Aruz ölçüsünün ana kalıplarından biri...

Tavil,
Aruz ölçüsü, nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açk hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı ölçü olarak adlandırılmıştır.. Sözlük anlamları yön, yan, bölge, bulut, keçiyolu, deli, sarhoş deve, çadırın orta direği, karşılaştırılan, ölçü olan şey gibi çeşitlidir. Edebi kavram olarak, bu anlamlardan hangisine dayandığı tam olarak bilinmemekle birlikte develerin yürüyüşünden, demircilerin sistematik çekiç vuruşundan veya çamaşırcı kadınların tokmak seslerinden çıktığı görüşleri vardır. 

Bir çadırı orta direğinin ayakta tutması gibi, divan şiiirini ayakta tutan en büyük unsurun aruz olduğu düşünülür. Divan şiirinin ölçüsü aruz' dur. Aruz, esas olarak hecelerin uzunluğu kısalığı temeline dayanan şiir ölçüsüdür. İlk kez Arap dilcisi İmam Halil bin Ahmed tarafından kullanıldı. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra medrese kültürü ile yetişen şairlerin Farsça’yı edebiyat dili olarak benimsemeleri, aruzun Türk edebiyatına da girmesine yolaçmıştır. 

Aruz ölçüsü, Arap, Türk, Fars, Afgan, Pakistan ve Hint edebiyatında kullanılmaktadır.

Aruz ölçüsünde hece ölçüsündeki duraklar yoktur. Dizelerdeki hece sayıları eşit olmayabilir. Dize sonlarındaki heceler kısa da olsa uzun kabul edilir. 

İmale,
Çekme demektir. Aruz kalıbına uydurmak için kapalı heceye ihtiyaç duyulan yerlerde açık heceyi uzatarak okumaktır.

Zihaf,
İmalenin tersidir. Kısma demektir. Uzun heceyi daha kısa sesle okumaktır. Yani kalıba uydurmak için, Arapça, Farsça sözcüklerdeki uzun heceleri kısa saymaktır.

Ulama,
Bağlama, bağlayış anlamındadır.Sessiz harfle biten kelimeyi sesli harfle başlayan kelimeye bağlayarak okumaktır. Divan şiirinde en zok kullanılan ses unsurlarından birisidir. Ulama yapılan yerlerde ulanan sözcüklerdeki heceler, tek bir sözcükmüş gibi ayrılır. Bu duruma da vasl (ulama) denir.

Aruz hecelerin sayısını değil, şeklini esas alır. Aruzla yazılmış şiirlerde, her bir mısranın heceleri, diğer mısraların aynı hizadaki heceleriyle aynı açıklık(kısalık) ve kapalılık(uzunluk) noktasında birbirlerine denktir. Açık (kısa) hece ( . ) işaretiyle; kapalı(uzun) hece (-) işaretiyle gösterilir. 
Ayrıca med'li adı verilen, bir buçuk hece değerinde ( .- ) işaretiyle gösterilen hece değeri de dört sesten oluşan heceler için kullanılır. Bu temel parçaların birleşmesinden 8 ana kalıp ortaya çıkmıştır:

fa'ulün (fe'ulün) (._ _)
fa'ilün, fa'ilat (_._)
mefa'ilün (._._)
fa'ilatün (_._ _)
müstef'ilün (_ _._)
mef’ulatü (_ _ _ .)
müfa'aletün (._.._)
mütefa'ilün (.._._)

Her beyitte en az dördü bulunan bu parçalara tefil, tefile ya da cüz adı verilir.

Denizlerde ve iç sularda yaşayan, küçük bedenli ve göçmen bir yabanördeği...

Tel kuyruk,
Telkuyruk, 
(Long-tailed Duck),
(Clangula hyemalis),
Ördekgiller familyasından orta büyüklükte bir ördek cinsidir. Anatida; ördekleri kazları ve kuğuları içeren su kuşları ailesidir.

Küçük bir deniz ördeği olan telkuyruklarda yetişkinler siyahla karışık, alt tarafları beyazdır. Erkekler uzun ve sivri bir kuyruğa sahipdirler. Koyu renk lekeli bir gagaları vardır. Dişilerin kahverengi sırtı ve daha kısa kuyrukları vardır. Bataklık ve göllerde ürer. Kışın koy ve körfezlerde, arasıra da iç göllerde görülür.

Genelde suyun yüzeyine yakın dalışlar yaparlar ancak 60 metre derinliğe kadar dalabilirler. Denize inişi pek de gösterişle olmayan bir şekilde, karın üstü iniş (düşüş) şeklindedir. Su altına dalarak beslenirler. Genellikle yumuşakçaları (deniztarağı), kabukluları (midyeler ve yengeçler) ve bazı küçük balıkları yerler.

Çeşitli amaçlarda kullanılmak için tel ya da halatlardan örülerek yapılmış ağ...

Şıpka,
Ağ,
Torpillere karşı ve daha başka işler için gemilerde kullanılan halattan örülmüş ağ.
Çeşitli amaçlarda kullanılmak için tel ya da halatlardan örülerek yapılmış ağ.

Saç üstünde pişen yufkayı çevirmeye yarayan yassı ve tahta araç...

Ataraç,
Örekeç,
Çevireç,
Attırgaç, 
Evreağaç, 
Evirgeç, 

Sac üstünde pişirilen ekmeği çevirmeye yarayan tahta araç.
Ekmek yapımı sırasında yufkaları saçta pişirmek üzere sacın üstüne koymaya ya da saçta pişen yufkaları almaya yarar. 
Ekmek yapımında kullanılan bu alet, Denizli' de attırgaç iken, Kırıkkale' de evreağaç, Yozgat' ta evirgeç, bazı yerlerde ise çevireç olarak adlandırılır.

Bir adayı anakaraya bağlayan kıyı dili...

Tombolo,
Bir adanın zamanla başka bir kara parçasına daha az yükeltisi olan bir toprak setiyle bağlanmasıyla oluşan birikim şeklidir İtalyanca kökenli olan tombolo sözcüğü, yığın veya tepecik anlamına gelmektedir. Bir ada, tombolo ile başka bir kara parçasıyla bağlandığı zaman bağlanmış ada adını alır. 

Örnek; Marmara Bölgesi’ ndeki Kapıdağ Yarımadası bir ada iken, tombolo ile ana karaya bağlanmıştır.

Özellikle çamlarda oluşan, katı ya da yarı akışkan organik salgı maddesi...

Kava, 
Reçine,
Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan, katı veya yarı akışkan organik salgı maddesine reçine, ağaç sakızı, ağaç balı denir. 
Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan katı ya da yarı akışkan, kolay eriyen, organik salgı maddesi olan doğal reçinelerdir. Kısmen sentetik reçine sayılabilecek ilk reçine 1862′de nitroselüloz, bitkisel yağlar ve kafurdan elde edildi. 

Selüloit ise 1869 yılında yapıldı. 

Fincan biçiminde bir ağızlığı ve keçe yastıklı anahtarları olan bakır nefesli çalgı...

Ofikleit,
Bakır nefesli çalgı.
Bakırdan yapılan nefesli bir çalgı.
Fincan biçiminde bir ağızlığı ve keçe yastıklı anahtarları olan bakır nefesli çalgı.
Fincan biçiminde bir ağızlığı ve keçe yastıklı anahtarları olan bakırdan yapılma nefesli bir çalgı.

Antalya' nın Elmalı ilçesinde, "Tabiatı Koruma Alanı" kapsamına alınan Toros sediri ormanı...

Çığlıkara,
İki bin yaşını devirmiş anıt ağaçların yer aldığı Çığlıkara, dünyanın en büyük ve saf sedir ormanıdır. Çığlıkara’da sedir ağacı yanında yine koruma altında olan kokulu ardıç ağacı da vardır. Kerestesi kırmızı renkte, kabuğu ve gövdesi kirli beyaz, iki bin yaşına yakın birçok kokulu ardıç ağacı bu ormanda koruma alanındadır. 

Antalya´nın Elmalı ilçesine bağlı Çığlıkara mevkiindeki sedir ormanı içerisinde yaşayan ağaç 262 santimetre çapında ve 25 m. boyundadır. 

1825 m. yükseklikteki yaşayan ağacın bir benzeri daha bulunmuyor. Çığlıkara Tabiatı Koruma Alanı dünyanın ayakta kalan en yaşlı ve saf sedir ormanıdır. Bu nedenle 1991 yılında koruma altına alınmış. Halk arasında katran olarak bilinen ünlü sedir ağacı, Türkiye'de Batı ve Orta Toroslar ile Doğu Toroslar'ın iç ve dış bölümlerinde, anti-Toros ve Amanos Dağları'nda bulunuyor.
Hala yeşil ve canlı halini devam ettiren Koca Katran (Toros Sediri) ağacının bulunduğu bölgede insan yaşamıyor ve ormancılık faaliyetleri de yapılmıyor. Çığlıkara Tabiatı Koruma Alanı içerisinde yer alan Dokuz Göller doğal güzelliklei ile çarpıcıdır.

Mersin ilinde, XIII.yüzyılda Anadolu Selçukluları döneminde yapılan bir kale...

Mavga,
Mersin' in Mut ilçesinin Mut, Kırobası yolu üzerinde, 16 km. kuzeybatısında, Kozlar Yaylasında bir kaya üzerinde bulunur. 
Mavga Kalesi Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar tarafından kullanılmış. Kale, Anadolu Selçuklu Devleti Hükümdarı I. Alaeddin Keykubat tarafından 1230 yılında alınmış. Kalenin ilk Çağlara kadar uzandığı sanılmaktadır.   

Sarp ve dik kayalar üzerinde kesme ve moloz taştan yapılmış. Kale içinde odalar, ahırlar, yemlikler, sulama tekneleri ve içi Horasan harcı ile sıvanmış su sarnıçları kayalara oyularak yapılmış. Kuleye bağlı tahrip olmuş sur duvarı vardır. Doğal olarak oluşan bazı mağaralar yerleşim amacıyla şekillendirilmiştir. Bazıları da ihtiyaç gereği olarak insanlar tarafından açılmıştır. 

Yerleşimin yanı sıra mağaralar arasında kare veya dikdörtgene yakın küçük girişli kaya mezarları da bulunmaktadır.  Sadece köy halkı tarafından definecilere karşı korunan kale, 1993 yılında 1. derece Anıtsal alan olarak kayıtlara geçmiştir.

Rusya'yı 1613-1917 yılları arasında yöneten hanedan ...

Romanov, 
Rusça: Романовы
Çarlık Hanedanı,
Rusya İmparatorluğu'nu 300 yıl yöneten (1613-1917) Çarlık Hanedan.
Romanov hanedanı, yaklaşık 305 yıl boyunca Rus İmparatorluğu'nu yöneten bir hanedandır. 

14. yüzyıldan beri bilinen, önce Koshkin, ardından Zaharin ve 16. yüzyılda Romanov olarak adlandırılan bir boyar ailesidir. 

Moskova'nın büyük prensi I. İvan Kalita'nın hükümdarlığı döneminde yaşamış bir Moskova ressamı olan Andrei İvanoviç Kobyla'nın (Kambila) torunları Romanovlar, isimlerini Roman Yurev'den (ö. 1543) alırlar. Yurev'in kızı Anastasia Romanovna, ilk Rus çarı Korkunç İvan'ın ilk karısıydı. Anastasia'nın erkek kardeşi Nikita Romanovich'in çocukları büyükbabalarının onuruna Romanov adını verdiler. Romanovlar, Moskova Büyük Dükalığı'nın boyarları olarak ve daha sonra, 1598 yılında  Çar Feodor I'in ölümü üzerine nesli tükenen Rurik hanedanlığının hükümdarlığı altındaki Rusya Çarlığı olarak öne çıktılar. Bu dönem Nikita'nın torunu Mikhail Fyodorovich Romanov'un çar olarak seçilmesiyle sona erdi.

15 Mart 1917'de Çar II. Nicholas'ın Şubat Devrimi'nin bir sonucu olarak tahttan çekilmesi, 304 yıllık Romanov egemenliğini sona erdirdi. Rus İç Savaşı'na kadar Rusya Geçici Hükümeti altında Rusya Cumhuriyeti'ni kurdu. 

Yekaterinburg'da  6 Temmuz 1918 yılında, Çar 2. Nikolay Romanov ve ailesi kaldıkları evin Bodrum katına indirilerek Bolşeviklerce infaz edildi. Romanov Hanesi'nden hayatta kalan 47 kişi yurtdışına sürgüne gitti.

Romanovlar İmparatorluk Evi, 1917 yılından bu yana Avrupa'da faaliyet gösteriyor. Evin Başkanlığını, Büyük Prenses Mariya Vladimirovna Romanova yürütüyor. Onun oğlu Georgi Mihailoviç Romanova ise, hanedanın Büyük Prensi sayılıyor. 

1917 Ekim Devrimi öncesi, 1916 yılında Rusya'da Romanovlar'ın tahtan inmesiyle sonrası yıllarda Romanovlar İmparatorluk Evi'ni yurtdışına taşımışlar. 

Sovyetlerin yıkılmasının ardından, Rusya Romanovlar hanedanına kapılarını açtı. 

XII.yüzyılda Irak' ta kurulan bir islam tarikatı...

Rifailik,
Ahmediler,
Betaihiler,
(Bataihi)
Rifailik ve Ahmedilik adıyla İslam dünyasında yayılmış, ruh ve düşünce alanında pek çok önemli şahsiyetin yetişmesinde etkili olmuş bir tarikattır. Rifailik, 12. yüzyılda Irak'ta Ahmet Rifai tarafından kurulmuş olan Sünni bir tarikattır. Tarikatın kurucusu Ahmet Rifai Irak'ta Basra ile Vasıt, arasında yer alan Bataih nahiyesinin bulunduğu bölgede doğmuş olup buraya nisbetle Bataihi olarak anılıyor. 

Ahmed Rifai, Şafii olup, salih ve fakih bir kimsedir. Fakir halk onun etrafında toplanmış ve iyiliğine inanarak ona bağlanmışlardır. Bu topluluk Rıfailer adını almıştır. Onlara Ahmediler ve Betaihiler de denilmektedir.

Kısa zaman içinde islam dünyasında yayılan bu tarikat, günümüzün en yaygın tarikatlarından birisidir. Bu tarikat kuruluşundan birkaç asır sonra Anadolu'da da yayılmıştır. Rifailik, bütün islam dünyasına yayılırken, Anadolu ve Rumeli'de de kendisine taraftar bulmuştur. Ancak buralardaki Rıfailer zaman içinde Fütüvet ve Bektaşiliğin etkisi altına girerek özgünlüklerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Rıfailik de diğer birçok tarikat gibi kollara ayrılmıştır. 

Başlıca kolları; Sayyadiye, Kavyaliye, Niriye, İzziye, Fenariye, Burhaniye, Fazliye, Cündeliye, Cemiliye, Diriniye, Ataiye, Sebsebiye, İmadiye ve Kantaniyedir. 

Rıfaiye tarikatı da diğer bir çok tarikat gibi Osmanlı devletinin halka karşı zulmüne karşı olmamış, Osmanlı'nın bu politikalarının destekçisi olmuş ve Osmanlı'dan destek de görmüştür. Sultan üçüncü Osman'ın da bu tarikatın müridi olması bu durumun daha açık bir göstergesidir. Rıfailik, bugün gelinen noktada tamamen yozlaşmış ve gericileşmiş bir şekilde günümüz Anadolu'sunda hala yaşayan bir tarikattır. Ancak siyasal yaşamda herhangi bir etkinliği yoktur.

Fırında ya da sacda pişirilen bir tür pide...

Dayama,
Bir çeşit yassı ekmek.
Fırında ya da sacda pişirilen bir tür pide.
Mayasız hamurdan, fırında ya da saçta pişirilerek yapılan bir çeşit pide.
Bolu, Çorum ve Niğde yörelerinde halk dilinde, bu tür ekmeklere dayama denilmektedir.

Geçen yıl, bir sene önce...

Bıldır,
(Buldur)
Geçen yıl, bir sene önce.
Geçen yıl.
Geçen sene,
Eski Türkçede, bıldır.

Mısır ve Suriye' deki geleneksel konutlarda, taş döşeli ve ahşap tavanlı, yazlık sofa benzeri mekan...

Kaa,
Yazlık sofa,
Divanhane,
Mısır ve Suriye' deki geleneksel konutlarda, ahşap tavanlı ve yazlık sofa benzeri mekan.
Mısır ve Suriye’ deki geleneksel konutlarda taş döşeli, ahşap tavanlı divanhane yada yazlık sofa benzeri mekan.

Sacda pişirilen bir tür küçük ekmek...

Gilit,
Ekmek, çeşitli tahıl unundan yapılmış hamurun ateşte, sac üzerinde, tandırda, fırında veya tepside pişirilmesiyle hazırlanan yiyecektir.
Ekmeğin yapımında başlıca üç işlem yer alır. Yoğurma, mayalama ve pişirme. Yoğurma, unu hamura çevirir. Mayalama, hamuru ekşitip kabartır, pişirme ise ekmek haline getirir.

Un, su, tuz ve maya bir kazan veya teknede birbirine karıştırılarak yoğrulur, una su karışınca erimeyen kısımlar (glikoz, tuz vb.) dışında erimeyen kısımlar (glüten, nişasta) su emerek şişer. Tuz, ekmeğin lezzetini azaltır. Yoğurma, eskiden teknelerde elle ve ayakla yapılırdı. Şimdi köylerde ve küçük kasabalarda gene böyle ancak şehirlerde makineyle yoğrulmaktadır.

Hayvanların boynuna takılan çıngırak...

Ceres, 
Çan.
Kampana,
Hayvanların boynuna asılan küçük çan.
Hayvanın boynuna asılan çıngırak.
Hayvanların boynuna takılan çıngırak.
Koyun, keçi gibi hayvanların boynuna takılan küçük çan.
Arapça; ceres, (ﺟﺮﺱ). 
Eski Türkçede çang.

Çan:
İçinden sarkan bir tokmağın kenarlarına vurması veya dışarıdan üstüne çekiçle vurulmak sûretiyle ses çıkaran, tunç ve pirinç gibi madenlerden yapılmış, ters bir saksı biçimindeki alet, kampana.

Ceres sözcüğünün başka anlamları:
Zindan, hapis yeri. 

Yeşil limondan elde edilen organik bileşik ...

Limetin,
Yeşil Limon,
(Limette),
Yeşil limondan elde edilen organik bileşik.
Limon yağı (Citrus Limette), 
Limon esansından elde edilen bu yağ, limon kabuklarının sıkılması veya su buharı distilasyonu ile elde ediliyor. Terlemeyi sağlayan limon yağı, idrar söktürücü ve kurt düşürücü olarak da kullanılıyor.

Afyonkarahisar' ın Çay ilçesinde bir göl...

Karamık,
Karamık Gölü, 
Çay ilçesi sınırları içindedir.
Dinar - Çay karayoluna yakın alanda konumlanır. Yüzölçümü 40 km2, en derin noktası 3 metredir. 

Denizden yüksekliği de 1.001 metredir. Sularını güneydeki Düden (suyutan bir yer altı ırmağı) aracılığıyla Eğirdir Gölü’nü beslemektedir.

Genellikle gömlek yapmakta kullanılan, ince ve çizgili bir pamuklu kumaş...

Zefir,
Fransızca: zephyr,
Yunanca: zefir,
Genellikle gömlek yapmakta kullanılan, ince ve çizgili bir pamuklu kumaş.
Arapça: zefir, (ﺯﻓﻴﺮ).
Nefes verme.

Yeni Zelanda' nın yerli halkı Maorilerin savaş dansı...

Haka,
Haka dansı,
Yeni Zelanda'ya özgü bir dans türüdür.
Haka dansı, aynı zamanda savaş dansı olarak da bilinir. Bu dans eskiden, savaşlardan önce savaşçıların güçlerini göstermeleri ve karşı tarafı korkutmaları amacıyla yapılırmış. Haka dansında dansçılar, gözlerinin beyaz kısmını göstererek, bir yandan ellerini bedenlerine, bir yandan da ayaklarını yere vurarak dans ederler.

Yeni Zelanda'da yaklaşık 200 yıldır yapılmaktadır. Haka'nın düşmanı caydırmaya yönelik haykırışları ve tehditkar savaş figürleri, bir Maori yerlisinin ölümden kurtuluş hikayesini anlatır. Ama bu ilkel Maori dansı olup dünyada tanınmıştır. Savaş dansının spor salonlarında ve sahalarda motivasyon amaçlı kullanımı hızla yaygınlaşmış. Haka Dansının hikayesi, 1820 yılında, Maorilerin önemli kabile liderlerinden Te Rauparaha'nın düşmandan kaçıp saklandığı çukurda ölümü beklerken, mucize eseri kurtuluşunu anlatır. Te Rauparaha şarkısında, ölümle yaşam arasında gidip gelirken gördüklerini ve hissettiklerini dile getirir.

Basketbol ve futbolun yanısıra, özellikle rugby ve amerikan futbolu gibi sert takım sporlarında, bu dans, renkli bir gösteri ve motivasyon unsuru olarak kullanılıyor. Haka dansı yapan sporcular memnun: ısınıp eğlendiklerini ve maça çok iyi motive olduklarını söylüyorlar. Ancak, sert el-kol hareketleriyle yapılan ilkel figürlerin ve tehditkar haykırışların izleyen üzerinde gergin, hatta saldırgan etkiler bıraktığını düşünenler de var.

Uganda' nın başkenti Kampala' nın eski adı...

Makerere,
Kampala,
Uganda Cumhuriyetinin başkentidir.
Deniz seviyesinden 1189 m yükseklikte kurulmuş. Başkent olmasının yanı sıra ülkenin başlıca sanayi, ticaret ve finans merkezi olan kenttir. Ganda veya Luganda ve diğer Bantu dilleri, Nilo-Sahara dilleri, Sevahili, dilleri konuşulur.

Halkın etnik yapısı; Baganda, Ankole, Basoga, Iteso, Langi , Bagisu, Acholi, Bunyoro' lardan oluşur ve katolik , Protestan ve Müslüman' dır. Afrika'nın doğusunda, ekvator üzerinde yer alan ve denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Komşuları kuzeyde Sudan, doğuda Kenya, batıda Zaire, güneyde Ruanda ve Tanzanya 'dır.Uganda’da Bunyoro, Ankole, Buganda ve Toro gibi kralıklar kuruldu. XVI. ve XVII. yüzyıllarda en kuvvetli devlet Bunyoro Krallığı idi. On sekizinci asırda Buganda bölgede hakim olmak için Bunyoro’ya karşı giriştiği mücâdelede üstünlüğü ele geçirdi. 1840 yıllarında Arap tüccarlar ülkeye gelerek, bir kısım Ugandalıların Müslüman olmalarına sebep oldular.

Tropik iklimli bir ülke olan Uganda'nın doğal yapısı büyük bir çeşitlilik gösterir. Ülke topraklarının büyük bölümünü oluşturan yüksek yayla güneyde küçük, yüzeyleri yuvarlak-laşmış tepelere dönüşür. Göl ve dağ yakınlarında boylan 3 metreyi aşan aksazlar yetişir. Ülkenin geri kalan bölümlerinde geniş ormanlar uzanır. Bu ormanların bazılarında maun ve demirağacı gibi değerli kerestelik ağaçlar yetişir. 

Ruwenzori Sıradağlarının yamaçlarında boylan 6 metreyi aşan dev kanarya otları ve lobelya' lar görülür. Alçak yamaçlarda şempanze, gereza adı verilen maymun türleri ve yaban domuzu çok yaygındır. Ülkenin batısındaki açıklık alanlarda fil, manda, aslan, pars ve değişik antilop türleri yaşar. Kuzeybatıdaki Kabarega Ulusal Parkı'nda gergedanlar vardır. 

Uganda'daki göllerde ve Nil Irmağı'nda suaygın ve timsahlar yaşar. Nil Irmağı'nda bulunan en büyük balık nil levreğidir.

Denizcilikte "Temiz, düzgün, derli toplu" anlamında kullanılan sözcük...

Neta,
İtalyanca neta.
İngilizce clear, clean, tidy.
İtalyanca netto, temiz.
Temiz, tehlikesiz, hazır.
Gemici dilinde, temiz, düzgün ve derli toplu.
Muntazam, düzgün, tertipli veya emniyetli.

Temiz, düzgün, derli toplu anlamında kullanılan denizcilik terimi
Denizcilikte temiz, düzgün, derli toplu anlamında kullanılan sözcük.
Derli toplu, düzgün anlamında kullanılan denizcilik terimi
Muntazam, düzgün, tertipli veya emniyetli anlamına gelir
Gemi dahilinde dağınık olan her hangi bir yeri düzeltmeye ve temizlemeye neta etmek denir.
Yapılan çalışma sonucunda dağılmış ve kirlenmiş olan güvertenin temizlenip düzene sokulması için verilen komut. 
Düzeni bozulmuş bir şeyin tertiplenip düzenlenmesi, ayrıca seyirde kullanılan anlamıyla aykırı ve tehlikeli bir durumun olmadığı, her şeyin normal devam ettiği anlamında kullanılır.

Neta etmek; Gemilerde, herhangi bir çalışmada kullanılan malzemeyi, araç gereci toplayıp her şeyi yerli yerine koyarak, çalışma mahallini temiz ve tertipli bir duruma getirmek. 
Neta güverte komutu; Üzerinde, kasara düzeninde üstyapı bulunmayan güverte.
Neta halat komutu; Kullanılmış halatların iş bittikten sonra roda edilmesi.

Neta sözcüğünün başka anlamları;
Yaranın şişmesi.
Yüksek olmak.

Rus köylü topluluğuna verilen ad...

Mir,
Rus köylü topluluğuna verilen ad.
Rus köylüsü, Müjik.
Rus Devrimi öncesinde mir, bir köylü topluluğu tarafından işlenen toprak parçalarına verilen isimdi.

Mir; 
Rusça, (Dünya veya Barış) bir Sovyet uzay istasyonunun adı.

Çankırı' nın Ilgaz ilçesinde çıkan bir madensuyu...

Ilısılık,
Ilısılık Maden Suyu:
Ilgaz ilçesi' nin güneydoğusunda ilçeye 16 km. mesafedeki Ilısılık Köyü' nde bulunan kaynaktan 22.5 °C sıcaklığında saniyede 0.05 litre su çıkmaktadır. Ekonomik değeri sınırlı olan su karbondioksitli, alkalik ve toprak alkalik, bikarbonatlıdır. İçme kürleri ile yararlanıldığı gibi banyo uygulamalarından da olumlu neticeler alındığı söylenilmektedir.

Mide, karaciğer, bağırsak, safrakesesi rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinmektedir

Pirinç tarımı yapılan en küçük toprak parçası ...

Cot,
Pirinç,
(Oryza),
Çeltik,
Pirinç, buğdaygiller (Poaceae) familyasından mısır ve buğdaydan sonra en fazla ekimi yapılan otsu bir bitki türleri. Dünya nüfusunun yarısından fazlası için beslenmede büyük bir önem taşır. Pirinç tanesini içine alan dış kaplama veya kabuk tabakası, p
irinç kabuğu ile korunur. Kabuk yenilmez.

Pirincin üst tabakasına pirinç kepeği deniyor. Tahıllarda, karışımlarda ve vitamin konsantrelerinde bir bileşendir ve pirinç kepeğinin gıda kalitesinde olmayan cinsleri hayvan yemlerinde kullanılır. Pirinç kepeği yağı: Pirinç kepeğinden çıkartılan yüksek kaliteli bir yemeklik yağdır. Kırık taneler: Bir tam tanenin dörtte üçünden küçük olan pirinç taneleri. Pirinç unu yapımında ve evcil hayvan mamalarında kullanılır. 

Pirinç unu: Öğütülmüş kabuksuz veya esmer pirinçtir. Alerjenik değildir ve bu da onu, glütene ve buğday unu ürünlerine karşı alerjisi bulunanlar için bir buğday alternatifi olarak çok değerli hale getirir. Pirinç hamuru, cips ve başka aperatif yiyecekler ve kahvaltı amaçlı tahıl ürünleri üretilmek üzere tabaka haline getirilebilir.

Afrika ve Avrasya' da yaşayan, ötleğene benzer bir kuş...

Sistikola,
Terzikuşu,
İngilizce: Fan-tailed warbler.
Fransızaca: Cisticole d’Europe,
Almanca: Europaischer Zistensanger,
Avrupa, Asya ve Afrika’ da ormanlık bölgelerde yaşar. Sistikola öteğengiller familyasından olup yaşadığı ağacın büyükçe bir yaprağının kenarlarını ot lifleriyle dikerek yuva yapar.

Afrika ve Avrasya' da yaşayan, ötleğene benzer bir kuş.
Afrika ve Asya' da yaşayan, "terzikuşu" da denilen, ötleğene benzer bir kuş.

Hindistan, Burma, Hindicini ile Güney Çin' in ormanlık bölgelerinden eksik olmayan Sutoria sutoria türünün uzun ve sivri gagası, uzun ve güçlü bacakları, kısa ve çok yuvarlanmış kanatları ve dar tüylü bir kuyruğu vardır. Erkeklerinde orta kuyruk tüyleri çok uzamıştır. Kuşun uzunluğu 17 santimdir. Sırtı yeşil, tepesi pas kızılı, ensesi grimsi kırmızı, karnı, yanlarda griye çalan beyaz, kanat, kuyruk tüyleri kahverengidir.

Muğla yöresinde toprak tencereye verilen ad...

Çukala, 
Toprak Kap.
Muğla yöresinde toprak tencereye verilen ad.
Caba:
Ankara yöresinde Toprak tencere,
Haranı:
Uşak yöresinde Toprak tencere,

Yunan Kiliselerinde dua edenlere ayrılan bölüm...

Naos,
(Nave),
Kiliselerin ibadet mekanı olan Naos, genelde yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür.
Kilise; sözcük anlamı olarak Rab, Mesih  İsa' ya  iman edenlerin oluşturduğu topluluğa verilen addır. Diğer bir tanımla topluluğun tanrıya olan kutsal görevlerini, ibadetlerini yerine getirdikleri yapıya verilen isimdir.

Kilise içerisindeki her eşya ya da nesne bir bütün içerisinde bir olayı veya ayrı ayrı incelendiğinde bir kişi ya da grubu sembolize eder. Yeni bir kilise yapısının inşası inanç gereği gereği doğuya bakacak şekilde uzunlamasına yapılır. Kilisenin doğuya doğru bakmasının sebebi ise İsa Mesih‘in ikinci gelişinin doğudan olacağına inanılmasıdır. Bu yüzden ibadet esnasında yüzler doğuya doğru çevrilmiş olarak dualarını yaparlar. Gelenek ve inançlara göre tamamlanan yeni bir kilisenin açılışı, kutsal ayini icra eden Episkopos (patrik veya metropolit) tarafından kilise kutsanmasına ilişkin dualar eşliğinde dört duvarına kutsal murun sürülerek kutsanır ve ibadete açılır.

Kilise yapı olarak üç bölümden oluşur. Birinci bölüm kutsal Mihrap (Madpho) bölümü, ikinci bölüm diyakos ve ruhanilerin koro şeklinde ilahiler okudukları Gruplar (Gude) bölümü ve üçüncü bölüm ise topluluğun hazır bulunduğu Hayklo bölümüdür.

Kilisede bulunan diğer eşyalar;
Çan,
Sunak (Madıpho),
Teblitho,
Finko (Fyolo) Sini,
Kavkbo (Yıldız),
Koso (Kupa, Bardak),
Hufoye (Fete)

Sınır Beyi...

Marsıvan,
Marsavan,
Marzban,
Merzüban,
Farsça: marzban,
Sınırdaki koruma görevlisi.
Merzüban, sınır muhafızı.

Şanlıurfa yöresinde "kardeş" anlamında kullanılan sözcük...

Çeko,
Kardeş,
Birader,
Kada,
Şanlıurfa yöresinde "kardeş" anlamında kullanılan sözcük.

Adı bilinmeyen kimselere söylenen bir seslenme sözü.
Aralarında değer verilen ortak bir bağ bulunanlardan her biri.

Edirne' de bir göl...

Gala,
Gala (Çeltik) Gölü,
Enez ile Yeni Karpuzlu Beldesi ve Koyun Tepe Köyü bölgesindedir.  Gala gölü’nün çevresi bataklıktır.  Derinliği 70 cm olup suyu çok tuzludur. Meriç ırmağı ile bağlantılıdır.
Pamuklu Göl,
Gala Gölü ile Pamuklu Göl birleşmektedir.  Sığırcık Gölü’nün güneyinde bit göldür. Derinliği 70 cm’dir. Çevresi bataklık ve sazlıktır.

Sığırcık Gölü,
Kuzeybatıda Karpuzlu köyü, kuzeyden Çeşme sırtı, doğudan Muratlı Korusu ile çevrili gölün güneyinde Pamuklu Göl vardır. Yüzölçümü yaklaşık 1.8 km2’dir. Sığ bir göldür. Suyu tuzlu olduğundan kullanılmaz.


Dalyan Gölü,
Enez İlçesi’nin güneyindedşr. Dalyan Gölü’nün alanı, yaklaşık 3,4 km2 ’dir.

Tuzla Gölü,
Doğuda İrik tepesi, Kuzeyden Vakıf Gölü, güneyden ise Saros Körfezi ile çevrilidir. Suyu çok tuzludur. Suları kullanılmaz. Göl çevresi kumluk ve sığ bir göldür.

Taşaltı Gölü,
Dalyan Gölü’nün doğusundadır. Taşaltı Gölünün yüzölçümü, yaklaşık 70 hektardır. Sığ bir göl olup, derinliği 80 cm’dir.

Bücürmene Gölü,
Dalyan Gölü’nün güneyindedir. Alanı yaklaşık, 76 hektardır. Bu alan mevsimlere göre değişebilmektedir. Derinlik 50-80 cm arasındadır. Suyu sodyumlu ve tuzlu olduğundan kullanılmaz. Doğal bitki örtüsü sazlık ve kamışlıktır.

Gölbaba Gölü,
Merkez ilçeye bağlı Büyükdöllük ve Değirmenyeri köyleri arasındadır.

Paso Gölü, 
Vakıf Gölü,

Edirne İli’nde bunlardan başka, çukurlukların sularla dolması sonucu oluşmuş çok sayıda kaya gölü vardır. Bu 
Baraj gölleri ve göletler şunlardır.
Altınyazı Barajı, Kadıköy Barajı, Alıç Regülatörü, Sultanköy Barajı, Süloğlu Barajı.

Hürriyet gazetesinin kurucusu, gazeteci, yönetmen, yazar ve karikatürist ...

Sedat Simavi,
Süleyman Sedat Simavi,
(D. 1896, İstanbul - Ö. 11 Aralık 1953, İstanbul), 
Türk gazeteci, yazar ve karikatürist. 
Hürriyet gazetesinin kurucusudur.
Sedat Simavi, 1896 yılında İstanbul' da doğdu. Dedesi eski sadrazam Saffet Paşa' dır. Orta ve lise tahsilini Saint Joseph Fransız Lisesi ile Galatasaray Lisesinde yaptı. 1912 yılında mezun oldu. Galatasaray Lisesi'nde tarih öğretmenliği yaptı. 

Sedat Simavi; İnci, Diken, Karikatür gibi mizah dergilerini yayınladı. 1916 yılında haftalık Hande dergisini yayımlamaya başladı. 1920 yılında Dersaadet adıyla günlük gazete çıkardı. Güleryüz, Hanım, Hacıyatmaz, Yıldız, Meraklı Gazeteci, Yeni Kitap, Arkadaş, Yedigün ve Karagöz isimli dergileri yayımladı. 1917 yılında Pençe ve Casus isimli ilk konulu Türk filmlerini yönetti. 

Sedat Simavi, 1 Mayıs 1948 tarihinde Hürriyet gazetesini kurdu ve baş yazarlığını yaptı. Melek Simavi ile evlendi. Haldun ve Erol adında iki çocuğu oldu.

Sedat Simavi, 1946 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti' nin kurucuları arasında yer almış ve 1949 yılına kadar başkanlığını yürütmüştür. Ölümünün ardından Sedat Simavi Vakfı tarafından verilen Sedat Simavi Ödülleri, daha sonra kurucusu olduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından verilmeye başlamıştır. Kanlıca' da ismine yapılmış bir ilkokul vardır.

11 Aralık 1953 tarihinde Kanlıca' daki evinde öldü. Kanlıca'da Mihrimah Sultan Mezarlığına defnedilmiştir.

Eserleri:
Fuji-yama (1934)
Hürriyet Apartmanı (1940)
Düşenin Dostları (1940)
Ceza (1941).
J.J. Rousseau (1931).
Yeni Zenginler (1918)
Kadınlar Saltanatı (1920)
Paramparça: Yeni Zenginler, Harp Fakirleri (1993).

Saç yolma, kaş yolma, kıl koparma hastalığı...

Trikotilomani,
(Trichotillomania-Trikotillomani),
Morbid Saç Yolma.
Dürtüsel olarak saç ve vücut kıllarını yolma hastalığı.
Trikotilomani terimi kendi saçını yolma tutkusu olarak tanımlanmaktadır. Bu bozukluk en sık rastlanan insan tarafından gerçeklestirilen hastalık şeklidir. 

Çocuklarda erişkinlere göre yedi kat daha yaygındır. Kafa derisinin bir veya daha fazla alanığ etkilenmektedir. Çoğu olguda, saç kaybının gözlendiği bölgelerin sınırları kesin bir şekilde belirli değildir. Bazen, kafa derisinde yolunma ve kabuk oluşumları görülmektedir. Dürtüsel olarak saç ve vücut kıllarını yolma hastalığı olarak bilinen Trikotilomani' nin, çocukken ailesinden ayrılan veya yakın Aile fertlerinden birini kaybeden kişilerde sıklıkla görüldüğü bilinmektedir.  Saç yolma kişide belirgin sıkıntıya yol açar, toplumsal mesleki ve diğer önemli alanlardaki uyumu bozar. Genellikle ergenlik döneminde başlayan hastalık, kadınlarda erkeklerden 5-10 kat fazla görülürken, daha sonra erken erişkinlikte kadın ve erkek arasında eşit oranda görülür. Hastalığın esas klinik özelliğinin saç, kaş, kirpik koparmaktır. Daha az olarak sakal, bıyık ve diğer beden kılları da koparılabilir.

Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklarıyla kokulandırılmış acımtırak bir içki...

Amer,
Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklarıyla kokulandırılmış acımtırak bir içki.
Acımtırak bir içki türü.
Çok zaman yaşayıp kalmak. 
Muammer olmak. 
Amr, ömr, imaret.
Muammer eylemek. 

Yaşlı kişi. 
İhtiyar. 
Uzun ömürlü ya da çok yaşlı insanlar için amer sözcüğü kullanılır.

Gıvışkanotu' na benzeyen, kırmızı çiçekli ve kısa boylu otsu bir bitki...

Nakıl, 
Yumurta otu.
Gıvışkan otunun yöresel adı (Gıvıştak) ‘tır.
Latince adı Silene vulgaris, (Caryophyllaceae) olan, bir metre boylarında, beyaz çiçekler açan, otsu bir bitkidir. Saponinler, organik asitler, flavon ve glikozid içerir.  

Bitki bütün olarak kurutulduktan sonra sıcak suda demlenmek suretiyle çayı kullanılır. Ayrıca, taze yaprakları yemeklerde ve börek yapımında kullanılır. Süs bitkisi olarak da kullanılmaktadır. idrar söktürür ve idrar yolu hastalıklarına iyi gelir. 

Türkiye Cumhuriyeti' nin kuruluş döneminde eserleriyle kendilerinden söz ettirmiş "Türk Beşleri" olarak anılan Klasik Batı Müziği bestecisi...

Ahmet Adnan Saygun,
(d. 7 Eylül 1907, İzmir  ö. 6 Ocak 1991, İstanbul). 
Klasik batı müziğinde yapıtlar vermiş bir Türk bağdarı, müzik eğitimcisi ve budun müzik bilimcisidir.
Türk Beşleri; Bu grubun ortak amacı, geleneksel Türk Müziği temalarını kullanarak eğitimini aldıkları Batı Sanat Müziği değerleri içinde çağdaş çoksesli yeni yapı ortaya çıkarmaktır.

Ulvi Cemal Erkin,
(d. 14 Mart 1906  ö. 15 Eylül 1973). Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra yetenekli gençler için açılan yarışmayı kazanarak Cezmi Rıfkı Erinç ve Ekrem Zeki Ün ile birlikte 1925'te devlet tarafından Paris Konservatuvarı'na gitti.1930 senesinde Türkiye'ye geri dönerek Musiki Muallim Mektebinde piyano ve armoni öğretmenliğine başlamıştır.

Cemal Reşit Rey, 
( 25 Ekim 1904 Kudüs ? 7 Ekim 1985 İstanbul )
Cumhuriyet tarihinin ilk kuşak bestecilerinden, Türk Beşleri grubunun bir üyesi, Onuncu Yıl Marşı, Lüküs Hayat opereti gibi ünlü eserlerin yaratıcısı.

Hasan Ferit Alnar,  
(1906-1978) 
Dünya müzikçileri arasında geleneksel müzikten gelerek evrensel müziğe geçen ve bu alanda uluslararası başarılar elde etmiş türk bestecilerindendir. Klasik Türk Müziği öğeleriyle Batı müziği tekniklerini bağdaştırma çalışmalarıyla tanınır. 

Necil Kazım Akses, 
(d. 6 Mayıs 1908 - ö. 16 Şubat 1999).

Türk beşlerinden sonra ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşak Besteciler ;
Ali Doğan Sinangil,
Bülent Tarcan, Bülent Arel,
Cenan Akın,  Cengiz Tanç,
Ekrem Zeki Ün, 
Ferit Tüzün,
İlhan Usmanbaş, İlhan Mimaroğlu, İlhan Baran, 
Kemal İlerici,  Kemal Sünder,
Muammer Sun, 
Nuri Sami Koral, Nevit Kodallı,
Sabahattin Kalender,
Yalçın Tura,

Turşusu yapılan bir tür küçük yaban soğanı...

Incalız,
Uygun nitelikte, küçük, soğanlar ile turşu yapılır. Soğanlar taze iken sökülür. Turşusu yapılıncaya kadar bozulmadan muhafaza edilir. Sapları biraz üstten kesilmelidir. Soğanlar bütün olarak kabuklarından temizlenir. Daha sonra dirileştirmek için bir gece temiz suda bekletilir. Turşuya işlemek için soğan tuzlu suda bir dakika kadar haşlandıktan sonra soğutularak kavanozlara yerleştirilir. 

Aralarına dere otu sapı veya yaprakları konur. Hazırlanan % 5' lik sirkeli salamura üzerine ilave edilir. En üst kısma asma veya defne yaprağı konur. Kavanozun kapağı kapatılır. 15 dakika kaynar suda pastörize edilerek olgunlaşması için bir müddet beklendikten sonra tüketime sunulur.

Afrika' ya özgü, ağaç gövdelerinden yapılan bir tür ksilofon...

Amadinda, 
African Xylophone,
Akadinda,
Balafon,
Embaire - Entaara
,
Balafon,
Perküsyon,
Marimba,

II. Beyazıt' in şiirlerinde kullandığı mahlas...

Adli,
II. Beyazıt'ın kullandığı mahlasdır.

II. Bayezid,
II. Beyazıt, (Veli)
(1447 - 1512)
8. Osmalı Padişahıdır. Fatih Sultan Mehmed' in, Gülbahar Hatun' dan olan büyük oğludur. Yavuz Sultan Selim' in babasıdır. Edirne' ye ba
ğlı Dimetoka’ da 1447 yılında doğmuş. Dini ağırlıklı tahsil yapmıştır. Çok iyi bir hattat olduğu söylenir. 

Adli, mahlası ile şiirler yazar. Şehzade Mustafa ölünce tahtın varisi olur. Amasya sancağında valilik yapar. Fatih 1481 yılında Gebze’de ölünce padişah olur. Küçük kardeşi Cem, Bayezid’ in tahta geçmesi ile korkmaktadır. Ağabeyi onu nizam-ı alem için öldürme hakkına sahiptir ve öldürtür. 

Padişahların kullandığı mahlaslar şunlardır;
Fatih Sultan Mehmet: Avni
Kanuni Sultan Süleyman: Muhibbi
Yavuz Sultan Selim: Selimi
II. Beyazıt: Adli
II. Osman: Farisi

III. Ahmet: Necib Bey
I. Mehmet: Bahti
III. Mehmet: Adli
III. Mustafa: İkbali
II. Murat: Muradi
III. Murat: Muradi
III. Selim: İlhami

Kaygusuz Abdal: Sarayi

III.Mehmet' in şiirlerinde kullandığı mahlas...

Adli,
III. Mehmet, Osmanlı sultanlarının on üçüncüsü.
İslam halifelerinin yetmiş sekizincisi. 
1566 tarihinde Manisa’da doğdu. Babası Üçüncü Murad Han, annesi Safiye Valide Sultandır. Şehzadeliğinde; yüksek din, fen, idari ve askeri ilimleri öğrendi. İlk hocası İbrahim Cafer Efendidir. Haydar Efendi, Pir Mehmed Azmi Efendi, Sultan Selim Medresesi Müderrisi Nasuh Nevali Efendiden ders aldı. Tarihe geçen muhteşem bir merasimle sünnet edildi. 

1583 yılında Manisa sancağı Valiliğine tayin edildi ve 1595 yılına kadar valilik yaptı.  Babası Üçüncü Murad Hanın vefatından on bir gün sonra 17 Ocak 1595 tarihinde Manisa’dan İstanbul’a gelip, sultan ilan edildi. Bütün Osmanlı padişahları gibi iyi bir şair olup şiirlerinde Adli mahlasını kullanırdı. 

Matbaacılıkta kullanılan bir çeşit ince harf..

Elzevir,
Matbacılıkta kullanılan bir çeşit ince harfe Elzevir denir. 
Harflerin yan yana getirilmesiyle oluşan kelimelerin aralarına konulan harflerden daha kısa olan metal parçalara ara boşu yada espas denir.
Matbaada harflerin ve resimlerin basılması için hazırlanan metal kalıplara Klişe denir. Aynı zamanda tipo baskı kalıbına da klişe denir. 
Dizilen kalıpları bağlamak ve taşımak için yerleştirildiği tablaya Gale denir.

Baskı sırasında kağıdın makinede düzgün bir şekilde baskı kazanına iletilmesini sağlayan, ileri geri hareket ettirilebilen parçaya Poza denir.

İçine hareketli föy (yaprak) takılan ve bir anahtar düzeneği ile föy arasına göre ayarlanabilen bir tür klasöre, deftere Kalamazo denir.  Eskiden bankalarda, vergi dairelerinde ve pek çok resmi ve resmi olmayan işletmelerde, muhasebe hesaplarının tutulmasında yardımcı defter olarak kullanılırlardı. Bu defterler kolay kolay bir yere taşınamaz. Demirbaştır.

Asıl adı Aimee Dubuc de Rivery olan bir Osmanlı padişahının annesi, Valide Sultan...

Nakşidil Sultan,
(Aimee Dubuc de Rivery),
Valide Sultan,
Osmanlı padişahı II. Mahmut'un annesi.
I. Abdülhamit'in eşiydi.
Fransız asıllı olduğu düşünülen Nakşidil Sultan 1783 yılında I. Abdülhamit'in eşi oldu. 

II. Mahmut 1808 yılında tahta çıktığında Nakşidil Sultan, Valide Sultan oldu. 22 Ağustos 1817 tarihinde öldü. Cenazesi İstanbul Fatih Camii Nakşidil Sultan Türbesine gömüldü.

Söylentilere göre Nakşidil Sultan 1768 yılında Aimee Dubuc de Rivery adıyla Fransa'nın bir kolonisi olan Martinique adasında zengin bir ailenin kızı olarak doğdu.  Sonradan Napolyon Bonapart'ın eşi Josephine, Aimee'nin kuzeniydi. Aimee, Fransa'ya eğitim için yollanmıştı. Bir gün Fransa'dan dönerken Mayorka açıklarında gemilerine Cezayirli korsanlar saldırarak onu esir aldılar. Daha sonra Aimee, Cezayir'in beyi tarafından padişaha hediye olarak İstanbul'a gönderildi. Haremde Nakşidil Sultan adını aldı. Günümüzde Martinique adasını ziyaret eden turistlere, dünyanın iki büyük imparatorunun en yüksek düzeyine yükselmiş iki kuzen olan Josephine Bonapart ve Nakşidil Sultan'ın o adada doğmuş olduğu anlatılmaktadır.

XIX.Yüzyılda yaşayan ve divan şiirinin son büyük temsilcilerinden biri olan şair...

Avni Bey,
 
Yenişehirli Avni Bey,
XIX. yüzyıl klasik Türk edebiyatı temsilcilerindendir. 
(1826 -1883)
Yenişehirli Avni Bey divan şiirimizin çok önemli bir ismi ve son temsilcilerindendir. Türkiye toprakları dışında kalan Balkanlar'daki tarihi kentlerden biri olan Yenişehir'de dünyaya gelmiştir. Bekir Paşa’nın oğludur. Hususi tahsil görerek yetişti. Arapça ve Farsça öğrendi. Edebiyatla meşgul oldu. 

Abdurrahman Sami Paşa, Vidin valisi olunca, Avni Beyi katiplik vazifesiyle yanına aldı. Abdurrahman Sami Paşa, Avni'nin yetişmesi, ilminin artması için gereken bütün yardımı yaptı. Özellikle Mesnevi'yi bizzat öğretti. Avni Bey, daha sonra İstanbul'a gelerek Beşiktaş Mevlevihanesi Şeyhi Yenişehirli Nazif Dedeye intisap etti. Nazif Dede’nin kızı ile evlenerek damadı oldu. 

Bağdat’ta divan katipliğinde ve İstanbul Bidayet mahkemesi azalığında bulunmuştur. İstanbul'a tekrar döndüğünde eşini ve oğlunu peşpeşe yitirmesi nedeniyle ömrünün geri kalan kısmını maddi ve manevi sıkıntılar içinde geçirmiştir. Özel bir eğitim görmüş, iki yabancı dil bilen, batı edebiyatı kaynaklarını incelemiş bir kişidir.  Mevlevi tarikatine mensup şairimizin Türkçe ve Farsça şiirleri kusursuz kabul edilmektedir. 1883 tarihinde vefat etmiş. Bahariye Mevlevihanesi’ne defnedilmiştir. 

Divan, Mesnevi Tercümesi ve Abname gibi eserleri vardır.

Kemik ve diş dokusunun harap olması durumu...

Yenirce,
Kemik ve diş dokusunun harap olması durumu.
Yenirce sözcüğünün başka anlamları;
Gittikçe genişleyen yara.
Şirpençe (kızılyara, aslanpençesi).
Cüzzam.
Kanser.
Frengi.

Akile;
Üstünde belirdiği organı yavaş yavaş yiyip bitiren, yenirce denilen yara, kemirici ülser, kanser.




Japon mutfağına özgü bir baharat karışımı...

Şişimi,

Shichimi,
Baharat karışımı.
Japon mutfağına özgü bir baharat karışımı.

Japon mutfağına özgü bu baharat karışımının kökenleri 17. yüzyıla kadar uzanıyor.  O zamandan beri erişte ve pirinç yemeklerinden ızgara etlerine çorbalardan soslara kadar birçok öğüne lezzet ve aroma katmak için kullanıyor.

Malzemeler:
2 yemek kaşığı kırmızı pul biber
1 çorba kaşığı kurutulmuş portakal kabuğu
2 çay kaşığı beyaz susam
2 çay kaşığı siyah susam
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı zencefil tozu
Yarım çay kaşığı haşhaş tohumu
Yarım yaprak kaliteli kızarmış ve doğranmış nori yosunu.

Bir tavada beyaz ve siyah susam tohumlarını, karabiberi, haşhaş tohumunu kokusu çıkana kadar kavurun. Tüm karışım tamamen soğuduktan sonra nori yosunu ve geri kalan malzemeler ile birlikte blendıra koyun ve tamamen toz olmayacak şekilde öğütün. Hava geçirmez bir kavanozda saklayın ve optimum lezzet için bir hafta içinde tüketin. Afiyet olsun.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ