Gemi ve teknelerde kullanılan tahta kova...

Gerdel,
Rumca: gerdel.
Süt vb. şeyler koymaya, hayvanlara yem vermeye yarayan kova biçiminde tahta veya deriden kap.
Gemilerde temizlik işlerinde kullanılan, saç ya da pirinç çemberli tahta kova.
Gemi ve teknelerde kullanılan tahta kova.
Ağaçtan oyularak yapılan yuvarlak tekne.
İçine süt sağılan helke.

Gerdel kelimesinin diğer anlamları;
Rize ve çevresinde, ineğe verilen yemin konulduğu tahta kap.

Güney Amerika' da yerlilerden, nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları ülkelerin toplumsal ve siyasal yaşamında belirleyici bir konuma gelmesini savunan hareket ...

İndigenismo,
Indigenismo,
Indianismo,
Bir toplumsal düşünce eğilimi,
Güney Amerika' da yerlilerden, nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları ülkelerin toplumsal ve siyasal yaşamında belirleyici bir konuma gelmesini savunan hareket.

Birçok sanatçı ve yazar, 1920 ve 1930 yılında büyüyen işçi sınıfı ve köylü hareketinin etkisi altında kalarak bu hareketi başlatmışlardır. Kızılderililerin yaşamını betimleyen hareket. İndigenismo Latin Amerika fikirler ve hareketler için kullanılan bir terimdir. Amerika Yerli halklar için daha fazla sosyal ve siyasi talep içindir. 
İndigenismo 1910-1920 devriminin konsolidasyon sonrasında Meksika'da etkili olmuştur. Milliyetçi ideolojinin bir bileşenidir.

Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde, halk arasında tatarcık sineğine verilen ad ...

Yakağan,
Yakarca,
Tatarcık,
İng. sandfly, 
Fr. phlebotome, 
Lat. Ixiolirion tataricum,
Phlebotomus papatasii.
Tatarcık sineği,
Sıcak ülkelerde, özellikle Akdeniz çevresinde yaşayan, türlü hastalıklara yol açan küçük bir sinek, yakarca (Phlebotomus). 

Tatarcık sinekleri geceleri faal, gündüzleri izbe, loş, karanlık ve nemli mikrohabitatlarda saklanarak yaşar. Dişi tatarcık sineğinin dişileri yumurtalarını beslemek için insan ve hayvanların kanını emerler. Erkekleri ise kan emmezler. Halep çıbanı, tatarcık humması, kala azar gibi önemli birçok hastalık etkenlerini bulaştırıcı tatarcık sinekleridir. 

Böcekler (Insecta) sınıfının, iki kanatlılar (Diptera) takımından, 2 mm kadar uzunlukta, kanatları kadife gibi tüylü, çeşitli layşmanya türlerini taşıyarak kalaazar hastalığına ve Halep çıbanına sebep olan bir tür. İnsan sağlığı için çok zararlı bir hayvandır. Tatarcık sineği, boyları 1 ila 3 mm arası olan, uzun bacaklı, vücudu kıllı, insan kanıyla beslenen ve hayvan ağıllarında, pis su akıntılarında yaşar.

Terlemekten ya da sıcaktan vücutta görülen küçük pembe kabartılar ...

İsilik,
Isırgın,
Miliyer,
Miliaria,
İsilek, (Amasya yöesi halk ağzında).
Sıcaktan, terden yüzde meydana gelen küçük, kırmızı sivilceler.
Terlemekten veya sıcaktan vücutta meydana gelen küçük pembe kabartılar, ısırgın. 

İsilik tıp dilinde, miliaria olarak adlandırılır.
İsilik,  gözenek ismiyle de bilinen ciltteki ter bezi kanallarının tıkanmasıyla oluşan cilt döküntüsüdür. İsilik belirtileri yüzeysel kırmızı kabarcıklardan ve/veya derin kırmızı yığın şekline kadar değişiklik gösteren deri döküntüsüdür. İsiliklerin bazı çeşitleri çok yoğun bir şekilde kaşıntıya ve karıncalanmaya neden olabilir.

Bebeğin yüzünde; alın, yanaklar, gözkapakları ve burunda oluşur. Ayrıca, vücudun kıvrım bölgelerinde, bez nedeniyle bel ve göbek bölgelerinde de sıkça rastlamak mümkündür. Önlemi alınmadığında vücudun heryerini kaplayabilir. Kızarık, kabarcık ve döküntülerden oluşan isilik, birkaç gün ya da haftalarca sürebilir.

Kasıklar, koltuk altları, boyun ve ense, kulak arkası, parmak arası gibi derinin ince olduğu bölgelerden başlar. Bu bölgeler dar ya da kalın giyisiler nedeniyle daha çok terlemekte ve uzun süre nemli kalmaktadır. Bu durumda da isilik çıkmaktadır. Önlem olarak bol nemlendirici kullanılmalı ve pamuklu giysiler giiyilmelidir. En çok bebeklerde görülen bu durumlarda ateşli bir hastalık geçirdiğinde ya da ateşi düştükten sonra da isilik ortaya çıkar.  Çeşitli mantar vakaları da isiliğe ve döküntüye neden olabilir. Egzama ya da cild de döküntü varsa mutlaka doktora görünülmelidir.

Bir yeri bayındır duruma getirmek için yapılan işlerin tümü ...

Nafia, 
Arapça: nafia.
Arapça, faydalı anlamındaki nafi kelimesinden türetilmiştir.
Bir yeri bayındır duruma getirmek için yapılan işlerin bütünü, bayındırlık işleri. Bayındırlık, bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmaların tümü. 
Bayındırlık İşleri, İnşaat işleri.
Faydalı işler. 
Menfaatli olanlar.

Nafia işlerinin öncüsü DSİ;
Su işlerinin örgütlü bir şekilde ve sürekli olarak ele alınması 1914 yılında Nafıa Nezareti’nin yeniden yapılanması ile oluşturulan Umur-u Nafıa Müdüriyet-i Umumiyesi' nin (Bayındırlık İşleri Genel Müdürlüğü) kurulmasıyla başlar.

Cumhuriyetin ilanıyla beraber Türkiye, özellikle 1930 yılında ülkenin su kaynaklarını geliştirme yolunda geniş çaplı girişimlerde bulunmuştur. 

1925 yılında “Umur-u Nafıa Müdüriyet-i Umumiyesi”ne bağlı bir “Sular Fen Heyeti Müdürlüğü” kurularak Bursa, Adana, Ankara, Edirne ve İzmir Su İşleri Müdürlükleri oluşturulmuşsa da gerek gözlem yetersizliği gerekse ödenek azlığı, işlerin beklenen ölçüde gelişmesine imkan vermemiştir. 1929 yılında ise ortaya çıkan şiddetli kuraklık ve kıtlık neticesinde o yıl, Sular Umum Müdürlüğü kurulmuştur. 

1939 yılında da Nafıa Vekaleti’ ne bağlı olarak Su İşleri Reisliği kurulmuştur. Bu tarihten sonra su işlerinin önemi çok daha iyi anlaşılmış, su kaynaklarının istikşafı, etütleri ve planlamaları ile su ölçümleri yapılmıştır. Su İşleri Teşkilatı 1953 yılında yeniden düzenlenerek, Bayındırlık Vekaleti’ne bağlı, katma bütçeli, tüzel kişiliğe sahip Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü kurulmuştur.

Gemi demirinin zinciri ...

Gomina,
Gemi demirinin zinciri,
Çapa, 
Lenger, 
Gemi demiri.
Çipo, 
Çapa; Gemiyi istenilen bir yerde tutmak için bir zincirle denize atılan gemi demiri.
Tırnak; Gemi demirinin ucundaki yassı parça.
Kalamo; Gemi zincirinin su içindeki bölümü.
Kuzine; Gemilerde yemek pişirilen yer, mutfak.
Gemene; Gemi çapasına bağlı bulunan kalan halat ya da zincir.

Gemi;
Su üstünde dengede durabilen, manevra kabiliyeti bulunan (makine, yelken, tayfa, kaptan, kürek yardımı vs.) belli bir büyüklüğe sahip olan ulaşım aracına tekne denir.

M.Ö. 4000 yıllarında Mısırlılar tarafından ilk gemiler inşa edildi. Nil nehrinde ticaret için gerekli olmuştur. Suda yüzebilen taşıt yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur. Malzeme olarak kamış ve ahşap kullanarak ilk gemiler yapılmıştır. Bunu yapan kişiler halat ve yelken işiyle uğraşan gruplar olmuştur.

İndus nehri kenarında yaşayan Hintliler ise ilk gemi inşacılardır. Hatta türkçede denizde seyretmek, seyre çıkmak olarak kullandığımız Navigasyon sözcüğünün kökeni Sanskritçe olan navgathi kelimesinden gelmektedir. Gemi inşaası için ayrılan özel bölümlere yerlere tersane denildi. Yük taşımak için tekneler yapılmıştır. Fenikeliler Akdeniz’ de Koloniler arasında ulaşım ve ticaret için gemiler gerekliydi. Vikingler uzun tekneler yapmışlardır. 19. yüzyılda yelkenlerin yerini buhar gemileri almaya başlamıştır. Bunlar halen kullanılmaktadır.

Gemi çeşitleri;
Tanker, 
Konteyner, 
Cevher, 
LASH, 
Kurtarma, 
Buzkıran, 
Fabrika, Frigorifik, 
Savaş gemileri.

Kent ...

Şar,
Farsça şar, (ﺷﺎﺭ) 
Şehir, belde.
Şehir, Kasaba, Kend.
Site, yerleşim yeri,
 
Kent,
İngilizce city.
Sürekli toplumsal gelişme içinde bulunan ve toplumun, yerleşme, barınma, gidiş geliş, çalışma, dinlenme, eğlenme gibi gereksinmelerinin karşılandığı, pek az kimsenin tarımsal uğraşılarda bulunduğu, köylere bakarak nüfus yönünden daha yoğun olan ve küçük komşuluk birimlerinden oluşan yerleşme birimi.
 
 

Kimi eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdaksı levha ...

Menisk,
Fransızca: menisque.
Bazı eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm.
Menisküs,
Latince: menisküs.
Menisküs, meni sözcüğü Yunanca'da ay anlamına gelmektedir. Diz eklemlerinde kemik arasındaki kıkırdak yapıda oluşan yaralanma.

Menisk'in diğer bir anlamı,
Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek.
İnsan dizinde yer alan ay-hilal-C harfi şeklinde kıkırdak dokudan oluşmuş bir yapıdır. Doku, dizde, parlak beyaz renkte, üstte ve altta yer alan iki ana bacak kemiğinin birleştiği yerde bulunan yumuşak kıvamda kıkırdaktır. Menisküs iki kemiğin sürtünmesini engellemektedir. Her dizde iki adet menisküs bulunur. Bunlar iç ve dış menisküstür. Menisküslerin dizlerde yük emici, eklemlerde uyum ve dizllerde algılayıcı sensör görevi yapar. Menisküs hastalıklarında osteoartrit (kireçlenme) görülür. Hastalık ve yırtılmalarda ağrı şeklinde kendini gösterir. Oturup kalkerken, merdiven inip çıkarken ortaya çıkar. Yırtık durumunda dizde kızarıklık görülür. Menisküs yırtığı, ön çapraz bağ yırtığı, kıkırdak yaralanması, iç ya da dış yan bağ yırtılması şeklinde oluşan lezyonların tedavisinde, cerrahi veya konservatif (ameliyatsız) yöntem uygulanır.

Bu hastalık sporcular, özellikle futbolcular için sık rastlanır.

Dokuma tezgahında tarağı tutan ağaç ya da metal parça ...

Tefe,
Tefe Vurması (Beating-up).
Genel kumaş dokuma tekniği,birbirine dik konumda tutulan iki iplik grubunun çeşitli düzenlerde kesişmesi, birbiri içerisinden geçirilmesi ile doku oluşturma olarak tanımlanabilir. Bu sistemde en az iki iplik grubuna ihtiyaç vardır. Bunlardan oluşturulacak dokuya dik konumda olan iplik grubuna çözgü, yatay konumda olan iplik grubuna da atkı iplikleri adı veriliyor.

Dokuma genel olarak üç temel prensibin birbiri ile uyumlu bir şekilde bir tezgah üzerinde toplanması ve çalıştırılması sonucu gerçekleştirilmektedir ve bu işlemlere temel dokuma prensipleri denilmektedir.

Dokumada çözgü iplikleri birbirine paralel olarak belli bir sayıda ve yan yana bulunurlar.
Dokumanın yapıldığı yöne doğru ilerlemesi gereken çözgü tabakası arasından atkı ipliğinin geçirilmesi ve bunun kumaşa dahil edilmesi sürekli olarak tekrarlanan temel işlemlerdir. Dolayısıyla bir dokuma işleminde 3 temel ve 2 yardımcı safha olduğu göze çarpar.

Dokumada üç temel prensibi olarak bilinen bu mekanizmalar,
-Ağızlık açma mekanizması,
-Atkı atma mekanizması
-Tefe vurma mekanizması olarak sıralanabilir.

Dokumada yardımcı mekanizmalar ise,
-Çözgü salma mekanizması,
-Kumaş çekme ve sarma mekanizması, şeklinde özetlenebilir.

Bunların dışında temel dokuma işlemlerine dikkat edildiğinde, bir dokuma kumaşın oluşturulması için üç temel elemanın gerekli olduğu görülebilir.
-Ağızlığı oluşturan gücüler,
-Ağızlıktan atkı ipliğini geçiren bir atkı taşıma elemanı,
-Atılan atkıyı kumaşa tefeleyen tarak.

Dokumada çözgü iplikleri, çözgü levendinden sağılmaktadır. Çözgü köprüsünden geçerek dokuma bölgesine gelen çözgüler çerçevelere asılı gücü gözlerinden birer, taraktan ise gruplar ( 2,3 veya 4 iplik ) halinde geçirilirler.
Çerçeveler iki gruba ayrıldığı zaman oluşan üçgen kesitli çözgü ağızlığının tepesini kumaş çizgisi, tabanını ise tarak belirlemektedir. Tarağın her tefe vuruşunu gerçekleştirdikten sonra kumaş çekme tertibatı belirli bir sarma yaparken yine uygun bir miktar çözgünün salınması gerekir.

Ağızlık Açılması ( Shedding):
Her çözgü ipliği bir gücü gözünden geçirilmiştir. Dokunacak kumaşın örgüsüne uygun olarak bir atkı atıldığı zaman bu atkının üzerinde bulunması gereken çözgüler bu gücüler vasıtasıyla yukarı kaldırılırlar. Böylece atkı taşıyıcının arasından geçeceği ağızlık adı verilen bir açıklık meydana gelir ve her atkı için yeniden oluşturulur. Ağızlık açma mekanizmasının görevi budur. Ağızlığın oluşturulabilmesi için en az iki çözgü grubuna ( en az 2 çerçeveye ) ihtiyaç vardır.

Atkının Atılması (Picking):
Çözgünün iki tabakaya ayrılması ile oluşan ağızlığın içerisinden atkı ipliği bir taşıyıcı vasıtasıyla geçirilir. Bu bir mekik, mekikçik ya da kanca olabileceği gibi hava veya su-jeti gibi akışkan malzemede olabilir.

Tefe Vurması (Beating-up):
Yeni atılmış olduğu için kumaştan ayrı bulunan atkı ipliğini iterek, kumaşa dahil etmek için dişlerinden çözgü iplikleri geçirilen tarak ile tefeleme veya tefe vurma işlemi gerçekleştirilir. Yeni atkı ipliğinin kumaşa dahil edildiği yerekumaş çizgisi veya kumaş sınırı denilmektedir.

Çocukların oynadıkları bilye, ceviz gibi oyunlarda sahip oldukları sermaye ...

Enek,
Çocukların oynadıkları bilye, ceviz gibi oyunlarda sahip oldukları sermaye.Taş, kemik, cam ya da madenden yapılmış zıpzıp, bilye.
Kaydırak, bilye gibi oyunlarda ortaya dikilen kuka ya da para. 
Dikdörtgen şeklinde yanyana dizilmiş dört aşık.

Çocukken biriktirilen cicoz, bilyemile, enek, cilli, gülle (Taştan yontularak yapılan), kemik adı ile oynanan camdan, kemikten, taştan, mikadan demirden, kurşundan v.b. malzemelerden yapılan küçük top şeklinde oyun aracına verilen isimlerdir. Bu oyunda kullanılan sermaye adı verilenlere enek denir. Noylan poşet veya torbalarda saklanan ve oyunlarda beğenilen enekler göz bebeği gibi saklanır ve en son oyuna sokulandır.

Cicoz,
Cam veya toprak bilyelerle oynanan bir çocuk oyunu.
Yüzük oyunu.
Bu oyundaki bilyelerin her biri.
Misket, Kemik, Koç, Enek,
Diğer isimleri,
Cille, Cicile, Dobi, Fiske, Babüş, Gülle, Mika, Eneke, Kanarya, Fiske, Cambiş, Ayna, 
Misketlerin irisine Gaflik, parlak olanına Cillop, hasarlı olana da Kotor denir.
Misket, (Fr. mousquet), Cam bilyelere verilen addır.
Bomba ve şarapnellerin içinde bulunan kurşun veya demir tanelerin adına da misket denir.
Bilye, Bilya, Gülle, Kemik,
Cicoz, Cilli (Bursa yöresinde),
Mile,
Enek,
Atış yapılan miskete Eldeş kondik, ellik, gaflik(iri), başlık, Eneke-Enek adları verilir.

Çocukların oyuncak olarak kullandığı, genellikle kemik, cam veya demirden yapılan küçük, sert, küre biçimindeki toplara misket, cicoz, enek, bilye, mile denir. Bursa'da cilli olarak adlandırılır.
Bilye İtalyanca: biglia, (bilya okunur), 


Misket oyunları;
Klasik Misket, Şap, Çukur, Zehir, Karış (Vuruş), Kafakarış, Cors, Mors (Üçgen), Tumba, Cımbız, Şap, Kuyu, Kaptan oyunu.

Kapların soğuk su ile deterjansız olarak yıkanması ...

Cavgalamak,
Çalkalamak,
Bir şeyi içinden su çarparak geçirmek yolu ile temizlemek.

İnce kamış, hasırotu ...

Saz,
Genellikle su kıyılarında, bataklık yerlerde yetişen ince, açık sarı renkli kamış, hasır otu, kiliz, kofa.
Hasırotu, (Rhizoma Typhae).
Semerci Sazı, Semer Otu,
Su Kamışı, İnce kamış,
Zembil otu,
Kiliz, 
Kofa, 
Çayır, 

Kamış (Phragmites australis) .
Buğdaygillerden, sulak, nemli yerlerde yetişen, boğumlu, sert gövdesi olan bitkiler.
Saz, hasırotu çatı, izolasyon ve hasır yapım malzemesi olarak kullanılmaktadır. Hasırgiller familyasından; düz ince uzun, dayanıklı olan yaprakları; minder ve yastık gibi şeyleri doldurmaya, hasır örmeye yarayan bir sazdır. Bataklıklarda yetişir.

Saz kelimesinin diğer anlamları;
Bir çalgı aleti.
Her tür müzik aracı, çalgı.
Çalgılı eğlence yeri.
Takım, silah, edevat.

Ustalık.
At takımı.
Düzen, tertip, sıra.
Öğrenme.
Kuvvet, kudret.
Menfaat.
Benzer, misil, eş.
Hile.

Türk halk müziğinde bağlama, cura, tar vb. mızraplı çalgıların genel adı.
Türk halk müziğinde kullanılan, gövdesi ağaçtan oyularak yapılmış, telli, uzun saplı çalgı, bağlama.
Kavrulmuş un içine sirke, soğan ve et konularak pişirilen yemek.
Birden çok çalgının bulunduğu takım.
Hamut çemberi (arabalarda).

Kredi kartı işleme makineleri için kullanılan kısaltma ...

POS, 
Point of Sale.
POS Makinesi,
Kredi veya banka kartı üzerindeki manyetik bant veya benzeri teknolojik araçlarda yer alan kart ve kimlik belgelerine göre mal ve hizmet alımında, ödeme belgesi hazırlanmasında kullanılan elektronik cihaza POS makinesi denir.

POS, Point of Sale (Satış Noktası) kısaltmasıdır. Kredi kartlarıyla, bu POS makineleri üzerinden işlem yapılır. POS cihazları bir telefon hattına bağlıdır. Telefon hattı üzerinden kredi kartı bilgileri, kredi kartları bilgi merkezine ulaşır. Kredi kartının limitlerine bakılır ve otomatik onay ya da onaysızlık verilerek alışveriş işlemleri tamamlanır. Kart sahteciliğini ve dolandırıcılığını önlemek için POS makinesi tarafından üretilen belgede müşteri bilgileri ve kart numarasının açıkça yer alması engellenir. Chip & PIN uygulaması ile kredi kartı kopyalama ve kayıp, çalıntı riskini azaltılmaktadır. 


ATM, 
Bankamatik,
Automated Teller Machine (İngilizce).
Müşterilerin bir şube temsilcisi veya vezne yardımı olmadan temel işlemlerini yapmak için kullanılan elektronik bankacılık çıkışı. 
Otomatik vezne makineleri veya ATM'lerin başlıca iki türü vardır. Basit tipte olanlar olarak müşteriye sadece nakit çekme ve hesap bakiyesi hakkında bir rapor almak için izin verir. Karmaşık olan makineler ise, mevduat kabul, kredi kartı ödemeleri ve rapor gibi hesap  işlemlerini kolaylaştıran tiptekilerdir. Karmaşık tipteki makinaların gelişmiş özelliklerine erişmek için, genellikle makinenin ait olduğu bankanın bir müşterisi olmak gerekir.  

ATM'ler müşterilerin kendi hesaplarına kolay erişim sağlar.  Bir banka ya da kredi kartı ile herkes tarafından ATM'lere erişmek mümkündür. Bankanız tarafından işletilen bir makineyi kullanmak ücretsizdir. Ancak rakip bir banka tarafından sahip olunan bir birim aracılığıyla fonlarına erişim için genellikle küçük bir ücret alınmaktadır.

Eşek yavrusu ...

Sıpa,
Kırı,
Kulun,
Kirik,
Eşek yavrusu, sıpa.
(Kastamonu, Merzifon, Amasya, Kilis, Gaziantep, Sivas, Yozgat, Kayseri yörelerinde, halk dilinde kullanılıyor).
Eşek yavrusu.

Sıpa, Abazaca Spau, çocuk, yavru demektir.
Sıpa, Arapça Sabi, Sibyan, Çocuk anlamındadır.
Sıpa kelimesinin, diğer anlamları, 
Çocuk için sevgi ve şefkat duygularıyla kullanılan bir söz.
Üç ayaklı merdiven. 
Bir çeşit sehpa.

Çeşitli engelli gruplarından sporcuların katıldığı çok sporlu etkinlik, olimpiyat oyunları ...

Paralimpik,
(Paralympic) 
Paralimpik Oyunları, 
Engelli Olimpiyat oyunları, 
Çeşitli engelli gruplarından sporcuların katıldığı çok sporlu etkinlik, olimpiyat oyunları. Paralympic kelimesi, İngilizce, engelli anlamına gelen paralyzed ve olympic kelimelerinin birleşmesinden meydana gelir. İlk Paralimpik oyunlar 1960 Roma Olimpiyatlarından sonra yapılmıştır. Engelli Olimpiyat oyunları, hep iki hafta sonra Olimpiyatların yapıldığı ülkede  yapılmaktadır. 

Paralimpik oyunlarında yer alan spor dalları şunlardır;
Yaz oyunları; Atletizm, Tekerlekli Sandalye Rugby, Atıcılık,  Yelkencilik, Binicilik, Bisiklet, Boccia, Çim Bowling, Eskrim, Futbol Goalball, Halter, Judo, Masa tenisi, Okçuluk,  Basketbol, Tekerlekli Sandalye Basketbol, Tenis, Voleybol(oturarak ve ayakta), Yüzme.

Kış oyunları; Alp kayağı, Buz hokeyi, Kuzey kayağı, Buz kızağı hız yarışı, Biatlon.

Kore’de Akıl, Beden ve Ruh (Mind Body, Spirit ) olarak tanımlanan Tea-Geuk amblemi Paralimpik oyunların logosu olarak önceleri kullanılmıştır. Ancak Three Agitos diye isimlendirilen yeni logo 2003 yılında kullanılmaya başlanmıştır. 

Bu sembol kırmızı, mavi ve yeşil renkten oluşan üç element’i temsil eden logodur. Latince Agito denen ve anlamı hareket olan şekil ile belirlenmiş hareketin ruhu anlamında üç şekildir. Vücudunun bir kısmını yada bir uzvunu kaybetmiş olanlar (Amputeler), serebral palsi, travmatik beyin hasarı, felç veya benzeri engelli kas kontrolü, denge ve koordinasyonu etkileyen rahatsızlığı olanlar, zihinsel engeli olanlar, tekerlekli sandalye kullanan engelliler, görme engelliler,  les autres ve multipl skleroz hastaları bu oyunlara katılabilirler.

Osmanlı mutfağına özgü, koyun etiyle yapılan bir yemek...

Çeşidiye,
Mutancana, 
Merserem, 
Osmanlı mutfağına özgü, koyun etiyle yapılan bir yemek. 
Mutancana, Toprak kapta pişirilmiş anlamına gelen şekerli, meyveli bir Saray Yemeğidir. 

Çeşidiye, (Terkibi Çeşidiyye),
Malzemeler:
500gr. kemiksiz, iri kuşbaşı (tercihen but tarafından doğranmış koyun eti)
150 gr. yağlı kuzu kıyması
150 gr. kuru kayısı
150 gr. kuru erik
150 gr. tatlı badem
2 orta boy sert ve sulu elma
5 kaşık nar ekşisi
2 kaşık bal
1 bardak su
1 tatlı kasığı nişasta
1 mercimek tanesi kadar misk
1 kahve fincanı gülsuyu
Tuz

Yapılışı:
Öncelikle, bir kase içerisinde, 1 bardak ılık su, 2 kasık bal ve 5 kaşık nar eksisi iyice eriyinceye kadar karıştırılarak nar ekşili bal hazırlanır. Et yıkanarak tencereye konulur. Kapağı kapalı olarak, kısık ateşte suyunu ve yağını salması beklenir. Suyunu saldıktan sonra, tencerenin kapağı açılır ve kendi yağında hafifçe kavrulur. Kavrulan ete, hazırlanan tatlı-eksi karışım ve bir miktar tuz eklenir. Kapağı kapatılır, kısık ateşte 35 – 40 dakika kadar pişirilir. Suyunu çekerse, göz kararı su ilave edilebilir. Kıymaya tuz eklenerek; yoğrulur ve küçük küçük köfteler hazırlanır. Bademler sıcak suya konulur ve 15 dakika bekletildikten sonra kabukları soyularak ikiye ayrılır. Kuru erikler de çekirdekleri ayıklandıktan sonra ikiye bölünür. Etler yumuşamaya başlayınca, tencereye önce köfteler ve bademler; 15 dakika sonra da kayısı ve erikler eklenir. Tuzu kontrol edilir ve 20 – 25 dakika kadar ağır ağır pişirilir. Kayısılar yumuşayınca, elmalar soyulur ve yarım ay biçiminde, orta kalınlıkta doğranarak yemeğe katılır. Kapağı kapalı olarak, çok hafif ateşte, arada bir suyu kontrol edilerek ve etler ile meyveler yumuşacık olana dek yaklaşık 20 dakika daha pişirilmeye devam edilir. Ateşten almadan önce, yemeğin suyunu koyulaştırmak için bir tatlı kasığı nişasta, biraz gül suyu ile eritilerek tencereye dökülür. Bir tasım kaynatılır ve ocaktan alınır. Toplu iğne bası kadar bir misk parçası, geri kalan gül suyunda eritilir ve yemeğe katılır. Meyveleri zedelememeye dikkat ederek karıştırılır ve servis tabağına alınır.

Not: 
Yemeğin adı, içindeki çok sayıdaki malzeme çeşitliliğinden ve Farsça’da tadına bakılmış, beğenilmiş anlamına gelen çeşidiye’den geliyor. Şirvani tarafından eklenmiş bu tarif, dönemin en çok rağbet edilen şekerli ve meyveli yemeklerinin özel bir örneği olma niteliğini taşıyor. 15. yüzyıla ait şölen yemeğidir.

Osmanlı mutfağına özgü yemekler;
 
Mutancana-Kuzu eti, arpacık soğan, kırmızı üzüm, bal ve badem.
Nırbaç-Kuzu eti, kişniş, tarçın, zencefil, damla sakızı
Ayva Kalyası-Nohut, kuzu eti, havuç, ceviz, pekmez, ve ayva yemeği
Kabaklı Burani-Kuzu eti (But), kişniş, tarçın, soğan, balkabağı, kimyon

Soğanlı Kabuni-Kuzu eti, kimyon,tarçın,soğan,tereyağ, pirinç, nohut.
Çeşidiye, (Terkibi Çeşidiyye),
Lalanga,
Fırında bıldırcın dolması,
Mahmudiye,
Sefire,
Muzhir kebabı,
Gendüme,
Osmanlı kebabı,
Erikli yahni,
Merserem, Osmanlı mutfağına özgü,koyun etiyle yapılan bir yemek.
Sura,  Koyun ya da kuzu kaburgası içine pirinç doldurularak yapılan bir yemek

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ