Hezarfen Ahmet Çelebi' den 600 yıl önce kanat takarak uçma denemelerine girişen ve bu denemeler sırasında ölen Türk bilgin ve sözlük yazarı...

İsmail Cevheri, 
(Ö. 1003-1010),
Farablı İsmail Cevheri,
Kazak Müslüman yazar ve sözlük bilimi uzmanı.
Asıl adı, Ebu Nasır İsmail bin Humadul Cevheri' dir. Cevheri Horasanın Farab şehrinde, milâdın onuncu asrında dünyaya gelmiştir. İlk tahsilini dayısı İbrahim Farabi' den almıştır. Daha sonra Farab medreselerinde birçok ilimleri tahsil etmiştir. 

Al-Sihah adlı eserini yazdı. 1729 yılında bu eser Vankulu Mehmed Efendi tarafından Vankulu Lugati adı altında basıldı. Bu lugat İbrahim Müteferrika'nın matbaada bastığı ilk kitap ünvanını aldı. Nişabur'da yüzlerce talebeye ders vermiştir. Derslerden sonra evine çekilen Cevheri, bir çok hesaplar yaparak uçmanın çarelerini araştırmıştır. Sonunda bu maksadına ulaşmak için birtakım kanatlar yapmıştır.
İlk zamanlar, evinin bahçesinde tecrübeler yapıp sonra da hazırladığı bir takım tahtaları, ipleri ve kanatlan alarak Nişabur'daki ulu caminin minaresine çıktı. Camiin kubbesinden havalanarak uçmaya başladı. Dünyanın ilk uçan insanı, insanoğlunun ilk tayyaresini yaptı. 
M. 1010 yılında havada epeyce dolaştıktan sonra yere inmek istedi. Fakat inemedi, düşerek parça parça oldu.

Diğer uçmayı deneyen ünlüler;
İbn-i Fernas (810–887);
Endülüs’te yaşamış Fernas havacı, kimyacı, mühendis, ahlak bilimci, mucit, müzisyen, fizikçi, şair, astrolog ve teknolojist. El makata adlı bir su saati icat etmiştir. Listemizde yer bulmasının sebebi ise Uçmayı başaran ilk mucit olması. 875 yılında, 65 yaşındayken yaptığı kanatlı bir gereçle Arus dağı’ndan Rusafa Meydan’ına süzülmüştür. Havacılığın babası sayılır.

Hezarfen Ahmed Çelebi ;
Bin fen bilen manasına gelen Hezarfen vasıf ve şöhretini alan Ahmed Çelebi 17. yüzyılda yaşamış bir Türk alimidir. Kendisinden önce yaşamış alimlerin ilimlerinden, bilhassa Biruni ve İbn-i Sina ile aynı devirde yaşamış olan Farablı İsmail Cevherinin uçuş tecrübelerinden faydalanmıştır. Hezarfen Ahmed Çelebi, Cevherînin başarı akımlarını ve denge unsurlarını hesapladı; uçmak için kartalı örnek almak gerektiğini düşündü. Asıl büyük denemeye girişmeden önce, o devirde çok büyük bir spor alanı olan İstanbul'daki Okmeydanı'nda tam dokuz deneme yaptı. Her denemede bir düzeltme yaparak kendisini uçuracak kanatlara son şeklini verdi. Nihayet birgün Galata Kulesinden Boğaz'ın sularını aştı. Üsküdar'da Doğancılar adını taşıyan semte bir kuş gibi süzülerek indi. Bu hâdisenin görgü şahidlerinden biri olan Evliya Çelebi, bu uçuşun tarihini belirtmeden IV. Murad zamanında gerçekleştiğini söylemekle yetiniyor. IV. Murad 1623-1640 yılları arasında hükümdarlık yaptığına göre, uçuşun bu tarihler arasında gerçekleştiği kesindir. Konuyu araştıran tarihçiler bunun, saltanatın ilk yıllarına rastladığında birleşiyorlar. IV. Murad, Hezarfen'i bir kese altınla mükafatlandırmıştır.

Lagari Hasan Çelebi;
Dördüncü Murad devrinde elli okkalık barut macunu ile çalışan 7 kollu bir roketin atış gücünden istifade ederek dünyanın ilk insan taşıyan roketini yapmıştı. Roket kendi yardımcıları vasıtasıyla ateşlenip havalanacak ve kendisi denize ineceğini tasarlamış ve nihayet tasarısında muvaffak olmuştu. Bir yandan kendisi havalanırken denizde birkaç gemi ve içinde dalgıçlar olduğu halde kendisini bekliyorlardı. Her ihtimale karşı da aracı muhkem şekilde yapılmışdı. Roketlerin ateşlenmesiyle fezaya doğru havalanmış daire şekil çizerek denize inmişti.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ