Tez,
Sav,
İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, dava.
Sav,
İleri sürülerek savunulan düşünce, iddia, dava.
Tanıtlanması gereken önerme, tez.
Eskiden Haber, söz.
Eskiden Atasözü.
Eskiden Haber, söz.
Eskiden Atasözü.
İddia,
Bir görüş ya da vargıyı ileri süren yargı.
Bir görüş ya da vargıyı ileri süren yargı.
Vatan.
Niyyet.
Müddea,
Öne sürülüp savunulan düşünce, iddia, tez, müddea.
Bir önerme ile önesürülen.
Dava, teorem,
Verilen belirli varsayımlar altında kanıtlanması önerilen genel vargı.
Verilen belirli varsayımlar altında kanıtlanması önerilen genel vargı.
Kanıtsav, önerme.
Kanıtlanmış olan genel vargı.
Sav sözcüğünün başka anlamları;
Hikaye, kıssa.
Hikaye, kıssa.
Haber.
Söz, laf, lakırtı, dedikodu.
Karşılıklı konuşma, sohbet.
Bilgi, haber.
Mektup.
Tarla sulandıktan sonra boşa akan su.
Üşütme, nezle.
Berber kayışı.
Sağlam.
Sağ.
Benzer, gibi.
Hastalık, salgın.
Kısa sürede gelip geçen salgın hastalıklara verilen ad.Duymak.
Mektup.
Tarla sulandıktan sonra boşa akan su.
Üşütme, nezle.
Berber kayışı.
Sağlam.
Sağ.
Benzer, gibi.
Hastalık, salgın.
Kısa sürede gelip geçen salgın hastalıklara verilen ad.Duymak.
İşitmek.
Zayıf adam.
Serçeden küçük bir kuş.
Zayıf adam.
Serçeden küçük bir kuş.