Farsça: tave,
Maden eritilen saplı pota.
Uzun saplı, yayvan kap.
Tava sözcüğünün yörelerimize göre halk dilindeki başka anlamları:
Fırın ya da kömür ateşinde pişirilen soğanlı et yemeği (Lefkoşe, Kıbrıs).
Sebze, et kızartmakta kullanılan araç.
Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap.
Bu kapta pişmiş yemek.
Kireç karıştırılan tekne.
Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm.
Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık.
Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü.
İpek kozalarının çözülmesinde kullanılan içi sıcak su dolu madeni kap.
Çeltik tarlası evleği.
Leğen.
Kahve değirmeni.
Aşığın düz yanı.
Ateş küreği.
Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap.
Bu kapta pişmiş yemek.
Kireç karıştırılan tekne.
Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm.
Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık.
Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü.
İpek kozalarının çözülmesinde kullanılan içi sıcak su dolu madeni kap.
Çeltik tarlası evleği.
Leğen.
Kahve değirmeni.
Aşığın düz yanı.
Ateş küreği.
Pekmez kaynatılan kazan.
Mısır patlatmakta kullanılan bir çeşit araç.
Bağ evleklerinde üzüm çubuğunun dikildiği yerler.
Tava tencere; kap kaşık, mutfakiye.
Tuzlalarda deniz suyu çekilen bölüm.
Hudutları toprak yığınları ile belirtilen bahçelerde kare biçimindeki ekim alanları.
Soba külünü temizlemek için kullanılan araç.
Mısır patlatmakta kullanılan bir çeşit araç.
Bağ evleklerinde üzüm çubuğunun dikildiği yerler.
Tava tencere; kap kaşık, mutfakiye.
Tuzlalarda deniz suyu çekilen bölüm.
Hudutları toprak yığınları ile belirtilen bahçelerde kare biçimindeki ekim alanları.
Soba külünü temizlemek için kullanılan araç.