Eski dilde ılgın ağacına verilen ad...

Ac,

Ilgın,
Ilgın ağacı,
Tamarix,
Athel Ağaç, 
Tuz sediri.
Tarfa, 
Katır çiçeği.

Ilgınlar, derinlere inen uzun kökleriyle geniş yayılım yapan, küçük çiçekli, yaprak döken çalılar veya 4-5 metre boyuna kadar uzayabilen küçük ağaçlardır. Ilgınların mora çalan gövdeleri; zarif, kavis yaparak uzayan, yeşile çalan morumsu sürgünleri ve parlak yeşil pulumsu yaprakları bu ağaçları farklı ve nazlı göstermektedir. Ilgınlar sanki her dem yeşil kalan, yaprak dökmeyen bir ardıç türü gibi görünür.

Ilgınların, gül pembesi renginde dört taç-yaprağına sahip, önceki yılın dallın üzerinde, 5 cm.lik salkımlar halinde uzayan minik çiçekleri vardır. Çiçekler Yaz başında ortaya çıkar ve birkaç hafta ağaç üstünde kalırlar. Bu çiçekler daha sonra çok sayıda tohuma dönüşürler. Tek bir yetişkin ılgın çiçeği ağacın yayılımını sağlayacak binlerce tohum üretebilmektedir.

Ilgınlar derinlere inen kökleriyle toprak tabakanın alt kısımlarındaki tuzu çekip yapraklarında biriktirirler. Bundan dolayı ılgınlara tuz sediri (salt cedar) de denilmektedir. Ilgın ağacının yapraklarının dökülmesiyle de toprak yüzeyindeki tuzluluk oranı artar. Bitki çevresinde artan yüzey tuz oranı, diğer çoğu bitkinin yaşamasına engel olacaktır. Bazı botanikçi yazarlar, bu nedenle ılgın ağaçlarını,  istilacı ve diğer bitkilerin yaşamını sınırlayıcı ağaçlar olarak tanımlarlar.

Ilgınlar azman bir su tüketicisi olarak da ün salmışlardır. Büyükçe bir ılgın ağacı tek başına günde 750 lt su tüketmektedir. Ilgınların, yer altı su seviyesini düşüren, bataklıkları kurutan bu yüksek su tüketimi diğer doğal bitki örtüsünü de strese sokar. Bununla birlikte ılgınlarla ilgili değişik bir paradoks söz konusudur. Ilgınlar çok su tüketmelerine rağmen, yayıldıkları yerlerde su baskınlarına neden olurlar. Çok uzayabilen ılgın kök sisteminin yer altı su akıntılarını tıkamasının bu tip baskınlara neden olduğu düşünülmektedir.

Her ne kadar tuzlu alanlarda yaşasalar ve güçlü rüzgarlara karşı sağlamca durabilseler de ılgınlar hiçbir sebep yokken kendi kendilerine kurumalarıyla da ün salmışlardır. Bu yüzden ılgınların tuzlu topraklara dayandıkları değil, ihtiyaç duydukları düşünülür.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ