Arapça: hall,
Fransızca: halle,
Çözme, çözülme.
Çözüm.
Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.
Çözme, çözülme.
Çözüm.
Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.
Bağlı bir şeyi, bir düğümü açma.
Bir işin zor ve karanlık taraflarını çözme, çözümleme.
Erime, eritme.
Bir birleşiği unsurlarına ayırma, tahlil, analiz.
Çözümlemekle, tahlille ilgili.
Hal, sözcüğünün başka anlamları:
Sebze, meyve, bakliyat vb. nin satıldığı yer.
Üstü kapalı pazar yeri.
Tahttan indirme.
Hükümdarı, Tahttan indirme.
Durum,
Güç, kuvvet, takat, mecal.
Tutum, tavır,
Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman,
Takat,
Kötü durum, sıkıntı, dert,
Harman ve kar sıyırgası.
Folluk yumurta.
İnce yaldız.
Güç takat,
Hal, durum, vaziyet.
Hal, keyfiyet.
Harman yerinde sap toplamak için kullanılan bir araç
Sirke.
Vücuttaki küçük esmer benek, ben.
Annenin erkek kardeşi, dayı,
Soyma, çıkarma, soyulma, çıkarılma.
(Karısını) Boşama, (karısından) boşanma.