Kaş,
Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar.
Kaş ve göz gibi çehreye ait uzuvlar.
Hacip,
İngilizce: eyebrow,
Fransızca: sourcil,
Almanca: Augenbrave
Gözün üzerinde bulunan çıkıntı ve bu çıkıntı üzerinde büyüyen kısa, yumuşak tüyler.
Gözlerin üzerinde kavisli bir çizgi meydana getirecek biçimde yer alan kısa kıllar.
Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar.
Ebru:
Ebru Sanatı
(Ebru kunst),
Ebru, hare.
Bir nevi dalgalı kumaş ve kağıt ismi.
Kaş, dalga dalga kırmızı yanak, bir süsleme sanatı.
Farsça ebri, Kağıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kağıda geçirilen süs.
Kaş, Bir nevi dalgalı kumaş ve kağıt ismi.
Kaş kelimesinin diğer anlamları;
Antalya iline bağlı ilçelerden biri, Kaş.
Ağacın başını çekip eğmek.
Balgam,
Ebru, hare.
Bir nevi dalgalı kumaş ve kağıt ismi.
Kaş, dalga dalga kırmızı yanak, bir süsleme sanatı.
Farsça ebri, Kağıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kağıda geçirilen süs.
Kaş, Bir nevi dalgalı kumaş ve kağıt ismi.
Kaş kelimesinin diğer anlamları;
Antalya iline bağlı ilçelerden biri, Kaş.
Ağacın başını çekip eğmek.
Balgam,
Balkon.
Bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set.
Bir şeyin kaş gibi bir kavis yapan kemerli çıkıntılı yeri.
Boylu boyunca uzanmış büyük kısmı toprağa gömülü kaya.
Cem etmek, toplamak.
Çatı saçağı.
Çok istek, arzu, özleme.
Dağlık, kayalık yolun dönemeci.
Damın saçağı.
Deriden olan çadır.
Deriden yapılmış döşek.
Duvar set.
Duvar, duvarın üstü.
Duvar, bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set.
Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm.
Eyerin ve semerin önünde ve ardında olan yükseklikler.
Eğer ve semerin önündeki sivri kısım.
Farsça, kaş, (ﻛﺎﺵ)
Hamam pisliği.
Kaç.
Keşke, kaşki.
Kadınların bindiği merkep.
Köprünün kemeri.
Kavun ve karpuz dilimi.
Kemençede telleri yüksekçe tutmaya yarayan, eşiğin yanında bulunan, kaş biçimindeki delikler.
Kemerli ve çıkıntılı şey veya yer.
Kuru deri.
Mısır kırması.
Mısır kırması ile yapılan çorba.
Ocağın kemeri.
Ocaklarda sacın oturduğu yüksek kısım.
Ocağın veya şöminenin üst tarafında bulunan, üzerine malzeme konulan çıkıntı.
Patika, ince yol.
Sarp kayalık, uçurum.
Sergen, raf.
Su kaynağı.
Semerin ön ve arkasında ip geçirmeye yarayan çatal ağaçlar.
Suyun, toprağın bir yanını oyup diğer yanını yükselttiği kısmı.
Sağ el başparmağına takılan ve zihgir denen atış yüzüğünün baş parmağa oturan uzunca kısmı, damak.
Semerin üst, ön tarafında binenlerin tutunması veya yüke ait ipin bağlanmasına yarayan iki, ağaç çıkıntı.
Semerde odun malzeme.
Semerin iki yanındaki ağaçlar.
Şaşkın ve ahmak adam. Zayıf adam.
Taraf, geçe.
Tepe, dağ.
Tepelerde su ayırımı çizgisi.
Toprak damlarda duvarı taşan kısım.
Uçurum, set, duvar.
Ufuk.
Yamaç,
Yokuş, uçurum,
Yokuşun düzlüğe çıkılacak yeri, yokuşun başı.
Bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set.
Bir şeyin kaş gibi bir kavis yapan kemerli çıkıntılı yeri.
Boylu boyunca uzanmış büyük kısmı toprağa gömülü kaya.
Cem etmek, toplamak.
Çatı saçağı.
Çok istek, arzu, özleme.
Dağlık, kayalık yolun dönemeci.
Damın saçağı.
Deriden olan çadır.
Deriden yapılmış döşek.
Duvar set.
Duvar, duvarın üstü.
Duvar, bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set.
Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm.
Eyerin ve semerin önünde ve ardında olan yükseklikler.
Eğer ve semerin önündeki sivri kısım.
Farsça, kaş, (ﻛﺎﺵ)
Hamam pisliği.
Kaç.
Keşke, kaşki.
Kadınların bindiği merkep.
Köprünün kemeri.
Kavun ve karpuz dilimi.
Kemençede telleri yüksekçe tutmaya yarayan, eşiğin yanında bulunan, kaş biçimindeki delikler.
Kemerli ve çıkıntılı şey veya yer.
Kuru deri.
Mısır kırması.
Mısır kırması ile yapılan çorba.
Ocağın kemeri.
Ocaklarda sacın oturduğu yüksek kısım.
Ocağın veya şöminenin üst tarafında bulunan, üzerine malzeme konulan çıkıntı.
Patika, ince yol.
Sarp kayalık, uçurum.
Sergen, raf.
Su kaynağı.
Semerin ön ve arkasında ip geçirmeye yarayan çatal ağaçlar.
Suyun, toprağın bir yanını oyup diğer yanını yükselttiği kısmı.
Sağ el başparmağına takılan ve zihgir denen atış yüzüğünün baş parmağa oturan uzunca kısmı, damak.
Semerin üst, ön tarafında binenlerin tutunması veya yüke ait ipin bağlanmasına yarayan iki, ağaç çıkıntı.
Semerde odun malzeme.
Semerin iki yanındaki ağaçlar.
Şaşkın ve ahmak adam. Zayıf adam.
Taraf, geçe.
Tepe, dağ.
Tepelerde su ayırımı çizgisi.
Toprak damlarda duvarı taşan kısım.
Uçurum, set, duvar.
Ufuk.
Yamaç,
Yokuş, uçurum,
Yokuşun düzlüğe çıkılacak yeri, yokuşun başı.