"Kafasını kuma gömen kuş" olarak bilinen hayvan ...

Devekuşu, 
Ostrich.
(İng. Ostrich).
Afrika devekuşları (Struthio camelus). Latince Struthio serçe, Camelus deve demektir.  Uçamayan kuş türlerinden olup Afrika kökenlidir. Arabistan ve Afrika steplerinde sürüler halinde yaşayan 40-50 yıl ömürlü en   büyük kuşlardır.  Devekuşu kafasını kuma gömer diye rivayet edilir. Mecazi anlamda kullanılmaktadır. 

Esasen kafasını kuma gömerse boğulur. Bir tehlike karşısında devekuşu saatte 60-70  km'ye kadar bir hızla otuz dakika boyunca koşarak kaçabilir. Devekuşu söylendiği gibi düşmanından saklanmak için başını kuma gömmez. Aksine, ayakları ile düşmana şiddetli tekmeler atar. Çok korktuğunda, başını karnının altına çekmesi ve uyurken kumun üzerine koymasından bu söz söylenmiş olsa gerektir. Başka bir rivayete göre kuma kafalarını kuma sokarak su ararlarmış.

Bilinmeyen başka bir özelliği var. Deve kuşu yumurtalarının yaydığı kokudan dolayı devekuşu yumurtasının bulunduğu yerlere örümceklerin yaklaşmasını ve ağlarını örmelerini engellemektedir. Camilerin kubbelerine devekuşu yumurtası yerleştirilir. Böylece örümcekler o köşe noktalarında ağ  yapması engellenir. 400 yıldır uygulanarak önlenmiştir.  Ayrıca tüyleri süs olarak kullanılır. Çoğunlukla dekoratif toz alıcı olarak kullanılır. Devekuşu derileri deri endüstrisinde kullanılır.  Eti ise ticari amaçlı kullanılır. Afrika, Masai, Somali devekuşları en iyi bilinenleridir. 

Amerika devekuşu ayrı bir cinstir. Nesli tükenmemiş kuşların en büyüğüdür. Büyümüş bir erkek devekuşu 1.5-2 m. yükseklikte, 2.5 m uzunlukta, 150 kg ağırlıktadır. Devekuşlarında karina (göğüs kemiği çıkıntısı) bulunmaz. Afrika devekuşları (Struthio camelus) iki parmaklıdır. Vücutları ağır olduğundan uçamazlar. Normal bir attan hızlı koşarlar. Baş ve boynu çıplak, ayakları uzun, kuvvetli ve etlidir. Görme duyusunun yanında koku alma hissi de kuvvetlidir. 
 
Tek ayağı kırılan deve kuşu, öbür ayağı ile seke seke yol alamaz. Olduğu yerde kalır. Yardım gelmezse açlıktan ölür. Saatte 60-70 km hızla koşarlar. İlk hızları 100 kilometreyi bulur. Fare, böcek, ot ve küçük hayvanlarla beslenir. Çakıl, kemik, yumurta ve istiridye kabukları gibi sert maddeleri de yutar.

Dişilerde tüyler gri renkte olmasına karşılık, daha iri olan erkeklerde kanatlar ve kuyruk beyaz, diğer kısımlar siyahtır. Deve kuşlarının tüyleri yumuşak ve makbuldür. Etleri ve tüyleri için avlanmaları sonucu nesilleri tükenmeye başlayınca, 1860 senesinde, evcilleştirilerek Güney Afrika’da çiftliklerde yetiştirilmeye başlandı. 1882’de Amerika’ya ithal edildi.

Amerika devekuşu (Rhea Americana), ayakları üç parmaklıdır. Sürüler halinde yaşar. Bazan antilop ve zebra sürülerine de katılırlar. Eti ve yumurtası yenir, tüyleri Afrika deve kuşlarından daha kalitesizdir. Buna rağmen tüy ve etleri için bola denen kementlerle avlanırlar. Küt ayaklarıyla kendilerini savunurlar.

Tepeli devekuşu-
Kasuar (Casuarius emeu), Avustralya, Yeni Gine ve çevre adalarda yaşarlar. Başında miğfere benzer boynuzsu bir ibik vardır. Ayakları üç parmaklıdır. Kasuar da denir. Başı ve boynu çıplaktır. Başındaki miğfer, otların arasında yol açmasına yardım eder. Devekuşundan biraz daha küçüktür. 1-2 metrelik maniaları rahatça sıçrayarak aşar. Sulu meyve ve kertenkele yer. İyi yüzer ve balık avlar. Eştikleri çukurlara 3-5 yeşilimsi yumurta yumurtlar. Erkek 6-7 hafta kuluçkaya yatar. Çıkan yavrulara da erkek bakar. Ayakları üç parmaklı olup, en içteki kenar parmakta tırnak, kama gibi uzamıştır. Düşmanlarına karşı korkunç tekmelerle kendini savunur.

Devekuşu grubundan olan diğer hayvanlar;
Emu, Moa, Kivi, Kasovari, Nandu, Filkuşu.
Bu canlıların bir kısmının soyu tükenmiş hayvanlardır.


Kaynak: Rehber Ansiklopedisi  

Kıl ve saçların dökülmesi ya da yokluğu ...

Alopesi,  
İngilizce: alopecia.
Saçkıran,
Yılan hastalığı.
Halk dilinde yılan hastalığı. 

Doğuştan veya kazanılmış nedenlerle, kılların gelişimindeki bir yetersizlikten veya kılların dökülmesinden kaynaklanan, kıl veya yapağı örtüsündeki genel veya yerel yetersizlik, kıl dökülmesi, 

Alopesia areata(Saçkıran):
Alopesi tıp dilinde saç kaybı anlamına gelmektedir. Alopesi areatada ise saçlarda aniden yuvarlak saçsız alanlar oluşturacak şekilde dökülme olmasıdır. 
Erkeklerin sakal ve saçlarında, kadınların ise sadece saçlarında meydana gelen bu rahatsızlık, kadınlarda bulaşıcıdır. Bu nedenle saçkıran hastalığı bulunan bir kişinin tarağını yada saç aksesuarlarnı kullanmamak gerekir. 

Genelde berberler tarafından tespit edilen bu hastalıkta, saçın büyümesi durur ve kökünden ayrılır. Alpopesi areatada üç aşama görülür. Birinci aşamada saçlar aniden dökülür. İkinci aşamada saç dökülen alanda genişleme olur. Üçüncü aşamada saçların rengi ilk önce gri veya beyaz olarak çıkmaya başlarlar. Bu süreç aylarca hatta yıllarca sürebilir. Yeni kıllar çıkarken diğerleri dökülebilir.  Hastaların çok azında vücut kılları tamamen dökülebilir. Bu durumdaki hastalara alopesi üniversalis denir.

Yeni Gine' de yaşayan vahşi bir köpek cinsi ...

Acak,
Yeni Gine' de yaşayan vahşi bir köpek cinsi.
Dingo,
(Canis dingo),
Köpekgiller (Canidae) familyasından başlıca Avustralya' da ve güneydoğu Asya' da yaşayan etçil yaban köpeği türü.

Yeni Gine Şarkıcı Köpeğinin Uluması

Acak sözcüğünün diğer anlamları;
Farsça: acak,
Toprak,

1980’lerin efsane dizisi Dallas’ta entrikacı "J.R Ewing"i canlandıran Amerikalı oyuncu ...

Larry Hagman,
1980’ lerin efsane dizisi Dallas’ ta entrikacı "J.R Ewing" i canlandıran Amerikalı oyuncu, 81 yaşında 24.12.2012 tarihinde hayatını kaybetti.
Dallas dizisi, 1978-1991 yılları arasında Türkiye’ nin de aralarında bulunduğu pek çok ülkede gösterilmiş ve büyük ilgiyle izlenmişti. Gösterildiği ülkelerde gündemi değiştirecek kadar merakla izlenen dizide başrolü Hagman’ ın yanı sıra (J.R), Patrick Duffy (Bobby), Victoria Principal (Pamela) ve Linda Gray (Sue Ellen) üstleniyordu.

1978-1991 yılları arasında Türkiye de dahil çok sayıda ülkede yayınlanan Dallas, yıllarca izleyici ekran başına kilitledi. Başrol oyuncularından ve dizinin en çok dikkat çeken rollerinden birine sahip olan Larry Hagman canlandırdığı J.R. Ewing karakteriyle ünlenmiştir. 1992 yılında siroz teşhisi konulan ve 1995 yılında karaciğer kanseri nedeniyle organ nakli yapılan Hagman, kanser tedavisi gördü ve 24.11.2012 tarihinde ölmüştür.

Larry Hagman ... John Ross 'J.R.' Ewing, Jr. /
Patrick Duffy ... Bobby Ewing /
Victoria Principal ... Pamela Barnes Ewing /
Linda Gray ... Sue Ellen Ewing

Cezayir'de ağız yoluyla kullanılan bir tür tütün ...

Şımma,
Fransızca: Chemma.
La Chique.
Bir nevi tütün.
Cezayir, Tunus ve Fas gibi Kuzey Afrika Ülkelerinde kullanılır. İki türlü tütün ile hazırlanabilir. Çok ince hazırlanmış sanayi türü tütünler, sigara kağıdı (Massa) ile kullanılır.

Eğer tütün evde hazırlanırsa biraz daha kaba olmaktadır. Çok ince tütünler özel kutularda taşınarak burun yoluyla zevk alınır. Enfiye kutuları yerine boynuzdan yapılmış ve ağız kısmı püsküllü bir deri tapa ile kapatılabilen kaplarda taşınır. Enfiye denilen bu tüketim yolu kutulardan baş ve işaret parkaları arasında burun yoluyla kullanılarak keyif alınıyor. Sıkça hapşırma ile tüketimi devam eder.

Çok ince toz haline getirilmiş tütün ince sigara kağıdına (Massa denilen) sarılarak paket haline getirilir sonra ağızda üst dudak ile diş eti arasına yerleştirilir.  Burada emilerek tüketilir. Tütün keyif verici olarak kullanılır. Yeterli emilme işlemi sonrasında kafayı bulunca, sigara kağıdına sarılan tütün posası ağızdan parmakla kanca şeklinde çıkarılarak atılır.

 

Orman yangınlarından sonra çamın yerini alan bitki...

Laden,
ladania,
Ladan,
Farsça: laden,
Ladengillerden, beyaz, kırmızı ve pembe çiçekli ağaççık veya çalı, (Cistus ladenifolius).
Bu ağacın lavantacılık ve hekimlikte kullanılan, eskiden kadınların yüzlerine taklit ben yaptıkları hoş kokulu reçinesi
Ladan,
Orman yangınlarından sonra çamın yerini alan bitki.
Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk.
Bu bitkiden elde edilen sürme, rastık. 
İçeriğinde Ladan denilen zamk vardır. 
Ladengillerden, İç Anadolu ve sahil bölgelerinde yetişen, kış aylarında yaprak dökmeyen, yeşil bodur bir çalıdır.  
Yaprakları karşılıklı dizilmiştir. Akdeniz ülkelerinde yetişen, tüylü ve genellikle yapışkan yapraklı, beyaz veya pembe çiçekli, reçinesi hekimlikte kullanılan bir bitki (Cistus creticus).  Parfümeride ve sabun yapımında  kullanılır. Meyveleri kapsül şeklindedir.  Bileşiminde mum, kauçuk, uçucu  yağ ve reçine vardır. Dal ve yaprakları kaynatılarak elde edilen reçinesine Ladanum denir.

Bitkinin yaprakları çay gibi kullanılarak balgam söktürücü, uyarıcı olarak kullanılır. 
Nezleyi keser. Dizanteride faydalıdır.
Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk.

Hindistan kraliçesi ya da prensesi ...

Rani,
Raca karısı,
Mihrace eşi,
Hindistan Prensesi .
Hindistanda kraliçe ve prenslere verilen ad . 
Rani; Hindistan' da kraliçe ve prenslere verilen ad.
Mihrace, Naib; Hindistan' da küçük prenslere verilen unvan.
Naam; Hindistan' da küçük prenslere verilen unvan.
Raca; Hint prenslerine verilen ad.
 

Hindistan' da prenslere verilen unvan ...

Raca, 
Fransızca: raja, 
İngilizce: rajah.
Hindistan' da prenslere verilen unvan.
Mihrace, Naib, Naam.
Hindistan' da küçük hükümdarın sanı.
Hindistan' da kral ve imparatorlara verilen san.
Rani; Hindistan' da kraliçe ve prenslere verilen ad.

Mihrace; Hindistan' da Küçük prenslere verilen unvan.
Raca; Hint prenslerine verilen ad.

Mihraceler, İpek ve Baharat yolunu kontrol ederek ticaretten pay alır, kervanları denetlerler. Kervan ticareti yaparlar, ipek, kıymetli taş, mermer, vs. ile uğraşırlar, diğer Prensliklerle de işbirliği halinde çalışırlarmış.

Cehennemin, Gayya kuyusu'nun da bulunduğu beşinci katı ...

Hutame,
Gayya kuyusu'nun bulunduğu cehennemin beşinci katı.
Yecüc, Mecüc ve kafirlerin yeridir.
Allah, yedi yer altında bulunan yeşil kaya, kırmızı öküz, büyük balık ve büyük denizden aşağıda kendi haşmetinden yedi tabaka cehennem yaratmıştır. Cehennemin yedi kapısı vardır. Her birinin içinde ateşten yetmişbin dağ vardır. Her dağda ateşten yetmişbin vadi vardır. Her bir vadide ateşten yetmişbin kale vardır. Her kalede ateşten yetmişbin ev vardır.

Her ev içinde ipler, sandıklar, tokmaklar, topuzlar, zincirler, bukağılar, köpekler, yılanlar, zehirli akrepler, kaynar ve irinli sular, zehir ve zakkum emsali bin türlü azap vardır. Onda kara yüzlü, gök gözlü zebani melekleri vardır. Cümlesi sağırdır ve onlarda merhamet duygusu yaratılmamıştır. Zebanilerin patronu büyük ve heybetli bir melek olan Malik'dir. 

Yedi Cehennem;
1. Kat Cehennem; 
Cehennem derler ve azabı, ötekilerinden hafif, daha zariftir. En yukarısıdır, oraya müminlerin en asileri girer.
2.Kat Sair; 
Hıristiyanlar onda eserdir.
3.Kat Sakar; 
 Yahudiler için kararlaştırılmış ebedi duraktır.
4.Kat Cahim; 
Mürtedler ve şeytanlar için azabı elimdir. Buraya müşrikler girerler.
5.Kat Hutame; 
Gayya kuyusu ondadır. Yecüc, Mecüc ve kafirlerin yeridir.
6.Kat Leza; 
Puta tapanlar, ateşe tapanlar ve sihirbazlar için hazırdır. Nasara girecektir.
7.Kat Haviye; 
Buraya münafıklar gireceklerdir. O, mülhitleri, zındıkları, yalancıları ve münafıkları kucaklayıcıdır. onun ateşi, harareti, azap ve şiddeti hepsinden üstündür. Cehennemin tabakalarının tümü, yedibin tabakadan ziyadedir.


kaynak; mafiretname

Doktor muayenesi ...

Vizite, 
Vizita, 
İtalyanca visita.
Muayene ücreti.

Hekimin hastanedeki hastaları dolaşıp yoklaması. 
Muayene için hekime ödenen ücret. 
Doktorun bir hastayı ziyareti.
Hekim ücreti.
Ziyaret.

Argoda visite,
Genelev'de çalışan fahişelere ödenen seansın bedeli.

Dişi geyik ...

Maral,
(Moğolca),
Burçin,
Dişi geyik,
Ceylan,
Kızıl geyik.
Geyik,
Latince Cervidae denilen familyadan olan ve otçul, geviş getiren memeli bir hayvandır.

Çift toynaklılar grubunda bulunan akraba familyalardaki diğer hayvanlara da geyik denir. Dünyada 50'den fazla geyik türü vardır. Bunlardan bazı örnekler şunlardır.;
Alageyik, Ren geyiği, Su geyiği, Karaca, Hint munçağı, Püsküllü geyik, Kızıl geyik,  Domuz geyiği, Kanada geyiği, Thorold geyiği,  Bataklık geyiği, Sika geyiği, Eld geyiği, Sambar geyiği,  Timor geyiği, Aksis geyiği,  İrlanda elki, Sığın(dünyadaki en büyük geyik), Virjinya geyiği, Katır geyiği, Rusa geyiği, Pampa geyiği, Peru kızıl geyiği, Pigme kariyaku, Reeves munçağı, Kuzey pudusu (dünyanın en küçük geyiği), kızıl geyik, broket, barasinga.

Lokma, parça ...

Sokum,
Lokma,
Sokum,
Arapça: lukme,
Halk dilinde lokma, sokum.
Yufka ekmeğinden yapılan dürüme de bazı yörelerde sokum denir (Adana, Maraş yörelerinde).
Ağza bir defada alınıp götürülen yiyecek parçası, sokum.
Bir defada ağza götürülen yiyecek parçası, bir seferde yutulacak miktardaki yiyecek.
Lokma, ağzına bir defada sokulan yiyecek.
Yemek (Tekke dilinde).
Azcık.
Tike,
Lukme,  
Yutmak.
Bir yudum taam, lokma.

Lokma kelimesinin diğer anlamları;
Mayalı hamurun, ufak ufak parçalar halinde kızgın yağa dökülmesi ve kızardıktan sonra şerbete atılması suretiyle yapılan bir çeşit hamur tatlısı.
Çeşitli ölçülerdeki civataları söküp takmaya yarayan alet, içi oyuk anahtar.
Gemi zincirlerini teşkil eden ve bakla denen her halkanın içinde ve ortasında bulunan, halkayı kuvvetlendirmeye yarayan kısım.
Üstüpü ve bezir yağı ile yapılıp içine pamuk konan ve su künklerinin birleştiği ağızlara vb. yerlere sarılan bir nevi su kaçırmaz macun.
Özellikle pamuklularda, dikişlerin arası muntazam kabarıklar halinde kalacak şekilde dikilmiş bir dikiş biçimi.

Lenf düğümlerinin iltihaplanması ...

Adenit, 
Fransızca: adenite, 
İngilizce: adenitis.
Adenitis, 
Ak kan yangısı.
Salgı bezlerinin akut ya da kronik iltihabı. 

Herhangi bir salgı bezinin iltihabı, bez iltihabı, 
Lenf düğümünün iltihabı, adenitis.
Lenf bezi iltihabı; Lenfadenit.
Lenfadenit veya adenolenfit (yani lenf adeniti), lenf düğümü iltihabıdır.
Bir bez veya lenf düğümünün enflamasyonu-yangısı-iltihaplanması için genel olarak adenit kelimesi kullanılır. Mesela boyundaki lenf düğümümünün iltihaplanmasına servikal adenit denir.

Lenf;
Damarlarında dolaşan kanla, doku ögeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı, ak kan, lenfa. Lenfatik damarlar içinde akan renksiz sıvı.

Bakla ezmesi ...

Fava,

(Rumca).
Bakla tanelerinin kabuğu soyulduktan sonra yapılan zeytinyağlı yemek.
Bakla;
Bitkisel protein bakımından zengindir. Taze bakla, taze iç bakla, taze bakla konservesi ve enginar ile karışık yemek çeşidi olarak tüketilir. 

Ama esas kış aylarında kuru danelerinden hazırlanan fava adı verilen bakla ezmesi en güzel çeşididir ve meze olarak da tüketilir. Kuru bakla % 20-36 protein içeriği ile hem insan hem de hayvan beslenmesinde büyük önemi olan bir sebzedir.

Fava yapımı;
Malzemeler:
400 gr. Kuru bakla
3 orta boy soğan
1 çay bardağı zeytinyağı
3 çay kaşığı tozşeker
½ demet dereotu ve maydanoz
Üstüne süslemek için ayrıca ; 1 kahve fincanı zeytinyağı, ½ demet dereotu, 1 adet limon ve tuz gerekiyor.

Hazırlanışı;
Kabukları çıkarılmış iç baklayı, akşamdan suda ıslatın. Suyunu süzdükten sonra içine dört parçaya kesilmiş soğanlarla 1 çay bardağı zeytinyağı, 2 çay kaşığı tuz, 3 çay kaşığı şeker, 4-5 bardak su koyun. Kısık ateşte bakla yumuşayana kadar pişirin. 
Yumuşadıktan sonra kevgir veya süzgeçten geçirin. İçine kıyılmış dereotu katıp bir iki taşım kaynatın. Bakla ezmesini uygun bir tabağa boşaltın. İyice döndüktan sonra üzerine limon suyu, zeytinyağı gezdirin, kıyılmış dereotu serpip servis yapın. İsterseniz Maydanoz ve kırmızı biberle süsleyiniz. Afiyet olsun.

Yerine koyma ...

İkame, 
Arapça: ikame,
İngilizce: substitution.
Yerine koyma, yerine kullanma. 
Ayağa kaldırma, ayakta durdurma. 
Ortaya koyma. 
Yerine konulan, yerine geçen.
Bir mal veya üretim faktörünün diğer bir mal veya üretim faktörü yerine kullanımı.

İkame kelimesinin diğer anlamları;
Oturtmak. 
Mukim olmak. 
Yerleştirmek. 
İskân eylemek. 
Bulundurmak. 
Meydana koymak. 
Vücuda getirmek. 
Dâva açmak. 
Ayağa kaldırmak. 
Kıyam etmek.

"Şeref, şöhret, ün" anlamında eski bir sözcük ...

Neng,
Farsça: neng.
Ün, şöhret, nam.
Şeref,
Şöhret,
Büyük bir makam sahibi olma.
Ün, şan, şöhret ,
Ar, utanma, utanç, ayıp.

Ayıp, utanma, haya etme.
Ar, utanma.
Neng kelimesinin diğer bir anlamı;
Ayıp, utanma, haya etme.
Terbiyesiz.

Müzikte, bir tam seslik aralığın bir kesirini oluşturan çok küçük aralık ...

Koma, 
Yunanca, comma.
İng. comma,
İki nota arasındaki yarım sesten küçük ses aralığı.
Eski Yunanlılarda, eşit olmayan iki ses arasında kulakla seçilebilecek en küçük aralık.

Müzikte, bir tam seslik aralığın bir kesirini oluşturan çok küçük aralık.
Eski Yunan’da eşit olmayan iki ses arasında kulakla seçilen en küçük aralık. 
Kulağın ayırt edebildiği en küçük ses aralığıdır. 
Türk musikisini meydana getiren makam dizileri toplamı 53 komadır.
Türk musikisinde iki nota arası dokuz aralığa-koma bölünmüştür. 
Batı müziğinde koma yoktur ama onun yerine bir sesin tam yarısını ifade etmek için bemol ve diyez kullanılmaktadır.

Bir yapıt yazılırken başvurulan kaynak ...

Mehaz, 
Arapça: mehaz.
Eski dilde, Bir eser yazılırken başvurulan kaynak.
Bir eser yazılırken başvurulan kaynak.
Su akacak yer, su mecrası.
Menba.
Menşe,
Bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer. 
Bir şeyin aslının alındığı kaynak. 

Mehaz kelimesinin diğer anlamları;
Gebe kadının ağrısının tutması.
Gebe deve.



Kıyamet günü ...

Nedem,
Mahşer,
(Toplanma).
Kıyamet günü, (Day of judgment),
Hesap günü,
Haşr, Hesap, Mizan,
Diriliş Günü,
Din Günü,
Hüküm (Ceza) Günü.

Karar (Ayrım) Günü,
Toplanma Günü,
Pişman olma, nedamet, pişmanlık.

Kıyamet tek tanrılı dinlerde ve birçok inanışta bulunan, dünyanın sonunun gelip bütün ölülerin dirilerek mahşerde toplanacağına inanılan zaman, hesap günü, mahşer günü.
Tek tanrılı dinlerin inanışına göre dünyanın sonu ve bütün ölülerin dirilerek mahşerde toplanacağı zaman, hesap günü, kıyamet günü, mahşer günü.

Kıyamet, kelimesi Kuran' da 70 kez geçer. Kıyamet sözlükte geçen anlamıyla yalnız kalkmak, dirilmek anlamında değildir. Bu tabir canlı ve cansız bütün yaratıklara şamil umumi bir imha ve yeniden dirilme gibi iki safhalı bir olay bildirmektedir. Yani bütün canlıların helak oldukları güne Kıyamet dendiği gibi, bütün ölülerin tekrar diriltikleri günede Kıyamet denir.

Bitlis'in Adicevaz ilçesinde, Urartular döneminden kalma bir kale ...

Kef,
Arzaşkun,
Kef kalesi,
Bitlis'in Adilcevaz ilçesinin kuzeyindedir. Adilcevaz Bitlis'e 85 km. uzaklıktadır. Kef kalesi, Urartular döneminden kalma bir kaledir. Adilcevaz ilçesindeki kef kalesi 6 km. kuzeydeki volkanik bir tepenin üzerinde yer alır. Kalenin adı Arzaşkun'dur. Urartu
ların yaşadıkları bir yerleşim yeridir. 

Doğal tepenin üç tarafı, doğu, batı ve güney yönleri çok dik ve sarptır. Kef Kalesinin denizden yüksekliği 2270m.’dir. Kef Kalesi Adilcevaz’ın bulunduğu yerden yaklaşık 625 m. kadar yüksektedir. Kef Kalesi yalnızca Urartular döneminde kullanılmıştır. 

Ermeniler döneminde Pznunik vilayetinin kentlerinden biri olarak Artske ismiyle bilinmiştir. Bitlis'in Adilcevaz ilçesinin diğer ismi elcevaz' dır. Arapça Zatülcevz (cevizler vadisi) adıyla anılmaktadır. Adilcevaz, 1514 yılında Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 
Adilcevaz 1916-1918 yılları arasında Ruslar'ın işgali altında kalmıştır. Adilcevaz' da Ekim ayının ilk haftasında Ceviz Festivali geleneksel olarak düzenlenir.

Yaptığı bir davranıştan pişmanlık duyan, pişman ...

Nadim,
Pişman,
Yaptığı bir davranıştan pişmanlık duyan, pişman.
Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülen, nadim.
Pişmanlık duyan, pişman. 
Nedamet etmiş, pişman.
Pişmanlık duyan, pişman.
Tevbe eden.

Haşlanıp tuzlandıktan sonra yenilen bir ot ...

Çaşur,
Çaşır,
Haşlanıp tuzlandıktan sonra yenilen bir ot ,
Dağlarda yetişen, ilkbaharda yemeği yapılan ot.
Çaşır, iğnemsi yaprakları etli kökü ve dalları olan, salamura edilerek yenen, tadı acı kekreksi bir yıllık bitki.
Haşlanıp tuzlandıktan sonra salamura edilerek yenilen bir bitkidir.  Tadı hafif ekşimsi ve damağa değen bir aroması var.  
 
Doğu Karadenizde çok sevilen Çaşur bitkisinin, turşusu ve yumurtalı kavurması yapılır. Turşusunun şeker hastalığına iyi geldiği bilinir. Çaşur her yerde yetişmez çaşurun yüksek dağ yamaçlarında ve sarp kayaların etrafında yetişen bir yabani bitkidir. Çaşır sertleşmeden etli ve yumuşak kıvamda iken en lezzetlidir. Bu bitkinin iki farklı çeşidi vardır birincisi deli çaşurdur. Bu tipin zehirli olduğu söylenir ve yenmez. İkincisi görünüş olarak normal çaşurdur. Bu tip çaşuru toplamak gerekir. Mevsimini geçirmemek gerekir aksi halde sertleşir, kartlaşır ve acı olur ve yenilmez.

Çaşur bitkisi patates haşlamasıyla karıştırılıp tereyağında kavrularak yenilebilir. Yumurta ile omlet yapılır. Haşlanan çaşur un ve yumurtaya batırılarak yağda kızartılır. Şifalı olduğuna inanılır. 

Rivayet odur;
Erzurum’ un bir köyünde çaşur bitkisi yenilmesinden dolayı yeni doğan bütün çocuklar ikiz doğar.

Seyrüsefer ...

Trafik,  
Fransızca: trafic.
İngilizce: traffic
Almanca: verkehr,
İtalyanca trafic,
Arapça: seyrüsefer.

Gidiş geliş, trafik.
Seyrüsefer,
Gidiş geliş. 
Yoğunluk.
Kara, deniz ve hava ulaşım taşıtlarının kendilerine ayrılan yollar üzerindeki gidiş gelişi.
Ulaşım yollarının yayalar ve her türlü taşıt tarafından kullanılması, gidiş geliş, seyrüsefer. 
Ulaşım yollarında bulunan taşıt ve yayaların tümü,
Önemli görevlerde bulunan kişilerin bir yere gidiş gelişi.

Ülkü ..

İdeal,
Ülkü. 
Vizyon,
Mefkure, Mefkure.
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey.

İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon.
Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal. 
Emel,


Sarhoş, ayyaş kimse ...

Rint,
Farsça rind,
Farsça Serhoş.
Sarhoş, ayyaş (kimse) .
Mest,
Sermest,

Gönül eri.
Ayyaş,
İçkiye düşkün, içkici, içici, bekri.
Alkollü içki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan (kimse), esrik, mest, sermest, başı dumanlı, kafası bulutlu, kafası iyi, kafası dumanlı, kafası kıyak.

Rint sözcüğünün başka anlamları;
Bir şeyden çok fazla mutluluk duyan.
Hoşa giden bir etki ile kendinden geçmiş olarak, esrik .

Sağlam, kuvvetli ...

Ekide, 
Ekid, 
Berk,
Sağlam, kuvvetli,
Sağlam, metin, muhkem.
Sarih, kesin, açık, kat'i, muhakkak. 
Kuvvetli,
Tekidli.

Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil,
Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli.
Sağlam, dayanıklı olan.

Ribat, Sağlam yapı.
 

Çin' in Sinkiang bölgesinde bir göl ...

Ebi,
Ebi gölü,
Altay ve Tanrı dağları arasında uzanan Cungarya Havzası, 380.000 km2 'lik bir sahayı kaplar. Bu havzanın batı kesimindeki yamaçlar 500 m. ve havzanın orta kesimindeki Ebi gölü vardır.
Ebi gölü 198 m. yükseklikte olup, 1070 km2 yüzölçümüne sahiptir. Çin' in Sinkiang bölgesidedir. Ülkenin batısında özerk bir bölgedir. 

Kuzeydoğuda Moğolistan Halk Cumhuriyeti, doğuda Kansu, güneydoğuda Tsinghai eyaletleri, güneyde Tibet, güneybatıda Jammu, Keşmir ve Afganistan, batı ve kuzeybatıda ise Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan’la sınırlanır.

Cungarya Havzası’nda yer yer sabitleşmiş kumullar görülür. Ülkenin yüzölçümü 1.647.000 km, nüfusu 13.082.000, merkezi Urumçi; diğer önemli kentleri Kaşgar, Yarkent, Hotan, Aksu ve Kulca’dır. Genellikle yüksek bir plato düzlüğüyle kaplı olan Sinkiang, üç yanından yüksek sıradağlarla çevrilmiştir. Güneyde Kunlun, güneybatıda Pamir, batıda Tienşan, kuzeybatıda Aladağ, kuzey ve kuzeydoğuda Altaylar yer alır. Orta kesiminde geniş Taklamakan Çölü yer alır. Kaynaklarını çevredeki yüksek dağlardan alan birçok akarsu bu çöl alanına iner ve orada gittikçe zayıflayarak kumlar arasında ya da tuzlu göl ve bataklıklarda son bulur. Bunlardan göllerden en önemlileri Bakraç-Bağraş Gölü ile güneydoğuda Lop Nor’ dur. Diğer bir önemli gölü Ebi gölüdür.

Yapısına girdiği sözcüğe "bütün, tam" anlamı katan yabancı önek ...

Pan,
"Bütün, karşı" manasına kelimenin başına getirilerek kullanılır.
Yapısına girdiği sözcüğe "bütün, tam" anlamı katan yabancı önek.
Yunanca birlik, bütünlük, bütün, tam anlamlarına gelen ön ek.
Yunanca'da bütün, tam anlamlarına gelir.


Atın başına geçirilen dizgin ve süsler ...

Oyan,
Atın başına geçirilen dizgin ya da süsler.
Atın başındaki süsler,
At başındaki koşumlar ve süsler.
Gem, Atın ağzına takılan demir araç.
Kelepser, Atın baş atmasını önleyen kayış düzeni.
Dizgin.

Altçene Kemiğine verilen ad ...

Mandibula,
Latince: mandibula,
İngilizce: mandible.
Lower jaw bone,
Mandibula kemiği,

Alt çene kemiği.
Altçene kemiği,
Çene kemiği,
Altçene kemiği başın tek hareketli kemiğidir.
Yüzün en büyük kemiği olup yay biçimindeki bir gövde ile şakak kemiklerine doğru uzanan, iki koldan meydana gelen ve alt dişleri taşıyan yapı.

Kafatasındaki oynar ekleme sahip alt çene kemiği şakak kemiğine bağlanan bir kemiktir.
Eklembacaklı hayvanlarda çift halde bulunan ve besini parçalamaya yarayan bir ağız parçası.

Malatya'nın Darende ilçesinde bir kanyon ...

Tohma,
Tohma Kanyonu, 
 Darende Kanyonu,
Malatya'nın Darende ilçesinde bulunan kanyon Malatya' ya 107 km. olup toplam uzunluğu 1213 metredir. Kanyon içinde pek çok hastalığa şifa olan Kudret Havuzu bulunmaktadır. Selvi, çınar, söğüt ve incir ağaçlarından oluşan bitki örtüsüne sahiptir.

Dönence...

Medar,
(Osmanlıca).
Dönence , 
(İng. tropic).
Tropika,
Kuzey ve güney yarım kürelerde güneş ışınlarının en son dik geldiği noktalara denir. Yerküre üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, varsayılan iki çemberden her biri, tropika. 

Yerleri, yer ekseninin eğikliğine bağlı olarak belirlenen ve Ekvator' un 23° 27' kuzey ve güney paraleller olup, Kuzey Yarım Küre'dekine Yengeç Dönencesi, Güney Yarım Küre'dekine Oğlak dönencesi denir. 
Ay ya da Güneş'in görünen deviminde gelip geri döndüğü yer ya da daire; yaz dönencesi, kış dönencesi gibi.
Bir şeyin etrafında döneceği nokta. Bir şeyin devredeceği, üzerinde hareket edeceği yer.
Gezegenlerin gezerken hareket noktalarının çizdiği daire.

Güneş ışınlarının düşme açısı yıl boyunca değişir. Güneş ışınları yıl içinde dönencelere birer kez, dönenceler arasına da ikişer kez dik açıyla düşerler. Dönenceler dışında hiçbir yere güneş ışınları dik olarak düşmez.
Dönenceler Orta kuşak ile Tropikal kuşağı birbirinden ayırırlar. Güneş ışınlarının düz zeminlere dik geldiği en son noktalardır. 
Yengeç Dönencesi 21 Haziran'da, Oğlak Dönencesi 21 Aralık'ta Güneş ışınlarını dik açı ile alır.

Medar aynı zamanda sebeb, vesile demektir.

Doğu Karadeniz yöresinde dağ çileğine verilen ad ...

Hamuçera, 
Hamacura,
Lifoz, 
Anofti, 
Hanifta,
 

Doğu karadeniz bölgesinde dağ çileğine verilen isim.
Genelde fındık bahçelerinde kendiliğinden yetişen Dağ çileği. Çok lezzetli bir meyve olan Hamuçera adı rumcadır. 
 Hameçura Karadeniz’in kıyı kesimlerinde, akarsu vadilerinde, hafif kumlu topraklarda kendi kendine hormonsuz olarak  yetişir. Hoş kokulu ve lezzetlidir. Hamuçera, bağışıklığı güçlendiren besin değeri yüksek bir meyve olup normal çileğe göre daha küçüktür.

1847-1912 yılları arasında yaşamış, "Drakula", "Kefenli Kadın" gibi romanları ile tanınmış, İrlanda'lı yazar ...

Bram Stoker,
Abraham Bram Stoker,
(8 Kasım 1847 - 20 Nisan 1912)
İrlandalı yazar.
8 Kasım 1847 tarihinde İrlanda’ nın başkenti Dublin’ de doğdu. Yaşamının ilk yıllarında hiçbir doktorun teşhis edemediği bir nedenden ötürü yatalak hastaymış. Sekiz yıl sonra bir gün ayağa kalkmış, yürümeye başlamış. Zamanla vücudu gelişerek Dublin Trinity College' in en çok ödül alan sporcusu olmuş. Babası tiyatro tutkunu orta halli bir devlet memuruydu. 
Öğrenimi bittikten sonra Abraham da 1890'da devlet memuru oldu. Aynı zamanda bu yıllarda başyapıtı Drakula' yı yazmaya başladı. 

On yıl bu görevi sürdürürken ücret talep etmeksizin tiyatro eleştirileri yazarak babasının merakını da sürdürdü. Nihayet 1896'da yazdığı bir yazı ile dönemin ünlü oyuncusu Henry Irvıng tarafından keşfedildi. İki yıl sonra devlet memurluğundan istifa ederek Londra'ya yerleşti.

Irving'in yanında çalışıp sahne amirliğinden özel sekreterliğe yükseldi ama yazarlığı da bırakmadı. 1897'de Dracula romanını baskıya verdi. Bu roman çok tutulunca zaten acemi bir yazar olmayan Stoker, hayatının geri kalanını bir edebiyatçı olarak geçirir, evlenir ve çok sevdiği dostu olan Henry Irvıng’in yanından ayrılmaz. Kimilerine göre araları bu kadar iyi değildir; hatta Dracula’nın dış görünüşünün, hırsının, despotluğunu, kendini beğenmişliğinin de Irvin’den geldiğini iddia edenler de vardır.

Stoker karakter olarak kontrollü, ciddi, kültürlü, yetenekli biridir. Davranışları ve dış görünüşü Victoria çağını temsil eden kibar bir centilmendir. Aynı zamanda maceraprest, heyecanlı ve tutkuludur da. Bunun en güzel örneği Thames Nehri' nde sandalı ile gezerken sulara atlayan birini görüp hemen suya atlaması ve erişip sahile çıkarmasıdır. Bu kişinin hayatını kurtaramasa da cesaretinden ötürü bir bronz madalya ile ödüllendirilmiştir.

1975'te ilk kez yayınlanan Bram Stoker'ın biyografisinde (A Biography of Bram Stoker) Daniel Farson yazarın özel yaşamını, eşiyle olan fırtınalı ilişkilerini açıklar. Biyografiye göre güzelliği ile nam salan Bayan Stoker ilk çocuklarından sonra yatak odasının kapılarını Bram Stoker’a kapar. Stoker evlilik dışı birçok cinsel ilşkiye –çoğu fahişelerle olmak üzere- girmiştir. 20 Nisan 1912'de frengi'den ölmüştür. Kaynak; vikipedi.

Eserleri;
Drakula
Denizin Esrarı,
Yedi Yıldızlı Mücevher,
Kefenli Kadın,
Beyaz Solucanın İni,
Lahit,
Yılanın Geçişi
Beyaz Kurdun İni,


Vampir (günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan canavardır.) filmleri ile Drakula hızla sinemalara hakim oldu. Etnik kökeni Macar olup, Transilvanya'da yaşamaktadır. Ulah prens III. Vlad'dan esinlenerek yaratılmıştır. Bram Stoker'ın 1897 tarihli Dracula romanında ilk olarak adı geçmiştir.

19.yy.'da vampirler hakkında yazılmış başka eserlerde vardır. Yazılmış bütün hikayeler arasında Bram Stoker'ın "Drakula"sı en iyi vampir hikayesidir.

Bir yüzyıldan daha fazla zaman sonra bugün bile 1897'de yarattığı Drakula en çok bilinen vampir imajıdır. Yine de aslında 2 Drakula vardı. Biri Stoker'ın uydurma yaratığı,diğeri ise gerçekte yaşamış olandı. Gerçek olan Vlad Tepeş, kazıklı Vlad ya da şeytan anlamına gelen Drakul olarak biliniyordu. Aynı zamanda O'na "Drakul'un oğlu"anlamına gelen Drakula da deniliyordu.

Vlad Drakula'nın etkisi altında kalan, Bran Stoker'ın yarattığı vampir en iyi olmuştur. 1922'de yapılan Alman filmi Nosferatu'da Stoker'ın tam olarak istediği gibi betimlenmiştir.

Rusya' ya özgü, alkollü bir içki ...

Kvas,
Kvass,
Kbac,
Rusya' ya özgü, alkollü bir içki.
Doğu Avrupa'da özellikle Rusya'da antik çağlarda da kullanılan bir içki. 

Cinsel gücü de artırıcı etkisi olduğu söylenen, % 0.05-1.44 oranında alkol içeren, kvas, Rusların votkadan sonraki milli içeceğidir.  Tadı birayı andırır
Kvas, Eski doğu slav dilinde maya, ekşi anlamına gelir. 

Evde kvas yapımı;
Sühari denilen kurutulmuş esmer ya da normal çavdar ekmeğinin küçük küçük doğranır. Fırında kahverengi renkli olana kadar  kurutulur. Kızartılan ekmek parçaları 3-4 saat kaynar suda bekletilir. Elde edilen şıra şeklindeki içecek süzülür. İçine şeker, meyve, frenk üzümü, nane eklenerek aromalandırılır. Daha sonra 10-12 saat bir beze sarılarak bekletilir. Yapımı esnasında hazırlanan bu karışıma maya kültürü ve Zakvaska denen mayalanma başlatıcısı katılır. Mayalanan içecek şişelere konulur.  Her şişe içine 4-5 adet kuru üzüm konularak ağzı kapatılarak buzdolabına konulur. Üç gün sonra dillere destan her derde deva, şifa deposu, Litvanyacada gira denilen Kwas, kvass, kvas, Rusya'da komünist kola diye bilinen içecek elde edilir.

Rusya’da kvas genellikle yaz aylarında satılır ve çok sayıda hazır kvas markası vardır. Ostanskinski, Bratina, Nikola, Oçakovski ve Perşin bunlardan bazılarıdır. Ayrıca, yollarda ev yapımı kvas satan satıcılara da rastlamak mümkündür.  

Boza, Kımız, Malta, Rivella, Toddy, Ibwatu, Kombucha düşük alkollü, mayalanmış Kvas benzeri az alkollü içeceklerdir.

Törenlerde kullanılan ya da saygı belirtisi olarak bir ölünün mezarına konulan çiçek ve yapraklardan yapılmış halka ...

Çelenk,
Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka,
Halka şeklinde çiçek veya yapraklı dal demeti.
Eskiden, Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç.
Eskiden kadınların süs için başlarına taktıkları mücevher veya madenlerden yapılmış sorguç.
Gümüş veya altın taç.

Çelenk kelimesinin diğer anlamları;
Uzun kuş tüyü.  
Köşebaşı.
Evin saçağı,

Dik boynuzlu hayvan.

Tarım aracı olarak kullanılan bel ...

Dürü,
Bel denilen tarım aracı.
Çapa şeklinde çatal bel. 
Tarım aracı olarak kullanılan bel.
Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı.

Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı.
Çatal ağızlı tarım aleti.

Dürü kelimesinin diğer anlamları;
(Halk dilinde).
Kız evinden erkek evine gönderilen armağan.
Gelinin damadın yakınları için getirdiği hediyelik çeyiz,
Düğünlerde okuntu (davetiye) ile birlikte gönderilen fanila, havlu vb. hediyeler. 
Gelin tarafının erkek tarafına verdiği hediye,
Dürülmüş şey. 
Armağan, hediye.
Çeyiz. 
Düğüne çağrılanlara düğün sahibi tarafından verilen armağan.
Tırpanla ekin biçen adamın bir gidişte biçtiği yer.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ