Yol...

Sırat, 
Tarik.
Yol,
İngilizce: road, path, way, branch
Almanca: weg, bahn
Fransızca: chemin, voie, ehemin, 
İnsanların, bir yerden başka bir yere gitmek üzere üzerinden ya da içinden geçtikleri, yerleşim yerlerinin gelişme doğrultusunu yakından etkileyen ve düzentasarlarda önemli bir öge oluşturan yerler.
Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık; sırat, tarik.
Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer.
Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi.

Yol sözcüğünün diğer anlamları:
İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer.
Yolculuk.
Gidiş çabukluğu, hız.
Yol yordam, usul, yol.
Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi.
Uyulan ilke, sistem.
Kumaşta bulunan çizgi.
Bir sonuca, bir amaca ulaşmak için izlenen süreç.
Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare.
Adap, erkan, adet, meslek, usul, kaide. 
Müsaade, izin.
Elverişli durum, olanak.
Kez, defa.
Geçiş yeri, giriş kapısı.
Düğünde, oğlan evinin kız evine, kıza verdiği para, mal, armağan.
Düğünde, kız evinin oğlan ve yakınlarına verdiği armağan.
Düğün sahibinin, çağırılıya gönderdiği armağan.
Düğüne, çağırılının götürdüğü armağan.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ