Çelik...

Polat,
Çelik,

İngilizce: steel, 

Fransızca: acier, 

Almanca: stahl.

Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat.
Bu alaşımdan yapılmış, mamul.

Demirin, karbon ve başka elementlerle oluşturduğu, yüksek dayançlı alaşımların genel adı (Karbon % 2 değerini geçmez.)

Düzgün kenarlı, esnek, çelik lama.

Çelik sözcüğünün yörelerimize göre halk dilindeki diğer anlamları:

Zayıf fakat güçlü (vücut),
Kök salması için yere dikilen dal.
Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları iki tarafı sivri, kısa değnek.
Bir ağacı aşılamak amacıyla hazırlanmış dal.

Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılmış kısa değnek.
Direk başlığı.
Baston.

Pencere.
İğde ağacı.

Bir boynuzu kırık hayvan.

On kiloluk hububat ölçeği.

Çocuk oyunu, yapı ağacı.

Altınlara yapılan halka.
Kuş yavrusu, yavru.

Kısa kesilmiş dal.

Ahırlarda dışarıya gübre atmak için açılmış delik.
Hayvanın, boyunduruğa bağlandığı yer.
Yünleri ip haline getirmeğe yarıyan ağaçtan yapılmış bir aygıt, kirman,
Çocukların sopa ile oynadıkları oyun

Tahta yapmak için hazırlanmış ağaç kütüğü, kereste.
Köklü bir ağacın dipten çıkan dalını kesip, başka bir yere dikerek köklendirilmişi.
İpek böceğine, yaprağı verildikten sonra kalan dut çalısı.
Düğün sahiplerinin, akrabalarına özel bir törenle yolladığı koyun, kuzu, kaz eti.

Kırılan kemiğin tedavisinde kullanılan yumurta ve un karışımı madde.