Eski dilde tarak...

Şane,
Tarak,
Pekten.
Farsça: tarak
Zazaca: tarak.
Eski dilde tarak.
Tarak; Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç.

Şanesaz: 
Tarak yapan.

Şane teriminin yörelermzdek başka anlamları:
Bekçi kulübesi 
Hücre
İnşallah,
Keçiyolu.
Çay ağzı.
Avlu korkuluğu.
Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık.
Dokuma tezgahlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde sık telli araç.
Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik.
Ayak tarağı.
Suda yaşayan hayvanlarda solungaç.
İstiridye.
Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten).
Yassı solungaçlılar sınıfından bir yumuşakça cinsi. Kabukları eş, yuvarlak ve yelpaze biçimi eğelidir.

Kağnı yanlarındaki parmaklıklar.
Dokuma tezgahlarındaki mekik.
Dokuma tezgahında ipleri sıkıştırmak için kullanılan yassı bir ağaç sapa oturtulmuş dişli demirden oluşan araç.
Tarla ekildikten sonra tohumu örtmeye yarayan dişli araç.
Deve hamutlarındaki tahta bölümlerin deliğine geçirilen ağaç parça.
Taş yontmaya ve düzeltmeye yarayan bir çeşit demir araç.
Ayağın parmak kemikleri.
Başak toplamakta kullanılan bir çeşit dişli araç.
Hasır dokumakta kullanılan bir çeşit tahta araç.
Karda insan geçebilecek genişlikte açılan yol.





Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ