Farsça: kunde
Güreşçinin, hasmını altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi.
Güreşte, hasmı altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek kilitleme biçimindeki oyun. Güreşte hasmı altına alıp bir eli rakibin bacakları arasından önden, öteki eli arkadan geçirerek kilitleme şeklindeki oyun.
Ayakta, diz üstünde ya da oturur durumdayken alttaki güreşçiyi belinden, tek bacağından ya da güreş donunun şakından tutarak başının üzerinden aşırıp atma.
Düzen, tuzak, oyun, hile.
Künde sözcüğünün başka anlamları:
Suçluların, esirlerin kaçmalarını önlemek için ayaklarına takılan zincir halka, köstek.
Eskiden, kaçmalarını önlemek için suçluların ayağına bağlanan demir halka, ayak bağı.
Suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek.
Eskiden, kaçmalarını önlemek için suçluların ayağına bağlanan demir halka, ayak bağı.
Suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek.
Suçlu bir kimsenin ayaklarına geçirilen tomruk.
Kalın ve yüksek ağaç.
Ekmek yapmak için ayrılan hamur topağı, beze.
Ayak bağı, köstek, bukağı.
İri ve kalın ağaç gövdesi.
Alt etmek, mağlup etmek.
Alt etmek, mağlup etmek.
Aldatmak, tuzağa düşürmek.
Doğan kuşunun ayaklarına bağlanan kayış, bukağı.
Ava alışkın doğanın üzerinde oturduğu ağaç.
Çamur taşınan tahta araç, teskere.
Çanak, çömlek yapmak için hazırlanmış çamur topağı.
Ekmek yapmak için ayrılan hamur topağı, beze.
Sürekli, günde, her zaman.
Hergün, günde.
Doğan kuşunun ayaklarına bağlanan kayış, bukağı.
Ava alışkın doğanın üzerinde oturduğu ağaç.
Çamur taşınan tahta araç, teskere.
Çanak, çömlek yapmak için hazırlanmış çamur topağı.
Ekmek yapmak için ayrılan hamur topağı, beze.
Sürekli, günde, her zaman.
Hergün, günde.
Et tahtası.