçalar haline getirilen lakerda üstüne karabiber, limon/sirke ve maydanoz konularak süslenir. Halka dilimlenmiş kırmızı soğan, roka ve rakı ile afiyetle yenir. 

Takoz kelimesinin diğer anlamları;
Bir eşyanın altına kıpırdamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama, kıskı. 
Bir taşıtın kaymaması, kımıldamaması için tekerlekleri altına yerleştirilen tahta, plastik vb. engel. 
Çivi çakmak için duvarın içine yerleştirilen ağaç parçası. 
Kızaktaki geminin, üstünde oturduğu ağaçlardan her biri. 
Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası. 
Argoda Kaba saba insan.
Genellikle bir yanı 15 cm.yi aşmayan, dördül kesitli haddelenmiş uzun metal parça.
Kalın ağaç başları.

Osmanlıcada Takoz,
Döşem araçlarının yerlerine kurulabilmeleri için duvar içine gömülü konan piramit biçiminde kesik dörtgen ağaç parçası.

Vücuttan kopmayarak ayrılmış olan et parçası...

Şeriha,
Şeraih,
Çoğulu; şeraih.
Et dilimi,
Vücuttan kopmayarak ayrılmış olan et parçası.

İslam müçtehitlerinin hukuki bir soruna ilişkin olarak aynı yargı üzerinde birleşmeleri...

İcma,
Arapça: icma.
 
Toplanma.
Bir hususta ittifak etme, aynı görüşte birleşme.
İslam bilginlerinin bir konuda fikir birliği etmeleri.
İslam müçtehitlerinin hukuki bir soruna ilişkin olarak aynı yargı üzerinde birleşmeleri.
Dağınık şeyleri toplamak.

Hazırlamak.
Azm ve kasdeylemek.
Topluluk.
Fikir birliği.
Bir meseleden alimlerin ittihad etmesi.

İstanbul’dan Yunanistan’a göç eden Rumlar tarafından Atina’da kurulan spor kulübü...

AEK,
PAE Athlitiki Enosis Konstantinoupoleos,
Konstantinopolis Atletik Birliği,
İstanbul’dan Yunanistan’a göç eden Rumlar tarafından Atina’da kurulan spor kulübü.
İstanbul' un Pera takımı Kurtuluş Savaşı sonrası Avrupa turnesine çıkmıştır. Bu takım Yunanistan' da Atina karmasını 3-0 ve 8-0 yener. Sonra Fransa' da, Marsilya karmasını 3-0 yenmişlerdir. 

Fransa' da İstanbul şampiyonu olarak maçlar yptığını duyuran Pera takımı FIFA tarafından Fransa Federasyonu maçları iptal eder. Bunun üzerine Pera takımı Türkiye'ye dönmemeye karar verirler.

Takım üyelerinin bir kısmı Fransa'da kalır. Diğerleri de Yunanistan'a giderek 1924 yılında Athlitiki Enosis Konstantinoupoleos - AEK takımını kurarlar ve Yunanistan'ın en büyük spor kulüplerinden biri olurlar. AEK'in forma renkleri sarı-siyah olup sembolü yüzünü doğuya ve batıya çevirmiş Bizans İmparatorluk simgesi olan çift başlı kartaldan esinlenerek seçilmiştir. Sembolu yukarıda gösterilmiştir.

Türk müziğinde kullanılmış bir tür dilli kaval...

Mizmar,
Mizmar, Zurna, düdük, kaval flüt gibi çalgı aletleridir.
Osmanlıca Düdük, Kaval, Zurna. 
Bu enstrümanları çalanlara da düdük çalan anlamında Mizmarzen denilmektedir.
Dilli Nefesli Sazlar; 
Zurna, Mey, Kaval, Tulum, Sipsi, Çifte, 
Arğul, Düdük,

Dilsiz Nefesli Sazlar; 
Nefir (Askeri Müzik), Kaval, Ney, 

Girift, Miskal, Pişe, Mu, 
Garmon (Mızıka ve Oyun Müziği), 
Hokkabaz Borusu,  
Kara kamış, Komuz (Oyun Müziği), 
Mizmar (Klasik Müzik).

Suçlama ...

İtham,
Suçlama,
Kabahatli görmek. 
Suç isnad etmek. 
Töhmetlendirmek. 
Kabahatli görünmek. 
Töhmetli olmak.
Suçlu görme, 
İttiham.

Ceylanın göbeğindeki bir keseden çıkartılan güzel koku ...

Nafe,
Ceylanın göbeğindeki bir keseden çıkarılan güzel koku.
Derisi kürk yapımında kullanılan hayvanların postlarının karnı altındaki deri kısmı,
Tilki, samur, tavşan gibi hayvanların karın taraflarından yapılan kürk,
Kürk hayvanlarının göbek kısmından alınan parçalarla yapılan kürk.

Ceylanın göbeğindeki mis kesesi.
Ceylan, boynuzlugiller familyasından Gazella cinsini oluşturan çift toynaklılardandır. Gözleri iri boynuzları yay biçimindedir. Rengi toprak rengine benzer. Zarif ve ince, güzel görünüşlü, çevik bir hayvandır. Gazella dorcas, ceylanının yaşam ömrü on yıl kadar olup kolay evcilleşir. Ceylanlar eti ve derisi için avlanır. Afrika ve batı Asya'da çöl ve bozkırlarda yaşar.

Bitkisiz ...

Afital,  
Bitkisiz.
İngilizce: aphytal.
Fransızca: phtalate.
Bir su tabanındaki bitkisiz tabaka.
Göl tabakasının bitkisiz bölgesi.

Bitki ...

Vital,
Bitki,
Nebat,
Arapça: Nebat,
Latince: vital.
İngilizce, plant, vegetable, herb.
Canlı, hayati, yaşamsal, yaşamla ilgili.
Top­rak­tan çı­kan, yer­den bi­ten şey, bit­ki.
Eski dilde, Nebatat, bitki bilimi.
Bitkileri inceleyen ilim kolu, botanik.
Bitkiyle ilgili, bitkiye ait, bitkisel.

Bitki;
Bulunduğu yere kökleriyle tutunup gelişen, döl veren ve hayatını tamamladıktan sonra kuruyarak varlığı sona eren, yosun, ot, ağaç vb. canlıların genel adı, nebat.

Hastalık derecesine varan kitap tutkusu ...

Bibliyomani, 
İngilizce Bibliomania,
Hastalık derecesine varan kitap tutkusu.
Hastalık derecesine varan kitap sevgisi, kitap düşkünlüğü. 
Kitap deliliği . 
Kitap Bağımlılığı,
Kitap toplama, kitap edinme konusunda duyulan aşırı tutku. 
Kitap toplama ya da biriktirmenin sosyal ilişkilerin ve sağlığın zarar gördüğü bir noktaya kadar ilerlemesini içeren obsesif kompülsif bir bozukluktur.
Bibliyomani (bibliomania) terimi Manchester Kraliyet Hastanesinden Dr. John Ferriar tarafından yakıştırılmış ve günümüze kadar gelmiştir.

Zeytine benzer meyvesi sakız gibi çiğnenen bir palmiye türü...

Arek,   
Areka,  
Areka Palmiyesi, 
Arek Palmiyesi,
Seylan Kaşusu,   
Betel Cevizi, Betel Palmiyesi.  
Kaşu Arekası.  
Areca catechu  Arekanuss,   
Arek Cevizi,
Felfelek Cevizi,
Palmiyegillerden, Palmengewaechse, Arecaeae (Palmae).
Arek cevizinden elde edilen ekstre natürel ilaç yapımında kullanılır. Güneydoğu Asyada hazırlanan özel bir karışımı çiğnenir. 

Vatanı Malezya olan bitki buradan Endonezya, Pakistan, Hindistan ve doğu Afrika ülkelerine kadar yayılmıştır. Boyu 10-25 metre boyunda uzunca silindir gibi bir gövde ve tepeden şemsiye gibi yanlara sarkan kanat yapraklara sahiptir. Kanat yaprakları uzunca bir sap üzerindedir ve kanat yaprakları 30-60 adet yeşil renkli, uzun yan yapraklardan oluşur.   

Kulanılan kısmı bu cevizleridir. Arek meyveleri olgunlaştıktan sonra kauçuk gibi olan kabukları soyulur ve ortaya çeviz büyüklüğünde esmer veya turuncu çok sert kabuklu cevizleri ortaya çıkar. Arek cevizleri ya kurutulduktan sonra toz haline getirilir veya doğal ilaç yapımında kulanılır.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ