Meze,
Eğlence, alay,
Eğlence, alay,
Meze sözcüğü mecaz olarak; Eğlence, alay.
Alay (Rumca).
Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma.
Küçümseme, alay.
Sefahat.
Eğlence, alay,
Latife,
Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma.
Küçümseme, alay.
Sefahat.
Eğlence, alay,
Latife,
Zevk.
Eğlence, alay, latife.
Eğlenme işi, sefahat.
Eğlence, alay, latife.
Eğlenme işi, sefahat.
Eski Türkçede ilinçü.
Eğlenmek işi.
Eğlendiren, neşeli ve hoş vakit geçirten şey, seyir.
Neşeli ve hoş vakit geçirilen toplantı, alem.
Eğlenme işi.
Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı,
Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey, zevk.
Eğlenmek işi.
Eğlendiren, neşeli ve hoş vakit geçirten şey, seyir.
Neşeli ve hoş vakit geçirilen toplantı, alem.
Eğlenme işi.
Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı,
Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey, zevk.
Meze kelimesinin diğer anlamları;
Hamam havlusu.
Küçük tabak.
Küçük, toprak tabak.
Oyun yeri.
Yuvarlak hamur topağı, pazı.
Meze, içki ile birlikte yenen şeyler.
Hamam havlusu.
Küçük tabak.
Küçük, toprak tabak.
Oyun yeri.
Yuvarlak hamur topağı, pazı.
Meze, içki ile birlikte yenen şeyler.
Farsca' da tat, çeşni, tadılacak şey.
İçki içilirken yenilen yiyecek.
Farsça meze.
MezarTad. Çeşni.
İçki içilirken yenilen yiyecek.
İçki içilirken yenilen yiyecek.
Meze, Lezzet, tat
Naz, işve.
Nükte.