Çamaşırın az kirli ve köpüklü suyu...

Eprik,
Ebrik, 
Sabunlu su.
Çamaşırın az kirli ve köpüklü son suyu
Çamaşır yıkandıktan sonra geriye kalan az kirli ve köpüklü su. 
Yıpranmış, eskimeye yüz tutmuş çamaşır, elbise.

Ermeni mutfağına özgü bir tür aşure...

Anuşabur, 
Ermeni Noel Tatlısı, 
Yunan Aşuresi,
Anuşabur bir Ermeni Tatlısı. 

Anuşabur, aslında aşureye benzeyen, fakat içinde baklagil ile buğdayın dışında tahıl bulunmayan, kuru yemiş, kuru meyve ve nar taneleri ile hazırlanan bir nevi aşure.

Malzemeler;
500 gr aşurelik buğday
250 gr. kuru üzüm
250 gr. kuru kayısı
Yarım paket patates nişastası
1 kepçe gülsuyu
1 kilo toz şeker
1 çimdik tuz
Tarçın, ceviz içi, nar taneleri
1 paket çam fıstığı

Yapılışı;
Yarım kilo aşurelik ak başak buğdayı ayıklar, birkaç kez soğuk suyla yıkar, bol suda üç dört saat beklettikten sonra yavaş yavaş, büyük bir tencerede bol su ile pişirmeye başlarız. Bu arada 250’şer gram kuru üzüm ve kuru kayısıyı ayıklar, iyice yıkarız. Kayısılar iriyse ikiye veya dörde böler, üzümlerle birlikte sıcak suda iyice yumuşamaları için bekletiriz. 


Kısık ateşte, tencerenin kapağı azıcık aralık olarak pişen buğdayların iki üç saat sonra suyu özlenmeye başlamış olur. Ateşten indirir, tencerenin kapağını kapatır, üzerini de kalınca bir bezle örteriz. Böylece aşurelik buğdayımız en az üç dört saat veya geceden sabaha dek bekletilir. Bekletilen buğday, artık Anuşabur olmaya hazırdır. Tekrar tencereye ateşe oturtur, ıslattığımız kuru üzüm ve kayısıları da buğdaya katarız. Çorba kıvamına gelene kadar kaynar suyla sulandırır, ara sıra karıştırarak, pişirmeye başlarız. Kuru üzümler şişip mini minnacık baloncuklar haline geldiğinde, yarım paket patates nişastasını, bir su bardağı soğuk suyla sulandırır, Anuşabur’ a katar, sürekli karıştırarak bir iki taşım daha kaynatırız. 

Şekeri katmak: 1 Kilo toz şeker ve bir çimdik tuz ilave eder, bir iki dakika daha karıtırarak kaynatırız. Kaynama, ısısını kaybettikten sonra, bir kepçe dolusu gülsuyunu Anuşabur’a katıp iyice karıştırır, uygun gördüğümüz kaplara doldururuz. Soğuduktan sonra üzerlerini nar taneleri, çam fıstığı, ceviz içi parçacıkları ve tarçınla süsleyip, komşularımıza dağıtarak bereket götürürüz.

Ermeniler, Noel' i her yıl 6 Ocak'ta kutluyorlar. Diğer Hıristiyan mezheplerinden farklı olarak Vaftiz Yontusu ile birlikte kutlanan Ermeni Noel' ine gağant adı veriliyor. Gağant, zengin ziyafet sofralarına da verilen ad. Noel hazırlıkları önceden başlıyor. Ve evlerde zengin sofralar kuruluyor. Zeytiyağlı, bol soğanlı, baharatlı yaprak ve lahana sarmaları, topik, hindi ve Ermeni aşuresi Anuşabur Noel sofralarında mutlaka bulunur. 


Yılbaşı sabahında ise erkekler işyerlerini birkaç saatliğine de olsa açıyor ve yanlarında getirdikleri narı kırarak tanelerini etrafa serpiyorlar. Nar, Ermeniler içinde bereketin sembolü.


Sakarya iline özgü bir tür tatlı...

Üre,
Kocaeli ve Sakarya yöresine özgüdür. Bayram ve düğünlerde çok yapılır. Ana maddesi darı olan sütlü bir tatlıdır. Bu tatlı için kullanılan darı, yörenin köylerinde yetiştirilir ve değirmenlerde öğütülür. Darı şekil olarak çok küçük taneli bir tahıldır ve kuşyemine benzerliğiyle bilinir. Üre yapımında kullanılacak olan darı büyüdükçe bir leğende soğuk suyla birkaç defa yıkanır. 

Yıkanmış olan darılar bir tencere içinde kaynamakta olan sütün içine yavaş yavaş konur ve koyulaşıncaya kadar sürekli karıştırılır. Koyu kıvamına gelen üre ocaktan alınmaya yakın şekeri konur. Tencereden daha küçük kaselere boşaltılarak soğutulur ve servis yapılır. İsteğe bağlı olarak üzerine gül suyu da dökülebilir. Darı, az miktarda kullanılmasına karşın pişince çok miktarda üre tatlısı yapılmış olur.

Sakarya'da yapılan yemekler;
Islama Köfte,
Sütlü Kabak Tatlısı, Kabak Tatlısı, Kabaklı Kol Böreği,
Çerkes Tavuğu, Çerkes Pastası(Peynirli),
Ezme Fasulye, Dartılı Keşkek, Dartı,
Üre Tatlısı.

Dartılı Keşkek,
Dartılı Keşkek-Taraklı
Malzemeler;
Süt (dartı yapmak için) 6-7 Litre
Tavuk 1 Adet
Aşurelik Buğday 1/2 Kilogram
Soğan 1 Baş Orta Boy
Tuz 1-2 Tatlı Kaşığı
Su 1,5 Litre (6 Su Bardağı)
Tereyağı 2 Yemek Kaşığı
Karabiber Çay Kaşığının Ucuyla
Kırmızı Biber Çay Kaşığının Ucuyla

Yurdumuzun birçok yöresinde yapılan Keşkeğin, Sakarya yemek kültüründe ayrı bir yeri bulunmaktadır ilde özellikle düğünlerde yapılan özel günlerin vazgeçilmez yemeği olan keşkek ağır, hatırlı misafirlere yapılan özel bir yemektir. Herkesin yapamadığı keşkek, yemek olarak ayrı bir ustalık ve maharet gerektirmesi nedeniylede oldukça önemlidir.

Dartı:
Süt kaynatılmadan bir süre bekletilir.
Daha sonra üzerinde oluşan yağlı tabaka alınarak bir tencerede biriktirilir. Tencere içindeki hafif yağlı tabaka ocakta (hafif ateşte) kırmızılaşıncaya kadar kaynatılır. Pırtık pırtık bir şekil alınca ateşten alınır. Bir kap içine boşaltılarak donması beklenir. Yağlı bölüm üste, tortu altta kalacak biçimde donan malzeme, kahvaltılarda ve makarnalarda sos olarak kullanılan dartı özellikle keşkek yapımında tüketilir.

Keşkek: 
Kılçıklı sivri beyaz (döğme-dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday-/aşurelik) buğdaydan yapılır. Keşkek yapılmadan bir gün önce buğday akşamdan yıkanarak ıslanır ve biraz kabarması sağlanır. Ertesi gün ise, hazırlanan tavuk iyice yumuşayıncaya yaklaşık 1,5 saat kadar suda haşlanır. Tavuk haşlandıktan sonra bir kepçeyle tencereden alınır. Diğer tarafta akşamdan hazırlanan buğday tavuk suyuna atılır, 1-2 kez tahta bir kaşıkla çevrilerek ocakta kaynatılır. Suyu az ise üzerini 1 parmak örtecek kadar su ilave edilir ve yeterince tuz konur. Ilınmış olan tavuk kemiklerinden ayıklanır, ince ince didiklenir ve küçük parçalar halinde, kaynatılan buğdayın içine katılır. Kaynatılan malzeme tahta kaşıkla ezilerek buğdayla etin birbirine yedirilmesi sağlanır. Koyulaştığı zaman servis tabağına alınır. Diğer tarafta bir tavanın içinde tereyağı kavrulur. İçine hazırlanan dartı, kırmızı ve kara biber konur. Hazırlanan keşkeğin içine üzerine dökülerek sıcak servis yapılır.

Keşkek yemek olarak cemiyetlerde (düğünlerde, sünnetlerde vb. toplantılarda) mutlaka pişirilir ve konuklara ikram edilir. Yöre halkı “düğüne gidiyoruz” yerine “keşkek yemeğe gidiyoruz” sözünü yaygın biçimde kullanmaktadır. Yine yörede genç kız ve delikanlılara; “ne zaman evleniyorsun?” anlamında, “senin keşkeğini ne zaman yiyeceğiz” biçiminde takılırlar.

İlk insanlı uzay yolculuğunu 1961'de gerçekleştiren Rus Kozmonot...

Yuri Gagarin,
(Yuri Alekseeviç Gagarin)
9 Mart 1934'te, Gzhatsk yakınlarındaki Klushino'da doğdu. Annesi Anna Timofeevna Gagarina ve babası Alexei Ivanovich Gagarin, Sovyet Rusya'daki müşterek çiftliklerden birinde çalışmaktaydı. Sovyetler Birliği'nde yaşayan pek çok aile gibi Gagarin ailesi de İkinci Dünya Savaşı sırasında çok büyük zorluklarla mücadele ettiler. 1943 yılında kendisinden büyük olan iki kardeşi, işçi olarak çalıştırılmak üzere Almanya'ya götürüldüler ve savaşın sonuna kadar dönmediler. 

Gagarin, dökümhanede çırak olarak çalışmaya başlayan Gagarin, Saratov'daki teknik liseye seçildi. Girdiği bu okulda Aero Club adı verilen bir topluluğa katıldı ve hafif bir uçağın nasıl uçurulabileceğini öğrendi. Lise eğitimini tamamladıktan sonra,1955 yılında askeri uçuş eğitimi almaya başladı. Bu eğitim sırasında tanıştığı Valentina Goryacheva ile 1957 yılında evlendi. Mezun olduktan sonra Murmansk Oblast'taki Luostari hava üssünde görevlendirildi. Tam bir erişkin olduğunda boyu 1.57 cm olan Gagarin için bu durum, küçük Vostok kokpitlerinde bir avantaj haline geldi. 1960 yılına gelindiğinde, çok kapsamlı araştırma ve elemelerin ardından Gagarin, 19 kozmonotla birlikte Sovyet uzay programına seçildi. Seçilen kozmonotların fiziksel ve ruhsal dayanıklılıklarını ölçmek için yapılan sayısız zorlu testin ardında, bu testlerde çok büyük bir başarı gösteren iki kozmonot, Yuri Gagarin ve Gherman Titov, programa girmeye hak kazandılar. Sovyet yönetimi Gagarini seçerken, medyayı elinde tutma kapasitesi ve dış görünümü gibi faktörleri de dikkate aldılar.

12 Nisan 1961 tarihinde, Rus kozmonot Yuri Gagarin' i taşıyan Vostok 1 uzay aracı Kazakistan' daki Baykonur uzay üssünden fırlatıldı. Yerin etrafında ki bir turu 89 dakikada tamamladıktan sonra Moskova saatiyle 10.55'te Saratov yakınlarındaki Smelovka'ya indi. Gagarinin bu uçuştaki kod adı Kedr'dı. Uçuş esnasında Sovyet yetkilileri Gagarin'in rütbesini yüzbaşılıktan binbaşılığa yükselttiler. Uçuşun başarıyla tamamlanmasının ardından Gagarin, Sovyet başarısını bütün dünyaya anlatmak için, İngiltere, İtalya, Almanya, Kanada, Japonya gibi ülkeleri kapsayan geniş çaplı bir geziye katıldı. Gagarin ülkesine döndükten sonra da yedi yıl boyunca yeniden kullanılabilir bir uzay aracı geliştirmek ile ilgili çalışmalar yürüttü.

Gagarin, 27 Mart 1968 tarihinde, rutin bir eğitim uçuşunda Kirzhach yakınlarına düşen uçakta hayatını kaybetti. Kazanın sebebi hiçbir zaman tam olarak öğrenilemedi. Araştırmalar uçağın, bir Su-11 uçağının yarattığı türbulans yüzünden düşmüş olabileceğini gösterdi.

Ayasofya' yı yapan Bizanslı mimarlardan biri ...

İsidoros
Miletos (Milet)
Anthemios
Tralles (Aydın)
Ayasofya,
Latince: Sancta Sophia ya da Sancta Sapientia,
Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından M.S. 532 - 537 yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedralidir. 
1453 yılında İstanbul'un Türkler tarafından fethedilmesiyle Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürüldü.  

Ayasofya Cami, 1934 tarihinde müzeye dönüştürülmüş. Günümüzde ise müze olarak hizmet vermekte iken 2020 yılında tekrar camiye çevrildi. 

Ayasofya, mimari bakımdan, bazilika planı ile merkezi planı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Binanın adındaki sofya sözcüğü herhangi bir kimsenin adı olmayıp, Yunanca’da bilgelik  anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla ayasofya adı kutsal bilgelik ya da ilahi bilgelik demektir. Ortodoksluk dininde Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır. 

VI. yüzyılın ünlü mimarlarından Miletos'lu (Milet) İsidoros ve Tralles' li (Aydın) Anthemios' un yönettiği Ayasofya’nın inşaatinde yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve Jüstinyen'in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. Bu çok eski binanın bir özelliği yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır. Bizans döneminde Konstantinopolis Patriği'nin patrik kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi’nin merkezi olmuş bulunan Ayasofya, doğal olarak vaktiyle büyük bir kutsal emanetler koleksiyonunu içermektedir.

Antagonizma,

Tezat,
Karşıtlık, karşıt olma, kontrast, çelişki.
Çelişim (Tezat) Bir varlığın ya da bir olayın birbirine zıt karşıt durumlarının bir arada verilmesi sanatıdır.

Sivas'ın Şarkışla ilçesinde bir kaplıca...

Alaman,
Şarkışla İlçesi’ne bağlı Alaman Köyü sınırları içinde yer alır. Alaman Çermiği’nin kükürtlü suyunun çeşitli hastalıklara iyi geldiği söylenir.
İlçe merkezine 33 kilometre uzaklıkta bulunan kaplıcanın suyu oldukça kükürtlü olduğu için içilmiyor. Sivas' da Dünyaca ünlü Kangal Balıklı ile Ortaköy, Alaman, Akçaağıl, Sıcak ve Soğuk Çermik Kaplıcaları vardır.

Kangal Balıklı kaplıcaları; 
Sivas’ a 96 km., Kangal’ a da 13 km. uzaklıkta, Kavak Deresi Vadisinde bulunmaktadır.
Suyunun sıcaklığı 36-37 °C ve toplam debisi 130 lt/sn.dir. Kaplıcanın suyunda en büyüğü 10 santimetre boyunda binlerce küçük balık vardır. Bu balıklar havuza girenlerin sivilce ve yara kabuklarını yiyerek, deriye kaplıca suyunun temasını artırıyor. Cyprinion Macrostamus (beni balığı) ve Garra rufa (yağlı balık) türündedir. Yöre halkının kutsal saydığı bu balıklar havuza girenlerin vücutlarındaki yara ve sivilcelerinin kabuklarını yiyerek, kaplıca suyu ile de soyulan
yaraların ilişkisi sağlanmaktadır.

 Tedaviden olumlu sonuç alınabilmesi için üç hafta (21 gün) süresince günde üç defa havuza girmek ve iki saat suda kalmak gerekmektedir. Ayrıca, sabahları aç karnına birkaç bardak şifalı sudan içmeyi ihmal etmemek gerekir. Diğer taraftan yerden kaynayan su içindeki kabarcıkla ve balıkların vücut üzerine yaptığı darbelerle vücutta bir gevşeme ve dinlenme görülmektedir. Tedavi tamamen yan etkisiz olup, kesinlikle
herhangi bir ilaç kullanılmamaktadır. Her türlü romatizmal hastalığa, sinir hastalıklarına, kırık, çıkık, ezik gibi durumlara, deri ve böbrek hastalıklarına da olumlu etki yaptığı düşünülen kaplıca sedefli hastaların ümit kaynağı özelliğini taşıyor. 

Sıcak çermik kaplıcaları; 
Sivas-Ankara Karayolu üzerinde, il merkezine 31 kilometre uzaklıkta bulunan ve işletmesi Sivas Belediyesi’ne ait olan Sıcak Çermik Kaplıcası’nın suyunun 50 °C üzerinde bir sıcaklığa sahip olduğu belirtiliyor. Suyunun kimyasal özelliği nedeniyle kaplıcanın romatizma, sinir sistemi, solunum yolu, sindirim sistemi, metabolizma bozuklukları, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı adale ağrıları, kadın hastalıkları gibi rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülüyor.

Soğuk çermik kaplıcaları;
İl merkezine 20 kilometre uzaklıktaki ve suyunun sıcaklığı 28 °C civarında olan Soğuk Çermik Kaplıcası’nın suyunun içildiğinde mide, bağırsak ve safra kesesi hastalıklarına iyi geldiği düşünülüyor.Romatizma ve sinir hastalıkları tedavisinde de yararlı olduğu belirtilen kaplıca Sivas Belediyesi tarafından işletiliyor.

Ortaköy kaplıcaları; 
Şarkışla İlçesi’ne bağlı, ilçeye 30 kilometre uzaklıktaki Ortabuçak Köyü sınırları içerisinde bulunan Ortaköy Çermiği’nde ise büyük bir havuzun yanı sıra 14 odalı bir motel ve gazino bulunuyor.

Akçaağıl kaplıcaları; 
Suşehri İlçesi’nin Akçaağıl Köyü yakınlarında, Erzincan-Tokat yoluüzerinde Kelkit Çayı’nın güney yakasında yer alan Akçaağıl Çermiği’ninise suyunun sıcak olması nedeniyle birçok hastalığa iyi geldiği düşünülüyor. Kadın ve erkek iki ayrı banyosu bulunan kaplıcanın 40 °C sıcaklıktaki suyunun aşırı kilolulara ve kadın hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor.

Türk müziğinde kullanılmış bir tür dilli kaval...

Mizmar,
Arapça mizmar, 
(ﻣﺰﻣﺎﺭ)
Dilli kaval,
Zurna.
Osmanlıca Düdük, Kaval,
Arapça mizmar, 
kamışla üfleyerek teganni etmek anlamındaki zemr sözcüğünden türetilmiş. 
XVIII. yüzyıla kadar musikimizde kullanılıp sonra unutulan ney, kaval, düdük türünden nefesli saz.
Nefes yolu, hançere.

Mizmar zen; 
Mizmar çalan, mizmar üfleyen (kimse).


"Yehova'ya hamd olsun" anlamına gelen ve ayinlerde kullanılan İbranice bir söz...

Aleluya, (alleluia).
Elhamdulillah, Allaha şükür,

"Tahtacılar" da denilen bir Türkmen topluluğu...

Ağaçeriler,
Ege ve Akdeniz bölgelerinin ormanlık yörelerinde yaşayan ve ağaç işçiliğiyle uğraşan Alevi Türkmenlerdir. Toroslar, Ege Bölgesi gibi dağlık ve ormanlık yörelere yerleştirilmiş Türkmenlerdir. 

Ataları, Oğuz boylarından Ağaçeriler 'dir. Timur Türkistan ve Horasan'ı egemenliği altına alınca, yurtlarını terk etmek zorunda kalan Ağaçeriler'in bir bölümü İran'a, bir bölümü de Anadolu'ya yerleşti. Moğolların Anadolu'yu işgal etmesi üzerine, buraya gelmiş olan Ağaçeriler bu kez Suriye ve Irak'a göç ettiler. Bunların bazısının, Timur'un ölümünden sonra 1405 yılında yeniden Anadolu'ya döndüğü ve sonradan Tahtacılar olarak anıldığı kabul edilir.  Edremit Kazdağı Tahtacı Türkmenleri' ni oluşturan bir çok oymak var. Bunlarda Ağaçeri Türkmenleri, Oğuzların Üç ok kolunun Günhanoğulları boyundan Çepnilerdir.  Kökenleri Horasan’a dayanır. 


Gürcistan' da bulunan, dünyanın en derin mağarası...

Krubera,
(Voronja)
Gürcistan, 1710 m.
Krubera Mağarası,
Voronja Mağarası,
Voronya mağarası,
Mağara ismini Rus jeolog Alexander Kruber’ den alır.

Gürcistan'daki Arabika Dağları' nda yer alır. Gürcistanın kuzey-batısında, Batı Kafkasya' da, Karadeniz kıyısında bulunur. Abhazya Cumhuriyetinin Gagra ilçesi yakınlarındadır. Krubera mağarası dünyanın bilinen en derin mağarasıdır ve yaklaşık derinliği 2190 m. ve uzunluğu ise 13.432 metredir.

Dünyanın en derin mağaraları;
1. Krubera (Voronja); Gürcistan, 1710 m.
(2001 keşif gezisi) Ukraynalı ve Rus mağaracılar (sağda) yeni bir rota izleyerek daha da derine inebilecekleri görüşünde

2. Lamprechtsofen; Avusturya, 1632 m.(1998)
Dipten yukarıya doğru incelendi. (Ana girişi dağın eteklerinde)

3. Gouffre Mirolda; Fransa, 1626 m.(2003)
Bir ekip 1733 m.’ye indiğini iddia etse de, ölçüm hatasından şüphelenildiği söyleniyor.

4. Reseau Jean Bernard;Fransa, 1602 m.(1990)
Yapılan altı araştırmada bilinen en derin mağara olarak rekoru elden bırakmadı.

5. Torca del Cerro; İspanya, 1589 m.(1998)
İki rotası da 1000 metreden derine inen nadir mağaralardan.

6. Sarma; Gürcistan, 1543 m.(2003)
Stone, “Bu ve Krubera’nın keşfi 1990’larda iç savaş nedeniyle sekteye uğradı” diyor.

7. Cehi 2; Slovenya, 1533 m. (20039 Slovenya)
İtalya sınırında yeralan Kanin Dağı’ndaki beş mağaradan en derin olanı.

Avcı çantası...

Celbe,
Cağ,
Avcı çantası.
Avcıların kullandığı ağ çanta.
Büyük bez veya deri torba.
Avcı çantasına Afyon e Konya yörelerinde cağ adı verilir. 
Avcı hayvan.
Avcıların kullandığı ağ çantası.
Hayvan sürüsü, yılkı.

Güney Afrika' da yaşayan bir maymun cinsi...

Şakma,
Afrika'da yaşayan siyah postlu bir maymun türüdür.
Lesula,
Cercopithecus Lomamiensi,
Baykuş yüzlü maymun.
Tamarin,
Aotes,
Kapuçin,
Koate,
Marmoset.

Yozgat' ın Aydıncık ilçesinde, "İncesu" da denilen ve 35 kuş türünün barındıran bir kanyon...

Kazankaya,
Kazankaya Kanyonu,
Yozgat ili Aydıncık(Mamure - Eskiköy) ilçesine bağlı, bir kasaba olan Kazankaya Çekerek - Alaca yolunun 4 km. kuzeybatısında, Aydıncık ilçesine 10 km. uzaklıktadır. Alacahöyük, Zile (Zela), Pteria (Kerkenes) ve Boğazköy' ün ortasında kalan Kazankaya Kanyonu doğal harika bir oluşumdur.

Kazankaya Kanyonunun uzunlugu 10 km.'dir. Güneyinde 1363 m. yüksekligindeki Alan Dağları, batısında ise Malbelen Tepesi vardır. Kanyon içerisinden Yeşilırmağın bir kolu olan Çekerek Irmağı akmaktadır. Vadinin her iki yanınında kalıntılar, hatıl oyuklar ve merdiven basamakları, Kybele kabartması görülür. Bir niş içerisinde, kabartma şeklinde, boyu 3.16 m olan tanrıça Kybele kabartması (Bereket ve bolluğun simgesi) sergilenmektedir.

Irmağın debisinin yükseldiği zamanlarda rafting sporlarına ev sahipliği yapan kanyon, dağ sporları, doğa yürüyüşleri ve insanların suyun verdiği huzurla cezb olacağı bir huzur sunmaktadır.

Kenya' daki yerli halkın beyaz azınlığa karşı ayaklanma hareketini yöneten ve 1960' ta ortadan kaldırılan gizli örgüt...

Mau Mau,
Mau Mau isyanı,
Mau Mau direnişi,
1952 ve 1960 yılları arasında Kenyalı direnişçilerin Britanya sömürgeci yönetimine karşı sürdürdüğü ayaklanma. İsyan askeri açıdan başarısız olmasına rağmen Kenya'nın bağımsızlık sürecini hızlandırdı.

Direnişçiler kendilerini Muingi (Hareket), Muigwithania (Anlaşma), Muma wa Uiguano (Birlik Yemini) veya Kikuyu Central Association (KCA) (Kikuyu Merkezi Topluluğu) olarak adlandırıyorlardı.
Britanya taraftarı kaynaklara göre isyanda ölen sivil Kenyalıların sayısı 11.500 civarındadır. Fakat diğer kaynaklarda gerçek sayının 20.000'i aştığı tahmin edilmektedir. İngiltere Kenya' dan 1952 -1960 yılları arasında çekilmiştir.
Kenyatta bir Kikuyu' ydu (veya Gikuyu) ve Mau Mau hareketi büyük oranda bir Kikuyu fenomeniydi. Kolonyalist güçler tarafından  12,000 isyancı veya şüpheli Kikuyu öldürüldü. Bu durum, yanlış bir şekilde İngilizlerin, Kenyatta'nın Mau Mau' nun lideri olduğu sonucuna varmalarına neden oldu. Kenya Afrikalı Ulusal Birliği (Kanu) başkanı,  Kenyatta idi.

Kikuyu ve Embu, Meru gibi akraba kabilelerin üyelerini yeni Kenyalı burjuvalar olarak etrafına topladı. 1978'de öldüğünde ülkenin zenginliğinin ve gücün çoğu, bu üç kabilenin oluşturduğu organizasyonun ellerindeydi: Gikuyu-Embu-Meru Birliği (GEMA).

Epik tiyatro, anlayışıyla tiyatroda devrim yaratmış ünlü Alman oyun yazarı ve şair...

Bertolt Brecht,
Epik tiyatro, siyasal amaçlı bir tiyatro düşüncesidir. Bertolt Brecht’ in doğrudan Marksizm-Leninizm etkilenimiyle oluşturduğu ve seslendiği seyirci kitlesini de emekçi sınıf olarak belirlemiş bir kuramdır.
Bertolt BrechtTeoride ve pratikte Marksizmin felsefi, siyasal ve ekonomik tahlillerini tiyatro sahnesine yansıtmaya çalışır. Brecht tarafından bilim çağının tiyatrosu olarak değerlendirilen epik tiyatro, kapitalizm ve sınıflı toplum eleştirisi yapar.

Oyunlar bir devrimin gerekliliğini çoğu kez doğrudan işaret etmese bile, varolan sistemin olumsuzlanması yoluyla, seyircisini başka alternatifler üzerine düşünmeye çağırma iddiasındadır.

Sığındırmak, Muhafaza etmek, iltica...

İaze,
Arapça: iaze, (اعاذه)
İltica.
Sığındırmak, 
Muhafaza etmek, 

Ölümlü...

Fani,
Arapça fani, (ﻓﺎﻧﻰ),
Karşıtı: Baki.
Arapça, tükenmek, yok olmak anlamındaki fena kelimesinden türetilmiştir.
Son bulucu, sonlu, ölümlü, kalımsız, baki olmayan. 
Ölümlü, gelip geçici, sonlu, sonu gelen ve yok olan.
Ölümlü, kalımsız dünya.
Geçici olan, ölümlü.
Yok olmak.
Ölümlü olan.
Ölümlü.
İnsan.
Ölümlü, muvakkat, kaybolan, gelip geçici, devamlı olmayan, yok olup giden.
Muvakkat, kaybolan, gelip geçici, devamlı olmayan, misafir.
Yok olucu, geçici, devamlı olmayan.
Geçici, yok olucu.

Fani:
Kendi varlığını ve nefsini yok etmek, kendini yok edecek kadar o şeye bağlanmak.
İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.

Kolun dirsekten parmaklara kadar olan bölümü...

Arış, 
Farsça erş, ereş.
Eskiden kullanılan, elin orta parmak ucundan dirseğe kadar olan mesafe miktarındaki uzunluk ölçüsü.
Kolun dirsekten parmaklara kadar olan bölümü.
Kolun dirsekle bilek arasındaki kısmı.
Halk ağzında arış.
Çözgü.
Arşın.

Arış sözcüğünün diğer anlamları;
Dokumalarda tezgaha uzunlamasına gerilen iplik.
Dokumacılıkta yukarıdan aşağıya doğru atılan iplik, çözgü
Eski dokumacıların kullandıkları bir ölçü.
Araba, kağnı oku.
Düven oku.
Kağnı oku.
Asma,

Zulüm, Sıkıntı, İhtiyaç...

Daym,
Zulüm, 
Arapça: zulüm, (ظلم)
Sıkıntı,
İhtiyaç.

Çerkezlerin ulusal destanı...

Nart,
Çerkeslerin ve diğer birçok Kafkas halkının kökü tarihin derinliklerine kadar uzanan ortak destanıdır. Destan, Sosruko, Badinoko, Asemez, Bataraz, Sujey ve diger Nartların kahramanlık öykülerinden oluşur. 
Nartlar, Çerkeslerin kendi ataları olarak kabul ettikleri mitolojik kahramanlardır. Destanın baş kahramanı Sosruko mucizevi şekilde taştan doğar. Yerin ve göğün yaratıldığı çağda Sosruko yetişkin bir erkek, dağların ve ırmakların oluştuğu çağda yaşlı bir adamdır, fakat bütün gücü hala yerindedir. 

Nartlar destanda kültürel kahramanlar olarak da görünürler. Nart veya Nat(Şapsığ deyişiyle) sözcüğü Adigece kökenli olup "Gözünü veren, korkusuz kahraman" anlamındadır.

İğne ile yapılan tedavi, uyarım...

Akupunktur,
Akupunktur’u iğneyle tedavi, iğneli uyarım, olarak tanımlayabiliriz. İşin içinde iğne var diye hemen korkmayın. Zira bu iğneler çok ince uçlu özel iğnelerdir ve doktorlar tarafından uygun şekilde uygulandığında ağrı fazla hissedilmemektedir. Akupunktur Çin’de ısı ve iğine anlamına gelen “Chin-Chen” kelimesinden oluşmaktadır. Avrupada ise akus (iğne), punctura (batırmak) kelimelerinin birleştirilmesi sonucu “akupunktur” adını almıştır.

Akupunktur, vücudumuzda belirli özel noktalara iğne veya iğne benzeri uyarıcılar uygulayan tedavi yöntemidir. Her hasta için, hastaya özel bir program hazırlayarak, hastalığın sürecinde tamamlayıcı bir iyileştirme sürecidir. Tamamen bilimsel bir tedavi yöntemidir. Ayrıca akupunkturu alternatif tıp olarak tanımlayabiliriz.


  



Demirciler çarşısı cinayeti , Yusufcuk yusuf , Yılanı öldürseler, Deniz küstü, İnce memed gibi eserleri ile ünlü Adana' lı yazarımız...

Yaşar Kemal,
Asıl adı Kemal Sadık Göğceli.
D. 6 Ekim 1923, Hemite, Osmaniye 
Ö. 28 Şubat 2015, İstanbul,
1923 yılında Osmaniye’nin Hemite köyünde doğdu. 5 yaşında kan davası yüzünden babasını yitirdi. Bir kaza sonucu sağ gözünü kaybetti. İlköğrenimini Adana Kadirli’ de yaptı. 

Yazmaya ortaokul sıralarında şiirle başladı. Şiirleri Adana Halkevi’nin yayını olan Görüşler Dergisi'nde yayınlandı. Ortaokul son sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldı. Irgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu yaptı. Şiirleri, Ülke, Kovan, Millet, Beşpınar gibi dergilerde yayınlandı. 1950 yılında komünizm propagandası suçlamasıyla tutuklandı. 1951 yılında cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul’a yerleşti. Cumhuriyet Gazetesinde fıkra, röportaj yazarlığı yapmaya başladı. 1962 yılında Türkiye İşçi Partisi Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. 1963 yılından sonra gazeteciliği bırakıp kendini tümüyle kitaplarına verdi. 1973-1974 arasında Türkiye Yazarlar Sendikası Genel başkanlığını yaptı. 1952'de ilk kitabı Sarı Sıcak yayınlandı. Bu bir öykü kitabıydı. İlk romanı İnce Memed 1955 yılında yayınlandı. 1955-1984 arasında öykü, roman, röportaj ve makalelerden oluşan 33 kitabı çıktı. Bunlardan sırasıyla, Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır ve Ölmez Otu, Dağın Öte Yüzü üçlemesidir. Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufçuk Yusuf ve Hüyükteki Nar Ağacı ise Akçasaz’ın Ağaları ismiyle bir dizidir. Yumurcuk Kuşu ve Kale Kapısı da Kimsecik isimli bir dizidir. Bu iki kitapta bir bakıma kendi yaşam öyküsünü anlatır. Yapıtlarında Torosları, Çukurova’yı, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini, sömürülüşünü, kan davasını, ağalık ile toprak sorununu çarpıcı bir biçimde ortaya koyar.

Romanları;
Ağıtlar, Ağrı Dağı Efsanesi, Ağacın Çürüğü, 
Al Gözüm Seyreyle Salih, Ala Geyik,  Allahın Askerleri.
Baldaki Tuz, Beyaz Mendil, Beyaz Pantolon,
Çakırcalı Efe,
Demirciler Çarşısı Cinayeti, Deniz Küstü,
Hüyükteki Nar Ağacı ,
İnce Memed I, 
İnce Memed II, İnce Memed III, İnce Memed IV,
Kale Kapısı (Kimsecik II), Kuşlar da Gitti,
Namus Düşmanı,
Ortadirek,
Ölmez Otu, Ölüm Tarlası, 
Sarı Defterdekiler.
Tek Kanatlı Bir Kuş, Teneke,
Üç Anadolu Efsanesi,
Yer Demir Gök Bakır, Yılanı Öldürseler, Yumurcuk Kuşu (Kimsecik I ), 
Yusufçuk Yusuf,

Öykü; Sarı Sıcak.
Fıkra-Deneme; Taş Çatlasa, Baldaki Tuz, Ağacın Çürüğü.
Çoçuk kitabı; Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca.

Ödülleri;
1955 Gazeteciler Cemiyeti Özel Başarı Armağanı "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" başlıklı röportajıyla
1955 Varlık Roman Armağanı, İnce Memed ile
1974 Madaralı Roman Ödülü, Demirciler Çarşısı Cinayeti ile
1977 Fransa Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası Yılın En İyi Yabancı Romanı: Yer Demir Gök Bakır
1979 Fransa Büyük Edebiyat Jürisi Yaz Dönemi En İyi Kitaplar: Binboğalar Efsanesi
1982 Fransa’dan Uluslararası Del Duca Ödülü
1984 Fransa Legion D’Honneur nişanı

Eski Mısır' da savaşçıların ve silahların tanrıçası...

Anat,
Anatu,
Anath,
Anata.
Mısır'da savaşçı bir tanrıça. 
Kökeni Mezopotamya Uygarlıklarına kadar dayanır. Mısırlılar onu Mezopotamya'daki tanrıça Baal' le özdeleştirmişlerdir. Mezopotamya' da ayrıca Anath adını da kullanmıştır.

Ugarit, İbrani, Akkad ve Mısır kaynaklarında anılan bir tanrıça. İlahlar listesinde da-na-tu şeklinde anılıp, anatu biçiminde seslendirilmiştir. İbranice' de genellikle anath biçiminde anılırken, Akkadlar 'anta' ya da 'antu' biçiminde anmaktalar. Mısır' da ise 'anant', 'anit', 'anti' ve 'antit' gibi formları bulunmaktadır. Tanrıların anası olarak anılır. Doğurdanlık, cinsel aşk, avlanma ve savaş için anılan bir büyük tanrıça.

II.Ramses döneminde prestiji en üst seviyeye çıkmış, zamanla nil kıyılarında ve yahu (yahweh) tapınağında tapınılan iki tanrıçadan biri haline gelmiş. Lübnan, Suriye, Mısır ve Filistin' de Anat' a tapınma hristiyanlığın hemen öncesine kadar uzanıyor. Genellikle çıplak olarak ve abartılı cinsel organlarla tarif edilmekte. Bazı tasvirlerinde ok ve yay ile gösterilmekte ve onun kutsal hayvanı aslan da bulunmakta. Bazen de bir mızrak ve kalkanla da tasvir edildiği de görülmektedir.

Gün ağarmadan önceki alaca karanlık vakti...

Tan,
Fecir,
Seher.
Güneşin doğmaya başlama zamanı tan vakti güneşin doğmasından önceki alacakaranlık. Fecr (yahut fecir) sözlük anlamı yarmak demektir. Araplar yerden suyun toprağı yararak çıkıp akmasına inficâr derler. Sabah aydınlığına şafak sökmesine ve tan yerinin ağarmasına da fâil manasında masdar olarak fecr derler ki geceyi ve karanlığı aydınlığı ortaya çıkardığından dolayı ona bu ad verilmiştir.

Saka Türklerinin ünlü destanı...

Şu,
Saka Türklerinin ünlü destanı,
M.Ö. 330-327 
Şu Destanı, 
İskender, Türk memleketlerini almak üzere harekete geçer. Türkmenlerin Hükümdarı Şu, doğu'ya Uygurların yanına gider.  İskender Türkistan’ a gider. Burada bir mukavemetle karşılaşmaz. Bu sebeble de ilerlememiştir.  

Kaşgarlı Mahmud,  İskender' den  Zülkarneyn olarak bahsetmiş. Uygurlar gece baskını yaparak İskender’in öncülerini bozguna uğratırlar. İskender ile Şu barış yaparlar. İskender geri döner. 

Büyük ölçüde çadırlarda yaşayan Türkler İskender’in seferinden sonra şehirler kurarak yerleşik hayata geçerler. Hükümdar Şu da Balasagun’a döner. Bugün Şu adıyla anılan şehri yaptırır.

Türk Destanları;
Altay - Yakut ; Yaradılış Destanı
Sakalar Dönemi ; Alp Er Tunga Destanı ve Şu Destanı
Hun Dönemi; Oğuz Kağan Destanı
Köktürk Dönemi ; Bozkurt Destanı ve Ergenekon Destanı
Uygur Dönemi, Türeyiş Destanı ve Göç Destanı
Satuk Buğra Han Destanı (
Karahanlı)
Manas Destanı (Kazak-Kırgız)
Cengizname (Türk-Moğol)
Timur ve Edige Destanları(Tatar-Kırım)
Seyid Battal Gazi Destanı, Danişmend Gazi Destanı ve Köroğlu Destanı (Selçuklu-Osmanlı) 

Ankara'nın en büyük ilçelerinden biri...

Çubuk, 
Ankara'nın en büyük ilçelerinden biri. Ankara il merkezine 38 km uzaklıktadır. Tarihi Ankara Savaşı Çubuk ilçesi sınırları içerisinde yapıldı.
Çubuk; ovaya ve içinden geçen çaya adını veren bir yerleşim merkezidir. Türklerin Anadolu’ya hakim oldukları dönemde kurulan yerleşim yeri, Ankara’nın kuzey doğusunda Karadeniz bölgesinin geçiş kuşağında yer alır. Adını kurulduğu yerin yeşil olmasından almıştır.

Altın küre ödüllü İsviçre' li seksi sinema aktrisinin adı...

Ursula Andress,
(D. 19 Mart 1936, Ostermundigen, Bern, İsviçre),
Altın Küre ödüllü sinema aktrisi olan Andress 1960 yıllarında Seks Sembolü olarak anılıyordu. 1962 yapımı James Bond serilerinin ilk filmi olan Dr. No filmindeki Bond Kızı Honey Ryder rolüyle tanındı. Ursula Andress ayrıca İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca biliyor.

Isıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı lifli yapıda kanserojen bir mineral, höllük...

Amyant,
Asbest,
Asbest ya da amyant, ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı lifli yapıda kanserojen bir mineral. Halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle de bilinir. Bir doğal silikat mineralidir.

Asbest maddesinin, ısıyı iletmemesi yani iyi bir izolasyon maddesi olması nedeniyle kullanımı çok eski çağlarda başlamıştır. Amyant, Doğadan çıkarılıp, elyaf haline getirilince ip, toz, haline getirilip levhalar veya taş plakalar halinde imal edilerek kullanılıyor.

Asbeste bağlı oluşan hastalıklar;
Asbestoz, Mezotelyoma, Kanser, Akciğer zarı (pleura) kalınlaşması.

Betimleme, betim, resim...

Tasvir,
Suret,
Resim.
Dış görünüş.
Arapça: tasvir, (ﺗﺼﻮﻳﺮ).
Betimleme, betim, resim.
Bir şeyin veya kimsenin resmini yapma.
Karagöz oyunu figürüne verilen ad.
Gölge oyununun renkli, figürlerine verilen ad.
Bir şeyi resim gibi göz önüne gelecek şekilde ayrıntıları ile anlatma.
Bir şeyi söz veya yazı ile ifade etmek, bir şeye şekil vermek; bir şeyin özelliklerini anlatarak, gözönünde canlandırma.
Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma, betimleme.
Resmini yapma, resmi yapılma.
Canlandırarak anlatma, ifade etme.
Bir şeye şekil ve suret vermek. 
Resmini yapma, resim, zihinde canlandırma.
Bir şeyi çizim, söz veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma.

İşlenecek bir nesnede bulunması gereken en uygun ısı, dem...

Tav,
Farsça: tav,
Arapça: tav, (ﻃﻮﻉ).
Uygun duruma getirmek.
En uygun durum ve zaman.
Döğülebilecek duruma gelmiş kızgın demir. 
İşin, ürünün olgunlaşma, erginleşme zamanı.
İşlenecek bir nesnede bulunması gereken en uygun ısı, dem.
İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu.
İşlenecek bir maddedeki sıcaklık ve nemin yeterli ve kıvamında olması.
(Hayvanlarda) İyi beslenmiş olma, semizlik.

Tav sözcüğünün diğer anlamları;
Hazır olma.
Kumar ve bahis parası, öç.
Har, harlı.
Orman.
Hız.
Dağ.
Güç, kuvvet.
Besi durumu. 
Semiz, şişman.
Kıvam.
Parıltı, hararet; güç, kudret.
Meranın genişliğinden dolayı davarın her tarafta otlamasının mümkün olması.

Tav:
İsteyerek yapma, gönül hoşluğuyle yapma.
Karşıtı, kerh.






Çanakkale Savaşları'nda döktüğü mayınlarla üç düşman zırhlısının batmasını sağlamış gemimiz...

Nusrat, 
Nusret,
Mayın Gemisi.
Asıl ismi Nusret olan gemi.
Osmanlılar' ın Nusrat dediği gemi.

 1911 yılında Almanya' nın Kiel şehrinde kızağa çekildi. 1913 yılında Osmanlı Donanması' na katıldı. 1915 yılında uzun süredir Boğaz'ın girişindeki tabyaları bombalayan, keşif uçuşlarıyla ve mayın temizleme gemilerinin faaliyetiyle saldırıya geçeceği kesinleşen Müttefik Donanması artık saldırı için gün sayıyordu. Müstahkem Mevki Komutanlığı 26 mayını Karanlık Liman'a dökme kararı aldı.

Gemi 1962 yılında özel kişilerce satın alınmış, Kaptan Nusret adıyla kuru yük gemisi olarak hizmet vermiştir. 1990 yılında Mersin açıklarında alabora olmuştur. 1999 yılında bir grup gönüllü tarafından su yüzüne çıkarılan Nusrat, 2003 yılında Tarsus Belediyesi tarafından, Çanakkale Savaşları ile ilgili heykellerin de yer aldığı bir çevre düzenlemesi ile anıt haline getirilmiştir.




Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse)...

Sakar,
Sık sık küçük, önemsiz kazalar yapan (kimse).
Eline aldığı işi doğru dürüst yapamayan, her zaman ufak tefek kaza ve zarar yapan (kimse) .
Bir şeyi kırmak.

Sakar kelimesinin diğer anlamları;
Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke, küçük akıtma.
Alnında uğursuz sayılan nişan ve kendisinde bu nişan bulunan. 
Atın alnında olan beyazlık.
İnce söğüt dallarından örülmüş büyük saman sepeti(Van ve Bitlis yöresinde)
Ağzı, gözü, burnu kara kuzu (Giresun ve Sivas yörelerinde)
Şeker (Ankara yöresinde halk ağzında kullanılır).
Arapça sakar, sekar (ﺳﻘﺮ) Cehennem demektir.
Çakır kuşu.
Çok ekşimiş süt ve pekmez.

Ölen bir kimsenin bıraktığı malların hepsi, miras...

Tereke, 
(Terike).
Miras,
Bırakıt.
Ölen bir kimsenin bıraktığı malların hepsi.

Tereke sözcüğünün yörelerimizde halk ağzında diğer anlamları;
Mahsul, ürün.
Ürün, yiyecek.
Eski evlerde ocağın iki yanındaki kalın duvarlar oyularak yapılan ve ufak tefek şeyler koymaya yarayan göz
Tahıl,
Zahire.
Sığır.
Hayvan, sığır.
Yük taşıyan hayvan.
Ev eşyası.
Ev gereçleri.

Bir şey veya bir kimse üzerine şiddetle saldırma, Hücum...

Taarruz, 
Hücum,
Çatma, 
Düşmana hücum etme, 
Sataşma, 
İlişme.
Bir şey veya bir kimse üzerine şiddetle saldırma, Hücum.

Büyük Okyanus' ta yer aldığı ve 14 bin yıl önce battığı iddia edilen efsanevi batık kıta...

Mu,
Mu Kıtası,
Büyük Okyanus' ta yer aldığı ve 14 bin yıl önce battığı iddia edilen efsanevi batık kıta. İngiliz Albay ve gezgin James Churchward' ın Tibet' te yaptığı araştırmalara dayanır. Tibet tapınaklarında bulduğu yazı tabletlerini incelemiş. Efsaneye göre Büyük Okyanus' da, Asya kıtası ve Amerika kıtası arasında ve Avustralya' nın iki katı büyüklüğünde bir kıta olduğu anlatılır. Bilim çevrelerinde levha tektoniği konusundaki bilgi birikimine dayanarak Mu'nun da Atlantis gibi bir efsane olduğu konusunda görüş birliği vardır.

Eski, ezeli, kıdemli anlamında bir sözcük...

Kadim, 
Arapça: kadim, (ﻗﺪﻳﻢ). 
Arapça, eski olmak anlamındaki kidem kelimesinden türetilmiştir.
Geçmişi uzun zamana dayanan, eski.
Başlangıcı olmayan, ezeli, zaman üstü.
Eski zaman.
Çok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan; bayrı.
Ayak basan, 
Ulaşan, 
Varan.
Yüce, köklü.

Ulaştırma, eriştirme ...

İsal,
Arapça, isal, (ﺍﻳﺼﺎﻝ).
Arapça, varmak, ulaşmak anlamındaki vusul adından isal türetilmiş.
Ulaştırma, ulaştırılma, eriştirme, eriştirilme.
İblağ,
Arapça, (ﺍﺑﻼﻍ)
Arapça, varmak, erişmek, ulaşmak anlamındaki buluğ kelimesinden iblağ türetilmiş.
(Bir şeyi) İstenen yere veya kimseye ulaştırma, eriştirme.
Bir şeyin miktarını belli bir ölçüye çıkarma
Münakalat.
Ulaştırmak, vasıl etmek.
Yetiştirmek.

Müjde...

Sava, 
Muştu,
Beşaret. 
Bişaret,
Müjde. 
Farsça muştu.
Arapça beşaret, bişaret (ﺑﺸﺎﺭﺕ).
Müjde, iyi haber.
Sevinç, memnuniyet.
Sevindirici haber. 
Hayırlı haber.
Yeni çıkan acib şey.
Müjdeleme.
Müjde, muştu, iyi haber.
Sevinç haberi.
Müjdeli haber,
Müjde getiren.
Alışılmamış, acayip, biçimsiz ve çirkin şey, ucube.


Vietnam takviminde yılbaşı...

Tet,
Vietnam takviminde yılbaşı.
Tet Nguyen Dan (Vietnam Yeni Yılı)

Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı...

Lir,
Phorminx,
Kithara,
Lir,
Barbitos,
Lir ailesinden telli çalgılardır. Arp ailesinden, tarihi M.Ö. 9. Yüzyıla kadar giden telli, antik bir çalgıdır. Her ne kadar Kithara ile karıştırılsa da, gerek daha küçük, gerekse ayaksız oluşu ile ondan ayrılır. Şekil açısından iki farklı Lir vardır: Chelys (Kaplumbağa formu) ve Barbitos Uzun.

Kaynağı eski Yunanlılara dayanan “U” harfi şeklinde ağaçtan oyulan, çırpma telli bir çalgı aleti. Tıp ilminde, beyin üçgeninde, iki arka kordonların boş kısımlarına ve ammon boynuzlarını birleştiren enine liflerin hepsi bu isimle anılmaktadır. Bu müzik aleti, ilk önce yarım küre şeklinde, içi boşaltılmış kaplumbağa kabuğunun iki ucuna karşılıklı olarak yerleştirilen 3 kirişin gerilmesiyle ortaya çıkmıştır. Daha sonra modern hale sokulan, lirin kirişleri (telleri) beşe çıkarılmıştır.

Lir; on üçüncü yüzyılda İtalya'da kullanılmıştır. Bazı rivayetlerde keman bu müzik aletinin kaynağı olarak anlatılır. Şekil itibariyle kemana benzer. On dördüncü yüzyıllarda Pleiçde şairleri şiir okurken telli ve yaylı olan bu müzik aletini kullanmışlardır.

Lirin özelliği parmaklarla çalınır ve kucakta iki diz arasında tutularak ses verdirilir. İnsanların duygularını anlatma anlamına gelen lirik kelimesinin şiir dünyasında yer alması, bu müzik aletine dayanır. Daha sonra bu şiir türü de şairler arasında yayılmıştır.

Lir sözü, 18. yüzyılın yarılarına doğru motif ve dekoratif sanatına da girerek Lir motifi olarak ahşap bina duvarlarını süslemede kullanılmıştır.

Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma...

İnanç,
Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma.
Birine duyulan güven, inanma duygusu.
İnanılan şey, görüş, öğreti
Tanrı' ya, bir dine inanma, iman, itikat
Bir şeyi güvenle doğru sayma tutumu. 

2006 Formula 3 Avrupa serisini, birincilikle bitiren McLaren Autosport ödüllü İngiliz pilot...

Resta,
Paul di Resta 2006 Formula 3 Avrupa serisini birincisi.
2006 McLaren Autosport BRDC Ödülü sahibi di Resta, VJM02 kokpitinde, Salı günü öğleden sonraki derecesiyle en hızlı ikinci pilot olmuştu.
Geçtiğimiz yıl Silverstone' da McLaren'la bir gün test sürüşü yapan İngiliz pilot, "Gelecek yıl için somut bir planım yok. Ancak Force India ile bu test sayesinde gelecek için güçlü ilişkiler kurabileceğimi umuyorum" diye konuştu.

Force India'nın 2010 sürücü kadrosu için Adrian Sutil ve Vitantonio Liuzzi ile imza atmış olmasına karşın, test ve yedek pilot pozisyonu hala boş bulunuyor.  Bu pozisyon için, Jerez' de teste çıkan di Resta ve JR Hilderbrand en güçlü adaylar arasında yer alıyor.

Genellikle bir ölünün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsü...

Ağıt,
Mersiye,
Sagu,
Ölen için ağlama. 
Ağlama, sızlama, feryat etme.
Bir kimsenin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getirmek. 
Ölen kimse için söylenen ve onu öven ve üzüntüyü anlatan şiir. 
Ölen bir kimsenin veya acıklı bir olayın ardından şiir söylemek.
Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını veya büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye.
Genellikle bir ölünün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsü.
Ağlama, manasında ses taklidi.

Bir ölünün ardından onun iyiliklerini, meziyetlerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren ve makamla okunan şiir, mersiye.
Herkes tarafından sevilen kimselerin ölümü üzerine veya millî felâket kabul edilen bazı tabii afet ve kayıpların ardından söylenen şiir.

Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi' nin kısaltması...

ITLOS,
İtlos, 
International Tribunal for the Law of the Sea. 
Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi,
Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi ( ITLOS ) , Üçüncü Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı' nın emriyle oluşturulan hükümetlerarası bir kuruluştur. 

10 Aralık 1982 yılında Montego Bay, Jamaika' da imzalanan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ile kurulmuştur. Sözleşme 16 Kasım 1994 yılında yürürlüğe girdi. Mahkeme okyanus alanı için uluslararası bir hukuk çerçevesi oluşturdu.

Mahkemenin merkezi Almanya' da Hamburg, Elbe nehri kenarında olup 167 ülke üyedir.

Duvar resimleri ve yazılarına verilen ad...

Grafiti, 
Graffiti,
Graffiti genel anlam olarak kamu alanlarına izinsiz kişisel yada bireysel görüşü yansıtan yazı yazmaktır. Sprey boya ile yapılan versyonu bu durumun son halidir. Duvar yazıları ve resimlerine verilen ad. Grafik sözcüğü kökeninden türetilmiştir. 

Graffiti, kimi çevrelerce bir sanat dalı olarak kabul edilirken, bir başka bakış açısı da, graffitiyi vandalizm olarak değerlendirmektedir. Bazı mağara resimlerini bile graffiti sayanlar vardır. Pompei' de taşlara kazınmış seks ve sosyal mesaj kaygılı graffitiler bulunmuştur. Almanya'yı Doğu ve Batı şeklinde ikiye bölen Berlin Duvarı' nın her iki yanı protest kişilerce boyanarak, yazı ve sloganlarla grafiti uygulama alanı olmuştur. Graffiti yapanların çok büyük bir çoğunluğu kimliklerini gizlemekte ve takma isimler kullanmaktadırlar.

Türkiye'deki Graffiti uygulayıcıları;
Samet Esen, 
Tunç Dindaş, 
Cihan Uyar, 
İsmail Can Yalçın.

Kanada' lı dahi yönetmen...

James Cameron,
(16 Ağustos 1954),
James Francis Cameron Kanada' lı yönetmen, senarist ve prodüktör. Titanik, Terminator, Aliens gibi büyük yankı uyandırmış filmleri yapmış olması onu az bir filmografisine rağmen Hollywood'un en önemli ve bilinen yönetmenlerinden biri yaptı. Gördüğü bir rüyadan etkilenen James Cameron Terminator'ü yarattı. Filmin devamı da bir öncekini aratmadı. 

Cameron, bilimkurgu örnekleri vermeye devam etti. Aliens, Abyss, Rambo, İlk kan-2, gerçek yalanlar, Tuhaf günler  gibi yapımları çekti. James, 1997 yılında tüm dünyada adını duyurdu ve rekorlar kıran Titanik için senarist, yapımcı oldu ve yönetmen koltuğuna oturdu. Günümüzde bile kırılamayan rekorlara imza atan filmi Titanik, onun En İyi Yönetmen dahil (11 Oscar) o yılki neredeyse tüm ödülleri kazanmasını sağladı. Kanada' lı yönetmen James Cameron, Hollywood'daki Şöhretler Kaldırımı'nda (2396) yıldızını alarak ölümsüzleşti. Avatar filminin  dahi yönetmeni Cameron, kariyerinin en önemli iki oyuncusu Arnold Schwarzenegger ve Sigourney Weaver'dir. 

Cameron'un Avatar filmi, ABD'de vizyona girmesinden kısa bir süre sonra sadece ABD topraklarında 3,5 milyon Dolar hasılat getirmiş bulunuyor. Avatar filminin kısaca konusu, 2154 yılında dünyanın ihtiyacı olan bir minerale ev sahibi olan barışçıl Pandora, dünyalı askeri kuvvetler tarafından işgal edilir. Cameron’un politik mesajlar verdiğine şüphe yok. Mavi derili yerel halk Navi’lerin arasına karışmak için organik olarak Avatar yapay uzaylılar üretilir. Avatar’lar, dünyalı askerler tarafından zihin gücüyle hareket ettirilmektedir

Popüler Yayınlar

İzleyiciler

BULMACA ANSİKLOPEDİSİ