Kendi, öz, zat.
Zat, mahiyet,
Nefis, zat, kendisi, benlik.
Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı.
Bir şeyin temel ögesi.
Kendi, zat.
Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı; iç, nefis, derun, ruh, varoluş karşıtı.
Bir şeyin temel ögesi.
Kendi, zat.
Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı; iç, nefis, derun, ruh, varoluş karşıtı.
Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü; hülasa, zübde, ekstre.
Bir şeyin iç yapısını ve ayırt edici özelliğini meydana getiren şey; künh, zübde.
Bir şeyin iç yapısını ve ayırt edici özelliğini meydana getiren şey; künh, zübde.
Hürmete layık kimse.
Ehil.
Sahib.
Öz, asıl.
Kimse, kişi.
Ehil.
Sahib.
Öz, asıl.
Kimse, kişi.
Kişi, şahıs.
Öz sözcüğünün halk dilinde diğer anlamları:
Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça.
Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm.
Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm.
Örme sepet yapımında kullanılan yumuşak çubuk.
Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan.
Sulak, verimli yer.
İç, bir şeyin içi, lübbü, hülasa.
Su arkı.
Dere, çay, ırmak.
Küçük göl.
Pınar, derelerin çıktığı yer.
Tepeler arasındaki çukur, düzlük yer, koyak.
Sulak, verimli yer, otlak.
Bağ, bahçe, bostan.
Yapışkan topraklı yer.
Su kıyısındaki yeşil yer, ova.
Geniş ve büyük hendek.
Sel sularının aktığı yerde yaptığı yarıklar.
Tarla, köye yakın tarla.
Lamba, fener vb. şeylerin fitili.
Güç, dayanıklılık.
Sakızın kıvama gelmesi için konulan gıcır.
Reçineli çam ağacı, çıralı kereste.
Yapılarda kullanılan kalın ağaç, tomruk, direk.
Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan.
Sulak, verimli yer.
İç, bir şeyin içi, lübbü, hülasa.
Su arkı.
Dere, çay, ırmak.
Küçük göl.
Pınar, derelerin çıktığı yer.
Tepeler arasındaki çukur, düzlük yer, koyak.
Sulak, verimli yer, otlak.
Bağ, bahçe, bostan.
Yapışkan topraklı yer.
Su kıyısındaki yeşil yer, ova.
Geniş ve büyük hendek.
Sel sularının aktığı yerde yaptığı yarıklar.
Tarla, köye yakın tarla.
Lamba, fener vb. şeylerin fitili.
Güç, dayanıklılık.
Sakızın kıvama gelmesi için konulan gıcır.
Reçineli çam ağacı, çıralı kereste.
Yapılarda kullanılan kalın ağaç, tomruk, direk.
Düz ve toprak damlı evlerde, damın üzerine oturduğu kalın ağaç.
Üzüm çardağına konulan uzun sırık.
İlkel tahterevallinin dikey duran ağacı.
Özet.
Azman.
Üzüm çardağına konulan uzun sırık.
İlkel tahterevallinin dikey duran ağacı.
Özet.
Azman.
Nektar.
Çamurlu çalılık, ormanlık yer.
Bataklık.
Sulu çayırlık.
Yapıda kullanılan kalın çam ağacı.
Ağaç gövdelerindeki reçineli bölüm.
Çamurlu çalılık, ormanlık yer.
Bataklık.
Sulu çayırlık.
Yapıda kullanılan kalın çam ağacı.
Ağaç gövdelerindeki reçineli bölüm.
Soba odunu tutuşturmakta kullanılan çıra.
Güç, dayanıklılık.
Dikkatsizlik.
Kaynak, pınar
Irmak, akarsu.
Öz (övey olmayan),
Nefis,
Güç, dayanıklılık.
Dikkatsizlik.
Kaynak, pınar
Irmak, akarsu.
Öz (övey olmayan),
Nefis,
Saf.
Sulak yer.
Sulak yer.
Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde.