Mobilyacılıkta dış yüzeylerin kaplanmasında kullanılan bir malzeme...

Laminat,
Mobilyacılıkta dış yüzeylerin kaplanmasında kullanılan bir malzemedir.
Laminat parke; Sıkıştırılmış talaş üzerine reçine emdirilmiş kağıt baskıya laminat adı verilir.
Doğal bir malzeme değildir. Üzerine baskı yapıldığından dolayı farklı desenlere sahiptir.

Arasında doğal ağaç yerine MDF ya da HDF kullanılmaktadır. Bu olayda maliyetini düşürmesi ve masif parke gibi vernik istememesinden dolayı çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Laminat parkenin avantajları kolay kolay çizilmez, sigara ateşi gibi ateşlere karşı dirençlidir, güneş ışınlarından dolayı rengi solmaz. Mobilyacılıkta dış yüzeylerin kaplanmasında kullanılan, dış etkenlere dayanıklı plastik bir malzeme. Döşemecilikte kullanılan sentetik parke.

Parke yer döşemelerinde kullanılan en eski ahşap malzemelerdendir. Masif parke, normal parkedir. Masif katı, saf anlamlarına gelir yani laminat parke gibi işlem görmemiş olduğundan bu tabir kullanılmaktadır.

Laminat parke 1970 yılında İsveçli bir şirket tarafından icat edilmiştir. Şirket ürünü ilk olarak 1984 yılında Avrupa’ ya ve daha sonra ilerleyen yıllarda da Amerika Birleşik Devletleri’ ne pazarladı. Pergo markası, en yaygın olarak bilinen parke üreticisidir.

Lamine parkenin, laminat parkeden en büyük farkı şudur; laminat parkede MDF kullanılır ve doğal bir parke değildir. Buna karşın lamine parkenin malzemesi tamamen ağaçtır. Lamine parke, laminat parkeye oranla daha pahalıdır. Bu pahalılığın nedeni de kullanılan malzemedir. Laminat, sıkıştırılmış talaş üzerine reçine emdirilen bir kağıt malzemedir. Parke değil, parke adı altında kullanılan bir kaplama ürünüdür.

Lamine parke ise tamamen ağaçtan üretilir. Ağaçlar kurutma işleminden geçer ve ardından presleme işlemi yapılır. Zemin kaplama denince akla ilk gelenler lamine ve laminat parkelerdir. Lamine doğal ve sağlıklı bir yapıdadır.

Kocası ölen ya da kocasından boşanan kadının yeniden evlenmesi için beklemesi gereken süre ...

İddet, 
Arapça: iddet,
Bekleme müddeti.
Sayılmış. 
Madud.
Cemaat.
Hıfz.
Kocası ölen ya da kocasından boşanan kadının yeniden evlenmesi için beklemesi gereken süre.
Kocasından ayrılan kadının, başkası ile evlenebilmesi için, üç defa hayız görüp temiz oluncaya kadar geçen zaman. Kocasından boşanırsa 100 gün, kocası ölürse 130 gün bekleesi gerekli.

Kocasından ayrılmış kadının tekrar başka bir erkekle evlenmek için kanun bakımından beklemek zorunda olduğu süre.
Boşanma veya ölüm yoluyle kocasından ayrılan kadının tekrar evlenebilmesi için beklemesi gereken süre.

Nişan,

İz,
İm,
Nişan,
İşaret,
Arapça: İşaret.
Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im.
Belirti, 
Gösterge, 
Alamet.
El, yüz hareketleriyle gösterme.
Emare,

Filistinlilerin İsrail altındaki topraklarda 1987' de başlattıkları silahsız direniş hareketine verilen ad ...

İntifada,
Arapça: intifada,
Filistin halkının başkaldırısı.
Filistinlilerin İsrail' e karşı sürdürdükleri mücadeleye verilen ad.
Filistinlilerin İsrail altındaki topraklarda 1987 yılında başlattıkları silahsız direniş hareketine verilen ad. İntifada, 7 Aralık 1987 tarihinde Filistinli işçileri taşıyan arabaya bir Yahudi'nin kamyonetiyle çarparak dört Filistinlinin ölümüne dokuz Filistinlinin de yaralanmasına sebep olması üzerine başladı.  

Üyelerinin tamamı İslami Hareket mensubu olan Gazze İslam Üniversitesi Öğrenci Meclisi yaralılarla ve ölenlerin aileleriyle ilgilenerek halkı Şifa Hastanesi etrafında toplanmaya çağırdılar. Böylece halk 8 Aralık 1987 sabahı yahudi askerlerin dağılması için halka ateş açınca, halk yahudi askerlere taşlarla saldırdı. İşte bu olay intifadanın başlangıcı oldu. Bu olaydan sonra Filistin'in ve özellikle Gazze bölgesinin her tarafında işgalci askerlere taşlarla saldırılar devam etti. En geniş çaplı mücadele 8 Aralık 1987 tarihinde Filistin İslami Direniş Hareketinin öncülüğünde başlatılan intifadadır. 

Filistin Kurtuluş Örgütü, (FKÖ); 
Munazzamat.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün lideri ve Filistin Ulusal Yönetimi'nin ilk başkanı, Yaser Arafat' tır.

Derece, rütbe, aşama ...

Paye,
Farsça: paye,
Rütbe, mertebe, derece.
Osmanlı Devleti’ nin son dönemlerinde özellikle ilmiye sınıfı mensuplarına verilen rütbeler hakkında kullanılmıştır.

Basamak, merdiven basamağı.
Binalarda büyük boyutta taşıyıcı kolo.
Derece,
Arapça: derece.
Bulunulan yer, kademe, seviye, mertebe.
Ölçü, miktar, kerte, radde.

Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe,
Rütbe,
Aşama,
Radde,
Mertebe,
Merhale,
Denli, kadar.

Savaş gemilerinde temizlik işleriyle görevlendirilmiş er ...

Uskupador,
Denizcilikte eskiden,bir yerin temizlenmesiyle görevlendirilmiş tayfa için kullanılan deyim.
Savaş gemilerinde temizlik işiyle görevlendirilen er.

Uskur:
Pervane.
İngilizce: screw. 
Deniz taşıtlarının pervanesi.

Branda: 
İtalyanca: branda, 
Savaş gemilerindeki asma yatak.  
Gemilerde tayfa ve erlerin yattığı dikdörtgen biçiminde, astarlanmış bezden yapılan, halatlarla bir yere tutturulan asılı yatak.
Ambar kapaklarının veya filikaların üzerine örtülen, muşamba benzeri, su geçirmez, kalın bez, branda bezi. 

Yelkenli bir yarış teknesi ...

 
Dragon,
Dragon, 3 kişilik, yaklaşık 2 ton ağırlığında, olimpik yarış teknesidir.
Sürat ve zerafetin bütünleştiği dengeli yapısı ile dragon sınıfı tekneler pek çok denizcinin tercihidir. Johan Anker adında bir Norveçli tarafından 1929 yılında tasarımı tamamlanmış. Dragon’un orijinal tasarımı Norveç (fyord) iç sularında rahatlıkla seyahat edilebilecek iki ranzalı bir kabini içermektedir. Sahipleri tarafından çok çabuk benimsenmiş. Dragon’a karakteristiğini veren uzun omurgası ve zarif çizgisidir.

Yelkenli türleri;
Avizo (Haberleşme gemisi),
Barko, Barkopestir, Brik,
Dragon,
Europe,
Finn,
Kadet (cadet), Keç, Kotra,
Laser,
Mistral (Yarış teknesi),
Optimist,
Pırat, 
Pink (üç direkli), 
Regata,
Soling, Snipe, Star,
Şalopa,
Tırhandil, Tornado,
Uskuna,

Kuzey Amerika' da yaşayan, iri boynuzlu bir geyik ..

Elk,
Mus,
Kuzey Amerika'da en çok geyiğe  Kanada Rocky Dağları ile Alberta ve British Kolombiya bölgeleri arasındaki Kolumbiya Dağları' nda rastlanır. Geyiklerin genellikle engebeli ormanlık araziye uygun uzun güçlü bacakları ve kıvrak, küçük gövdeleri vardır. Geyikler aynı zamanda mükemmel yüzücüdür. Geyik boynuzları diğer geviş getiren çift toynaklıların boynuzlarından farklıdır. 

Geyik boynuzları özellikle yazları olmak üzere her yıl gelişen kemiksi bir yapıya sahiptir ve genellikle yalnızca erkek geyiklerde oluşur.
Diğer geyik türleri;
Ak kuyruklu geyik, 
Katır geyiği, 
Ren geyiği, 
Elk, 
Mus.

Müzikte mizahın babası olarak tanınan Fransız besteci ve piyanist ...

Eric Satie,
Alfred Eric Leslie Satie.
D. 17 Mayıs 1866 Honfleur - 
Ö. 1 Temmuz 1925 Paris.
Fransız besteci, piyanist.
Piyano eserleri, tiyatro ve bale müzikleri bestelemiştir. Müzikte mizahın babası olarak tanınır. 

Mizahçı kişiliği parçalarına verdiği adlarda (Armut biçiminde parça) ve müziğe koyduğu anlatım biçimlerinde (dişi ağrıyan bir bülbül gibi) görülür. Evet Fatmagül' ün suçu ne? dizisindeki müthiş müzikler bu adamın. Piyanistin  gnossienne ve gymnopedie eserlerini hemen dinleyin. Mutlaka hoşunuza gidecektir.

Normandiyalı bir baba ve İskoç bir annenin çocuğu olan Satie, Normandiya'da doğdu. Müziğe org çalarak başladı. Önce, ünlü orgcu Felix Alexandre Guilmant ile çalıştı, daha sonra Paris Konservatuarı'nda Albert Lavignac ile derslere devam etti. Başarısız bir öğrenci olan Satie, 8 yıl sonra 1886 yılında konservatuvardan ayrılmak zorunda kaldı ve orduya yazıldı. Bir sene sonra bronşite yakalandı ve bu sebeple ordudan ayrıldı. Erik olarak değiştirdi. İlk eseri Valse-Ballet'i 1885 yılında yayınladı.

1893 yılında Danses gothiques'i yazdı. Bu eseri bilinen tek aşkı olan ressam Suzanne Valadon ile ilişkisinin bitmesi üzerine yazdı. Valadon, bir portresini yaparak kendisine armağan etmişti ancak bu hediyeyi verdikten 6 ay sonra sonra onu terk etti. Acı çektiği bu dönemde ruhunu dinlendirmek için bu piyano eserini besteledi. 

1895 yılında, 18 saat boyunca aralıksız 840 defa çalınacak 8 ölçülük bir motiften oluşan Vexations'i besteledi. Aynı yıl, kendisine kalan az bir miktar miras ile görüntüsünü değiştirdi, bir rahip kılığı taşımaktan vazgeçti ve Kadifeli Centilmen görünümüne büründü.

1898 sonlarında ekonomik nedenlerle Paris'in bir kenar mahallesine taşındı, kendisine ilham veren büyük odalı bir evde Pieces froides (Soğuk odalar)'ı besteledi. Her gün, ölünceye kadar yaşadığı bu evden çıkarak Paris'in içine kadar 10 km yürüyerek gittiği, çeşitli kafelere uğrayıp içki içtiği ve bestelerini yaptığı, gece aynı şekilde döndüğü bilinmektedir.

1905 yılında halen amatör bir müzisyen olarak görülmekten ve akademik müzik dünyası ile çatışmaktan bıktığı için bir okula yazıldı ve Albert Roussel ile kontrpuan çalıştı. 1908 yılında diplomasını aldı.

Satie, Parade (Geçit Resmi) adlı bale müziği ile üne ulaştı. O sırada Paris'i kasıp kavuran Rus Balesi'nin programına alınan bu eseri Cocteau ve Picasso ile beraber yaratmıştı. Balenin sunuş metnini Apollinaire yazdı, koreografisini Massine, dekorlarını Picasso yaptı. Cocteau'nın önerisi ile eserin orkestrasyonunda daktilo, sis düdüğü ve bebek çıngırağı gibi araçlar kullanmıştı. Bu eser, büyük skandala yol açtı ve Satie'nin besteci olarak adını duyurmasını sağladı. Zürih'te Dadacılar onu hareketlerinin onursal üyesi yaptılar.

1924 yılında, Picabia'nın metnine dayanan Relache adlı ikinci bale eseri, Rene Clair tarafından Entr'acte adıyla filme alındı ve büyük olay yarattı.

Satie, 1 Temmuz 1925 tarihinde Paris'te bir hastanede siroz hastalığından hayatını kaybetti. 

Kaynak:wikipedia.org

Trabzon' daki "Meryemana Manastırı" na verilen bir başka ad ...

Sumela,
Sümela,
Sümela Manastırı,
Panagia Sumela, 

Theotokos Sumela,
Meryemana Manastırı,

Trabzon’un 54 km. güneyindeki, Maçka ilçesindedir. 
Maçka’nın 17 km. güneyinde Altındere köyü’nde, eski Yunanca adı, Panagia-Meryemana  olan  Altındere köyü sınırları içindedir. Eski Yunanca adı,  Mela dağı, olan Kara tepe üzerindedir. Deniz seviyesinden 1.150 m yüksektedir. Eski Yunan Ortodoks manastır ve kilise kompleksine meryemana manastırı veya sümela-sumela manastırı denir. Adı, rumca karanlık, siyah anlamına gelen melas kelimesinden gelmektedir. 

Karadenizli hristiyan Rumlar Mela dağındaki mucizevi Panagia ikonundan bir şey diledikleri zaman stou mela derlermiş. Bu zamanla Sumela sözcüğüne dönüşmüş.
Atinalı iki keşiş, Barnabas ile Sophroinos, Hz. İsa’nın öğrencilerinden Evangelist St. Lukas’ın yaptığı üç Panagia ikonunun Sümela'da olduğu söylenir. 

2010 yılında Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönettiği ayin ile, Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk kez ayin yapılmıştır.

İktisadi bir değerin sağladığı gelir ...

Getiri, 
İngilizce: yield, return.
Bir yatırımdan veya taşınır değerden elde edilen gelir.
Bir yatırımdan veya menkul değerden elde edilen gelir.
Faiz,
Kazanç.
Yarar,

Risk-Getiri,
Bir yatırımın öngörülen getirisi karşılığında mevcut riskini ifade eder. Risk genelde yatırımın geçmiş getirilerinin standart sapması (historical volatility) ile ifade edilir. Yatırımdan beklenen getiri ise (expected return), geçmiş getirilerinin ortalamasıdır. Belli bir risk karşılığında elde edilebilecek maksimum getirilerin oluşturduğu risk-getiri eğrisine “efficient frontier” adı verilip, özellikle karşılaştırma, ölçüt (benchmark) amaçlı kullanımı söz konusudur. Vadesine kadar elde tutulduğunda getirisi kesin olan tahvil-bono türü yatırımlar bu tür analizlerde genelde risksiz yatırım olarak kabul edilirler. Ancak bu tür kıymetler üzerinde vadesinden önce işlem yapılması söz konusu ise benzer piyasa riskleri (faiz, kur) söz konusudur.

"Vurgun, Kazanç, Kar" anlamında argo sözcük ...

Voli,
Argoda,  Vurgun, kazanç, kâr.
Kolayca ve haksız ele geçen kazanç.  
Ortaklıktaki darlıktan yararlanarak aşırı kazanç sağlama amacıyla kurulan düzen.

Rumca Voli,
Balıkçı kayıklarının balıkları çevirmek için denize fırdolayı (çepeçevre) ağ salmaları.

Hızlı, Çabuk ...

Seri,
Fransızca: serie.
İngilizce: quick.
Arapça: seri
Hızlı, 
Hızlı bir biçimde.
Çabuk,
Süratli,

Seri sözcüğünün diğer anlamları:
Dizi,
Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi.
Balkon. 
Mutfak rafı.
Sergen.
Kurutulmak için serilmiş tahıl, meyve vb.
Diri, sağlıklı, dinç kimse.

Ses ve yazılış bakımından aynı anlamca farklı sözcükleri bir arada kullanma sanatı ...

Cinas, 
Arapça: cinas,
Sesteşlik,
Fransızca: Antanaclase.
İngilizce: Antanaclase
Söz sanatı terimi,
Benzeyiş, münasebet.
Kavga, gürültü.

Birçok manaya gelebilen söz, imalı, telmihli söz.
Söz arasında yolunu bulup aynı kelimeyi ayrı anlamlarla tekrarlama.
Telaffuzu bir, manası ayrı olan kelimelerin bir sözde bulunması. Bunu yapmaya tecnis denir, o kelimelere de cinas denir.

Çok anlamlı bir kelimeye, her defasında başka bir anlam yükleyerek birbirine yakın birkaç yerde kullanma, sanatıdır. Çok anlamı olan bir kelimenin iyi anlamını kullanır görünerek kötüsünü öne çıkarma.
Yazılışları aynı, anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır. Söyleniş ve yazılışları bir, anlamları farklı sözcükleri (sesteş, eşsesli) bir arada kullanma sanatıdır. 
Aynı zamanda bir uyak türüdür.  Yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları ayrı olan sözcükleri bir arada kullanma sanatıdır. 

Örnek;
Kısmetindir gezdiren yer yer seni,
Göğe çıksan akıbet yer yer seni.  
İbni Kemal  

Her nefeste eyledik yüz bin günah, 
Bir günaha etmedik hiç bir gün ah.  
Laedri  

Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya, 
Ben yarimden ayrılmam götürseler asmaya.  

Bozuk ve okunaksız yazı ...

Kakografi,
Kötü el yazısı. 
Bozuk ve okunaksız yazı.
Kötü el yazısı ya da kötü yazım.
Kötü el yazısı ya da kötü yazı yazmak.
Kalemle yazılan yazı
Harflerin bitiştirilerek yazılmasıyla oluşan bir yazı türü.


"Asıllar, Temeller" anlamında eski sözcük ...

Esasat,
Arapça: Esas,
Esaslar.
Temeller, kökler.
Esaslar,
Asıllar,
Temel malzemeler, mobilya, dekorasyon, döşeme gibi ev eşyaları.

Bir tür uzun konçlu çizme...

Sokman, 
Sökmen,
Çizme,
Halk dilinde çizme, 
Bir çeşit uzun konçlu çizme.
Mest üzerine giyilen çizme.
Uzun konçlu çizme,
Büyük yol çizmesi.

Kora: Uzun konçlu çorap,
Bot: Uzun konçlu, kapalı ayakkabı, potin.

Sokman: 
Kabadayı, yiğit delikanlı.

İki kulplu, dibi sivri ve geniş karınlı antik testi ...

Amfora, 
Latince Amphora. 
İng. amphora.
Amfor.
İki kulplu, dibi sivri, dar boyunlu, karnı geniş testi.
Mürekkep balığı avcılığında kullanılan ağız açıklığı 10-15 cm çapında ve boyu 25-30 cm olan kırmızı topraktan pişirilerek yapılan kulplu veya kulpsuz küp.
Gövdesinden daha ince olan boyun kısmının altında dibe doğru daralarak sonlanan iki kulplu, antik testi.

Antik dönemlere özgü bir çeşit Yunan çömleği.

Hindu inanışında, tanrısal bir varlığın bir kötülüğe karşı koymak için insan ya da hayvan bedenine bürünmesi ...

Avatara,
Avatar,
Hindu inanışında, tanrısal bir varlığın bir kötülüğe karşı koymak için insan ya da hayvan bedenine bürünmesi.
Hindu inanışında tanrısal bir varlığın dünyadaki belirli bir kötülüğe karşı koymak üzere insan ya da hayvan bedenine bürünmesine Avatar denir.

Hindu inancında insanlar tarafından Vişnu' nun on avatarı vardır. Bunlardan dokuzuncusu olarak görülen buda dinsel bir niteliğe bürünmüştür.

Arkadaşı, sevgilisi olmayan erkeğe argoda verilen ad ...

Sap,
Sapör,
Argo: sap.
Erkek,
Arkadaşı, sevgilisi olmayan erkeğe argoda verilen ad.
Arkadaşı, eşi, sevgilisi olmayan kimse, (özellikle erkek).
Sevgilisi, eşi, flörtü olmayan kimse (özellikle erkek).  
(Kadın için) Yanında bir erkek olmadan; (erkek için) yanında bir kız, bir kadın olmadan; yalnız yalnız; tek başına:

Argo: Sapsız,
Erkek arkadaşı, sevgilisi, eşi olmayan kız ya da kadın.

Bir siyasi parti içinde oluşan grup ...

Hizip, 
Arapça: hizip, hizb
Bir topluluk içinde ayrı bir grup teşkil eden küçük topluluk, güruh, fırka, klik
Bir siyasi partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasi çizgiye karşı olan, ayrı bir teşkilat merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşan parti içi grup, fraksiyon. 
Fraksiyon, 
Bölüngü, 
Bölüntü,
Klik, 
Bölük, kısım. 

Kuran-ı Kerim' in her cüzünün beş sayfalık bölümü. 
Kuran-ı Kerim’ in otuz cüzünden her birinin dörtte biri.
Her gün devamlı olarak okunan dua, ayet ve salavatlardan meydana gelen vird.

Bir kimseyi, kötü bir iş yapması için harekete geçirme, kışkırtma. ..

Tahrik, 
Arapça: tahrik.
Kışkırtma, provokasyon.
Bir kimseyi, kötü bir iş yapması için harekete geçirme, kışkırtma.
Cinsel isteği, duyguları uyandırma, artırma. 
Yola çıkartma, hareket ettirme, kımıldatma. 
Kımıldatma.
Kımıldatılma. 
Yerinden oynatma. 
Hareket ettirme.
Yola çıkarma.
Azdırma, kışkırtma.
Uyandırma.

Cezimli bir harfi harekeli okuma.

Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma ...

Tahkir, 
Arapça: tahkir.
Küçümseme.
Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma.
Hareket etmek. 
Hor görmek. 
Küçük görmek. 
Aşağı ve alçak addetmek.

Trafiği yoğun yollarda orta kaldırım ...

Refüj, 
Fransızca: refuge.
Refuge, traffic island, safety island, safety zone. 
Orta kaldırım.
Trafiği yoğun yollarda orta kaldırım.
Taşıt trafiğinin yoğun olduğu yollarda yayaların karşıdan karşıya geçmesi için yolun ortasında düzenlenmiş kaldırım, orta kaldırım. 
Yaya kaldırımı, Tretuvar.

Geniş ve işlek yolların ortasında yayaların yolu iki aşamalı geçebilmesi için yapılmış dar kaldırım.

Trafiği yoğun yol ...

Arter, 
Fr. artere, 
İng. Artery.
Trafiği yoğun yol. 
Trafiği yoğun olan ana yol.
Ana yol demektir.  

Van Gölü içinde bulunan Kuş Adası'nın Batı kaynaklarındaki adı da Arter'dir.

Derileri geleneksel yöntemlerle sepileyen kimselere verilen ad ...

Karatabak,

Tabak,
Deri işleme ve deriden eşya yapımı, Anadolu coğrafyasının en eski zanaatlarındandır. Bu kişilere debbağ, tabak, karatabak veya sepici denir. Derileri geleneksel yöntemlerle sepileyen kimselere verilen ad.
Debağlık, Dabağ, Debbağ, Dabbağ, (Şanlıurfa yöresinde).

Dabağlamak,
Debbağlamak,
Tabaklamak,
Sepilemek,

Eskiden Anadolu'nun bin yıllara dayalı geçmişinden gelen deri işlemeciliğin makine kullanmadan sadece kol gücüne dayalı olarak yapanlara Karatabak denir. İmalatlarda parşömen, davulluk, semerlik, ayakkabılık türü deri işlemeyler büyükbaş ve küçükbaş hayvanların derilerinden yapılır.

Gön debbağlığı; Öküz, İnek ve Deve gibi büyükbaş hayvanların derilerinin işlenmesine “Gön Debbağlığı”, bu sanatı yapanlara da “Göncü” denilmektedir. Buradaki gön kelimesi kösele anlamında olmayıp, kalın deri anlamındadır. Bu deri, postallarda yüz ve astar olarak kullanıldığı gibi sarraçlıkta da kullanılmaktadır.

Deri debbağlığı; Koyun ve keçi gibi küçük baş hayvanların derilerinin işlenmesine Deri Debağlılığı, bunları işleyenlere de Debbağ denilmektedir. Gön denilen kalın derilere nazaran daha ince olan bu deriler postal ve ayakkabılarda astarlık deri olarak kullanılmaktaydı. Koyun derisinden yapılan ve postallarda astar olarak kullanılan deriye meşin denir. Keçi derisinden yapılan deriye Sahtiyan denir. Meşin ve sahtiyanın cildi bozuk olanlarına da ince astar denir.

Yeni Zelanda' da yaşayan ve "Zilkuşu" da denilen bir kuş...

Korimako, 
Anthornis melanura,  
Yeni Zelanda' da yaşayan ve "Zilkuşu" da denilen bir kuş. Yeni Zelandalı Bellbird, zilkuşu bir cins tüneyen ötücü kuştur.   
Korimako, Yeni Zelandalı bellbird , Zilkuşu.  
Çabuk hareket eden, bir çoğu bir an dahi nadiren duraklar. Çoğunlukla sarı ve yeşil renkli olup, uçmaz. 

Kuş, Yeni zellanda' nın ünlü şafak korosunun çan şarkısının önemli bir bileşenini oluşturmaktadır.  Yeni zellandanın endemik bir kuşudur.   
20. yüzyılın başlarında tükenmiş olan bu kuşun dört alt türü vardır.

Hac zamanı dışında Kabe ve diğer kutsal yerleri ziyaret etme ...

Umre, 
Arapça: umre.
Hac mevsimi dışında Kabe'yi ve Mekke'nin öbür kutsal yerlerini ziyaret etme.
Müslümanların Kabe'yi ziyaret etmelerine denir. Ziyaret biçimi hacca benzer. Fakat hac gibi Zilhicce ayında olması gerekli değildir. Yani kısaca hac zamanı haricinde yapılan hacca umre denir.

Hac mevsimi dışında Kabe'yi ve Mekke ve Medine' deki mukaddes yerleri ziyaret etmek. Farz olan hacca Hacc-ı Ekber denildiği gibi, Umreye de Hacc-ı Asgar denilir. Cuma gününe tevafuk eden hacca da Hacc-ı Ekber denilir. Müslümanlıkta Umre yapmak, Hanefi ve Maliki mezheblerine göre Sünnet, Şafi ve Hanbeli mezheblerinde ise farzdır. Bu ziyaret yaşamın herhangi bir anında yapılabilir. Hac ve umreyi peş peşe yapmak İslama göre tavsiye edilmiştir. Yani umre menduptur. Arefe ve Bayram günlerinde yapılır ise umre mekruh olur.

Hac dışında ve hac zamanında yapılan hac üçe ayrılır. 
İfrad haccı. Hac aylarında sadece hac yapmaktır. 
Temettu haccı. Hac aylarında ayrı ayrı ihrama girerek umre ve hac yapmaktır. 
Kıran haccı. Aynı ihramda umre ve haccı birleştirmektir.

Budizm' in Japonya' da büyük önem taşıyan kolu ...

Zen,
Budizm'in Japonya' da büyük önem taşıyan kolu. 
Budizm 'in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) 
( MÖ.563 - 483 ) 
Kuzey Hindistan 'da Lumbini koruluğunda doğmuş bir filozoftur. Buda aydınlanmış anlamına gelir. 
Budizm başlıca iki büyük mezhebe ayrılır. Bunlar Hianayana  ve Mahayana' dır. Hindistan'daki Dhyana okuluna kadar uzanan bir Mahayana Budist okulunun Japonca' daki ismi Zen'dir. 

Hindistan' dan Çin' e geçen okul burada Chan olarak ismini duyurmuştur. Tang Hanedanlığı döneminde Çin' de belli başlı Budist okullar arasına giren Chan, Çin'den Kore, Vietnam ve Japonya' ya yayılmıştır. XX. yüzyılda Batı' da tanınmaya başlayan bu okul, İngilizce ve diğer Batı dillerine Zen ya da Zen Budizm ismiyle girmiştir.
Japon Zen’ inde başlıca Rinzai, Soto ve Obaku okulları vardır.

Dört İncil yazarlarından biri olan hıristiyan azizi ...

Markos,
Markos incili,
Markos havari ya da şakirt olmayıp, bir taraftardır. Hz. İsa' nın ardından giden ve İsa' yı uzaktan izliyen Markos' un annesi ve kendisi Yeruşalem' deki ilk Hıristiyan cemaatinin üyeleridir. Markos Şimon Petrus'a çok yakındır. Tanıklara göre dört incil vardır. Bu tanıkların amacı yazmak değil, anlatmaktı. On yıllar boyunca, bilinen dünyayı dolaşıp Hz. İsa'yı, yaşamını ve öğretisini anlattılar ve bir çok yerde küçük cemaatler kurdular. 

Dört incili yazan Hıristiyan azizleri; 
Markos,
Luka,
Matta,
Yuhanna. 

Bu tanıkların anlattıkları sonradan kaleme alındı. Markos, Matta ve Luka ellerindeki belgeleri kullanarak İncil'lerini yazdılar. Zaman açısından ilk olanı Markos İncilidir. Daha sonra dördüncü İncil, Yuhanna'nın İncil'i kaleme alındı. Markos incili, kaynaklara göre  58 yıllarında yazılmıştı. Hz. İsa'dan 30-35 yıl sonra 70 yıllarında yazılmış olduğudur. İncil'in kimin tarafından kaleme alındığı hususunda kesin bir kanıt olmamasına rağmen, kilise babalarından Papios 140 yılında yazdığı mektubunda, bu İncil' in havari Petrus' un yardımcısı Aziz Markos tarafından yazıldığını açıklamıştır.  Markos'un, cemaatinden ve kuzeni olan havarilerden Barnaba da kendi adına bir incil yazmıştır. Hz. İsa’ nın havarilerinden olan Barnabas, kendi adını taşıyan İncil ile tanınır.

Osmanlı mutfağına özgü kuzu etiyle yapılan bir yemek ...

Mutancana,
Toprak kapta pişirilmiş anlamına gelen XV. ve XVI. yüzyıl, şekerli, meyveli bir Saray Yemeğidir. Mutancana, 14 Haziran 1469 yılında II. Mehmed' in yemekleri arasında görüldüğü gibi, XVI. yüzyıl saray mönülerinde bir kış yemeği olarak yer almaktadır.

Malzemeler:
1,5 kg but kısmından az yağlı kuzu kuşbaşı
1 kase arpacık soğan
2 yemek yaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı bal
10 adet kuru kayısı
10 adet mürdüm eriği kurusu
Badem.

Yapılışı:
Orta ocak ateşine büyük boy tencere konularak yağ konulmadan önce ısıtılır ki yağ yanmasın. İçerisine 2 yemek kaşığı tereyağı eklenerek eritilir. Ardından 1,5 kg az yağlı kuzu kuşbaşı eti tencereye koyarak kavrulur. 1 kase badem sıcak suya konularak kabuklarının yumuşaması sağlanır. 10 adet kuru kayısı ve 10 adet mürdüm eriği küçük küçük doğranır. 1 kase arpacık soğanlar soyulup temizlendikten sonra bütün halde bırakılır. Etin kendi suyunda daha iyi pişmesi için tencerenin kapağı kapatılır ve kavrulmaya devam edilir. Ortalama 5 dakika sonra suyunun kalınlaşması için 1 yemek kaşığı un eklenerek harmanlanır ve 1 kase arpacık soğan eklenerek 30 dakika kadar pişirilir. Ardından mürdüm eriği, kayısı, 1 yemek kaşığı bal eklenerek 10 dakika kadar daha pişirilir. 1 avuç kabuğu soyulmuş badem orta ocak ateşinde ki küçük boy tavada kavrulur. Kavrulan bademlerde yemeğimize eklenerek servis tabağına alınır. Yemeğin yapılış süreci ortalama 45 dakika olup 6 kişilik servis edilebilir.

Osmanlı mutfağına özgü yemekler;
Mutancana-Kuzu eti, arpacık soğan, kırmızı üzüm, bal ve badem.
Nırbaç-Kuzu eti, kişniş, tarçın, zencefil, damla sakızı
Ayva Kalyası-Nohut, kuzu eti, havuç, ceviz, pekmez, ve ayva yemeği
Kabaklı Burani-Kuzu eti (But), kişniş, tarçın, soğan, balkabağı, kimyon
Soğanlı Kabuni-Kuzu eti, kimyon,tarçın,soğan,tereyağ, pirinç, nohut.
Çeşidiye, (Terkibi Çeşidiyye),
Lalanga,
Fırında bıldırcın dolması,
Mahmudiye,
Sefire,
Muzhir kebabı,
Gendüme,
Osmanlı kebabı,
Erikli yahni,
Merserem (Osmanlı mutfağına özgü,koyun etiyle yapılan bir yemek).



Kaynak: http://www.startv.com.tr/

Yerölçümünde uzaktan gözlenen taksimatlı cetvel ...

Mira, 
İtalyanca, mira,
Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta, lata. Yerölçümünde uzaktan gözlenen taksimatlı cetvel .
Topoğrafik ölçümlerde kullanılan, kuru çam veya dişbudak ağacından imal edilen 3-5 m. uzunluğunda ağaç lata. Bu lata üzerinde cm bölümleri bulunur ve mira ucundan mesafeleri rakamlarla belirlenir. Mira bölümlerin okunmasını kolayca yapmak için mira bölümleri kırmızı-beyaz ve siyah-beyaz boyanır.

Nivelman(leveling);
Noktalar arasındaki yükseklik farkını belirlemek amacıyla doğrudan ya da dolaylı olarak düşey mesafeleri ölçme işlemleri yapılır. Bu işler esnasında Jalon, mira ve teodolit, nivo gibi  ölçüm ekipmanları kullanılır. 

Bir tür deniz taşımacılığı ...

Roro,
Ro Ro taşımacılığı,
Günümüz gemi taşımacığında temel amaç, gemilerin limanda daha az süre kalarak verimli bir şekilde kullanılması ve taşıma maliyetlerinin azaltılarak maksimum kar elde edilmesi haline gelmiştir.
Bu bağlamda modern gemi ve araç, gereç ihtiyacı gün geçtikçe artmaktadır.

Eskiden olduğu gibi, limanlardaki her çeşit yükü taşıyabilecek gemiler yerine, günümüzde artık yükte uzmanlaşmanın normal bir sonucu olarak belirli yük grupları için gemi inşası söz konusudur. Bu durum kuşkusuz yatırım maliyetlerini de arttırmaktadır. Gemi taşımacılığı işleminde pahalı yatırım yoluyla rekabet gücü sağlayan ve taşımalara oldukça fazla hız kazandıran gemilerin başında Ro Ro gemileri gelmektedir. 

Ro-ro gemilerinin isimlerini belirtmek gerekirse; 
Uzakyol ro-ro gemileri
Sürücülü ro-ro gemileri
Konvansiyonel ro-ro gemileri
Kombine ro-ro gemileri
Araba taşıyıcıları
Araba yolcu gemileri
Orman ürünleri ro-ro gemileri
Raylı feribotlar
Kanal ve nehir ro-roları
Ro-ro barge gemileri, şeklinde sıralanabilir.

Ro-Ro gemilerinin tercih edilmesinde en büyük etkenlerden birisi de, şüphesiz fabrikada üretilen malın bir tek taşıyıcı araca sadece bir kez yüklenip boşaltılmasına olanak vermesi ve taşıma süratini büyük ölçüde arttırmasıdır. Malın aktarımlar esnasında hasarlara karşı korunması sağlanır.

Günahtan ve kötülükten sakınma ...

İtisam,
Takva,
Züht.
Allah'tan korkma.
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme
Günahtan ve kötülükten sakınma.
Günahlardan sakınmak.
Pak olmak.
Bir şeye yapışarak sıkı tutmak ve korunmak. 
İstediğini vermek.
Bir şeyi sımsıkı tutma .

Terbiye etme ...

Tedib,
Arapça: tedib.
Edeblendirme. 
Terbiye verme.
Haddini bildirme.
Eski dilde, tedip, tedib.
Uslandırma, yola getirme, terbiye etme.

Tedib kelimesi, arapça edeb, terbiyeli olmak kelimesinden türetilmiştir.

Terbiye etme, edeplendirme
Haddini bildirme, yola getirmek için gerekeni yapma, terbiyesini verme.

Yarı tavlı toprak ...

Alatav,
Alakur,
Yarı kuru toprak. 
Yarı yaş, yarı kuru olan toprak. 
Yarı tavlı toprak,
Az tavlı, yarı yaş yarı kuru olan (toprak).
Yarı yaş, yarı kuru toprak, az tavlı yer.
İyice pişmemiş yemek,
Az kızdırılmış demir.
Az sıcak. 
Çok pişmiş yemek.
Demirin tam tava gelmemiş durumu.

Yarı yaş, yarı kuru olan toprak ...

Alatav,
Yarı yaş, yarı kuru olan toprak.
Yarı tavlı toprak,
Alatav,
Alakur,
Yarı kuru toprak 
Az tavlı, yarı yaş yarı kuru olan (toprak).
Yarı yaş, yarı kuru toprak, az tavlı yer.
İyice pişmemiş yemek,
Az kızdırılmış demir.
Az sıcak. 
Çok pişmiş yemek.
Demirin tam tava gelmemiş durumu.

Endonezya Hava Yolları ...

Garuda,
Garuda Indonesia, 
PT Garuda Endonezya (Persero)
Garuda Indonesia, Endonezya’ nın bayrak taşıyan, ulusal havayolu şirketidir. Daha önce Garuda Indonesian Airways olarak biliniyordu.

Garuda, Endonezya'nın ulusal ambleminde görülen Hinduizm'in kutsal kuşun adıdır.
11 Aralık 2014 tarihi itibariyle Garude Endonezya havayolu, uluslararası havayolu şirketi Skytrax tarafından 5 yıldızlı olarak derecelendirilmiştir.

Havayolu’nun Güneydoğu Asya , Doğu Asya, Orta Doğu, Avrupa ve Avustralya bölgelerinde çeşitli noktalara seferleri vardır. Lion Air'den sonra Endonezya'nın en büyük ikinci havayolu şirketidir.

En Gelişmiş Havayolu, 5 Yıldızlı Havayolu ve Dünyanın En İyi Kabin Mürettebatı gibi havayolu ödüllerine layık görülmüş bir havayoludur.

Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret ...

Sah, 
Sahh.
Sahi,
Eskiden,
Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret.
Gerçekten, sahi.
Eskiden resmi yazılara konulan ve "doğrudur, yanlışsızdır" mânasına gelen bir işâretti.
 
 

Düz dam, taraça ...

Şatu,
Düz dam,
Taraça, 
Teras,
Seki,
İtalyanca: terrazza. 
Üzeri akıntılı olmayan düz çatı. 
Sundurma çatı, çadırçatı, beşikçatı.

Ameliyatlarda yaraları dikmek için kullanılan bağırsaktan yapılmış iplik...

Katgüt,

(Fr. catgut, İng. catgut).
Ameliyatlarda yaraları dikmek için kullanılan, kedi bağırsağından yapılmış iplik.
Emilebilen, çoğunlukla iç organ ve kasların dikilmesinde kullanılan, bağırsaktan elde edilen dikiş ipliği.

Daha çok koyun olmak üzere, at, katır veya eşek barsağından elde edilir. Genellikle tıpta ameliyat ipliği olarak kullanılan, özel olarak hazırlanmış bir iplik.
Barsaklar temizlenir, alkali sıvılarla muamele edilir ve steril (mikropsuz) hale getirilir. Dikildiği yerden, zamanla, yara uçları kaynadıktan sonra doku tarafından emilir, ayrıca yara bölgesinden almak gerekmez.
Açık yara uçlarını birbirine yaklaştırarak iyileşmeyi çabuklaştırmak ve kesik damar uçlarını birbirine dikmek için kullanılır. Ayrıca, keman, harp ve yayların ipliklerinde de kullanılmıştır.

Cerrahi steril katgüt, emilebilir bir dikiş malzemesi olup saflaştırılmış koyun ince barsağı mukoza altı fibroz dokudan (çoklukla kollajen) oluşmuştur. Cerrahi katgüt normal ve krome olmak üzere iki tiptir. Krome katgütler emilime karşı daha dirençli olmaları için krom tuzları ile kimyasal olarak işleme tabi tutulmuştur. Normal Katgüt doğal krem rengindedir. Krome katgüt pirogallol ile kahverengi olarak renklendirilmiştir. Krome katgüt Mavi (İndigo) renkli olarak da mevcuttur. Cerrahi katgütler kuru veya şartlandırma çözeltisi içerisinde paketlenir. Şartlandırma çözeltisi aşağıdaki bileşenlerden oluşur;

· Izopropanol alkol, %93.75
· Dietil etanol amin, %1.00
· Sodyum benzoat, %0.25
· Su, %5.00

Cerrahi katgüt, Amerikan Farmakopesi monograflarında yer alan tüm koşulları yerine getirmektedir. Cerrahi Katgüt, oftalmik uygulamalarında dahil olduğu genel yumuşak doku kapanması ve bağlanmasında kullanılır. 
Kalp damar dokularında ve sinir dokularında kullanılmaz.

Tokat' ın Turhal ilçesinde bir kale ...

Dazimon,
Dazimon Kalesi, 
Eski bir Bizans kalesi.
Anadolu' nun Kappadokia bölgesinde kale. 
Tokat' ın Turhal ilçesi merkez bucağına bağlı Akçatarla (eskiden Dazmana) köyündedir. Halife Mutasım Bizans imparatoru Theophilos'u burada ağır bir yenilgiye uğrattı .

Ayak direme ...

İnat,
Ayak direme,
Musir, Ayak direyen,
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim,
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme.

Israr, inat.
İltizam.
Taannüt,
Direnim,
Direnme, ayak direme, inat etme.

Kenar süsü...





Su,

İsviçre Alplerinde bir dağ kütlesi ...

Adula,

İsviçre Alpleri' nde dağ kütlesi. 
İsviçre Orta Alpleri'nde bir bölümü buzlarla kaplı kütle. 

San Bernardino geçidine hakimdir. 
En yüksek tepesi Rheinwaldhorn masifinde bulunur (3402 m.). 

Ticino ve yukarı Ren arasında su bölümü çizgisi meydana getirir ve buzulları ile bu akarsuları besler. 


Kırmızı renkli ve mayhoş bir elma cinsi ...

Arapkızı,
Arapkızı elma,
Mayhoş bir tadı vardır. 
Koyu kırmızı (bordoya çalan) renktedir. 
Sulu ve lezzetli bir elmadır.
Ağacı yayvan bir şekilde gelişmekte ve bodur olup meyve verimi iyidir. Koyu kırmızı ince kabukları olan, üstten ve alttan basık (domates gibi) tadı çok hoş bir mayhoşluk içeren, sonbaharın ekşi elma çeşididir.


Elma;
Ülkemiz yaklaşık 2,5 milyon tonluk üretimle dünya elma üretiminde Çin, ABD ve Fransa’nın ardından 4. sırada yer almakla birlikte. elma ihracatımız 25–30 bin ton gibi çok düşük düzeylerdedir. Elma ihracatının arttırılması için dış pazarın talep ettiği çeşitlerin standartlara uygun olarak yetiştirilmesi gerekmektedir.

Tarhana çorbasına verilen bir başka ad...

Sulutayım,
Göce,
Tarhana,
Terhane,
Tarhana çorbası, 
Tarhana, (Farsça Terhane).
İçine domates, biber, soğan, kokulu otlar, süt veya yoğurt katılan, bulgur, mayalanmış ve kurutularak ufalanmış hamur v.b. yapılan çorba malzemesi. 

Çorba, kelimesinin kökeni, Farsça tuzlu anlamında şur ve aba kelimelerinden oluşan şuraba'nın kısaltılmış şeklidir. Kökeni Orta Asya Türkleri ile bilindiği söylenir. Tarhana Farsça bir kelimedir. Eskiden her türlü yiyeceği kurutarak saklamak fikri ile ortaya çıkmıştır. Buna Yoğurdun saklanması da dahildir. Tarhana çorbası yoğurdun saklanması için uygun bir çözüm olmuştur. Büyük bir kısmı yoğurttan oluşan Tarhana çorbası besleyici, kuru toz şeklinde olup uzun süre saklanabilir. Türkiye'de Uşak, Denizli, Ankara-Beypazarı ve Kahramanmaraş' da çok ünlüdür.

Tarhana Yapımı,
Yoğurt, nane, un, kırmızı biber, yeşil biber, domates, soğan iyice kıyılıp parçalanarak karıştırılır. Ovularak hamur haline getirilen harç, bir kap içinde üstü bir bezle örtülerek mayalanması ve kabarması için en az bir hafta bekletilir. Bekleme süresi tarhananın türünü belirler. Uzun süre mayalanmaya bırakılan tarhana ekşi tarhana olur, daha az bekletilerek kurumaya alınan tarhana tatlı tarhana olur. 

Mayalanan harç, parçalar halinde bir dokuması ya da bez üzerine dizilir ve açık havada, gölgelik bir yerde kuruması beklenir. Kuruyunca da elle ovulup toz haline getirilerek, bazı yörelerde ise daha büyük parçalar ya da simit halinde kurutularak saklanır.

Malzemeler;
1.5 kg yoğurt, 
2 kg domates, 
3-4 acı sivri biber, 
3-4 adet soğan,
Aldığı kadar un, 2 demet taze nane ve maydanoz, dereotu.

Soğanları doğrayıp, geniş bir tencereye koyun. İçerisine doğranmış biberi, domatesi, nane maydanoz, dereotu ve bir iki bardak suyu ilave ederek kaynatın. Tencereyi ateşten alıp soğuyunca içerisine yoğurt ve unu koyup hamur yapın. Ağzını kapatıp 3-4 gün mayalanmaya bırakın. Ara sıra hamuru yoğurun. Hamur kabarıp istenilen kıvama gelince küçük parçalara bölüp temiz bir bez üzerine koyup kurutun. Hafif nemli haldeyken kalbur veya elekten geçirip toz haline getirin. Kurutma işlemine bir müddet daha devam edin. Nemli saklamak ileride küflenmeye yol açabilir. Bez torbalarda havadar bir yere asarak saklayın. 

Çorbanın yapılışı;
1 çorba kaşığı margarin, 
1 çorba kaşığı salça, 
1 su bardağı Tarhana, 
 çay kaşığı nane, Tuz, 
1 çay kaşığı  kırmızıbiber,  
Margarini tencerede eritilir. Salça tencerede yağda kızdırılır.  5 Su bardağı su ilave edilir. 

Başka bir kapda ise 1 su bardağı suya, 1 su bardağı tarhana eklenip karıştırılır. Kaynamakta olan tencereye bu karışım ilave edilerek 15-20 dakika pişirilir. Nane, kırmızı biber, ilave edilir. Tarhana tencerede tamamen eriyince kendi halinde kaynamaya bırakılır. Kıvamı koyu olursa bir miktar kaynar su ilave edilebilir. İçine kurutulmuş ekmek parçaları konarak yanında turşu, nane, yeşil biber, turp, taze üzüm, domates ile servis yapılarak afiyetle yenir.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ