Eritme.
Maden külçelerinin eritilip arındırılması.
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi.
Kal etmek (eylemek):
Eski dilde, kal, söz.
Arapça kal, (ﻗﺎﻝ).
Kal sözcüğünün diğer anlaları;
Olmamış, ham meyve.
Kırkılmış koyun yünü.
"Yahu"anlamında ünlem.
Manda, manda yavrusu.
Güherçile.
Olgulaşmamış, sert kayısı, armut.
Olgunlaşmamış; çiğ; pişmemiş.
Bir tanecik, bir tek.
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi.
Karışık durumdaki maden ve maddeleri çeşitli özelliklerinden faydalanarak birbirinden ayırma işlemi.
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi.
Kullanılamaz duruma gelmiş makinelerin parçalarını ayırma işlemi.
Kullanılamaz duruma gelmiş makinelerin parçalarını ayırma işlemi.
Kal etmek (eylemek):
Maden külçelerini eriterek içindeki maddeleri ayırmak.Maden külçelerinin eritilip arındırılması.
Eski dilde, kal, söz.
Arapça kal, (ﻗﺎﻝ).
Söz, lakırtı, laf.
Kal sözcüğünün diğer anlaları;
Olmamış, ham meyve.
Kırkılmış koyun yünü.
"Yahu"anlamında ünlem.
Manda, manda yavrusu.
Güherçile.
Olgulaşmamış, sert kayısı, armut.
Olgunlaşmamış; çiğ; pişmemiş.
Bir tanecik, bir tek.
Kökünden söküp atma, söküp çıkarma.
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi.
Hurma ağacının dibinden kesilen taze fidan.
Koparma, sökme.
Yok etme.
Koparma, sökme.
Yok etme.
İngilizce: cal.
Kalori.
Kalori.
