Kabak,
Ayvaz,
Ayvaz,
Bilgisiz, görgüsüz, kaba.
Bilgisiz, görgüsüz.
Bilgisiz, görgüsüz.
Nadan,
Nobran,
Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse).
Bilgi sahibi olmayan, bilisiz, malumatsız, cahil.
Kabak, kelimesinin başka anlamları;
Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita).
Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürün.
Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürün.
Esrarkeşlerin kullandığı bir tür nargile.
Kabak kemane.
Ham, tatsız (kavun, karpuz).
Tüysüz, dazlak.
Tüysüz, dazlak.
Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği).
Tırtılları aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan lastik.
Halk ağzında kısa boynuzlu hayvan.
Halk ağzında kısa boynuzlu hayvan.
İçki kadehi, şarap tası, şarap kabı.
Boynuzsuz koyun.
Boynuzsuz hayvan.
Göz kapağı.
Yamaç, ön, ön taraf.
Kafatası.
Ölü yıkarken kullanılan uzun saplı tas(su kabağı).