İrticali,
Doğaçtan,
Doğmaca,
Saniha.
Tuluat,
Doğaçlama.
Emprovize,
Emprovizasyon.
Doğaçlamak işi; emprovizasyon.
Fransızca: Improvisation,
İngilizce: improvisation,
Almanca: Stegreif.
Hazırlanmadan, hemen o anda meydana getirme.
Betiğe dayanmadan içe doğduğu gibi oynama ve konuşma.
Emprovize,
Emprovizasyon.
Doğaçlamak işi; emprovizasyon.
Fransızca: Improvisation,
İngilizce: improvisation,
Almanca: Stegreif.
Hazırlanmadan, hemen o anda meydana getirme.
Betiğe dayanmadan içe doğduğu gibi oynama ve konuşma.
Birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi; doğaçtan, doğmaca, irticalen, irticalî, emprovize.
Yazılı metni olmayan, kararlaştırılmış taslağı, yerine, zamanına göre oyuncular tarafından, sahnede yakıştırılan sözlerle tamamlanan oyun; tuluat.
Oyun sırasında ortaya çıkan ters bir durumu kapatmak için betikte olmayan hareketler yapma ya da sözler söyleme.
Yazılı metni olmayan, kararlaştırılmış taslağı, yerine, zamanına göre oyuncular tarafından, sahnede yakıştırılan sözlerle tamamlanan oyun; tuluat.
Oyun sırasında ortaya çıkan ters bir durumu kapatmak için betikte olmayan hareketler yapma ya da sözler söyleme.