Güneydoğu Anadolu’ya özgü acı kahve....

Mırra,
Acı kahve, Mırra.
Tüm Arap coğrafyasına özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahvedir. İsmi, Arapça acı anlamına gelen murdan türemiştir. Çok acı ve koyu olması nedeniyle ufak (fincan) bardakta içilir. Türkiye' de de Şanlıurfa , Mardin gibi Arap kültürünün hakim olduğu yörelerde kültürel açıdan anlamlı, sunumu özel çaba gerektiren bir içecektir.

Özel nakışlanmış sarı bakırdan bir ibriğin içindedir. Fincanı kulpsuz olup dışa doğru açılan bir dudaklığı vardır. Mırra çok sıcaktır. Servis yapan kişinin bir elinde ibrik diğer elinde fincan vardır. Fincanı senin için yarısına kadar doldurur. Beklersen soğuyacak, acele edersen dilin dudağın yanacaktır. Şöyle havada elips çizmeni ve kırk beş derece döndürüp önce tadına bakarak kendisini üç yudumda bitirmeni beklemektedir. Şekerle hiç tanışmamış, telvesiz ve bu acı kahveyi pişirmek gibi, içmek de bir törendir. Zamanlaması vardır, kuralları vardır.

İkram edenin yüzüne bakman gerekir. İçmek istersen o tekrar fincanı senin için yarısına kadar dolduracaktır. Ama istemezsen, fincanı onun eline uzatman gerekir. Yere koyman görgüsüzlük, cahilliktir hatta kimi zaman; içini altın doldurmak gibi, bir ceza bile gerektirir!
Mırra yaşadığımız hayata çok benzer. Hayattaki fırsatlar mırra gibi gelir önümüze çoğu zaman. Fırsat önümüzde durur ve gözümüzün içine bakar. Fincanımızı uzatıp, yarısına kadar doldurturuz. Tadına bakar, sonra yudumlarız. Acı bir kahvedir.

Hazırlanması:
Mırra için özel bir kahve çekirdeği yoktur. Kahve çekirdekleri kavrulup dibek adlı havan benzeri kaba alınır ve taneleri çok inceltilmeden dövülür. Dövme işlemi için günümüzde değirmenler ve kahve makineleri de kullanılmaktadır.

Mırranın hazırlanmasında en önemli kısım kaynatma evresidir. Kaynama süresi, bilinen yöntemlere göre çok uzundur, belli aşamalarda kahvenin telvesi ayrılıp karışıma su eklendikten sonra devam edilir. Çekilmiş kahve üzerine su eklenerek kaynatılır, belli bir kıvama geldikten sonra tortusundan ayırmak amacıyla mutbak adlı özel kaba süzülür. Elde edilen karışıma tekrar kahve ve su eklenir. Bir iki defa daha süzme, kahve ve su ekleme işlemi gören kahve, tortusundan ayrıldıktan sonra kahve katılmadan sadece su eklenerek bir iki kere daha mutbaktan geçirilir. Mırraya tat vermesi amacıyla karışıma kakule katılabilir. Şekersiz içildiği için hazırlanırken tatlandırılmamaktadır.

Kahve fincanının kenarını boyayacak kadar pekmezimsi bir kıvama gelen mırra servis için bakır, işlemeli bir imbiğe ya da cezveye aktarılır. Mırra geleneksel olarak kulpsuz, küçük tek bir fincan ile servis edilir. Serviste yaş olarak büyükten küçüğe doğru giden bir sıra takip edilir.

Kahveyi servis eden kişi sırası gelen konuğa bir içimlik, fincanın aşağı yukarı yarısına gelecek kadar mırra doldurur. Konuk kahveyi içtikten sonra yine aynı miktarda kahve doldurulur. İkinciyi de içen konuk, fincanı servis eden kişiye geri verir. Kahveyi servis eden kişi her servisten sonra bardağı siler ve bir sonraki konuğa aynı fincanla ikramda bulunur.

Belirtildiği üzere kahvesini bitiren konuk fincanı kahveyi servis edene geri verir. Rivayetlere göre fincanı masaya ya da yere koyan kişi şunlardan bir veya bir kaçını yerine getirmekle yükümlüdür:
Fincanı altınla doldurmak
Kahveyi servis edenle evlenmek
Kahveyi servis edeni evlendirmek
Kahveyi servis edenin çeyizini düzmek

Mırranın Espresso ile benzerliği bilinmektedir. Ancak, sadece kuvvetli tat açısından benzerlikleri vardır, hazırlanmaları farklıdır. Kuvvetli espresso hazırlamak için kullanılan double shot yöntemi ile mırra hazırlama yöntemi farklıdır. Double shot sadece kahve miktarını arttırırken mırra hem fazla miktarda kahve ile hem de birden fazla demlenerek hazırlanır.

Mırra'nın hazırlandığı büyük özel cezvenin adı gümgüm'dür. içine yarım kilo kahve atılıp 2 saat boyunca kaynatılır, 20 dk süzülür; ardından bu karışım, tekrar yarım kiloluk kahve eklenmesi ve 2 saat boyunca kaynatılması suretiyle tekrar süzülür. Bu işlem birkaç kez devam eder. Son süzme işi de tamamlandıktan sonra elde edilen karışım termoslara ya da şişelere doldurularak kaldırılır. Gerektiği zaman küçük cezvelere alınarak pişirilir. Genelde misafir geldiğinde ikram edilir, sohbet ederken ikram edilir ve de misafir kalkarken tekrar ikram edilir. Hatta buna kovma adı verilir. bitirdikten sonra eğer daha fazla içmek istemiyorsanız, fincanı ters çevirmeniz gerekiyormuş, yoksa koymaya devam ediyorlar.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ