16.yüzyılda yaşayan, kehanetleriyle ünlü Fransız Astrolog ...

Nostradamus,
Michel de Nostredame,
Fransız astrolog ve fizikçi,
Nostradamus, 14  Aralık 1503 tarihinde doğdu. Nostradamus geleceği görme yeteneğini dedeleri Jean de St.Remy ve Pierre de Nostredame tarafından desteklenmiştir. 

Eski Yunanca, Latince, İbranice lisanlarını öğrenmiştir. Ayrıca matematik, simya, klasik edebiyat, tarih, tıp, astroloji bilimlerini de öğrenmiştir. Aldığı eğitim ve yeteneği ile ilerleyen yıllarda kehanetlerini yazıya dökmüştür. Günümüze kadar kehanetleri gelmiş ve tartışılmaktadır. 

Nostradamus'un Adolf Hitler' in iktidara gelişini, II. Dünya savaşını, Fransız Devrimini, John F. Kennedy suikastini ve daha birçok önemli olayı öngördüğüne inanılır.

Askerin çarpışma sırasında korunması için yapılan toprak siper...

Metris,
Meteris,
Toprak siper.
Tahkimatlı siper,
Geçici tabya,
Askerin çarpışma sırasında korunması için yapılan toprak siper.
Askerin çarpışma sırasında korunması için yapılan siper veya istihkam.
Metris sözüğü; Arapça mitras’ ın çoğulu metarіs kelimesinden türetilmiştir. Askerlerin savaşta arkasına geçerek hem korundukları hem de düşmana ateş ettikleri toprak siper, geçici tabya.

Siper; 
Farsça siper
Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer.
Askerlerin savaşta vurulmamaları ve rahat ateş edebilmeleri için kazılmış, üstü açık hendek.
Muharebede askerin kurşun ve gülleden korunması için toprak kazılarak açılan ve ön tarafına, çıkan topraklar yığılmak suretiyle vücuda getirilen korunma yerleri.
Kalelerin üstünde ok ve kurşun atmağa mahsus mazgallar yanında duracak askerlerin korunmaları için insan boyunda olan ve uzaktan diş diş görünen arkalıklı duvar parçalarına verilen addır.

Fransa’da Beşinci Cumhuriyet’in mimarı, devlet adamı, asker ve yazar ...

De Gaulle,
Charles De Gaulle,
(Şarl dö Gol).
Charles Andre Joseph Marie de Gaulle,
(D. 22 Kasım 1890 - Ö. 9 Kasım 1970),
Fransız asker ve siyasetçi.
II. Dünya Savaşı öncesinde zırhlı savaş teorisyeni olarak tanındı.

Charles de Gaulle, 22 Kasım 1890 tarihinde Fransa' nın, Lille kentinde doğdu. Paris‘ te ve Belçika‘ da eğitim gördü. 1908 yılında Saint-Cyr Askeri Akademisi’ ne girdi ve 1912 senesinde mezun oldu e orduya katıldı. 1914 yılında I. Dünya Savaşında piyade yüzbaşıydı. 1916 yılında Verdun Savaşında yaralanarak Almanlara esir düştü. Savaşta gösterdiği başarılar sebebiyle Polonya tarafından Virtuti Militiari madalyasına layık görüldü. Bu savaş sonrası bir çok kitap yazdı. Mekanize ve zırhlı birliklerden olaşacak modern bir ordunun kurulması gerektiğini savundu. İkinci Dünya Savaşı öncesinde zırhlı savaş teorisyeni olarak tanındı. İkinci Dünya Savaşı’ nın başında tuğgeneralliğe terfi etti. 15 Mayıs 1940 tarihinde 4. Zırhlı Tümen komutanı oldu. Fransa başbakanı Paul Reynaud, 6 Haziran 1940 tarihinde orgeneral olan Charles de Gaulle’ ü savunma bakanlığı müsteşarı yaptı. Almanya‘ ya teslim olma görüşüne şiddetle karşı çıktı ve savaşa devam edilmesi gerektiğini savundu.

İkinci Dünya Savaşında Fransa Almanya’ ya yenilince Charles de Gaulle, 17 Haziran 1940 tarihinde Londra' ya giderek Nazi karşıtı Özgür Fransa hareketini başlattı. 18 Haziran’ da de Gaulle, BBC' den Fransa’ ya seslendi. Bu konuşmasında Fransa’ nın henüz yenilmediğini ve savaşa devam etmesi gerektiğini vurguladı. 1940 - 1944 yıllarında Özgür Fransa Kuvvetleri’ nin önderliğini yaptı. 1943 yılında karargahı, Cezayir' e taşıdı ve Fransız Ulusal Kurtuluş Komitesi’ nin başına geçti. 1944 yılında Fransa’ nın Alman işgalinden kurtulmasının ardından Fransız hükümetinin 20 Ağustos 1944 – 20 Ocak 1946 tarihleri arasında başkanlığını yaptı.

1921 yılında Yvonne de Gaulle ile evlendi. Philippe, Anne, Elisabeth adlarında üç çocuğu oldu.

1 Haziran 1958 - 8 Ocak 1959 tarihleri arasında ilk Başbakanlığını yaptı. 
8 Ocak 1959 - 28 Nisan 1969 tarihine kadar Fransa Cumhurbaşkanlığı yaptı.

Fransa' nın en büyük havalimanına, Fransa' nın 18. Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle' nin ismi verilmiştir. 
(Paris-Charles de Gaulle Havalimanı - Aeroport Paris-Charles de Gaulle).

Charles de Gaulle, 9 Kasım 1970 tarihinde 80 yaşında öldü.

Huzur ve refah içinde olan...

Baysal,
Huzur ve refah içinde olan.
Erinç ve dinginlik içinde olan.
Rahat, bolluk, ağırbaşlılık.
Barış, dirlik, düzenlilik.
Gürültüsüz, huzurlu.
Rahat ve dingin.
Asayiş, sükun.
Soylu, ünlü kişi.

Baysal sözcüğünün Kazakça ve Kırgızca anlamları; 
Sabırlı, dözümlü, tahammüllü, sakin, huzurlu.

Maydanoz...

Bahdeniz,

(Antep yöresinda maydanoz' a bahdeniz denir).
Bakdanos,
Bahtunez, Bahteniz, Bahtenis, Bahdeniz,
Bahtenes, Baktenis, Bodünüs.
Makdunis,
Mağdanos, Madeniz,
Circir,

Makedonisi,
(Pontus Rumcası)
Makedonya otu,
Petruşka,
Eski Osmanlı zamanında: Midenuvaz (midenüvaz),
Fransızca: Persil commun,
Yunanca: Petroselinum satiyum
İngilizce: Parsley,
Almanca: Petersilie,
Rusça: Petruşka.
Latince: Petroselinum crispum.

Maydanoz,
Maydanozgillerden, yenmek için yetiştirilen, 50-80 santimetre uzunluğunda, ufak yeşil ve parçalı yapraklı, hoş kokulu iki yıllık otsu bir bitki (Petroselinum crispum).
Yeşil yapraklı, özel kokulu, iki yıllık otsu bir bitki.

Arıların çıkardığı bir salgı türü...

Eğir,
(Eyir)
Halk ağzında arıların çıkardığı bir salgı türü.
Arıların çıkardığı bir salgı türü.
Arıların salgıladığı bir tür madde.
Arıların çıkardığı bir çeşit salgı.
Arıların çiçeklerden topladığı sarı madde.
Eğir mumu.
Kışın arıların kovan deliklerine sıvadıkları madde.
Arıların kışın kovan deliklerine sıvadıkları salgı maddesi.
Kışın arıların kovan deliklerine sıvadıkları maddeye eğir mumu adı verilir.

Eğir sözcüğünün yörelere göre halk dilinde farklı anlamları:
Bir çeşit baharat.
Kızılcık.
Sırt, arka.
Yağ eritildikten ve süzüldükten sonra geride kalan tortu.
Eritilmiş yağın tortusu olarak geçer.

Karın ağrısını iyi etmek için kullanılan bir kök, andız.
Karın ağrısına karşı kullanılan bir çeşit kök.
Eğir otu,
Eğir kökü.
Hazanbel,
Yunanca: akoron.
(Acorus calamus).
Bir çenekliler sınıfının yılan yastığıgiller familyasındandır. Ana yurdu Hindistan’ dan Asya, Avrupa ve Amerika’ ya yayılmış olan, dere ve durgun su kenarlarında, bataklıklarda yetişen, taşıdığı asit, yağ ve glikozoitlerde idrar ve adet söktürücü, ateş düşürücü, ishal verici, aksırtıcı, kusturucu, gaz giderici, iştah açıcı hassalar bulunan, siyahımsı erguvânî çiçekli, yeşilimsi mayhoş meyveli, çok yıllık tüylü otsu bitki.
Hazanbel de denilen, su kıyılarında yetişen ve kökü hekimlikte kullanılan otsu bir bitki.
Dere ve durgun su kenarlarında yetişen, 50-125 cm yüksekliğinde, çok yıllık ve otsu bir bitki.

Ceviz ya da badem içi ...

Çiğe,
Ceviz ya da badem içi.
Ceviz veya badem içi
Halk dilinde çiğe denir.
Cevizin ya da bademin kabuğu kırıldıktan sonra kalan, yenilebilir iç kısmı.

Ceviz (Juglans regia) ve badem (Prunus dulcis), vitaminler, mineraller ve kalp dostu yağlarla dolu iki popüler kuruyemiş türüdür. Halk ağzında, ceviz veya badem içi olarak anılan çiğe; yüksek kalitede protein kaynağıdır. Badem ve ceviz; kilo kaybı, kan şekeri kontrolü, beyin ve kalp sağlığı üzerinde yararlı etkileri olan, faydalı besleyiciliği yoğun besinlerdir. İçerdiği yüksek doymuş yağ oranlarıyla kolesterolü düşürmek için önerilen besinler arasındadır.

Çiğe sözcüğünün diğer anlamları;
Karpuzun içi bıçakla bölündükten sonra her karpuz lokması.
Sarı
Kıvılcım.


"Öyledir, doğru, diyecek yok, inandık" anlamlarında bir onaylama sözü...

Amenna, 
Arapça amenna (ﺁﻣﻨّﺎ),
Arapça' da inandık anlamında bir söz.
İnandık, tasdik etik, itirazımız yok, baş üstüne anlamında kullanılan arapça bir kelimedir.
İnandık, öylece kabul ederiz, ona diyecek yok anlamındadır.
Öyledir, doğru, diyecek yok, inandık anlamlarında bir onaylama sözü, amin.
Tamam, öyledir, doğrudur, kabul ediyoruz.
Söyleyecek sözüm yok.
Benim için sorun değil.

Amenna ve saddakna: İnandık ve tasdik ettik.
Doğruluğuna iman edip tasdik ediyoruz yani inandık ve tasdik ettik anlamına gelir.
Hadis ve dini eserlerde daha çok rastladığımız amenna ve saddakna ifadesi onayladık ve tasdik ettik anlamına gelmektedir. 

Enine boyuna, her yönü ile ...

Arizamik,
Geniş, enli manalı ve enine boyuna anlamları olan Ariz ve Amik kelimelerinden türetilmiş.
Enine boyuna, her yönü ile.
Derinliğine, iyicene.
Derinliğine, enine boyuna.
Eni konu, kapsamlı.
İyice, enine boyuna.
Her yönü ile.
Enine Boyuna.

İlk resmi Osmanlı vakanüvisi, tarihçi...

Naima,
Mustafa Naim.
Arapça: Naima.
(D. 1655 Halep - Ö.1716 Palyo Patras, Yunanistan).
Osmanlı tarihinde resmi olarak ilk vakanüvis, 
Tarihçi.
1655 yılında Halep' te doğdu. Mustafa Naim, ilköğrenimini Halep' te tamamladı. 1680 yılında İstanbul’ a gelerek Enderun mektebinde eğitimine devam etti. 

1682 yılında Baltacılar Ocağı’ na kaydoldu. Bir süre sonra Baltacılar Ocağı’ ndan çıkıp Divan-ı Hümayun kalemine girdi. Burada Naima mahlasını aldı. Naima, sarayda ve İstanbul’ da bulduğu iyi imkanları değerlendirerek, tarih, astroloji ve edebiyat dallarında bilgisini genişletti.
Naima 1700 senesinde saraya, vakanüvis olarak çalışmaya başladı.

Naima, yıldızlar ilmi üzerinde de çalıştı ve zayice' ler (Yıldızların, belli bir zamandaki yerlerini, durumlarını gösteren çizelge) yazdı.

Çeşitli dillere tercüme edilen eseri, Naima Tarihi, olarak bilinen Ravzatü’l-Hüseyn fi Hülasatı Ahbari’l-Hafikeyn, 1734 yılında İbrahim Müteferrika tarafından iki cild halinde basıldı.

1716 yılında 61 yaşında, Yunanistan, Patras’ da öldü.

Mirasçılar...

Verese,
Merese,
Mereseci,
Arapça: verese.
Varisler,
Kalıtçılar, 
Miras alanlar.
Mirasçılar.
Mirasçı'nın çoğul durumu.
Mirasçı, varis.

Miras: 
Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke. Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik.

Bazuka...

Roketatar.

Bazuka,
Bazoka,
Fransızca bazooka,
İngilizce bazooka, rocket gun.

Öz itmeli mermi atan, genellikle zırhlı araçlara karşı yakın savaş sırasında kullanılan hafif silah, roketatar.
Tüfek gibi omuza dayanarak kullanılan ve tanklara, zırhlı arabalara karşı roket atışı yapan Amerikan icadı silah.
Tanklara karşı kullanılan bir çeşit silahtır. Soba borusuna benzer, omuza konarak nişan alınıp ateşlenir.
İkinci Dünya Savaşı’ nda kullanılmıştır.

Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik ...

Atkı,
Argaç,
Şarf,
Türk Cumhuriyetlerinde ve Rusça: şarf
Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik.
Dokumacılıkta çözgüler arasına gelen ip.
Dokuma tezgahlarında mekikle enine atılan iplik, argaç.
Bir dokumada mekik aracılığıyle enine atılan iplik, argaç.
Dokumacılıkta, halıcılıkta çözgüler arasına gelen ip.
Dokuma tezgahı olan ıstarda dokunan düğümlerin üzerine atılan ve kirkitle sıkıştırılan ipler.
Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik kumaşın en ipliği.
Dokuma kumaşta, kumaş eni yönünde yer alan iplikler.

Atkı sözcüğünün başka anlamları:
Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü.
Soğuğa karşı omuza veya boyna alınan örtü, bir çeşit şal.
Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça.
Toprak damlı evlerde tavana uzatılan kalın, yuvarlak ağaçların her biri.
Kapı ve pencere gibi boşlukların üstüne atılan ağaç, taş veya beton kiriş, lento.
Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.
Aralarında boşluk bulunan iki ucu birleştirmek için köprü gibi bağlayıcı olarak kullanılan dar ve uzun parça.
Ekin demetlerini yükseğe atmaya mahsus büyük yaba.
Halk dilinde büyük yaba.
Nişan törenlerinde kıza getirilen hediye.
Kadın başörtüsü. 
Hallaç yayı.
Büyük yaba.
Vergi.

Sterilize...

Arınık,
İngilizce: purified,
Fransızca: purifie
Sterilize.
Saflaştırılmış,
Mikroptan arınmış.
Arınmış olan.
Her çeşit mikroptan arınmış, steril, sterilize.
Temiz, tertemiz, saf, iyi.
Arınmış, arı duruma gelmiş olan (özdek).
Arı.

Arınık kelimesinin diğer anlamları;
İğdiş edilmiş, burulmuş hayvan.
Geçilmek üzere, otu, taşı ayıklanmış tarla yolu.

Yoğurt, darı ve nohut ile yapılan Ermeni yoğurt çorbasına verilen ad...

Tanabur,
Tahnabour,
Ermenice (թանապուր).
Ermeni yoğurt çorbası.
Tan; ayran, abur; çorba.
İçinde yoğurt, darı ve nohut var. Soğuk yeniyor.
Bazı Ermeniler Noel' den önceki hafta oruç tutarlar. Noel Arifesi yemeğine khetum denir. Bu yemekte, genellikle pirinç, balık, nevik (yeşil pazı ve nohut) ve tanabur adı verilen yoğurt, darı, nohut ile yapılan çorba yenir. Tatlılar arasında kuru meyve ve kuruyemişler, rojik (bir ipe geçirilmiş ve üzüm jölesi ile kaplanmış bütün kabuklu cevizler), bastukh (üzüm jölesi, mısır nişastası ve undan yapılan kağıt benzeri bir tatlı) yer alır. 

Tahnabour -Ermeni Yoğurt Çorbası
Biraz buruk, zengin ve naneli, insanın ruhunu dinlendiren çorba.
Malzemeler;
2 bardak tavuk suyu (düşük sodyum veya tuzsuz)
1 avuç çabuk pişen arpa
Yarım kilo sade yoğurt.
1 yumurta, çırpılmış.
2 yemek kaşığı eritilmiş tereyağı.

Garaj...

Arabalık,
Otogar,
Garaj,
Fransızca: garage.
İngilizce: garage, bus terminal.
Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık.
Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer.
Toplu taşıma ve nakliye araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer.
Otomobil, otobüs, vagon gibi taşıtların konduğu, genellikle üstü kapalı yer, arabalık.
Otomobil ve benzeri taşıtların konulduğu üstü örtülü yer.
Şehirler arası yolcu otobüslerinin kalkış ve varışları için ayrılmış yer, otogar.
Şehirler arası yolcu otobüslerine hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer, otogar.

Not defteri...

Bloknot,
İngilizce block note, pad.
Fransızca bloc notes.
Not defteri,
Yaprakları kolayca çıkartılabilecek bir biçimde yapılmış not defteri.
Yaprakları kolayca çıkartılabilecek biçimde yapılmış not defteri.
Yaprakları kolayca koparılabilecek şekilde zamk, zımba veya telle birbirine tutturulmuş not defteri.


Melih Cevdet Anday’ın, bir kitabı ...

Raziye,
Melih Cevdet Anday’ın, sinemaya aktarılan romanı Raziye, Yusuf Kurçenli tarafından sinemaya aktarılmıştır. Senaryo ve yönetmenliği Yusuf Kurçenli tarafından yapılan filminin konusu; Geçmişteki ilişkilerinden kaçan Ali, Akdeniz' de bir sahil köyünde oturan dayısının yanına gider. Dayısının, evlat edindiğini söylediği gizemli Vedia' yla tanışır. Vedia' nın sırf kendi istediği için Ali' yle birlikte olması ve başka bir şey beklememesi genç adamı şaşırtır. Daha sonra genç kızın başkalarıyla birlikte olduğunu fark eden Ali' nin, bu gizemli kız hakkında öğreneceği daha çok şey vardır.

Melih Cevdet Anday;
1915 yılında İstanbul’ da doğdu. Ankara Gazi Lisesi' ni bitirdikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğünde danışmanlık yaptı. Ankara Kitaplığında memurluk ve gazetecilik görevi yaptı. Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinde deneme yazıları yazdı. Şiirleri dışında tercümeleri ve romanları da vardır.

Genel özellikleri bakımından şairin 1940 - 1952 yıllarında kazandığı deneylerin bileşkesi olarak kabul edebileceğimiz şiirlerden oluşan Yan Yana’ da dörtlü kuruluşların belirgin bir biçimde çoğaldığı görülür.

Eserleri;
Anı,
Dakika Atlamadan(Söyleşi), Dört Oyun.
Faltaşı,
Garip (O.Veli ve O.Rifat ile),
Göçebe Denizin Üstünde, Gelecek, Güneşte, Gizli Emir, Güzel Düş,
Hiroşima,
İsa'nın Güncesi.
Kolları bağlı Odysseus,
Ölümsüzlük Ardında Gılgamış,
Raziye, Rahatı Kaçan Ağaç,
Teknenin Ölümü,Tanıdık Dünya,
Yağmurun Altında.

Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık...

Meleke,
(Meliki),
Arapça: meleke.
Yeti.
Alışkanlık,
Beceriklilik,
Yatkınlık.
Tekrarlama,
Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık.
Bir iş veya davranış üzerinde devamlı uğraşma, tekrar ve tecrübe ile kazanılan alışkanlık, beceriklilik, yatkınlık.
İnsanda idrak, hafıza, hayal etme, muhakeme kabiliyeti gibi doğuştan var olan güçlerden her biri, yeti.

Meleke sözcüğünün başka bir anlamı;
Yelken makarası.

Düşünce...

İde,
İdea,
Düşünce,
Fikir, 
Mütalaa, 
Mülahaza, 
Tefekkür, 
İngilizce: idea, thought, consideration, 
Fransızca: idee, pensee.
Almanca: Gedanke
Dış dünyanın insan zihnine yansıması.
Zihinde tasarlanan, canlandırılan şey. 
Niyet, tasarı.
İlke, yönetici sav.
Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea.
Bir işin gerçekleşmesi ya da bir sorunun çözümü için zihince tasarlanan, aranıp bulunan yol. 
Düşünce sonucu bilincine varılan herhangi bir şey.
Olay, durum ve nesneler üzerinde çözümleyici ve bireştirici işlemlerde bulunmaya olanak sağlayan kavrama ve açıklama yetisi.

Mecaz anlamda; Tasa, kaygı, sıkıntı.

Düşünmenin ürünü olan: düşünülen içerik; bu içerik düşünme ediminden çözülebilir ve örneğin yazılı olarak saptanabilir ya da bir başkasına aktarılabilir. 
Nesneler yerine simgelerini ve soyutlama, karşılaştırma, kavram oluşturma, yargılama, sonuç çıkarma süreçlerini kullanarak yapılan yüksek biliş işlevi, sorunlara çözüm arama biçimi, fikir.

Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüş kalın çember bağ...

Agel,

Agil,
İkal,
Egol,
Akal, Agal, Aghal,
Arapça, agel (أجيل)
Agel, yalnız erkekler tarafından kullanılmaktadır. 
Arapça agel, engel anlamına gelen ikal kelimesinden türetilmiştir.

Agel' in görevi baş, yüz ve omuzları güneşin hararetinden korumak maksadıyla örtülen ve kefiye, kufiye, ketfiye veya geziye denilen, kenarları püsküllü örtüyü sıkıca tutturmaktır. Başın etrafına alnı açıkta bırakacak şekilde iki kere dolanarak takılır. Keçi kılı, kuzu yünü ve deve tüyünden eğirilen iplerin örülmesiyle meydana getirilen bir kordondan ibarettir.

Araplar tarafından kullanılan, püsküllü erkek baş örtüsünün üstüne başın etrafına gelmek üzere geçirilen, kumaştan burma çember.
Arap erkek giyiminde, kefiyenin kaymaması için başa geçirilen ayarlı çember.
Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıkları, yünden örülmüş kalın çember bağ.

Lübnan, Suriye, Filistin ve Irak' ta daha yaygın olarak kullanılır. Güneydoğu Anadolu' da, özellikle Urfa' da Cumhuriyet' ten sonra da yaygın olarak kullanılmıştır. 
Eskiden Osmanlı döneminde İstanbul' da bazı tulumba uşaklarının reisleri de agel ile tutturulan baş örtüsünü bir özenti olarak kullanmışlardır.

Önemsiz, ufak tefek şeyler...

Öteberi,
Önemsiz, ufak tefek şeyler.
Ötesi ve berisi, hepsi.
Küçük ve önemsiz, ikinci derecedeki nesne veya eşya, çeşitli ufak tefek şeyler.
Türlü, önemsiz, ufak tefek şeyler.

Dişe gelecek şekilde haşlanmış...

Al dente,
İtalyanca: al dente,
İngilizce: al dente.
Dişe gelecek şekilde haşlanmış.
İtalyanca ısırınca dişe hafif sertliği gelen yiyecekler anlamına geliyor. Genellikle makarna için kullanılan al dente terimi özellikle İtalyan menülerinde sıkça rastlanıyor. Makarna ambalajlarının üzerinde de yazan al dente, makarnayı çok fazla pişirmeden servis etmek anlamındadır.

İtalyan usülü al dente makarna tarifi ve hazırlanışı;
Makarnanın pişim açısından en kalitelisi olan al dente yönteminde spagetti yaklaşık 12 dakika pişirilir. İtalyanlar tarafından kullanılan al dente tekniği ile makarna hazırlamak için ufak püf noktalara dikkat etmek gerekiyor;
  • Her 100 gram kuru makarna (pasta) için 1 litre suya ihtiyacınız var.
  • Makarna haşlama suyuna asla yağ koymayın. Yağ öbekler halinde suyun yüzeyinde toplanır ve makarnanızın yapışmasını önleme konusunda hiçbir işe yaramaz. Üstelik makarnayı süzdüğünüzde sudaki yağ yüzünden sos, makarnaya yapışmaz. Makarnanın yapışıp topak olmasını önlemenin tek yolu bol suda haşlamaktır. Bu sayede nişasta dağılır ve yapıştırıcı gibi olmaz. 
  • Suyu kaynatın. Makarna suyla mümkün olduğunca az temas etmelidir. Üstelik kaynamış su makarnadaki nişastayı jelatine yani sindirilebilir bir yapıya dönüştürür.
  • Su kaynadıktan sonra tuzu ekleyin. Eğer soğuk suya tuz eklerseniz, suyun kaynama noktasını yükseltmiş olursunuz. Kaynamış suya attığınız tuz ise suyun sıcaklığını artırır. 
  • Asla ocağın altını kısmayın. Suyun sıcaklığını kaynama noktasında tutmalısınız. Böylece makarna daha hızlı pişer ve al dente sonuç elde etmenin tek yolu budur. Ocağı kıstığınız anda makarnanızın hamur olmasına neden olursunuz.
  • Spagettileri ya da diğer uzun makarnaları kırmayın. Makarnanın boyu önemlidir. Spagettiyi çatalın etrafına sardığınızda sosu daha rahat tutmasını sağlar. 
  • Spagettinizi suya olduğu gibi koyup yavaşça bastırarak tamamının tencereye girmesini sağlayın.
  • Makarnanın pişip pişmediğini anlamak için duvara atarak yapışmasına bakmak doğru değildir. En doğru yöntem; makarnayı ısırmak yoluyla test etmektir. Al dente kıvamı için makarnanızın ısırdığınızda çıtırdamaması ancak yine de dişinize sert gelmesi gerek. Üstelik ortasında minik bir kısım da makarnanın diğer yerlerinden daha soluk renkli olmalı. Buna İtalyanca punto verde (yeşil nokta) denir. Bu nokta kaybolursa al dente kıvamını kaçırmış olursunuz.
  • Makarnayı süzdükten sonra yıkamayın. Makarnanızı süzdükten sonra haşlama suyunun bir kısmını saklayınız. Bu suyu sosunuzun çok koyu olması durumunda inceltmek için kullanabilirsiniz. Ancak makarnanızı asla yıkamayın. Yıkanmış makarnanın yüzeyindeki nişasta kaybolur ve sos yapışmaz. Ayrıca soğuk su makarnanın pişme sürecini durdurur. Pişme süreci yemek servis edilene kadar sürmesi gerekir.
  • Sosunuz önceden hazır olmalıdır. 
  • Makarnanızı süzer süzmez sosun içine koyun, altını açın ve birkaç dakika çevirin. Eğer sosunuz çok koyuysa içine biraz ayırdığınız haşlama suyundan ekleyin. Nişasta dolu bu su, sosunuzu zenginleştirip makarnaya yapışmasını sağlayacaktır.
  • Bekletmeden servis edin. Makarna en iyi taze ve sıcakken yenir. 
  • Yemeğin tadını artırmak için üzerine rendelenmiş parmesan, pecorino romano gibi peynirler ya da kıyılmış maydanoz serpebilirsiniz. 
  • Makarna bir ana yemek olarak yenir, etin ya da balığın yanında değil. Et ya da balık daha sonra sebzelerle ayrıca servis edilir.
  • Artan makarnayı ısıtmayın. Artan makarnadan başka yemekler yapılabilir. Mesela; et, mozzarella, haşlanmış yumurta, sebze gibi malzemeler eklenerek fırında pişirilir. Bu makarnaya pasticcio(karmaşa) denir. Bir başka tat ise frittata di maccheroni, denilen makarnalı omlettir.

Melih Cevdet Anday'ın filme de aktarılan bir romanı ...

Raziye,
Melih Cevdet Anday’ın, sinemaya aktarılan romanı Raziye, Yusuf Kurçenli tarafından sinemaya aktarılmıştır. Senaryo ve yönetmenliği Yusuf Kurçenli tarafından yapılan filminin konusu; Geçmişteki ilişkilerinden kaçan Ali, Akdeniz' de bir sahil köyünde oturan dayısının yanına gider. Dayısının, evlat edindiğini söylediği gizemli Vedia' yla tanışır. Vedia' nın sırf kendi istediği için Ali' yle birlikte olması ve başka bir şey beklememesi genç adamı şaşırtır.  Daha sonra genç kızın başkalarıyla birlikte olduğunu fark eden Ali' nin, bu gizemli kız hakkında öğreneceği daha çok şey vardır.

Melih Cevdet Anday; 
1915 yılında İstanbul’ da doğdu. Ankara Gazi Lisesi' ni bitirdikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğünde danışmanlık yaptı. Ankara Kitaplığında memurluk ve gazetecilik görevi yaptı. Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinde deneme yazıları yazdı. Şiirleri dışında tercümeleri ve romanları da vardır.

Eserleri;
Yağmurun Altında
Paris Yazıları
Yeni Tanrılar,
Garip
Aylaklar
İsa'nın Güncesi
Ölümsüzlük Ardında Gılgamış.

Denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşması...

Korza,
İtalyanca crose.
İngilizce: Fouling (o f tvvo cables or chains)
Fransızca: Engagement.
Denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşması.
Denizin içinde iki zincirin birbirine takılıp dolaşması durumu.
Denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşması, takılması hali. 

Gizli, saklı, gizlenmiş...

Pinhan,
Farsça: pinhan.
Gizli.
Gizli, saklı, gizlenmiş.
Gizli, saklı, 
Açıkta olmayan. 
Saklı.
Hafi, 
Mahfi, 
Mestur, müstetir.
Örtülü, gizlenen.

Su altı taarruzu ...

SAT,
Su Altı Taarruzu.
Su Altı Taarruz Komutanlığı (SAT), 
Türk Deniz Kuvvetleri personeli olan subay ve astsubayların arasından seçilen, üstün yetenekli askerlerden oluşan komando birlikleridir. 1963 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca kurulmuştur. Karargahı Beykoz, Anadolukavağı semtinde, Keçilik Koyu' ndadır. 

Su Altı Savunma(SAS),
SAS Komandoları kıyı savunma operasyonları, patlamamış mayın ve torpidoların imhası, terörle mücadele, sualtı operasyonları, düşman gemilerini devre dışı bırakma gibi görevlerde yer almaktadırlar.

SAT başkaca anlamı;
SAT (Scholastic Aptitude Test),
College Board tarafından hazırlanan yurt dışındaki çoğu iddiali üniversitelerin gerektirdiği, ingilizce seviyesini ölçen bir sınavdır. 

Yörelerimize göre halk dilinde diğer anlamları:
Yalın, yalnız, tek.
Tüm, bütün.
Bile, üstelik, hatta
Et tahtası.
Saat.

Metin Eloğlu' nun bir şiir kitabı ...

Yine,
Metin Eloğlu,
(D. 11 Mart 1927, İstanbul - Ö. 11 Ekim 1985, İstanbul), 
Türk şair ve ressam.

Eserleri;
Aşklama, Ay Parçası, Ayşemayşe,
Bektaşi dedikleri, oynumun Borcu,
Çılgar, Çilingir sofrası,
Değerleme, Derleme, Dizin (Güney, 1971 TDK Şiir Ödülü), Düdüklü Tencere,
Eloğlu, Eşcil,
Gökyüzü,
Hadisene, Hep, Horozdan Korkan Oğlan,
İnce elek,
Lokman Hekimin Sev Dediği,
Odun,
Ömür törpüsü, Önce Kadınlar,
Pastırma Yazı,
Rüzgar Ekmek,
Sakıncasız, Sofra Adabı, Sultan Palamut,
Şiirce, Şişedeki,
Türkiye’nin Adresi,
Uyan,
Yine, Yumuşak G,


"Düdüklü Tencere", "Sultan Palamut", "Yine" gibi kitaplarıyla tanınmış şairimiz ...

Metin Eloğlu,
(D. 11 Mart 1927, İstanbul - Ö. 11 Ekim 1985, İstanbul), 
Türk şair ve ressam.
Eserlerinde Mehmet Metin, Mehmet Emin, Ali Haziranlı, Etem Olgunil, Nil Meteoğlu ve Nil Etemoğlu imzalarını kullandı.
11 Mart 1927 tarihinde İstanbul' da doğdu. Bulgurlu ve Kısıklı ilkokullarında ve Üsküdar Sultantepe Ortaokulu' ndan mezun oldu. Ortaokuldan sonra, 1943 yılında  Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne girdi. 

Akademi' de Ş. Toray, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Z. Kocamemi’ nin atölyelerinde çalıştı. 1946 yılında siyasi nedenlerden dolayı iki ay tutuklu kaldı. Akademi’ deki kaydı silindi. 1947 yılında Akademi’ ye geri döndü, ama hemen askere alındı. Askerliğini disiplinsizliklerden dolayı beş yılda tamamlayabildi. Askerden sonra İstanbul Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü' de bağlı Yıldız' daki bir bölümde çalışmaya başladı. 

Aldığı Ödüller:
1967 DYO Sergisi (Resim dalında birincilik Ödülü)
1972 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
1976 Yarımca Sanat Şenliği (Resim dalında birincilik Ödülü)

11 Ekim 1985 yılında İstanbul' da öldü.

Eserleri;
Aşklama, Ay Parçası, Ayşemayşe,
Bektaşi dedikleri, oynumun Borcu,
Çılgar, Çilingir sofrası,
Değerleme, Derleme, Dizin (Güney, 1971 TDK Şiir Ödülü), Düdüklü Tencere,
Eloğlu, Eşcil,
Gökyüzü,
Hadisene, Hep, Horozdan Korkan Oğlan,
İnce elek,
Lokman Hekimin Sev Dediği,
Odun,
Ömür törpüsü, Önce Kadınlar,
Pastırma Yazı,
Rüzgar Ekmek,
Sakıncasız, Sofra Adabı, Sultan Palamut,
Şiirce, Şişedeki,
Türkiye’nin Adresi,
Uyan,
Yine, Yumuşak G,

Enlemesine olarak ...

Arzani,
Enine.
Enine olan,
Arapça enine, (ﻋﺮﺿﺎﻧﻰ)
Arapça genişlik anlamındaki arz kelimesinden türetilmiştir.
Enine, genişliğine.
Enlemesine,
Enlemesine olarak.
Enine, genişliğine olarak.

Arap alfabesinin her harfi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni...

Ebcet,

(Ebced).
Arapça: ebced.
Arap alfabesinin her harfi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni.
Arap harflerinin herbirisine rakam değeri verilerek yapılan yorum.

Arap harflerinin diziliş sırası, bu harflerin rakam olarak değerlerinden yola çıkılarak yapılan hesap.
Sayısal değer verilmiş arap alfabesi.
Harflerin aritmetik değerleriyle mana ifade etmesi.

Arap alfabesi, harfleri belli bir düzene göre sekiz gruba ayrılarak sıralandığında, birinci gruptaki harflerin okunuşundan meydana gelen kelime ve bu sıranın bütününün adı.
Bu sıralanışta harflere sırasıyle bir rakam değeri verilmesinden meydana gelen hesaplama sistemidir. Özellikle tarih bildirmek için kullanılır. Tarih, kelimenin harflerinin sıra ile rakama çevrilmesiyle elde edilir. Şairler ebced ile söyledikleri beyitlerde çoğunlukla kelime oyunları yapar ve sanat gösterirler. Ebced hesabı, özellikle mezar taşları ve yapı kitabelerinde çok kullanılmıştır.

Arap alfabesinin her harfi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni. Bu düzende baştaki elif harfinden başlanarak, her harfe, birden ona kadar birer birer, ondan yüze kadar onar onar, yüzden bine kadar yüzer yüzer arttırmak yoluyla bir değer verilmiştir.

Ebcet hesabı:
Ebcet düzeninden yararlanarak bir kelimeyi rakama çevirme veya kelimelerle ve genellikle eski şairlerin yaptığı gibi, mısralarla önemli bir olayın tarihini gösterme yöntemi.

Ebced hesabında harflerin sayısal değerleri; Arap alfabesindeki sıraya göre değil, İbranice ve Süryanice' deki sıralamaya göredir. Ebcede göre harflerin sırası ve değerleri söyledir:

Elif: 1, Ba: 2, Cim: 3, Dal: 4, He: 5, Vav: 6, Ze: 7, Ha: 8, Tı: 9, Ya: 10, Kef: 20, Lam: 30, Mim: 40, Nun: 50, Sin: 60, Ayn: 70, Fe: 80, Sad: 90, Kaf: 100 Rı: 200, Şın: 300, Te: 400, Se: 500 Hı: 600, Zel: 700, Dad: 800, Zı: 900, Gayn: 1000

Bölünerek çoğalan, klorofilsiz, tek hücreli canlı...

Bakteri,
Fransızca bacterie,
İngilizce: bacterium,
Almanca: Bakterie,
Yunanca bakterion, küçük sopa.
Bölünerek çoğalan, klorofilsiz, tek hücreli canlı.
Tek hücreli bir canlı.
Tek hücreli mikroorganizmalar.
Hastalıklara sebep olan mikro organizmalardır.
Basit, çekirdeksiz, bölünerek çoğalan tek hücreli canlılara verilen addır.
Çok basit yapılı, bölünerek ve hızla çoğalan bir tek hücreden ibaret canlı.
Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açan, küresel, silindirimsi, kıvrık biçimli olan, bölünerek çoğalan, klorofilsiz, tek hücreli canlı.
Toprakta, havada veya suda yaşayan, bazıları hastalık yapıcı, bazıları zararsız, bazıları ise yararlı tek hücreli organizma.

Antikçağda, bacağın korunmasını sağlayan bir zırh...

Knemis,
(Khnemides)
Askerlerin baldırlarına bağladıkları zırh.
Antikçağda, bacağın korunmasını sağlayan bir zırh.
Antik çağda Yunan askerlerinin taktığı baldır zırhı.
Önceleri bronzdan daha sonraları ise meşinden yapılmış olan bu zırh, bacağı dize kadar korumaktaydı.
Bronzdan olan bu zırhlar bacağı dize kadar korurlardı. Daha sonraları meşinden yapılmıştır.

Tıp' ta cnemis, knemis sözcüklerinin bahsedilen anlamı;
Bacağın ön kısmı.
Tibia' nın oluşturduğu keskin kenar.

Çeşitli atıkların sıkıştırılmasıyla elde edilen bir tür yakıt...

Pelet,

İngilizce: pellet
Çeşitli atıkların sıkıştırılmasıyla elde edilen bir tür yakıt.
Pelet yakıtları, sıkıştırılmış organik maddeden veya biyokütleden yapılan biyo yakıtlardır. Peletler, beş genel biyokütle kategorisinden herhangi birinden yapılabilir. Bunlar: endüstriyel atık ve yardımcı ürünler, yemek atıkları, tarımsal artıklar, enerji mahsulleri ve kerestelerdir.

Ormansal atıklardan elde edilen pelet ekonomiktir. Doğalgaz ve petrol yakıtlarına gibi maliyeti direkt olarak dövizden etkilenmez.

Biyokütle, dünyada dördüncü en büyük enerji kaynağını oluşturması yönüyle önemli bir enerji kaynağı konumundadır. Birçok gelişmiş ülke biyoenerjiyi geleceğin temel enerji kaynağı olarak görmektedir. Biyokütle ısınma ve sanayi amaçlı yakma sistemlerinde kullanılabilir. Isınma amaçlı olarak yaygın olarak kullanılan kaynaklardan biri de peletlerdir.

Sözlük anlamı topak, yumak, silindir, misket olan pelet, yakıt olarak; her türlü odun, odun artığı, ormansal atık, tarımsal atık, endüstriyel atıkların kurutulup öğütülerek daha sonra yüksek basınçla preslenerek sıkıştırılması suretiyle yoğunluğu arttırılarak enerji elde maksadıyla kullanılan küçük parçalardır.

Strofi, antistrofi ve epodi adlı üç bölümden oluşan bir tür lirik şiir...

Od,
İngilizce: Ode,
Fransızca: Ode
Yunanca: Ωδή,
Gazel.
Lirik şiir.
Bestelenmiş her tür şiire Batı' da verilen ad.
Dörtlükler halinde yazılan bir tür lirik şiir.
Dizelerin ölçüsü ve sayısı eşit olan bağlamlardan oluşmuş koşuk.
Eski Yunan ve Latin edebiyatında, ezgilenmek üzere yazılan bir koşuk türü.
Batı edebiyatında, dizelerinin ölçüsü ve sayısı eşit olan dönülerden meydana gelmiş koşuk.
Bir kişinin ya da toplumun yaşamındaki yüce bir olayı anmak üzere yazılan lirik şiir türü.

Klasik bir od şiirinde; strofi, antistrofi ve epodi adınlarında üç bölümü vardır.
Homostrofik od ve düzensiz od gibi alt türleri de vardır.
Strofi, antistrofi ve epodi adlı üç bölümden oluşan bir tür lirik şiir.

Od sözcüğünün başka anlamları;
Eski dilde, ateş,
Eski Türkçe; Öt, ateş.
Ateş, nar.
Aşk, ayrılık, hasret, azap, hırs vb. duyguların yakıcı etkisi.

Orta dalga (OD)
OD; İngilizce, optical density:
Absorbans: absorban soğuran, emici.

Gerçek adı “Perihan Benli” olan, İtalyan medyası tarafından “La Bella Turca” diye anılan oyuncu ve şarkıcımıza Zeki Müren'in verdiği lakap...

Romalı Perihan,
Perihan Benli.
Perihan Esfandiari (Princess of Bakhtiari)
La Bella Turca
Princess Soprano.
(D. 18 Mart 1942, Roma - Ö. 5 Mayıs 2016, İstanbul),
Türk soprano, manken, şarkıcı, köşe yazarı ve oyuncu.

Gerçek adı Perihan Benli olan, İtalyan medyası tarafından La Bella Turca diye anılan oyuncu ve şarkıcımıza Zeki Müren Romalı Perihan lakabını vermiştir.

Roma' da 18 Mart 1942 tarihinde doğdu ve büyüdü. Accademia Nazionale di Arte Drammatica Silvio D'Amico' de eğitim aldı. Romalı Perihan, Avrupa sosyetesinin önde gelen isimlerden biriydi. Akıcı İtalyanca ve Türkçe' si olan Perihan toplamda beş dil biliyordu. Romalı Perihan, Şairler ve Yazarlar Kültür Vakfı ve Şair Ozan ve Yazarlar Kültür Derneği onursal başkanlıklarını da yaptı. Türkiye'de ilk olarak Zeki Müren tarafından söylenen takma adı Romalı Perihan olarak tanındı.

İran asilzadesi Prens Bijan Esfandiari (Prince of Bakhtiari) İtalya' da evlendi e yedi yıldan sonra ayrıldı. Erdem Mısırlı ile ikinci evliliğini yaptı. 1977 yılında boşandı. B. Bensan ile 14 yıl evli kaldı.

Perihan Benli, 5 Mayıs 2016 tarihinde İstanbul' da öldü.

Şarkıları;
O Bendim O,
Görünce Seni,
Nerden Nereye,
Vay Başıma Gelenler,
Romalı Perihan'ın Arabesk Dünyası.

Filmleri;
Tatlı Hayat
Satyricon
Waterloo
Örümcek Web
Eye of the Spider
Il magnate
Kaygısızlar
Kaplanlar Ağlamaz
Akıllı Deliler
Elveda Dostum
Hiçbir Gece.

Özü sözü bir olma, yalan söylememe ...

Dürüstlük,
Doğruluk,
Güvenilirlik,
İngilizce: honesty,
Eskiden Osmanlı döneminde; Hüsn-i niyet(niyetin güzelliği). 
Dürüst olma durumu.
Gerçeği saklamama, 
Dürüst, doğru kimse.
Dürüst olma durumu, doğruluk, mertlik.
Özü sözü bir olma, yalan söylememe.
Soru-yanıt ilişkisine dayanan bir bilgi alışveriş sürecinde yanıtlayıcının olanı aktarması, gözlemcininse aktarılan bilgiyi yanlılığa düşmeden saptaması.
Bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmeye veya göstermeye çalışmama.

Farsça drust düz, sağlam anlamındaki drust kelimesinden türetilmiştir.
Dürüstlük içtenlik, doğruluk, açıklık, doğrudanlık.
Yalan, hile, düzenbazlık gibi olumsuz eylemleri değil, doğruluk ve gerçekçilik gibi olumlu eylemleri içerir. Güvenilirlik, içtenlik, kibarlık, insaflılık ve adalet gibi erdemleri de beraberinde getirir. Ahlaken doğru olana verilen addır. 

Kendini yalamak...

Yalanmak,
Kendini yalamak.
Yalamak işi yapılmak veya yalamak işine konu olmak.
Yalamak işi yapılmak. 
Kendi kendini yalamak.
(İştah verici bir yiyecek karşısında) Yeme arzusu duyarak diliyle dudaklarını ıslatmak.

Şiddetli, hiddetli...

Ateşin,
Şübub.
Farsça ateşin, (ﺁﺗﺸﻴﻦ).
Hiddetli ve şiddetli olan.
Ateşli, canlı, ateşten.
Ateş gibi (kırmızı, parlak, ışıklı, yakıcı).
Şiddetli, hiddetli.
Ateşli, coşkun.
Coşkun, heyecanlı
Ateş renginde olan.
Şiddetli, hiddetli.
Etkisi çok olan, zorlu.
Hızlı.
Aşırı.
Aşırı bir biçimde.
Kızgın, öfkeli, pürhiddet.
Zorlu, sert.
Aşırı derecede olan, haddinden fazla, çok fazla.

Birbirini tutma, tutarlık...

Rabıta,
Arapça rabıta, (ﺭﺍﺑﻄﻪ). 
Arapça, bağlayan anlamındaki rabit' ten türetilmiştir.
Birbirini tutma, tutarlık.
Bağlayan şey, bağ.
Bağ, bağlayan, rabteden, bitiştiren.
Rabteden, bağlayan, bitiştiren.
İki şeyi birbirine bağlayan ip.
İlgi, ilişki.
Düzen, sıra.
Münasebet, alaka, bağlılık, yakınlık. 
İki şeyi birbirine bağlayan tertip.
Tertip, sıra, düzen, usul, nizam.
İki şeyi birbirine bağlayan nesne.
İlgi, münasebet, bağlılık, mensupluk.
Düzen, tertip.
Bağ, ilişki, temas. 
Bağlılık, mensup olma, intisap.

Rabıta kelimesinin diğer anlamları;
Düz döşenmiş parke.
Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü.
Bağlantı, düzen, tertip; bağlantıyı sağlayan tahta, ağaç.
Tutarlılık.
Tarikatlarda müridin dervişe bağlılığı.
Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah' a bağlaması.
Nefsini dünyadan men edip ahirete, Allah' a bağlanmak.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. cumhurbaşkanı...

Turgut Özal,
(D. 13 Ekim 1927, Malatya - Ö. 17 Nisan 1993, Ankara),
Türk mühendis, bürokrat, siyasetçi ve devlet adamı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. cumhurbaşkanı.
Turgut Özal, 13 Ekim 1927 tarihinde Malatya' da doğdu. Bilecik' in Söğüt ilçesinde ilkokulu bitirdi. Ortaokulu Mardin' de bitirdi. Konya ve Kayseri Liselerinde öğrenim gördü. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü' nden mezun oldu. Daha sonra Amerika' da Texas Tech Üniversitesi' ne ihtisas yapmaya giderek burada ekonomi branşında eğitim aldı.

Turgut Özal 1950 yılında ilk evliliğini Ayhan İnal ile yaptı ve 1954 yılında boşandı. Semra Özal ile 31 Mayıs 1954 tarihinde ikinci evliliğini yaptı. Bu evliliğinden Zeynep, Efe ve Ahmet isimli üç çocukları oldu.

Turgut Özal, 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı' nda (DPT) çalışmaya başladı. 1965 Genel seçimlerinde Süleyman Demirel' in danışmanı olarak görev yaptı. 1971-1973 yılları arasında da Dünya Bankası Sanayi Dairesi' nde danışmanlık yaptı. Bunun yanında Sabancı Holding olmak üzere çeşitli şirketlerde yönetici olarak çalıştı.

Turgut Özal, 1977 Türkiye genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi' nden İzmir milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi. Daha sonra 43. Hükümet döneminde Başbakanlık Müsteşarlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı müsteşar vekilliği görevlerini yürüttü. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından da ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığına getirildi. 14 Temmuz 1982 tarihinde de vazifesinden istifa etti.

Turgut Özal, 20 Mayıs 1983 tarihinde Anavatan Partisi' ni kurdu. 1983 seçimlerinde tek başına iktidar oldu. Türkiye Cumhuriyeti' nin yeni başbakanı oldu. 1987 yılındaki genel seçimlerde de 292 milletvekili ile çoğunluğu sağladı. İktidarda bulunduğu 1983-1991 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık yüzde 5,2 oranında büyüdü.

Ekonomide serbest piyasa düzenini esas alan yapısal değişim programı Özal hükumeti döneminde uygulamaya konuldu. Turgut Özal, Türkiye' yi ithal ikamesi modelinden ihracat önderliğinde büyüme modeline dönüştürmeyi başarmış ve Türk Ekonomisi rekabete açılmıştır.

Turgut Özal, 1989 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu ve üçüncü turda 263 oyla seçildi. Özal, Türkiye Cumhuriyeti' nin 8. cumhurbaşkanı oldu.
Turgut Özal, 17 Nisan 1993 tarihinde 5 ülkeyi kapsayan 12 günlük Türkistan gezisinden sonra öldü.
Cenazesi İstanbul’da Vatan Caddesi üzerinde kendisi için hazırlanan anıt mezara defnedildi.

Çok hızlı gidebilen bir keşif gemisi...

Skavut,
İngilizce scout.
Çok hızlı gidebilen bir keşif gemisi.
Çok hızlı gidebilen bir tür keşif gemisi.
Sahil güvenlik gemisi.
Kaçakçıları yakalamak için kullanılan bir gemi. 

Toplanmış, derilmiş...

Çide,
Farsça çide, (ﭼﻴﺪﻩ).
Farsça toplamak anlamındaki çіden kelimesinden türetilmiştir.
Toplanmış, derilmiş, devşirilmiş
Devşirilmiş, toplanmış.
Toplanmış, derilmiş.

Ağır, korkulu, çok tehlikeli...

Vahim,
Arapça, vahim, (ﻭﺧﻴﻢ) 
Arapça vahim, tehlikeli olmak anlamındaki vehamet' ten türetilmiştir.
Çok tehlikeli, tehlikeli sonuç doğuracak nitelikte olan.
Vahametli,
Ağır, korkulu, çok tehlikeli.
Sonu tehlikeli. 
Çok korkulu.
Hazmı güç olan. 
Zararlı veya faydalı olmayan yemek.
Arapça vehm zannetmek, vahim.
Kuran, kuruntu yapan.
Ağır tehlikeli.

Körpe çiçek...

Fide,
Rumca: phideia.
Fransızca: plantule.
Körpe çiçek.
Çetil,
Tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek için hazırlanan sebze veya körpe çiçek.
Bahçıvanlıkta yastıklarda tohumdan yetiştirilip başka yerlere dikilmek için hazırlanan sebze veya körpe çiçek.
Yastıklarda tohumdan yetiştirilip, başka yerlere dikmek için hazırlanan sebze ya da körpe çiçek.

Ülke işlerinin yürütülmesi ve kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü...

İdare,
Arapça: idare.
Yönetme, yönetim, çekip çevirme.
Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer veya makam.
Ülke işlerinin yürütülmesi, kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü.
Bir kurumun işlerini yürüten kurul.
Arapça idare; dönmek, dolaşmak anlamındaki devr  kelimesinden türetilmiştir.
Gerektiği gibi yürümesi için bir işin başında bulunup düzene sokma, şartlarını ayarlayıp çekip çevirme, döndürme, yönetme.
Devletin ve devlete bağlı kamu tüzel kişiliklerinin devlet düzeni içinde teşrii ve kazai olmamak üzere yaptıkları faaliyetler, yönetim.
Hükumetin emir ve kontrolü altında amme hizmetlerini gören teşkilat.

Örfi idare: 
Sıkı yönetim.

İdare sözcüğünün diğer anlamları;
Tutum.
İdare kandili veya lambası.
Hoş görme, göz yumma.
Yetinme,
Aydınlatma aracı. 
Bir kuruluşun yönetildiği yer.
Bir kuruluşun işlerini yürüten heyet ve teşkilat.
Sadece gerektiği kadar harcama, tutumlu davranma, tasarruf, iktisat.
Gerektiği kadar harcamak, israf etmeyip yetişmesini sağlayacak şekilde tutumlu kullanmak.
Ülke yönetiminde görevli kimse, yönetici.
Yeterli olmak, yetmek, yetişmek.
Geçinmek.
Camsız küçük lamba.
Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer
Hoşgörme, yetinme, göz yumma.
Tutumlu kullanma.
İdare kandili veya lambası.
Eskiden Osmanlı Döneminde, Eskiden geceleyin yatak odalarını aydınlatmak için zeytinyağı konmuş küçük bir tabağın içinde yakılan bir çeşit fitilin adıdır. Küçük petrol lambalarına da idare denildiği için bunların fitillerine de bu ad verilir.
Yatak odalarını aydınlatmağa ve elde gezdirmeğe mahsus küçük, ışığı az lamba.

Şanlıurfa'nın en çok ziyaret edilen tarihi mekanlarından bir yer...

Balıklıgöl,
Aynzeliha,
Halil-ür Rahman Gölleri,
Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısındaki Eyyübiye semtindedir. Balıklıgöl’ ün üst kısmında Şanlıurfa Kalesi bulunur. İbrahim peygamberin ateşe atıldığına inanılan göl ve mitolojik olarak İslam alemi için kutsal sayılan balıkları (sazan balığı) ile ünlüdür.  Balıklıgöl, 150 m. uzunluğa, 30 m. genişliğe ve 3 ile 5 m. arasında bir derinliği vardır. 

Balıklıgöl efsanesi: 
Efsaneye göre Hz. İbrahim, Şanlıurfa Kalesi’ nden gerilen halatla Balıklıgöl’ ün bulunduğu noktadaki harlı ateşe atılmış. Hz. İbrahim atıldıktan sonra ateşin suya, odunların balığa dönüştüğü rivayet edilir. Bu nedenle havuz içindeki sazan türündeki bu balıklar halk tarafından kutsal sayılarak saygı görür ve yenmez. Hz. İbrahim’ in düştüğü yere Halil-ür Rahman Gölü denir. İbrahim’ e inanan Nemrut’ un kızının da ateşe atıldığı ve onun düştüğü yerin de Aynzeliha Gölü olduğu rivayet edilir.

Urfa' nın tarihi mekanları ve gezilecek yerleri:
Arkeoloji Müzesi,
Balıklıgöl, Bazda Mağaraları,
Deyr Yakup Manastırı,
Fırfırlı Cami (On İki Havari Kilisesi),
Germuş Kilisesi, Göbeklitepe Höyüğü, Gürcütepe Höyüğü,
Han El Barur Kervansarayı, Haleplibahçe Mozaik Müzesi,
Halilurrahman Camii, 

Harran Evleri, Harran Kalesi,
Nevali Çori,
Rızvaniye Cami,
Selahaddin Eyyübi Cami (Aziz Johannes Prodromos Addai Kilisesi),
Soğmatar Antik Kenti,
Şanlıurfa Kalesi, Şuayb Antik Kenti,
Ulu Cami.

Ankara’nın Namazgah adı ile anılan semtinde Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuş ünlü bir müze...

Etnografya,

Etnografya Müzesi,
Etnografya Müzesi; Ankara’ nın Namazgah adı ile anılan semtinde Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur.
 Yapının mimarı Cumhuriyet Dönemi’nin önemli mimarlarından Arif Hikmet Koyunoğlu’ dur. Türkiye’ de müze binası olarak yapılan ilk yapıdır. 

Müzenin önünde bulunan bronzdan yapılmış at üzerinde Atatürk heykeli 1927 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından yapılmıştır. Halktan toplanan eserlerle 18 Temmuz 1930 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır.

1938 yılında Atatürk’ ün vefatından sonra, müzenin iç avlusu 15 yıl süreyle Türkiye Cumhuriyeti' nin kurucusunun geçici istirahatgahı olmuştur. 

Etnografya Müzesi Anadolu’ nun Türk-İslam Dönemi'ne ait eserlerinin sergilendiği bir müzedir. Salonlarında sırasıyla, giyim-kuşam, işleme, takı, kına gecesi konulu sergi, damat tıraşı konulu sergi ile hamam kültürü konulu sergiler bulunur. Anadolu’nun çeşitli yörelerine ait dokuma örnekleri (halı-kilim), maden sanatı örnekleri ve bakırcılığa ait araç ve gereçler, kahve kültürü konulu sergi, kaşıklar, Türk odası ve sünneti töreni konulu sergiler ile Türk çini, seramik, cam, silah, yazma eserler, levhalar ve Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait seçkin ahşap eserler yer almaktadır. Ayrıca Besim Atalay koleksiyonuna ait eserlerden oluşan bir teşhir salonu bulunmaktadır.

www.etnografyamuzesi.gov.tr

ETNOGRAFYA MÜZESİ