Natır,
Arkeolojik çalışmalarda farklı tarihlere uzanan hamam kalıntıları bulunmuş olsa da, günümüz hamamlarına çok benzer işlevler gören, içi ısıtılan, sıcak su akan binaların yaygın olarak ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda Atina'da kullanıldığı kabul ediliyor. Bu daire planlı yapılar, dikdörtgen planlı yan odalarla destekleniyor ve sobayla ısıtılıyordu. M.Ö. 33'te Roma'da 170 genel hamamın olduğu belirtiliyor.
Romalılar hamama thermea derlerdi. Bu ifade binlerce yıl içinde çok az değişerek Türkçe'ye de girmiştir. Bazı bölgelerde kaplıcalara hala termal adı verilir.
Erkek ve kadın hamamının ayrı olmadığı tek hamamlar ya da kuşluk hamamında , gündüzler kadınlara ayrılır, erkekler sabah erken saatlerde ya da gece yıkanırmış. Kadınlar öylesine gümbürtülü, öylesine cümbüşlü eğlenirlermiş ki, hamamın temizlenmesi iki saate yakın sürdüğünden erkekler pek bir şikayet edermiş. Yine evlilik çağına gelmiş genç kızlar, önce hamamda görücüye çıkarlarmış.
Günlük yaşantımıza girmiş deyimler, hatta Avrupalı gözünde Osmanlı ya da Türk denildiğinde ilk akla gelen sözcük. Edebiyatta, sinemada, anılarda ayrı bir yere sahip, oryantalizmin gizemli dünyasındaki baş mekan. Dört yanı çevrilmiş işlemeli duvarları ve kubbeli yapısıyla sadece temizlenilen bir yer değil, toplumsal hayatın vazgeçilmez bir parçası, tellağı, natırı, külhanbeyi ile yaşayan ve kuşaklar boyu aktarılan bir kültürün simgesi.
Hamamına özgü terimler;
Külhan: Hamamların ısıtıldığı, kapalı ve geniş ocak
Sıcak halvet: Külhanın üstü
Soğuk halvet: Külhana uzak olan yer
Natır: Müşteriyi yıkayıp keseleyen kadın çalışan
Tellak: Müşterileri yıkayıp keseleyen erkek çalışan
Peştemal: Örtünmek için kullanılan ince dokuma