Yozgat'ın Sorgun ilçesinde bulunan en büyük Hitit kentlerinden biri ...

Zippalanda,
(Çadır Höyük).
Yozgat'ın Sorgun ilçesinde bulunan en büyük Hitit kentlerinden biri.
Diğerleri;
Arinna,  Ankuwa,
Hattusa,
Nerik.
Tawiniya,

Çadır Höyük(Zippalanda, Ziplanda);
Yozgat İl sınırları içindeki Alişar Höyüğü' nün 13 km. kuzeybatısındadır. Sorgun İlçesi' nin güneydoğusunda Kanak Suyu Ovasında, Peyniryemez Köyü içinde Çadır Höyük yer alır. Hitit yazıtlarında belirtilen dini merkezin olduğu Zippalanda kentinin Çadır höyük olduğu sanılıyor.

Uşaklı Höyük, Yozgat’ın Sorgun İlçesi, Büyük Taşlık Köyü sınırları içerisindedir. 
Diğer Hitit şehirlerinde bulunan çiviyazısı ile yazılmış belgeler, Hitit kralının Zippalanda ve etrafındaki Daha Dağına gelerek, Fırtına Tanrısının kutsal ayinlerine burada katıldığını tarif  ediyor. Çadır Höyük, Zippalanda kadar önemli bir dini merkez olduğu, Çal Tepe zirvesinde yapılan kazılarda bulunan 40x80 m. taş kalıntılardan anlaşılmaktadır. Bulunan kaseler ve dini figurlerin ayinlerde kullanıldığı sanılıyor.

Ortaçağ'dan kalma yapılarıyla UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan tarihi kalıntılarıyla ünlü İsveç kasabası ...

Visby,
İsveç (Sweden),
İsveç'in Baltık denizindeki Gotland adasında bulunan tek kentidir. Ortaçağ'dan Ringmuren adı verilen tarihi surları ile ünlü kasaba.
Tarihi Ringmuren adı verilen surlar, kenti ve eski kilise kalıntılarını çevrelemektedir. Kasaba İskandinavya'da turistik bir yerdir. 
UNESCO Dünya Mirası listesindedir. 

Visby, eski Nors dilinde kurban yeri anlamına gelen Vis, ve kent anlamındaki by sözcüklerinden türemiştir. Ortaçağ surlarıyla çevrili kasabada, büyük kilise, asırlık St. Meryem Ana Katedrali, St. Mary ortaçağ kalıntıları, Nicolai ve Aziz Karin, Stora Torget meydanı, kafe ve restoranları ile parke taşı kaplı sokakları ile ünlüdür.

Meryem'e adanan Visby Katedrali XII.yüzyılda inşa edildi. Katedral 1225 yılında Linköping piskoposu tarafından hizmete açıldı. Şehri çevreleyen Ringmuren surları 1300 yılında mevcut durumuna getirilmiş. 1361 yılında Danimarka kralı IV. Valdemar tarafından fethedildi. 1391, 1394 ve 1398 yıllarında şehir, korsan kardeşler tarafından ele geçirildi.
1411 yılında Pomeranyalı Erik, Visborg'u tekrar ele geçirdi. 1525 yılında Visby kenti, Alman Lübeck kentinin halkı tarafından yakıldı.

İsveç 300 yıllık bir Danimarka hakimiyetini 1645 yılında sona erdirerek Visby'i Brömsebro Antlaşması ile kalıcı olarak İsveç'e bağladı. 19. yüzyıla kadar kent eski hali ile kaldı. Kent, bu yüzyıldan sonra tekrar ticari olarak önem kazanmaya başladı. 1808 yılında Rusya tarafından fethedilen ada, iki ay sonra tekrar İsveç'e barış yoluyla teslim edildi. Visby güllerin ve yıkıntıların kenti olarak tanımlanır. Ada halkına göre ise kent, kasaba olarak anılır. 

Ağustos ayında, 32. haftaya Ortaçağ Haftası (Medeltidsveckan) olarak kutlanır. 1984 yılından beri bu hafta düzenli olarak kutlanmaktadır.

Denize doğru akan derelerin getirdiği kumların birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan bir özel ekosistem ...

Longoz,
Rumca, longoz.
Subasar Ormanı.
İng. deeps,
Longoz ormanları nadir rastlanan ekosistemlerdir.
Deniz veya ırmaklarda birdenbire derinleşen yer.

Hamsi veya küçük boylu balıkların soğuk sularda yattıkları çukurlar.Longoz, denize doğru akan derelerin getirdiği kumların birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan bir özel ekosistemdir. Longoz ormanları nadir rastlanan ekosistemlerdir. Bu ekosistemin devamlılığı için en temel koşul, bol suyun devamlı var olmasıdır.

Türkiye'de İğneada (Kırklareli), Acarlar (Sakarya), Karacabey (Bursa) ve Sarıkum (Sinop) longoz ormanları ile Kızılırmak Deltasında (Samsun) longoz niteliğine sahip ormanlardan çok küçük kalıntıları kalmıştır.

Su, getirdiği kil ve organik materyal ile bu sahaların topraklarını mineral ve organik materyal yönünden zenginleştirir. Bu sucul ormanlar yağmur ormanları gibi gürdür. Bununla birlikte, yağmur ormanları gibi sadece yağışa ve hava nemine değil, daha çok 'taban suyu'na bağımlıdır. Bu özellikleri ile tropikal bölgelerin 'mangrove' ormanlarına benzer.

Longoz ormanlarını tercih eden canlı türleri ise;  dişbudak, kızılağaç gibi ağaç türleri, göl soğanı, su menekşesi gibi bitkiler, kara leylek, balıkçıl gibi kuşlardır. Nadir rastlanan ekosistemler olan Longoz ormanları, Türkiye'de İğneada (Kırklareli), Acarlar (Sakarya) ve Sarıkum (Sinop) da bulunur. Bunların yanında Kızılırmak Deltası'nda da (Samsun) longoz niteliğine sahip ormanların kalıntıları görülmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri'nin uzay programı çalışmalarından sorumlu olan kurum. ..

NASA,
National Aeronautics and Space Administration
Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi.
Washington, DC

Amerika Birleşik Devletleri'nin uzay programı çalışmalarından sorumlu olan kurum. 29 Temmuz 1958 tarihinde ABD Başkanı Dwight Eisenhower tarafından kurulmuştur. NASA' nın öncüsü olan NACA 1915 yılında kuruldu. NACA (National Advisory Committee for Aeronautics-Havacılık Alanında Ulusal Danışma Komitesi) uçaklar üzerinde çalışmaktaydı.
29 Temmuz 1958 yılında ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, tarafından kurumun adı, NASA olarak değiştirildi.

NASA'nın tesisleri;
Kennedy Uzay Merkezi,
(John F. Kennedy Uzay Merkezi)
Huntsville, Alabama' daki Marshall Uzay Uçuş Merkezi
(Bu tesiste Saturn V roketi ve Skylab geliştirilmiştir.)
Cape Canaveral diye bilinen dev uzay üssünde fırlatma rampaları, uzay kontrol merkezleri, telekomünikasyon sistemleri gibi sayısız tesis yer almaktadır.

NASA'nın çalışmaları;
Uzay mekiği, 
Ares I ve Ares V iniş araçları,
X-15 Roket Uçak (1959-1968)
Mercury Projesi (1959-1963)
Gemini Projesi (1961-1966)
Apollo Projesi (1961–1972)
Skylab uzay istasyonu (1965-1979)
Apollo - Soyuz Test Projesi (1972-1975)
Uzay Mekiği Programı (1972-2011)
Uluslararası Uzay İstasyonu (1993-2018)
Ticari Tedarik Servisi (2006-2018)
Ticari Mürettebat Programı (2010-2018)
Alçak Dünya Yörüngesi Ötesi Programı (2010-2018)
İnsansız Programlar
Güncel ve Planlanan Çalışmalar
Plüton'a yönelik Yeni Ufuklar görevi 2006 yılında başladı.

NASA'nın hedefleri:
  • Güneş Sistemi'ndeki insan aktivitesini sürdürmek ve arttırmak
  • Dünya ve evren hakkında bilimsel bilgiyi arttırmak
  • Yenilikçi uzay teknolojileri geliştirmek
  • Havacılık araştırmalarında gelişmeyi sağlamak
  • Olanaklar ve katılım sağlamak için NASA'yı halk, eğitimciler ve öğrencilerle paylaşmak
  • Uzayda tıp
  • Ozon tabakasının incelmesi
  • Yer bilimleri
  • Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı ile birlikte çalışarak yüksek detaylı bir küresel güneş enerjisi kaynağı haritası hazırlamaktadır.

Fransız havacı ve çerçevesiz paraşütün mucidi ...

Garnerin,
André-Jacques Garnerin, 
(D. 31 Ocak 1769 - Ö. 13 Ağustos 1823)
Fransız havacı ve çerçevesiz paraşütün mucidi.
Jacques Charles'nın öğrencisi.
Fransız Devrimi esnasında Birleşik Krallık Ordusuna esir düştü. Avusturya'daki hapishaneden firar etmek için Paraşüt'ü tasarladı ve hapishaneden firar etti.
31 Ocak 1769 tarihinde Fransa'nın başkenti Paris'te dünyaya geldi. Fransız ordusuna katılmadan önce Fizik eğitimi gördü. Sıcak hava balonları ile ilgilendi. 1783 yılında Louis - Sébastien Lenormand iki şemsiyeli paraşütü dışında bir paraşüt geliştirdi. 


Fransız havacı çerçevesiz paraşütü icat eden kişidir. Atlayışlarında beyaz tuval ve ipek 7 m. çapında şemsiye şeklinde bir paraşütü  kullandı. André-Jacques Garnerin 13 Ağustos 1823 tarihinde Paris'te bir balon kazasında hayatını kaybetti.



Garnerin eşi de Jeanne-Genevieve Garnerin, 1799 yılında paraşüt ile atlayan ilk kadın oldu. 

Karaciğerin körelmesiyle beliren hastalık ...

Siroz,
Fr. cirrhose.
İng. cirrhosis.
Arapça, التليف الكبدي
Rusça, цирроз печени
Çince, 硬化
Gürcüce, ციროზის

Siroz, karaciğerin körelmesiyle beliren bir hastalıktır.
Antik Yunan döneminde scirrhus kelimesi, portakal sarısı ve koyu sarı rengi ifade etmek için kullanılmış. Bu anlamda siroz hastalığı ifade edilir.
Karaciğerin büyümesi veya körelmesi ile ortaya çıkan bir hastalık.

Siroz hastalığı ölümcül hastalıklar sıralamasında ilk ondadır. Alkol kullanımı ve hepatit hastalıkları karaciğerde yapısal düzensizliğe yol açar. Hücreler zarar görür. Hücreler gitgide yok olur ve karaciğer küçülmesi meydana gelir. Bir çok göreve sahip olan karaciğer görevlerini yerine getiremez. Böylelikle organ bozukluğu ortaya çıkar. Siroz hastalığının bir diğer nedeni ise kalp yetmezliğidir. Uzun süreli ve bilinçsiz ağrı kesici kullanımı da siroz hastalığının nedenleri arasındadır.

Siroz hastalığının belirtileri;
– Tüm vücut damarlarında karıncalanma
– Aşırı derecede halsizlik
– Dalgınlık
– Konsantrasyon güçlüğü
– Sebepsiz yere kilo kaybetme
– Bacaklarda şişme
– Mide bulantısı
– Dalak büyümesi
– Kusma
– İştahsızlık
– Karında şişme
– Gözlerde ve cilt üzerinde sarılık
– Cilt üzerinde kaşıntı
– Yüksek tansiyon
– Beslenme bozukluğu
– Cilt üzerinde morarma
– Kolayca kanama
– Beyinde toksin madde birikmesi
– Kemik ağrıları
– Karaciğer kanseri 
– Uyuşukluk
– Vücudun değişik yerlerinde enfeksiyon

Karaciğer nakli dışında sirozun tedavisi yoktur. 
Siroz tedavisinde yapılması gerekenler şunlardır:

– Kişi alkol kullanıyorsa hemen alkolü bırakmalıdır
– Hastaya ek vitamin takviyesi yapılmalıdır.
– Tansiyon, özellikle yüksek tansiyon kontrol altında ve sürekli düşük tutulmalıdır.
– Karın ve bacaklarda görülen şişmeler, idrar söktürücü ödem attırıcı ilaçlarla giderilmelidir.
– Hasta aşırı yağlı yemeklerden kesinlikle uzak durmalıdır.
– Doktorun önermediği ilaçların hiç birisi kesinlikle kullanılmamalıdır.

İslam ülkelerinde kadın köleye verilen ad ...

Cariye,
Arapça ( جارية ).
İslam ülkelerinde kadın köleye verilen ad.
Odalık,
Hizmetli.
Cariye ya da halayık, 
Halayık,
Cariye, 
Keniz, Kenizek.
Nikahsız eş,

Kenizek, 
Farsça Küçük Cariye'ye Kenizek denir.
Karavaş, 
Savaşta esir edilen kadınlara karavaş denir.
Akda, 
Himaye altında olan cariye, kadın, köle.
Mevali,
Azad edilmiş köleler.
İslam ülkelerinde özgür bırakılmış kölelere verilen ad.

Sadece bir bölgede yetişen veya yaşayan (bitki, hayvan) ...

Endemik,
İngilizce: endemic,
Fransızca: endemik,
Yerel bitki örtüsü.
Belli bir yetişme ortamına özgün, başka hiçbir yerde bulunmayan yerel türler.
Bir bölgeye özgü, yerel olan. 
Sadece bir bölgede yetişen veya yaşayan (bitki, hayvan). 

Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen (hastalık).
Belli bir bölgede salgın olmaksızın sık görülen hastalık.
Yıllık rapor edilen vakalarının sayısı sabit veya artmayan bir hastalık durumu.

Endemik;
Latince endemos (indigenous) kelimesinden gelir ve yerli anlamında kullanılmaktadır. 
Endemik demek bir memleket ya da iklimde doğal olarak yaşayan ya da büyüyen anlamındadır.

Sivas ilinde Balıklı Çermik' te bulunan ve sedef hastalığına iyi gelen balık türü vardır. Bu balıklar su içinde sedef hastalığının göstergesi olan döküntü veya kabukları yiyerek bir çeşit tedavi uygulamaktadır. Bu balıklar endemiktir. Benzer şekilde Van ters lalesi denilen bitki de endemik olup yanlızca Van'da yetişir. 

Sepet yapımında kullanılan fındık çubuğu ...

Kondak,
İstemi,
Hayıt,
Sepet yapımında kullanılan fındık çubuğuna kondak denir.
Sepet yapımında kullanılan, kondak adı verilen fındık çubuklarının, kenarlarındaki kabuk kısmı (tomaç) çıkarıldıkdan sonra ortasında kalan yuvarlak bölüme, Trabzon ve Rize yöresinde istemi adı verilir. 

İstemiler ortadan ikiye ayrılarak sepete boyuna yerleştirilir. Etrafına enine doğrultusunda tomaçlar örülerek sepet yapılır.
Temeçi, sepet yapmak amacıyla boyuna yarılan fındık dalı, kondarinin her bir parçasının adıdır. Kondak'tan elle üretilen bu uzun ve yassı şeritlere tomaç, temci, temeçi, temeç denir.
Kestane ya da fındık çubuklarıyla örülen iki kulplu sepete Çitinek denir.
Sepet yapılan düzgün fınfık dalına hayıt denir. Hayıt Akdeniz çevresinde yetişir. Dalları sepet örmekte kullanılır. Hayıt, mavi, beyaz ya da menekşe renginde çiçekler açan bir ağaçcık.

Ayıt, Akdeniz çevresinde yetişen ve dalları sepet örmekte kullanılan bir ağaçcık.

Çiten, dallardan örülmüş büyük sepete verilen isimdir. Fındık çubuğundan seyrek dokuda örülmüş sepetlere denir. Anadoluda saman taşımak için kağnı üzerine konulan büyük sepet için de çeten denir. Çeşitli yörelerde Çeten, Çatan denir. Lazca paska denen bu sepetler Sürmene'de Kofin Çayelin'de Çehter, İkizdere'de küfe ya da çufe denir. Çiten, tezek sepeti, muta ve pençehter da denir. 

Zon: Sepet örmede kullanılan yontulmuş ince fındık dalına Gümüşhane ve Trabzon yöresinde verilen ad. Ermenice con sepet örmek için kullanılan ağaç kabuğu şeritleri anlamındadır.

Muta: Fındık çubuklarından yapılan ve ot taşımakta kullanılan bir sepet türüne Rize ve yöresinde verilen ad.

ÇitinekKestane ya da fındık çubuklarıyla örülen iki kulplu sepet.

"Hawaii Kazı" da denilen bir kuş ...

Nene,
Hawaii Kazı,
Maui Adası, Kauai Adası ve Hawaii Adasına endemik kaz türü, ABD'nin Hawaii eyaletinin resmi kuşudur.
Dünyada nadir bulunan Hawaii dilinde ve halk arasında nene olarak bilinen bir kuştur.
Branta sandvicensis ördekgiller familyasından, 41 cm boyunda orta büyüklükte, yumuşak sesli ötüşlü bir kazdır. Dişiler erkekler ile aynı renklerdedir ve biraz küçüktürler. 

Erkeklerin başı ve ensesinin arkası siyah renklidir. Yanakları ten rengidir. Kazın boynu oldukça yoğun çizgili olup boyunda siyah ve beyaz diyagonal şeritler görünür. Bu kazın  gagası, ayakları ve bacakları siyah renklidir. Çenesinin altında yumuşak tüyler bulunur. Koruma altına alınan ve soyu tükenen nene kazları İngiltere'de Doğa tarihçisi Peter Scott, üremelerini sağlamıştır.

Nişasta ...

Ket,
Nişasta,
Anarut,
Neşa,
Nişa,
Farsça, 
Nişasta, نشاء .
İng. starch, 
Fr. amidon, 

Tahıllardan ve patatesten elde edilen tatsız ve kokusuz bir tozdur.
Tahıl tanelerinden, mercimek, mısır, bezelye vb. bakla türleri veya patates gibi birtakım yumrulardan özel yöntemlerle çıkarılan una benzer bir madde.
Bitkilerde depo maddesi olarak meydana getirilen polisakkarit, (C6H10O5), yoğunluğu  1,5 g/cm³. Nişasta, bitkilerdeki meyve, tohum, kök gövdesi (rizom) ve yumru köklerde bulunur. 

Nişasta şekeri, Dekstroz olarak bilinir. Tapyoka, bir nişasta türüdür. Nişasta, soğuk suda, alkol ve eterde çözünmez. Sıcak suda kısmen çözünür. Saf halde beyaz ve amorf toz şeklindedir. Nişasta, farin veya amidon, suda çözünmeyen, kompleks bir karbonhidrattır. 
Bitkiler tarafından fazla glikozu depolamak için kullanılır. Gıda sanayisinde kıvamlandırıcı, yemek yapımında sıvıları koyulaştırmakta kullanılır. Endüstride tutkal, patlayıcı, kağıt ve tekstil işlerinde kullanılır. Nişasta, amiloz ve amilopektin kısımlarından oluşmuş, bitkiler tarafından üretilir.

Türkiye'de nişastanın başlıca kaynakları buğday, pirinç, patates ve mısırdır. Yemeklik baklagiller (bakla, mercimek, bezelye, nohut) nişasta bakımından zengindir.

Dünyada yaygınca kullanılan nişasta kaynakları arasında arrakaça, karabuğday, muz, arpa, manyok, konjak, kudzu, oka, sago, kocadarı (sorgum), taro, Hint yeralması ve tatlı patates sayılabilir.

İzlanda’nın Muhteşem Kanyonu ...

Fjadrargljufur,
İzlanda’nın bir Kanyonu.
Fjaðrárgljúfur, 
İzlanda'nın güney doğusunda 100 m derinliğe ve yaklaşık 2 km uzunluğa sahip olan ve içinden Fjaðrá nehri akan bir kanyondur. Kanyonu ülkedeki diğer turizm yerlerinden ayıran ve görmeye değer kılan bu özelliğidir.

Kanyonun dik duvarlarının oluşumu iki milyon yıl önce Buz Çağı'nın soğuk dönemlerinde oluşmuş. Kanyon'a  Kirkjubæjarklaustur köyünün Çevre Yolundan ulaşılmaktadır. Başkente yaklaşık 240 km uzaklıkta olan Kirkjubæjarklaustur’a, karayolu üzerinden 3 saatte ulaşılabiliyor. Reykjavik’te kalıp, günübirlik gezilebilir. Kirkjubæjarklaustur’daki pansiyon tipi konaklama yapılabilir. 

Kanyon, buzullardan binlerce yıl boyunca akan suyla erozyon ile oluşmuştur. Kanyonun batı tarafına doğru akan bir şelale, doğu kenarında bir mil uzunluğundaki yürüyüş yolunun sonundaki bir gözlem platformundan rahatlıkla görülebilmektedir. Fjadrargljufur, baştan sona doğa harikası olup İzlanda’nın pek çok yeri gibi büyüleyici ve telaffuzu zor mekanlarından biridir. 

Kanyon’u ülkedeki diğer yerlerden ayıran ve kesinlikle görmeye değer kılan özelliği  yaklaşık 100 metre derinliği ve 2 km uzunluğuyla İzlanda’nın en etkileyici kanyonudur. Özellikle doğa severlere ve alternatif yerleri keşfetmekten hoşlananlara hitap eden kanyon, benzersiz bir tatil deneyimi sunuyor.

Bitki örtüsü ve zemin yapısının düzlüğü nedeniyle fazla engebeli değil. Başkent Reykjavik’ ten araç kiralayarak öncelikle Kirkjubæjarklaustur’a ulaşıp, ardından kanyon gezilebilir.
Reykjavik, Borgarnes, Blönduós, Akureyri, Egilsstaðir, Höfn ve Selfoss bölgeleri de gezi kapsamına alınabilir.

"Cumhuriyetin Divası" olarak da bilinen usta ses sanatçısı ...

Müzeyyen Senar,
Müzeyyen Dombayoğlu,
Doğum adı, Zeliha Eren.
(D. 16 Temmuz 1918 Bursa - 
Ö. 08 Şubat 2015 İzmir)
Cumhuriyetin Divası,
Atatürk’ün en sevdiği sanatçılardan birisidir.
Türk sanat muziğinin usta sesi,

1918 yılında Bursa’da doğdu. Bursa, İnegöl'de Hilmiye adlı bir Gürcü köyünde, Zeliha Eren adıyla doğdu. Anne babası Batum'dan İnegöl'e göç eden Fatma ve Reşit. Başka kayıtlara göre Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1918 yılında Bursa'nın Keles ilçesi Gököz köyünde doğdu.

Müzeyyen Senar, müzik eğitimine, Anadolu Musiki Cemiyeti’nde , kemençe üstadı Kemal Niyazi Seyhun Bey ve udi Hayriye Hanım gözetiminde başladı. Güçlü bir sese sahip olan bu kız çocuğunun ünü yayıldıkça, hafız Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Lemi Atlı, Mustafa Nafiz Irmak gibi devrin önemli üstatları da ona dersler verdi, zamanın sevilen şarkılarının yanı sıra, kendi bestelerini de öğretip söylemesine yardımcı oldu.

Kemal Niyazi Bey ile İstanbul Radyosu’nda şarkı söylemeye başlayan Senar meşhur oldu. Dinleyenler arasında bulunan İstanbul’un en önemli müzikhollerinden biri olan 10. Yıl Belvü Gazinosu’nun sahibi İbrahim Dervişzade, 1933 yılında Müzeyyen Senar’ı sahneye çıkarttı. Senar, sonraki yıllarda İstanbul’un başka ünlü gazinolarında da sahne aldı.

Müzeyyen Senar’ın yeteneği, Cumhuriyet’in kurucusu ve Türk sanat müziğinin büyük hayranı Mustafa Kemal Atatürk’ün de ilgisini çekti ve sanatçı birçok kez onun huzurunda, özel meclislerinde şarkı söyledi. Müzeyyen Senar kitabında Atatürk’ün Rumeli türkülerinde kendisine eşlik ettiğini ve çok güzel zeybek oynadığını da belirtiyor.

1938 yılında Ankara Radyosu’nun ilk yayınlarına katıldı ve 1941 yılına kadar radyo aracılığıyla dinleyicileri ile buluşmayı sürdürdü. Türkiye’nin ünlü gazinolarında yaptığı başarılı sahne programları ve plak çalışmalarıyla Türk musikisine katkıda bulunan Müzeyyen Senar, son sahne konserlerini 1983 yılında İstanbul Bebek Gazinosu’nda verdi. 

Müzeyyen Senar 1998 yılında Devlet Sanatçısı seçildi. Senar, 2004 yılında Sezen Aksu tarafından düzenlenen ve sanatçı dostlarınında katıldığı gecede 72.sanat yılını kutladı. İstanbul Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserde Müzeyyen Senar’a sahnede Emel Sayın, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Sibel Can, Halit Kıvanç gibi ünlü isimler eşlik etti.

Müzeyyen Senar son konserini 5 Eylül 2006 tarihinde İstanbul Sarayburnu’nda Sepetçiler Kasrı’nda verdi. Muhteşem bir performans sergileyen sanatçıyı veda konserinde kızı Feraye, Bülent Ersoy, Adnan Şenses, Mediha Şen Sancakoğlu, Feriha Tunceli, Erol Evgin, Ahu Tuğba, Levent Yüksel gibi ünlü isimler yalnız bırakmadı.

30 Ekim 2009’da öğrencisi Bülent Ersoy tarafından anısına Müzeyyen Senar’ın sanat yaşamından fotoğrafların yer aldığı Cumhuriyetin Divası: Müzeyyen Senar sergisi açıldı.

Sanatçı, 8 Şubat 2015 tarihinde sabah saat 07:30’da zatürre dolayısıyla tedavi gördüğü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 97 yaşında hayatını kaybetti. Unutulmaz sanat müziği icracısı Müzeyyen Senar’ın cenazesi 10 Şubat 2015’te Bebek Camisinde kılınan öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.

Dalgalandımda duruldum ...

Dürbün ..

Bakaç,
Dürbün.
Arapça, .ثنائي العينين
Dürbin.
İng. Binoculars or field glasses
Irakgörür,
Alan gözlüğü,
Gözetleme deliği.
Uzaktan gören.

Uzaktaki cisimlerin görüntülerini büyütmeye veya yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik alet, bakaç. 
Uzakta bulunan cisimlerin yakındaymış gibi görünmesini sağlayan optik araçtır. 
Bir silindirik boru ve her iki ucuna yerleştirilmiş birer yakınsak mercekten oluşur. Cisim yönündeki merceğe objektif, gözle bakılan merceğe ise oküler denir. Dürbünün üstündeki rakamlardan biri dürbünün gücünü, öteki ise objektifin yarı çapını mm olarak gösterir.  Objektif merceğinin odak uzaklığının, oküler merceğinin odak uzaklığına oranı  dürbünün büyütmesi olarak bilinir. 
Adrian Metaus (1571 – 1635) adlı Hollandalı bir gözlükçü tarafından 1608 yılında icat edilmiş. 1609 yılında ünlü İtalyan bilgini Galieo Galilei (1564 – 1642) tarafından geliştirilmiştir. 

Dürbün çeşitleri;
Yer Dürbünü, Gök Dürbünü (Galile Dürbünü), Gece dürbünü.

Genel kullanım alanları;
Gözlem Kulelerinde jetonla işletilen optik dürbün,
Arazi etüdleri ve coğrafi veri toplama işleri,
Kuş gözlemciliği,
Avcılık,
Menzil bulma,
Askeri,
Denizcilikte, gemi dürbünü,
Astronomi işlerinde.

Osmanlılar döneminde Venedik'ten ithal edilen ve yeniçerilere dağıtılan bir tür çuha ..

Iskarlat, 
İtalyanca, Iskarlat, 
İskerlet,
Halk dilinde İskerlet. 
Venedik çuhası.
Parlak Venedik çuhası. 
Parlak ve çok kırmızı renkli Venedik çuhası. 

Venedik' te dokunan ve Osmanlılar döneminde ithal edilerek yeniçerilere dağıtılan parlak renkli bir tür çuha. Bu çuhanın beyaz ve yeşil renkleri ile makbul olan parlak kırmızı renkli olanıdır. Hatta, Osmanlılar döneminde bu kumaştan dolayı, ıskarlat kelimesi parlak kırmızı renk için kullanılmaya başlanmış. 
Iskarlat, eski devirde bilhassa yeniçeriler tarafından giyilen çuhaların en makbul olanıydı. Devletçe temin edilirek yeniçerilere dağıtılırdı. Yeniçeri ağzında ve halk ağzında ıskarlat kelimesi çoğunlukla iskerlet şeklinde telaffuz edilirdi. 

Bu çuha (çuka) kumaşı, elmas, sedef, yeşim, mercan, beygir gibi kıymetli bir malzeme olduğu Katip Çelebi tarafından bir çok kitabında belirtilmiş. Eski devirlerde Venedik mensucatından, boyası has ve kumaşı dayanıklı bir nevi ıskarlat denilen çuha üretilirmiş. 

Bu kumaş doğu ülkelerinde çok makbulmuş. Yeniçeri ocağının ileri gelen ağalarına, sekbanbaşına ve yeniçeri katiplerine her sene bu çuhadan verilir veya bedeli para olarak ödenirmiş. Bu paraya da iskarlat bedeli olarak bilinir. Osmanlıcada iki değişik şekilde iskarlat, Iskarlat olarak yazılan bu kelime aslında İtalyanca olup, scarlato kelimesinden türemiştir. En iyi cins kırmızı boya ile boyanmış ve çok parlak bir cins çuha olup Venedik çuhası olarak ün yapmıştır.

1918 yılında Bolşevikler tarafından eşi, çocukları ve yakınlarıyla beraber idam edilen Rus Çarı ...

Nikolay,
II. Nikolay,
Nikolay Aleksandroviç Romanov.
(d. 18 Mayıs 1868, Tsarskoye Selo 
  ö. 17 Temmuz 1918, Yekaterinburg)
Rusya İmparatoru,
Rus Çarı,
(1 Kasım 1894 - 15 Mart 1917)
Çar II. Nikolay, Rus İmparatorluğu'nun son imparatoru ve Romanov Hanedanının hüküm süren son üyesidir.

Romanov Hanedanı mensubu olup babası III. Aleksandr ve annesi Maria Fyodorovna' dır.  
18 Mayıs 1868 yılında Sankt-Peterburg'da Tsarskoye Selo (Rusça Çarın köyünde) doğmuş. Ortodoks, Çar II.Nikolay, 17 Temmuz 1918 tarihinde, 50 yaşında öldürüldü. Çar II. Nikolay' dan sonra monarşi kaldırılmıştır.

1917 yılında Şubat Devrimi'nden sonra tahttan çekildi. Ailesi ve yakınlarıyla birlikte Yekaterinburg'da tutuldu. 16/17 Temmuz 1918 gecesi, Bolşevikler tarafından II.Nikolay, eşi (Aleksandra Fyodorovna), çocukları (Olga, Tatyana, Mariya, Anastasya, Aleksey),  hekimi, uşakları ve aşcısıyla beraber Yekaterinburg'da tutuldukları evin bodrumunda idam edilerek öldürüldü. 

Saltanatı sırasında Rus İmparatorluğu, Dünya'nın büyük güçlerinden biriyken ekonomik ve askeri çöküşe sürüklendi. Rusya, Baltık Filosu'nun yok edildiği Rus-Japon Savaşı'nda Japonya'ya karşı küçük düşürücü bir yenilgiye uğradı. Çar II.Nikolay 1914 yılının ağustos ayında I. Dünya Savaşı için seferberliği onaylayarak milyonlarca Rus'un ölümüne neden oldu. 
Ölümünden sonra 17 Temmuz 1998 yılında cenazesi Sankt-Peterburg'daki St. Peter ve Paul Katedraline defin edilmiştir. 2000 yılında Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aziz ilan edildi. 

Edirne'nin en eski adlarından biri ...

Uscudama ,
Uskudama,
Uskadama,
Uskodama.

Edirne'nin eski adları şöyledir;
Odrisa, Odrisia,
Orestas,
Hadrianopolis, 
Hadrianupolis, 
(M.S. 120 yılında Roma İmparatoru Hadrianus).
Adrinople, (Bizans döneminde).
Adrianupolis,


Edrinus,
Edrune,
Edrinabolu,
Edrine, (Osmanlılar döneminde)
Edrene,
Edirne ;

1365-1453 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na İstanbul'un babası olarak başkent olarak görev yaptı. Bursa'nın oğlu, Osmanlının ikinci başkentidir. Marmara Bölgesinin Rumeli, Trakya tabir edilen kısmında bir müze şehirdir. Edirnenin batısında Yunanistan ve Bulgaristan bulunur. Güneyi ise ege denizi ile çevrilidir. Kırklareli ve Tekirdağ vilayetleri Edirnenin doğusundadır. Güneydoğusunda ise Çanakkale şehri vardır. Osmanlılar döneminde şehir fethedince Edrine olarak anılmıştır. Ancak halk arasında bu kelime Edirne olarak değişmiştir.



Tarım, meyve ve tütün yetiştirilir. Sığır ve koyun türünden hayvancılık yapılır. Şehir bir ticaret merkezidir. Edirne, tarihinde bir çok barbar kavimlerin istilasına maruz kalmıştır. Vizigotlar, Avarlar, Bulgarlar ve Haçlılar tarafından ele geçirilmiştir. Daha sonra Rusya tarafından ele geçirilen şehir 1361 yılında Osmanlılara, Türklere geçti ve 1453 yılında Konstantinopolis'in fethine kadar Osmanlı sultanlarının ikametgahı olarak kullanıldı.

Edirne, Sevr (1920) Antlaşması ile Yunanistan'a geçti, ama yine Lozan Antlaşması (1923) ile yeniden Türkiye'ye iade edildi. Şehirde bir çok cami, manastır, sinagog, çarşı, pazar ve külliye vardır. Bunlar; Selimiye Arastası ve Selimiye Külliyesi, Selimiye cami, II. Beyazıt Külliyesi, Üç Şerefeli Cami, Bedesten ve Alipaşa kapalıçarşısı bulunmaktadır. Ayrıca İtalyan Katolik Kilisesi, Sveti Georgi Bulgar kilisesi ve Konstantin-Helena Kilisesi ile Büyük Edirne Sinagogu bulunur.

Yetişkin bireyde sıklıkla görülen, panik nöbeti yapan hastalıklar arasında sayılan, dirençli durumdaki epilepsi sendromunun adı ...

TLE,
Temporal Lob Epilepsi,
TLE hastalığı,
Panik nöbeti yapan hastalıkdır. Temporal Lob Epilepsi hastalığı yetişkin bireyde sıklıkla görülen dirençli durumdaki epilepsi sendromudur. Hastalığın doğal sürecinde oluşan ve ağırlaşan, hatta felce kadar giden komplikasyonlar oluşturan sendromdur.

Genel anlamda sağ ve sol temporal lobların farklı türdeki hafıza materyalini işlemesi kuramı üzerinedir. İnsan belleğinde sözel (verbal) ve görsel (nonverbal) materyaller ayrı olarak işlenir. Sağ ve sol temporal loblar görev ayrımı ile birbirlerini tamamlar. 


Temporal lob nöbetlerinin belli başlı özellikleri şunlardır:

Çevrenin farkında olmama, 
Sabit bakma, 
Dudak şapırdatma, 
Tekrarlanan yutma ya da çiğneme, 
Olağandışı parmak hareketleri, 
Kısa süreli zihin bulanıklığı ve konuşmakta zorluk çekme, 
Nöbet sırasında meydana gelen olayları anımsayamama, 
Başkası söyleyene kadar nöbet geçirdiğinin farkında olmama, 
Aşırı vakalarda çırpınma ve bilinç kaybıyla kendini belli eden grand mal nöbeti.

Duvar Lambası ...

Aplik,
İng. sconce, wall lamp.
Fr. applique 
Duvar şamdanı.
Duvar lambası.
Duvar ışıtacı,
Seyir yerinin duvarlarında bulunan aydınlatma aracı.
Duvara monte edilen lamba,
Abajur,

Duvara takılan ve genellikle tavan lambasının bir parçası gibi olan, onu bütünleyen, türlü biçimde, çoğunlukla siperlikli lambalara aplik denir.
Dekorasyon çalışmalarında aydınlatma önemli çalışma konularının başında gelir. Yapılan dekorasyon çalışmasının gece de göze hitap edebilmesi için aydınlatmanın doğru yapılması gerekir.

İç mekan aydınlatmalarında derinlik çalışması yapılacaksa en uygun ürün apliklerdir. Aplik, duvara monte edilen, çeşitli malzemelerden üretilmiş aydınlatmaya destek olan ürünlerdir. 
Aydınlatma özelliği kullanılmak istenirse şeffaf aplik tercih edilmelidir. 

Keman yayı ...

Arşe,
Kemane,
Dud.
Keman yayı.
Yay (arşe), 
İki ucu arasında kıl gerilmiş bir çubuktur.
Keman yayının başlıca öğeleri şunlardır.
Uç, kıl, çubuk, sarma, topuk (ökçe) ve burgudur. Ayrıca kılların tellere kolaylıkla
sürtünmesini sağlamak amacıyla reçine kullanılır.

Uç; Kılların tutturulduğu, yay çubuğunun en ince ve hafif bölgesidir. Yayın ucunda bulunan, yay başlığına yapıştırılmıştır. Yay başlığının çatlamasını önlemek için plastik ya da fil dişi bir maddeden 1 mm kalınlığındaki bir parça yapıştırılır. Böylece yayın estetik görünüşünü ve yaya takılan kılların düzgünlüğü sağlanır.
Kıl; Atkuyruğundan yapılır. Doğal ve plastik maddelerden yapılan yapma yay kılı olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal  yay kılları ullanım süresi ve net ses verme özelliğinden dolayı daha çok tercih edilir.

Çubuk; Çok özel ağaçlardan yapılır ve dipten uca doğru giderek incelir. Orta bölgesindeki eğim, yaya bir esneklik kazandırır.Sarma; Madeni, plastik vb. kısımdan oluşur. İşaret parmağının ileri, geri kaymaması için, yay çubuğunun dip bölgesinde yer alır. 
Topuk (Ökçe); Yayın alt kısmında duran ve kılların bağlandığı takoz şeklindeki parçaya topuk denir.
Burgu; Yay kıllarının gerginliğini ve gevşekliğini sağlayan vidadır. 

Kurtuluş savaşında Büyük Taarruz sırasında Çiğiltepe'yi emredilen süre içinde alamadığı için intihar eden Türk subay ...

Reşad Bey,
Reşat Çiğiltepe,
(1879, İstanbul - 27 Ağustos 1922, Çiğiltepe, Sandıklı),
Türk asker.
Kurtuluş savaşında Büyük Taarruz sırasında Çiğiltepe'yi emredilen süre içinde alamadığı için intihar eden Türk subay.
Büyük Taarruz sırasında Çiğiltepe'yi söz verdiği saatte alamaması üzerine intihar etmiş ünlü komutandır. Vehib Paşa'nın yardımcısı, Reşat Paşa, I. Dünya Savaşı'nda üstün kahramanlıkları ile dikkat çekti. Türk Kurtuluş Savaşı sırasında yarbay rütbesi ile I. ve II. İnönü ve Sakarya muharebelerine katıldı. 

Son olarak 57. Tümen Komutanlığı görevine atandı. Büyük Taarruz'un ikinci gününde Çiğiltepe'yi geri alma emrini Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya söz verdiği sürede gerçekleştiremeyince intihar etti. Ölümünden sonra Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile onurlandırıldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından ailesine "Çiğiltepe" soyadı verildi.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından, Büyük Taarruz'un ikinci gününde, stratejik engel olan Çiğiltepe'yi düşmandan temizlemesi emredildi. Yunan Başkomutanı General Nikolaos Trikopis bu tepeyi başarılı bir direniş ile savundu. 27 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa'ya telefonda kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen bunu başaramayınca intihar ederek hayatına son verdi. Çiğiltepe, Reşat Bey’in intiharından 45 dakika sonra düşmandan temizlendi.

1971-1979 yılları arasında devlet başkanlığı yapan, Ugandalı diktatör ...

İdi Amin
İdi Amin
İdi Amin Dada Oumee,
Diktatör,
Yamyam,
Doğum: 1925 Koboko veya Kampala, 
Ölüm: 16 Ağustos 2003 Cidde, Suudi Arabistan
III. Uganda Devlet Başkanı, (25 Ocak 1971 - 11 Nisan 1979),
Ugandalı müslüman asker, Mareşal

İngiliz İmparatorluğu Fatihi, Mareşal Dr. İdi Amin Dada, Uganda Silahlı Kuvvetler Başkomutanı, Konsey Başkanı, Polis Şefi, Cezaevleri Müdürü, Karadaki Tüm Hayvanların ve Denizdeki Tüm Balıkların Efendisi ünvanlarını aldı.

İdi amin 5 kez evlilik yapmış, beş karısı ve 22 çocuğu ile birlikte yaşamıştır. Ancak İdi Amin'in yönetimi sırasında politik baskı, etnik ayrımcılık, insan hakları ihlalleri yoğun şekilde gözlemlendi.  Uluslararası gözlemciler ve insan hakları gruplarının tahminlerine göre, 100,000 - 500,000 insan İdi Amin'in yönetimde olduğu dönemde öldürüldü.  Uganda diktatörü İdi Amin 80 yaşında öldü. Despot İdi Amin kurbanlarını pişirerek yediği söyleniyor.İdi Amin, Uganda'nın kuzeyindeki Kakwa kabilesindendir. 1946 yılında İngilizlerin Kenya'daki Mau Mau Ayaklanması'na (1952-1956) karşı giriştiği harekatta görev aldı. 1951-1960 yılları arasında Uganda ağır sıklet boks şampiyonu. Uganda 1962 yılında bağımsızlığına kavuştu ve yeni devlet başkanı ve başbakanı Apolo Milton Obote oldu. 

25 Ocak 1971 yılında Devlet Başkanı Apolo Milton Obote'nin Singapur gezisi sırasında, askeri darbe yaparak devlet başkanı ve silahlı kuvvetler başkomutanı oldu. 1972 yılında Uganda' da yaşayan bütün Asyalıların (özellikle Hintler) 90 gün içinde ülkeyi terk etmelerini sağlayarak onları sınırdışı etti. Onların yerine ülkedeki Müslüman azınlığı ve akrabalarını, Hintlerden kalan üretim araçlarının başına getirdi. Uganda'yla İsrail arasındaki ilişkilere son vererek Libya ve Filistin'in yanında yer aldı. Bunun üzerine 1973 yılında ABD ve 1976 yılında da  İngiltere Uganda'daki temsilciliklerini kapattılar. İdi Amin 1976 yılında kendisini ömür boyu devlet başkanı ilan etti. 1976 yılında Filistinliler tarafından kaçırılan ve içinde İsrailli ve başka Yahudi yolcuların bulunduğu bir Fransız yolcu uçağının Uganda'ya inmesine izin vererek olaya doğrudan karıştı. İsrailli özel kuvvetlerin düzenlediği operasyonda biri dışında tüm rehinelerin kurtarılması İdi Amin'in prestijini sarstı.

1978 yılında Uganda Ulusal Kurtuluş Ordusu adı ile başlayan gerilla savaşı Tanzanya tarafından desteklendi. 13 Nisan 1979 tarihinde İdi Amin ülkesinden Libya'ya kaçtı. Yerine Yusufu Lule geçti. İdi Amin Libya'dan Suudi Arabistan'a gitti ve oraya yerleşti. Eşlerinden ikisi ve 22 çocuğu da yanına yerleşti. 1989 yılında gizlice Uganda'ya geçmek üzere geldiği Zaire ile Uganda arasında krize yol açtı. Kongo hükümeti Amin'i Uganda'ya teslim etmeyi reddetti ve Suudi Arabistan'a dönmesini sağladı. İdi Amin, hayatının geri kalan ömrünü Cidde'de geçirdi. Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni İdi Amin'in ülkesine dönmesine izin vermedi. 16 Ağustos 2003 tarihinde, Cidde'de, hastanede öldü ve Cidde Ruwais Mezarlığına gömüldü.


İdi Amin ile ilgili çevrilmiş filmler;

1976 yılında Raid on Entebbe filmi 
2006 yılında Last King of Scotland filmi.

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ